Sixoms Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 @LathspeLL Yöneticinin avatarına bak kafayı ye. Bide 1. tur için açılan topiğin sonu; Kaynak: Zaman İkinci turda Abdullah GÜL'ün seçilmesi diyeği ile Selametle kalın.. Bunu gördüm kapattım zaten. [ Mesaj 29 Nisan 2007, Pazar - 20:24 tarihinde, Sixoms tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 dasaaa, eline sağlık. Bilinçli bir şekilde, doğru yer ve zamanda taraf olmanın gerekliliğine inanıyorum açıkçası ben. 3 kilit şey belirttim evet, bilinç, yer, zaman. ------- Şu noktadan bakınca, "demokrasiyle başa gelen insanların seçeceği kişiye, yapacakları seçime saygı duymanız gerekir." gibi bir şey söylenebilir. Doğrudur, kabul ediyorum. Yine de bu noktada 2 önemli şey belirtilmelidir. 1-) Demokrasiyle başa gelen insanlar toplumun tamamını temsil etmemektedir. 2-) Laiklik gibi Türkiye'nin hassas, ip üstünde duran bir ögesi söz konusu olduğunda herkesin sağduyulu bir şekilde davranması gerekmektedir. (Türkiye'de ne kadar laiklik var konulu bir tartışma da yapılabilir; ama ben buna girmeyeceğim.) Bahsi geçen sağduyulu davranışı, ilk olarak cumhurbaşkanını seçecek kişiler sergilemelidir. Ama bakıyoruz, bu davranışı sergileyen birisi yok. Chp vs. gibi muhalefet partileri de çok akıllı işler yapmıyorlar şu noktada; ama bu kadar ciddi bir şekilde karşı çıkılan bir seçim yapılması, bu kadar önemli ve kritik bir konuda yapılan büyük bir sağduyusuzluk örneğidir. --------- Ordu gereğini yapmamalıdır. Ama öncesinde "halkı dinleyin", sonrasında "bizi dinleyin" uyarısı yapan ordunun tam şu anda bulunduğu noktayı desteklediğimi belirtmeliyim. Bundan ötesi büyük zararlar getirir ülkeye; ama devletin başındaki insanların da bundan ötesinin gerçekleşmemesi için biraz sağduyu göstermesi gerekiyordu. Göstermediler. Ordunun bir şey yapacağından değil, çünkü gerçekten inanıyorum ki şu ana kadar oldukça doğru bir politika sergileyen ordu şu noktadan sonra bir darbeye götürmeyecektir işi; ama şu noktada Akp yönetiminin geri adım atması gerekiyordu. ------- Ne olacak? Benim tahminimce, ordunun da baskısı altında kalan anayasa mahkemesi erken seçim yapılmasına karar verecek, cumhurbaşkanı seçimi de ertelenecek. Keşke bu noktaya varılmasaydı, ordunun böyle bir baskısına gerek kalmasaydı diyor insan; ama olmuyor her şey istenildiği gibi. Sonrasında ne olacak? Akp tabanını yeniden oluşturacak, bunu hiçbirimiz inkar edemeyiz, ve yeniden gelecekler. Bu millet uyanmış olabilir (ki ben çok kritik anlar dışında uyandıklarına da inanmıyorum çok fazla) ama yapılacak bir seçimde aynı seçimleri tekrar yapacaklarına da emin olabilirsiniz. Çok da bir şey değişmeyecek yani. ----- Uzattım, neyse. Sevdiğim bir insanın, Avi Albohayre'nin yazısı var SiyahKahve'de, onu linkleyeyim buraya, sonraki mesajıma da spoiler içinde koyarım. http://www.siyahkahve.com/index.php?cmd=7&textID=2662 [ Mesaj 29 Nisan 2007, Pazar - 20:43 tarihinde, ZaugnaKhaldun tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 [spo] Daha Huzursuz Bir Demokrasi 27 Nisan gecesi Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. tur oylamasında yaşanan komedyaya dair bir yazı yazmak için oturduğum bilgisayarın başında, Türkiye tarihinin ilk online muhtırasının sanal ortama düştüğü ana tanıklık eden kitlenin içerisinde buldum kendimi tesadüfen. TSK'nın açıklamasının bir muhtıra olup olmadığı tartışmaları daha o an başladı. Teknolojik devrimin ve askeriyenin sivil toplumla yakınlaşma çabalarının revaçta olduğu bir dönemde direkt olarak muhataplara devredilmemiş olması ilk anda "muhtıra" teriminin kullanımını engellediyse de ilerleyen dakikalarda titreyip kendine gelen hemen her medya neferi açıklamanın "nitelik" olarak bir muhtıradan farksız olduğu konusunda (yarım ağızla da olsa) birleştiler. Mute tuşuna basılı olarak izlendiğinde bir Oscar ödül töreninin atmosferini aratmayan aday açıklanma anı önümüzde cereyan ediyorken, kalitesizce sahnelenişi ve gerçekçiliğini yitirmiş siyasal dekoruyla tarihin M.S. 2007 yılına kayıtlı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimi, odağına yerleşen bir "e-muhtıra" olmadan da yeterince komikti. Seçim, havada uçuşan rakamları, bu tür bir krizin varlığına ihtimal dahi verilmediğinden olabilecek en muğlak şekilde hazırlanmış anayasa maddelerinin keyfe keder kullanımı, meclis genel kurulunu dış dünyaya bağlayan geçidin menteşeli bir kapıdan ziyade boncuklu pastane perdesi olduğunu öğrenmemiz, kafasını şıkırdayan perdeden her geçirenin de mahkemede delil teşkil edeceği düşünülen imzasız-onaysız tutanağa kaydedilmesi ve en nihayetinde Anayasa Mahkemesi önünde yapılan basın toplantısıyla Türk siyasal kültürünün tüm dinamiklerinin adeta bir müsamere tadında tek bir güne sığdırılmasına tanık olmamızı sağladı. Eksik olan tek şey siyasete ordu müdahalesiydi. "O kadarı da bugüne sığmaz canım" diyorduk ki 23.30'a yetiştirildi çok şükür. Türkiye'de bir hayalet dolaşıyor Mevcut durumu yazmaya koyulan biri, Times yazarı William Safire'ın Richard Nixon hayaletiyle karşılaşmasına benzer bir hesaplaşma yaşamak zorunda kalıyor. Benim gördüğüm hayalet Recep Peker. Yani CHP içerisindeki, İkinci Dünya Savaşının sonunda Türkiye'ye yönelik artan dış baskılar sonucunda demokrasiye geçilmesi eğiliminin belirmesine her daim muhalif çizgiden yaklaşan, Türkiye'nin buna hazır olmadığını, yapısal reformların tek parti düzlemi çerçevesinde devam etmesi gerektiğini savunan kanadın en önemli temsilcisi... Haklı mıydı acaba? Sabahı, öğleni ve akşamıyla 27 Nisan, Türkiye'nin demokrasiye geçişinin sadece ve sadece İkinci Dünya Savaşının hemen ertesinde beliren Sovyet tehdidine bağlı olup olmadığını sorgulatır nitelikteydi. Hayal kırıcı ve abartılı bir sorgulama biçimi gibi görülebilir fakat 1946'dan bu yana ülkenin çeşitli kurumlarına ismen zerk edilmiş demokrasinin ne toplumsal ne de siyasal kültüre yerleşememesini, dahası bu yönde çeşitli dış etkiler dışında ne siyasal ne de toplumsal bir çabanın istikrarlı biçimde gösterilemeyişinin yarattığı tahribatın etkisi altında daha derin sebeplere inmek bir hayli zor oluyor. Artık Sovyet tehdidi yok. (İşin ironisi, ulusal cephenin yakınlaşmamızı en çok istediği ülke Rusya şu anda) Türkiye artık bir karar vermeli. Tamam mı, yoksa devam mı... Kimse Türkiye'ye demokratikleşme yönünde İkinci Dünya Savaşının hemen ertesindeki dönem kadar büyük bir baskı yapmayacak, gücenmeyecek. Türkiye'yi "şeklen" bir demokrasi olmakla itham edenlerden daha fazla yaka silkmeye de gerek yok. Bu kararın verilmesi lazım artık. Eğer demokrasiye devam diyorsak sığ tartışmaların çamuruna saplanmadan yapmamız gereken çok iş var. "Hayır Türkiye'de demokrasi bir şekilde 'karşı devrime' dönüşüyor , rejim için tehlikeli" diyorsak okumayı ve yazmayı kesmemiz gereken yer de tam burası. Demokrasi laikliği de kapsar TSK açıklamasının temelini oluşturan unsur laiklik. Fakat bildiride mevcut uygulamaların laikliğe ters düştüğü yönünde gösterilen 23 Nisan'da ilkokul çocuklarının inançsal özerkliklerine müdahale edilmesi gibi örnekler laikliğin temel tanımında geçen "din işleriyle devlet işlerinin ayrılması" ilkesindeki kadar bireyden uzak değil. Söz konusu rahatsızlık bireyin inanç özgürlüğüne müdahaleden kaynaklanıyor. Yani Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlıklarının sorumluluk alanlarında gerçekleşen "anti demokratik" uygulamalar gündeme alınıyor. Benzer tartışmalar Batı ülkelerinde de yaşanıyor, ABD'de ilkokul öğrencilerinin okullarında etmek durumunda oldukları "yemin"lerin inanç özgürlüğüne bir müdahale teşkil edip etmediği tartışılıyor. Fakat Batılı ülkelerde süregelen tüm bu tartışmalar sırasında korunmaya çalışılan unsur demokrasi; laiklikten bahsedilmiyor bile. Çünkü demokrasi denilen kavram inanç özgürlüğünün garanti altına alınmasını da içerir. Yani bizim laiklik olarak özetlediğimiz şeyi de. İnanç özgürlüğüne karşı gelişen her türlü müdahalede de demokratik devletin organları gereken soruşturmaları yapar, demokrasi eksenli yargı da gereken yargılamayı yapar. Türkiye'de demokrasinin yerleşmemesinin tek sebebi AKP midir? AKP'nin 1946'dan beri bürokrasiyle karşı karşıya gelen ve zamanında "mütegallibe" olarak görülmüş DP, AP ve ANAP gibi partilerden bir farkı var. Tüm bu partiler liberal, mukaddesatçı, milliyetçi hiziplerin usta bir siyasetçi tarafından dengede tutulduğu ideolojik açıdan "çeşitlilik" arz eden partilerdi. AKP böyle bir parti değil. AKP kendi başına bir hizip. Yani kendi içerisinde ideolojik açıdan türdeş. Bu ideoloji demokrasiyi hedeflemiyor çünkü inanç eksenli. Hollanda'da Pim Fortuyn(müteveffa), Avusturya'da Jorg Haider, Bulgaristan'da Siderov ve Fransa'da Le Pen gibi isimler genel itibariyle susturulmayan(demokrasinin bir diğer gereğidir), fakat nihai hedefleri demokratik bir düzen olmadığından demokrasinin başına geç(e)meyen kişilerdir. Bulundukları ülkelerde "konuşabilmelerinin" sebebi, "ülkeyi yönetememe" sebepleriyle aynıdır. Demokrasi bu tür ideolojilere konuşma hakkını verir. Böylece, ideolojiler yer altına inmemiş olur. Bazen olabilecek en sert çizgideki görüşlerin bile(sadece görüş olarak) demokrasiye fayda sağladığını düşünenlerin sayısı da az değildir. Fakat tekrar ediyorum bu partiler temsil edilebilirler lakin iktidar olamazlar, çünkü bahsi geçen ülkelerde demokrasi, gerek anayasal, gerek kültürel, gerekse toplumsal açıdan tam olarak yerleşmiştir ve kendisini inkar eden, toplumun belli bir bölümünü "dışlayan" bir görüşün toplumun tamamını yönetmesine izin vermemektedir. Bu açıdan bakıldığında AKP'ye yapılan müdahale meşru gibi görülse de yanıltıcıdır. Türkiye'de demokrasi sürecini sekteye uğratan unsur tek başına AKP değildir, tek başına TSK da değildir. Zira Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk demokrasi anlayışı AKP gibi partilerin mecliste anayasanın kendisini değiştirebilecek çoğunluğa sahip olup iktidara gelmesini engellemeye yönelik değil. Mevcut anayasa merkezine demokrasi kavramını almadı. Anayasayı hazırlayan dönem bürokrasisi İran İslam Devrimine benzer bir yapılanmadan korkup dini toplumsal hayata daha fazla sokmak için bizzat kendisi önayak oldu. Katı fakat muğlak maddeler de içeren 82 anayasasına ve yüzde 10 barajıyla taçlanmış seçim yasasına uyan her görüşün, tüm kudretin toplandığı "yürütme" erkine erişebileceği bu düzeni kuran parti AKP olmadığından bugün yaşadığımız krizden sadece AKP sorumlu tutulamaz. Zira bu düzen baki kaldığı sürece, düzenin kendisi yerine başına gelen parti antidemokratik olmakla suçlandığı sürece Türkiye'de demokrasiyi yapısal açıdan hakim kılacak tek bir adım atılamaz. Muhtıra "faydalı" mıdır? Hayır. Muhtıranın amacı AKP'yi erken seçim kararı almaya zorlamak ya da Anayasa Mahkemesi'nin bu yönde karar almasını sağlamaksa bunun başarılacağından kuşkum yok. Fakat elimizde halihazırda "yapılmışı" olduğundan geçmişe dönüp olacakları kestirmek mümkün. Türkiye'nin küresel ekonomiye artık tamamen entegre olmuş olmasından dolayı, bizzat ordu mensuplarının kredi kartı borçlarının olduğu, aile fertlerinin yemeklerini Mc Donald's'dan yediği, kahvelerini Starbucks'da içtiği, telefonlarının Nokia marka olduğu da hesaba katıldığında, artık çoktan yerleşmiş olan ithal mal standardını korumak ve devam ettirebilmek için gerekli olan dövizin, yani yabancı sermayenin ülkede barınabilmesi yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebildiği bir istikrarın varlığına muhtaç durumda. 12 Eylülvari bir askeri harekat tüm bu istikrarı yok edeceği gibi bizzat ordunun kendisine de zarar verebilir. TSK bunun bilincinde. Bu türden bir müdahalede bulunmasının doğuracağı sonuçları çok iyi kestirebildiğinden de son dönemlerde sivil toplumla benzerini görmediğimiz ölçüde temas halinde. Yani "bir sabah tank sesiyle uyanma" gibi bir sahnenin bir daha yaşanmayacak olmasına dua edeceksek eğer, soluğu Türkiye'de ilk açılan Mc Donald's'ın önünde almamız gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında TSK'nın açıklamasında öne sürdüğü şekilde "daha ileri" gidebileceğine hükümeti inandıramamış olacak ki, hemen ertesi gün önceki muhtıralardan alışık olmadığımız ölçüde "sert" bir yanıtla karşılaştı. AKP'yi iktidardan uzaklaştırmak için görülebilen en "meşru" yol olan Anayasa Mahkemesi kararı da ufukta görününce TSK'nın zaman kaybetmeden inisiyatifi ele almak amacıyla bu açıklamayı yaptığı söylenebilir. Fakat söylendiği gibi, elimizde "yapılmışı" var. Olur da AKP iktidardan erken seçim hamlesiyle geçici olarak uzaklaşırsa, aynı oy oranı ya da daha fazlasıyla tekrar meclise girmemesi için hiçbir sebep yok. Önümüzdeki seçime kadar "sindirilmeleri" başarılsa dahi, geçmişteki tecrübeler gösteriyor ki uzun vadede daha da büyüyerek tekrar siyaset sahnesine çıkılabiliyor. Bu sebepten "eğer yapısal bir önlem alınmazsa", yapılan açıklamanın AKP'ye fayda sağlayacağı dahi söylenebilir. Bir diğer senaryo da, AKP'nin ideolojik açıdan son derece homojen olan hizip anlayışının mümkün olabilen her yolla "normalleştirilmesine" ve partinin liberal çevrelerin de katılımıyla anglo-sakson siyasal kültüründeki muhafazakar partilerden birine dönüştürülmesine dayanıyor. Avi Albohayre[/spo] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sparkcaster Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 uzun bir yazı yazmıştım salaklığıma pencereyi kapadım. Türkiye 2 ye bölünmesin aman sakın darbe diyenlere bir sorularım olacak Danıştaya cumhuriyet gazetesine ve en sonda yök başkanına saldırılar düzenlendi hepsine de hedef gösterilmişti biliyoruz. dinciler kendi forumlarından ağızlarından salyalar akarak Atatürk e Sezer e ve değer verdiğimiz herşeye küfrederken nerelerdeydiniz? Gareziniz orduya mı ? Aydınlar nerelerdeydi ? Demokrasi neredeydi? Sürekli Atatürk ün ilkelerine saldırılıyor.Bunları savunanlara saldırılıyor. Laikçiler yani bizler diğer taraf kimi öldürdük kimi bombaladık ?Yoksa yasalar dahilinde mi gösteriyoruz tepkimizi? Bunları neden söylemiyorsunuz? Türban konusunu bizzat ilk elden avrupaya taşıdılar.Cevap belli.Yanıtlarıda belli.Ama avrupa vizesini biz aldık propogandası yapıyorlar. Nokta dergisi olayları sırasında kendini yerden yere vuranlar Cumhuriyet e saldırıldığında ses etmişmiydi? [ Mesaj 29 Nisan 2007, Pazar - 22:23 tarihinde, Sparkcaster tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DoubleW Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Dasaa çok güzel bir yazı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 iyi yazmislarda, herkes gibi baskalarina laf giydirmek olmus. bu zamana kadar nerdeydiniz madem, is orduya kalmadan siz bisey yapsaydiniz diyesi geliyor insanin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
elesso Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 29, 2007 5 yıldır mitingdekiler nerdeyse onlarda ordaydı muhtemelen. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 koş koş hanım, forumdakiler laf sokmaya çalışıyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 herkese hocam, mitingdeki de, hukukcusu da, is isten gecmeden bi halt yaptigimiz yok. her zaman soylendigi gibi, bu adamlar secimle basa getirildi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 iş işten geçmedi hocam daha dur. sadece bıçak kemiğe dayandı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 is isten gecti demisim, dogru yanlis olmus o, bicak dayandi. [ Mesaj 30 Nisan 2007, Pazartesi - 08:36 tarihinde, aquila tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
paspatur Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 her zaman söylediğim gibi, muhtıra verende değil verdirende suçu aramak lazım.En azından suçun büyüğünü. Oran olarak %80 - %20 mesela. bkz.1980 ihtilali.O zemin yaratılmasaydı netekim darbe olurmuydu netekim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soulless Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Simdi Dasaa guzel guzel yazmissin eline saglik.Elimden geldigince senin yazinla ilgili dusuncelerimi toparlamaya calisayim gecenin bu saatinde.Boyle guzel guzel yazan biri eminim kendisiyle ayni fikirde olmadigim noktalarda karsilikli yazisarak orta bir yol bulacak olgunlugu gostermekten aciz degildir.Yazinin hemen ilk cumlesindeki kendine guvenli tarzindan anladigim kadariyla sende goz de got te var tarafsiz olacak.Benim arapca kokenli kelime bilgim cok daha sinirli oldugu icin ingilizceyle yazdiklarimi suslemeye calisacagim sakincasi yoksa. Gel realitelerden konusalim biraz , teoriler yerine. ''Keskinlesmek'' bazen , seninde savundugun gibi yanlis bir davranis ama bazende dogru bir reaksiyondur.Bazisi karsisindakini korkutup istedigini almak icin agresiflesir , bazisi kendini savunmak icin. Ilkel belki ama human nature...Insanlarda bir cesit hayvan sonuc olarak ( Topraktan yaratilma zirvasini savunmadigini varsayiyorum ) ve daha pekcok ilkel gudumuzu daha iyi alternatiflerle yenileyemedik henuz.Vulcanlilar gibi duygularimizi kontrol altinda tutacagimiz etkili bir sistem olmadigina gore hayatimizda , keskinlesmeninde olmaya devam edecegini soylemek yanlis olmaz herhalde.Madem Cumhurbaskani ulkede laik rejimin tehlike altinda olup olmadigini senden daha iyi bilemiyor ozaman enazindan keskin sirke kupune zarar diyen atalarimizinda herzaman hakli olmadigini soyleyebiliriz. Biri benim haklarimi , ozgurluklerimi elimden almaya calisiyorsa , benim 'ata' ma acik acik hakaret ediyorsa , hedef gosterip ulkemin aydinlarini yakip , yargitay uyelerini vurdurtuyorsa , cocuklarin beyinlerini yikayip ozgur bireyler olma sanslarini azaltiyorsa , zina yasasi gibi ortacagdan kalma yasalarla cinsel ozgurlukleri , hristiyanlari domuz bagiyla baglayip bogazlarini keserek dinsel ozgurlukleri baski altina almaya calisiyorsa , oruc tutmayanlara saldirip , icki icilen yerleri kapatiyorsa , acik acik ulkedeki laik , demokratik duzeni seriatla degistirmek istedigini her firsatta dile getiriyorsa biz o kisinin senin deyiminle ''keskinlestigini '' soyleyebilirmiyiz ? Soyleriz. Neden boyle davrandigi benim derdim degil , zoologlarin derdi. Benim derdim nedir ? Benim derdim ister istemez ''keskinlesmem''dir bu olanlara tepki olarak. Vede iyide yapmamdir. Acikcasi senin pasif yaklasimin herkes tarafindan kabul gordugu zamanlar disinda ise yaramaz.Bir taraf zaten ''keskinlesmisse'' ve sen bunu engelleyememissen , hatta senin neden bahsettigini anlayacak zekadan bile yoksun gozukuyorlarken diger tarafa gidip artik kullanilmaz hale gelmis teorileri satmaya calismak veya onlari elestirmek hele hele ikinci grup senin neden bahsettigini anlayacak insanlardan olusuyorsa , karsilikli yumruklasan iki kisinin arasina girip kavga etmeyin diye bagirirken birinin kollarini tutmaya benzer.Guzel yazilar yazabiliyorsun aferim ama suanda sadece taraflardan birinin ekmegine yag surmus oluyorsun , seni alkislayanlardan anla benim sozlerimden anlamiyorsan. Bu ordu , bu halk , milyonlar sadece tayyibin , apogulun ve arincin badem biyiklarina olan gicikliklarindan dolayimi bukadar savdikleri demokrasiyi zedeleyecek cozumleri dusunur hatta telaffuz eder hale geldiler? Hadi yobazlarin neden daha once begenmedikleri demokratik sistemin biranda koruyuculari kesildikleri belli , cunku simdilik kalkan olarak kullanabiliyorlar pis islerini gizlemek icin.Biz niye demokrasi dusmani olduk ? Goz ve got yetmiyor , akilda lazim bir miktar.Biz demokrasiye zarar verirmis gibi gozukuruz simdi ama uzun vadede tamir edilemez hale gelmesin diyedir. Yillardir yaptiklarindan kaynaklanan belli bir ofkemiz , sabirsizligimiz var bu insanlara karsi , itiraf edeyim.Ama zaten sirf demokrasi yuzunden tepkimizi dizginlerken biz , sonraki secimleri beklerken , israrla ustumuze gelene , israrla damarimiza basana da bizde tokadi basmasini biliriz.Neolurdu en kotulerinden secmeselerdi cumhurbaskani adaylarini ? Herkesin az cok kabullenebilecegi biri olmazmiydi ? Tabi oda zor , haydut kilikli pis heriflerle dolu partileri ama cumhuriyetin sonu geldi diye gazetelere cikmis , milli gorus pisliginin oyuncaklarindan olmayan , esi turban rezilligi yuzunden ulkeyi dava etmemis ve basi acik olan birini niye aday gostermediler? Merve Kavakci denen ......ya yaptirdiklarini tekrarliyorlar.Damarina basacaklar illaki halkin. Evet meclisi basip zorla koltuga oturmadilar ama %30 oy almalarinin sebepleri diger partilerden bikilmis olmasi , din somurusu , refah partisinden farkliyiz , ilimliyiz yalanini iyi satmalaridir.( Malesef kitlelere yalan soylemek daha kolay...) Butun devlet kurumlarina adamlarimizi dolduracagiz , Ataturk'u ve orduyu yipratmaya calisacagiz , bizden olmayanlar birer birer suikastlere kurban gitmeye baslayacak , yuz bulup dini her boka bulastiracagiz , turbani ve erbakanin tiksinilen kafa yapisini bir yolunu bulup ulkenin en yuksek makamina tasiyacagiz deselerdi gorurduk nekadar oy alacaklarini.Bu genede kalan %70 in isteklerini cigneme hakki vermez ustelik.Guya butun Turkiye'nin meclisi degilmi ? Yarisininki olsalar bile idare ederdik sonraki secimlere kadar. Demokrasi demokrasi icin yok burada , bizim icin var.Birileri demokrasiyi kullanip bizim zararimiza isler yapiyorsa israrla , gereken yapilir tabi.Demokrasiyle basa gelip %5-10 un istedigini yapmak bile degil sorun , sorun %90 in istemedigini zorla yapmaya calismak.(%90 in ulkeyi Iran'a cevirmek istemedigini varsayiyorum ).Ve kimse darbe falan istemiyor , laylaylom gibi gorende yok.Bu cumlen bu forumdakileri nekadar kucumsedigini gosteriyor.Daha dikkatli ol bundan sonra nekadar zeki oldugunu gostermeye calisirken.Insanlari laylaylom gibi hissettiren yobaz tehlikeye karsi yillardir beklenen tepkinin gelmis olmasi , darbe degil. Vatandaslarinin egitimli , ozgur , muslumanlik gibi baskici bir dinin etkisinde yasamadigi ulkelerde daha kolay tabi demokrasiyi korumak.Cunku kimse rejimin dibini kazmaya calismiyor oralarda. Bu ulkede 80 yildir din ve devlet isleri ayri birbirinden , hala neden devlet kurumlarina turban sokmaya calisiliyor ? Amac insanlari birbirine dusurmek , laik duzeni yipratmak. Bu ulkede din ozgurlugu var ve saygi gosteriyoruz biz buna ama onlar laik duzene saygi gostermemekte israr ediyor.Sen kendin yazmissin din ozgurlugu elden gidiyor deyip saf gencleri kandiriyorlar diye. Ve suanda ulkenin yonetiminde olanlar saf gencler degil , onlari kandiran hainler.Bu hainleri iktidarda tutacak yeterince cahil var diye , diger partiler bir baltaya sap olamiyorlar diye aman demokrasi incinir diye bu hainler canlari ne isterse yapsinmi ? Bu mu verebildigin akil ? Cumhuriyeti korumak icin bazi kanunlari gecici olarak ihlal etmek , son care olarak bana okadar kotu gelmiyor.Yemisim ironiyi.Benim derdim ne seninki ne.... Secimle basa gelmek kimseye sonsuz haklar tanimiyor , yapacak birsey yok gibi kaderci tavsiyelerle halki pasifize etmeye calismayalim.Senin verdigin ornekten gidersek , eger prezervatifsiz sevistigin kisi sana aids olmadigi yalanini soylemisse , hastaligi kapinca istedigin kadar kizmaya hakkin vardir. Bu halk bu sirketin sahibi ve mudur olarak ise aldigi adamin Cv'de yazan niteliklere sahip olmadigi ve sirketi soydugu ortaya cikti. Tabiki hemen kovulacak.Bazilarinin cikip aman sekli kurtaralim , nasil kovdugumuza dikkat edelim , isten cikarma kurallarina bagli kalalim gibi dogru ama birincil derece onem tasimayan seylerle ugrasirken hirsizi daha mudur pozisyonunda tutmaya devam etmeye calismasi hafif enayice bir yaklasimdir. Yeterince uykusuz kaldim cevap yazacagim diye.Arasira kelime secimimde aceleci olmussam hakettigin icindir. :) Umarim yobaz pati uyelerinden daha fazlasini anlarsin okuduklarindan... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 soulless güzel yazmış. "demokrasi bizim için amaç değil araçtır" diyen kişinin mi demokrasi kavramına inandığını savunuyoruz :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Prawler Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Bence site tek yanlı olmamalı. Çeşitlere görüşlerden insanlar da olmalı. Bu AKP'li tüh kaka asalım keselim... Böyle bir yere varamayız... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 neredeydiniz diye soranlar olmuş.. cevaben kısaca yazalım; yazdığınız olaylar olurken de buralarda idik. Paticik'de değil belki ama buralarda idik (idim, şahsım adına konuşayım) Yine aynı şeyleri söylüyordum, kaldı ki cumhuriyetin darbe veya benzeri bir anti-demokratik ve hatta anti-cumhuriyetçi bir tutuma müsamahası olmadığı gibi diğer "keskin uçlara" da müsamahası yoktur. Es kaza böyle şeylere hoşgörü ile yaklaşmak uygun düşmez. ve ayrıca şunun da altını bir daha ve bir daha çizmem gerekicek sanıyorum; (itham yok yazdıklarımda aslında ancak yanlış anlamalar doğmuş yine de) keskinleşme şu an olmasa dahi şiddet doğurabilir. Doğurursa sonuç feci olur! Misal olarak denilmiş ki; "Sparkcaster:Laikçiler yani bizler diğer taraf kimi öldürdük kimi bombaladık ?Yoksa yasalar dahilinde mi gösteriyoruz tepkimizi?" ben de önceden demişim ki; Benim gözümde pkk ve a.kp (şeriat) yanlısı insanlar birdir. Bu ülkeyi bölmeye çalışan, ülkeye, rejime zarar vermeye çalışan insanları o öyle bu böle diye ayırmam. işte keskinleşme budur.. bir üst seviyesi de var zati.. Patiye bu a.kp yanlılarını kim aldı yahu? Sinirlerimi gerip gerip duruyolar. Patiyi arındıralım... özellikle patiyi arındıralım kısmı güzel.. hoş bi örnek keskinleşme ile ilgili.. Burada diğerinin paylaşım hakkını kuralları önceden belirlenmiş bir topluluktan silme isteği göze çarpıyor. Eğer sinirlenilen mesajı yazan kişi kurallara aykırı bir şey yaparsa atılır.. di mi? bu yaklaşım ise bi nevi ari ırk yaklaşımıdır.. komiktir.. ancak korkunçtur! bakın bu düşünce yayılırsa önüne geçemezsiniz. Kin ve nefret öyle bir perdedir ki... Doğru olduğuna inandığı şeyi yapan ve adam kesen çok oldu bu ülkede.. sağ-sol ayrımı yapıldı zamanlardı, zor zamanlardı.. Geldi geçti.. ama deldi de geçti ve gerçekten ağır geçti.. Şimdi ise taa seneler önce hizbullah ile sağ uç noktada tavan yapmış bir keskinleşme serüveni sürüyor ve gün geçtikçe nefret büyüyor büyüyor. Emin olun o gün geldiğinde çatırtılar başladığında şu an ki sorunlarınız epey küçük kalır onların yanında. Karşı çıktığım ve uzak durduğum şey tepki değil, nefrettir sadece.. bu kadar açık ve net! ayırca sanıyorum bana gelen bi eleştiri daha var, "Bunları neden söylemiyorsunuz?" şeklinde ancak söylemediğim şey veya söylemekten çekindiğim bir şey olduğunu sanmıyorum. Her "taraf"a inandığım eleştiriyi yaptığımı düşünüyorum ve hatta getirdiğiniz türban sorunsalına istinaden önceki mesajımdan örnek verelim; bi taraf "başörtüsüne özgürlüüük!!" der.. ben "ananem başörtüsü takıyor dışarı çıkarkene.. kimse bize ceza falan yazmadı.. olay sadece kamusal alanlarda geçerli abartmayalım.. " derim.. alıntısını dahi yapabilirim. ___________________ bunu daha yollamadan sonradan edit olmasın diye bi refreshliyim dedim başlığı ve Soulless'ın yazısını gördüm. Öncelikle yazımı (anlatımımı) beğendiğine çok sevindim [mektup gibi başladım, hadi hayırlısı] olabildiğince düzgün bir Türkçe kullanmaya çalışıyorum, aslında biraz daha arı olması lazım ama farsça kelimelerden falan arındırmak güç. Oldukça tümleşmiş, yerleşmiş dilimize. Dili korumak önemli bir görev. Her ne kadar göz ardı edilse de oldukça değerli ve kaybetmek istemeyeceğimiz bir parçamız =) bu arada dasaa değil de dasaaa olacak, nedense genel olarak yapılan bir hata. Önemsemiyorum aslında çok fazla ancak belirtmekte fayda var. her neyse selam sabah kısmısısısısıdan sonra başlayalım isterseniz.. biraz ortadan başlayacağım bilakis arada bir cümleyi cımbızla çekip almam ve oradaki yanlış anlamayı gidermem gerek. Ve kimse darbe falan istemiyor , laylaylom gibi gorende yok.Bu cumlen bu forumdakileri nekadar kucumsedigini gosteriyor.Daha dikkatli ol bundan sonra nekadar zeki oldugunu gostermeye calisirken. eheh.. ilginç ve anlaşılmaz bir tavır aslında. Açıkçası "zeki olduğumu gösterme" gibi bir amacım olduğunu nereden çıkardığınızı anlayamadım. Ancak ve ancak yakın tarih hakkında ki bilgilerimin fazlalığıyla olası bir böbürlenmeden, bahsedilebilir kötü niyetli yaklaşılırsa. "Hmm bakııın ne zekiyim ben breh breh!" tavrım hiç olmadı ve de sanırım olmayacak.. Yazı dilime bulanmış iyice yedirilmiş bol ironi ve absürdism sosu sizi yanıltmış olsa gerek sanırım.. Öbür türlü bir yaklaşım mevcut değil ^_^ ve elbette küçümseme veya hakir görme de mevcut değil. Zati eleştirdiğim noktalardan birisi de bu iken, hoş olmaz di mi? Ancak aynı yaklaşım ile sizin yazınızdaki Goz ve got yetmiyor , akilda lazim bir miktar alıntısından yola çıkarak "bu bana açık açık salak diyor yahu! haaytt höööyt" demek bile mümkündür. Bitabi böyle bir şey demem yanlış bir yargılama olacaktır.. "Umarim yobaz pati uyelerinden daha fazlasini anlarsin okuduklarindan... " burada haklısın yobaz değilim.. ancak yobazlık sadece dini yobazlıkla özdeşleştirilen bir tavır. Ve bu oldukça yanlış marjinaller, solcular, neo-liberaller etc. de yobaz olabilir. Ancak benim herhangi bir ideolojik yobazlığım yok. Teşekkürlerimi sunuyorum. Esasında konunun etrafından dolanıyorum zira yazacağım yeni bir şey yok.. aslında her yazdığım başlıkta tartışmalar gark olunca yaptığım genellikle kendi mesajımı alıntılayıp "ahanda işte şurada onu da demiştim" oluyor. İlk mesajda tüm içeriği ortaya dökmemek lazım belki de.. Bu ulkede 80 yildir din ve devlet isleri ayri birbirinden , hala neden devlet kurumlarina turban sokmaya calisiliyor?Amac insanlari birbirine dusurmek , laik duzeni yipratmak. işte burada dediğim noktalardan birine geri dönüyoruz. İnsanları birbirne düşürmek.. Ülkede hengamenin olması istenilen bir durumdur.. çıkar çevreleri istediklerini yapmaya fırsat bulur. Eğer halk birbirine düşerse sonu "feci" olur. Ciddiyim "feci" olur. Laik düzen değil.. herşey gider, yitirilir. Kısaca bu zokayı yutmamak gerekir.edit: şimdi "amaan canım laik düzen giderse gitsin" demiş, gibi bir anlam çıkarılabilir heyecanlı bünyeler tarafından. öyle bir şey yok.. sakin.. çünkü anlatmak istediğimm şu an laik düzen korunsa dahi gelecek yıllarda bu keskinleşmenin acı sonuçlar doğuracağı ve karşıt cumhuriyet-laiklik karşıtı grupların sadece laiklik değil bir çok değere karşı harekete geçeceğidir. Bu her ne kadar içi boş ve korkutucu olmaktan uzak gözükse dahi, çevre ülkelerin tarihlerinde korkutucu sonuçları görülebilir. Umarım anlatabilmişimdir. Bu arada bu ilk sayfa ortası editim oldu. Ayrıca bi değişiklik daha yaptım.. en başta bulunan hoşgörü ayrı yazılmıştı onu düzelttim ^_^ "Madem Cumhurbaskani ulkede laik rejimin tehlike altinda olup olmadigini senden daha iyi bilemiyor ozaman enazindan keskin sirke kupune zarar diyen atalarimizinda herzaman hakli olmadigini soyleyebiliriz." söyleyiniz, istediğinizi söylemekte özgürsünüz keza.. değil mi efendim? ancak benim yazmış olduğum cümlede eleştiri (ve vurgulanan düşünce) alınanamamış sanıyorum. Daha açık yazalım. Durumu elbette cumhurbaşkanı kadar veyahut daha iyi algılayan birileri vardır, olacaktır, olmalıdır. Cumhurbaşkanı tanrı veya onun elçisi veyahut şirin baba değildir. Hakeza ülkenin tek aydını bilinçli diması da değildir. Cumhurbaşkanlığı bir ünvandır. Şimdi son olan olaylar sonucu A. Gül cumhurbaşkanlığını alır ve koltuğa oturursa dedikleri %100 gerçekle örtüşen "doğrular" mı olacaktır? Yoksa herkesin hata yapma payı var mıdır? Zamanında "beyin süzgeçi" diye bir yazı yazmıştım. Orada bilgileri dşarıdan löp almak yerine beyin süzgeçinden geçirmek lazım, öznelleştirmek lazım demiştim.. Nihayetinde dediğim "aa X(herhangi bir şey olabilir, tarikat lideri, ulema, parti lideri vs.) dediyse doğrudur" tavrının yanlışlığıdır. Verilen her bilgi işlenmeli ve sonra özümsenmelidir. Ayrıca en büyük karmaşa benim "aman bir şey yapmayalım" dediğimi sanan yazarlarda olmuş gördüğüm kadarı ile. Ben etkisiz bir bekleme sürecinden yana değilim. Bırakın diledikleri gibi at koştursunlar da demiyorum ve sağcı yaklaşımlar sergileyen biri de değilim.. aksi solcuyum (marjinal değilim tabii), ve eylemin gerekliliğine inanıyorum. Ancak eylem noktasında ayrılık içerisindeyiz. Bazıları "taksimde sallandıracaksın bunların hepsini" gibi uç noktada iken bazıları ise "Menderes gibi sallandıralım" şeklinde garip bir tavır içerisinde. Ayrıca darbe yanlıları da fazlaca.. Ancak burada esas etken asker değil halk olmalıdır. Çünkü erkler yasama, yürütme ve yargıdır.. yasama, yürütme, yargı ve TSK değildir olmamalıdır. TSK sadece aba altından sopa göstermelidir ve bunu yapmıştır ve bu seviyede tepkiler vermesi yerinde ve yeterlidir. Ancak militarist bir yaklaşımın büyük sorunlar doğuracağı aşikar. Dünyadan ve Türkiye'den pek çok örneği var.. Demokrasi ve Cumhuriyet kavramları ise sivil-halk-kentli tabanlıdır ve gelişimi bunlara bağlıdır. Militarist bir müdahale ancak demokrasinin kazığa oturtulması demektir, zannımca.. Diğer yandan karşı çıktığım ikinci şey olan nefret ise görmezden geliniyor. Sivil soruna teşkil eden ve sorunları ayratan da budur. Şimdi bir sonraki seçimlerde benim oyum şimdiden belli. Sanırım sizinki de bellidir.. Kutuplaşmış düzen içerisinde siz sanıyormusunuz ki diğer kutubun görüşlerine yakın olanların oy rengi belli değil? Gelecekte bu ve benzeri partiler hiç göreve gelmeyecek mi sanıyorsunuz siz hâlâ? parti kapatmakla sorunun çözlemediğinin farkındayız artık.. ve bunlar her geldiğinde darbe yapmanın manasızlığının da farkındayız(m) dolayısı ile keskinleşmek onlara sadece güç kazandıracaktır. ve kırılma noktasına gelidiğinde işte o zaman geç kalınmış olacaktır. Anayasa mahkemesi bu kararı iptal etsin sonra konuşuruz zati.. Çünkü bu gibi sorunları çözecek olan Yasama, yürütme, yargı organlarıdır. ve gereğini yapacaklardır elbet. Ancak keskinleşen tarafların birbirlerini kırmasına engel olmak ayrı ve zor bir şey.. yazı daha bitmedi aslında.. ancak akşama tamamlayabileceğim.. biraz sıkışık durumdayım haftaiçi son olarak mesajı yollayana saygısızlık olmasın diye sadece özel mesajının birazını koyacağım buraya.. sadece "sana yazı güzel olmuş diyenler" konusuna istinaden.. [i]dasaaa t Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 diğer tarafa sığmadı sayfa sonu sanırım.. buradan devam :S dasaaa tebrik ediyorum gerçekten dini olmayan bir insan olarak... bakın yazımda içerik demokrasi ve cumhuriyet tabanlıdır ve sadece bu doğrultuda yazılmıştır. bu yazıdan hoşlananlar ve "iyi yazmışsın" diyenler sadece akp yandaşları değildirler. bana bu başlık altında iyi yazmışsın diyen arkadaşlar arasında da vardır böyleleri. hepsini töhmet altında bırakmamak lazım. dahası "sen hede ye hakaret etmişsin" gibi mesajlar da aldım ancak bahsedilen olayın kişisel bir yaklaşım olduğundan da bahsetmiştim, dolayısı ile bundan ötürü bir karalama yapılmasına da hoşgörülü bir şekilde yaklaşmam zor olacaktır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
matama Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 30, 2007 ulan vidi vidi etmeyin veriyorsaniz verin mahkemeye sende adam gibi basbakansan al gorevinden genelkurmay baskanini bu kadar basit gerisi vidi vidi kimsenin sallamadigi yesil veya kendini cok ozgurlukcu bokuz sanan derneklerin rant elde etme savasi oldu horace fethullah ne diyo bu konuda aydinlat bizi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar