Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

deniz feneri


Killer

Öne çıkan mesajlar

Peki güzel arkadaşlarım, 85 yaşında kimsiz kimsesiz zavallı bir yaşlı teyzeyi veya dedeyi eğitseniz bile onlara iş imkanı sağlayabileceğinizi düşünüyor musunuz? Bu yardımlar bu tarz insanlara dağıtılır (ya da dağıtılması gerekir). Gencecik ve sağlıklı 20 yaşındaki bir delikanlıya her ay yemek yardımı yapıldığını zannetmiyorum. Dolayısıyla bu tarz kurumlar(yiyecek yardımı yapan) olmalıdır.
Fakat Deniz Feneri'ne gelecek olursak, ben o kuruluşa hiç güvenmiyorum. Özellikle Almanya'da paraları hibe ettiklerini öğrendikten sonra hiç güvenmiyorum. Ayrıca seçimler sırasında bazı seçmenlere Deniz Feneri yazılı kutularda dağıtılan erzakların içinden bazı partilerin broşürlerinin çıktığını bir yerden okumuştum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 11 ay sonra ...
Deniz Feneri’nde müthiş itiraflar
2 Eylül 2008


Almanya'nın Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde, Deniz Feneri derneğinin 3 yöneticisi hakkında açılan dolandırıcılık davasına dün başlandı. Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan (45), Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Taşkan (43) ve muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş’in (44) elleri kelepçeli halde mahkemeye getirildiği davaya Türk ve Alman basını yoğun ilgi gösterdi.

Yargıç Dr. Jochen Müller, Almanya dışında Türkiye, İran, Irak, Pakistan, Endonezya, Azerbaycan, Mali gibi birçok ülkede uzantısı olan davanın 200’den fazla dosyayı kapsadığını belirterek, "41 milyon 434 bin Euro’yu kapsayan duruşmanın en kısa sürede görülmesi için ön görüşmeler tamamlandı" dedi.

45 defada 10 milyon Euro

Yargıcın ardından söz alan ve 204 davacının adlarını tek tek okuyan Başsavcı Sibylle Gottwalel de, şöyle konuştu: "Burada yardım amaçlı toplanan paraların amaç dışı kullanıldığı gerekçesiyle yargılanıyorsunuz. Yargılanan Mehmet Gürhan’ın Vakıfbank, Postbank ve Commerzbank şubelerinden 45 defada olmak üzere yaklaşık 10 milyon Euro çektiği, Taşkan’ın ise 2 milyon 255 bin Euro’yu çektiği, bunun bir defasında Ermiş’in yanında olduğu tespit edildi. Bu paraların Türkiye’ye götürüldüğü ve amaç dışı kullanıldığı iddia ediliyor."

Milli Görüş eğilimi

Daha sonra söz savunmaya verildi. Avukatı, çifte vatandaş Mehmet Gürhan’ın geçmişte Milli Gazete’de çalışabilmek amacıyla Milli Görüş üyesi olduğuna vurgu yaparak, "Ancak gazete ile ilişkisi bitince Milli Görüş üyeliğinden çıktı" dedi. Gürhan da, Deniz Feneri’nin muhtaçlara yardım amacıyla faaliyet gösterdiğini iddia etti. "Toplanan paraları kár sağlayarak daha çok yardım için kullandık. Arsalar aldık, şirketler kurduk" diye savunma yapan Gürhan, derneğin Türkiye’de başka bir dernekle organik bağı olmadığını iddia etti.

’Loto tuttu sandım’

Savunmasını Almanca olarak kendisi yapan Firdevsi Ermiş ise, 90’lı yıllarda gazete ilanı ile şirkete girdiğini söyleyerek, "Loto tuttu sandım" dedi. Ermiş, AKP ya da Milli Görüş üyesi olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: "Zamanla kendi katkılarımla işleyen kriminal bir sisteme alet oldum. Maaşımı kara kasadan, elden ödemek, kullandığım muhasebe programını değiştirmek istediler. Karşı gelince işten atmakla tehdit ettiler. Göstermelik yönetime aldılar. Bir daha fabrikalarda çalışmamak için boyun eğdim. Türkiye’deki bağlantılarımız, ’Dediğimiz olacak’ diyordu. Kararları Türkiye’de belirli kişilerle görüştükten sonra tek başına Mehmet Gürhan veriyordu. Beni bu şirketin yaptıklarından dolayı değil, kişisel hatalarımdan dolayı yargılayın."

