sir Mesaj tarihi: Haziran 10, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2007 henüz kimsenin görmeye cesaret edemediği bir rüyadan çıkıp geldi. saçlarındaki karaltılarda sihirli hayvanlar saklanıyordu. hipnotize edici bir sesle beni usulca ağlattı. gözyaşlarımla görüşüm temizlendi ve ona bakıp daha önce hiç gülümsememişim gibi gülümsedim. insanlar bu hisse eşdeğer bişey bulamadıkları için dine, tanrıya inanıyor olmalıydılar. çünkü onun gelişi, her kapıyı açabilecek bir anahtara benziyordu. ben, içimde bu denli çok kapı olduğunun farkında bile değildim. onun gelişi, bir değişimdi, başlı başına bir devrimdi, yeni bir hümanizm anlayışının, daha büyük bir tasarının bilinciyle, kendisini varlığımın özüne kopyalamasıydı. herkes tutkuyla öpeceği, sımsıkı sarılacağı birisini bulduğunda, bütün dünya mutlu olacaktı. bunu bir insan yapabiliyorsa, iki insan da yapabilir. iki insan da yapabiliyorsa üç, üç insandan dört, dörtten beş ve sonra da yedi buçuk milyar insan.. onun aydınlığı sayesinde farkettik içimizi kaplayan karanlığın boyutlarını. herşeyi eksik yaşamıştık, yüzeyselliğimizi derinlik sanmıştık, kendi egomuzda boğulmuştuk. bütün hislerimizi, isteklerimizi kırpmıştık, bir takım normlara uydururken, şaşalı isimler takmıştık aramızda geçenlere. ilkelliğimizi, içgüdülerimizi cezalandırmıştık, ama eyleme dökülmeyen bütün düşünceleri yüceltmiştik, tam tersini yapmamız gerekirken! bütün pisliğimizi, kokuşmuşluğumuzu gözardı etmiştik. ta ki onun, bize simli aynalar doğrulturcasına gelişine, salına salına ruhumuzu ele geçirişine kadar. artık hiçbişey eskisi gibi olmayacaktı. ve zaten hayatta hiçbişey eskisi gibi olmamalıdır! o güç belki bir insandır şimdi, belki sevgidir, aşktır, belki müziktir, sanattır, belki evrenin ve varlığın ve zamanın içimizdeki uzantısıdır..bunu herkes kendisi için tanımlamalıdır ve onu herşeyden, herkesten üstün tutmalıdır. başka türlü mutlu olmak mümkün değildir. kabullenmek, yenilmek, ağlamak, kendini ve bütün bildiklerini inkar etmek, ona teslim olmak, kendinden geçmek..şarttır! üstelik bütün bunlar, yalnızca bir başlangıç. daha yola çıkılmadı, yalnızca çıkmamız gerektiği anlaşıldı. yol, ışığın tekrar yitirilmesi, öğrenilen herşeyin inkar edilmesi anlamına gelebilir. ona ulaşmak için önce ondan kurtulmak, onu inkar etmek bile gerekebilir. ama bu döngü bir kez yaşanmışsa eğer ve cevap aynı kalmışsa, denge kurulmuş demektir. bu his bir kez yakalandıktan sonra, özgüven ve karşılıklı anlayışın da yakalanması işten değildir. ufak kavgalara, triplere, sinir bozucu isteklere, baskılara, sorgulara, kıskançlığa gerek kalmayacaktır o noktada, herşey kendiliğinden gelişecektir ve yerli yerine oturacaktır. onun gelişi hayatınızı kökünden değiştirecektir. şimdi yapılması gereken, bu hissin insandan insana yaygınlaştırılmasıdır. boyayla kaplanan duvar yazılarını, üşenmeyip tekrar yazmak gerek. dalga geçilen, unutulan veya yalnızca bir am bulma aracı olarak kullanılan romantizmi yeniden diriltmek gerek. temeller sağlam atıldığında, bina binlerce yıl sağlam kalacaktır. içimizdeki onca pisliğin arasında bile parıltısını kaybetmeyen o gücün dışarıya akmasına izin vermek şarttır. hatalarımızla, yalanlarımızla, yenilgilerimizle, sapıklığımızla bütün benliğimizi sarıp sarmalamamız ve kendimizi affetmemiz gerekmektedir. kendimizi affettikten sonra, başkalarını da affedebiliriz ve herşeyi, sevgiyi, ahlakı, özgürlüğü, demokrasiyi yeniden tanımlayabiliriz. eskiyen, işe yaramayan, kendini tekrar eden her türlü düşünce ve davranıştan derhal vazgeçilmelidir. görmeye cesaret edemediğimiz rüyaları görmek, olmayacak, çocukça görünen hayalleri gerçekleştirmek ancak böyle mümkündür. onun gelişi, ancak bütün dünya değiştiğinde anlam bulur. haydi durma, ağla, ağla.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Villians Mesaj tarihi: Haziran 11, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 11, 2007 cesaret edilemeyiş aslında bizi bizden uzaklaştırıken hiç farkına varamıyoruz kaçırdığımız şeyleri bir anlık yada bir ömür boyu farketmez önemli olan kaçırmamaktır söz konusu bizler insanlar kendimize bencil etrafımza bencil oluyoruz ama aslında herşey biz insanlar içinde şutlamaya gelince ne güzelde yapıyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
duende Mesaj tarihi: Haziran 18, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 18, 2007 chuck palahniuk: "beyaz zencilerin" bizim anlayamayacağınız kadar sıkı aşık olduklarını, karşısındakini bizim hayal edemeyeceğimiz kadar sevdiğini söylüyodu. sanırım beyaz zenci böyle aşık oluyodur... bu hisse eşdeğer bişey bulamadıkları için dine, tanrıya inanıyor olmalıydılar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar