huun Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 Ben Türk'üm o dediklerinin hepsini yaparım; ama o dediklerini yapmak için kafa lazım. Bende kafa var, neden olmasın diye düşünmek benim işim. Bu bir hayaldir, hayalin Türkçedeki bir diğer adı ülküdür. Neymiş? Akıllı olursak istediğimizi yaparmışız.
Laurelin Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 enver pasa da oyle dusunuyordu taa ki sarikamis a kadar ayrica tarihte dusuncenin hayallerin yeri yoktur tarih oldu bitti dir 1918 de savas bitti akasama kadar dusun hayal et o savas genede 1918 de bitmistir
tashmoo Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 Mesaj tarihi: Mart 11, 2007 fistan isimli ilginç arkadasımız aramızda olduklarını sanmıyorum arkadaşım. çünkü bu adamı seven yücelten insanlar genellikle hatta genellikle değil alayı düşük eğitim seviyesinde olan insanlar. --------------------------------------------------------------------------------" demıs. ben bır ulkucuyum vede babam gecen senenın tusıad acıklamalarına gore turkıyenın en buyuk 500 sanayı sırketı arasına gırdı. bu senede şehrınde ıhracat rekorunu kırdı.sandıgınız gıbı ulkuculer alttabaka ınsanları degıl. stereotype yapıp uydurarak konusmayın .o zamankı sıyası olayların unıversıtelerde olduklarını bılıyosunuzdur vede zamanında ulku ocaklarının kutuphane gıbı oldugunu bılmeden boyle cahıllerdır dıye konusmanızda cok sacma. su an hatırlayamıyorum ama the economıst dı sanırım bu dergıye gore dunyanın en buyuk 3. organıze gucu ulkuculer olarak gecıyor cunku sadece turkıyede dııl butun dunyadalar. sızde gelıp dandık ve cahıl dıyorsunuz. komıksınız. arkasından sadece 1 eylemde 1 mılyon ınsanın yurudugu bı lıdere de kımse hakaret dandık dıe konusamaz. o ınsan eger 2 donem boyunca secılmıs se demokratık ınsanlarsanız turkıyenın cogunlugunun sevdıgını anlayacak kadar beynınız calısıodur umarım. mhp lı deılım cunku bugunku mhpyle ılk kuruldugu donemdekı mhp nın hıc bır alakası yok. turk ıslam ıdealını gerceklestırmek ıcın kurulmus bır partının ısmı su an sadece adam dovmek uyusturucu ıcmekle anılıyor. mhp su an ulkuculugu ve turkesın dusuncelerını yansıtmıyor. [ Mesaj 11 March 2007, Sunday - 23:38 tarihinde, tashmoo tarafından güncellenmiştir ]
circirbocugu Mesaj tarihi: Mart 12, 2007 Mesaj tarihi: Mart 12, 2007 Amerikanın sosyalistlere karsı kullandıgı maşalardan biri olmaktan öteye gidememis bir adamdır..Onun yuzunden bugun ulkucu kesim ortaya cıkmıs milliyetcı olacaklarına faşistlige dogru gıtmıslerdır..ve bu kesımın %90 ınından fazlası cahıl,bır kıtap okumuslugu bıle olmayan ,karı kız davasından baska bır sey bılmeyen kısılerden olusmaktadır..Bana gore demek ıstemıyorum oyle cunku..
tashmoo Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 amerikanin kullanmasi onlarin turkiyeyi `sosyalizm`den ```kurtarmis``` oldugu gercegini deistirmez
Laurelin Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 nedir bu turk islam ideali? danistayi basip isini yapan insanalri katletmekmi?
circirbocugu Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 Mesaj tarihi: Mart 13, 2007 Kurtardılarda noldu bu ulkeye mıllıyetcılık yerıne faşistlik aşılamadı mı ?Bugunku gencler Turkeşi Hitleri ornek alıyorlar(Ozellıkle ulkucu kesım)..Onlara Ataturk ya deyınce buyuk adamdı demekten oteye gıdemezler ama Hıtler deyınce herseyını bılırler...
Cafein Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 İşte amaçlanan da buydu zaten, görmek üzücü. CIA tarafından beslenen milliyetçilerin solcuları ezmesi, sonra da aşırı kuvvetlenen aynı milliyetçilerin uç noktalara çekilmesi, Türkiye'de milliyetçilik kavramı radikalleşsin, uçlara kaysın, halkın geneline hitap edemesin diye yapılan kasıtlı bir yozlaştırma. Uyanın da kendinize gelin, Türkçe'ye çevrilmeyen nice "anı" kitabı var, bir tanesi eski bir CIA ajanı amcanın kitabı, 1970lerde "Asya ve Avrupa arasında köprü" görevi gören bir ülkede nasıl sırayla sağ ve sol yanlı örgütlere sızıp bu örgütleri uçlara çekerek halk desteği almamalarını sağladıklarını anlatıyor. Bu çerçevede bakarsanız, bugün Türkiye'de sade vatandaşın ne kadar "zavallı" olduğunu görebilirsiniz, tutunacak hiçbir fikri dalımız veya birleşecek yerimiz yok. "Milliyetçiyim" deseniz "Ülkücü, faşo, kültürsüz barbar" oluveriyorsunuz; "eşitlik, sosyal demokrasi, hukuk devleti" deseniz "vay gomünist" diye kafaya cop yemeniz olası; "dindarım" deseniz "Örümcek kafalı pis dinci" oluveriyorsunuz. Toplum uçlar ve bu uçlar arasında kalmış, nereye ait olabileceğini bilmeyen, bir yere ait olmaktan korkan, 1980 sonrasında bir "müttefikimiz"in isteği doğrultusunda apolitik olarak yetiştirilmiş ve eğitimsizleştirilerek her türlü yanlış yönlendirmeye açık hale gelmiş bir sürü halinde. Yakında "meee meee" diye gezeceğiz sokaklarda, Petrol Yasası, Arazi Yasası, hedehödö diye yasalar çıkartıp "Her Türk köledir" gibi bir anayasa maddesi çıkartılana veya bu ülke 399473 parçaya bölünüp başımıza bir sürü çoban dikilene kadar da korkarım bu böyle olacak. O yüzden "o faşoydu bu gömnüsttü" diye salak salak aynı ülkeden olduğunuz ve aslında birbirinizi desteklemeniz gerekecek yurttaşlarınıza saldıracağınıza, azıcık düşünüp biz içerde birbirimizi yerken dışarda kim ne halt yiyor, "Türkiyelilik" "eyalet" "Kürdistan" "petrol" vs kavramlarıyla kafamıza kim çuval geçiriyor bir onu düşünün. Uç akımlara kapılıp aynı ülkeden olan insanlara diş bileyip sözde bu ülkeyi korurken aslında daha çok bölen herkese de "kafam girsin" diyerek bitiriyorum. Saygılarımla.
circirbocugu Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 Dedıklerının bır kısmına katılıyorum..Mıllıyetcı olunca faşist,dindar olunca örümcek kafalı..Fakat benımde sıze anlatmaya calıstıgım sey buydu milliyetciligi faşistlik gibi goren gencler yetisiyor..Biz bunlara bir tedbir almazsak nolucak?Daha da türeyip gitsinler mi? Onun harıcınde dedıgın hersey dogru..Keske bunlar yerine onlara kafa yorabılsek ama Turkiye gibi bir ülkede senin saydıgın milliyetcinin,dindarın kafa kafaya verip Petrol ,Kürdistan konularını tartısabılecegını en azından su an itibariyle sanmıyorum..
arjantin Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 Mesaj tarihi: Mart 14, 2007 güzel yazmışsın cafein.bizim gibi aklı bir karış ülkelerin kaderidir bu.ne konu olursa olsun,hemen gruplaşır,karşılıklı konuşmak yerine birbirimizi kırarız.sanırsın ki dünyada komünistliğin de,anti komünistliğin de,milliyetçiliğin de anavatanı,önde gideni burası,bu fikriyatlarda çok alim yetiştirmişiz de kavgasını yapıyoz.yahu sana ne...sen balık olduktan sonra her oltaya takılır,avrupa ülkelerinin medeni şekilde tartıştığı konularda birbirinin kafasını kırarsın..daha ortaçağ-yakınçağ tarihinin a'sını bilmeyen,ezberlediği kıytırık 2 sayfa propaganda notundan başka şey okumamış cahil gençler,vatan kurtaran şaban modunda üniversitelerde patırtı çıkarı,sözde en vatansever! şabanlar,adam öldürür.... mesele britanya..bu ülke bütün emparyal tarihi boyunca birsürü fikir çatışması yaşamış,fikriyatların beşiği olmuş,bir marx'ı,adam smith'i çıkarmış,işçi hareketlerine ve yeri geldiğinde muhafazakarlığı yaşamış,ama iş ülke çıkarlarına gelince hep birlik olmuştur.keza fransa,keza abd,rusya...işte bu yüzden ülkemiz geri,işte bu yüzden biz küçük balık olmaya devam ediyoruz..
