Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Bireyleri Eğitme Yöntemleri Üzerine Görüşler


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
''Eğiten Birey'', en başta eğitimci sertifikası ya da eğitme konusunda doğal hakkı olan bireydir. Örn: Öğretmen, ebeveyn ilk akla gelenler. ''Eğiteceğim bennn'' misyonuyla doğru yöntemler kullananları da vardır, çok yanlış yöntemler kullananlar da...

Bir de hiç bir şekilde karşısındakini eğitme hakkı ve görevi olmaksızın bu yetkiyi kendinde görenler vardır ki, kimi zaman gerekli durumlarda gerekli uyarı ve bilgilendirmeyi yaparak yararlı da olabilirler karşılarındaki kişilere.

Her iki durumdaki doğru uygulama; yöntem her ne olursa olsun, kişiyi ezmeden, aşağılamadan, çevresine deşifre etmeden, ve kişiliğine saygı göstererek yapılanıdır.Bunun için yöntemler neler olabilir:

1. Kuralları (ya da bilgileri) ortaya koymak
2. Uyulmuyorsa (ya da öğrenilmiyorsa), o kişiyle birebir iletişim kurmanın yollarını aramak
3. İletişim kurulduğunda kuralların (ya da bilgilerin) gerekçelerini ve yararlarını açıklamak

4. a) Kişi öğretileni algılama ve uygulama becerisine ulaştığında ödüllendirmek (olumlu pekiştireç)
4. b) Bu beceri kazandırılamadığı takdirde, bazı olanaklardan, hoşlanabileceği şeylerden -bir süreliğine- yoksun bırakmak (olumsuz pekiştireç)

Ama asla bazı ilkokul öğretmenlerinin yaptığı gibi (gerçi kaldırıldı artık bu uygulama sanırım) sınıfın çoğunluğuna kırmızı kurdele takıp, geri kalan bir kaç öğrencinin incinmesine (yazmaya gerek görmediğim, tahmin edebileceğinizi düşündüğüm çeşitli nedenlerle) neden olmak değil.

Eğitim yöntemlerine çok kısaca, çok genel bir şekilde değindim. Forumda tartışılmasını gerekli buluyorsanız, lütfen özele indirgemeden ve en genel şekli ve anlamıyla tartışınız efendim... :)
Mesaj tarihi:
Şu yazılan yöntemlere ekleyebileceğim bişey olacağını sanmıyorum bir de şu tarz bi yöntem olabilir dierek fakat

"4. b) Bu beceri kazandırılamadığı takdirde, bazı olanaklardan, hoşlanabileceği şeylerden -bir süreliğine- yoksun bırakmak (olumsuz pekiştireç)"

bu olayın bazı insanlarda motivasyon kaybına neden olduğu ve tamamen eğitime olan isteiğinin kaybolmasına neden olduğu ortada.

Eğiten kişinin verdiği enerjiye çok bağlı yöntemlerin işleyip işlemediği, yani şu listedekiler düzgün bir tavırla uygulanmadığı takdirde sadece boş laf oluyor.
Mesaj tarihi:
Her türlü cezaya ben de karşıyım, ama ille de bir ceza verilecekse, deşifre etmek, ezmeye çalışmak yerine yoksun bırakmanın daha akla uygun olduğunu düşünüyorum.
Mesaj tarihi:
orası öle başka türlü başarılıyı başarasızdan ayırmanın yolu yok.

Valla dediğim gibi eğitim konusunda "fact" leri yazmışsın. Sanmıyorum insanlar ben şuna karşıyım bu böle olmamalı diebilsin şu yazdıklarına.
Mesaj tarihi:
Şöyle diyelim,

temel ihtiyaçları belirli düzeyde karşılarım..

örneğin bir çocuğun yıllık ihtiyaçları ve günlük alacağı ücret çoğu avrupa ülkelerinde hesaplanır..

Bu hesaplamalardan yola çıkarak, belirli bir miktarda karar kılarım, ötesine gitmek için kendisi çabalamalı olur.

Ne bilgisayar ne cep telefonu, her şeyi almak onun sorumluluğunda.

Ha tabi kredi kartı ile vs.. taksit taksit alır ne istiyorsa..

gibi. : )

Yani ne şımartırım, ne aç bırakırım.

Ben de ceza yok. Ancak sorumluluk var.

