Bone Mesaj tarihi: Nisan 14, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 14, 2007 12 Eylül darbesi hakkında annemin anlattıklarını bilirim. Etrafın kan gölü olduğunu, herkesin birbirini vurduğunu, ankara'da bile bahçelievlerin solcu, emekin sağcı mahallesi diye ayrıldığı bir dönemmiş. tıp fakültesindeyken, derste bir hoca bu günlerden bahsetmişti. böyle savaşlar yaşandığını benden başka hiç bir öğrenci duymamış, o gün çok şaşırmıştım. aslında benim de 12 eylül hakkında bilgilerim annemin anlattıklarından öteye gitmez. dün zincirbozan filmine gittiğimde aslında ne kadar tehlikeli olayların yaşandığını görmüş oldum. dış kuvvetlerin çomak soktuğu (sadece amerika da değildir, diğer ülkelerin de işe bulaştıklarını düşünüyorum) olaylar birbiri ardına devam edip sonra ülkenin başına kenan evren ve turgut özal geçirilip bir anda bitirilmiş. ülkemizin şu anki durumuna bakıyorum. belki 12 eylül öncesi gibi bir kavga ortamı yok. ancak ilkokulda bana okulda öğretilenleri hatırlamama neden oluyor. osmanlı sonrası tarih anlatılırken, işgale hiç direnmeyen şehrin istanbul olduğu söylenirdi. istanbul bir saray kenti olduğundan, yönetimi ingilizlerin ele geçirmiş olmasını fazla önemsememişlerdi. padişah ise halifelik ünvanı gitmediği sürece bu işgali umursamamış. ayrıntılar verilmese de, mandacılık fikrini yaymaya çalışan kişilerden bahsedilir. bunlar para karşılığında topraklarımızın diğer devletlere verilmesini, bu şekilde daha rahat yaşayacağımızı savunurlarmış. mustafa kemal atatürk ise bu fikirlere toptan karşı çıkmış. hiç bir paranın bizim topraklarımızda bağımsız yaşamamızdan değerli olmadığını açıklamış. ve bize de atatürkçülük öğretildiğinden, toprak sevdasıyla büyüdük. ülkemizin akp sonrası dönemini kısaca bir inceliyim. akp mecliste büyük bir oran elde edince, basın bir anda organize olup sürekli akp'ye övgü doğrultusunda haberler çıkarmaya başladı. ab'ye gircez ve zengin olcaz düşü vardı. ancak bir süre sonra bir yerlerden çatlamalar patlamalar gelmeye başladı. akp'nin şeriat yanlısı demeçleri, ab'nin bizi istemediğini söylediği açıklamaları, milli eğitimin kademe kademe değiştirilmesi gibi şeyler medyanın bölünmeye başlamasına neden oldu. ilk başlarda önümüze düş sunan medya, yavaş yavaş bu düşten kopup farklı yorumlarda bulunmaya başladı. buna rağmen akp'yi savunanların sadece "akp'yi sevmem ama, ülkeyi zengin etti" şeklinde savunduklarını görüyordum. akp'ye tepki edenler hep "kötü adam" ilan edildi. köylü başbakana derdini mi anlatmak istedi, "provokatör" denildi. başbakanı eleştiren karikatüristler mahkemeye verildi. bu şekilde halk üzerinde bir baskı kuruldu. okul kitaplarında atatürkçülükle ilgili kısımlar çıkartıldı, yerine harun yahya'nın yaratılış felsefesi dayatılmaya başlandı. mandacılık için "diğer ülkeleri düşman ilan etme" tanımı verildi ve kitaplarda vatandaşlık tanımı gibi şeylerle birlikte söküp alındı. gerçi bu kitapları göremedim ancak her yerde yazılıp çizildi. öte yandan, kıbrıs'ta, "zengin olacaksınız" denilerek ab dostu mehmet ali talat başa getirildi. ancak mehmet ali talat da erdoğanla aynı şeyleri yaptı. şu sıralar kıbrıslıların konuştuğunu duyuyorum. 23 nisan kutlanmayacakmış. istiklal marşı çalınması yasaklanmış. ders kitaplarından türkiye cumhuriyeti çıkartılmış. mehmet ali talat, "ordu olmasa rumlara vermiştim ben kktc'yi" gibi demeçler veriyormuş. bu tip şeyleri art kanalında ankara rüzgarı programında mustafa balbay ve emin çölaşan da söylüyor gerçi ama, kıbrısta olduğum için ilk gözden yaşama imkanım var. ülkemizde türk ordusu "düşman ordusu" muamelesi görmektedir. tobb, müsiad bile çıkıp basın açıklaması yaparken, genelkurmayın basın açıklaması yapması "hak hukuk gak guk" bahaneleriyle eleştiriliyor. nokta dergisinin dedikodularını yalanladığı ve "türk cumhurbaşkanının şu özelliklerde birisi olmasını gönlümüz ister" diyerek zaten tüm halkın gönlünden geçeni söylediğinde suç işlemiş oluyor. mehmet altan gibi kişiler "diğer ülkeler cumhurbaşkanlığı seçimine tepki göstermiyor, biz neden tepki gösterecekmişiz" gibi şeyler söylüyor. insanlarda zorla "demokrasi" iddialarıyla "tek taraflı demokrasi" dayatılıyor. "atatürkçülüğü kaldırıp demokrasiyi getirmek lazım" deniliyor. cumhuriyetine sahip çıkmak isteyen insanlar "darbe yanlısı" gibi gösterilmek isteniyor. daha anlatmadığım birçok şey vardır eminim. şu olanlara bakınca "acaba mandacılık altına mı sürüklendiriliyoruz" diye endişelenmeden edemiyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
xueshen Mesaj tarihi: Nisan 14, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 14, 2007 12 Eylül darbesinde hemen bizim okulun önünde, fındıklıda kavgalar olurmuş diye duydum. Sabah solcusunu vuran silah akşam sağcıyı vururmuş. Kimse bir düşünmemiş ne olup ne bitiyor diye herhalde. Hiç mi akıllı adam kalmamış o dönem. Akp hükümeti başa geldikten sonra medya ikiye bölünmekten çok yalaka bir tavır izlemeye devam etti. Yüzeysel haberlerlerle veya başbakanlık sözcülerinden aldığı haberleri direk halka iletti. Tabi ülke topraklarının dubai şeyhlerine satılması da mandacılık benzeri bir durum. Ama ülke çıkarı için değil kendi çıkarı için satan Mr.t'yi hala bu ülke yararına çalışyor olarak görenler. Yalaka medyanın yalan haberlerine inanlar ve hiçbir ekonomik veriyi hesaplamadan ülke zengin olmuştur diyenlerin ülkenin geneline yayılması, 12eylülde insanların nasıl olur da tüm ülke bilincini kaybetmiş bir şekilde hareket eder sorusuna günümüzden güzel cevaptır. ülke ekonomisine bakınca vahim bir durum içerisinde olduğumuz apaçık ortadadır, bazı oynamalarla herşey yolunda gibi göstermeya çalışmalarına rağmen az buz bilgi sahibi olan biri neyin ne olduğunun farkında olmalıdır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar