Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Siyah - Sarı - Kırmızı


Razien

Öne çıkan mesajlar


Brüksel'de dün yaklaşık 30 bin kişi Belçika bayraklarıyla yürüdü. Siyah, sarı ve kırmızı üç yatay şeritten oluşan bayraklarla.
Ve de "Farklı olalım ama birlik kalalım" sloganıyla.
Çünkü Belçika'da farklılık birliğin değil ayrılığın, bölünmenin tetikleyicisi durumuna geldi.
Üniter devlette yaşayan Türk halkına Belçika krizini anlatmak kolay değil. Ancak "Dil" konusundaki talepler kültürel çerçeveyi aşıp siyasal silaha dönüştürülünce, neler olacağını göstermesi açısından bu ülkeyi yakından izlemekte yarar var.
Belçika 1831'de üniter bir devlet olarak, iki halkın birliğinden doğdu: Hollandaca (Felemenkçe) konuşan Flamanlar ve Fransızca konuşan Vallonlar. Bir de Almanya sınırına yakın bölgede Almanca konuşan 100 bin kişilik bir topluluk var. Devlet kurulurken resmi dil Fransızca kabul edildi. Çünkü sadece Vallonlar değil, Flamanların çoğunluğu da o dönemin küresel dili olan Fransızca'dan yana tavır koydu.
Üstelik Vallon bölgesi kömür ve demirçelik işletmeleri sayesinde zengindi, Flaman bölgesi ise tarımla karnını doyurmaya çalışıyordu.

Flamanlar palazlanınca
Gel zaman, git zaman; İkinci Dünya Savaşı sonrası dengeler altüst oluverdi. 1960'larda patlak veren kömür ve demirçelik krizleri Vallon bölgesindeki işletmeleri iflas ettirdi. Buna karşılık, gelecek vaat eden sektörlere yüklenen Flamanlar daha zengin, dolayısıyla daha söz sahibi konuma geldiler.
Sonuç? Flamanca'ya da (1800'lerin sonunda ikinci resmi dil olarak tanınmıştı), günlük yaşamda hak ettiği önemin verilmesini istemeye başladılar. Kabul ettirdiler. Bunu, bölgelerin ana dillerine göre ayrılması talebi izledi. Nüfusun, dolayısıyla siyasal temsilin çoğunluğu onlardaydı (Flamanlar yüzde 60, Vallonlar yüzde 40), o sayede bu istekleri de yerine geldi.
Daha sonra devletin bu yeni siyasal haritaya göre yeniden yapılandırılması talebi geldi; yani üniter devletten federal devlete geçiş.

Belçika kurtarılabilir mi?
O da oldu ve şöyle bir tablo ortaya çıktı: Belçika'da başkent Brüksel'de görev yapan federal hükümet ve Meclis ile Senato'dan oluşan parlamento bulunuyor. Ayrıca Flaman topluluğu ve Flaman bölgesi parlamentosu ile hükümeti, Vallon bölgesi parlamentosu ve hükümeti, Brüksel bölgesi (Flaman ve Vallonlar'ın karışık yaşadıkları bölge) parlamentosu ve hükümeti, Fransız topluluğu parlamentosu ve hükümeti, Almanca konuşanlar topluluğu parlamentosu ve hükümeti de var.
Yani 10.5 milyon nüfuslu ülkede 6 parlamento ve 6 hükümet cirit atıyor.
O kadarla da kalmıyor; özellikle Flamanlar kendi bölgelerinde tüm kamu kurumlarında Fransızca hizmet verilmesini suç haline getirdi, trafik işaretlerinden dükkan tabelalarına kadar yaşamın tüm alanlarında Fransızca'nın kökünü kazıdı.
Geriye ortak değer olarak kala kala bir kral kaldı, bir milli takım, bir de bira ve çikolata.
Geçenlerde Kral 2'nci Albert'in katıldığı törende Flamanlar "Batsın Belçika" sloganları attılar. Tıpkı İspanya'da birliğin simgesi olan Kral Juan Carlos'un portrelerinin Basklılar tarafından yırtılması, yakılması gibi.
Eh, "Kırmızı Şeytanlar" diye ünlenen Belçika Milli Takımı da önceki gece Polonya'ya 20 yenilip Euro 2008 finalleri umudunun son zerrelerini de tükettiğine göre, bundan böyle Flamanlar'ın "Aslan", Vallonlar'ın da "Horoz" amblemli ayrı milli takımlarla temsil edilmelerinin de yolu açıldı.
Çikolata ve bira Belçika'yı bir arada tutmaya yeterli olacak mı; göreceğiz.
Zira ülkenin önünde sadece iki seçenek var: Ya yok olmak ya da konfederasyona dönüşmek. Bu ikincisi zaten ayrılmanın kapılarını ardına kadar açmak anlamına geliyor.
Çağımızda kültür, kimliklerin ifadesinde en hayati öneme sahip. Kültürün asli unsuru ise dil. Birleştirebiliyor da, koparabiliyor da.
O yüzden önümüzdeki dönemde Türkiye' de "Dil" tartışmaları kültürel alandan çıkarılıp siyasal talebe dönüştürülürse ve de bu, devlete yeni model biçme çabalarıyla gündeme getirilirse; işin nereye varabileceğini kestirmek için Belçika örneğini hep aklınızda tutun.
Erdal Şafak- Sabah

Kısacası doğuya kültür özgürlüğü vermek art niyetli çevrelerce sömürüleceği gibi , asimilasyon da çözüm değil.Uçlardan uzak çok ince bir politika dokumamız gerekiyor. Allah yardımcımız olsun
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Belçika ile TÜrkiye'yi bir tutan ya art niyetlidir ya cahil. Belçika iki birbirinden tamamen ayrı milletin suni olarak bir araya getirilerek başlarınada üçüncü bir milletten (almanya) bir prensin getirildiği saçma sapan bir ülkedir. kuruluşundan itibaren iki bölgeliliği iki dilliliği iki milletliliği esas almıştır. türkiye ile benzer hiçbir yönü yoktur. olsa olsa çekoslovakya'ya benzetilebilir. oda böyle suni bir devletti birarada yaşam arzusu olmayan iki milletin uluslararası büyük güçlerin çıkarları doğrultusunda biraraya getirilmesiydi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu gerginlik ortalama 6-7 aydır vardı. Takip ediyorum arada bir arkadaşım yaşıyor belçikada.

Çok kötü birşey bizede bunu yapmaya çalışıyorlar gittikçede benziyoruz. Kürt sorunundan başladı dinci laik şeklinde devam ediyor. Bunun ucu "buraya" gitmesin. Herkez aklını başına toplasın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Husker said:
Belçika iki birbirinden tamamen ayrı milletin suni olarak bir araya getirilerek başlarınada üçüncü bir milletten (almanya) bir prensin getirildiği saçma sapan bir ülkedir. kuruluşundan itibaren iki bölgeliliği iki dilliliği iki milletliliği esas almıştır.

şimdi benzerliği olmayabilir, ama ilerde buna gitme tehlikesi var.
e "kürtlere dil fırsatı, kürtlere ayrı millet, kürtlere ayrı bölge" derken, başımıza amerika geçip bizi de bahsettiğin biçimde yönetebilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye olsa olsa İspanya'ya benzer bence Belçika çünkü gerçekten suni bir devlet 150 yıllık bir geçmişi var. İspanya-Bask-Katalan ilişkisi bize daha çok benziyor. O örneğide incelerseniz özgürlükler arttıkça Bask-İspanyol ilişkilerini yumuşadığını görürsünüz. Evet ETA hala var ama halk desteği çok azaldı. İspanyol parlamentosunda Bask bayrağı açıldı son zamanlarda bir kıpraşma var ama bir terör olayı olduğunda bask şehirlerindede protesto ediliyor.

Ek: razien'in yazısını okursanız Belçika'da çoğunluk azınlıktan ayrılmak istiyor gibi dünyada göremeyeceğiniz saçma bir durum var. Bizim sokaklara dökülüp Kürdistan bağımsız olsun dememiz gibi...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kanada'da Quebec'de var benzer durum, referandum sonunda kıl payı Kanada'da kaldı Quebec. İtalya'da Kuzey Güney'den ayrılmak istiyor hala, partisi bile var bu fikrin. Quebec neyse de İtalyanlar ilginç gerçekten. Aynı dili konuşan uzun zamandır bir arada olan insanlar olmasına rağmen tarihlerindeki şehir devleti modelinden esinlenmiş olsalar gerek.

Ben pek yüz vermem ama; konuyla ilgili komplo teorileri arasında hain küresel sermayenin başını tutanların uygulamaya koyduğu bir projeden bile bahsedenler var. Ülkeler ne kadar ufalırsa parası olanların borusu o kadar öter fikrine dokundurma yapılıyor, mantıklı değil ama ayrılıkçı hareketlerin kimlerin ekmeğine yağ süreceği konusunda düşündürücü.

Türkiye'ye gelince hiç ihtimal vermiyorum öyle birşeye. Ülkenin doğusu ayrılacak gibi bir düşünce mantıklı değil. Bizde ülke gayet homojen bence; fakiri, zengini, Doğuda da var Batıda da. Sosyal yapıda çok büyük bir kırılma olması gerekir ki bu ancak iç savaştır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...