Davion Mesaj tarihi: Kasım 15, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 15, 2005 Endonezya kökenli "hobbit"in dünyaya duyurulmasının üzerinden sekiz ay geçmesine karşın, yaratığın kimliği hálá bir sır. Canlı, Afrika’da yaşayan ve iki milyon yılı aşkın bir süre önce soyu tükenmiş bir canlıyı andırmaktaydı. Sanki de Kuzey Kutbu’nda bir penguen bulunmuş ve bu canlının bedeninde hem insanı hem maymunu andıran gizemli bir yaratıkla konuşan bir köpek iç içe geçmişti. Bir süre önce Endonezya’daki Flores adasında yer alan Liang Bua mağarasında gün yüzüne çıkartılan kalıntılar, günümüz insanını da içeren ilk insansılarla çok yakın benzerlikler taşımaktaydı. Ne var ki, bu daha çok Afrika’da yaşayan ve iki milyon yılı aşkın bir süre önce soyu tükenmiş bir canlıyı andırmaktaydı. Öte yandan, o bölgeye özgü ve yalnızca halk öykülerine konu olup bilim dünyasının pek tanımadığı garip görünümlü yaratıkla da ortak birçok özelliğe sahipti. Ancak buluntuların en çarpıcı özelliği, şempanzeninkine eşit boyutta bir beyni olmasına karşın, bu yaratıklarla birlikte bugüne dek yalnızca çağdaş insanla bağlantılı olarak tanık olunan taş aletlerin de bulunmuş olmasıydı. Kazılara önderlik eden ve konuyla ilgili makaleyi kaleme alan New England Üniversitesi uzmanlarından Peter Brown, "Bir uzaylıyı gün yüzüne çıkarsak bu denli dehşete kapılmazdım," diyordu. Brown ve arkadaşları Liang Bua 1’i (LB1) "Homo floresiensis" adıyla bilinen yeni bir türe dahil etseler de, tüm dünya onları araştırmacıların taktığı "hobbit" adıyla tanıdı. 18 bin yıl önce Kısa süreliğine bu yakıştırmalara karşı çıkan olmadı. Ancak, bulgulara ayaklar da eklenip yaratıkların savaşma biçimleri de aydınlığa kavuşunca tartışma yeniden alevlendi. Farklı açıklamaların giderek yoğunlaştığı şimdilerde Brown bile sıradışı bulgusunu nereye oturtacağı konusunda emin olmadığını itiraf ediyor. Brown ve arkadaşları Avustralya ve Asya’da homininlerin tarih öncesini inceleyen geniş kapsamlı bir proje çerçevesinde Liang Bua’da çalışıyorlardı. 2003 Eylül’ünde hiç bozulmamış bir kafatası, alt çene, kalça kemiği ve sağ bacaktan oluşan bir iskeleti kısmen ortaya çıkartınca daha ciddi bir şeyin peşinde olduklarını fark ettiler. Ekip bulunan yaratığın boyunun topu topu 105 santimetre kadar olduğunu görünce önce bunun bir çocuğa ait olabileceğini düşündüler. Ne var ki, dişler durumun çok farklı olduğunun bir göstergesiydi. Dişlerin yirmi yaş dişleri olması bulunan iskeletin bir ergine, kalça kemiğiyse bunun bir dişiye ait olduğunu ortaya koyuyordu. Yaklaşık 400 santimetreküplük beyin ise tipik bir çağdaş insan beyninin üçte biri kadardı. Hesaplamalar sonucunda fosilleşmemiş kemiklerin de yaklaşık 18,000 yıl öncesinden kaldığı anlaşılıyordu. Tartışmalar suçlamalar Tüm bu bulgular geçtiğimiz Ekim ayında Nature dergisinde yayımlandığında büyük bir yankı uyandırdı ve kısaca Flo olarak bilinen iskelet o gün bugündür hiç gündemden düşmedi. Önce paleoantropolojinin duayenlerinden Endonezyalı Teuku Jacob araştırmacılar tarafından iskeleti kendisine almakla suçlandı. Jacob bu yılın başlarında Flo’yu iade etti. Ancak bu kez de Jacob’un bu değerli bulguya ciddi bir zarar verdiği yönünde söylentiler ortalıkta dolanmaya başladı. Kısa bir süre sonra Science dergisinde Flo’nun beynini kimi hominin akrabalarının ve çağdaş insanın beyniyle karşılaştıran bir yazı yayımlandı. Hemen ardından konuyla ilgili farklı görüşler ortaya atılmaya başladı. Bu arada Liang Bua mağarasında aralarında LB1’in kolları, ikinci bir alt çene ve kimileri 74,000 yıl öncesine uzanan başka canlılara ait birtakım kemiklerin olduğu, başka bulguların da ele geçirildiği haberi duyuldu. Üç yaygın görüş Bu aşamada Liang Bua bulgularıyla ilgili üç yaygın görüş var. Bunlardan ilki Nature dergisinde yayımlanan ve H. floresiensis’in doğrudan Homo erectus’un soyundan geldiği yönündeki görüş. Buna göre, söz konusu türün yaklaşık 840,000 yıl önce Flores’e ulaştığı ve daha sonra uyum sağlamak amacıyla ada küçülmesi adı verilen süreçten geçtiğine inanılıyor. İkinci görüş, gerek H. floresiensis gerekse H. erectus’un kimliği belirlenemeyen, daha ufak tefek ve minik beyinli ortak bir atanın soyundan geldiği yönünde. Üçüncü görüş ise, H. floresiensis diye bir türün olmadığını, iskeletin yalnızca kısa boylu ve beynin olağanüstü düzeyde küçülmesine yol açan ikincil mikrosefali adıyla bilinen bir hastalığı olan çağdaş bir insana ait olduğunu öne sürüyor. İskelete "hobbit" adının erilmesi bile konuyla ilgili görüş ayrılığını gözler önüne sermeye yetiyor. Kimileri yöreye özgü halk öykülerindeki yerden bitme yaratıklardan esinlenip ona "ebu gogo" adının verilmesine çalışıyor. Ancak gerçeğe çok daha yakın gelmekle birlikte, bu adın pek tutmadığı görülüyor. LB1’in mikrosefali hastası bir insan türü olmadığı varsayılırsa, bu iki ad geriye kalan iki olasılık arasındaki temel farklılığı da gözler önüne seriyor: ebu gogo i Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
CravingReaver Mesaj tarihi: Kasım 16, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 16, 2005 davion iyi hoş güzelce c/p yapmışsın da, bari karakterleri düzeltseydin...[signature][hline]...Nevermore... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laraken Mesaj tarihi: Kasım 16, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 16, 2005 o değilde korktum ben.spo fln vereydiniz :) ole höt diye bana bakan kafam kadar gözleri görünce insan tırsıyor ister istemez.[signature][hline]Aslında.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
NeroWarden Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 Nerden biliyolar deri renginin siyaha benzediğini.Yada o her ne renk ise.Hadi diğer belirgin özellikleri fark edilir ama bu deri rengi nasıl.Sonuçta sadece bir kaç kemiği bulunmuş bu insansının.Hep merak ederim bu modellemeyi yapanların neleri baz aldığını.[signature][hline]Palantis Moderatör İmza İcat OLdu MertLik BozuLdu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nba Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 örneğin yaratığın burnuna bakarsan burnunun kısa ve enlemesine geniş olduğunu görürsün bu sıcak bi iklimden geldiğini gösterir çünkü sıcak iklimde havayı ısıtmaya gerek olmadığından burnu kısa olur ten rengine gelirsek de yin sıcak ortamda fazla su kaybına uğramamak için ten rengi siyah olur örneğin avrupalılara bakarsak beyaz tenli olduklarını görürüz çünkü iklimler aşırı sıcak değildir[signature][hline]kurduğmuz hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine pati meyhanesi pati meyhanesi sevenler derneği Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenerbahce Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 nba naaptın sen ya :D iş istiyom ben[signature][hline]çocuğunuz hangi takımlı olcak tıklayın öğrenin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nba Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 17, 2005 of lan[signature][hline]kurduğmuz hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine pati meyhanesi pati meyhanesi sevenler derneği Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar