Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Atatürk ve hukuk


Horizon

Öne çıkan mesajlar

Artık askerler ile yargı mensublarının böyle sık sık görüşmeleri çok normal şeyler oldu. Paksüt'ün işte beni izledikleri kanıtlanmıştır şeklindeki söylemlerin üzerine de açıkça kaynaklarımız genelkurmayın içinde diye söylemişler.

said:
Atatürk ve hukuk...
Son zamanlarda Türkiye’nin siyasi, iktisadi, hukuki bütün dengelerini altüst eden bir mahkemenin önde gelen yargıçlarından biri, önemli bir karardan önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargâhına gidip, kuvvet komutanıyla görüşüyor.
Onun geldiği saatte “komuta katı” boşaltılıyor.
Yargıcın giriş çıkışını görüntüleyebilecek güvenlik kameraları kapatılıyor.
Genelkurmay’daki kaynaklarımız “güvenlik kameralarının” kapalı olduğu saatleri verdiler, bunları haberde okuyacaksınız, ayrıca “kameraların kapatıldığı saatlerdeki boşluğun başka görüntülerle doldurulması halinde bunun teknik analizle kolayca anlaşılacağını da” özellikle vurguladılar.
Kapalı kameralar, boşaltılan katlar...
Bu kadar önlem arasında bir yargıçla bir general ne konuşuyorlar?
Ordu, 27 Nisan muhtırasıyla hukuka ve demokrasiye karşı açıkça tavır aldı.
Anayasa Mahkemesi de “türban” kararıyla anayasayı çiğnedi.
Bunları yapanlar, “hukuksuzluk” zemininde bir ortaklık kurmuş gözüküyorlar.
Sanırım amaçları da aynı.
Halkın siyasetteki etkisini en aza indirmek.
Bütün kararların halkın istekleri dışında verilmesini sağlamak.
Hukukun ve demokrasinin Türkiye için tehlikeli olduğuna inanıyorlar herhalde.
Ama göremedikleri bir sorun var.
Hukuk olmayınca, devlet olmuyor.
Hukuksuz devlet çeteleşiyor.
Devleti kurtaralım derken, devleti batırıyorlar.
Hukuku çiğnediklerinin farkındalar.
Onun için hukukun yerine bir başka ölçü koymaya çalışıyorlar.
Anlayabildiğim kadarıyla bu ölçü, “Atatürk ilke ve inkılapları” oluyor.
Atatürk ile hukuku, birbirine zıt iki kavram haline getiriyorlar.
Mustafa Kemal, ülkeyi tek partiyle ve dikta rejimiyle yönetti.
Demokrasiyi, partisinin “altı umdesi” arasına almadı.
Hukuka da çok aldırmadı.
Ama bu seksen yıl önceydi.
Dünya başkaydı.
Türkiye başkaydı.
Şartlar başkaydı.
Şimdi çok değişik bir zamanda, çok değişik bir dünyada yaşıyoruz.
Bizzat Mustafa Kemal’in kendisi de gelse ülkeyi artık öyle yönetemez.
“Miniskül Atatürk”lerin bunu gerçekleştirmesi ise hiç mümkün değil.
Zaten bu yüzden, tuhaf bir baskıyı gittikçe artırıp bu gerçeklerin görülmesini engellemeye çalışıyorlar.
Geçenlerde türbanlı bir kız televizyonda “Ben Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum” demiş.
Zarif bir konuşma biçimi mi, bence hayır.
Atatürk’ün karşısına Humeyni’yi çıkarmak, din adına İran Komünist Partisi’nin bütün üyelerini yok eden, meydanlara idam sehpaları kuran birini yüceltmek doğrusu benim pek anlayabileceğim bir şey değil.
Bugün Mustafa Kemal’in yönetim tarzını eleştirmek zorunda kalıyorsak, bu, onun adını kullanarak burayı demokrasi dışı bir cehenneme çevirmeye uğraşanları engelleyebilmek için.
Gene de bunu yaparken “somut gerçeklerle” kendimizi sınırlayıp, onu sevenleri de çok rencide etmemeye özen göstermek gerekir.
Amaç, insanları üzmek, rencide etmek değil çünkü, amaç gerçekleri bulabilmek.
Peki, bu kızın söylediği suç mu?
Alakası yok.
Ama hakkında dava açılmış.
“Sevmediğini” söylerken genç kız duygusunu açıklıyor.
Biz “düşünceler özgür olsun” derken, savcılar “duyguları” da yasaklamaya çalışıyor.
İnsan “duygusundan” ötürü nasıl yargılanır?
Bir lideri sevme mecburiyeti olabilir mi?
Böyle bir mecburiyet getirmeye çalışan düzene hukuk denebilir mi?
İster sever, ister sevmezsiniz.
Benim bilebildiğim kadarıyla yeryüzünün gelişmiş hiçbir ülkesinde böyle “duygusal” bir yasak yok.
Ama bizde var.
Sonunda duyguları yargılamaya kadar geldik.
Bu, ordu muhtıralarının, Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı çiğnemelerinin kaçınılmaz sonucu.
Hukuksuzluklarını saklayabilmek için önlerine koydukları “Atatürk kalkanını” abartılı bir tabu haline getirmek zorundalar.
Bunu yapabilmek için de, “en çok değer verdiklerini” söyledikleri lideri “hukuksuzluğun” sembolü haline dönüştürmekten kaçınmıyorlar.
Devletin kurumları hukuk dışına çıktıkça...
Askeri, yargıcı, rektörü hep birlikte “hukuk dışı” ittifaklar kurdukça...
Bu tuhaflıklar da sürecek.
Sadece devleti çökertmekle kalmayacaklar...
Mustafa Kemal’in adını da iyice yıpratacaklar.
Ama umurlarında değil.
Halktan öylesine nefret ediyorlar, halkı öylesine küçümsüyorlar ki o insanların kendi ülkelerinin geleceğinde söz sahibi olmalarını engelleyebilmek için her şeyi yaparlar.
Yapıyorlar da zaten.
Şu son zamanlarda yaşadıklarımızın başka ne amacı var sanıyorsunuz?
AHMET ALTAN
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Oktay Ekşi said:
Paranoya