ghaldszar Mesaj tarihi: Mart 26, 2007 Mesaj tarihi: Mart 26, 2007 Bir Hitler taklitcisidir. Eğer 80 öncesi izlediği stratejiye bakarsanız inanılmaz ir Hitler benzerliğiyle karşılaşırsınız. Özellikle ülkeyi kaosa sokup sonra kurtarıcı olarak ortaya çıkmak. Allahtan Türk halkı 80 sonrasında Türkeşin yaptığı "6 ayda PKKyı bitiririm" ile iktidar olma çabalarına kulak asmadı yoksa kimbilir neler olurdu. 80 darbesinin faturasının Kenan Evren'e çıkartılırken Türkeş' in hiç adının geçmemesi beni hep şaşırtmıştır aslında. Hele hele partinin hem sağlam milliyetçi hemde müslüman söylevlerinde hem ırkçı hem de müslüman nasıl olunabileceğini hiç anlayamadım. Fakat en ilginç olan yanı aşırı sağcı olmasına rağmen sağa gittikçe solu bularak son zamanlarında Marx fikirlerini de benimseyen bir adamdı. Eceliyle ölebildiği için çok başarılı buluyorum aslında. [ Mesaj 26 March 2007, Monday - 14:57 tarihinde, ghaldszar tarafından güncellenmiştir ]
Fortuna Mesaj tarihi: Nisan 21, 2007 Mesaj tarihi: Nisan 21, 2007 Millyetçilik. Atatürk İlkelerinin temeli diyebiliriz. Ama bakıyorumda bunu sahiplenen ülkücülerin arasında birçok çakal olması millieyçilik fikrini lekelemis gibi görünüyor. Millyietçi olmadan Türkiye yararına bir iş yapılamaz. Milletini düşünmeden bir arpa boyu yol alınmaz. Bu ülkede komplo teorisi üretmeye meraklı insanların birkaç kitap-röportaj vb.den yola çıkarak hazırladığı teoriolere kanmayın.0 Amerikan Maşası,bu Yahudi şu şöyle,bu böyle... Bunlara kanmayın.Kanıt=0.Alparslan Türkeş için Amerikan Adamı demişsiniz,o partinin kurulmasında ön ayak olmasına rağmen MHP CMKP'den türemiştir,kurucusu Osman Bölükbaşıdır.Yani Alparslan Türkeş bir parti içinde yükselen bir adamdır daha sonra Osman Bölükbaşı'nın onun önünü açması ile lider oldu felan filan... Herneyse,konudan kopmayalım. Önyargılı olmayın...
circirbocugu Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 Dedıgın gıbı Ataturk'un en cok onem verdıgı ıkı ılkeden bırıydı Mıllıyetcılık.Fakat Alparslan Türkeşin genclerımızde(Genelı kastedıyorum) yarattıgının Atatürk milliyetciligi oldugunu soyleyemem..Burda seni kastetmiyorum,ülkücü diye bir toplulugu kurdugu grubu kastediyorum.Her ne kadar bazı bilgili düzgün ülkücü arkadaslarımız digerlerini pek onemsemeyıp ,onlara bakıp yorum yapmayın dese de cogunluk hep o bılgısız faşizmi bir gurur sayan Hitler deyince ona söz kondurmayan kişilerle dolu..BU yuzden Alparslan Türkeşin kazandırdıklarının bu ülkeye Atatürk milliyetciligi gibi gösterilmesi yanlıstır..
Admin DynamicK Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 Admin Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 Milliyetçiliğe sefil demek tabiki terbiyesizlik ama istemeden eksik bir şekild yazdıgı için öyle görülmüş. Apache nin orda belirtmek istedigi aşırı milliyetçilik( kafatasçılık da denebilir) Bu nedenle zaten konu içindeki mesajların yönü o şekilde gelişti. Yoksa tek başına o mesajı alıp çıkarır iseniz Atatürk ilkelerine laf atılmış gibi görülebilir. Bütüne hükmen yorumlayıp olaya hakim ve olgun yaklaşmakda fayda var. Bilhassa böyle hassas konularda..
Apache Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 Mesaj tarihi: Nisan 23, 2007 demek istediğim aşırılık,ama milliyetçiliğe herhangi birisi sefil diyebilir kendi görüşüdür.ona terbiyesiz demekte pek kimsenin haddine değildir. görüşler çelişebilir her durumda.
Pluton Mesaj tarihi: Mayıs 5, 2007 Mesaj tarihi: Mayıs 5, 2007 Benim ailem hatta sülalemde ülkücüdür mhp taraftarıyızdır ama günümüzde hiç kimseden iyi şeyler duymuyorum. Bunları yapan şerefsizler vatan hainidir zaten. Geçen birisiyle konuşuyorum "ülkücüler çok adi insanlar beline silah takıp okul basıyolar" diyo. Okulda reis seçiliyo ne demek bu falan diye soruyolar bana. Ama bikaç çakal ve kendini bi boklar sanan insanlar bunu yanlış kullanıyolar. Okulda reis seçilmez. Okulda ülkü ocaklarına temsiliyetden bir temsilci seçilir. Bunun adı temsilcidir reis değildir. Okuldaki görevi ülkücü arkadaşlarımızı bilgilendirmek mitinglere ve seminerlere davet etmek ve ülkü ocaklarının yaptığı etkinliklerin duyurulmasında görevlendirmektir. Bu konumuz değildi ama yinede Türkeş'den bugüne ne kadar değiştiğini söyleyeyim dedim. Türkeşi başbuğ yapan vatan sevgisiydi. Çok fazla bilgim olmadığı için aşşağıda Devlet Bahçeli'nin bir yazısını koyuyorum. [spo]BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ ve MİLLİYETÇİ HAREKET DEVLET BAHÇELİ Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey, tarihte örneklerine pek sık rastlanmayan müstesna şahsiyetlerden biridir. "karizmatik lider", "bilge lider", "tarihî şahsiyet" gibi sıfatlar, muhterem liderimizi anlatmakta kullanılan başlıca sıfatlar olarak Türk milleti tarafından benimsenmiş ve kabul görmüştür. Tarihî geleneğimiz açısından onu en iyi anlatan, tanımlayan sıfat ise "Başbuğ" olmuştur. Türkeş Bey, Türk dünyasının başbuğu unvanını, sahip olduğu meziyetler ve yerine getirdiği hizmetler açısından bakıldığında en çok hak eden tarihî bir şahsiyettir. Bu değerlendirmeyi er ya da geç dost-düşman herkes yapmıştır. Başbuğumuzun bu sıfatları kazanışı ile Milliyetçi Hareket'in tarihi, paralel bir çizgiye sahiptir. Çünkü onun hayatı ile Türk milliyetçiliğinin yarım yüzyılı aşkın son dönemi tamamen özdeşleşmiş, iç içe geçmiştir. Bilge lider ya da tarihî şahsiyet kavramı, her şahsiyet gibi kendi milletinden ve içinde yaşadığı çağdan bir şeyler alan, ama diğerlerinden farklı olarak milletinin gelişimine, çağının akışına bir şeyler katan, kısaca tarihe damgasını vuran insanları anlatan bir kavramdır. Bundan sonra tarih, o şahsiyetten bir şeyler alarak onun fikrinin, alın terinin izlerini taşımaya başlar. Dünyada hiçbir büyük ve önemli bir iş, yüreği ülke sevdasıyla yanıp tutuşmayan, hiç cefa çekmemiş ve inanmadığı şeyleri savunmuş politikacılarca başarılmış değildir. Büyük davalar, tehlikelere ve zorluklara cesaretle göğüs geren, ömrü boyunca yılmamış, inançlı ve azimli insanların liderliği altında başlamış ve başarılmıştır. Tarihî şahsiyetleri ya da büyük liderleri ortaya çıkartan dinamikler nelerdir? Onların ortaya çıkışları, sahip oldukları meziyetler ile tarihî şartların buluşmasıyla mümkün olmaktadır. Bu meziyetler, vasıflar nelerdir? En başta, basiret, inanç, azim, bilgi, cesaret, direnç ve kararlılık gibi önemli özellikleri şahsiyetlerinde barındıran insanlar gerçek anlamda lider olabilirler. Bu insanlar, yeteneklerini, ideallerini gerçekleştirme yolunda ortaya koymaya, yani kuvveden fiile geçirmeye başladıklarında varlıklarını hissettirmiş olurlar. Bunu takiben hâlk ile diyalog kurmaları ve kadrolarını yetiştirmeleriyle birlikte ağırlıklarını ve farklılıklarını kabul ettirmeye başlarlar. Artık onlar gerçek birer liderdir. Zamanla bu sıfat, gelişmelere bağlı olarak "tarihî şahsiyet", "karizmatik lider", "önder" gibi sıfatlara dönüşür. Kısacası, tarihî şartlar ve gelişmelerle liderlik vasıflarına sahip insanlar bir araya geldiğinde büyük ve önemli liderler ortaya çıkar. Rahmetli Başbuğumuzun ömrünü yarım asrı aşkın son bölümü, Türk milliyetçiliği hareketinin yaşadığı sorunlarla, gelişmelerle paralel bir seyir takip etmiştir. Hakk'ın rahmetine kavuştuğu son ana kadar da davasına, yani Türk milletine ve Türk dünyasına hizmet etmeye devam etmiştir. 1944 yılında zamanın siyasî iktidarının rüzgâra göre yön değiştiren zihniyetinin bir sonucu olarak uygulanan baskı ve zulümlerden 1997 yılının Nisanına kadar uzanan kararlı milliyetçilik mücadelesi, hayatını ülkesine ve milletine adamışlığın çok önemli ve güzel örneklerini ortaya koymuş olması, Başbuğumuzun siyasî kişiliğinin en kısa ve özlü ifadesidir. Türk milliyetçileri 1944 girdabından yüz akıyla çıktıktan sonra 1940'lı yılların ikinci yarısını ve 1950'lerin başlarını toparlanma ve dayanışma çabalarıyla geçirmiştir. Türk milliyetçileri ikinci tırpanı bu dönemde Demokrat Parti yönetiminden yemiştir. İşte bütün bu olayları ve sorunları çok iyi okuyan rahmetli liderimiz, 1960'lı yıllardaki gelişmeleri de dikkate alarak, Türk milliyetçiliği hareketine yeni bir ivme ve boyut kazandırmıştır. 1960'lı yılların ikinci yarısı, hem Türk milliyetçiliği hem de Türk demokrasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü bu, dönem, Türk dünyasının Başbuğunun ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin doğuşuna sahne olan bir dönemdir. 1960'lı yılların başından itibaren Türkiye'de, büyük bir çoğunluğu Rus emperyalizminin doğrudan ya da dolaylı olarak uzantısı pozisyonunda olan sol hareketlerin canlanışına ve hızlı bir şekilde güçlenmesine şahit olunmuştur. Buna karşılık, kendini sağcı olarak tanımlayan siyasî partiler ve gruplar ise hem aralarında hem de içlerinde sürekli didişen bir yapıya sahipti. Türk milliyetçilerinin hâli de çeşitli dergiler ve dernekler etrafında kümelenmiş çok dağınık, arayış psikolojisinin hâkim olduğu bir manzarayı andırıyordu. Alparslan Türkeş Beyin 1964 yılında siyasete doğrudan girmesiyle başlayıp 1969 yılında tamamlanan süreçte ise Türk milliyetçiliği davası, derlenip toparlanmaya, daha doktriner bir hüviyet kazan-maya başlamış, kendi özgün ve dinamik siyasî partisine kavuşmuştur. Bu süreç, dağınık, siyasî etkinliği çok zayıf ve özgüven bunalımı yaşayan bir camianın varlığını çok iyi gözlemleyen, Türk milletinin yeni bir dirlik, birlik ve kalkınma hamlesine ihtiyacı olduğunu hisseden siyasî iradenin, inancın, kararlığın ürünüdür. Yani merhum liderimiz Alparslan Türkeş'in önderliğindeki kadronun iradesinin ve çabalarının eseridir. Kendilerinin veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, milliyetçi-ülkücü hareket, büyük ve güçlü Türkiye'nin mimarı olarak doğmuş ve gelişmiştir. Türk milliyetçiliği hareketinin yeniden yapılandırılması aşamasını, bütün milliyetçilerin, vatanseverlerin, bütün