Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kardak Krizi Arkasındaki Sırlar


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Biz F16 yapmıyoruz, monte ediyoruz, bu gerçek artık kabullenmeli. Yüzlerce parçaya sahip bir uçağın birkaç parçasını üretmek o uçağı yapmak anlamına gelmiyor.
Türkiye'de özel sektör henüz motorsiklet motoru bile üretemiyorken uçak üretme hayalleriyle dolup taşıyoruz.
Ancak şu da belirtilmeli ki, bu, bunları ilerde Türkiye'nin yapamayacağı anlamına gelmiyor. Bugün cruise füzesi ayarında bir füzenin proje ve imalat aşamasının sıfırdan başlandığında 20 yılı geçmeyeceği öngörülüyor araştırmalarda. Ama keşke bu konuda bir adım atılsa da öngörülen süre içerisinde bazı şeyler yapılsa.
Mesaj tarihi:
f16ları biz üretmiyoruz.hatta denizaltı parçaları gibi amerikadan alıyoruz parçalarını.sonra da monte ediyoruz.

Ama dediğim gibi,umudumuzu kaybettiğimiz gün bizim bittiğimiz gün olur.Bu yüzden inanalım.

''İnanmak,muzaffer olmaktır.''

adını unuttuğum bir felesefeci(thales'ti galiba).
Mesaj tarihi:
Ya arkadaşlar anlamadım. Ne demek büyük zafer? ABD ile mi yaşandı bu Kardak olayı benim mi haberim yok! Arkadaşlar Lütfen 12-13 milyon nüfuslu bir devletle yaptık bunu.Neden bu kadar büyütülüyor anlamıyorum. Sanki bir harb kazandık. yunanistan gibi üfürükten tayyare devletten bahsediyoruz burda.Adamlar bütün müsait erkek nüfusunu askere alsalar bizim askerin sayısına erişmiyor ki.ZAten yenmemiz gerekiyordu eğer yenmeseydik zaten saçma olurdu.
Mesaj tarihi:
Üfürükten Yunanistan dediğin ülke deniz ticaretinde dünyada ilk 3 de ve bu yüzden amfibiye ve deniz güçleride epey kuvvetli.

Küçücük İsrail 1968'de 6 "BÜYÜK" nüfuslu arapları yerle bir etti artı 1971 (Yom Kipu savaşı) de nerdeyse Mısırı alıyordu.Kudüsü araplar kendi elleriyle teslim etti İsraile .

Savaşda sayı değil Know-How önemlidir. Araplar dandik rus silahlarıyla ne kadar sayıca üstün olsalarda küçük İsraile teslim oldular ve kutsal mekanlarını kaybettiler.
Mesaj tarihi:
denizaltılarımızı amerikadan almıyoruz
almanyada özel bir şirketten alıyoruz
bazılarınıda kendimiz üretiyoruz
ama çoğunluğu almanyadan g eliyour
2006da 4 tane daha denizaltı yapılacak,onlar belki başka bir ülkeden istenir ama,sanmıyorum.
Mesaj tarihi:
tabiki de önce (ne şekilde siye soormayın artık onu da hükümet bilsin)bağımsızlığımızı bir şekilde tamamen kazanıp kendi madenlerimizi sadece bizim işleyebileceğimizi tüm dünyaya duyurmalıyız.yabancılara madenlerimiz ve topraklarımız peşkeş çekilmediği ve ülkenin büyük bir bölümü amerikan etkisi altına girmediği,(özentileri,medyası,politikası...)pkk denen illetin yokedildiği,kuzey ıraka girip oradaki türkmenlerin kurtarıldığı ve avrupa-amerika kışkırtmalarının kesin olarak önlendiği günleri yaşayabilirsek eğer bu yukarıdaki mesajımda söylediklerimiz gerçekleşebilir.

istenirse şu an bile gerçekleşir ama önce abd güdümünden çıkmamız ve ab işinden vazgeçmemiz lazım(benim fikrim)
Mesaj tarihi:
FIRAT keşke dediklerin söylendiği kadar kolay olsa. Şu anda sadece ABD'ye 300milyar$ dış borcumuz var, üstelik bu borç her yıl 20milyar$ faiz ile artıyor. Ağır silşah sanayi için ise Çok sağlam bir ekonomi gerekiyor. Çünki silah üretme projeleri kara delik gibi para yutuyor. Giden parayı ise silah ancak satarak çıkartıyorsun. Mesela ABD Irak ve Afganistan savaşlarını silah sanayini doyurmak için yaptı bir nevi. O yüzden İç ve Dış Bağımsızlık için Ekonomik bağımsızlık gerekiyor.

[ Mesaj 05 Nisan 2006, Çarşamba - 20:38 tarihinde, LordOfBlood tarafından güncellenmiştir ]
Mesaj tarihi:
ben de onu söyledim.biz ilk önce bir borcumuzu ödeyelim,sonra bizi kimse durduramaz buna emin olun.ekonomimiz daha hızlı gelişir manyak bir süpergüç oluruz.şu an yavaş gelişemememizin en büyük ve önemli nedeni borçlar.
Mesaj tarihi:
Fırat,
İyi niyetlisin ama olayları kavrayamamışsın sanki, dediklerin birbirini tutmuyor.

Türkiye ekonomisi şu an tamamen borçla yürüyor. Hatta öyle ki, aldığımız borçla ekonomiyi çalıştırıp sadece borçların faizlerini çevirecek düzeydeyiz, anaparaları isteseler ödeyecek gücümüz yok.

Türkiye, özellikle siyasal yozlaşmanın etkisiyle ekonomik yönden çok büyük darbeler yemiş. Son 15 yılda geçirdiğimiz krizlere bakarsak da cabası diyeyim. Şu an ekonominin en az yarısı kayıt dışı ve öyle olmak zorunda, üstüne gidildiği an sıcak para yurtdışına kaçıyor, maliyetler yükseliyor, ekonomi tıkanıyor ve krize giriyoruz. Devletin fona ihtiyacı oldukça vergisini ödeyen kesime dolaysız vergiler bindirerek bunu sağlamaya çalışıyor, durmadan vergi dilimleri artıyor, ölünce kefenimiz bile lüks mal KDV'si ile geliyor.

Hal böyleyken diyorsun ki ağır silah sanayi kuracağız, yatırımlar yapacağız, AR-GE'de aşacağız. Hatta bunu geçtim, önce borçlarımızı ödeyeceğiz sonra süper güç olacağız...

Ben de ekonomi okumuş ve Türkiye'yi incelemiş biri olarak sana diyorum ki, gidişat böyleyken, her şey iyi gitse, Türkiye daha kriz yaşamasa ve enflasyonu düşük seviyelerde tutsa bile, sosyal ve toplumsal etkilerin de katkısıyla borcunu çevirebilecek seviyeye 20 yıldan önce gelemez. Bu da olurken durmadan artacak nüfusu unutmamak lazım, düşünün durmadan iş gücüne birileri katılıyor ama onları istihdam edemiyoruz. Ülkenin hiçbir kötü şartla karşılaşmadan tamamen ayağa kalkması belki de 50 sene. O 50 senede ekonomi kaç kere patlar bilinmez.

O bakımdan kalkıp kendi silah sanayimizi tavan yaptıracağımıza zaten kısıtlı olan sermayemizle, sermayeyi katıyla geri getirecek ve krizlerle elimizde patlamayacak yatırımlar yapmamız lazım. Milyar dolarlık AR-GE masrafı getirecek tank fabrikası kurana kadar aynı parayla çok daha faydalı işler yapabiliriz. Üstelik borç harca girerek tank üretsek de, pazara geç girmiş ve üretimini de borca girerek yapan bir ülke olarak zaten bizi yerler, ayrıca yüksek maliyetten dolayı da başarı şansımız düşer .

Kısacası, bence Türkiye'nin modern askeri teçhizata ne kadar çok ihtiyacı olsa da, bence yatırım konusundaki öncelikli hedefimiz bu olmamalı, milli duygularla hareket ederken de mantıktan uzaklaşmamalı.
Mesaj tarihi:
hmmm.

cafein sağol.aydınlattın beni.demek biz buna 20 yıldan evvel ulaşamayız:(kötü.

peki Türkiye Cumhuriyeti(osmanlı demiyorum türkiye)ilk ne zaman borçlanmıştır,bazıları özal diyor ama yine de sen ve bu işi bilenlerden duymak isterim.
Mesaj tarihi:
ya Adnan Menderes dönemin de diye biliyordum ben ama Tarihçimiz bu borçların Osmanlı'dan kaldığını söyledi.

