aquatik Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Diyorum ki, sticky yapılsa bu başlık ve herkes etkilendiği yazar ve kitapların tanıtımını yapsa. Ben, 'Salinger' ve ünlü romanı 'Çavdar Tarlasında Çocuklar' ile başlamak istiyorum. Romanın bir de 'Gönülçelen' adı ile çevirilmişi var ama ben sözünü ettiğim ilk çeviriyi daha çok beğendim. J. D. Salinger 1919, New York doğumludur. 1951 yılında yayımlanan Çavdar Tarlasında Çocuklar (The Catcher in the Rye) yazarın yayımlanmış tek romanıdır. Yayınlanmamış bir romanı daha olduğu söylenir, ayrıca 20 civarında öykü de yazmıştır. Zen-Budizm öğretisinden etkilenmiş ve bunu yapıtlarına da yansıtmıştır. 1963' ten beri yeni bir kitabı çıkmamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizLilik içinde yaşamasına karşın dünya edebiyat gündemindeki yerini hep korumaktadır ve hatta Time dergisince her yıl yayınlanan İngilizce dilinde yazılmış en iyi 100 kitap arasındaki yerini günümüzde de muhafaza etmektedir. - Çavdar Tarlasında Çocuklar Kitabın konusu 16 yaşındaki okuldan yeni atılmış New-York'lu bir gencin noel öncesi 2-3 günlük bir zaman diliminde yaşadıkları ve duygulanımlarıyla ilgilidir. Kahramanımız Holden Caulfield okuldan atılışının getirdiği burukluk, ergenlik karmaşası, okuldan atılışı nedeniyle eve gitmekten çekinme gibi içsel huzursuzluk ve baskılar nedeniyle ne yapacağına tam karar veremez bir halde sokaklarda dolaşmaktadır. Biz okuyucular ise bu süreç boyunca (ve aynı zamanda çeşitli geri dönüşlerle) onun iç seslerini, olaylar karşısındaki tepkilerini, duygularını, yaşamındaki (daha önceki ve şu andaki) kişilerle iletişim-etkileşimini izler ve dolayısıyla onun inanılmaz ergen duyarlılığının, masumiyetinin, kimi toplum kurallarına, bireylerin önyargılı ve yapay davranışlarına kendince başkaldırışındaki içtenliğin, dürüstlüğün, kendiliğindenliğin ve yalınlığın tanıklığını yaparız içimiz zaman zaman ışıldayarak, zaman zaman da sızlayarak...Anlatılanların büyük ölçüde kendi gençliğinden kesitler olduğu, ya da kurmaca da olsa ergen ruhunu (hatta insanı diyebiliriz bence) bu kadar iyi anlayıp okuyucuya bu kadar iyi aktardığı için Sallinger'a hayran olur, hatta onunla dost olabilmeyi isteriz, aynen Holden Caulfield'a söylettiği gibi: 'bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız , o kitap bence gerçekten iyidir.' Roman, dolayısıyla romanın kahramanı Holden Caulfield ile ilgili söylenecek neler yok ki?.....; kızkardeşi Phoebe ile olan çok sıcak ilişkisi, yazdığı bir kompozisyonda (en iyi olduğu ve sevdiği dersi edebiyattır kahramanımızın) konu olarak beyzbol eldivenini seçişi (herhangi bir nesnenin betimlenmesi istenmiştir kompozisyon konusu olarak) ve bu konu başlığı altında birkaç yıl önce lösemiden ölen kendisinden 2 yaş küçük kardeşi Allie'yi inanılmaz bir sevgi ve duyarlılıkla anlatışı (ki kendisine sorarsanız yalnızca kardeşinin eldivenini betimlemiştir), Jane'e olan kendisinin bile tanımlayamadığı sevgisindeki içtenliği, kırılganlığı, bir çeşit idolü olan öğretmeninin zayıflığını ya da zaafını hissettiğinde deneyimlediği belirsiz iç acısı... Kanımca romandaki en etkileyici, en çarpıcı, en büyüleyici paragraf aşağıdakidir: '...hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum bu çılgın bir şey.' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
