Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

dini belgesel??


CaNNi

Öne çıkan mesajlar

Eriyen Demirden Bilgisayara

Yeryüzündeki teknolojiyi mümkün kılan tüm unsurlar incelendiğinde, hepsinde Allah'ın yaratma sanatının delillerini görmek mümkün olacaktır.

Teknolojinin çıkış noktası metalürji dir; yani metallerin eritilip işlenmesi işlemi... Bu işlemi gerçekleştirebilmek içinse, hem uygun metallerin var olması, hem de insanoğlunun bu metalleri eritip şekillendirmesini sağlayacak araçlar bulunması gerekir.

Bu araçlardan biri ateştir. Denton, bu konuyu şöyle açıklar:

Ateşi kullanabilme yeteneğimiz, hiçbir şekilde önemsiz bir yetenek değildir, çünkü sadece ateş yoluyla teknolojik ilerleme mümkün olabilmiştir. Ateşle birlikte metalürji ve metal araçlar gelmiş ve sonunda da kimya bilgisi ortaya çıkmıştır. Metaller elektriğin tek doğal iletkeni olduklarından, elektromanyetizmin ve elektriğin keşfi, hatta bilgisayarların geliştirilmesi bile biz insanların ateşi keşfinin bir sonucudur.” (Michael Denton, Nature's Destiny, s. 242)

Denton'ın insanoğlunun ateşi keşfi diye ifade ettiği olay, aslında, Allah'ın ateşi insanoğlunun emrine vermesidir. Konuyu bilimsel olarak incelediğimizde, ateşin, insanın yeryüzündeki yaşamına çok uygun bir yapıda olduğunu görürüz. Ateş, yanabilir cisimlerin tutuşmasıyla başlar. Bir cismi yanabilir kılan durum, içeriğinde karbon bulunmasıdır. Karbon ve oksijen reaksiyona girdiklerinde, yüksek miktarda ısı açığa çıkarırlar; biz de bunu alev olarak görür ve hissederiz.

Yeryüzü Her An Bir Alev Topuna Dönüşebilir

Ancak burada dikkatten kaçmaması gereken son derece ilginç bir nokta vardır: Dünyanın atmosferi % 21'e yakın oranda oksijen içerir. Karbon ise bizim bedenlerimiz de dahil olmak üzere, her canlıda vardır. Yani ateşi oluşturan malzemeler, dünyanın dört bir yanında, yan yana durmaktadır. Peki bu moleküller neden hemen reaksiyona girmezler? Neden herşey bir anda tutuşup yanmaz?

Bu soru derinlemesine incelendiğinde, ateşte de çok muhteşem bir tasarım olduğu görülür. Oksijen ve karbon, kimyasal özellikleri gereği, sadece çok yüksek bir ısıda reaksiyona girip ateş oluştururlar. Bu nedenle bir yerde ateş yakabilmek için, öncelikle yüksek ısı gerekir. Kütükleri birbirine sürterek ateş yakmaya çalışan bir insanın yaptığı şey, sürtünme yoluyla ısıyı yükseltmektir. Bir kibriti yakarken de, kibrit çöpünü pürüzlü bir yüzeye sürterek ani bir biçimde ısıtmanız gerekir.

Ateşle ateşi oluşturan etkenler böyle olmasaydı, dünya üzerindeki yaşam imkansız hale gelirdi. Eğer, oksijenin ve karbonun reaksiyona girme eğilimleri biraz daha fazla olsaydı, hava sıcaklığı biraz arttığında, insanların, hayvanların ve bitkilerin bir anda tutuşup yanmaları sıradan bir vaka haline gelirdi. Örneğin çölde yürüyen bir insan, sıcaklık en yüksek dereceye çıktığı anda, bir kibrit çöpü gibi bir anda alevlere boğulabilirdi. Bitkiler ve hayvanlar da aynı tehlikeyle yüz yüze kalırdı. Ve elbette böyle bir dünyada, normal bir yaşamdan söz etmek biraz zor olurdu.

Buna karşın, oksijen ve karbon, reaksiyona girmek için şu anki gereksinimlerinden daha fazla ısıya ihtiyaç duysalardı, o zaman da insanlar ateş yakmayı hiç başaramayacaklardı. Dolayısıyla da ateş, sadece ormanlara isabet eden yıldırımlar sonucunda ortaya çıkan efsanevi bir enerji olarak kalacaktı. Oksijen ve karbonun bu yapıları, ateşe, insan tarafından kontrollü bir şekilde kullanılabilecek en uygun hali kazandırmaktadır. Denton, insanoğlunun fiziksel yapısının (ellerinin, kollarının, hareket yeteneğinin, görme duyusunun vs.) da, ateşi kullanmak için ideal bir yapıda olduğuna dikkat çeker. Dahası dünyada, ateş yakabilmek için çok ideal bir ortam olduğunu da Denton şöyle vurgular:

Ateşin kullanımı elbette çevresel faktörlere de bağlıdır: Ağaçların ve göreceli olarak kuru bir ortamın varlığına, örneğin. Bu ilave faktörlerden herhangi birinin uygun olmaması durumunda, bizi insan yapan tüm fiziksel ve zihinsel yeteneklerimize ve dünyanın karbon bazlı bir yaşam için çok uygun bir yurt olmasına rağmen, ateş ve dolayısıyla metalürji, kimya ve herhangi bir bilimsel gelişme mümkün olmazdı. (Michael Denton, Nature's Destiny, s. 245)

İnsanın teknolojiyi geliştirmesini sağlayan tüm şartlarolabilecek en ideal yapıda ve değerde yaratılmıştır. Allah, Kuran'da bu gerçeğe işaret eder ve ateşin malzemesinin özel olarak yaratıldığını şöyle haber verir:

Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.” (Yasin Suresi, 80)

Tüm Nimetleri Yaratan Allahtır

Ateşin kontrol edilebilir olmasının yanında, metalürjiyi mümkün kılan bir başka önemli tasarım daha vardır: Dünyadaki metaller, başta demir olmak üzere, ateşin ulaşabileceği bir ısı seviyesinde yumuşar ve sıvı hale gelirler. Örneğin, demirin erimesi için 1535 derecelik bir ısı gereklidir; bu güçlü bir ateşle elde edilebilir.

Demirin erimesi için gereken ısı miktarı, dünyadaki yakıtlar tarafından sağlanamayacak kadar yüksek olsaydı, metalürji diye bir bilim dalı olmazdı. Dolayısıyla da, insanlığın bilimsel düzeyi, Denton'ın deyimiyle, "cilalı taş devri ile Aztek uygarlığı arasında bir yerde sıkışıp kalırdı".
Ancak Allah'ın dilemesi ve insana türlü imkanlar vermesiyle, insanoğlu görkemli eserler ortaya koymuştur. Denton, insanoğlunun bilimsel gelişimini kısaca özetledikten sonra şu yorumu yapmaktadır:

(Bilimsel) yolculuğumuz uzun sürmüş olsa da... kanıtlar göstermektedir ki, bu yolun sonucu hiçbir zaman belirsiz olmamış, belirli bir amaca göre önceden belirlenmiş bir yolu izlemişiz ve başarımız da asla bir tesadüf olmamıştır... Ateşin keşfinden bilimin doğuşuna ve en son olarak da doğanın düzeninde kendi merkeziliğimizi keşfedişimize kadar uzanan, önceden belirlenmiş bir yolu izlemiş bulunuyoruz. (Michael Denton, Nature's Destiny, s. 395)

Biyokimya profesörü Michael Denton'ın bilimsel terimlerle anlattığı bütün bu bilgiler gerçekte iman eden her insanın Kuran'dan öğrendiği bir gerçeği ortaya koymaktadır:

Allah, dünyayı insanın yaşamı için yaratmış, dünyadaki varlıkları insan için emre amade kılmış ve onu türlü nimetlerle zenginleştirmiştir. Kuran ayetlerinde Rabbimiz şöyle buyurur:

Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve O’nun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır. Güneşi ve Ayı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.” (İbrahim Suresi, 32-34)



bilim her geçen gün dinin mucizesi denen şeyleri kanıtladıkça bu insanlar hala din mucizesi diyebiliyo.. allahın mucizesi diyebiliyo.