dağınık parçaların bir araya getirilmesi ile fikrî alt yapının geliştirilmesi ve projelerin ortaya konması aşaması izlemiştir. Tabiî bütün bu aşamalar, çok zorlu ve uzun soluklu bir mücadeleyi, ilmik ilmik örülme anlamında zahmetli çabaları ifade etmektedir. Çünkü Türk milliyetçileri, önlerine çıkartılan birçok engeli aşmak, yoğun karalama kampanyalarını göğüslemek için olağanüstü çabalar sarf etmek zorunda kalmışlardır. Türk milliyetçiliği davasının doğrudan siyasî alana taşındığı, yani rahmetli Başbuğumuzun Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin genel başkanı seçildiği günden itibaren başta faşizm olmak üzere sürekli eleştiriler yöneltilmesi, Türk gençliğinin çeşitli oyunların içine çekilmeye çalışılması Milliyetçi Hareket'in gelişimini etkilemiştir. İşte milliyetçi-ülkücü hareket, bir taraftan bu tür karalama kampanyalarıyla ve terör belâsıyla uğraşmak, bir tarafta da dünya ve ülke sorunlarıyla ilgilenmek, çözümler üretmek durumunda kalmış, siyasî hayatın gereklerini yerine getirmeye çalışmıştır. Bu mücadelenin bir de imkânsızlıklar içinde yürütüldüğü düşünüldüğünde, anlamı, önemi ve büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, böyle bir zorlu mücadele geleneğine ve olumsuzluklara rağmen , iktidar ortağı olduğu zamanlarda ülkeye hizmet etmenin en iyi örneklerini sergilemekten de geri kalmamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki MHP, ciddiyet, çalışkanlık ve ülke çıkarıyla özdeşleştirilir olmuştur. Bu dönemde, yine, gençliğin yıkıcı ve bölücü fikirlere kapılmamasında, kültürel yabancılaşma hastalığına yakalanmamalarında kalkan işlevi görmüştür. Alparslan Türkeş Beyin önderliğindeki Milliyetçi Hareket, bu tarihî görevini, genç nüfusun millî ve manevî değerlerle donanmış idealist bir gençlik olarak yetişmesini sağlayarak yerine getirmiştir. Türk milliyetçileri, 12 Eylül 1980 sonrasındaki üç yılı kapsayan askerî yönetim döneminde de her türlü baskıyla karşı karşıya kalmış ve MHP kapatılmıştır. Aynı şekilde 1983 sonrasındaki parçalama teşebbüslerine göğüs germe zorunda kalınmıştır. Ancak, Milliyetçi Hareket kısa süre içinde Türkiye'nin ve Türk dünyasının tekrar parlayan yıldızı olmayı başarmıştır. Haksız eleştirilere karşı koyarak her sınavdan yüz akıyla çıkmak, kısacası zorlu ama onurlu bir mücadele destanı yazmak, ancak haklı ve güçlü davalara sahip siyasî hareketlere nasip olur. Yine hiçbir siyasî hareketin, bilge bir şahsiyete, karizmatik bir lidere sahip olmadan bu kadar zorlu ve uzun bir mücadeleyi sürdürebilmesi mümkün değildir. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi, dimdik ve güçlü şekilde ayakta durmakta, Türk milletinin yegâne ümidi hâline gelmiş bulunmaktadır. Bunun sebepleri arasında, Alparslan Türkeş gibi karizmatik ve bilge bir lidere ve onun yetiştirdiği kadrolara sahip olması çok önemli bir yere sahiptir. Türk milliyetçileri, bu gerçeği hiçbir zaman unutmadan Başbuğlarının gösterdiği büyük hedeflere doğru akıp giden kutsal yolculuklarına yılmadan ve yorulmadan devam edeceklerdir. Türk milliyetçilerinin, 21. yüzyılın ilk yarısındaki ana hedefleri olan Lider Türkiye ülküsünü realize etmek ve Türk dünyasının birlikteliğini sağlamak için ellerinden gelen bütün gayreti gösterip başarıya ulaşacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.[/spo]
Öne çıkan mesajlar