Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türbana Hayır!!!


mawiman

Öne çıkan mesajlar

LathspeLL said:
Ya şimdi ceviz kabuğunu izliyorum, ceviz ayet okudu kitaptan, o zamanlara göre olduğunu söylüyor ayetlerin falan. Doğru söylüyor acaip. Günümüze hitap etmeyen ayetlerle dolup taşıyor kitap.

Ama ben şu açıdan yaklaşıyorum: Bu ayetleri o muhteşem dediğiniz tanrı yollamış olamaz. Sadece bulunduğu döneme göre kitap yollamak nedir? Eğer herşeyi biliyorsa, geleceği görüyorsa, ona göre kitap yolllarsın :D. Sadece araplara hitap eden din mi olur?
Yani nasıl bir saçmalıktır bu. Neden kimse geniş çerçeveden bakmıyor? Neden sorgulanmıyor bunlar. Sorgulayanlarada Denial evresinde falansınız diyorlar, gerçekleri göremeyecek kadar fanatikler diyorlar. HAH! Fanatikliği görüyoruz.

Zaten biz başta türban'ın üni'lere girip girmeyeceğini tartışarak saçmalıyoruz. Türban ve baş örtüsü toptan, heryerden banlanmalı.


Arkadaşım Eleştirilerin dozaşı biraz fazla okunanlar ayetler sen ayetlerin anlanmalarını biliyormusun? Tabiki hayır...

Sana sadece Bakara süresi oku derim Türkçesi oku tabiki. Bakalım sana ne anlatıcak sende nasıl duygular uyandırıcak biraz olsun kendi kurdugun cümlelerle çelişkiye düşüyormusun gör bakalım.

Bir sorugulanmaz demekteki amaç kardeşim CVP larını bulamazsın sordugun soruların. O yüzden Mevlana sorulara cvp bulmak için o yüz den Farabi var sorulara cvp bulmak için birde dinle ilgili birşey okucam lütfen eleştirme veya eleştiriyorsan biraz makul ol.

ve sana derim ki Senin inancın senin olsun ama İslam tarihi oku. belki bir çok sorunun cvp mına yanıt bulursun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

e bu da "arap-islam sentezi dayatması"yla hakim olmuştur Türkiye'de.


Çok doğru Bone hatta o kadar doğru ki,Türkçe ezanı Arapça yapan Menderes kadar doğru bir tespit.Nurcu arkadaşıma soruyorum neymiş efendim tam olarak anlamını yansıtmazmış

Burda bitmedi Arap özentiliği."Oğlum Kur'an'ın Arapçasını oku bak bunlar alfabe harfleri ezberle burdan şekilleri oku..." Arkadaşımın annesi.Sen Türkçe'sini okumazsan bilmediğin Arapça sözlerin ne faydası olacak.Namaz dualarının manasını bilmiyorsan,onları okumanın mantığı ne?

Arap özentiliği zaten dün başlmadıki.Tarih boyu İslama girdiğimiz an Araplaştık.Seküler olamadık,şimdi de seküler değiliz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Fortuna said:
Bone said:
bazıları bunu anlamıyor.
e bu da "arap-islam sentezi dayatması"yla hakim olmuştur Türkiye'de.


Çok doğru Bone hatta o kadar doğru ki,Türkçe ezanı Arapça yapan Menderes kadar doğru bir tespit.Nurcu arkadaşıma soruyorum neymiş efendim tam olarak anlamını yansıtmazmış


Ama burada yanlışın var fortuna, ülkede ezan zorunlu olarak Arapça değildir. İstenen dilde okunabilir. Özgürlükçü Menderes'in getirdiği bir özgürlükçülük dersidir bu.

Peh, şeyimin özgürlüğü. Sözde özgürlükçülük adı altında Arapçılık. Aynısını bugün RTE yapıyor işte.
Menderes gibi asılmasa da tarih onu yargılayacaktır, umarım hakettiği cezaya çarptırılacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

evet sg-1 o konuda haklısın usulden öyledi ama ertesi gün her yerde Arapça okundu.Ama haklısın özgürlük adına idi.

Ayrıca Menderes TDK'nın 1945'te büyük ölçüce Türkçeleştirdiği anayasayı 1952'de Eski Türkçe çoğu Arapça kökenli sözcüklere boğmuştur.TDK'yı hiç sevmezdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ombakkombak said:
Dinler tarihini iyi bilirim de, dinlerin kafadan sallama olduğunu düşündüğüm için kitabın içinde yazanları ciddiye almıyorum. Mesele o. Kuran'ın içinde yazanların Arap yaşam tarzı ile ne kadar yakından ilgili olduğunu görmiyorsan sen yeterinde tarih bilmiyorsun demektir.


Kardeşim neresinde yazıyor kuranın yazıyor yaşam ilgili arapları ilgilendiren kısım :D:D güldürme beni
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mawiman said:
LathspeLL said:
Ya şimdi ceviz kabuğunu izliyorum, ceviz ayet okudu kitaptan, o zamanlara göre olduğunu söylüyor ayetlerin falan. Doğru söylüyor acaip. Günümüze hitap etmeyen ayetlerle dolup taşıyor kitap.

Ama ben şu açıdan yaklaşıyorum: Bu ayetleri o muhteşem dediğiniz tanrı yollamış olamaz. Sadece bulunduğu döneme göre kitap yollamak nedir? Eğer herşeyi biliyorsa, geleceği görüyorsa, ona göre kitap yolllarsın :D. Sadece araplara hitap eden din mi olur?
Yani nasıl bir saçmalıktır bu. Neden kimse geniş çerçeveden bakmıyor? Neden sorgulanmıyor bunlar. Sorgulayanlarada Denial evresinde falansınız diyorlar, gerçekleri göremeyecek kadar fanatikler diyorlar. HAH! Fanatikliği görüyoruz.

Zaten biz başta türban'ın üni'lere girip girmeyeceğini tartışarak saçmalıyoruz. Türban ve baş örtüsü toptan, heryerden banlanmalı.


Arkadaşım Eleştirilerin dozaşı biraz fazla okunanlar ayetler sen ayetlerin anlanmalarını biliyormusun? Tabiki hayır...

Sana sadece Bakara süresi oku derim Türkçesi oku tabiki. Bakalım sana ne anlatıcak sende nasıl duygular uyandırıcak biraz olsun kendi kurdugun cümlelerle çelişkiye düşüyormusun gör bakalım.

Bir sorugulanmaz demekteki amaç kardeşim CVP larını bulamazsın sordugun soruların. O yüzden Mevlana sorulara cvp bulmak için o yüz den Farabi var sorulara cvp bulmak için birde dinle ilgili birşey okucam lütfen eleştirme veya eleştiriyorsan biraz makul ol.

ve sana derim ki Senin inancın senin olsun ama İslam tarihi oku. belki bir çok sorunun cvp mına yanıt bulursun.


Sen deyince hemen bakara suresini okumaya başladım. Daha 20. surede mi ayettemi ne saçmalıklar, mantıksızlıklar ard arda sıralanıyor. Böyle bir yalan, böyle saçmalık okumadım ben hayatımda.

Religion is for the weak minds...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Her ne kadar Islam oncesi donemi ve Arapgeleneklerini "cahilliyye" deyimiyle kotulemis olmakla beraber Muhammed, bu geleneklerden pek cogunu Islami kural olarak surdurmekten ve bazilarini da sirf kendisine ozgu nedenlerle ve kendi cikarlari yonunde degistirmekten geri kalmamistir.

XIII. yuzyil unlulerinden Abu'l-Fida (veya Ebulfida), cesitli yapitlarinda ve ozellikle al-Muhtasar fi tarih al-Basar adli kitabinda, Islam oncesi Arap geleneklerinin Islam dini tarafindan nasil dinsel kurallar haline getirildigini inceler. Verdigi ornekler arasinda: hac farizesini yerine getirmek, ihrama girmek, tavaf etmek, Mina vadisinde seytani taslamak, Safa ile Merve denilen tepeler arasinda kosmak, ve her bekleme noktasinda durmak, gibi gelenekler vardir ve butun bunlar Kuran'da yer almistir. (Ornegin Bakara suresinin 157. ayetinde: "...Suphesiz Safa ile Merve Allah'in nisanelerindendir. Kim Kabe'yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur..." -2 Bakara 158- diye yazilidir).

Ayni seylere al-Hindi'nin savunmasinda rastlamak mumkundur. Ibn Ishak, erkek cocuklarin sunnet edilmeleri geleneginin Islam'dan once pek cok toplumlar ve bu arada Araplar tarafindan benimsendigini, ve Araplar arasinda yaygin olan bu uygulamanin Islam'a alindigini aciklamistir.

Islam oncesi Arap gelenekleri konusunda incelemelerini 1967 yilinda yayinlayan bir musluman yazar soyle der: " Su inkar edilemez ki eski Arap gelenekleri Islam hukukunun ayrilmaz bir butununu teskil eder. Islam hukuku sisteminin ciktigi kaynak Arabistan'dir ve bu hukuk, Arap hukukculari tarafindan gelistirilmistir; bu hukuk sisteminde Arap sosyal tarihinin, Arap zihniyetinin ve karakterinin damgasini bulmamiz pek dogaldir. Ote yandan Islam'in, Arapin orf hukukunu ve Arabistan'da uygulanan bu gelenekleri tamamen lagvedip yerine yeni kanunlar getirmis oldugunu dusunmek dogru olmaz...eski Arap geleneklerinden pek cogunu oldugu gibi ya da bazi degisikliklerle Islam hukukunda bulmaktayiz..." (Syed Ahmad Moinuddin Habibi, Pre-Islamic Customs of Divorce - in islamic Literature, Lahore, vol. XIII, 1967, No.I s 55-64)

Bu gelenekler arasinda miras, bosanma ve borclar hukuku ilgili esaslar yer almistir. Kuran'daki mirasla ya da borclar hukuku ile ilgili hukumler, Araplarin Islam oncesi uygulamalarinin devamindan baska bir sey degildir. Ozellikle yakinlar ve akrabalar arasindaki miras paylasmalari ve sihriyet esaslari buna ornek gosterilir.

Yine ayni sekilde "cahilliyye" de gecerli olan yasaklar ve haramlar, ornegin ana ve kizkardes ile ya da iki kiz kardesle ayni zamanda evlenme yasagi, Muhammed'in devam ettirdigi ve Kuran'a soktugu geleneklerdendir.

Yine Ibn Ishak'tan ve daha sonraki donem itibariyle Abu'l-Fida'dan ogrenmek mumkundur ki erkek cocuklarin sunnet edilmesi, Islam'dan once uygulanagelen bir Arap gelenegi idi. Bu gelenegi Islam ayniyla surdurmustur. Her ne kadar Kuran'da sunnet olma konusunda hukum yoksa da, ve hatta Islam bilginleri arasinda bunun zorunluk teskil edip etmedigi tartismasi yapilirsa da, bazi mezhepler (ornegin Safi mezhebi) bunu onemli bir din kosulu olarak benimsemistir ve hatta sunnet olmayanlari cezalandirma yoluna gitmislerdir. Buna karsin diger bazilari, ornegin Maliki mezhebi, bunu mutlak bir kosul gormemis ve fakat Muhammed'in guya sunnetli dogmus olmasini goz onunde bulundurarak uygulamayi gerekli bulmustur. (Taberi'den naklen gelen bilgilere gore Halife Omer, mumin olmak icin sunnet edilmenin sart olmadigini gostermistir. Nitekim sunnet gelenegini benimsemeyen musluman kabileler vardir: kizilbaslar, yorukler, vs. gibi. Al-Tabari'den naklen gelen bilgiler icin bkz R. Levy, The Social Structure of Islam, Cambridge University Press, 1962, s.251)

Islam oncesi donemde Arap kabilelerinde kadinlari sunnet etme gelenegi dahi vardi. Bu gelenegi Muhammed yasaklamamistir. Onun doneminde oldugu gibi o tarihten bu yana Afrika sahillerinden Hindistan'a varincaya dek hemen butun Islam ulkelerinde bu gelenek bugun dahi surup gider.

Yine bunun gibi domuz eti yememek Araplarin, Islam'dan onceki donemde Yahudileri takliden benimsedikleri geleneklerdendir ki Muhammed bunu da Islam'in kurallari arasina sokmustur.

Ote yandan Muhammed, Islam oncesi donemdeki Arap oykulerini ve masallarini dahi Kuran ayetleri ve hadis hukumleri sekline donusturmustur. Ornegin Kuran'in Ibrahim ve Nuh surelerinde yer alan, Nuh, Ad ve Semud oykuleri Araplar arasinda cok eskidenberi zaten bilinen ve anlatilan seylerdi. Degistirmek suretiyle surdurmeye calistigi eski Arap geleneklerine gelince, bunlar da bir hayli yekun tutar. Ornegin Kuran'in Nur suresinde yer alan "...Bir arada veya ayri ayri yemenizde bir sorumluluk yoktur..." (24:61) seklindeki ayet, bazi Arap asiretlerinde tek basina yemek yemenin sakincali oldugu konusundaki inanclari degistirmek icin konmustur. Ancak hemen belirtmek gerekir ki geleneklerde degisiklikler yaparken, mutlaka daha iyi bir davranisa yonelme amacina degil ve fakat daha ziyade kendi gunluk siyasetininicaplarini ve cikarlarini dusunmustur. Ornegin Kuran'daki Isra suresinde israfi onlemeye matuf olmak uzere soyle bir hukum yer almistir: "...Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver; elindekileri sacip savurma...Sacip savuranlar, suphesiz seytanla kardes olmus olurlar.." (17:26-27)

Beyzevi'nin bu ayetle ilgili aciklamalarindan anlasilmaktadir ki eskiden Araplar, sirf gosteris olsun diye develerini keserler ve etini gelisi guzel ona buna dagitirlarmis. Iste guya bunu onlemek ve dagitimin fakirlere yapilmasini saglamak uzere Muhammed yukaridaki hukmu koymustur.

Hic kuskusuz ki israfi onlemeye matuf bir kural, olumlu bir kuraldir. Varliksiz sinifi korumaya yararli gibi gorunen bir kuraldir. Fakat Muhammed bu kurali yoksullari korumak icin degil fakat yoksul siniflarin
kendisine yuk ya da tehlike olmalarini onlemek icin koymustur. (Bilindigi gibi Muhammed'e ilk baglananlar fakir sinif Araplar olmustu. Bu sinif, Muhammed'in cennet vaadlerine ve savaslarda elde edilecek ganimet dagitimi siyasetine kapilarak onun pesinden gitmistir. Boylece Muhammed, bu yoldan varlik edinenleri varliksiz olanlara yardima zorlamakla -zekat vs yollarla- taraftarlarinin sayisini arttirma olanagini saglamistir.)

Yine ayni sekilde Islam oncesi donem itibariyle Araplar arasinda "Evladliklarinizi ogullariniz gibi tutun" seklindeki kural geregince, kisilerin kendi "ogulluklarinin" karilariyle evlenmelerini yasak kilan gelenegini degistirmis ve bunu "evlenebilirler" sekline sokmustur. Sokmasinin nedeni, kendisine vaktiyle evlad edindigi Zeyd'in esi Zeyneb'e asik olmasidir.

Bilindigi gibi Zeyd, cok sevdigi Zeyneb ile mutlu bir yasam surerken, Muhammed'in Zeyneb'e asik oldugunu anladigi an Zeyneb'i bosamis ve bunun uzerine Muhammed de Zeyneb'le, yani kendi ogulunun bosadigi bir kadinla, evlenmistir. Fakat evlenebilmek icin, bu tur evlenmeleri haram sayan eski Arap gelenegini degistirmek gerekmis ve iste bunu saglamak uzere de Kuran'a "...Evladliklari esleriyle ilgilerini kestiklerinde, onlarla evlenmek konusunda muminlere bir sorumluluk olmadigi bilinsin."
(Ahzab 37) ayetini yerlestirmistir.

Yine ayni sekilde bosanma konusunda da eski Arap geleneklerinin yeni bir uygulamaya sokuldugunu gormekteyiz.

Islam oncesi donemde bosanma kolay esaslara baglanmisti; bu sistemi Muhammed, kadinin aleyhine olacak sekilde degisikliklere sokarak almistir.

Bu itibarla sunu belirtmekte yarar vardir ki, pek cok alanlarda oldugu gibi bosanma hukuku konusunda da Muhammed'in yaptigi degisiklikler Arapin Islam oncesi geleneklerini daha iyiye yoneltme cihetinde
olmamistir. Ornegin Islam oncesi donemde Arap kadininin durumu, bosanma hukuku acisindan sanildigi ya da gosterilmege calisildigi kadar kotu degil bilakis daha iyi idi. Her ne kadar o donemde kocanin, sebepsiz olarak kadini kolaylikla bosamasi usulu kotu bir gelenek olarak one surulurse de kadin icin de kocasini bosama hakki vardi. O donemde Arap kadini evlenmek istedigi erkegi secebilir, ve diledigi zaman onu terkedebilirdi. Bu geleneginen guzel orneklerinden biri Hatice'nin muhammed'i begenerek onunla evlenme girisiminde bulunmus olmasidir.

Ote yandan ilk zamanlarda Muhammed'in karilari arasinda onu bosayanlar da olmamis degildir. (Ornegin Hutaym'in kizi Leyla "Aramizdaki akdi boz" diyerek Muhammed'den bosanmistir. Ayni sekilde Cabir'in kizi Gaziyye de "Seninle evlenmem hususunda benim fikrim sorulmadi, seninle evlenmekten Tanri'ya siginirim" diyerek onu bosamistir.) Iste kadina bu ozgurlugu cok goren Muhammed, yavas yavas bu gelenegi erkegin cikarlarin yatkin kilacak sekle sokmus ve bosanma hakkini ona tanimistir.

Sadece Islam oncesi Arap geleneklerini degil ve fakat o donemdeki Yahudi geleneklerinden bazilarini dahi "musluman gelenegidir" diye Islam'a sokmustur. Biraz ileride belirtecegimiz gibi Yahudileri ve Hristiyanlari Musluman yapmak istedigi siralarda onlara gonderilmis peygamberlerin (Ibrahim'den Isa'ya kadar) hep musluman peygamberler oldugunu ve indirilen Kitablarin (yani Tevray ve Incilin) muslumanligin esaslarini kapsadigini soylemistir. Bu boyle olunca onlarin geleneklerinin de musluman gelenegi oldugunu kabul ederek bunlardan isi geldiklerini almistir. Ornegin resim yasaklari; bu yasak aslinda eski bir yahudi geleneginden cikmadir; zira Ahd-i Atiyk'ta yasayan varliklarin "temsil edilmesi" yasaklanmistir. Her ne kadar bu ve buna benzer yasaklari yahudileri bertaraf etmesini bilmislerse de Islam'da bu yasak yerlesegelmistir. Kuran'da resim yasagi diye bir kural ve emir bulunmadigi soylenir. Fakat pek cok Hadisler resim yasagi sonucunu
doguran hukumler kapsamaktadir. Buhari'nin Kitab al-Libas'inda ve yine Kitab al-Buyud'unda resim yasaklari ongorulmustur. Bu hadisler arasinda: "Evinde kopek ve resim bulunduranlari melekler ziyaret etmez" seklinde olanlari ya da ressamlarin (resim yapanlarin) Hukum gunu geldiginde cezalandirilacaklarina dair bulunanlari vardir. ( Ornegin hadis no 1963)

Kaynak: Prof. Dr. Ilhan Arsel, Arap Milliyetciligi Ve Turkler, sf:301-304

Ek: Etnik köken olarak yarı Arap olmam dolayısıyla Araplara karşı sempatim var. Kesinlikle Arapların ve medeniyetlerinin aşağılanmasına karşıyım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

1. Elif. Lâm. Mîm.
2. Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır.
3. Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
4. Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.
5. İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.
6. Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar.


7. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır.
8. İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir.
9.(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller..
10.Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.
11.Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.

12. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.
13.Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. Biliniz ki, akılsız ve ahmak kişiler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler
14.İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.".
15.(Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır.
16.İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alış-verişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.şte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir

17.Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
18.Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.
19.Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.

20.Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
21.Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.
22.O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın.
23.Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın.

24.Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.
25.(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

26.Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz.
27.Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.
28.Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O'na döndürüleceksiniz.

29.Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir.
30.Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.
31.Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.

32.Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."
33.(Allah:) "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim."
34.Ve meleklere: "Adem’e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.

35. Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
36.Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.
37.Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

38.Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır."
39."İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır."
40.Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.y İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun.
41.Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun

42.Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.
43.Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.
44.Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?
45.Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır (bir yük)dır.
46.Onlar, (mü'minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler.

47.Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
48.Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.
49. Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
50.Ve sizin için denizi ikiye yarıp sizi kurtardığımızı ve Firavun'un adamlarını -gözlerinizin önünde- boğduğumuzu hatırlayın.


51.Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz.
52. Bundan sonra, (artık) şükredesiniz diye sizi bağışladık..
53.Ve hidayete eresiniz diye Musa'ya kitabı ve Furkan’ı verdik.
54.Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca Yaratan (gerçek İlah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, Yaratıcınız Katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

55. Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.
56.Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik.
57. Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin (dedik). Onlar Bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler.

58.Ve hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (Biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız."
59.Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik
60.(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona: "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

61.Siz (ise şöyle) demiştiniz:
"Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.
62.Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
63.Sizden misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki:) "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın, ki sakınasınız."
64.Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lütuf ve ihsanı) ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.




65.Andolsun, sizden cumartesi (günü) yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. İşte Biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik.
66.Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık.
67.Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
68."Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın" dediler. (Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi.

69.Bu sefer) dediler ki: "Rabbine adımıza yalvar da, bize rengini bildirsin." O: "(Rabbim) diyor ki: O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi.
70.(Onlar yine:) "Rabbine adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşaAllah (Allah dilerse) biz doğruyu buluruz" dediler.
71.(Bunun üzerine Musa, “Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.
72.Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı.

73.Bunun için de: "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.
74.Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.
75.Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.

76. İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki: "Allah'ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz Katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hala akıllanmayacak mısınız?"
77.(Peki) Onlar, Allah'ın gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı?
78.Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.

79.Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.
80.Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"
81.Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.
82.İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.

83.Hani İsrailoğulları’ndan, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.
84. Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hala (buna) şahitlik ediyorsunuz.


85.Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
86.İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.
87.Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?
88.Dediler ki: "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkarlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder.

89.Allah Katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir.
90.Allah'ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.

91.Onlara: "Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındakini (kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"
92.Andolsun, Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. İşte siz (böyle) zalimlersiniz.



93. Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki: "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkarları yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?"
94. De ki: "Eğer Allah Katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve) doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin."
95. Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiçbir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir.
96.Andolsun, onları hayata karşı (diğer) insanlardan ve şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulursun. (Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Beyler bunu söylemek benim görevim değil ama:

Türban tartışmasından geldik Dindar vs Ateist oynuoruz.Artık dursak konudan sapmasak.

Bide birbirimizi Convert etmeye çalışmayalım.Ateistin başkasını Ateistliğe ısrarla davet etmesinin Feto tipi dincilikten ayrı kalır yanı yok.Aynı şekilde Müslümanlar dini önerebilir,ama bunu da abartmamalı ve insanları kendi seçimleri ile başbaşa bırakmalıyız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

LathspeLL said:
Adam copy/paste etti ya. İnanılmaz. Niye? Sen onu buraya paste edince daha farklı bir anlama mı kavuşuyor?

Daha durun part II'yi yapıştıracak.


oku belki inkar edilenler HZ musa hakında ki bilgileri ve tarih bilgin varsa nelerin nezaman oldugunu ve yorum yetenegin varsa kendine yorum yap. biraz
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...