[ Mesaj 09 Şubat 2006, Perşembe - 16:49 tarihinde, elaidizm tarafından güncellenmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

www.allahvar.com

www.harunyahya.org veya .com'da olabilir bunlarda kesin vardır. her din tartışmasında burdan desteksiz şeyler geliyo mutlaka. bu dedikleirnin de kanıtları olmadığına göre desteksiz bi belgesele ihtiyacın var. yani bu sitelere girebilrisin işine yarar kesin lol
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bilim şu an herşeyi açıklıyo demiyorum. biraz dikkatli okursan görürsün. bilim her geçen gün dini mucize denilen şeyleri kanıtlamaya devam ediyo diyorum. Bundan 100 yıl önce hastalıklara çare bulunamazken şimdi insanların genetik yapısı çıkarılmaya başlandı. herşey adım adım ilerliyo. eminim ki o da bir şekilde açıklanacaktır. şimdi değil 50 yıl sonra değil belki ama 100 yıl sonra belki. Hiçkimse de hayır diyemez buna. Adamlar devamlı bişeyler buluyo çünkü. Geçmişte hayal edilemeyen şeyler yapıldı bugüne kadar. O yüzden karşıma geçip de herşeyi açıklıyomuş lol tavırları sergilemeyin gereksiz oluyo. eğer şu an açıkladı deseydim hadi neyse onu da dememişim..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dinin benim mucizem dediği şey değil.yine yanlış okumuşsun dini mucize denilen. yani halk tarafından öle tanımlanan. mesela geçmişte hamile kalmak. doğum. ne bileyim, şimşek, yıldırım, gök gürültürüsü, tsunamiler çok geçmişlerden bahsediyorum tabii.

[ Mesaj 09 Şubat 2006, Perşembe - 17:05 tarihinde, elaidizm tarafından güncellenmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dedim ya.. çok geçmişten bahsediyorum ben.
Günümüzden bahsetmiyorum. Ben sadece bilimin bigün tüm sorulara cevap vericeni düşünüyorum. Şimdiye kadar da cevap vermiş oldğu ve ilerleme kaydettiği bi çok şey var. Onları da saydım. çok geçmişte dini mucize olarak görülen şeylerdi bunlar. Allah'ın kudretiydi yani. cahil mahil o zamanın insanlarından bahsediyorum. Sen şimdi o cahilliğini neyle attın kuran okuyarak mı yoksa bilimin ışığında mı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İnsanın narsistik doğasındandır ki çözemediği bir şeyle karşılaştığında onun tamamen çözümden yoksun bir şey olduğu iddiasını ortaya atar. Dinler de böyle çıkmıştır zaten.
Dini "belgesel" olmaz. En azından o formattaki bir programa "belgesel" ismi verilemez.
Ben kendimden yüce bir varlığın olmadığını iddia etmiyorum, nitekim olabilir de, henüz bilmiyorum. Ancak bir şeyden eminim ki böyle bir üstün varlık varsa bile karşımıza çıkan ve çözemediğimiz her şeyi onun işleriymiş gibi düşünüp bir de bunlara mucize ismi vermek, üstüne bir de bunun "belgesel"ini çektiğini iddia etmek komiktir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bilim Bunların nasıl-niye- nezaman gercekleştiklerini acıklıyor.
Kuran da ise bunların varlıgından Yıllarca once bahsedilmiş.

Ornegin. Atmosferinin katmanlarının oldugu. Bu kuranda yazıyor. Gunumuz bilimi ise bu katmanları en ince ayrıntısına kadar inceliyor. Bu şimdi Kuranı curutuyor mu?
Tabiki Hayir!
Mucize nerede dersen Bilimin yakın zamanda acıkladıgı şeylerin 1000 yıldan fazla zaman once kuranla insanlara bildirilmiş olmasıdır.

nese ben kacayım artık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İşte hata orda -Nae, Kur'an'da bütün bunların yazdığını iddia ediyorsunuz oysa ki açıkça bunu söyleyen bir kısım yok. Bulanık, karışık ve her tarafa çekilebilicek bir tarzda yazılmış bir kitaptan bahsediyorsunuz, her gün yüzlerce manyak bu kitaptan anlamlar, farklı yorumlar çıkarmak için saçma sapan şeyler atıyor kafasından, siz de mantıklı gibi gözükene hmmm doğru yaa diyorsunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaten bu belgeseller stv de falan yayınlanıyo. Normal amaçla çekilmiş belgeselleri kuş sıçsa aha bu tanrının varlıgını kanıtlar olarak çevirdikleri birşey oluyor. GErçeklik lazım değil bana sadece içinde kuş sıçtı allah var. Hop yaptı allah var. Çiftleşti allah birdir desin yeter. Bilmem anlatabildimmi. Sonucunda din dersinde gösterilecek birşey sadece. Mantık ne kadar aranabilirki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...