Yani Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Osmanlı'nın tüm borçları,bir zamanlar Osmanlı'ya bağlı olan devletlere işte Bulgaristan,Yunanistan vs. ve bize eşit olarak dağıtıldı dedi.Bunların temeli de Kanuni'nin verdiği kapitilasyonlar(kapu muydu :) ) olduğunu söyledi ki eğer doğru buysa evet onlardan.

Tam bilmiyorum :) Yetiş Cafein
Mesaj tarihi:
heheyyyyyyy koçlarım benmm beaaa.. yettim garii.. siyasi tarihi yemiş yutmuş bi şahıs olaraktan ilk borçlanmadanhemen bahsediim:

arkaaşlar ilk borçlanma lozand olmuştur.. bizim fransaya olan osmanlıdan kalma borçları fransa istemiş biz de ok ödeyelim ama hiçbi gelir kaynaamız yok bu nedenle sanayi kurmak içiz siz bize yine borç verin demişizdir. böylelikle cummuriyetmizi borçlan harçlan kurmuşuzdur :) hatta baya bi ödedik te dünya wall street kriine yine patladıydık. tc bütün tarihi buyunca sadece 2 yıl borçsuz kalmıştır bu da benden size datlı bir bilgi..
Mesaj tarihi:
Osmanlı'nın borçlarını kapadık, bunun harici borçlarımızı da ödedik... Taa ki Menderes'e kadar, idare ediyorduk.

Menderes zamanında ilk büyük yollu Amerikan kredileri ülkeye girdi, Menderes ve yakınları bunları istedikleri insanlara peşkeş çekti, sonucunda krediler amacına ulaşamadığı için bir halta yaramadı. Menderes'in ilk zamanı iyi havayla birlikte ağırlığı tarımda olan Türk ekonomisi kasılmasa da, 50lerin ortalarında gelen ilk kuraklık ve sonrasında ardarda sert geçen hava ve bu nedenle daralan ekonomik koşullar yüzünden öpüldük. Menderes'in bu bol keseden dağıtması Türkiye'nin bugünkü köklü zenginlerinin bir kısmının da kaynağıdır, ama genel olarak baktığımızda faydadan çok zararı dokunmuştur.

Gerçi bütün suç onun da değil, neticede İnönü zamanında kötüleşen koşullar yüzünden devalüasyon da yapıldı, vs... Ama borçlanmanın zıvanadan çıkması DP zamanı.

1960larda çok kasılsa da ekonomi toparlanamadı borç büyüdü, 70ler zaten ekonominin artık diplediği, 10 yılda iki büyük devalüasyon gördüğü, Demirelle Ecevit'in siyaset arenasında top oynadığı ve Türkiye'nin ekonomisinin giderek çözülerek dışa bağlandığı yıllar.

1980ler de kapalı ekonomi terkedilip Özalla beraber küçük Amerika hayaliyle tekrar birilerine bu sefer ciddi boyutta peşkeş çekilirken ülkenin de hızla dibe yollanmasıdır. Özal bazıları için kahraman olsa da, bazıları için haindir. Ben siyasette kendisi kadar ilginç bir kişilik tanımıyorum, ülkeye getirdiği yararın da zararın da sonu yok. Ama Özal'dan sonra dış borç bırak kapanmayı, faizi dahi ödenemez haldeydi, sürünerek Körfez Savaşı'ndan çıkan Türkiye üstüne PKK belasıyla uğraşırken ekonomisini yedi bitirdi, 1993te enkaz halindeki ekonomi Tansu ablamızın müdahaleleriyle iyice dipledi ve 94 yılında "kriz" denen naneyle tanıştık. o günden beridir ki belimiz hiç doğrulmadı, yeni yeni toparlanıyoruz ve şimdiki hükümet de sıkışmaya başladığının sinyallerini çoktan veriyor, bakınız IMF heyetleri yine gelmeye başladı.

Neyse, konudan sapmayalım, isterseniz size en detaylısından Türkiye Ekonomisi ve ekonomik tarihini anlatırım ama eve daha mesaiden yeni geldiğim için kafamı toplayamadım ve konuyu iyice dağıttım.
  • 11 ay sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...