Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Özdemir Asaf sevenler buraya...


medusa748

Öne çıkan mesajlar

Bir Özdemir Asaf hayranı olarak onun gibi büyük bir $air hakkındaki dü$üncelerinizi bilmek isterim..
Bence o tek kelimeyle mükemmel..
Duygularını ve hatta ele$tirilerini bu kadar iyi kağıda yansıtan bir ba$ka $air örneği veremeyecek kadar çoook beğeniyorum onu..[signature][hline]That was just the dream...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yalnızlık paylaşılmaz....

ve

Lavinia

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia

ve daha bir sürü şiiri var sevdiğimve kitabını edindiğim....[signature][hline]Im tasteless, there's beauty in strange places
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Karmaşık doğru

Beni güldüremeyen
Acıklı değil
Gülünçtür

Ağlayışların çok çoğu
Düşündürücü değil
Gülünçtür

Acıklı
Düşündürür güldürür
Güldürür düşündürür

Solmuş bir gül,örneğin
Sabahları bir düğün
Akşamları ölümdür

Karmaşık,ellerimdeki çiçek
Sabahki akşamki o gerçek
Gülümdür

Bulgularım yere düşünce
Sözcüklerim üşüyünce
Ölüyümdür[signature][hline]That was just the dream...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yaşamı
Çağdaş Türk şiirinde kendine özgü bir yer edinen Özdemir Asaf; poetik yolculuğunu akımların, dönemlerin uzağında tuttu. Yaşama şiirin diliyle baktı, yaşamdan yeni bir şiir dili yarattı. Etkileyici bir duyarlık ve düşünce evreni kurması şiirinin çekim odağını oluşturdu. Bir bakıma, o, düşüncenin şiirini yazdı. "Benden az bilenlerin önünde onların öğretmeni, bilgin'iyim. Konusunu iyice bildiklerini bildiklerim karşısında iyi, suskun bir öğrenci, dikkatli bir dinleyiciyim." sözleri, denilebir ki; onun poetik yolculuğunun da kılavuzu oldu. Asıl adı Halit Özdemir Arun olan Özdemir Asaf 11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı (1930-1941). Kabataş Lisesi'nden mezun oldu (1942). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne (1943-44), İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam etti (1945-47). Yükseköğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı (1943-48). "Zaman" ve "Tanin" gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. 1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. 1954'te Amerika, 1959 ve 1967'lerde Avrupa gezilerine çıktı. 29 Ocak 1981'de akciğer kanserinden İstanbul'da öldü.
Yukarı

Edebi yaşamı
İlk şiiri "Servetifünun-Uyanış" dergisinde yayımlandı (1940). Bunu "Varlık", "Yenilik", "Amaç", "Yirminci Asır", "Büyük Doğu", "Kaynak", "Edebiyat Dünyası", "Şadırvan" (1940-49) dergilerinde çıkan şiirleri izledi. Sonraki yıllarda "Yeditepe", "Küçük Dergi", "Seçilmiş Hikayeler", "Dost", "Türkçe", "Türk Dili" ve "Vatan"da yazdı. Oktay Akbal, Özdemir Asaf'ın 1943'ten 1981'e değin süren şiir serüveninin ilk yıllarına tanıklığını şöyle dile getirir: "Yedigün dergisinin şiir sayfısında şiirleri çıkmış, 'Özdemir Özdem' ya da 'Özdemir Yasaman' imzasıyla. Gerçek soyadı 'Arun'. Ama 'r'leri söyleyemiyor. Aruğ oluyor! En iyisi soyadını kullanmamak... O sıralarda Servetifünun dergisinde yönetici benim. Cavit evlenmiş, Adana'ya gitmiş, Türk Sözü'ne müdür. Ben yirmi yaşındayım. Elli yıllık tarihsel derginin baş sorumlusuyum. İsteğim, gençlere yer açmak, yeni arkadaşları tanıtmak, Servetifünun'da bir yazın kuşağı oluşmasını sağlamak. Özdemir her gün geliyor. İktisatta öğrenci. Her gelişinde paltosunun kocaman ceplerinden yiyecekler çıkarıyor. Hep şemsiyesi elinde. Kadıköy vapurunda yaşlı yazarlarla birlikte, Salih Zeki Aktay, Rıza Tevfik vb. yol arkadaşları. Adını beğenmedik. Böyle şair adı olmaz dedik. O mu bu mu, derken babasının adını öğrendim; Asaf'tı. İşte 'Özdemir Asaf' böyle çıktı ortaya, daha doğrusu şiir, yazın dünyasına. Değişik bir duyarlığı vardı. Zekice buluşları, duyguları derinliğine yaşaması, dizelerde vermesi..." (1)


Sanatı
İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan-toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşünselöz'ün ön plana çıktığı bir şiir evreni kurdu. Duygu ve düşünce yoğunluğu şiirinin önemli yanını oluşturdu. Bunun yanı sıra alay ve ironi şiirinin ana izleklerinden oldu. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen-ben ikileminde verdi. Şiirindeki sevgi, ayrılık, ölüm temaları; son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzlukların tedirginliklerine bıraktı. Şiirin belli bir görüşü yansıtması bir iletisinin olması ereğinden yola çıktı. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirdi. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak vardığı bileşim; şiirini zenginleştiren, gelişkin kılan bir öğe oldu. Özdemir Asaf, sanata bakışını ve şiirinin kaynaklarını şu sözleriyle dile getirir: "Sanatta etkili olmayı amaçlarımdan biri sayarım. Bu yolda araçlarımdan biri, üzerinizde etki yapmak istediğim siz seslendiğim insanlarsınız. Yani amacım sesimi iletmek olan okuyucular, şiir severler. Hiç çelişki yok bunda. Benim yaşam deneyim, sizlerin deneylerinizden yararlanarak zenginleşiyor da ondan. Bu yüzden gözüm-kulağım sizde. Kısacası her boyutu her anlamıyla, işçilik benden, gerçeklerin çoğu sizden diyorum. O yüzden zengin bir kaynağım var, şiirimi besleyen." (2) Doğan Hızlan, onun şiirini değerlendirirken, şu yanlarının altını çizer: "Şiiri salt şiir olarak almıyordu Özdemir Asaf. Şiirin, bir düşünceyi, bir bildiriyi, belli bir dünya görüşünü yansıtmasını amaçlardı. Her şiirin ardında bir yaşam felsefesinin olmasını dilerdi. Şiire düşünceyi yüklemek, onla bir düşünceyi vermek, bazı şiirlerinin ana ilkesiydi. (...)Gelişkin bir düzeyde şiire başladı, onu sürdürdü. Şiir işçiliğini hep sakladı, kolay bir iş yaparmış gibi davrandı. Tekdüze mutlulukların, uydurma tedirginliklerin şairi olmadı hiçbir zaman. Yaşamıyla ve şiirle her an hesaplaştı." (3) Şiirlerinde yaşamın tanıklığı, insanın iç gerçekliğinin bu tanıklıkla çatışan, dönüşen durumları imgesel yoğunlukla yer etti. Öyle ki, yakaladığı ironiyi düşünsel düzlemde anlamsal kıldı. Dönülen, düşünülen, yeniden üretilen bir imge evreniyle donattı şiirini. "Otobiyografi" denemesinde şunları söyler
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...