Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ab niye bizi istemez?


Jadelith

Öne çıkan mesajlar

Demekki surumden kazanacak kadar buyuk bir pazarimiz yok , uzun olan yazida saydigim sebepler (kotaydi , diger ulkelerin yada kendi hukumetimizin koydugu vergilerdi vs) isverenlere yeterince cazip bir teklif goturmesini engelliyor olabilir tekstilcimizin.[hline]Either kill me or take me as I am, I'll be damned if I ever change

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu yinede asil kazanc degilki , direkt marka olarak girmekle arasinda korkunc fiyat farki var.Turkiye'de 2.5 milyona satilan bir t-shirt u 25-50 pound arasi bir rakama almis adamin biri sonrada gelip arkadaslarina göstermis , söz konusu arkadas grubundan biri tekstil isinde ve bende taniyorum , ayni maldan elinde bir oda dolusu varmis, birkac gun sonra 5-10 kisi ayni t-shirtten giyip karsisina cikmislar :)
Yani taseronluktan duzgun bir para kazanmak icin , once bizim devlet vergileri azaltacak , sonra kotalar vs kalkacak ki olsun.Genede ayni sey degil.[hline]Either kill me or take me as I am, I'll be damned if I ever change

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

vaktiyle turkiyede fason uretim yapacak sanayii de yoktu ki ? simdi en azindan fason uretim yapan bir sanayii var. yeterli kalite standardini yakalayan firma er gec kendi markasini cikarir. mesela mavi amerika pazarinda tutunmaya calisiyor ornegin. bu 20 sene once hayaldi.[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şimdi bizim tekstilcinin buna deliler gibi gücü var. Ama tekstil konusunu da geçelim. Türkiye ÖNCELİKLE üretici ve akabinde deli gibi tüketici olma potansiyeli olan bi ülke. Ne yetenekli insanlar var ki, Michelangelo tadında malzeme verin de iş yapiim diyo. Bu olduktan sonra alıcı helbette ki olacaktır. Velbette ki olacaktır. Dünyanın her yerinde her türlü malın alıcısı var. Türkiye ucuz işçilikte köle çalıştıran (Çin, Kore, vb..) ülkelerle kıyaslanamaz ama orta ve yüksek kalite üründe fiyat bölenli optimumluk olarak ilk sıralarda gelir.[hline] Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
AB Hristiyan bir olu$umdur.Ayriyetten hani olurda 25 yil sonra felan AB'ye girersek Nufus bakimindan AB'nin ilk 3 ulkesi arasinda olacagiz.Bunun anlami nedir?
Etrafta Vize'siz dola$abilecek , cali$ma imkani bulabilecek bir suru Musluman demektir.Bu AB'nin dengelerini derinden sarsar.Boyle bir Riskin alincaginida sanmiyorum pek.

P.S: 500 yil once AB yoktu Osmanli vardi.Osmanli'nin yardimlari ile ayakta duran bir Fransa ve Dunya'ya hukmeden bir Imparatorluk vardi.(Yanli$ anlamayin Fransizlara kar$i garezim yok aklima ilk onlar geldi.)

Hikaye ayni ama oyuncular ve ba$rol hep degi$iyor..[hline]Aynı masalları dinlemelerine rağmen , ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

500 yil once fransaya yardim olayi fransuva i ile 5. karlin birkac olayinda mudahaleden ibarettir. karl 5 avrupanin fransa, ingiltere haric geri kalan tamamina sahipti. haliyle fransuva i kenti basina direnemedi. esir dusunce fidye icin borc aldi bir de marsilya kentinin geri alinmasinda yardim aldi o kadar. cok uzun sureli bir isbirligi olmadi.[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

1. "Türkiye'de otomotiv sektörü var" lafını artık bırakın ya. hangi otomotiv sektörü. gelin şunu "montaj sanayii" diyelim, orta yolu bulalım. kendine ait/ özgün tasarım, motor... var mı arkadaşım? yok. almanya için, fransa için, amerika, kore, japonya için...vb otomotiv sanayisi var diyebilirsin ama türkiye için maalesef... ancak yedek parça üretir ya da burada montaj yaparsın adama ucuz iş gücü sağlarsın.

2. üretmeyen ekonomiyle hiçbir yere ne girersin ne de seni alırlar. hatta bu gidişle kendini bile kurtaramayacak ya da sınırlı bir azınlığın sefasını devam ettirirsin. öz kaynaklarını harekete geçiremediğin sürece de bu böyle devam edip gider.

3. bir ülkede bilim ve teknoloji eşgüdümlü olarak gelişir. üniversitelerin bilim üretecek, fabrikaların da bu bilimi işleyecek kullanım sahaları sağlayacak. bakın, genç Türkiye Cumhuriyeti 2. dünya savaşında uçak üretip bunun dışsatımını yapıyordu, ama bizim zeki politikacılarımız amerikanın "gel sen bu işi bırak benden yarı fiyatına al" teklifini kabul etmeseydi belki de bizim bu gün dünya havacılık sektöründe yerimiz olacak ve belki daha sonrasında uzay çalışmaları yapabilecek teknolojimiz olacaktı. bugünse üniversitedeki bilim adamlarımız papağanlık, öğrencilerimiz de koyunluk yapıyor. bir tanesi 70 senedir söylenen şeyleri takılmış plak gibi tekrarlayıp, bir diğeri de yorumsuz alıp ezberlediğini kağıda geçiriyor ve seneler böylece gidiyor.

4. ülkenin direk olarak üretime akıtabileceği stratejik kaynaklarının peşkeş çekilmesi, satılması ve oradan gelecek olan paranın yeteceğinin düşünülmesi tam bir aymazlıktır. "dışa bağımlı olma" nedir arkadaşlar? üretime aktarılacak kaynağının olmamasıdır. e bizde var ama biz olanı elden çıkarıyoruz. aman ne zeka ürünü!

5. ülke her alanda (ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi...) özgürlüklerini ve gelişimlerini kendi iç dinamikleriyle başarmak zorundadır. öyle tepeden inme, darbelerle yaratılan demokrasilerle; "our boys"larla felan değil. aynı bizim milli demokratik devrimimiz gibi. savaşla gelen zafer hayatın her alanındaki gelişmelerle ivme kazanmış, güçlenmiştir. şimdi asıl soru "bugün ne yapabiliriz?"dir. geçmişi yad etmekle olmaz, birilerinin gelip bizi kurtarmasını beklemekle hiç olmaz. hele ki yabancı bir devletin sürekli iç işlerimize karışmasına göz yummak, sonrasında Irak'ın bugün düştüğü duruma sokar bizi. "aman gelin bizi kurtarın" diyorlardı hani savaştan önce. kendi halkına, yani kendine güvenmeyip, üstüne bir de "masabaşı devrimciliği" yapan, çalışmayan birisinin AB'ye de güvenmemesi gerekiyor neden mi?

cumhuriyet 4 kasım 2003, salı: brüksel (AA)

Belçika'nın AB işlerinden sorumlu devlet bakanı jacques simonet, Türkiye'nin AB adaylığının ABD baskısıyla kabul edildiğini ileri sürdü. koalisyondaki valon liberal partiden simonet yüksek tirajlı muhafazakar "la libre belgique" gazetesine genişlemeyle ilgili demeç verdi. "Ttürkiye'ye 1999'da kapıları gerçek anlamda açtığımız zaman bunu çok kötü bir nedenle yaptık. avrupa inşası sürecinin sağlamlaştırılması gibi bir hedefi şüphesiz olmayan ABD'nin baskısıyla Türkiye'nin adaylığını kabul ettik. siyasi bir mesaj vermek iyi ama AB'ye girmek için bazı standatrlara uymak gerekir. Türkiye dosyası masanın üzerinde duruyor ve bu dosyayı kapatmak kötü bir sinyal olur. bu yol güllerle donatılmış bir yol olmayacak. 1 mayıs 2004'de 10 yeni üyenin katılımından sonra Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olanların sayısı artacak. Türklerin nüfusu 80-100 milyon olduğu zaman, AB'nin karar mekanizmasına veya yardımlarına ilişkin bazı sorular da gündeme gelecek."

gümrük birliği konusuna hiç girmeyeceğim. her yıl dışsatımda milyarlarca dolar kaybettiğimizi sağır sultan duydu. AB ile anlaşması olan ülkeler mallarını bizim ülkemize gümrüksüz sokacak, ama biz AB'de olmadığımız için ihracatta gümrük ödeyeceğiz. yuh yani böyle bir denklemde eşitlik nerde?

öncelikle bizim çağdaşlaşmaya ihtiyacımız var. bilinçle, eğitimle, çalışmakla; dürüst politikacılarla, ülkesini ve insanını seven yurttaşlarla, hizmet için göreve gelen devlet adamlarıyla. vurgunla, talanla, zorla bizim üzerimizden birileri zengin oluyor millet! bizimle oyun oynuyorlar. insan hayatı oyuncak mı?!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bedeviizz, 04 November 2003 15:19 tarihinde demiş ki:
1. "Türkiye'de otomotiv sektörü var" lafını artık bırakın ya. hangi otomotiv sektörü. gelin şunu "montaj sanayii" diyelim, orta yolu bulalım. kendine ait/ özgün tasarım, motor... var mı arkadaşım? yok. almanya için, fransa için, amerika, kore, japonya için...vb otomotiv sanayisi var diyebilirsin ama türkiye için maalesef... ancak yedek parça üretir ya da burada montaj yaparsın adama ucuz iş gücü sağlarsın.


General motorsta bile otomotiv sektoru yok o zaman. sen gunumuz sanayisinin nasil islediginden habersizsin demek ki. herseyi kendi yapan fabrikalar modern dunyada batar. amerikan sirketleri bile arabalarinin dizaynlarini italyan dizayn sirketlerine yaptirir, elektronik yedek parcalar japonyadan alinir, araba o sekilde uretilir. turkiyede otomotiv sektoru var. dunya capinda marka olmus bir cok markanin ortadogu ve avrupaya giden mallari turkiyede uretiliyor.

said:

bakın, genç Türkiye Cumhuriyeti 2. dünya savaşında uçak üretip bunun dışsatımını yapıyordu, ama bizim zeki politikacılarımız amerikanın "gel sen bu işi bırak benden yarı fiyatına al" teklifini kabul etmeseydi belki de bizim bu gün dünya havacılık sektöründe yerimiz olacak ve belki daha sonrasında uzay çalışmaları yapabilecek teknolojimiz olacaktı.


su sacmasapan ornegi tekrar tekrar ortaya atiyor herkez. sozkonusu 'ucak sanayii' dedigin sey 20 lerde POLONYALI PZL firmasindan lisans alinarak eskisehirde fabrika kurulup uretilen yukardan asmali tek kanatli sabit inis takimli avci ucagi fabrikasi idi. bu fabrikadan baska bir sey olmadigi gibi, 39 da zaten bu model demode oldugu icin fabrikada ucak uretimi birkac yildir yapilmiyordu. savas sirasinda HICBIR SEKILDE ucak uretimi ve HICBIR URETILMIS MALIN disariya ihraci soz konusu olmadi. turkiyenin ihrac ettigi en gelismis sanayi maddesi kromdu. savas sonrasinda ise, dunya jetlere gecmisken, 21 in teknolojisine sahip - ki bu da genis bi kapali alandaki atolyeler demek - bir fabrikada jet teknolojisinden bihaber iken jet mi uretecektik ? halihazirda bu fabrika bakim islerine kendiliginden indirgenmisken hemde ? neticede amerika gel sana p80 satayim dediginde tabii ki hukumet atladi, cunku daha ucuza geliyordu.



