Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Bilim yapay hayat peşinde


Joker

Öne çıkan mesajlar

sakince ve aşağılamadan (küçük görmeden) empoze etmeden tartıştığınız sürece sorun yok. felsefe de bir bilimdir.

Aslında adam gibi tartışılsa din felsefesi çok ilginç fikirler doğurabilir ve de başlık din felsefesini ister istemez içeren bir başlık. Fakat dini görüşü savunanlar bunu felsefi bir bakış açısından görmeyip sorgulayanlara kendi mantıklarıyla cevap vermek yerine laf ederlerse, ve inanmayanlar inanları aptal yobazlar gibi görürse tartışma başlamadan biter.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

evrimi bile tartışamadığın ortamda, bırak felsefeyi ya da spesifik olarak din felsefesini teoloji bile tartışamadığın ortamda pek bir zor olur bu

hadi hristiyan teolojisini , augistinus, thomas gibi filozofları geçtim; islam düşüncesinde yer almış farabi, ibn-i rüşt gibi filozofların bin yıl önceki söyleyebildiklerini şimdi söylediğinde ironi derecesindeki modern türkiyenin bir çok kesiminde ve bu paticik ortamında "sen benim inancıma laf edemessin, bre zındık, kafir, kuranda yazmış işte ne tartışıyorsun, öbür taraftan hareket çekerim sana, cehennemde görürsünüz" diye tepkiler alma potansiyeli aşırı yüksek. ve üstüne gelecek te aynı tavrın zıt perspektifinden "heheh noob yobaz, takunyalı, örümcek beyinli vs" gibi dalga geçme tepkileri yüzünden boka sarar bu tartışma..

eh en son murat belgenin başına gelenleri gördük şu 51. ayet tartışmasında, yakındır vakit gazetesinin "işte o yazar" isimli manşeti..

demek istediğim odur ki düzgün ortamı bulduğumda ne kadar seviyor olsam da bu gibi "public" alanlarda tiskiniyorum (tiksinmek bile değil bak! tisssskinmek, o derece) artık bu meseleleri konuşmayı

neyse konumuz neydi , o meşhur cevabı arayış.. eh douglas adams yazmış yıllar önce daha önce yazdığım gibi bu postta.. bilim adamları soruyu bulsun önce :p


edit:typo
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben yapay hayatı desteklemiyorum . Dini bir sebeple de değil ancak ciddi ciddi desteklemiyorum..

Günün birinde bu yapay zeka kendi kendini geliştirebilme özelliği içerecek.

O zaman hakkaten gelişip aramıza katılacaklar..

Sonranolur bilemem ..

Geyik yapmıyorum ciddi ciddi bunu destekliyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hmm evrimsel hesaplamarın kullanılabileceği bir sistemle kendi kendini geliştiren bir yapay zeka yaratmak her zaman mümkün olabilir diye hayal ettim hep :p ama herhalde konseptin genişletilmesi ve geliştirilmesi lazım. genetik hesaplamanında bir çeşit yapay zekaya bağlanması lazım. yani yapay zeka'nın kendisi değil sadece bir aracı olacak. onun tepesinde bir regülasyon mekanizması daha lazım.

otomasyonu yeterince kuvvetli olursa koşula göre kendi kendini geliştiren, değiştikçe gelişen bir sistem olabilir herhalde d: şu an evrimsel hesaplamaların parametreleri genelde kullanıcıya bağlı şeyler, duruma göre en uygun parametreleri seçip ona göre yaptırıyorlar hesabı. hmm evet bunu not edeyim, bu alana parametrelerin optimasyonu konusunda teoriler katmak lazım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben destekliyorum da mümkünse ellerine roket atar, claymore falan vermesinler mal mal. gerisi sorun değil :p bir de tabi izole bir ortamda yaratmak lazım bunları. yani nedir, dışardan içeri ve içerden dışarı her türlü iletişimin mekanik yollarla halledildiği bir ortam olmalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

önemli mevzu bence bu yapay zeka diye kastedilene irade verilip veril(e)meyeceği ki bilimin etiksel platformdaki en büyük tartışması bu şu anda


bir çok bilimkurgu filminde/hikayesinde görmüşsünüzdür irade sahibi olan robotlar falan..

bir varlık her ne kadar yapay olsa da eğer irade sahibi olursa modern dünyanın kabul ettiği yasalara göre ona haklar verilmesi gerekir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şimdi gödel's incompleteness theoremden ve son 50 yıldır ortada olan düşüncedeki belirsizlik konseptleri ve metin hoca ile başladığım araştırma sırasında rast geldiğim quantum and consciousness konulu makalelerden şöyle bir teori attım ortaya kendi içimde:

yapay zeka'nın tam anlamıyla bir yapay zeka olabilmesi için heuristic bir şekilde kendi yapabileceklerinin dışındaki çözüm kümelerine ulaşabilmesi lazım. yani nedir, kısmen şansa dayalı "denemelerle" yeni kombinasyonlar üreterek kendini geliştirebilmeli (bu durumda gödel's incompleteness theoremin belirttiği kısıtlamaların dışına çıkabilecekmiş gibi geliyor bana, ama yapay zeka bilgim ve discrete matematiğim yeterli olmadığı için dediğim doğru olmayabilir). Bunu da evrimsel programlama yapmak çok mantıklı geliyor. Fakat yapay zeka'Nın heuristic olmayan kısmı işte bu evrimsel programlama parametrelerini duruma göre optimizasyonu, hangi evrimsel programlamanın kullanılacağı ve ne zaman kullanılacağı tarzı olayları regule etmesi gerekiyor.

Zaten belirsizlik kuramı bulunduğundan beri schrodinger dahil bir çok teorik fizikçi, bildiğimiz insan aklında bile düşüncenin oluşumunda belirsizlik faktörlerini ve yani olasılığın etkisinin olabileceğini öneriyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bunun önemini şöyle anlatayım: insanlar yapay zekayı ve normal zekayı tamamen kendi "kontrolünde" ve "becerisi" dahilinden sonuca varan bir yapı olarak görürken, bu fikir işin içine şans faktörünü sokuyor, zeka'nın ise bu şans faktörü ile ortaya çıkan sonuçları denetleyerek en iyi sonuca varması gerekiyor.

yani zeka tamamen kendi kontrolünde sonuç üreten değil, üretilmiş sonuçları ve sonucu üreten mekanizmayı kısmen denetleyen bir yapı oluyor. dolayısıyla sonuç üretme aşamasında zeka'nın kabiliyeti ve kapasitesinden bağımsız sistemler ve etkiler olmuş oluyor. Tabi misal şimdi yapay zeka için bu evrimsel programlama olabilir dedim ama diyelim ki genel olarak bu A olsun.

Bu A mekanizması insanlar için nerden geliyor ve en başta nasıl üretilmiş gibi bir soru ortaya çıkıyor. Ama zaten insanlar için buna benzer önerilen sistem şuanda sadece quantumdaki belirsizliğin düşünme aşamasında bir etkisi olabileceği.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
ardeth'cim gödel'den gidip schrödinger'den çıkıp öyle bir bombardıman etmişsin ki kaçmış millet ehe

insan bilincine rakip bir yapay zekanın geliştirilebilmesi için öncelikle insan beyninin işleyiş mekanizması hakkında daha fazla bilgi edinilmesi lazım diye düşünüyorum. ayrıca vücuttan gelen algıların bu işleyişi nasıl etkilediğinin de çözülmesi gerek. bu konuda da vücudun yapay organlarla değiştirilmesi sırasında ciddi aşama kaydedilecektir muhtemelen.

tabii şöyle bir durum var ki tam anlamıyla insan zekasını taklit eden bir robot/yazılım/makine/her ne olursa yapıldığı takdirde bunun bir canlı olup olmadığı konusu çok ilginç. halihazırda canlı kavramının içine neyin girip girmediği konusunda dahi kesin karara varılabilmiş değil. dahası canlı olarak nitelendirsek bile esir ettiğimiz ya da ihtiyacımız olup/olmadığı halde düşünmeden yaşamlarına son verebildiğimiz türler var.

durum böyle olunca köleliği kendi türümüze karşı kaldırmışken, kendi yaratacağımız yeni bir türe mi uygulamış olacağız? olur da kendilerini korumak için ellerinden geleni yapmaya kalkışırlarsa biz kendimizi haklı görebilecek miyiz bunca yüzyıl ezilenlerin özgürlük mücadeleleri yüceltilirken?

çok ilginç, derin ve düşündürücü konular. şahsen bu alanda olabildiğince çok gelişme görebilecek kadar yaşayabilmeyi diliyorum. :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

malesef insan beyninin işleyiş mekanizması hakkında o kadar cahilizki ben zira bilgisayarların çalışma ve öğrenme mantığına analoji kurarak beyni açıklamaya çalışan çalışmalar duydum bizzat kendim :p kendi yarattığımız bilgisayarlardan beynimizin işleyiş mekanizmasını anlamaya çalışıyoruz komik. gerçi hepsi en sonunda tek konuya iniyor olabilir: information theory. Ah ah yaşar hoca gitmeden alcaktım o dersi neyse açarlar inşallah bi dahaki döneme tekrar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sam said:

tabii şöyle bir durum var ki tam anlamıyla insan zekasını taklit eden bir robot/yazılım/makine/her ne olursa yapıldığı takdirde bunun bir canlı olup olmadığı konusu çok ilginç.


burayı okuyunca aklıma startrek'deki Data ve onla ilgili bir bölüm geldi. orda starfleet, data'nın bir canlı olup olmadığıyla ilgili bir idari sorun yaşıyor ve buna bir mahkemenin karar vermesini bekliyordu. picard'ın savunması sonucunda data yeni bir tür! olarak tescilleniyordu. ama şöylede birşey var:

en tehlikeli görevlere hep data'yı tek başına gönderen de gene picard.

bilimsel bir konuya startrek yaklaşımı sergilemek başta komik gibi geliyor ama biz picard'ın yerinde olsak ne yapardık, onu düşünelim...

aslında fazla da düşünmeye gerek yok, başlığın kendisi bile done veriyor konuyla ilgili. yapay.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yok valla, star trek'in bazı bölümleri çok iyidir eski olsun yeni olsun. gayet düşünülebilir bakış açısı. :)

yapay kelimesi yanılgıya düşürmesin fakat, zira insan eliyle ortaya çıkarılmış canlı türleri zaten mevcut aşılamadan çiftleştirmeye kadar. insan müdahalesi olmasaydı bu türler varolmayacaktı.

yaşam kavramını da ayrıca tartışmak lazım, "canlı nedir?" sorusuna cevap aramak lazım. kriterler dediğim gibi halen saptanabilmiş değil, mesela çok ilginç bir örnek şöyle: "üreyerek soyunu devam ettirebilme canlı olmanın koşuludur" dersen mesela ki ilk bakışta çok isabetli görünüyor, katırlar cansız varlıklara dönüşüyorlar. (:P)

ve gene bu kritere bakarsan kendi kendini kopyalayabilen nanomakineler canlı sayılıyor bir anda. hoş, bunlar yapılacak olursa virüslerle aralarında ciddi bir benzerlik olacak mesela ki virüslerin bile canlı olup olmadığına karar verilemedi daha.

işte bu yüzden birkaç ayrı kritere bakılıyor genelde ama ghost in the shell'deki puppet master'ı yaparsak ve hafıza üzerinden bireysellik argümanını sunarsa apışır kalırız bence eheh
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu bilim de bi kere işe yarar bi şeyin peşinde koşsa keşke..

ne biliim;
"bilim yatay hayat peşinde!"
haber budur, gelişme budur! dört dönüm bostan yan gel yat Osman..

bunlarda ise mentalite farklı; dört bilinmeyenli denklem, bilimkurgu kassın Stanislaw Lem!

herneyse, yatayı teşvik edelim. tembelliğe davet edelim. bırakın yapayı mapayı! hem neyin yapayı iyi ki (silikonu karıştırma şimdi..) mis gibi gerçeği varken..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sam said:
ardeth'cim gödel'den gidip schrödinger'den çıkıp öyle bir bombardıman etmişsin ki kaçmış millet ehe


Ayrıca 1932de kurulup sonra kapatılan teorik bioloji kurumuna göre açıklanamayan biyolojik fenomenler fizik, biyoloji ve kimya kadar ancak matematik ve felsefe gibi bilimlerin de yardımıyla çözülebilir. Bu noktada gödel gibi insanlara ihtiyacımız var d: ayrıca bu gödels incompleteness theoremleri ilk gördüğümden beri diyorum, ileride çok önemli teorik atılımlarda kullanılacak bu teorem buraya da yazıyorum bunu ( hep sözlü söyledim bi yerde yazılı bulunsun :p ). Şimdilik daha felsefi ele alınıyor ama somut uygulamalarını ilerde göreceğiz bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...