Neler olduğunu bilmiyorum

Yönetim Kurulu üyesi tutuklu yargılanan Mehmet Taşkan da, avukatı aracılığı ile kendini şöyle savundu: "Deniz Feneri’nde çalışmadım. Kurulan şirketlerin yönetiminde bulundum. Toplanan paralar, arsadan gayri menkul alımlarına, gemi alımına kadar çok yerde kullanıldı. Şirket içinde neler olup bittiğini bilmiyorum. Alınan paraların yardım amaçlı kullanılacağını sandım."

18.5 milyon Euro nerede?

ALMAN Savcılığı, Deniz Feneri’nin 2002 ile 2007 arasında 41 milyon Euro topladığından hareket ediyor. Davasının sanıkları ise, bu 41 milyon Euro’nun 18,6 milyonunu elden almak ve bir miktarını da Türkiye’ye kaçırmakla suçlanıyorlar.

1- Neyle suçlanıyorlar?

Deniz Feneri yöneticileri, Türkiye, Pakistan, Irak gibi ülkelerdeki fakirlere yardım adı altında toplanan paraları amaç dışı kullanmakla suçlanıyorlar. Toplanan 8 milyon Euro’nun amaçdışı kullanılığı tahmin ediliyor.

2- Alman yasalarına göre cezaları ne olur?

Ceza, işlenen suçtaki aktif rol, suçun bilinci içinde hareket edilip edilmediği ve mahkemede tanıkların tutumu gözönünde bulundurulurak verilecek. Bu durumda Mehmet Gürhan’a 6, Mehmet Taşkan’a 3 yıl, mahkemeye "Her türlü yardıma hazırım" diyen muhasebe müdürü Firdevsi Ermiş’e de tecilli bir ceza verilebilir.

3- Almanya’daki Deniz Feneri ile Türkiye arasındaki bağ ve faaliyetler nedir?

Mahkeme de şu anda bu sorunun cevabını arıyor. Organik bağ olmasına karşın, para trafiğinin nasıl ve kimler üzerinden yürüdüğü henüz net olarak belirlenemedi.


Hürriyet


Arkadaşların davası başlamış.

Bu da milliyet'teki haber:
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=985692&Kategori=yasam&Date=02.09.2008&b=Evet,%20yasadisi%20para%20aktardik&ver=63
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dernekle soymak

BİZİM Yalçın Bayer sadece "iyi gazeteci" değildir, hem "erken öten horoz"dur, hem de boynunu kaptırmayacak akıl ve beceriyle bu işi yapar.

Yaklaşık bir buçuk yıl kadar önce "Deniz Feneri Derneği"nin marifetlerini yazdığı zaman pek kimse üstünde durmamıştı. Şimdi oyun ortaya çıktı.

Oyun dediğimizin de Almanya’daki kısmından söz ediyoruz.

Aynı isimle kurulmuş bir dernek de Türkiye’de var. Almanya’dakinin marifetleri ortaya dökülürken, buradan oraya, oradan da buradakine çantayla para taşındığı iddia ediliyor.

Ama henüz meselenin o tarafı tam aydınlanmadı.

Şimdi o noktaya gelmeden, şu yukarıdaki kısımla ilgili temel bilgiyi verelim:

Yalçın Bayer geçen yıl yani 27 Nisan 2007 tarihinde kendi sütununda aynen şöyle yazmıştı:

"Son bir yıldır Deniz Feneri ile ilgili olarak çok şey konuşuluyordu; topladığı kurban, zekát, fitre ve öteki paraların kendilerine bağışlanması için verdiği büyük gazete ilanları... Ve de Kanal 7’deki duygulara hitap edecek tarzda hazırlanmış özel programlar...