said:


cumhuriyet 4 kasım 2003, salı: brüksel (AA)

Belçika'nın AB işlerinden sorumlu devlet bakanı jacques simonet, Türkiye'nin AB adaylığının ABD baskısıyla kabul edildiğini ileri sürdü. koalisyondaki valon liberal partiden simonet yüksek tirajlı muhafazakar "la libre belgique" gazetesine genişlemeyle ilgili demeç verdi. "Ttürkiye'ye 1999'da kapıları gerçek anlamda açtığımız zaman bunu çok kötü bir nedenle yaptık. avrupa inşası sürecinin sağlamlaştırılması gibi bir hedefi şüphesiz olmayan ABD'nin baskısıyla Türkiye'nin adaylığını kabul ettik. siyasi bir mesaj vermek iyi ama AB'ye girmek için bazı standatrlara uymak gerekir. Türkiye dosyası masanın üzerinde duruyor ve bu dosyayı kapatmak kötü bir sinyal olur. bu yol güllerle donatılmış bir yol olmayacak. 1 mayıs 2004'de 10 yeni üyenin katılımından sonra Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olanların sayısı artacak. Türklerin nüfusu 80-100 milyon olduğu zaman, AB'nin karar mekanizmasına veya yardımlarına ilişkin bazı sorular da gündeme gelecek."


onbinlerce burokratin gorev yaptigi, kararlarin avrupa parlementosunda oylarla alindigi bir kurumda bir sahsin soylemleri hicbirsey ifade etmez. daha once baska bir cok olay icin bircok avrupa burokrati ukala ukala laflar etti, ap nin karari baska oldu.

said:

gümrük birliği konusuna hiç girmeyeceğim. her yıl dışsatımda milyarlarca dolar kaybettiğimizi sağır sultan duydu. AB ile anlaşması olan ülkeler mallarını bizim ülkemize gümrüksüz sokacak, ama biz AB'de olmadığımız için ihracatta gümrük ödeyeceğiz. yuh yani böyle bir denklemde eşitlik nerde?


hic girme, o yuzden bu sene turkiye tarihinin en buyuk ihracat rekoru kirildi.
[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com


[Bu mesaj unity100 tarafından 04 November 2003 15:46 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:

General motorsta bile otomotiv sektoru yok o zaman. sen gunumuz sanayisinin nasil islediginden habersizsin demek ki. herseyi kendi yapan fabrikalar modern dunyada batar. amerikan sirketleri bile arabalarinin dizaynlarini italyan dizayn sirketlerine yaptirir, elektronik yedek parcalar japonyadan alinir, araba o sekilde uretilir. turkiyede otomotiv sektoru var. dunya capinda marka olmus bir cok markanin ortadogu ve avrupaya giden mallari turkiyede uretiliyor.


Varolan teknolojinle, üretim kapasitenle başka ülkelerde fabrika kurup oranın ucuz işgücünü kullanmak başka bir şeydir. Evet günümüz sanayisi böyle işliyor. Eğer bir malı fason olarak (başkasının teknolojisi ve imkanlarıyla) yapıyorsan sanayi malı üretiyor sayılmazsın. Montaj yapıyor ve işgücünü satıyor olursun.

said:

su sacmasapan ornegi tekrar tekrar ortaya atiyor herkez. sozkonusu 'ucak sanayii' dedigin sey 20 lerde POLONYALI PZL firmasindan lisans alinarak eskisehirde fabrika kurulup uretilen yukardan asmali tek kanatli sabit inis takimli avci ucagi fabrikasi idi. bu fabrikadan baska bir sey olmadigi gibi, 39 da zaten bu model demode oldugu icin fabrikada ucak uretimi birkac yildir yapilmiyordu. savas sirasinda HICBIR SEKILDE ucak uretimi ve HICBIR URETILMIS MALIN disariya ihraci soz konusu olmadi. turkiyenin ihrac ettigi en gelismis sanayi maddesi kromdu. savas sonrasinda ise, dunya jetlere gecmisken, 21 in teknolojisine sahip - ki bu da genis bi kapali alandaki atolyeler demek - bir fabrikada jet teknolojisinden bihaber iken jet mi uretecektik ? halihazirda bu fabrika bakim islerine kendiliginden indirgenmisken hemde ? neticede amerika gel sana p80 satayim dediginde tabii ki hukumet atladi, cunku daha ucuza geliyordu.


Bu örneği hafife almamak gerekiyor. Buna tabii ki uçak sanayii diyemeyiz ama önemli olan tasarımdan kullanıma kadar bir ürünün her aşamasına hakim olmak o günkü şartlara göre (savaş sonrası ekonomisi, yeni yapılanmaya çalışılan toplumsal yapı v.b. zor şartlarda) önemli bir şeydir. O dönemde uçak ihracatı yapmamış olabiliriz. Zaten ihracat yapacak düzeyde üretim de yapılmıyordu.

said:

hic girme, o yuzden bu sene turkiye tarihinin en buyuk ihracat rekoru kirildi.


Türkiye tarihinin ihracat rekoru kırılması birşey ifade etmiyor açıkçası. önemli olan o ihracatın sana sağladığı fayda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
husamk, 04 November 2003 16:18 tarihinde demiş ki:
Varolan teknolojinle, üretim kapasitenle başka ülkelerde fabrika kurup oranın ucuz işgücünü kullanmak başka bir şeydir. Evet günümüz sanayisi böyle işliyor. Eğer bir malı fason olarak (başkasının teknolojisi ve imkanlarıyla) yapıyorsan sanayi malı üretiyor sayılmazsın. Montaj yapıyor ve işgücünü satıyor olursun.
said:


yuzde ellisi turk ortagi olan bir sirket olup turkiyeye isgucu sagladiktan ve vergisini odedikten sonra yuzde ellisi baskasinin olmus turk olmus ne farkeder ? yuzde yuzu sabancinin olsa sabancinin yuzdesine gelen paranin kaci turkiyeye girecek ? isvicrede bankada duracak. ne fark edecek ?

said:

Bu örneği hafife almamak gerekiyor. Buna tabii ki uçak sanayii diyemeyiz ama önemli olan tasarımdan kullanıma kadar bir ürünün her aşamasına hakim olmak o günkü şartlara göre (savaş sonrası ekonomisi, yeni yapılanmaya çalışılan toplumsal yapı v.b. zor şartlarda) önemli bir şeydir. O dönemde uçak ihracatı yapmamış olabiliriz. Zaten ihracat yapacak düzeyde üretim de yapılmıyordu.


bu ornek senin bir yukaridaki paragrafta kakaladigin lisansli uretimin ta kendisidir. yuzde bilmemkaci polonyali yuzde bilmemkaci turk devletine ait olan bir sirketle lisans altinda polonyadan gelen parcalarin montajinin yapildigi bir fabrika.

said:

Türkiye tarihinin ihracat rekoru kırılması birşey ifade etmiyor açıkçası. önemli olan o ihracatın sana sağladığı fayda.


nasi bir sey ifade etmiyor ? ihracat rekoru demek fabrikalarin yuzde 60 degil yuzde 80 kapasiteyle calistirilmasi demek. bu da isgucu demek gelir demek. bosa gitmeyen milli servet demek. fayda mi ? ihracattan gelen gelirin vergisi ne ?[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

öncelikle ...sen dünyadan habersizsin demek ki.., hiç girme zaten... gibi laflar etmeyi, saygısızlık yapmayı bırak da ne demek istediğime bak. yani yalnızca muhalif olmak için yazı yazma. varsa bildiğin birşey söylersin ben de bilgilenirim. yoksa gereksiz, kimseye hiçbir faydası dokunmayan, tartışılan konuya ya da soruna çözüm getirmeyen sözler yazmak neye yarayacak?

ben ne söyledim? bilimsel gelişmeyle teknolojik gelişmenin eş güdümünden bahsettim. senin eğer geliştirecek bir teknolojin ya da o teknolojiye dayalı bir üretim sistemin yoksa bu konuda hiç bir atılım yapamazsın. bu yüzden adamlar motorları geliştiriyorlar, fren sistemleri, güvenlik sistemleri gelişiyor. anlatabildim mi. uçak fabrikası olayına gelince, üretimi bıraktığın için gelişmelerden bihaber olunduğunu hiç düşündün mü?. oturalım abi üniversitelere gidelim, yeni fikirler üretmeye kalktığımızda, ya boşverin çocuklar biz neden fikir üretelim ki. başkaları üretsin, amerika üretsin, japonya üretsin... biz de onların söylediklerini tekrarlayalım sizlerle, deprem geçirdiğimizde ancak göçük altında kalanları çıkarmaktan kıvanç duyalım, jeoloji prof.larımızın şehiri oraya kurmayın ikazlarını sallamasın yönetimdekiler, marmara denizinde yabancıların araştırma gemilerine muhtaç olalım, vay be gavur yapıyo diyelim, dünyanın bor madeni yataklarının %70'inin bizde olmasına rağmen onu işleyecek teknolojimizin olmamasına tüh ya şansa bak tepkileri gösterelim, sonra bor türevlerinin nerelerde kullanıldığını ve ne kadar büyük bir pazarı olduğunu öğrenince, tekrar vay be gavur yapıyor, sonra gelsinler fabrikalar açsınlar burada krediler verelim onlara, bırakınız bıçağı hep kendilerine bilesinler...sonra soğuk savaştan bu yana en iyi dostumuz amerikaya devredelim ekonomimizi, hazinemizi, maliyemizi. hatta abartıp ülke yönetimini bile verebiliriz. ıraka asker göndermedik diye fırça atsınlar bize, bırakın abicim bilimsel gelişmeyi, teknolojiyi satın alırız biz. sonra geliştirmeyiz eskir, bi daha satın alırız.

ha ikinci olarak ne anlatmaya çalışıyorum. her sene onlarca kez meydanlarda çalınan söylenen onuncu yıl marşından, hemen herkesin ağzından düşürmediği "ah biri gelse de kurtarsa bizi" lafından (ki bunun başka bir versiyonu da "ah AB'ye girsek de bi kurtulsak"tır), "ah şimdi atatürk olsa böyle mi olurdu" laflarından, yani: miskinlikten, gevezelikten, çalışmayıp anca laf üretmekten, allaha yalvarıp ondan sürekli hiçbir şey yapmadan medet uman tiplerden sıkıldım. eskileri ısıtıp ısıtıp sürmüyorum önünüze, bunu yapanlara birşeyler söylüyorum. evet 10 yılda savaştan yeni çıkmış bir ülke olarak bir çok şey başardık. ve onuncu yıl marşı yazıldı. ondan sonra marş yazmaya değecek kadar birşey yapamamışız demek ki.

ikinci olarak. şu ihracat rekorları kırıldı, şu kadar milyon turist geldi lafları da mükemmel yanıltmadır. ben içinde olduğum için biliyorum. değil 15 milyon 55 milyon turist de gelse bizim ne dış ödemeler dengemizi, ne de milli gelirimizi etkilemez, düşünce yapısı böyle olduğu müddetçe. 5 yıldızlı, gayet lüks, iyi servis veren; doğal zenginlikleri, tarihi kültürü ve mirası olan bir ülkenin hiç değerine pazarlanmasıdır saçma olan.

yabancı yatırımın gelmesi lazım türkiyeye, eyy millet diyelim. iş alanı açılsın, sonra biz çalışalım oralarda, işçinin hakları gözetilmeden, çalıştırılsın 300 milyona iş bulduk diye sevinelim, zorunlu giderlerini ancak karşılayabil sen bu parayla kira, fatur,mutfak vs, ama öyle bir psikolojiye soksunlarki seni, bu adaletsizliği söylemeyeyim hiç olmazsa işim var de. AB tek umut olarak datyatılsın önüne. her akşam AB'ye girme hayaliyle uyu, her sabah AB'ye girme hayaliyle çık evinden. hava durumu gibi -bugün AB'ye girme nasıl? -valla bakalım şu bürokrat ne demiş... ekonomini borsaya endeksle. endeks kaç diye yaşa. sen de bana de ki ya senin dünya ekonomi sisteminden haberin yok. serbest piyasa ekonomisi olan bütün ülkelerde borsa vardır. ben de ya yine anlatamadım derdimi diyeyim, konuşmayayım en iyisi. a bak ne güzel konuşmadan durunca da bir şey değişmiyormuş.

neyse bu örneklemeler böyle uzar gider. öz olarak ne diyorum:

AB'ye, hedeye, hödöye din gibi umut bağlayıp beklemek, oturup zamanı boşa harcamak yanlıştır. türkiye ekonomisi üretken olmalıdır.

çalışmak dedim de dur ben devam edeyim işime. çalışmam gerek.

iyi akşamlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bedeviizz, 04 November 2003 18:08 tarihinde demiş ki:
öncelikle ...sen dünyadan habersizsin demek ki.., hiç girme zaten... gibi laflar etmeyi, saygısızlık yapmayı bırak da ne demek istediğime bak. yani yalnızca muhalif olmak için yazı yazma. varsa bildiğin birşey söylersin ben de bilgilenirim. yoksa gereksiz, kimseye hiçbir faydası dokunmayan, tartışılan konuya ya da soruna çözüm getirmeyen sözler yazmak neye yarayacak?


fason uretimi yabanci yatirimi, 2. el uretimi sanayisi olmamakla bir tutan sahis dunyadan habersizdir. saygi terbiye muhabbetlerine kendin hic girme. dunyadan habersizsin.

said:

ben ne söyledim? bilimsel gelişmeyle teknolojik gelişmenin eş güdümünden bahsettim. senin eğer geliştirecek bir teknolojin ya da o teknolojiye dayalı bir üretim sistemin yoksa bu konuda hiç bir atılım yapamazsın. bu yüzden adamlar motorları geliştiriyorlar, fren sistemleri, güvenlik sistemleri gelişiyor. anlatabildim mi.


hayir anlatamadin. 80 lerden beri butun buyuk atilimlar uretimlerini kucultme ve ara parcalari yan ureticilerden saglama yoluna gidiyorlar. bunu japonlar baslattilar, ve buyuk amerikan sirketleri 80lerin ortalarinda buna mecbur oldu. general motors once herseyini kendi uretirken, 10 km2 uzerinde fabrika alani varken bu tur bir yapilanmaya giristi. aksi iflas demektir. 'senin' gibi muglak bir kavram gunumuz global dunyasinda soz konusu degildir. artik ulkelerin degil sirketlerin teknolojisi olur. bpnin teknolojisi bpnin, toyotaninki toyotanindir.

said:

uçak fabrikası olayına gelince, üretimi bıraktığın için gelişmelerden bihaber olunduğunu hiç düşündün mü?.


hayir dusunmedim, dusunmemeliyim de. sen eskisehir fabrikasi ornegini 'vaktiyle turkiyenin disariya 2. dunya savasinda ucak ihrac eden fabrikasi varken, teknolojisi varken' diye kallavi sanayiye ornek verdin, ben de onun zaten senin tasvip etmedigin turde polonya lisansi altinda yuzde 50 ortaklikla polonya mali ucaklari ureten bir fabrika oldugunu, HICBIR zaman icin 2. dunya savasi sirasinda ihracat yapmadigini, uretiminin de savastan once durdugunu soyledim. uretimin durmasinin gelismelerden 'bihaber' olunmasiyla alakasi yok, fabrika dusuk teknolojiliydi, ucaklar demode olmustu ve lisansli uretim bitince de baska uretilecek bir sey yoktu.

said:

oturalım abi üniversitelere gidelim, yeni fikirler üretmeye kalktığımızda, ya boşverin çocuklar biz neden fikir üretelim ki. başkaları üretsin, amerika üretsin, japonya üretsin... biz de onların söylediklerini tekrarlayalım sizlerle, deprem geçirdiğimizde ancak göçük altında kalanları çıkarmaktan kıvanç duyalım, jeoloji prof.larımızın şehiri oraya kurmayın ikazlarını sallamasın yönetimdekiler, marmara denizinde yabancıların araştırma gemilerine muhtaç olalım, vay be gavur yapıyo diyelim, dünyanın bor madeni yataklarının %70'inin bizde olmasına rağmen onu işleyecek teknolojimizin olmamasına tüh ya şansa bak tepkileri gösterelim, sonra bor türevlerinin nerelerde kullanıldığını ve ne kadar büyük bir pazarı olduğunu öğrenince, tekrar vay be gavur yapıyor, sonra gelsinler fabrikalar açsınlar burada krediler verelim onlara, bırakınız bıçağı hep kendilerine bilesinler...sonra soğuk savaştan bu yana en iyi dostumuz amerikaya devredelim ekonomimizi, hazinemizi, maliyemizi. hatta abartıp ülke yönetimini bile verebiliriz. ıraka asker göndermedik diye fırça atsınlar bize, bırakın abicim bilimsel gelişmeyi, teknolojiyi satın alırız biz. sonra geliştirmeyiz eskir, bi daha satın alırız.


burada yuzde elli TURK yuzde elli yabanci ortaklikla acilan fabrikada BU ULKENIN VATANDASI muhendisler ve isciler calisiyor, bu fabrika TURKIYE CUMHURIYETI HUKUMETINE vergi veriyor. degisen bir sey yok. artik sanayi dunyasinda `biz` ve `onlar` gibi kavramlarin onemli olmadigini idrak etmesi gerek insanlarin. onemli olan istihdamin nerede saglandigi, verginin nereye verildigi, ihracatin nereden baslanarak yapildigidir.

sirketler, tesebbusler ozel mulkiyet esasina gore varolur. sabancinin ya da kocun ya da herhangi bir turk vatandasinin kurdugu bir tesebbus, 'BIZIM' degil ONUNdur. parasi ona aittir. BIZE yansiyan tek seyi bize sagladigi istihdam, ve bizim hukumetimize odedigi vergidir. bu acidan bu ulke vatandaslarina istihdam saglayip, kari uzerinden vergisini bu ulke hukumetine odeyen bir kurumun sahibinin kim oldugu zerre kadar onemli olmaz.

said:

ha ikinci olarak ne anlatmaya çalışıyorum. her sene onlarca kez meydanlarda çalınan söylenen onuncu yıl marşından, hemen herkesin ağzından düşürmediği "ah biri gelse de kurtarsa bizi" lafından (ki bunun başka bir versiyonu da "ah AB'ye girsek de bi kurtulsak"tır), "ah şimdi atatürk olsa böyle mi olurdu" laflarından, yani: miskinlikten, gevezelikten, çalışmayıp anca laf üretmekten, allaha yalvarıp ondan sürekli hiçbir şey yapmadan medet uman tiplerden sıkıldım. eskileri ısıtıp ısıtıp sürmüyorum önünüze, bunu yapanlara birşeyler söylüyorum. evet 10 yılda savaştan yeni çıkmış bir ülke olarak bir çok şe
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla birader ya okuduğunu anlamıyosun ya da okumadan üstünkörü geçiyorsun her neyse alıntılar yapıp saçma sapan yanıtlar... ben bundan sonra birşey demem vakit kaybısın.

sen icinde olmana ragmen ekonomiden, mevzuattan da haberdar degilsin o zaman ? 55 milyon turistin parasini biraktigi otel vergiyi NEREYE oduyor ?

neyi amaçladığı belli olmayan bir soru örneği

senin iscinin kotu durumu senin kanunlarinin mevzuatinin eksikligindendir, yabanci yatirimla alakasi yoktur.

sanki ben yabancı yatırımdır bütün suç demişim gibi, kanunlar mevzuatlar düzgün demişim gibi. halbuki ilk yazıda 5. maddede bahsetmemişim gibi

su biz, haydin hoey hep beraber mevzusunu bir kenara birakalim. daha once de dedigim gibi, sabancinin tesebbusu SABANCIYA aittir, BIZE degil.

tamam sen devam et. belki sabancı iş verir, devletten de bir kaç ihale kaptın mı açarsın kendi yerini. sonra globalleşmeden dem vurursun. valla sen kurtar kendini. maşallah bir de ekonomi felan okuyosan üniversitede dersleri iyi ezberlemişsin. nası olsa hala dünyanın bütün filozoflarının tartıştığı globalleşmeyi de tek doğru olarak düşün. "global düşün yerel davran" di mi?

fabrika dusuk teknolojiliydi, ucaklar demode olmustu ve lisansli uretim bitince de baska uretilecek bir sey yoktu.

eyvallah el aç, hayır duası et bekle o zaman

fason uretimi yabanci yatirimi, 2. el uretimi sanayisi olmamakla bir tutan sahis dunyadan habersizdir. saygi terbiye muhabbetlerine kendin hic girme. dunyadan habersizsin.

bakın işte bir çarpıtma daha yapmışın ne güzel nası olsa satırlarca yazı yazıldı di mi. yukarda kalmıştır yazılanlar görünmez ekranda. montaj sanayi diye bir laf geçiyor orda.

amaan neyse ya harbiden kavga etmektiyse derdin iyi ettin biraz. yani kusura bakma da böyle ağız dalaşı yapmak gereksiz. hayır yani neyin ne zaman yapıldığını ezberlemen güzelde başka birşey söylemiyorsun kasıyo beni. her sözünde hayır o öyle değil böyle oldu, hayır o tarihte değil bu tarihte oldu...dan başka birşey demedin.

2. dünya savaşında uçak üretimi ve hiçbir malın ihraç edilmediğini öğrenmiş oldum teşekkürler, iyi akşamlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bedeviizz, 04 November 2003 19:00 tarihinde demiş ki:

sen icinde olmana ragmen ekonomiden, mevzuattan da haberdar degilsin o zaman ? 55 milyon turistin parasini biraktigi otel vergiyi NEREYE oduyor ?

neyi amaçladığı belli olmayan bir soru örneği


neyi amacladigi gayet belli. ihracatin, turkiyede turizmin turkiyenin guzelliklerinin pazarlanmasi diye carpitmissin, ne faydasi var demissin iste bu faydasi var gayet de belli sorunun nereyi amacladigi. sen bunun idrakine varamiyorsan asil sen okudugunu anlamiyorsun demektir.

said:

tamam sen devam et. belki sabancı iş verir, devletten de bir kaç ihale kaptın mı açarsın kendi yerini. sonra globalleşmeden dem vurursun. valla sen kurtar kendini. maşallah bir de ekonomi felan okuyosan üniversitede dersleri iyi ezberlemişsin. nası olsa hala dünyanın bütün filozoflarının tartıştığı globalleşmeyi de tek doğru olarak düşün. "global düşün yerel davran" di mi?


