Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türkiye'deki durumlar


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Cumhuriyet Bayramı'nı kutladığımız 29 Ekim'den sonra biraz iç karartıcı olabilir, ancak durup Türkiye'deki olan olaylara baktığımızda ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.

Hükümet, yargıyı hiçe saydığını, yargının yasama emrinin altında olması gerektiğini açık açık söylemekte. Bunu değişik ortamlarda, değişik biçimlerde dile getirmekte. Hukuğun safdışı kalması, Anayasa Mahkemesi'nın bile "Meclis İradesi"nin yanında hiç bir etkisi olmaması isteniyor. Anayasamızda, "Hukuk" Devleti olduğumuz 4 değişmez madde altında yazılı. Buna rağmen, dolaylı olarak Anayasadaki 4 maddedeki kurallara karşı gelecek demeçler veriliyor. Seçimlerde oy çokluğunu elinde bulunduran kişilerin, istediği yasayı getirme ve uygulama hakkına sahip olduğu, kimsenin de buna karışamayacağı iddia ediliyor. Bu mantıkla, iktidara gelen bir parti, bu 4 maddeyi değiştirmek, ya da devletin esas yapısını kaldırıp yerine hilafet, totaliter rejim veya benzer bir sistem getirmek isterse, mecliste oy sayısı sağlandığında yargının asla müdahele edemeyeceği ifade edilmek isteniyor. İktidar çoğunluğu elde ettiği sürece istediği herşeyi yapabilir fikri, tiranlıkla sonuçlanır. Bu düşünce ise, demokratik olma sevdasına ters düşmektedir.

Irak yönetimi PKK'dan medet umuyor, kendi güvenlik birimleri arasına PKK'lı teröristleri de dahil ediyor. Türkiye'deki terörü besleyen en önemli yer Kuzey Irak. Askeri çatışmalarda ölen PKK'lı teröristlerden, Irak hükümetiyle bağlantılı belgeler çıkıyor. Ancak biz devlet olarak buna karşı çıkmak yerine, Irak'ın elektriğini, hastanesini ve binalarını karşılıksız hediye ediyoruz. Devlet, halk, vatan karşıtı olanlar aydın gibi gösteriliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yapısından, kuruluş ideolojisinden, anayasanın kurulduğu ilkelerden habersiz olan veya bunları hiçe sayan kişiler, Kürt Sorunu adı altında PKK'ya destek çıkmaktalar. Türkiye Cumhuriyeti'nde vatandaşlık seviyeleri olmamasına rağmen, herhangi bir dine veya herhangi bir ırka mensup kişilere ek ayrıcalık tanınmazken, üniter devlet yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş herkes eşit haklara ve ayrıcalıklara sahipken, bu sistemde Kürtlerin eşit haklara sahip olmadığını iddia edenler oluyor. Bu kişiler PKK'nın safkan Kürt'lerden oluştuğunu ve sadece Kürt'lerin iyiliğini istediğini dile getiriyor. Ancak PKK'nın Kürt kökenli kişilere faydalı işler yapmak gibi herhangi bir amacı yoktur. PKK, kardeşin kardeşi öldürmesini, çocukların eğitimsiz kalmasını ve devletin zayıf düşmesini amaçlayan bir terör örgütüdür. Kürt kökenli vatandaşlara en büyük zararı veren de aslında bizzat PKK'nın kendisidir. Türkiye'nin doğusunda, kardeşleri birbirine düşürüp savaştırmaktalar. Türkiye Cumhuriyeti'nden memnun olduğunu dile getiren Kürt kökenli Türk vatandaşlara özellikle saldırıyorlar. Bu yüzden PKK, Kürt milliyetçisi demokratik bir parti değil, sadece bölücü terör örgütüdür.