Geçen kasım ayının başında bir telefon almıştık; muhatabımız "Almanya’daki Deniz Feneri’ne dikkat edin... Önümüzdeki aylarda ipleri pazara çıkacak" diyor, Kanal 7’nin parasal kaynağının bu örgüt olduğunu öne sürüyordu.

Bugün gerçekler ortaya çıktı. Alman Federal Polisi, 2 savcının yürüttüğü teknik takip ve banka hesaplarını inceledikten sonra (...) 300 polis, Kanal 7 ve Deniz Feneri’nin bulunduğu Frankfurt’taki binayı basarak bütün evrakı aldı ve tutuklamalar oldu."

Almanya’dan gelen haberlere göre, derneğin 3 yöneticisi hakkında "dolandırıcılık" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması dün Frankfurt’ta yapılmış. Savcı, "yardım" gerekçesiyle toplanan 41 milyon 434 bin Euro’nun amaç dışı kullanıldığını yani bağışçıların "dolandırıldığını" iddia etmiş.

Haberlerden Deniz Feneri Derneği’nin, aynen bir süre önce Kombassan ve YİMPAŞ yöneticilerinin yaptığı gibi Almanya’daki insanlarımızın dini duygularını sömürdüğünü söyleyebiliriz.

Almanya’daki dernek ile Türkiye’deki dernek arasında para alışverişi olduğu da ileri sürüldüğüne göre, Türkiye’dekine "kamu yararına çalışan ve izin almadan yardım toplayabilen dernek" statüsü veren AKP hükümetlerinin ve özellikle savcılarımızın bu bilgileri "ihbar" kabul edip etmeyeceğini doğrusu merak ediyoruz.

Sadece onu değil, bir derneğe "kamuya yararlı dernek" statüsü verildiği zaman onun hesabının kitabının da kamuya açık olması, nereden ne kadar bağış topladıysa onun, nereye ne kadar yardım yaptıysa o bilginin düzenli bir şekilde kamuoyuna duyurulması gerekmez mi diye düşünüyoruz.

Oysa Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin resmi internet sitesinde buna ilişkin tek kelimelik bilgi yok. Ne gelirlerinin kaynağı ne giderlerinin miktarı ve yeri belli.


Türkiye’nin her yerinden bağış toplamak için yeterince örgütlenmişler. Ama ne Dernek Tüzüğü’nü yayınlamışlar, ne gelir-gider tabloları ile bunların kaynağı hakkında bilgi vermişler.

Böyle yardımseverlik herkesin başına! Hele böyle hesap sormayan bir ülkede olursa.


Oktay Ekşi



Yalçın Bayer'in konuyla ilgili 27 Nisan 2007 tarihli yazısı:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6413050&yazarid=42
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

biz yedik yedik ve yardım paralarını iç ettik ama sorun niye? niye tamamen duygusal biz müslümanız sizin paralarınızı müslüman adamlar cukkalasada haram olsun diyebilir misiniz ? hayır diyemezsiniz paramı müslümana kaptırdım helal olsun dersiniz.sonra çıkarsıız yok iski yok kemalist ideoloji yıkılsın, işte bu dernekler çevreyi merkeze çekiyor.birazda müslümanlar cukkalasın :) deniz feneri... 10 sene evvel izmirden hatırlardım.izmir çıkışlı gibi geldi bana.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Deniz Feneri, ampul gibi ’aydınlatıyor’


OKTAY (Ekşi) Abi dün gündeme getirdi; Deniz Feneri’nin Almanya’daki din üzerinden yaptığı para dolandırıcılığının öyküsünü anlatırken "AKP hükümetlerinin ve özellikle savcılarımızın bu bilgileri ihbar kabul edip etmeyeceğini doğrusu merak ediyoruz" diyordu.

Deniz Feneri ve Almanya bağlantılarını çok yazdık; gerçekten ne AKP iktidarı duydu, ne de Cumhuriyet Savcıları! Deniz Feneri’ne dokunmak biraz değil epeyce ’zor’du.

Kim denetler bilinmez ama Deniz Feneri’nin F. Gülen cemaatinden başka en örgütlü bir ’yardım gücü’ olduğu AKP çevrelerinde dahi konuşuluyor.

Almanya’dan kuryelerle Türkiye’ye gönderilen milyonlarca dolar/marklarla (sonra Eurolar) ilgili Alman Savcılığı’nın ihbardan 1.5 yıl sonra ortaya çıkardığı ’dolandırıcılığı’, o zaman AKP’de bakan olan Erkan Mumcu daha önceden biraz fark etmişti ama gündeme getirmeye nefesi yetmedi; belki de yettirilmedi.

ERBAKAN KURDURDU AKP’NİN ETKİN GÜCÜ OLDU

Milli Görüş, daha doğrusu Erbakan tarafından kurdurulmuştu Deniz Feneri; ancak 2002’deki FP-AKP ayrışımında, kuruluşun yöneticileri Tayyip Erdoğan’ın yanında yer aldılar. Neden mi? Tayyip Bey, televizyoncu olmayan bir gruba Büyükşehir Belediyesi’nin o zamanki yerel televizyonunu vermişti.

AKP döneminde büyüdü, 100 milyon dolarların üzerinde ’ciro’ya sahip oldu. Ankara ve İzmir’de şubeler kurdu. Lojistik hizmetleri için Ümraniye ve Zeytinburnu Belediyeleri, arsalarını ’kaçak’ olarak Deniz Feneri’ne tahsis ettiler. Ankara’dakini de, Esenboğa’ya gelip gidenler görüyorlar.

Cerrahpaşa Camii’nin karşısındaki ’medreseyi’ dahi Deniz Feneri’ne tahsis etti Vakıflar... Deniz Fenercileri bugün ’kamu’ yararına kuruluş olduğu için vergi ödemiyor; çünkü her şeyde vergiden muaf... Araçlarında resmi plaka taşıyor. Neden mi?

’Hayır’ kuruluşu olduğu için...

Derneğin yurtdışındaki örgütlenmesi ise ayrı tüzel kişilik olarak gerçekleşti.

Deniz Feneri hiçbir şeyden çekinmiyor; bugün hálá televizyonlara reklamlar veriyor; kimse de "Almanya’da olanlardan hiç haberiniz yok mu?" diye sormuyor.

İşte organik bağ

DENİZ Feneri’nin, 1996’da Ramazan ayında ’furya halinde’ başlayan yardım programlarıyla gündeme geldi. Bir yıl sonra dernek oldu. 1999 depreminden sonra Almanya’da atladı. Frankfurt’taki duruşma sürerken belirtelim; Almanya’daki Milli Görüş ile Türkiye’deki arasında resmi bir bağlantı olmayacağı gibi aynı durum Deniz Feneri ile söz konusu... Ancak isimler yanyana getirilince iki örgüt arasında organik bir bağ olduğu açıkca görülüyor. Deniz Feneri’nin, 1998’de kurulan Frankfurt’taki merkezi ile Kanal 7’nin adresleri aynı yerde olduğu gibi yönetimi ve çalışanları da aynı kişilerden oluşuyordu. Zaten isimlere bakıldığında bu fark ediliyordu: Zekeriya Kahraman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, Mehmet Gürhan ve Zahit Akman... Büyükşehir Belediyesi, İSMEK adlı meslek eğitim kurslarını kimlere ihale ediyor; Başbakan kimleri medyayı denetlemenin başına getiriyordu? Bu isimler iki yıldan beri neden Almanya’ya gitmeye cesaret edemiyorlar. ’Karagümrük Yanıyor’ dizinden tanınan Uğur Arslan, Türkiye’deki programından sonra Almanya’ya giderek programını orada sürdürmüş; bu sayede ’bedelli askerlik’ten yararlandıktan sonra dönmüştü. Bugün Kanal 7’de yine Ramazan programları yapıyor ve Fox TV’de bir sanatçıyla ’evlilik’ programına çıkıyor.

Erdoğan’dan övgüler

BAŞBAKAN Erdoğan, iki yıl önce AKP grubundaki bir konuşmasında, Güneydoğu bölgesindeki sel felaketinden söz ederken, insanı yardımların bölge halkının mağduriyetini azaltmaya büyük katkıları olduğunu belirttiği Deniz Feneri Derneği ile Kızılay ve bölgede çalışan diğer yardım kuruluşlarına teşekkür ederek, başarılar dilemişti. (Kızılay’ın, Deniz Feneri’nden ne kadar rahatsız olduğunu bir bilseniz...)

Deniz Feneri, yine AKP hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan dernek statüsüne alındı.

Bu durumda, topladığı yardımlardan başka para da toplayabilme olanağına kavuştu ve yaptığı tüm ticari faaliyetlerinde de vergiden muaf oldu.

Yani Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Yeşilay gibi yarı resmi derneklerin yıllardır elde ettiği hakka bir anda kavuşmuş oldu. Böylece AKP’nin devlet imkánlarını kullanarak oluşturduğu ’sadaka kültürü’nün sivil toplum örgütleri arasındaki en güçlü halkasını Türkiye’deki Deniz Feneri oluşturdu.

Aynı ayrıcalık Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne gösterilmedi.

İhbarı, avukat bir Milli Görüşçü yaptı

DENİZ Feneri ile ilgili ihbarı Berlin’den, avukatlık yapan eski Milli Görüş’çü Abdurrahim Vural yaptı. Berlin İslam Cemaati Başkanı olan Vural, bunu bize doğruladı iki yıl kadar önce doğruladı ve "Evet bir yıl önce suç duyurusunu ben yaptım, polis ve savcılığa belge ve bilgiler sundum. Sonunda da iddialarımın doğruluğu ortaya çıktı" dedi.

Vural bugün hálá şöyle konuşuyor:

"Bunların yaptıklarına dayanamadım. Dini duygulara hitap ederek insanları istismar ediyorlardı. Onlara önce yardım ediyorlar, ev tutuyorlar, yemek veriyorlar, giydiriyorlar. Bunu da Kanal 7’de bütün insanların merhamet duygularını istismar edecek şekilde yayınlıyorlar. Ondan sonra gelsin zekát paraları, kurban paraları... Paraları daha sonra da Kanal 7 ve Yimpaş’a aktarıyorlardı. İnsanların dini duygularını kullanarak milyon Euro’lar toplamasının engellenmesini istiyorum. Bu vurguna yeter artık diyorum."

Av. Vural yaptığı çeşitli açıklamalarda Almanya’da Kanal-7 ile iç içe olan ’sözde yardım derneklerinin’ Müslüman ülkelerde (Pakistan, Afganistan, Somali, Eritre, Bosna, Mora, Sudan, Endonezya, Filistin vs. gibi) sel, deprem açlık gibi felaketlerden beslendiğini, bu ekiplerin hemen yardım kampanyası açtıklarını ve bu yolla büyük paralar topladıklarını söylüyor.

Deniz Feneri’nin acaba o zaman Almanya’da kaç üyesi vardı?

Hiç...

Çünkü internetinde üye başvuru formu vardı; ’yalancıktan’da olsa..

Üye olamazdınız...

Kanal 7’nin çalışanları, Deniz Feneri’nin kurucuları idiler. Sayıları da 15’i geçmiyordu.

Tezgah böyle oluşturulmuştu.

Alman Adalet Bakanlığı’nın titiz çalışması sonucu sanıklar yargı önünde.

Duruşmalar üç gündür sürüyor.

Deniz Feneri’nin muhasebecisi Firdevsi Ermiş, ’bülbül gibi’ konuşuyor.

Türkiye’den çok kişiyi korkutuyor.

Bu kuruluşa inanıp yardım edenler de şok geçiriyorlar.