e yabanci yatirim olunca ne farkedecek ? senin bu 'nukteli fikra' seklinde 'kinayeli' olarak sundugun bu argumanlarin farkli mi olacak ? demek ki yabanci sermaye ile 'turk' sermaye arasinda hicbir fark yok. globallesmeden de dem vururum niye vurmayayaim.

said:

eyvallah el aç, hayır duası et bekle o zaman


tartisamiyorsan acik acik soyle biz de ona gore seviyeyi ayarlayalim, zihin kanallarin tikanmasin.


said:

bakın işte bir çarpıtma daha yapmışın ne güzel nası olsa satırlarca yazı yazıldı di mi. yukarda kalmıştır yazılanlar görünmez ekranda. montaj sanayi diye bir laf geçiyor orda.


montaj sanayii evet, senin belki farkinda degilsin ama butun fabrikalar montaj sanayiidir, yan saglayicilardan gelen urunleri monte ederek ara yada son urun olusturur.

said:

amaan neyse ya harbiden kavga etmektiyse derdin iyi ettin biraz. yani kusura bakma da böyle ağız dalaşı yapmak gereksiz. hayır yani neyin ne zaman yapıldığını ezberlemen güzelde başka birşey söylemiyorsun kasıyo beni. her sözünde hayır o öyle değil böyle oldu, hayır o tarihte değil bu tarihte oldu...dan başka birşey demedin.


benim ciddi bir sekilde gerekceli yazdigim savlarima 'nukteli fikra' seklinde yanitlar veren sendin, ayrica gercekleri soylemeyecegiz de ne soyleyecegiz senin gibi kafadan 'ikinci dunya savasi sirasindaki ucak ihracati' diye sallayalim mi.[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aslında bir daha yanıtlamayı düşünmüyordum ama zihin kanallarını!!! açmak için 4. kez söyleyeyim belki de 5 oku yanıtlamadan önce. 15 tane topice birden yanıt verecem diye kasıyosun madem kendini o zaman 2 defa oku da hiç olmazsa anla. ha bir de önyargılı yaklaşma tavsiyem başkasının yazdıklarından kesitler alarak bok atma politikası seni sitede gözde yapmıştır belki ama, ilk başta söylediğinle sonunda söylediğin ve yanıtladığın yazının genel hatlarından giderek uzaklaştığın zaten alışık olduğumuz bir durum.

neyse zihin kanallarını açma konusuna gelince ben bu kadar kaliteli ürünün 200 dolar gibi saçma sapan bir fiyatla paket turla 1 haftalık tatil olarak sunulmasına karşıım a benim okumayan arkadaşım. dışpazarda bundan çok daha fazla kazanmamız gerekiyor, elimizde böyle bir ürün varken. yani turizm pazarlama stratejimizdeki mentalite yanlışı var. hangi mantıklı insan ihracata karşı olabilir. bor konusunda da, turizmde de... ihrac ettiğimiz ürünleri asıl değerlerinin çok çok altında satıyoruz diye kızıyorum. ama yok sen muhalafet olacan ya bütün bir cümlenin içinde geçen tek tek lafları kullanırsın tabi, anlıyorum derdini.

ya aslında atmamak lazımdı bu mesajı ama bir umut belki anlarsın ne dediğimi (gerçi sen istisnasız anlamazsın)

zaten buranın çekiciliği de kalmamıştır. şimdi kendin olmak topicinde konu üzerine tartışmaktan çok, laf yetiştireceğin daha fazla adam var. heheyt
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bedeviizz, 05 November 2003 11:26 tarihinde demiş ki:
aslında bir daha yanıtlamayı düşünmüyordum ama zihin kanallarını!!! açmak için 4. kez söyleyeyim belki de 5 oku yanıtlamadan önce. 15 tane topice birden yanıt verecem diye kasıyosun madem kendini o zaman 2 defa oku da hiç olmazsa anla. ha bir de önyargılı yaklaşma tavsiyem başkasının yazdıklarından kesitler alarak bok atma politikası seni sitede gözde yapmıştır belki ama, ilk başta söylediğinle sonunda söylediğin ve yanıtladığın yazının genel hatlarından giderek uzaklaştığın zaten alışık olduğumuz bir durum.


surada senin yaptigin tarzda ithamlari kimseye yapmadim bu gune kadar bok atma denilen bir sey varsa bu da senin yapmakta oldugundur. tartismayi sav karsi sav halinde devam ettiremezken cikmissin bir de onyargi dersleri vermeye baslamissin sanki gerekcesiz ya da baska bir olaya referans vermeden bir tek sav ortaya koymusum gibi. bu sekilde tartisamiyorsan tartisma o zaman. denebilecek tek sey budur bu soyledigine. gozdelik mozdelik ? ne bu kelimeler ya ? neyin gozdeligi ne gozdesi ne demek bunlar ? bu mesajinda senin bok atma dedigin mevzuya girdigin cumleleri bolda aldim. bunlara tartisma degil resmen karalama yapmak, camur sivamak denir.

said:

neyse zihin kanallarını açma konusuna gelince ben bu kadar kaliteli ürünün 200 dolar gibi saçma sapan bir fiyatla paket turla 1 haftalık tatil olarak sunulmasına karşıım a benim okumayan arkadaşım. dışpazarda bundan çok daha fazla kazanmamız gerekiyor, elimizde böyle bir ürün varken. yani turizm pazarlama stratejimizdeki mentalite yanlışı var. hangi mantıklı insan ihracata karşı olabilir. bor konusunda da, turizmde de... ihrac ettiğimiz ürünleri asıl değerlerinin çok çok altında satıyoruz diye kızıyorum. ama yok sen muhalafet olacan ya bütün bir cümlenin içinde geçen tek tek lafları kullanırsın tabi, anlıyorum derdini.


