Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Beykoz vapuru


malik

Öne çıkan mesajlar

Laik rejimi değiştirmeye çalışan, Cumhuriyetimize düşman olan, halkından oyları dini kullanarak toplayan, medyadaki gücü sayesinde herşeyi saptıran, ordumuzu bir tehditmiş gibi göstermeye çalışan ve halkına karşı hayvanmış gibi davranan ve onları bilerek destekleyen herkese kafam girsin.

[ Mesaj 21 Mayıs 2007, Pazartesi - 02:55 tarihinde, Absolut tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Beyler adam birşeyler yazmış ve benim düşüncelerimi temsil ediyor diyor bu kadar üstüne gidilmez bi insanın farklı görüşlere sahip die neyse(tabii sizin için vatan haini ama yinede sakin olun lütfen ve saygı)
Birde şunları koymak istiyorum

------------------------------------------------------------------------
Bikini ve laiklik

Kadınların ne giyip ne giymemesi gerektiği konusunda erkekler arasındaki tartışma sürüyor.
Her yaz arifesi, aynı bikini firmasına ait aynı fotoğrafın, aynı panoya asılmasının halkın ahlakını bozup bozmayacağını, laikliğe darbe vurup vurmayacağını konuşup duruyoruz.
"Bu fotoğraftaki kadın çok açılmış" diyen belediyeci erkekler, "Size kalsa hepten örtersiniz" diyen tekstilci erkeklerle atışıyor.
Bizse 21. yüzyılda hala "örtünme" meselesine saplanıp kalmış olmanın utancını yaşıyoruz.
Örtünen kadınların kıyafetine müdahale edilmesinden yakınan belediyeler, örtünmeyen kadınların afişlerine müdahale ederken suçluluk duymuyorlar.
Yaptıkları müdahaleyle "Bunlar hepimizi örtecek" kaygısına da benzin döküyorlar.
Ve kaygılananları, bikini yanında saf tutmaya zorluyorlar.
Türban karşısında bikini, laikliğin bayrağı haline geliyor.
* * *
Oysa önemli olan, kimsenin diğerlerinin kıyafetine müdahale etmediği bir toplumsal hoşgörü ortamı yaratabilmek...
Laiklik aslında bunun güvencesidir. Günümüzde herkes kendi cephesinden tarif etse de, temelde iki yüzü vardır:
Birincisi; inanç hürriyetini güvence altına almak...
İkincisi; dinin siyasal, toplumsal alanı kuşatmasına engel olmak...
Kimseye "Niye başını örtüyorsun" diye sorulamaması laikliğin birinci işlevidir.
"Bikinime karışamazsın" itirazı, ikinci işlevi...
Bu iki işlevin gri alanı, kamusal alanda karşılıklı saygı gerektiren mecralardır:
Ülke laiktir diye camiye bikiniyle girilmez; ama laik bir ülkede ilkokul çocukları da örtünmeye zorlanamaz.
Bu asgari müşterek, herkese yaşam alanı yaratır.
* * *
Son tartışmanın beni rahatsız eden boyutu şu:
Son zamanlarda biz laikliği "bikini, içki, zina" cephesinden savunur olduk.
Bazı işgüzar belediyeler içkili lokantalara ruhsat mı vermiyor; hurra orada içkili toplantılar düzenliyoruz.
Bikini reklamları mı yasaklanıyor; cömert dekolteli afiş asmaya çıkıyoruz.
Hükümet tabanına göz kırpmak için zinayı cezalandırma denemesi mi yapıyor; "Zina hakkımız, söke söke alırız" diye bağırıyoruz.
Bu yüzden ülkenin mütedeyyin kitlelerinde laiklik, "azgın teke sendromu"yla karıştırılıyor.
Ekrandaki paparazzi manzaralarıyla özdeşleştiriliyor.
* * *
Oysa mesela zorunlu din dersleri, bikinili reklam yasağından çok daha derin yaralar açıyor laiklikte...
İlkokuldaki çocuğum, din dersinde anlatılanlarla, Atatürk'ün yazdığı "Medeni Bilgiler" kitabı ya da biyoloji kitabı arasındaki farkı çözmekte zorlanıyor.
Ülke sorunlarını "Bir de ulemaya soralım" diyen Başbakan ya da "Dindar bir cumhurbaşkanı" isteyen Meclis Başkanı veya "put" diye heykele tüküren Belediye Başkanı, "Dekolteli ilan yasak" diyen darkafalıdan daha fazla zedeliyor laikliği....
Ayrıca laikliğin dekolte üzerinden savunulur hale gelmesi, insan vücudunun (sadece bikinide değil, ilgili ilgisiz her yerde) iştah açıcı bir reklam unsuru olarak teşhirine yıllardır karşı koyan feminist, devrimci görüşleri de bastırıyor; onları reklamcıların saffına itiyor.
* * *
Laiklik bizi, perişan İslam coğrafyasından farklı kılan hayati unsurdur; dindarların da güvencesidir.
Onu sadece "şarap, dekolte, zina"ya indirgemeyelim.

Can Dündar
------------------------------------------------------------------------

Cambaza bak, cambaza!..

NEYSE, yeni bir oyuncak bulduk, onunla oynayıp vakit geçireceğiz: "Bikinili mayo afişleri asılsın mı, asılmasın mı?"
Asılsa ne olur, asılmasa ne olur?
Hiçbir şey olmaz ama, AKP bu gibi işlerde o kadar sabıkalı ki, arkasından ne geleceğini az çok herkes biliyor, tahmin ediyor da ondan... Elbette "bikinili mayo" reklamının yasaklanması ne laikliği götürür ya da getirir ama, adamların kafasında bunlar varsa, arkasından ne çıkacağı belli oluyor.
* * *
ŞU uğraştığımız işe bakın, "kamu dış ve iç + özel dış borç 408 milyar doları bulmuş" biz hâlâ bikinili mayo reklamının kavgasını yapıyoruz. Ama neyleyelim ki "Bu borç, AKP iktidara geldiğinde 219 milyar dolardı, şimdi ise yüzde 86 artıp 408 milyar doları buldu" demenin kıymeti harbiyesi yok, kimse aldırmıyor!
Ama "Bikinili mayo reklamı yasak!" dedin mi ilgilenen çok!
Haksız da sayılmazlar, Belediye Başkanlığı'nın ilk yıllarında "bale sanatı" için "belden aşağı sanat" benzetmesi yapanların bikinili mayo afişine hangi gözle baktıklarını kestirmek zor değil!
* * *
EVET, biz bikini mayo reklamlarıyla uğraşırken, bakın memlekette neler oluyor...
Meclis'in kabul ettiği uluslararası bir anlaşmayla bir banka kurulmuş: Ekobank...
* * *
NASIL bir bankaymış bu banka:
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası arasındaki anlaşmada yer alan 'Ekobank' merkez anlaşmasının ilginç bazı hükümleri bakınız nasıl düzenlenmiş. Bankanın yerleştiği mekân tecavüzden masun olacak, Bankanın yasal dokunulmazlığı olacak. Bankanın arşivleri incelenemeyecek. Banka görevlileri yapmış oldukları fiiller bakımından görev veya hizmetleri sona erdikten sonra dahi yasal takibattan masun olacak. İdari, adli, askeri veya polis, hükümetin hiçbir görevlisi veya kamu yetkisini kullanan hiçbir şahıs banka mekânına giremeyecek. Banka kazancı, kârları gibi her türlü varlık gelirleri, KDV, vergi gelirleri, stopaj ve damga vergisinden muaf olacak.(...) Bu bankanın kuruluşu bana Osmanlı'nın çöküş dönemindeki kapitülasyonları, Osmanlı Bankası'na tanınan imtiyazları hatırlattı."(x)
* * *
KİM söylüyor bunları?
Aydın Ayaydın...
Kimdir Aydın Ayaydın?
Özgeçmişinde "Bankalar Birliği Başkanı, Emlak Bankası, Vakıflar Bankası, Şekerbank Genel Müdürü, ekonometri profesörü, üniversite öğretim üyesi, Rekabet Kurulu Başkanı... " sıfatları olan...
* * *
ÇOCUKLARI kandırırken "Cambaza bak, cambaza!" derler.
Çocuk havada cambaz ararken, elindekini alırlar.
Şimdi de bizim cambazımız "bikinili mayo" reklamı....
Yakında bir başkasını ararız, malı da götüren götürür!

Hasan Pulur

----------------------------------------------------------------------

He şimdi burada tartışılan konuyla alakalı değil bunlar ancak zaten konuda bırakılmamış ortada artık sataşmalar başlamış.O yüzden farklı olmasına rağmen bugünün milliyetinden beğendiğim iki makaleyi koymak istedim buraya.Özellikle Hasan Pulur'un ki önemli bence
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çok garip ya.
sen demokrasi diyceksin ama 1/3 oyla meclisin 2/3 üne konmayı konuşmayacaksın.

hepsinden önce, itimad ettiğiniz anayasa 12 Eylül darbe anaysası, yani milletin yaptığı bir anaysasa değilki. e o anayasaya uymak neden demokratik olsun.

anayasa değiştirecek çoğunluğun var madem demokratsın değiştir.
ama yok çünkü aslında çok çok memnunsun "demokrasi" sadece senin işine yaradığı zaman "demokrasi" çünkü.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...