Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Soğuk Atomlar


Finrod

Öne çıkan mesajlar

Hollandalı fizikçi Heike HKammerligh Annes, 4,2 Kelvine (-269 OC) ulaşarak helyumun sıvılaştırılmasını ilk kez 1908 yılında başarmış. Bu buluş, kendi içinde, deneycilere yeni olanaklar sağlayacağı için çok de~erliydi. Nitekim, arbk 4 Kelvine inmek için elimizde sıvı helyum olacak. - 77 oC gibi sıcaklıklara inmek için bilim adamları sıvı azot kullanıyorlardı.Arbk, -270 °C'ye inmek için, biraz daha pahalı olmakla birlikte, sıvı helyum kullanılabilecekti. Bu ilk bakışta sadece sayılarda bir iyileştirme gibi görünebilir. Ancak, Kinetik Teori'den bu yana biliyoruz ki, atomların ve molekülerin -273,15 °C'de ( O Kelvin ) hareketleri, ötelenme, titreşim ve moleküllerin kendi çevrelerinde dönmeleri durur. Her tür hareketin durdu~u bu sıcaklığa, bilim çevreleri, "mutlak sıfır" adını vermiştir. Mutlak sıfır yakınlarına kadar soğutulmuş nesneler çok ilginç özellikler sergilemeye başlarlar.Pahalı ve çok özel yöntemlerle bile, sıvı helyum ile ulaşılan derecelerin altına inmek giderek zorlaşmakta. H. K. Annes' in buluşu, deneysel fizikte neden olduğu sayısız başarılı katkının yanı sıra, yine kendisinin 1911 yılında yaptıgı, "bazı maddelerin kendine özgü bir sıcaklığın dirençlerinin sıfıra düşmesi" gözlemine de teknik taban oluşturdu. Civanın, ve genelde iyi iletken olmayan bazı maddelerin sıvı helyum sıcaklıklarında üstün iletken olduğu gözlendi. Çok geçmeden, 1913 yılında, bu çalışmalarından ötürü, H. K.annes, Nobel Fizik Ödülü'nü aldı. Bu ödülün verilmesinin üzerinden 84 yıl geçtikten sonra, Fizikte Nobel Ödülü, yine soğutma konusunda çalışan 3 fizikçiye, Fransız Prof. Dr. Claude Cohen-Tannoudji, ABD'li Dr. William Philips ve Prof. Dr.Steven Chu' ya verildi. Önce de olduğu gibi, daha düşük sıcaklıklar yine maddelerin bazı tuhaf, alışılmamış davranışlarını açığa vurmalarını sağlamıştı...Işık ışınlarının nesneleri ısıtması bize çok tanıdık geliyor, Güneşin ışınları ısıtıyor, hatta odaklanınca tutuşturuyor bile.Lazerler söz konusu olunca metal kesme, kaynak yapma yada plazma ısıtma bilinen uygulamalar. Ancak ısıtma özellikleri bizi şaşırtmayan güçlü lazer ışınlarının, evrenin en soğuk gazlarının oluşturulmasında kullanılmaları ilk izlenimde beklenen bir olay değil. Bu konudaki ilk çalışmalar, soğutma düşüncesinden çok, spektroskopik çalışmalardaki kesinliği abartma hedefine yönelik olarak, atomları yavaşlatmayı amaçlıyordu. Işığın mekanik bir etkisinin olabileceği düşüncesi, 7. yüzyıla kadar uzanıyor.Johannes Kepler 1619'da kuyrukluyıldızların kuyruklarının neden hep Güneş'e ters yönde uzadığı sorusuna yanıt ararken, ışığın mekanik bir etkisi olabileceğini öne sürmüştü. Işık basıncı kavramına katkılar, 1873'te James Clerk Maxweıı ve 1917' de Albert Einstein tarafından gerçekleştirildi. Einstein, fotonların atomlar tarafından soğurulması yada ışıması durumunda atomun doğrusal momentumunda değişme olacağını gösterdi. Foton momentumunun önemli bir rol oynadığı ilk deney, X-ışınlarının elektronlarca saçılığı Compton Etkisi deneyi oldu. 1923'te ise, C. T. R. Wilson tarafından, bir gaz odasında elektronların ışık tarafından geriye saçılması gözlendi. Atomların fotonlar tarafından saçılması deneyi ise O. R.Frisch tarafından 1933'te gerçekleştirildi.Frekansı ayarlanabilir boya lazerlerinin 1966'da P. P. Sorokin ve F. P. Schaffer tarafından geliştirilmesiyle ışığın mekanik etkisinin daha derin bir şekilde araştırılması olasılığı çokmu?

Yüksüz atomlar üzerinde ışığın etkisinin araştırıldı~ı ilk kuramsal çalışmalar, 1970'te ABD Beğ Laboratuarlarından A. Ashkin, ve Sovyetler Birliği'nden V. Letokhov tarafından yürütüldü. Ashkin ve Letokhov lazer ışınlarının odağında atomların tuzaklaşmasını önerdiler ve canlı hücrelerin tuzaklandığı ilk 'optik cımbızları' yavaşlar.Ancak gerçek anlamda atomların yavaşlamasına ilişkin ilk deneyler 1975'te T.W. Hansch ve A. lo Shawlow tarafından yayımlanan iki sayfalık bir makaleye dayanıyordu. (Arthur Schawlow'a daha sonra, 1981 yılında, lazer spektroskopisine yaptığı katkılardan ötürü, Nobel Fizik Ödülü verilmiştir.) Optİcs Communİcatİons'da yayınlanan bu makalenin, yepyeni bir araştırma alanı açacağını ilk bakışta ön görmek kolay değil. Bu makale, bilgisayar modelleri, karmaşık integraııer ya da kısmi diferansiyel denklemler içermiyor. Aslında dayandığı iki kaynaktan biri; A. Ashkin tarafından kaleme aldığı "Hareket halindeki bir atomun bir elektromanyetik alan içerisinde, saçılma kesit alanlarının kuantum mekaniksel hesaplanması" göz ardı edilirse, matematiksel olarak sadece birkaç saniye dört işlem kullanılıyor.Ancak fiziksel olarak öneri son derece özgün ve değerli. Temel olarak Doppler etkisinin üzerine kurulduğu için, daha sonra bu kurama dayanarak yapılan deneylere "Doppler Soğutması deneyleri" ismi verildi. Doppler Etkisi her gün gözledi~imiz, ama pek farkında olmadığımız bir etki. Sabit bir hızla hareket eden bir motorlu taşıtın sesini, yerdeki bir gözlemci, hareketin yönüne bağlı olarak farklı algılar. Eğer yaklaşıyorsa ses daha tiz ( yüksek frekanslı), eğer uzaklaşıyorsa daha bas (düşük f
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İlginç yazım hataları (Bose-Einstein yoğuşumu = REY ve 1nanometre=10metre gibi) arasından anlayabildiim kadarıyla, 0,18mikro kelvin sıcaklıklara bile ulaşılmış. Bi de mikroçip devrinin kapanmaya yüz tuttuu, nanoçip devrine geçilebilceği yazıyodu galiba.
1cm²'lik alana 10-15GHz gücünde işlemci sığdırırlar artık...[signature][hline]Miburo!
Whadda?!? O_o
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...