Yalçın Bayer
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

41,5 milyon euro bağışın 18,9 milyon euronun türkiyey ekaçırıldığını ve bulunamadığını burada mahkeme bugün söyledi.

deniz fenerini destekleyen insanların ben. Böyle etrafta bıdı bıdı dolaşırlar ya hani ay yardım ay bok püsür. ne mal olduklarını herkez biliyor bu tip insanların. özlerine zerre güven olmaz. şerefsizler
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dün bloguma yazdığım yazıyı buraya da yapıştırayım madem

said:
Dini istismarda son nokta.

Yıllardır samanyolu tv gibi yeşil kanallarda, dini programlardan tanıdığımız "nur yüzlü" kimselerin sunup yönettiği deniz feneri isimli programı bilirsiniz. İnsaniyeti din ile sıkısıkıya yapıştırıp -malum saf insaniyete insanımız pek tenezzül etmiyor- şuraya gittik bunu yaptık buraya gittik şunu yaptık, iyilik yapıyoruz çok güzel bişey mekanımız cennet gelin siz de yapın, bütçenizden şu kadarını ayırın yardıma muhtaç insanlara götürelim, dünyamızı güzelleştirelim denilen program...

Müslümanlığın olmazsa olmaz bir sos olarak kullanıldığı bu yardımlaşma programının ardındaki aynı ismi taşıyan Deniz Feneri adlı sivil toplum örgütünün yaptıkları beni bile etkilemişti de fazla yeşil olduklarından bir türlü sempati duyamamıştım bu iyi kalpli insanlara...

Gün itibariyle "Almanya’da Kanal 7 ve Deniz Feneri’ne kara para baskını", "Deniz Feneri’nde yolsuzluk itirafı", "Deniz Feneri suçunu kabul etti!"* şeklinde haber başlıkları ortaya çıktı çıkalı şok olamadım ne yazık ki...

Yetkili genel müdürlerimiz bağış paralarıyla gayrimenkul yapmışlar kendilerine. Bilmem ne kadar euro ortadan yok olunca dava başlatmış Almanlar. Detayına inmiyorum, dileyen insin. Portre her açıdan ortada neticede.

Bu ülkede milliyetçilik ve din satar. İlla ki satar. Daha fazla insanı arkasına almak isteyene, kolay yoldan para kazanmak isteyene duyrulur.
haber kaynakları:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/6404414.asp?m=1
http://www.ntvmsnbc.com/news/458127.asp
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Slat said:
Deniz feneri olayı ayrı bomba zaten.. Herifler o bağışlarla bir tekne almış görseniz dibiniz düşer.. Geceleri oraya girip çıkan hatunun haddi hesabı yok zaten ahah. Kekolar müslüman bunlar diye veriyor paraları bunlar da kızlara yediriyor.


Yazmıştım 1 yıl önce, bazı arkadaşların çok gücüne gidip çeşitli pm haraslamalarına maruz kalmıştım.. Amacı sadece bağış yapmak olan bu sevgi tohumu derneğe nasıl iftira atarmışım!



Haber eksik olmuş gerçi, o bağış paralarıyla yedikleri rus hatunları yazmamışlar..

Neyse, Deniz Feneri'ne bağış yapanlar o paraların yemek olarak fakirlerin boğazından değilde, sperm olarak vaginal kanaldan geçtiğine emin olmuştur artık
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mercycorps wtg!

yardımlarımı şimdiye hep oraya yaptım hep de oraya yapacam. hem sevap yerine buzdolabı mıknatısı gönderiyorlar, daha somut yapıştırıyon böyle gandhi nin sözleri yazıyo.

ehiehieh (family guy peter gülüşü)

ayrıca amerika'da minimum administration payı alan dernek buymuş.

----

"din kardeşliği, ümmet" kavramı böyle exploit edilmeye açık olduğu için sorun oluyor zaten.

sorun birilerinin dini kötüye kullanması değildir. sorun dinin kötüye kullanılmaya açık olmasıdır. dindar olduğu iddia edilen kişinin, din olduğu edilen davranışların sorgulanmaya kapalı olması.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...