sen bunca seyin bize hic faydasi dokunmuyor dedin. hic de ucuza satiyoruz daha pahaliya satmaliyiz demedin, direkt bize faydasi dokunmuyor bunlar peskes cekmeler dedin. ben de normal olarak bunlarin vergisi nereye odeniyor, turist gelip de alisveris ettiginde parayi hangi kuyumcu kazaniyor dedim bir cevabin yok buna.

said:


zaten buranın çekiciliği de kalmamıştır. şimdi kendin olmak topicinde konu üzerine tartışmaktan çok, laf yetiştireceğin daha fazla adam var. heheyt


anlasilan sen bu topice avrupa birligi konusunda tartismak icin girmemissin. baska topicdeki bir tartismanin avrupa birligi ile ne alakasi var, dahasi bu ukala, cocuklara yakisir tavir ne ?[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com


[Bu mesaj unity100 tarafından 05 November 2003 22:42 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bu mesaj unity100 tarafından 05 November 2003 22:44 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Bir örnek verilmiş onu açayım. Türkiye kendi uçak teknolojisini üretmeye kalktığında ABD bize uçak ithalat fiyatlarını oldukça düşürdü. Bizim çok zeki yöneticilerimiz nerdeyse bütün uçak teknolojileri projelerini durdurdu. Hatta dönemin hava kuvvetleri komutanının bir açıklaması dahi var, "ABD'den bu kadar ucuz fiyata alıyorken niçin kendimiz üretelim" diye. Bu sorunun cevabını Kıbrıs çıkartmasında çok güzel aldık. Kıbrıs çıkartması sırasında frenleri bozulan (bir üretim hatası vardı) uçaklar tabi ki havalanamadılar bile. Çünkü Türkiye kendi uçak frenini üretecek teknolojiye dahi sahip değildi.
Bundan sonra uçak freni projesi açıldı birkaç üniversitede (İTÜ ve YTÜ yanlış hatırlamıyorsam). Ancak proje yeniden durduruldu. Niye mi? Çünkü ABD bize ucuza uçak freni satmaya karar vermişti!
Türkiye'de hala aynı düşünce yapısı devam ediyor. Teknoloji geliştirmeyen ülke yarı sömürge durumunda iş gücü satar. Sonra da bununla övünür.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

forumun onceki kisimlarini okumamissin. tekrar tekrar anlatmak zorunda kaliyorum. amerikanin bize ucak satmaya basladigi 48 leri bir yana birak, 2. dunya savasi baslamadan once turkiyede POLONYA LISANSI ile uretilen PZL ucaklarinin uretildigi TEK fabrikadaki ucak uretimi coktan durmustu. turkiyenin HICBIR ZAMAN kendi seri uretim ucagi olmadi. lisansli uretimi yapilan bu ucaklar ataturk zamaninda girisimi yapilmis bir seydi ve 20 lerin teknolojisi idi. 35 e gelindiginde halihazirda demode olmus aletlerdi. 30 lardan itibaren de o fabrikada hicbir ucak uretilmedi, bakim icin kullaniliyordu. ayni teknolojiye sahip benzer 'ucak fabrikalari' - aslinda genis buyuk atolyeler - italyada da vardi bu fabrikalar ucak ihtiyacini karsilamakta savas basinda dahi zorlanmis, savas sonrasinda da hepten kapatilmistir.

amerika o donemde bize ucuz jet ucagi onerdi. HICBIR ulke o donemde baska HICBIR ulkeye jet ucagi icin lisansli uretim hakki tanimamis, know-how ya da bilgi destegi yapmamistir. jet teknolojisi o gun bir nevi gizli silah ayarindaydi.

bu durumda donemin hukumetinin de iki secenegi vardi, ya eldeki 2. dunya savasinda ayak yapilarak elde edilen 2. dunya savasi ucaklariyla ve 20 lerde yapilan pzllerle oturmak, ya da amerikanin onerdigi JET ucaklarini almak. kuzeydoguda surekli tehditkar sscbnin devlet gazetesi turkiye hakkinda ileri geri yayin yaparken secim yapmalari cok zor olmadi.[hline]referanslar :
www.mizzah.com
www.tokaci.com(oscommerce customization)
turkiye.bookturkey.com
aaa bunu unutmusum pek severim: www.bookturkey.com
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yahu bu konuyu tartismaniz bile gereksiz. Turkiyenin hepsi istanbul ve izmir havasinda olsaydi coktan avrupadaydik. Ama sen gidiyosun manisaya 30 dki uzak izmirden bir bakiyosun adamlar var " ben erkegin elini sikmam namusum bozulur " diyor. Siz sanmayin turkiye istanbul gibi izmir gibi. Gidin ic anadoluya, doguya kafayi yersiniz neler neler var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ab türkiye'yi istemez çünkü
Ab de kopuklukla yaratan bir konu
Ab zaten şu sıralar zayıf kopukluklara tahammülsüz
Ab de Gücünüz oyunuza göre belli oluyor
oyunuz ise nüfusunuza göre
Ab içinde zaten Amerika yanlısı bir ülke var İngiltere
Buna bir de Türkiyeyi eklerseniz
2 ülkenin nüfussal birliğine ile kazanacağı güç
Ab yi ufak bir Amerika kuklasına çevirebilir
Ab bizi bölemeden almaz (bak komployo ya şimdi)
Ab Daha çok İst ve çevresini almak ister hem nüfussal olarak güçlü olmayız hemde eko olarak daha güçlü .

O yüzden güneydoğu bölümmesini ve orda ki teröre karşı yavaş davranıyor AB

Kötü kurguladım yazıyı ama[hline]Sanat benim içindir...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...