SULTAN İkinci Abdülhamid’den söz ederken bir gün "Meğer ondan kötüsü de olabilirmiş" diyeceğimiz hiç aklımıza gelmezdi.
Bugünkü iktidarın yarattığı "hafiye" (gizli polis) devleti sayesinde onu da der hale geldik.
Yalnız bugün bir fark var:
Bugünün yöneticileri Sultan Hamid gibi yapmıyorlar. Aldıkları jurnal raporlarını gazetelere servis ediyorlar.
Getirmeye söz verdikleri "şeffaf yönetim" bu olsa gerek. Nitekim böyle raporların yayın organı haline gelen bir gazetede dün okuduk:
Anayasa Mahkemesi üyelerinden Osman Paksüt meğer bundan 3 ay önce yani 4 Mart 2008 Salı günü saat 17’de 06 LLU 81 plakalı Mercedes marka araçla, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na giriş yapmış."
Bu "giriş yapma" deyimi, polis raporlarına özgüdür.
Osman Paksüt orada Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’la tam 1 saat 15 dakika görüşmüş.
Kimbilir neler görüşmüşlerdir? Belki Türkiye’yi satacak bir yabancı devlet veya çokuluslu bir şirket bulmuşlardır da, fiyat yeterli mi değil mi onu konuşmuşlardır.
Belki de Osman Paksüt, getirip Anayasa Mahkemesi’ndeki devlet sırlarını İlker Başbuğ’a vermiştir.
Veya Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını devirmek için bir darbe yapmanın yol ve usullerini konuşmuşlardır.
Yapılan yayına bakarsanız ortada böyle bir durum olduğunu sanırsınız.
Oysa Paksüt dün açıkladı. Meğer İlker Başbuğ’la 1995-1997 yılları arasında Brüksel’de birlikte çalışmışlar. O tarihten beri şahsi dostlukları varmış. Sadece o gün değil, iki kere daha görüşmüşler.
Paksüt hiç de mecbur olmadığı halde neler görüştüklerine ilişkin anımsadıklarını da gazetecilere tek tek açıklamış. Ardından, "Birkaç aydır takip edildiğine ilişkin sözlerinin kuruntu olup olmadığının" bu haberle ortaya çıktığını söylemiş.
Görüyorsunuz nasıl bir "paranoyak" zihniyet tarafından yönetiliyoruz.
O zihniyet sadece ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanlarla sınırlı kalsa iyiydi.
Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında "kapatma" istemli dava açılalıberi bu partinin başındakilerin de, onların yandaşlarının da kimyası o kadar bozuldu ki, Köroğlu gibi "esen rüzgárdan hile sezmeye" başladılar. Nitekim geçen gün eski Washington Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu, başta eski Cumhurbaşkanı Sezer olmak üzere 7-8 dostuna kendi evinde bir akşam yemeği verdi diye, kıyameti kopardılar.
"Bu yemek neden verilmiş? Orada neler konuşmuşlar?"
Sana ne? Özel bir yemekte insanların ne konuştuğunu öğrenmeye çalışacağına biraz uygar olmayı, biraz saygılı olmayı, biraz demokrat olmayı öğrensene!
Suç bitmedi!
Meğer önceki gün CHP Lideri Deniz Baykal’ın yeni seçilen Danıştay Başkanı Mustafa Birden’i ziyareti sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da oradaymış.
Görüyor musunuz "rejime karşı yapılan şu komployu?" Bu komplocuların hepsini asmalı!
Birileri ipin ucunu kaçırdı galiba!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tabii ki herkesin yazısını da okumak lazım.. Ben şahsen Fehmi Koru'yu da okuyorum, Mehmet Barlas'ı da okuyorum, Alper Görmüş'ü de okuyorum, Cengiz Çandar'ı da okuyorum fakat yazdıklarına inandığımdan değil.. Bir insan nasıl bu kadar paranın köpeği olur ve insanları aldatır, onu görmek istediğim için okuyorum..

