Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

sözümona humanist geçinen insan (!)


Öne çıkan mesajlar

  • Genel Yönetici
Mesaj tarihi:
Sıralıyorum:

1 - Serbest çağrışımın nesini anlamadın? Koyu bile yaptım.

2 - Tammuz bir mevsim değil ve bunu bilmemen bile yazdığım hiç bir şeyi anlamadığını gösteriyor.(bkz. Tammuz)

3 - Determizm gerçekçilik demek değildir, determinizm nedensellik demektir... Oku ve öğren. Determinizm özgürlüğün tam zıttıdır.

4 - Realizm'e karşı romantizm mantıksız diyorsun. Öyleyse realizmin 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da hem klasizme hem de romantizme bir başkaldırı olarak çıktığını bilmiyorsun. (bkz. Realizm)

5 - Komünizm ile faşizm birbirlerinin karşısında değil diyorsun. Aferin, böyle devam et; arada aşağıdaki spoilerı oku ve Anti-Comintern nedir öğren.

[spo]Fascism and "Soviet" Communism are political systems that arose to prominence after World War I. Historians of the period between World War I and World War II such as E.H. Carr and Eric Hobsbawm point out that liberal democracy was under serious stress in this period and seemed to be a doomed philosophy. The socialist movement worldwide split as the leaders of the social democratic parties supported the war, while supporters of the Russian Revolution of 1917 formed Communist Parties in most industrialized (and many non-industrialized) nations.

At the end of World War I and the Russian revolution, there were attempted socialist uprisings or threats of socialist uprisings throughout Europe. Most notably in Germany where the Spartacist uprising in Germany led by Rosa Luxemburg and Karl Liebknecht in January 1919 failed. In Bavaria, Communists successfully overthrew the government and established the Bavarian Soviet Republic, that lasted for a few weeks in 1919. A short lived Soviet government was also established in Hungary under Béla Kun in 1919.

The Russian Revolution also inspired attempted revolutionary movements in Italy with a wave of factory occupations, a strike wave in Britain, the Winnipeg General Strike, the Seattle General Strike and other radical events. Many historians view fascism as a response to these developments -- a movement that both tried to appeal to the working class and divert them from Marxism and also appealed to capitalists as a bulwark against Bolshevism. Italian fascism founded and led by Benito Mussolini took power with the blessing of Italy's king after years of leftist unrest led many conservatives to fear that a communist revolution was inevitable. Throughout Europe, numerous aristocrats and conservative intellectuals as well as capitalists and industrialists lent their support to fascist movements in their countries that arose in emulation of Italian fascism. Meanwhile in Germany, numerous right wing nationalist groups arose, particularly out of the post-war Freikorps, which were used to crush both the Spartacist uprising and the Munich Soviet.

However, certain anti-communist authors have disputed the view of fascism as a reaction against socialist revolutionary movements and instead stressed what they believed to be essential similarities between Communism and fascism in both theory and practice. The noted Austrian School economist Friedrich Hayek, author of The Road to Serfdom, argued that various modern totalitarian movements, including fascism and Communism, have common philosophical roots both springing from the opposition to the liberalism of the 19th century. Anti-communists arguing from these positions see it as far more than a coincidence that Benito Mussolini himself was an enthusiastic Marxist socialist and a prominent member of the Italian Socialist Party before the World War I, while many philosophical founders of fascism, such as Sergio Panunzio and Giovanni Gentile, came from a Marxist or syndicalist background. Despite the similarities between communist and fascist ideologies, however, they are divided on the issue of what the foundation for the ideal society should be (communists focus on class solidarity, while fascists focus on national or racial solidarity).

With the worldwide Great Depression of the 1930s, it seemed that liberalism and the liberal form of capitalism was doomed; communist and fascist movements swelled. These movements were bitterly opposed to each other and fought each other frequently. The most notable example of this conflict was the Spanish Civil War, which became in part a proxy war between the fascist countries and their international supporters who backed Francisco Franco and the worldwide Communist movement (allied uneasily with anarchists and Trotskyists) which backed the Republican government and were aided chiefly by the Soviet Union.

Initially, the Soviet Union supported the idea of a coalition with the western powers against Nazi Germany as well as popular fronts in various countries against domestic fascism. This policy was largely unsuccessful due to the distrust shown by the western powers (especially Britain) towards the Soviet Union. The Munich Agreement between Germany, France and Britain heightened Soviet fears that the western powers were endeavoring to force them to bear the brunt of a war against Nazism. The Soviets changed their policy and negotiated a non-aggression pact with Germany, known as the Molotov-Ribbentrop Pact in 1939. The Soviets later argued that this was necessary to buy them time to prepare for an expected war with Germany. However, some critics question this claim, pointing out that along with a non-aggression clause, the pact also laid out extensive economic cooperation between the Soviets and Germans, in the form of the German-Soviet Commercial Agreement, providing Nazi Germany some of the materials it needed to build its war machine. This detail is used by the aforementioned critics to argue that Stalin expected the war to be waged solely between Germany and the Western Allies, with the Soviet Union keeping its neutrality while its two greatest enemies fought each other.

Whatever the case, it is clear that Stalin did not expect the Germans to attack until 1942, so he was taken by surprise when Nazi Germany invaded the Soviet Union in June 1941, with Operation Barbarossa. Fascism and Communism reverted to their relationship as lethal enemies - with the war, in the eyes of both sides, becoming one between their respective ideologies.[/spo]

6 - Determinizm, mantık, realizm ve komünizm arasındaki ilişkinin aynısı özgürlük, tutku, romantizm ve faşizm arasında da var. Bunlar ötekine karşı olarak birbirlerini doğuyorlar. Realizm komünizme dönerken, romantizm de faşizm'e dönüyor.

7 - Metaforun ne olduğunu gerçekten öğrenmen lazım.

8 - Eğer bu günü geçmişten ayrı olarak düşünüyorsan asla sağlıklı sonuçlara varamazsın.

9 - Nevrozun anlamını öğren.

10 - Afili tanımlar kullanmadım, göndermeler yaptım, ama anlaşıldığı kadarıyla sen anlamadın.

11 - '' Bir çelişki grubunun önemindeki kayma, o grupdaki sıradanlığa olan baskıyı arttıracaktır daima. Ama eğer birey, yönetici bireylerden aşırı uzaklaşmış ise çelişkiler kümesini küçültme eğilimi güçlenir. Bu da bir bastırılmış duygular kümesi ile birleşerek faşizmi ve onla birlikte gelen çok tehlikeli kolektif bilinçsizlikler kümesini doğurur.'' Bu bir faşizm tanımıdır ve bilimsel bir şekilde yazılmıştır. Eğer bilimsel kitaplar açarsan bunun gibi bir sürü tanımla karşılaşırsın.

12 - Ontoloji (varlık felsefesi), ''Cotigo, ergo sum.'' demek değil. Ve elbette Platon'un doğru tanımı içine inanç ve gerçek girdiği için akla varlığı getiriyor. Ve idea varlığın tanımıdır sadece.

13 - ''Varlık kavramı! Sanki bu kavram kelimenin etimolojisinde önceden mevcut en sıradan emprik kaynağı gösteriyor izlenimi veriyor. Çünkü temeldeki/dipteki esse “nefes almak” anlamına gelir: eğer insan onu başka herşey için kullanırsa, kendi soluduğu ve bir metafor vasıtasıyla, yani, mantıkdışı birşey vasıtasıyla nefes aldığı ve yaşadığı inancını diğer şeylere transfer eder ve onların varlıklarını insani benzerliklerine göre soluyan şeyler olarak anlar. Bu durumda kelimenin özgün anlamı hemen unutulur; ancak geriye kalan, insanın diğer şeylerin varlığını kendi varoluşuna benzerliklerine göre, dolayısıyla antropomorfik tarzda ve bir bakıma, mantıkdışı transfer vasıtasıyla kavramasıdır.'' Bu bir varlık tanımıdır ve baştan sona metaforlarla doludur.

14 - Nietzsche'nin hakikat tanımının varlık ile olan ilişkisini anlayabilmen lazımdı. Ve takrar ekliyorum: Serbest çağrışımın nesini anlamadın?

15 - Dünyadaki tüm dinlerin ana amacı mantık ile tutkuyu birbirlerinden ayırmaktır. Yani tüm peygamberler bilmiyor muydu ki bunlar bağdaşabilir. Tebrikler, tanrılardan daha bilgesin!

[ Mesaj 01 Temmuz 2007, Pazar - 22:57 tarihinde, GERGE tarafından güncellenmiştir ]
×
×
  • Yeni Oluştur...