yav Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Böyle bir konu vardı sticky şeklinde ancak pek güncellenmedi, ilgi görmedi vs. Martin Eden'i ordan inceleyip okumuştum mesela =p zaten 2 kitap vardı tanıtım babında. Diğeri de akp gerçeğiyle ilgili bişeydi... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquatik Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 21, 2008 @ yav Senin de Martin Eden'i Paticik yolu ile tanımandan anlaşılacağı üzere, böyle bir konunun sticky yapılmasının -o kitap tek bir kişiye ulaşsa bile- yararlı olacağını düşünüyorum. (Fikrin ne bilmiyorum ana Martin Eden bende çok büyük bir iz bırakan romanlardan biridir. :) ) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Leira Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Ümitsizlik üzerine yazılmış etkileyici bir kitap.Irvin D.Yalom dan 'Nietzsche Ağladığında'.Psikoloji,felsefe kitapları sevenler için özellikle, baya güzel bi kitap.ben felsefeyle ilgilenmem ama bu kitap gerçekten çok etkiledi. Kitabın konusu şöyle:Alanında çok başarılı ve saygın olan olan Dr.Breuer birgün bir mektup alır Lou Salome dan.Görüşürler.Nietzsche'nin acilen bir tedaviye ihtiyacı olduğunu söyler ve yardım etmesi için dr. Breuer'ı ikna eder.Lou Salome hiçbir erkeğin asla geri çeviremeyeceği,çekici evliliğe inanmayan tehlikeli bir kadındır.Dr.Breuer başta sadece Lou Salome u tekrar görebilmek için kabul eder teklifi.Ancak sonraları iş çığrından çıkar.Nietzsche yi tedaviye ikna etmek Dr.Breuer için oldukça zordur.Bir süre sonra tedavide hastayla doktor rolleri tam tersine döner.Bu süreç içerisinde anlarlar ki ortak bir hastalıkları vardır:ÜMİTSİZLİK.'ümit kötülüklerin en kötüsüdür,çünkü acıyı uzatır.'diyor Nietzsche.Kitap bu çarpık tedavi sürecini anlatıyor.Sonunda kim tedavi edilmiş oluyo ve kim hayatına kabul ettiği gibi devam ediyo?Acı içinde kavrandığı hayatını kabullenmeyi nası başarıyo?Kitabın arka kapağında şu sözler yazıyo:Kendisiyle ve hayatla yüzyüze gelmekten çekinmeyenlere.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquatik Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Yukarıda tanıtımı yapılmış olan'Nietzsche Ağladığında', çok çok sevdiğim, bende büyük izler bırakmış olan bir roman. Nietzsche' yi zaten çok severdim bir düşünür olarak, ama bu roman sayesinde daha da çok sevdim. Kurgu ve gerçeği bu kadar güzel harmanlayıp nefis bir roman ortaya çıkardığı için I. D. Yalom'a da büyük bir saygı ve hayranlık duymaktayım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ractamainus Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 paticik kütüphanesi vardı.. hatta orada martin eden'ı yazmıştım. http://forum.paticik.com/read.php?15,1687604,1687721#msg-1687721 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquatik Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 @ Rectamainus Evet, yav da yukarıda sözünü etti o topicin, hatta tanıtımın sayesinde Martin Eden ile tanıştığını söyledi. Bence 2 topic birleştirilse iyi olur :). Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquatik Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 22, 2008 Şimdi göz gezdirdim de adı geçen topice, bir sürü tanıtım yapılmış. Gerçi amaca uygun davranmayıp, yalnızca kitap ismi verenler de var. Hımmmm... inceleyeyim bakayım biraz, hangi kitaplar tanıtılmış.... :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
yav Mesaj tarihi: Ağustos 26, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 26, 2008 vallahi benim martin eden'i tanıdığım başlık o değildi ama :P seyir defteriydi sanırım onun da başlığı (şu anda da var seyir defteri diye bişey ama..) ve de mod'lardan biri açıp sticky yapmıştı. anlamadım ben bu olup biteni pek :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar