Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Baykal : Ülke çatışmaya sürüklenir


Giovanni

Öne çıkan mesajlar

CHP Başkanı Deniz Baykal, dün yaptığı basın toplantısında Anayasa Mahkemesi'nin " 367'ye gerek yok " demesi halinde " ülkenin çatışmaya sürükleneceğini " söyledi.
Baykal'ın Anayasa Mahkemesi'nin kararını etkilemek istediği apaçık ortada. "Evet, 367 gereklidir" kararı çıkarsa hemen seçime gidilecek.
Bildiğiniz gibi CHP Başkanı seçimlerin 5 değil 4 yılda bir yapılmasını istiyor ama mesela yüzde 10 barajına hiçbir ciddi itirazı yok.
Niye? Çünkü...
AKP yüzde 34.28 oyla Meclis'teki sandalyelerin (şu anda) yüzde 64'üne sahip. Ve bu durum haklı olarak eleştiriliyor.
İyi ama CHP de yüzde 19.39 oyla Meclis'teki sandalyelerin (şu anda) yüzde 27'sine sahip!
2002 seçimlerinin ardından Meclis açıldığında bu oran yüzde 32'ydi. Bazı milletvekilleri partiden ayrılınca oran düştü.
Buradan hareketle seçime yüzde 10 barajıyla gideceğimizi söyleyebiliriz.
Diyelim ki yeni Meclis dört partiden oluştu. AKP 280 milletvekili kazanabildi. Diğer üç parti ise kalan 270 sandalyeyi bölüştü.
Peki oradan ne çıkar?
Ben size söyleyeyim: Bürokratik elit kendi beğendiği bir adayı Meclis'e seçtirene kadar bu krizi sürdürecek. Bunda kararlı görünüyor.
Soracaksınız: "İyi ama bu tahmin, Anayasa Mahkemesi'nin ' 367 gereklidir' demesi durumunda geçerli. Ya tersine karar verirse? Ya Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilirse?"
Olaya ' zümreler' açısından baktığımda şunu görüyorum: Evet cumhurbaşkanının, Askeri Yargıtay üyelerini ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini seçmek gibi Silahlı Kuvvetler'le ilgili yetkileri vardır. Ancak bunlar zaten orduyla diyalog içinde yapılır.
Cumhurbaşkanının asıl etkisini sivil bürokrasi üzerinde görüyoruz. Yetki alanında Yükseköğretim Kurumu, Anayasa Mahkemesi,
Danıştay, Yargıtay gibi kurumlar var.
Şapkadan tavşan çıkarır gibi 367'yi ortaya atan kim? Yargıtay'ın eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu .
Yani bir hukukçu.
Onun en büyük destekçisi kim? Kendi belirlediği rektörleri arkasına toplayarak, siyasal parti başkanı gibi basın toplantısı düzenleyen YÖK Başkanı Erdoğan Teziç .
O da bir hukukçu.
367 konusunda ' teknik ' bir karar alması gereken mahkemeye, "Anayasa Mahkemesi iktidar karşısında ' denge rolü' oynamalıdır" diyerek, ' siyasi bir karara' göz kırpan kim? Mevcut Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi'nin eski Başkanı Ahmet Necdet Sezer .
Bir hukukçu daha!
Bu 'hukuksal' baskıya bir de şunları ekleyin: 'Mitinglerden siyaset çıkaran' Deniz Baykal'ın, "ülke çatışmaya sürüklenir" korkutması... Büyük olasılıkla Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a rağmen yayınlanan ' internet bildirisi'...
Düne kadar birbiriyle kavga etmeyen ' başı açıklar' ile ' başı kapalılar' şimdi mi kavga edecek? AKP'li İstanbul Belediyesi mitingcileri otobüsleriyle bedavaya taşımadı mı?
Kendi hallerine bırakıldığında bu kesimler birbiriyle kavga etmez. Evet etmezler ama ettirilirler!.. " İcabında biz onları kapıştırmayı biliriz " zihniyetini de unutmayın.
İşte böyle bir 'zümre analizi' yaptığımda ben " 367 gereklidir " şeklinde bir karar çıkmasını bekliyorum.

Emre Aköz
1.05.2007 tarihli köşe yazısından
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya anayasa mahkemesi bu laflardan etkilenir mi sence?

anayasa mahkemesinin basinda kimler var nasil insanlar var nasil bir kurulus.
böyle sözlerden etkilenebilcek bir kurulus mu?

[ Mesaj 01 Mayıs 2007, Salı - 13:46 tarihinde, GEd tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Anayasa Mahkemesi özerk bir kurumdur ve dış etkilere bakarak karar vermez. Bunun içinde raportörün kalkıp CHP'ye "önerinizi geri çekin" demesi de dahildir.

Öte yandan burada çatışmaya sürüklenme ortamı zaten şu an mevcut. sokaklara dökülen milyonlar bunun en güzel örneğidir. ha bu durum daha da sivrilip 80 darbesi
öncesine dönebilir ortam.

buradaki arınçın söylediği "367 geçmeyip, Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam edecektir" sözünden daha etkileyici bir şey değil bence...

[ Mesaj 01 Mayıs 2007, Salı - 14:16 tarihinde, MrLevie tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ne kadar komik, boşuna Hukuk okuyorum resmen. Demekki insanlar işlerine geldiğinde, hukuku tanımayıp, kafalarına göre hukuk yapıyorlarmış. 367 furyasına sürüklenen arkadaşların Anayasa'nın 102. Maddesini okumalarını öneriyorum. Nitekim bu soru, geçen yıl sınavda sorulmuştu, cevabının da 367 ile alakası yoktu. Hocamızda Prof, eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yukarıdaki yazıyı okumadım ama Baykal'ın açıklamasını canlı canlı izledim. Baykal açıklamasını yaparken özellikle vurguları "Anayasa Mahkemesi benim görüşlerimden etkilenecek bir mahkeme değildir, en yüce mahkemedir, bu nedenle bu cümlelerim Anayasa Mahkemesini etkilemez." dedi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

MrLevie mahkemeden öyle bir karar çıkması bana şu anda imkansız geliyor. Şimdiye kadar 367 rakamını savunan bir hukukçu görmedim. (ideolojisi ve şahsi menfaatlerine göre hukuğu kullanan insanları tenzih ediyorum). Anayasa Mahkemesi'nden öyle bir karar çıkacağını sanmıyorum. Çıkarsa yargının bağımsızlığı bir kez daha tartışma konusu olacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
MrLevie mahkemeden öyle bir karar çıkması bana şu anda imkansız geliyor. Şimdiye kadar 367 rakamını savunan bir hukukçu görmedim. (ideolojisi ve şahsi menfaatlerine göre hukuğu kullanan insanları tenzih ediyorum). Anayasa Mahkemesi'nden öyle bir karar çıkacağını sanmıyorum. Çıkarsa yargının bağımsızlığı bir kez daha tartışma konusu olacaktır.

RTE de öyle diyor... Doğru ya da yanlış, Anayasa Mahkemesi en doğrusuna karar verecek zaten, ama 367 gerekli çıkmazsa ülkenin durumunu şimdiden düşünmeye başlayalım...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sağduyu;
sadece sağduyu ve gerçekçilik. Atatürk'ün insanların anlayamadığı en büyük özelliği bence.

Sistemler mükemmel olabilir,adalet mükemmel olabilir.
kurallar konmuş belirli çizgiler çizilmiş olabilir.
Ama
Burda unutulmaması gereken en önemli faktör,bütün bunların insan üzerine kurulduğudur. Ve insan kesinlikle bu kurallar çerçevesinde mükemmel olamaz.
Sistem mükemmel olsa bile, hata olan insan hep birşey çıkaracaktır.
Bu yüzden, gerçekçiliğimizi kullanıp böyle bir kriz ortamında ülkeyi kısa ve uzun vadede en iyi yönde etkileceyek seçimi yapmalı anayasa mahkemesi.

Kanunen 367 gerekmeyebilir, peki ya u kriz ortamında?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kime göre kriz? Demokrasiden bahsediyorsak, kitlelerin görece olan düşencelerine hukuk'u alet etmemek gerekir. Hele de Anayasa Mahkemesi gibi, yargının zirvesindeki kurumda bunun olmaması lazım. Son günlerin moda lafındaki gibi, Türkiye Muz Cumhuriyeti değildir. Uygulanmayacak olan kanunların Anayasa'da ne işi var o zaman. Eğer ille de bir kılıf bulunacaksa, bu kanuna dayandırılmamalıdır...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Kime göre kriz? Demokrasiden bahsediyorsak, kitlelerin görece olan düşencelerine hukuk'u alet etmemek gerekir. Hele de Anayasa Mahkemesi gibi, yargının zirvesindeki kurumda bunun olmaması lazım. Son günlerin moda lafındaki gibi, Türkiye Muz Cumhuriyeti değildir. Uygulanmayacak olan kanunların Anayasa'da ne işi var o zaman. Eğer ille de bir kılıf bulunacaksa, bu kanuna dayandırılmamalıdır...


"Hedefimize ulaşana kadar demokrasi bizim için bir amaç değil araçtır." diyenler ülkenin başındayken demokrasiden söz ediyoruz. Bu ülkeyi Avrupa İnsan Hakları mahkemesine dava eden kim? ABDullah Gül'ün karısı değil mi? O mu gelmeli başa ey hukukçu? Ülkene üzülmez misin?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hepimize göre kriz,
Burda o dediklerinden çook daha önemli eyler var ipin ucunda.
Anayasa mahkemesinin 367'yi yetersiz çıkarması, belki insanlarda yargının bagımsızlıgını suphelendırecek dusunceler olusturabılır
belki insanlarda biraz huzursuzluga yol açabilir

ama bu, insanların ölmesinden, aç kalmasından düşüncelerini dile getirmemesinden kat kat daha iyidir.
Şimdi bunun icabına bakılır, vakti gelincede bu duruma sebep olanların icabına bakılır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
sağduyu;
sadece sağduyu ve gerçekçilik. Atatürk'ün insanların anlayamadığı en büyük özelliği bence.

Sistemler mükemmel olabilir,adalet mükemmel olabilir.
kurallar konmuş belirli çizgiler çizilmiş olabilir.
Ama
Burda unutulmaması gereken en önemli faktör,bütün bunların insan üzerine kurulduğudur. Ve insan kesinlikle bu kurallar çerçevesinde mükemmel olamaz.
Sistem mükemmel olsa bile, hata olan insan hep birşey çıkaracaktır.
Bu yüzden, gerçekçiliğimizi kullanıp böyle bir kriz ortamında ülkeyi kısa ve uzun vadede en iyi yönde etkileceyek seçimi yapmalı anayasa mahkemesi.

Kanunen 367 gerekmeyebilir, peki ya u kriz ortamında?


Çok güzel demişsin, kurallar dümdüz uygulanacaksa insanlara ne gerek var? Robot koyalım mahkemelere... Yargıçlara neden yargıç demişler? Kararları yargılayıp en doğru sonuca ulaşsınlar diye...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Brigand, öncelikle şunu belirtmem lazım. AİHM'nin kurallarına göre, kişilere karşı oraya dava açamazsın. Davalının tüzel kişilik ya da devlet olması lazımdır. Medyada bas bas bağırılan Abdullah Gül'ün eşi Türkiye'yi dava etti çok saçmadır, zira dava edeceği başka bir kurum yoktur. Ülkesini AİHM'ye dava etmekte vatan hainliği değildir, aksine vatandaşlık hakkıdır. Benim de bir özgürlüğüm kısıtlanırsa bende başvururum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Bu ülkeyi Avrupa İnsan Hakları mahkemesine dava eden kim? ABDullah Gül'ün karısı değil mi? O mu gelmeli başa ey hukukçu? Ülkene üzülmez misin?


Türkiye Cumhuriyeti'nin bağlayıcılığını tanıdığı, meşru ve iç hukuk yolları tüketildikten sonra başvurulabileceğini yasalar ile düzelemiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava etmesini "ülkesini mahkemeye vermek" olarak tanımlamak cehalet ve çocukluktan başka bir şey olamaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Çok güzel demişsin, kurallar dümdüz uygulanacaksa insanlara ne gerek var? Robot koyalım mahkemelere... Yargıçlara neden yargıç demişler? Kararları yargılayıp en doğru sonuca ulaşsınlar diye...


Bu sıradan basit anlamıyla anladığım mahkemelerden değil malesef Brigand.

Sadece anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevlendirilmiş hukukçular. Kanun tarafından verilmiş bir takdir yetkileri yok bu mevzuda.

İşte ne güzel sallayalım bilmeden etmeden değil mi Briggy ? :)

[ Mesaj 01 Mayıs 2007, Salı - 15:41 tarihinde, Giovanni tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...