Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Tanrının Yokoluşu ve Diş Ağrısı


Asteroth

Öne çıkan mesajlar

Biraz sağdan, biraz soldan fikir aparttım, ağrıyan bir diş için 15 dakikada yazdım valla. Zaten kafa 1 milyon =P

----------------------------------------------------------------------------

Tanrının Yokoluşu ve Diş Ağrısı

"Fakat bu bütünüyle manasız bir önerme" diye çıkıştı lüks giyimli beyefendi. Yaklaşık 15 dakikadan beri karşısındaki delikanlıyla tartışıyordu ve işler hiç de iyi gitmiyordu. Delikanlı rahat bir tavırla önermesini püskürtmüştü; "Oh inanın bana bakış açınızı tamamen değiştirdiğinizde ne kadar mantıklı olduğunu göreceksiniz" Bu cevabın ardından etrafta kısık gülüşmeler duyulabiliyordu. Lord Earwick oldukça tecrübeli bir tartışmacıydı ve komik ismine rağmen çevresinde gayet saygı duyulan birisiydi. Oysa ki şimdi karşısındaki yeniyetme tarafından ciddi anlamda köşeye sıkıştırılmış durumdaydı.

Delikanlı bir cevap beklemeden sözüne devam etti -zaten Lord Earwick'in de verebileceği bir yanıtı da yoktu- ; "Bakın Lordum, 'bir varlığın gerçekliği', ona olan inançla doğru orantılıdır. Tanrının yokoluşunda bu kuralın doğruluğu tam olarak kanıtlanmıştı" Etrafta önce bir sessizlik, sonra da gencin sözlerini onaylayan bir uğuldama duyuldu. Ne de olsa öne sürdüğü şey, artık tüm dünya tarafından bilinen bir gerçekti. İnsanlığın tanrıya inancının en az olduğu dönemlerde, Tanrı artık bu saygısızlığa dayanamayarak dünyaya inmiş ve insanlara sormuştu; "SORUN NEDİR?" İnsanların bu olağanüstü duruma yanıtı gayet basit olmuştu; "Artık sana inanmamız için herhangi bir neden yok!" Gerçekten de, insanlar artık tanrıya ihtiyaç duyacak durumda değillerdi. Dünya geri dönülemeyecek kadar kötü yaralanmıştı ve son gelen peygamberin gökyüzüne yükselirken ayağının kayması ve kafa üstü yere çakılması -ki çok fena bir şekilde yaralanmıştı ve daha da fena küfürler savurmuştu- mucizelere olan inancı da yok etmişti. İnsanlar da husumetlere devam etmektense, kalan günlerini eğlenceyle geçirmeye karar vermişlerdi. İşte bu basit cevap da, tüm bunların bir sonucuydu. Doğa kanunları, gerçekten enteresan bir şekilde yerine gelmiş ve varolması için herhangi bir neden kalmayan tanrı da verilen bu küstahça cevabın ardından ilahi bir şaşkınlıka -kelimenin tam anlamıyla- yokolmuştu.

Her neyse, tartışma sonlanmaya yakındı, zira delikanlı kartlarını iyi oynamıştı. Lord Earwick ise inatçı bir adamdı ve son bir kez karşı çıkmadan bu tartışmanın bitmesine izin verecek gibi görünmüyordu; "Sizi tam olarak doğru anladığımdan emin değilim. Yani siz dişimin ağrısına olan inancımı kaybettiğimde, onun yok olacağını mı savunuyorsunuz?" Genç, Lord Earwick'in beklemediği bir şevkle atıldı; "İnanın beni tam olarak anlamış bulunuyorsunuz Lordum. İnancınızı kaybettiğiniz anda acının da kaybolduğunu göreceksiniz." Lord Earwick önce inatçı mizacı gereği karşı çıkmayı düşündü, ama dişi gerçekten çok ağrıyordu ve bu da dikkatini fazlasıyla dağıtıyordu. Hem zaten gencin fikirlerini kabul etmesi tartışmayı kaybetmesine neden olsa da, o berbat diş ağrısından kurtulmasına yardımcı olabilirdi. "Pekala" dedi mağrur bir edayla "bunu denemeyi düşüneceğim." Alkışlar arasında genç Lord'un önünde eğildi, her ne kadar tartışmayı kazanmış olsa da, karşısındaki kendinden daha saygın bir kişilikti ve genç de terbiyesiz birisi değildi.

Lord Earwick sabah uyandığında diş ağrısından eser yoktu ama hâlâ o korkunç ağrı olmasaydı tartışmayı kazanabileceğini düşünüyordu. Kahvaltısını yaparken uşağının getirdiği gazeteyi okudu ve modern tıptaki gelişmeler bölümünde dün tartıştığı genci görmenin şaşkınlığıyla kahvesinin bir kısmını üzerine döktü.

[ Mesaj 19 Mayıs 2007, Cumartesi - 05:41 tarihinde, Asteroth tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazıyı okuyordum ki birşeyden rahatsız oldum ve bıraktım.
Lord Earwick nedir yahu? Nedir bu İngiliz tarihi özentiliği
Aferdersin belki biraz sert olmuş olabilir ama yani madem yabancı birşey yazıyosun ingilizce falan yazsaydın daha anlamlı olurdu.
Türkçe bir yazı yazıyorsan da Elalemin "lordlarını" okuayamayacağım.

[ Mesaj 21 Mayıs 2007, Pazartesi - 13:21 tarihinde, Sensible tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

öff sanane be. ne alakası var abicim lord earwick ismini kullandı diye inglizce yazması falan, özentilikle de alakası yok, belki hikayedeki adam ingiliz falan filan gereksiz gereksiz, saçma saçma eleştiriler yapmayn plz al ben de plz yazdım ben de özentiyim sdfsdf beyenmiyosan okuma lord mord çok da biyerinde burdaki insanların merak etmiyoruz senin okuyup okumadığını
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şimdi Lord Earwick isminde takılmışsın, üstüne bir de "İngiliz tarihi özentiliği" demişsin de, Google'a "Lord Earwick" yazdığın zaman ilk gelen 2 link benim yazımı koyduğum siteler. Yani nedir, İngiliz tarihiyle falan alakası yoktur ismin, kıçımdan uydurulmuştur.

İşin içinde "Lordlar"ın, geniş katılımlı bir partinin ve bu kadar kasış tartışma cümlelerinin olmasının yegane sebebi de okurken aklıma Oscar Wilde'in yazış tarzının gelmesi.

Zaten daha önceki yazımda da belirtmiştim, Douglas Adams'ın absürd mizah anlayışına da hastayımdır okumaya başladığımdan beri.

Kısacası yerli bir Oscar Wilde, bir de Douglas Adams yok etkilenebileceğim. Eh, bu yazarları da sürekli anadillerinde okuyunca etkileniyorsun sonuç olarak.

Yalnız şu noktaya kızdım ben, sen de kusura bakma;

"Madem yabancı birşey yazıyorsun İngilizce yazsaydın."

Yani o kadar sığ bir yorum olmuş ki...

Yabancı bişey dediğin nedir? İnanç sadece ecnebilere mi mahsustur? Yoksa sen bütün yazıyı eleştirmek isteyip bunu tek bir isim üzerinden mi yapmaya çalışıyorsun?

Bunun üstüne bir de ;

"Türkçe bir yazı yazıyorsan elalemin lordlarını okumayacağım" demişsin ki, komik geldi. Sanki ben geçimimi sizin bu yazıları okumanızla kazanıyorum veya sizi yazılarımı okumanız için inanılmaz baskı altında tutuyorum. Okuma arkadaşım, senin kaybın olur, bana ne =)

Haa bir de tunca sçs cnm /çiçek
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aıhaha.. güzelmiş.. çok beğendim ben.. aklıma birden
Romeo Dallaire geldi;
"I know there is a God, because in Rwanda I shook hands with the devil. I have seen him, I have smelled him and I have touched him. I know the devil exists and therefore I know there is a God."

gereksiz bilgi öbeği: amcam eski bi general ve humanitarian (türkçesi ne bunun?) zamanında 94-95 yıllarında ruanda'ya gitmiş.. Tutsiler ve hutular çarpışıyormuş tabi.. neyse işte gereksiz bilgimi de vermiş oldum mutluyum.. kitabı var işte adamın Shake hands with the devil diye..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...