2002 seçimleri öncesi terör olayları resmen unutulmuşken, "Türk değilsiniz, Türkiyeli diyeceksiniz" gibi sözlerden ve alt kimlik üst kimlik ayrımının önemli olduğunun söylenmesinden PKK güç aldı ve Türk halkına sistematik terör eylemleri düzenlemeye başladı. Şehit haberleri bile sıradanlaştı, çoğu gazete küçük haber olarak sunmaya başladı. Son haftalarda ise, başını bazı kişilerin çektiği, ordumuza karşı hakaret, azarlama ve küçümseme kampanyası yürütüldü. Üstüne bu kadar gidilen ordu, birçok grup tarafından zayıf ve güçsüz gibi gösterildi. Bu PKK'ya moral sağladı, bunun sonucu eylemlerinde hız kazandı. Büyük çapta kargaşalar ve sardılılar başladı. Bazı gazetelerde ve televizyonlarda, halkı devlete karşı isyana teşvik ve PKK'ya birlikte terör mitingleri düzenleme çağrıları yapılmakta.

Halkı öldüren kişiler "demokratik haklarını kullanmışlardır" denilerek övülüyor, övenler için ise hiç bir yaptırım uygulanmıyor. Devlete, devlet düzenine karşı olmak, sistemi eleştirmek "demokrasi" iken, hükümete karşı olduğunu söyleyenler Ergenekon adı altında "darbeci faşist" gibi gösteriliyor. Ülkesinden nefret edenler belediye başkanı oluyor, milletvekili oluyor, ödüllendiriliyor. Ancak ülkesini sevdiğini söyleyenler, Ergenekon adı altında tutuklanıyor, hapis ediliyor. Ergenekon bahanesiyle bir sürü kişi yakalandı, tutuklandı, kötü muameleye uğradı. Ergün Poyraz gibi 1.5 yıldır tutuklu kalmış ve özgürlüğü kısıtlanmış kişiler var. Bazı gazeteler yatıp kalkıp bu dava üstünde durdular ve kendilerince rakip gördüğü insanları haksız yere suçlamak için kullandılar. Suçu mahkemece belirlenmemiş kişileri sanki Türkiye'nin tüm problemlerinden mesul suçlularmış gibi gösterdiler. Kendi vatanına hizmet eden insanlar büyük zan altında bırakıldı ve en aşağılık suçlu muamelesiyle karşı karşıya kaldı. 12 Eylül'e karşı çıkmış askerler bile "Darbeci paşalar yargılanıyor" gibi gösterildi. Ergenekon davasını ilk başlatan kişi bile "ben Ergenekon'u bunun için başlatmadım, yanlış yerlere taşındı" dediği için Ergenekon kapsamı altında tutuklandı.

"En çağdaş, en demokratik, en hümanist, en insan haklarına saygılı" olduğunu söyleyen hükümet altında en büyük zorbalıklar yaşanıyor. İnsan hakları savunucuları, ifade özgürlüğü savunucuları, bu olan olaylara göz yumuyor. Polisi protesto eden kişilere bizzat polisler tarafından işkence yapılıyor, öldürülüyor. Üniversite öğrencileri hükümeti eleştiriyor diye, hükümetten kişiler kendi üniversitelerine gelince, korumalar tarafından kendi üniversitelerine sokulmuyorlar. Devlete, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı olmak demokrasi, Hükümete karşı olmak darbecilik haline geldi. Devlet yapısına karşı çıkan kişiler, diğer insanları hükümete karşı olmakla suçluyor ve bu yüzden cezalandırılmaları gerektiğini iddia ediyor. Ergenekon davası sanıklarına her türlü kötü muamele yapılırken, terörist Abdullah Öcalan gibi kişiler oldukça lüks bir hayat sürüyor. Her nedense her hafta avukatla görüşmesi izni veriliyor. Bu avukatla neden konuşuyor, ne konuşuyor, ne tip bilgiler sızdırılıyor, hiç biri belli değil. Bu tip olayların üstü örtülüp gözardı edilirken, alakasız herşey Ergenekon'a bağlatılmakta. Bu ülkede olan tüm kötü olayların kaynağı Ergenekon'muş gibi gösterilerek, Ergenekon'la bağlı gösterilen kişileri en büyük terörist gibi sunmaya çalışıyorlar.

Ergenekon davasında heryeri ayağa kaldıran kişiler, Deniz Feneri gibi davalarda, PKK'nın terör eylemlerinde sessiz kalmayı seçiyorlar. Konu Ergenekon olunca "yolsuzluklarla, çeteleşmelerle mücadele ediyoruz" diyenler, Deniz Feneri gibi olaylardan en çok nemalanan kişiler olduğunu görüyoruz. Almanya'da bir sonuca bağlanmış Deniz Feneri çetesinin, devletimizin üst kademelerinde mevcut kişilere kadar uzandığını görüyoruz. Aydınlıktan, yolsuzlukla mücadeleden bahsedenler, Deniz Feneri'ni hiç gündeme getirmiyorlar. Almanya'daki Deniz Feneri'nin bile suçunu bazı kişilerin üstünden atmak istenildiği için, bu işi gene Ergenekon'un tezgahlamış olduğu, Alman mahkemesinin Ergenekonculardan oluştuğunu iddia edenler bile bulunmakta. Ergenekon davası ile, hiç bir ülkede olmayan ve hukuksal olarak yanlış olan gizli tanık uygulaması başlatıldı. Sanal bir insan yaratarak, gerçek dışı iddialar kanıt olarak gösterilip insanlar suçlanabiliyor.

Devlet altında devlet yaratılmış durumda. Kızılay gibi devletin kendi kurumları varken, hükümet belirli özel kurumlara yardım etmeyi ve devlet desteği sunmayı seçiyor. Türkiye Cumhuriyeti altında alternatif bir devlet ve alternatif bir halk yaratma isteğine doğru gidiş görülüyor.

Dünyada gittikçe daha çok özgürleşen ve bireylere özgür ifade imkanı sunan internet ise, Türkiye'de benzer şekilde hukuğa uymayan kararlarla yasaklanma imkanına sahip edildi. İsteyen, herhangi bir internet sitesini suçlayıp tüm Türkiye'nin o internet sitesine erişimini engelleme hakkına sahip oluyor. İnternet sitelerindeki bu bilgiler kolaylıkla kaldırılabilecekken, suçluyu değil normal vatandaşı cezalandıran bir sistem uygulanıyor. Eğer gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'ne zararı olan bir internet sitesi varsa, devlet kendi imkanlarını kullanıp, siteyi kuran kişileri tutuklayıp bu siteyi tümden kapatma imkanına sahip. Bunun yerine, siteyi engellemeyi ve Türkiye kullanıcıların erişimini kısıtlamayı tercih ediliyor. Bu kararlar ile Türkiye vatandaşlarının gözleri bağlanırken, suçlu olduğu iddia edilen kişiler hiç bir yaptırıma uğramıyor. Geocities, Wordpress, Blogger ve Youtube gibi dünyaca ünlü siteler Türkiye'de yasaklı konumda. Tüm dünyadan kullanıcıların girebildiği bu sitelerde, sitedeki tek bir kullanıcının içeriği yüzünden, internet sitesine bütününe engel konuluyor. Adnan Oktar veya diğer adıyla Harun Yahya'nın yaptıklarını dile getiren kişilerin internet sitesi de "hakaret" nedeniyle engellenebiliyor. Kitabı Türkiye'de de satılan Richard Dawkins, bu uygulamanın en son kurbanlarından biri.

Bütün bunlar olurken, kendilerini solcu, Atatürkçü veya ulusalcı diye tanımlayan kişiler, nedense "Deniz Baykal iyi mi, kötü mü" meselesine takılmış kalmış durumdalar. Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti zaten.
Mesaj tarihi:
hah, iti an çomağı hazırla gibi olmuş:

İşkence tartışmasında Cemil Çiçek katılmış. Biri protesto etmek isteyince hemen yaka paça üstüne atlayıp indirmeye çalıştılar. Salondan itirazlar gelince korumalar korkup gitmiş.
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bakanin_onunde_kavga_206274_1&tarih=31.10.2008&Newsid=206274&Categoryid=1

Diğer bir olay da üniversitelerde yaşanmış. Polisler öğrencilere saldırıp dövmüşler. Boğazlayan bile var tebrikler...
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Gule_protesto_soku_206256_9&tarih=30.10.2008&Newsid=206256&Categoryid=9
Mesaj tarihi:
yok ama cidden hani bende zamanında çok yordum kafa bu işlere ama yok cidden gereksizmiş.
herkes işini yapsın siyasetçi siyasetini iyi yada kötü yapsın bende kendi işimi dedim. mutluyum.
×
×
  • Yeni Oluştur...