EagleEye Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 14, 2008 forumun bu kısmına hiç bakmıyodum, bi bakim dedim. acayip bilim teknik doluymuş valla mest oldum adeta Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
shuTdoWnX Mesaj tarihi: Ağustos 30, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 30, 2008 Bermuda Şeytan Üçgeni, Atlantik Okyanusunda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, bazı paranormal olayların yaşandığı bölgenin adıdır. Bu bölge Amerikan sahil koruma örgütünün 7 nolu bölge müdürlüğünün 5720 sayılı sirküler yazısında şöyle tarif edilmektedir: "Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan hayal ürünü yer, Atlantik'te, ABD'nin güneydoğu kıyılarında, açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı bir alandır. Bu üçgenin köşelerinde Bermuda, Florida'daki Miami, ve Puerto Rico'daki San Juan olduğu kabul edilmektedir.[1] Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı" olarak algılandı ve öyle lanse edildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis'in orada bulunup (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır.) Kayıp Kıta'nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca Dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof Kolomb'un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği iddia edilmiştir. Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı . Bu son iddia ya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğal gaz cilvesi idi . Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar. Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parcalarıdır. Ancak, okyanusların derinliklerindeki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hâle dönüşürler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde hâline gelirler. Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki karbeyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarinı resimlemesinden sonra konuya şu bilimsel açıklama getirilmiştir: Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir. Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu "tebeşir gazlar" erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar suyun yoğunluğu azalır . O sırada oradan geçen ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar. Çünkü, yoğunluğu düşen su, gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini oluşturamaz. Gazın yükselmesi sona erince yoğunluk tekrar eski haline döner ve geride hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar. Uçakların düşerek kaybolması ise yine aynı sebeptendir. Yüzeye çıkan doğal gazlar, havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez yoğunluk azalması, bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur. Çünkü, motorlardaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve düşük yoğunluklu havanın içindeki oksijen miktarı motorların çalışması için yeterli değildir. Böylece uçak da , hızla okyanus tabanına doğru inişe geçer. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
PATA Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 hmm Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sir Clexcier Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 ergenekon işi bence Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
capul Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 2, 2008 shuTdoWnX said: basit bir doğal gaz cilvesi pff çocukluğumun efsanesi fos çıktı,bu ne be alay eder gibi yazmışlar bi de... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sexdrugsrocknroll Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Bermuda Şeytan Üçgeni'nin efsaneleşmesine sebep olan ilk vak'a 1945 yılında meydana gelir. Beş adet savaş uçağı mutad görev uçuşu için Florida'daki üslerinden havalandıktan sonra pilotların lideri, telsizden kontrol kulesine şöyle bir mesaj anons eder: "Karayı göremiyoruz. Pozisyonumuzdan emin değiliz. Nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Galiba kaybolduk." Bu sırada kontrol kulesinden pilota, "Nasıl olur, hava gayet iyi gözüküyor, batıya gidin." şeklinde cevabî mesaj gelir. Bunun üzerine pilot, "Neresinin batı olduğunu bilmiyoruz. Her şey yanlış. Çok tuhaf, hiçbir yönden emin değiliz. Okyanus bile olması gerektiği gibi değil." der ve bağlantı kopar. Acilen yardım alarmı verilir, ancak uçakların izine bir daha rastlanılmaz... Yine o bölgeden geçen gemilerde de benzer esrarengiz şeyler olduğundan bahsedilmektedir ki, batan bir kısım şilep veya transatlantiklere bakıldığında içlerinde sadece kedi ve köpek ölülerinin olduğu, insanların, önlerinde bulunan yemeklerini bitirmeden bırakıp sanki denize atladıkları veya bir fırtınanın tabaklara ve kaşıklara dokunmayıp sadece insanları alıp götürdükleri söylenmektedir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sexdrugsrocknroll Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Müsaadenizle ben, bütün bunların dışında özellikle başka bir husus üzerinde durmak istiyorum. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): "Şeytanın tahtı deniz üzerindedir." buyurmaktadır. Burada "deniz" mutlak zikredilince, bu mâhut ifadeden belli bir deniz mânâsı çıkarabilir ve yeryüzünde belli denizlere şeytanın tahtgâhı diyebiliriz. Binaenaleyh ecinni ve şeytan taifesi buraya hükmetmekte, gemi ve uçakların elektronik cihazlarını çalışmaz hâle getirerek onları batırmaktadır. Vâkıa, cin ve şeytanlar "mâric" ve "nâr"dan yaratıldıkları için, âdeta güneşten gelen dalgalara maruz kalmış gibi bütün elektronik cihazları da alt üst edebilirler. Ayrıca Efendimiz, "Helâk olmuş cemaatlerin helâk oldukları yerlere uğramayın. Ancak ağlayarak uğrayın." ikazında bulunmaktadır ki, bunun mânâsı, "Helâk olmuş ülkelere gidildiği zaman Allah ile münasebet kurarak himaye-i ilâhiyeye girin ki, onlara isabet eden şey sizlere de isabet etmesin." anlamına gelmektedir. Bundan da, Cenâb-ı Hakk'ın Sodom, Gomore, Âd ve Semud kavmi ve -doğruysa- Atlantis medeniyeti gibi Kendisine küfran ve tuğyan içinde bulunan toplumları yerin dibine batırdığı anlaşılabilir ve işte bu yerler daha sonra şeytanın tahtgâhı olmuştur. Nitekim havaya kaldırma ve uçurma mevzuunu meğâzî yazarı İbn İshak şöyle ifade etmektedir: Efendimiz, Tebük'e giderken: "Tebük'e gittiğiniz zaman ben gitmeden sakın Tebük suyundan içmeyin ve dışarıya çıkmayın. Helâk olmuş o cemaatin yerine de uğramayın." buyurur. Ancak iki kişi bu emri dinlemeyerek helâk olmuş o cemaatin yaşadığı yere uğrarlar. Netice itibarıyla onlardan bir tanesini korkunç bir fırtına alır ve çok uzaklara fırlatır, diğerini de ararlar ama bulamazlar. Buradan anlaşılmaktadır ki, yok olma mevzuu, kadimden bu yana cereyan eden bir husustur. Bu meselenin telifini yapacak olursak; mücrim bir toplumun yaşadığı bu tür yerler, şeytanın tahtgâhı ve karargâhı hâline gelmiştir. Her ne kadar onlar helâk olup gitseler de o mel'un yere uğrayanların başına bir musibet gelme ihtimali söz konusu olabilir. Âcizane fakir, yukarıda sayılan hususların yanında Bermuda müsellesiyle alâkalı böyle bir hususu nazara vermede fayda mülâhaza ediyorum. Bazı kimseler birtakım iddialarda bulunsalar da, bu mevzuda yine de bazı açık kapılar vardır. Meseleyi, ervah-ı habise, cin ve şeytanla izah etme, elektronik cihazların çalışmaması/çalıştırılmaması gibi hususlara kadar geniş alanlı tesire daha uygun düşüyor gibi... Bermuda Şeytan Üçgeni, ay gibi bir kısım taş parçalarından gelen, şeytanın saltanatına ait bir müdahale de olabilir ki, ervah-ı habise, güneşin etrafında dönen peyk, seyyare ve bazı taş parçaları üzerinde taht ve otağ kurmuşlardır. Oralardan gelip insanları rahatsız edebilirler. Hatta uçan daire diye bilinen şeylerin arkasında da bunlar olabilir. * * * Nasıl ki, yeryüzünde bazı mukaddes yerler var, aynen onun gibi bir de ervah-ı habisenin hükümfermâ olduğu bazı habis yerler vardır. Meselâ Kâbe-i Muazzama, Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar mukaddestir ve Kâbe'dir. Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar melâike-i kiram Kâbe'yi tavaf ederler. (Hatta oranın rical-i devleti hacda helikopterlerle Beytullah'ın etrafında tavaf ederler.) Ne kadar yukarıya çıkılsa da Kâbe'nin etrafında yapılan tavaf, yine tavaf sayılır. Çünkü Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar Kâbe, Kâbetullah'tır. Binaenaleyh Allah burayı takdis etmiş, binlerce enbiyâyı bu mukaddes yerin etrafında koşturmuş ve metâfı binlerce enbiyânın merkadi hâline getirmiştir; evet insanların bugün tavaf ettiği Beytullah'ın etrafında "ehl-i keş fi'l-kubur"un beyanına göre üç yüz-dört yüz kadar peygamber kabri mevcuttur. Bu yer, Allah'ın yeryüzünde takdis buyurduğu, tazim ve tebcil ettiği insanları tebcil ve takdirine arz ettiği mukaddes bir yerdir ve burası ervah-ı âliyenin metafıdır. Bu mekân, bir bakıma kalbtir, yani küre-i arzın kalbidir. Bu kalb attığı müddetçe, küre-i arz da mânevî yapısını ve hayatiyetini devam ettirir. Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu kalbin yanı başında zuhur etmesi de üzerinde durulacak ayrı bir konudur. Bir de kalbin yanında lümme-i şeytaniye vardır. Kalbe ilham geldiği gibi, şeytanın oklarının hedefi olan lümme-i şeytaniyeye de vesveseler, tereddütler ve şüpheler gelir. Kâinatların kalbi mahiyetinde atan küre-i arzın bir tarafında bir kalb vardır ki, orası kalbü'l-küre, yani Beytullah'tır. Bir de kalbin başka bir yanında, bir lümme-i şeytaniye vardır ki, orası da şeytanın otağıdır. Yeryüzünde bütün şeytanlığa ait idarelere dair emir ve fermanların hepsi oradan gelir. Efendimiz sahih hadisiyle buyururlar ki, şeytan tahtını, sergisini denizin üzerine atar. Bütün ordusunu insanların içine salar ve akşam döndükleri zaman hepsini dinler, "Sen ne yaptın, sen ne yaptın?" diye yaptığı şeyleri onlara bir bir sorar. Onlar da, "Ben namazı terk ettirdim.. ben harama baktırdım..." şeklinde cevaplar verirler. Bunlar münferit hâdiseler olduğundan şeytanı memnun etmez. Sonra, "Sen ne yaptın?" diye başka birisine sorar. O da, "Ben bir kadını kocasından ayırdım." der. Bunun üzerine şeytan, "Aferin!" diyerek onu yanına alır ve oturtur. Bundan da anlaşılmaktadır ki, insanların mânevî yapıları üzerinde bu şerirler, şerâre meydana getirirken bir saltanat hesabına çalışmaktadırlar. Şeytana takılmış ve dalâlete düşmüş, şeytanın adına helâk olmuş yerler bir bakıma bunların eyaletleri, valilikleri ve pâyitahtlarıdır. Bunun için sahih hadiste, "Geçmiş kavimlerin helâk oldukları yerlere uğramayınız. Uğradığınız zaman ağlayarak uğrayınız." buyrulmaktadır. Bundan da, şeytanların bazı yerlere sahip çıktıkları ve o yerin onun neticesinde helâk olduğu, medeniyetlerin pâyimâl olup yıkıldığı, ancak onların oradaki sultasının şeytan müsellesi, murabbası, muhammesi veya müseddesi hâlinde devam ettiği anlaşılmaktadır. Atlantik Okyanusu'nda üçgen, daha başka yerlerde de insanlığı ifsat etmek üzere şeytan müseddesleri (altıgen) vardır. Orada da insanlar, tıpkı bir avcının ağına tutulmuş bir ahu gibi tutulup gitmektedirler. Şeytan Üçgeni de işte böyle şeytanların hükümferma oldukları bir yer olabilir ki, kendilerine karşı kötülük yapıldığı, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belâlara maruz kalabilirler. Ben bu meseleyi anlatırken bu mevzuda kat'î bir dinî nass bilmemenin yanında, bir kısım dinî ifadelere dayanarak izah etmeye çalıştım. Bununla beraber Bermuda Şeytan Üçgeni, atmosferdeki bir keyfiyetin ifadesi ileride keşfedilecek başka bir şey de olabilir. Ancak şu bilinmelidir ki, yeryüzünde cari her hâdisenin verâsında, yani her fizik vak'asının verâsında bir metafizik güç ve kuvvet vardır. Her mülkün verâsında bir melekût, her şehadetin verâsında da bir gayb vardır. FETHULLAH GÜLEN Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 neleroluyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr_Hand Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Ulan, bilinmeyen her şeye dini karıştıran gerizekalılardan nefret ediyorum ha. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sexdrugsrocknroll Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 9, 2008 bu benim görüşüm değil ben sadece bilgi paylaşıyorum böylede bir şey varmış diye. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mr_Hand Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 sana üstüne alın diyen olmadı ben ferhan şoraya diyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sexdrugsrocknroll Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 bravo Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Red Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 hep merak etmişimdir bermuda şeytan üçkenini.kucuklugumden beri özel bir ilgim var Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SteelBB Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 sexdrugsrocknroll said: bu benim görüşüm değil ben sadece bilgi paylaşıyorum böylede bir şey varmış diye. Haklısın bilgi dediğin her yönden paylaşılmalı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Eylül 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 13, 2008 Fetullah, yapmış yine ohuş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
reddiye Mesaj tarihi: Kasım 3, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 3, 2008 konu agharta shambala ya kadar gidiyor aslında bazı kaynaklarda :) "kayıp kıta mu" da mesela şambala nın şuandaki teknolojiyle bile hayal edilemiyecek bir silah geliştirdiği (piramid şeklinde) hakkında bazı şeyler var kitabın yorumu da elektromanyetik alan ile ilgili bir çalışma prensibinden bahsediyor ve yine aynı mantıkla sular altında kalan mu kıtasının batısındaki şambala medeniyeti de şuanki bermuda açıklarında batmış oluyor.sular altında kalan o devasa silahın etkin olmasa bile manyetik alanının varlığını savunuyorlar ilginç bir detay Atatürk bu kitabı Türkçe'ye çevirtip inceletmiş yazarı tam aklımda değil ama heryerde bulunabilir Atatürk ün türkçeye çevirttiği mu imparatorluğuyla ilgili kitap derseniz veriyorlar zaten direk :) Tabi çevirtme amacı türklerin kökeni :) yazarı da mısırlı bir general miydi atıyor muyum yoksa yok yok öyleydi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Kasım 3, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 3, 2008 inip baksınlar silaha uzaya çıkan bunu da yapar gibime geliyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DRaGoN_SLaYeR Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 bilimsel açıklamalar metan gazı diyor amma velakin, başka bişiler olupta onu örtbas etmek için de söyleyebiliyor olabilirler. ben inanıyorum hala, atlantis orada ! komplo teorileri FTW Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
akkadi Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 denizi marklamışlar üstünden geçerken teleport oluyor gemi uçak vs. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Karag8z Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 9, 2008 Feto hocam döktürmüş gene, olay çözülmüştür. herkes evlerine. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aykutdmn Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 Fethullah Gülen'in açıklamalarının türkçe altyazısı gelir mi ? (bu adamın sözleri ne zaman bilgi oldu ya...) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 bilim teknikte fethullahın ne işi var ya ahah Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 1, 2008 selam fetullah Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ancalagan Mesaj tarihi: Aralık 18, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 18, 2008 Fatoşa ısınmaya başladım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Qui Mesaj tarihi: Aralık 18, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 18, 2008 F.G. nasıl muhteşem bir adam. Her konuda otör maşallah. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar