Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Dark Sun Kısa Tarihçesi...


deadwoll

Öne çıkan mesajlar

Tee zamanında birileri Dark Sun hakkında bilgi istemişti herkes aklında olanları yazmıştı.Ben de kronik gezilerim sırasında toplamış olduğum bu yazıyı hard diskimin bi köşesinde buldum ve sizinle paylaşayım dedim.
Umarım merakınız bir nebze azalır ve mutlu olursunuz :P


[spo1=Athas Tarihi...]ATHAS TARİHİ
Yazan: Athas’ın Gezgini

(Bu bölüm okunamıyor)
...önce masmavi güneşi, denizleri, mükemmel iklimi ve doğasıyla bir ütopya idi. Parlak mavi güneş yüksek ısı yaymaz,ideal sıcaklıkta Athas’ı korurdu. Athas’ın önde gelen ırklarının başında buçukluklar vardı. Buçukluk ırkı, Athas’taki ilk ırktı. Diğer ırklar çok az sayıda olmak üzere varolurlardı. Bu ırklar insanlar, cüceler, elfler, gnomlar, orklar, goblinler vb. ırklardı. Bütün ırklar (bazıları dışında), bu cennet gibi dünyada (ve gerçekten de cennet gibiydi) topluca yaşarlardı. Elfler henüz kendilerini ormanlarına çekmemişler, cüceler dağlara kaçmamışlardı. Buçukluklar Athas üzerindeki gerçek hakimlerdi, Athas’a iyi bakar ve çevreyi korurlardı. Bilimde çok gelişmiş bir ırk olan buçukluklar, denizin seviyesini yükselterek bitkileri ve yaşam kapasitesini ikiye katlamak için bir deneye başladılar. Ne yazık ki deney başarısız oldu. Deniz, tam aksine ölmeye başladı. Su azaldı. Buçuklukların bazıları dağlara kaçtı, bazıları kendilerine yeraltında kaleler yaptılar. Bazıları da bu deneyin yapıldığı yer olan Tyr’agi şehrinde kaldılar ve araştırmalarına devam ettiler.

Bu deney sonunda oluşan kahverengi bir gelgit, bütün suları alıp götürüyordu. Zaman geçtikçe bütün denizler neredeyse kurudu. Buçukluklar yaşama dönmek için yeni deneyler yapmalıydılar. Deneylerini gerçekleştirmek için sonradan adına Kadim Kule* denecek olan bir kule yaptılar. Güneşi değiştirip, enerjisini kullanarak gelgiti yok edeceklerini umdular. Fakat güneşi değiştirme fikri de işe yaramadı. Güneşi değiştirmek, dünyayı değiştirmek anlamına geliyordu.

Önceden masmavi olan güneş, ısı yayan sarı bir ateş topu oldu. (Not:Yani bildiğimiz güneşe dönüştü.)
Gelgit yok oldu, sular da yok olmaya devam etti. Sular çamura, bataklığa, kurak topraklara dönüşmeye başladı. Buçukluklar güneşin enerjisiyle tekniklerini geliştirdiler ve bunu kullanarak bir yeniden doğuş başlattılar. Her şeyi yeniden yapmaya başladılar, doğayı yeniden kurdular. Dünya yeniden iyi günlerine dönmüştü. Eskisi kadar olmasa da... Ancak Athas’daki kaynakların çoğu tükenmişti, özellikle metaller.

Athas ırkları kabuklarından çıkmaya başlamıştı. Yaşayanlar birleştiler ve geliştiler. İnsanlardan kabilelere, kabilelerden kasabalara ve şehirlere... Şehirler birleşerek devletleri oluşturdular. İnsanlar, cüceler, elfler ve diğer ırklar gün yüzüne çıkmaya başladıkça buçukluklar kendilerini sakladılar. Kadim Kule’yi terkettiler, küçük köyler kurdular. Bu arada gelişen insanlık ve medeniyetle birlikte yeni dinler, yeni tanrılar türedi. Ama gerçek rahipler yoktu. Çünkü Athas’a hiçbir gerçek tanrı giremiyordu. Gerçek güç beyindeydi. Psişiklerin zamanıydı. Bütün yaşayan canlılar, sinekler bile psişik güçlerle doğuyorlardı. Pisişikler güçlendiler ve dünya beyin gücü üzerinde dönmeye başladı. Bu yetenek, büyü gibi güç toplama ihtiyacı hissetmiyordu. Psişik gücün kaynağı, canlının beyniydi. Çok geçmeden psişikler bu yeteneklerini savaş sanatlarına da uyarladılar. Artık bir bakışta düşmanını öldürebilecek psişikler ve psişik savaş yetenekleri vardı ve o dönemde yaygın olan kılıç, mızrak gibi silahlarla yapılan yakın dövüşe göre çok üstündü. Büyü enerjisi henüz keşfedilmemişti.

Mutasyonlar sonucu birçok değişik ırk oluştu. Devler, yarı-devler, thri-kreen denilen çekirge adamlar, cücelerle insanların birleşimi olan mullar. Bunlardan biri de pyreen denilen bir ırktı. Bu ırk, donatılmış bir ırktı, bütün ırkların fiziksel ve ruhsal özelliklerini taşıyorlardı. İşte bunlardan biriydi Athas’ın kaderini değiştirecek olan.

Adı Rajaat idi. Bedeni ırkdaşlarına göre çirkin ve deforme olmuştu, ancak inanılmaz zekasıyla sivrilmişti. Sekiz bin yıl önce büyüyü keşfeden kişiydi. Yol’a* olan büyük hakimiyeti ve üstün zekası sayesinde bu sanatı keşfetti. Ancak güçsüzdü. Büyülerini yapacak enerjisi yoktu. Yıllarca bitkilerden güç çekmeyi denedi. Gerçek gücü bulmak için Kadim Kule’ye gitti. Terkedilmiş binayı kendi istekleri doğrultusunda kullandı. Sanatını öğretecek öğrenciler aramak üzere yola çıktı. Birçok kişi istekli oldu: İnsanlar, elfler, gnomlar... Ama Rajaat sadece 15 insanı yanına aldı ve geri döndü. Onlara yok edici gücü öğretti, güç çektiği canlıyı kurutmayı öğretti. Rajaat, şampiyonlarını üstün güçlerle donattı ve eğitti.

Rajaat, onlara tanrılık vaadetti. Güneşin gücünü çekerek şampiyonlarına inanılmaz güçler bahşetti. Güneş bunun sonucunda kızıl,karanlık bir renk ve kavurucu bir ısı kazandı. Güneşin kızıllığı sanki gelecek savaşları çağrıştırıyordu...

Rajaat’ın önerisi şuydu: “Athas’ı eski günlere döndürmenin yolu,bu yaratıkları ortadan kaldırmaktı
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...