Çocuk kendi hayatıyla ilgili tüm sorumluluğa sahip olur. Hiç bir şeyine karışmam.. Sadece yol gösterebilirim, dinler dinlemez. Kendi işi.
Mesaj tarihi:
Teoride çok güzel gözüküyor fakat pratikte gerçekten o yaşta bi öğrencinin özellikle türkiye'de eğitim sisteminin ağırlığı olsun öss derdi olsun bunlar varken ekonomik olarak bişeylere çabalaması gerçekten çok zor. Part Time iş olayı çok gelişmiş değil. Sonuçta bilgisayar alınması edilmesi bu tarz şeyler hep bize başarımıızn karşılığında bir ödül olarak gelmiştir. Çocuğuna bunları vermessen özellikle küçük yaşlarda pek motive olacağını sanmıyorum.

Fakat böle bir uyguluma çocuğa sorumululuk alma yetisini çok iyi kazandıracağı kesin. O konuda katılıyorum.
Mesaj tarihi:
@ Baluu

Peki istenilen davranışı göstermediğinde, yani sorumluluk almadığında çevresine, arkadaşlarına, eşe-dosta anlatıp 'sorumsuz çocuk' damgasını yemesini, yani ''deşifre'' olmasını seçer misin bir ceza yoluyla öğretme yöntemi olarak?
Mesaj tarihi:
heh,

aslında bırakmak derken, öss olarak da bırakmak idi..

İnandığım bir şey var ki, herkes üniversite okuyamaz. Üniversite okumak bambaşka bir şeydir.

Çocuğun ilgi alanına yönelmesi önemlidir ve sen çocuğun için tercihlerde bulunmaz isen, o kendi eğilimlerini rahatça bulabilecektir. Neyi sevdiğini neyi sevmediğini kendi keşfedecektir.

Bunlar çok önemlidir.

+ Bir yerlere gelip bir şeyler olabilmek için üniversite okuma'nın zorunlu olduğuna inanmıyorum.

Bugün bir Üniversite de öğrenciliğini tamamlayıp bir yerlere gelebilmiş insanlar, sadece ailesinin tercihleri ile uyum sağlamıştır, yani zaten kendi de o yolu seçecektir. Fakat bunun dışında bir çok insan, ailesinin iyi olsun büyük olsun çok para kazansın diye yaptığı yanlış tercihler nedeniyle vasat'ın altına iner ve bir çok şeye etki eder.
Mesaj tarihi:
aquatik said:
@ Baluu

Peki istenilen davranışı göstermediğinde, yani sorumluluk almadığında çevresine, arkadaşlarına, eşe-dosta anlatıp 'sorumsuz çocuk' damgasını yemesini, yani ''deşifre'' olmasını seçer misin bir ceza yoluyla öğretme yöntemi olarak?


Ben eğitimin 0-6 yaş arasında gerçekleştiğine inanıyorum.
Bu nedenle daha o yaşta, çocuğa seçimler yaptırmaya başlarım, mamasını, çikolatasını, giysisini kıyafetini tarzını imajını 2 yaşından itibaren bir çocuk belirleyebilir.

Sorumluluklarını yapmadığı takdirde, ya da zamanında yapmadığı takdirde, ceza vermem, ancak onu o durumdan kurtaracak bir aksiyonda da bulunmam.

Örneğin ben veli toplantılarında yapılan muhabbetleri hep saçma bulmuşumdur.

Neredeyse hiçbir öğretmen hatası üzerine çocukla konuşmaz, yapılması gereken çocukla konuşmaktır, onu dikkate almak, O'na kendi problemlerini çözme fırsatı tanımaktır..

Biri'nin önünde neden çocuğumu küçük düşüreyim ? ya da kollayayım. Özgüven önemli bir mesele iken, bir başkasına güven de bir o kadar önemli.
Mesaj tarihi:
@ Baluu

güzel demişsin hani çocuğa bırakılsın neyi sevip neyi sevmediği fakat o yaşta vereceği kararlar ilerde pişman olacağı kararlar olabilir. Çünkü hepimiz çocukluk döneminde sürekli değişim içersindeyiz. o an İstediklerimiz le ilerde olduğumuz şey aynı olmuyor Bir yol gösterim aile ve okul tarafından kesinlikle olmalı. ÖSS de bu yolun standartize edilmiş hali. Yani iyi gitar çalan bir çocuk lise de ben üniversite okumicam ben işte müzisyen olucam diip ailesi de sen bilirsin diince. 24 yaşına gelince lan naaptım ben diebilir ailesine patlayabilir sonra nie beni engellemediniz die.
Mesaj tarihi:
''Neredeyse hiçbir öğretmen hatası üzerine çocukla konuşmaz, yapılması gereken çocukla konuşmaktır, onu dikkate almak, O'na kendi problemlerini çözme fırsatı tanımaktır..

Biri'nin önünde neden çocuğumu küçük düşüreyim ? ya da kollayayım. Özgüven önemli bir mesele iken, bir başkasına güven de bir o kadar önemli.''

Katılıyorum... (tu)
Mesaj tarihi:
O da belli olmaz..

Yeteneklerini keşfedebilirsin bir çocuğun bence.

Örneğin boş zamanlarında resim mi çiziyor, bu yeteneğini geliştirebileceği alana yönlendirirsin.

Gitar mı çalıyor müziğe mi meraklı, o alana yönlendirirsin.

Yani çocuğu serbest bırakıyorsun, fakat takip her zaman var, ancak müdahale değil de yönlendirme, imkan sunma söz konusu, fakat tercih kişiye ait.

Ha şimdi müzikle ilgisi olan bir insan da o alanda sunabileceğin bir opsiyonu da elinin tersi ile itmez diye tahmin ediyorum..

Conservatuar olur, Resim sanatları olur..

Kaç şair kaç yazar kaç kaç müzisyen yetişiyor bu ülkede ?

Starlarını inşaatlar da keşfediyoruz beah..

Mesela iyi top oynayan bir bireyi kaçımız, bir spor klübüne veriyor.. Ya da hangi ana baba oğlu'nun hangi dallarda başarılı olduğunu biliyor ?

Gelen karneyi bir yabancı dahi okusa, bir anne babanın yapabileceği değerlendirmeyi yapabilir ülke geneline bakıldığında.
Mesaj tarihi:
Peki o yaştaki çocuğun bunları kaldırabileceğine inanıyor musunuz? İlkokul seviyesindeki çocuun hatta balu demiş 0-6 yaş da 2. yaşındna sonra kendi kararlarını versin. Bu tarz karar verme kabiliyeti olacağına . Veya ilkokulda hoca onla senin hataların bu die konuştuunda o da onları kafasında analiz edip ailesinden bağımsız bi şekilde bu konu hakkında bişeyler yapıp düzelticeğine.
Mesaj tarihi:
Konu ikiye ayrıldı bi ilkokul ve öncesi eğitim bi de Meslek seçimi olarak da.

Ben de katılıyorum. Aile gidip sen bunu yapıcaksın diip çocuğu yerine yolu çizmemeli, Çocuğu ne istiosa onları dinlemeli ona göre yol göstermeli. Bu konuda hemfikiriz. Fakat Türkiye gerçeğini asla unutmamamız gerekio. Avrupa'da yaşamıyoruz. Benim çok arkadaşım var avrupa'da liseden mezun olup Hemen başka bir eve çıkıp konservatuara yazılıp müzik okuyan. E onlar devletten aylık maaş alio gidip bi de gidip part time lokantada bulaşık yıkıyor. Çok rahat kirasını ödüo geçimini sağlio. Fakat Türkiye'de rahat geçinebilmen için kendini garantiye alman şart bu da iyi bir meslekle oluyor. Bunun içinde iyi bi eğitim gerekiyor ki üniversite mezunları bile iş bulamayabiliyor. Bazıları tabi ki şanslı çıkıyor zeki oluyor bi şekilde parayı kırıyor ediyor okumadan ama bunlar çok nadir.

Demek istediğimi sen de anlamışsındır. Gönül isterdi ki senin dediğin gibi herkes istediği mesleği yapsın ama işte o şekilde işlemiyor sistem. İdealist mi olacaksın yoksa pragmatist mi.
Mesaj tarihi:
Mortis said:
@ Baluu

güzel demişsin hani çocuğa bırakılsın neyi sevip neyi sevmediği fakat o yaşta vereceği kararlar ilerde pişman olacağı kararlar olabilir. Çünkü hepimiz çocukluk döneminde sürekli değişim içersindeyiz. o an İstediklerimiz le ilerde olduğumuz şey aynı olmuyor Bir yol gösterim aile ve okul tarafından kesinlikle olmalı. ÖSS de bu yolun standartize edilmiş hali. Yani iyi gitar çalan bir çocuk lise de ben üniversite okumicam ben işte müzisyen olucam diip ailesi de sen bilirsin diince. 24 yaşına gelince lan naaptım ben diebilir ailesine patlayabilir sonra nie beni engellemediniz die.


Bence çocuğa yeterince güven, sevgi verildiğinde, saygı gösterildiğinde onun da kendine ve başkalarına saygı duyması sağlanabilir. Bu durumda zaten olabildiğince kendi kişilğine uygun kararlar verecektir. Bu kararlarının bir kısmı ailesine doğru görünmeyebilir, ama onlar çocuğun doğrusudurlar ve saygı görmeyi hak ederler. (Vurguluyorum tekrar; çocuk sevgi, saygı güven ortamında büyüdüğü takdirde öz-güvene sahip olabilir ve kendince doğru kararlar alabilir bence, ki bu kararların çevresine göre de çok yanlış olabileceğini sanmıyorum.)
Mesaj tarihi:
Çocuğun vereceği kararlar, ilerde isteyeceği meslek de çocuğun yetiştiği büyüdüğü ortamla çok ilgili. Bi çocuğun yetiştiği büyüdüğü çevre de okuduğu okuldur. O yaşta okul ev den ibaret olduğu için hayat. Sosyal çevresi okul arkadaşlarıdır. Genellikle bu okulun hangisi olacağına ilkokuldan başlayarak aile karar veriyor. Zaten çok extreme bi durum olmadıkça aile ile çocuk arasında çok büyük bir farklılık olmuyor fikir ve istekler konusunda. Bir bakıma gittiği okulla ailesi çocuğuna yaklaşık olarak bazı standartları ve sınırları koyuor.


inanıyorum ki ben ilkokuldan sonra A lisesi yerine B lisesine gitseydim çok farklı biri nsan olup çok farklı kararlar verebilirdim ilerde. A lisesine gitmemin nedeni de Ailemdir. Tabi ki benim fikrimi de sordular ama ben o sırada sadece okulun kampüsüne çimlerine bahçesine bakiodum.
Mesaj tarihi:
İşte bu nedenle, geçimini vesaire sağlayabileceği miktarı ben sağlayacağım dedim ya.
Ama miktar belli bi miktar, ve çocuk bu miktarla atıyorum ipod alacağına ya da dışarda bir aktiviteye katılacağına kendi karar verecek.

Aile ile iletişim çok önemli, ki benim yapacağım en önemli şeylerden birisi de aile olarak zaman geçirme durumudur. Yani bir tatil değil.

Atıyorum her ay bir haftasonu tamamen ailesel bir durum olucak, başbaşa geçircez, çeşitli konulardan konuşucaz.. Bir çocuk ile sağlayabileceğiniz sağlam bir iletişim çok önemli, hem çocuga yol göstermede hem de çocuğunuzu tanımada..

Takip sonuç itibariyle çok önemli.

Ayrıca, benim 2 yaşındaki yiğenim gayet güzel anlıyor anlatılanı ve hafızasıda çok kuvvetli. Yani sağlam bir iletişim bir çocuğu gayet güzel çok sağlam bir birey haline getirir.

Okulun ve çevresi'nin etkisi olur mu ? Olur tabi..

Ama gelin ki; çocuğun ailede aldığı eğitim mutlaka doğruyu ve yanlışı ayırt etmesini ve arkadaş seçimini şekillendirecektir. Bu bir gerçektir.

Kısaca aile belirleyici etmen olur, yani okul çok kötüdür ama çocuk kendisi alabileceğinin en iyisi alabilir. E çok kötü olan okulu da seçicek aile olmam umarım.

Yeterli özeni gösterir araştırmaları yaparım, bizim Türkiye'deki problemimiz bence yeteri özenin gösterilmemesi..

Hababam sınıfında da vardı böyle bir sahne, karneleri çocuklara değil de anne babalarına veriyorlardı.. Olay, çocuğu bir okula yazdırmak ve cebine haşlık koymakla bitmez. Bir çocuk o şekilde yetiştirilmez.

Çocuğunu ve arkadaşlarını tanıyacaksın, iyi ve etkili bir konuşma çocuğu etkiler, arkadaşları arasında sen seçim yapabilirsin bile, ancak seçim yaparak değil de - ler ve + ları gösterip çocuğun doğru karar vermesi sağlanabilir..

Bir de çocuklara karşı her zaman sabır ile yaklaşmak lazımdır. Bağırarak susturma ve bastırma gibi girişimler, çocuğa bir fayda sağlamamakta ve zararlı olmaktadır.

Ben çok iyi bi baba olucam :D
Mesaj tarihi:
Gerçekten Baluu, harika bir baba olacağa benziyorsun. :) Bir de sanıyorum ki ailen de seni aynı bilinçle yetiştirmiş, yoksa daha baba olmadan bu kadar sağ duyulu olamazdın gibime geliyor?
Mesaj tarihi:
Biraz daha açarsak;

ÖLDÜREN VE TEŞVİK EDEN

Eğitimde yaratıcılığı öldüren unsurları şöyle özetleyebiliriz.

- Ödül beklentisi yaratmak.
- Yarışma ortamı yaratmak.
- Çocuğa beklenen bir değerlendirme ortamı oluşturmak. ( Sadece SBS, OKS veya ÖSS başarısına odaklandırma gibi )
- Değerlendirme için çok sayıda gözetimci belirlemek. ( Okul, Dershane, Özel Öğretmenler vb.. )
- Çocuğa sınırlı seçim olanağı sunmak.

Yaratıcılığı teşvik eden ortamlar ise şöyle yaratılır :

- Çocukların zevk alarak yapabilecekleri işleri bulmalarına fırsat verin.
- Bir şeyi başardıklarında maddi ödül vermek yerine, sonucundan gurur duyacağı çalışma yapma olanağı tanıyın.
- Yarışmacı ortamlar yaratmaktan kaçının.
- Çocukların çalışmalarını değerlendirmedeki rolünüzü azaltın. Onların kendi kendilerini tanıyıp değerlendirme, güçlü ve zayıf yönlerini tanıma yeteneklerini güçlendirin.
- Çalışma sürecinde çocukları gözetmeyin, kendi çalışmalarını kendilerine izletin. Onların oto-kontrolü öğrenmelerine ortam hazırlayın.
- Çocukların özel ilgi alanlarını keşfetmelerine fırsat tanıyın. Ayrıca yetenekleri olumsuz dış faktörlerden koruyabilmeleri için onları cesaretlendirin.
- Kendilerine güvenmelerini sağlayın. Yetenek ve güçlü yönlerinin değerini bilmelerini, heba etmemelerini, geliştirip güçlendirmelerini teşvik edin.
- Bağımsız ve aktif öğrenenler olmalarını, kendi öğrenme süreçlerinin kontrolünü güvenle yönetmelerini mümkün kılın.
- Çeşitli malzemelerle serbestçe oynamalarına ve olabildiğince fantezi yaratmalarına fırsat tanıyın.
- Yaratıcılığa önem verdiğinizi ve yaratıcı davranışları takdir ettiğinizi belirtin.
- Kendi yaratıcılığınızı ve iç motivasyonunuzu öğrencilerinize belli edin.

OKUL VE ÖĞRENCİ

Okullar çocuklara yaşamlarını kazanmak için yol göstermeli. Bunu yaparken de onların güçlü yönlerini ortaya çıkaracak metotlar uygulamalı. Öğrenme ortamları özgür, demokratik ve eğlenceli olmalı. Açık sınıf sisteminde öğretmen yol göstericidir, araştırıp bulan öğrencilerdir. Öğrenme ortamları mutlaka değerlerle beslenmeli.

Sorumluluk ve dürüstlük değerleri okul ikliminin vazgeçilmez değerleridir. Öğretmenler değerlerin çocuklara aktarılmasının somut rol modelleridir. Bu ilkeler anaokullarından itibaren öğrencilerde pekiştirilmeli. Erken dönem eğitiminde öğretmenler, velileri de gerekirse eğitmeli ve mutlaka sorumluluğun içine çekilmeli. Çocuk etik eğitimi, aile ve okul çevresinden aynı modeller içinde yaşayarak öğrenmelidir. Küçük yaşta içselleştirilen etik değerler çocuğun ileriki yaşamında vazgeçilemez öncelik kazanır. Sorumluluk, aynı zamanda iç motivasyon ve yaratıcılık için önemli bir alt yapıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...