Taraf Gazetesi özünde Kemalizme yıpratmak, orduyu yıpratmak, solcu kesimin gözünde AKP hükümetini kısmen aklamak üzerine kurulu bir gazete.. Taraf Gazetesi'nde başı çeken kim? Ahmet Altan denen "sözde" solcu müsveddesi..

Bu adamların iddası ne? AKP'yi aslında desteklemiyoruz ama AKP halk tarafından pure demokrasi ile seçildiği için, AKP üzerinden demokrasiyi savunuyoruz.. YALAN! Hem de koca bir yalan.. Taraf gazetesi, solcuların AKP'nin aleyhine olan gazını hafifletmek için yayın yapan bir gazete..

AKP bir bok mu yemiş? Boşver.. Önemli olan ne? AKP demokrasiyle seçilmiş ve ne kadar başarısız ve ne kadar art niyetli bir parti olursa olsun, savunmamız lazım! Çünkü solculuk, sosyal demokratlik bunu gerektirir! Koskoca bir yalan.. Bu sadece AKP'yi solcu kesimin gözünde meşru hale getirmek için uygulanan bir kılıf..

Paticik düzeyine indirirsek, benim üzüldüğüm nokta Horizon (Razien) gibi zaten köktendinci olan insanların bu gazeteyi desteklemesi değil, Antimodes gibi sol görüşe sahip insanların desteklemesidir.. Solcular gene dincilere maşa olmaktadır.. Ne zaman bunun farkına varacaklar?

Üstelik en mantıksızı, AKP her kötülüğü yapabilir ama biz seçimle geldiği için onun haklarını korumak zorundayız mantalitesi.. AKP iktidara geldiğinden beri;

-dış borç ikiye katlandı
-bir çok arazimiz ve kurumumuz neredeyse beleşe denilecek kadar ucuza satıldı
-toplum içinde laik ve dindar gibi saçma sapan bir bölünme oluştu
-bitti denilen terrör yeniden hortladı
-bu ülkenin ve halkın bağımsızlığına ters bir çok yasa geçti

Ve şu an aklıma gelmeyen bir çok rezalet oldu.. Küresel sermayenin kucağına oturduk, faiz ülkesi olduk..

Amaaa bunlar seçimle geldi, ne olursa olsun savunmamız lazım! Böyle saçma bir mantalite var mı..? Antimodes ve bu gazetenin düşünce ekseninde düşünen arkadaşlara soruyorum:

Hadi yargı + ordu + AYM, AKP karşısında başarısız oldu.. AKP boktan icraatlarına dolu dizgin devam ediyor.. Bunun sonucunda kim zararlı çıkacak? SEN, BEN, BÜTÜN HALK!

Ama bravo, sözde demokrasiyi korudunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

slat ve benzeri hakaretten başka bir yöntem bilmeyen arkadaşlara:
sıkışınca işin içine beyni kullanmak gibi aslında hakaret olup da işi kibarca yaparak sıyırma yöntemlerini karıştırmaktan vazgeçin artık. kimse kimseden zerre kadar üstün değil şunu sokun kafalarınıza.
karşı argüman nerede slat? göster bana karşı argümanı. c/p'den sonraki 1. mesajdaki, 2. mesajdaki, 3. mesajdaki, 4. mesajdaki karşı argümanları göster. kendi mesajındaki karşı argümanları göster. yazmışsın birşeyler ama onlar c/p edilen yazının argümanlarına karşı argümanlar değil. tek yaptıüğın şey onlar şöyle bok, bunlar şöyle aptal, şunlar köktendinci... kendince subjektif tahliller. KARŞI argüman yok ama.
yazarların yazılarının foruma c/p edilmesini aslında hiç onaylamamakla beraber oradaki yazının içeriğine hiç girmeden peşpeşe bomboş mesajları görünce -ve genelde bu iş burada böyle gittiği için" tepki gösterdim. işin içine beynini kullanamıyorsun gibi yakışıksız laf sokuşturmalar katmanın hiç gereği yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Teşekkür ederim gözlük kullanmıyorum ihtiyacım yok. Artı olarak okudum o yazıyı. Oktay Ekşi'nin yazısında karşı tarafın söylediklerini ortadan kaldıran herhangi birşey yok.

Ülkenin bu gündem maddeleri ile çok yakından alakalı olan insanların , rol oynayan insanların normal mevkileri gereği yapılan bu buluşmalar hiç de normal buluşmalar değildir.

Bunu böyle ima edenler ve söyleyenler gidip çocuk kandırsınlar. Bence sen o gözlükleri bi ara çıkar. Dost olması önceden görüşmüş olması şu günde şu yapılan görüşmeyi normal kılmaz. Bunu bu şekilde savunmak tam bir kıvırma söylemidir.

Komplo teorisi :) ,pehh geçmişte çok komplo teorileri gördük darbe günlükleri ve darbeler yaşanmadan önce. Tarihimizde yaşananlar da zaten hepsi hayal ürünüydü , komplo teorileriydi.

Edit: SG-1 e atfen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon senin zaten nasıl bir insan olduğun ortada.. Razien nickiyle türlü şoparlıklar yaptıktan ve klasik dinci argümanlarda bulunup küfürden banlandıktan sonra gelip de "sakin" ve "cool" havası çizmen acınacak bir durum..

Zaten sana laf anlatmaya çalışan yok, kurtarabilecekleri kurtarmaya çalışıyoruz.. O tren senin için çoktan kaçmış..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Slat said:
Horizon senin zaten nasıl bir insan olduğun ortada.. Razien nickiyle türlü şoparlıklar yaptıktan ve klasik dinci argümanlarda bulunup küfürden banlandıktan sonra gelip de "sakin" ve "cool" havası çizmen acınacak bir durum..

Zaten sana laf anlatmaya çalışan yok, kurtarabilecekleri kurtarmaya çalışıyoruz.. O tren senin için çoktan kaçmış..


Yüzkere söyledim seninin anlama kapasiten yüzünden bir daha söyliyeyim slat. Ben bundan önce hiçbir nick ile bu forumda ne mesaj yazdım , ne de takıldım. Sadece okurdum. Bu yüzden şu kişilik meselesinde şu söylediğin laflar ve iftiralar ile nasıl biri olduğunu tam tersine ben biliyorum.

Bu yüzden benim senin dediğin nickle alakalı olmadığım gerçeğini görürsek asıl acınacak ve hakatten çok komik durumda olan kişi sensin :). Yetkisi olan yöneticiler zaten benim o dediğin şahıs olmadığımı gayet iyi bilirler bilgilerimden.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

E hori, pes diyorum sana. Adamlar dost olunca "yanlış anlaşılır" diye görüşmeyecekler mi? O zaman rakip takımlardaki futbolcular hiç bir araya gelmesin lig boyunca, mazallah şike falan yaparlar.

Ayrıca Oktay Ekşi'nin yazısında anlatılan önemli gerçek şu ki "bu adamlar izleniyor".

Bir yargı mensubunun nereye girip çıktığının, kiminle görüştüğünün böyle izlenmesi sence normal birşey mi?

Ha bu arada darbe günlükleri gerçek çıktı da benim haberim mi yok?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

SG-1 , en baştaki yazıyı okumadınmı tam olarak ? Kaynaklarımız genelkurmayın içinden diyor bizzar yazar.

Hatta Paksüt'ün işte kanıtıdır demesi üzerine , bugünki yazısında da bunu açıkça söylemiş , kendileri rahat edeceklerse söylüyorum direk olarak Genelkurmayın içerisindendir kaynaklarımız demiş. Bunun üzerine diyecek birşey varsa genelkurmayın kendisine söylemek lazım. Nitekim genelkurmay içindeki kaynakları için , herşeye rağmen bazı yapılan yanlışlara bu kurumların içinden de karşı koyan insanlar var diye sözetmiş.


Darbe günlükleri ile konuya gelince , o dava yeniden ortaya çıkacak gibi. Ayrıyetten nokta dergisi davasında beraat etmelerinin sebebi zaten günlüklerin sahte veya yalan olmaması. Hatırlatırım.

Rakip oyuncu takımları ile ilgili olarakta şunu belirteyim. Bir maçtan önce hakem ile yapılacak maçın tarafı olan takım yöneticisi konuştu diye neler oluyor , şike iddiaları nasıl skandal oluyor biliyoruz.

Nitekim kendini taraf olarak ilan etmiş bir genel kurmayın 2. adamı ile , davanın yargıcının görüşmesi hiç mi hiç normal veya bu şekilde eleştirilmeyecek kadar normal birşey değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ergenekon yapiyor bunlari gencler. yemeyin bunlari. pis kaka ergenekon.

a.altan`in yazi diye yazdigi seye karsi nasil bir arguman isteniyor anlamiyorum? adamin cikis noktasi bunlar gorusuyor ve kaynaklarimiz bunlari tespit etti. gorusenler de evet gorustuk, eskiye dayanan bir dostlugumuz vardir diyorlar. yani altan`nin cikis noktasi manipule edilmis bir cikis noktasi ehh sonuclarinda gercekle pek bir alakasi kalmiyor bu durumda.

bu arada oktay eksi`nin yazdigi sey acikca ortada duruyor: biri ust duzey yargi mensubu, digeri ust duzey komutan. niye bunlari izliyorsun? hadi gizli servisin bazen gorevidir izler, niye boktan gazete parcalarina servis yapiyorsun? madem bir suc var gerekeni yap.

arguman mi? o nerede lan? on senelik arkadas olan yargic ile general gorusmusler ben oradan analiz yaptim iste buna karsi bir arguman yok abi.
-kesin ergenekon.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@hori, görüşme Kara Kuvvetleri'nde, istihbarat Genelkurmay'dan.
Aralarında bi kilometre mesafe var, dürbünle felan gözetlemeleri gerek.
Vay be askerim çok azimliymiş.


Darbe günlüğü beraati için:

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=172497&Categoryid=1
said:
Dava hakkında görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Süleyman Aydın ise beraat kararı verilmesini talep etti. Dava ile ilgili kararını açıklayan mahkeme hakimi Rüveyde Kaner, Alper Görmüş hakkında hakaret ve iftira suçlarından üzerine atılı suçun kasıt ve unsurlarının oluşmadığından beraatine karar verilmesine hükmetti.


Sadece yeterli kanıt bulunamadığından beraat etmiş adam. Böyle bir günlüğün, yazının varlığını ispatlamaz yani.
Gerçek olsa bile ben ortada bi darbe göremiyorum, hani nerde?


Orduyu taraf olarak, maç yapacak takımlardan biri olarak görmek de şahaneymiş.
Ha "TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur" cümlesi vardı bi yerlerde. Kendinizi bu tarafın rakibi görüyorsanız, onu bilemem.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...