Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kürt Sorunu?


Gimli

Öne çıkan mesajlar

Antimodes, sence Menderes'ten beri bu ülkenin en büyük yolgöstericisi kim? Geçen askerlik şubesindeydim, oradaki bir subay bile "Amerika olmadan hiçiz" diyordu, arkadaşları "Lan CIA mi yolladı seni" diye takılıyorlardı.

Peki Irak'ta kim petrol için "Özgürlük Götürme" peşinde? Kim dünyanın en büyük ordularından birine sahip, en büyük silah üretim gücünün öncüsü?

Kürtlere kötü davranıldı, hala da kötü davranılıyor ama bu onların kara kaşı kara gözü var diye mi yapılıyor? Oyunun kuralları böyle, Almanların "Yahudiler kötü, saldırın" demesinden farkı ne ki "Kürtler terörist, Türk'ün Türkten başka dostu yok, yürüyün üstlerine" demenin?[signature][hline]Rampaların ustası, Liv Tyler'ın hastasıyım.
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hoca Amerika olmadan hiçiz olayı gerçekci değil komik benim kanımca. Ama düzgün ve akıllı bir Amerika politikamız olmalı. Amerikayla düşman olmak saflıktan başka bişi değil.

Amerika olmadan hiç olacak bir ülke varsa o da İngilteredir :) Yaptıkları her haltta Amerika arkalarında olup destek vermese görürdüm ben onları hehe.[signature][hline]Quod non mortiferum, fortiorem me facit.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cafein, bunları görmek anlamak çok kolay. Hele böyle bir tartışma ortamındaki herkes amerika'nın petrol projelerini biliyordur, bu konuyu düşünmüştür. Olay orda değil. Olay detaylarda. Oyunun kurallarıyla da alakası yok işin. İşin üzücü gerçeği şudur ki oyunun kurallarını koyanları cezalandıracak güce sahip değiliz. Muhtemelen de yakın gelecek boyunca olmayacağız. Önemli olan bize verilen oyun kurallarını bozamıyorsak, bu kurallara göre oynıyıp galip çıkmaya çalışmak. Eğer biz bu zulme son verirsek, titreyip kendimize gelirsek, kürtlere sahip çıkarsak, onlara abilik yaparsak, bu yaraları sarmak yıllar sürücek olsa bile bir iki adım atıp her şey yolundaymış gibi gösterebilsek zaten başımızdaki leş kargaları bu yola koyulurken ortaya attıkları sebebi kaybedeceklerdir. Şu anda doğru, kürtlerle yaşadıklarımız kürt sorunu olarak ortaya atılıyor bu da kurnazlıkla bazı ülkelerin bazı planlar çevirmesine neden oluyor, ancak işin bir de şu yanı var ki GERÇEKTEN DE kürtlere çektiriyoruz. Bir mazeretten ibaret değil attıkları. Evet bir mazeret, ancak sadece bir mazeret değil, doğruluk payı çok fazla olan bir mazeret. Biz bu yanlışımızı düzeltirsek, her şey mükemmel olmasa da sorunlarımız yarı yarıya azalır. Ancak gelin bakın ki olmuyor, ortada bir "kürt sorunu" var söylendiğine göre. İyi sorun edin kürtleri o zaman bazılarının istediği bu zaten.[signature][hline]Gods&Slaves
Msn Space
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kürtlük Türkiye Cumhuriyeti'nde bir alt benliktir. Ayni irk olan Türklük, Lazlik, Rumluk, Ermenilik, Azerilik, Abazalik vs. gibi

Türk Milleti'ni Türkler kadar, bu yukarida yazdigim irklar da olusturur. Ve Türkiye Türk irkinin degil, Türk Milleti'nin devletidir.

Kürtlük-Türklük farkini toplumsal bir trajedi haline abarta abarta getirenler, bölücü kisi ve kuruluslardir.[signature][hline]Elandra, Night Elf Priestess
Emilo, Gnome Warrior
Penthesilea, Night Elf Huntress

In a world without fences and walls, who needs Gates and Windows?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kürt sorunu (3)

Diyelim ki, ağzımıza biber sürüldü, tövbe ettik ve bir daha Kürt sözcüğünü ağzımıza almadık. Kürt demedik, Kürtçe demedik. Kürt aydınları, Kürt sorunu gibi deyişleri ağzımızdan yel aldı götürdü.
Kurs murs tümünü kapattık.
Kürtçe şarkıydı, türküydü, her şey tekrar yasaklandı. Sarı-kırmızı-yeşil renkler her görüldüğü yerden silindi. Kürtçe radyoydu, televizyondu, bütün yayınlar sona erdi.
Yasaları da yeniden eski haline getirdik. Kürt diyeni, Kürtçe diyeni 'bölücülük'ten içeri atmaya başladık.
Yani yeniden eskiye döndük diyelim.
Rahata mı ermiş olacaksınız?
Örneğin, siz hiç Habur Sınır Kapısı'ndan geçip Kuzey Irak'a gittiniz mi? Ben ilk kez 1992'de son kez 2003'te gittim.
1992'de Türkçe ve İngilizce Kürdistan'a hoş geldiniz yazılı tabelanın önünden geçip Kürtlerin deyişiyle, Irak Kürdistanı'na giriş yapmıştım. Sonra Erbil'de Kürdistan Meclisi Başkanı ile, Kürdistan Başbakanı ile görüşmüştüm. Yazılarım Sabah gazetesinde yayımlanmıştı o tarihlerde.
Arada birçok kez yine gittim Kuzey Irak'a. Silahlı Kuvvetlerimizin 1995 dahil Kuzey Irak'taki bazı operasyonlarını da kısa süreli izlemiştim. Son iki gidişim, Saddam'ın devrilmesinden sonra, 2003 yılının Mayıs ve Kasım aylarında oldu.
Biliyor musunuz:
Irak Kürtlerinin üniversiteleri var, Dohuk'ta, Erbil'de, Süleymaniye'de. İlkokulları, ortaokulları, liseleri var. Radyoları, televizyonları var. Gazeteleri, dergileri, kitapları var. Kendi dillerini, edebiyatlarını, tarihlerini okuyup öğreniyorlar.
Bizim sınırımızın dibinde bunlar.
Şimdi sen kalkıp sınırın bu tarafını, Türkiye'yi boydan boya yasaklarla donatsan ne olacak ki?..
Bir an düşün.
Bizim Kürtlerimizin belki çanak antene bile gerek kalmadan sınırın öteki yanındaki Kürtçe yayınları izlemesini engelleyebilir misin? Bir adım ötesinden bu tarafa gelecek gazeteyi, dergiyi, kitabı engelleyebilir misin? Kürtçe şarkısını, türküsünü dinlemesini engelleyebilir misin? Televizyondan, internetten Kürtçe öğrenmesini, tarihini, edebiyatını öğrenmesini engelleyebilir misin?
Hiçbirini engelleyemezsin.
Zaten geçmişte de engelleyememiştin.
Biliyor musun:
Güneydoğu'dan Kuzey Irak'a doğru ufaktan ufağa bir eğitim göçü, iş göçü başlamış durumda.
Bazı Kürt gençleri, sayıları çok olmasa da, öğrenimlerini gidip Kuzey Irak'ta Kürtçe yapıyorlar. Hatta kulağıma çalındı, tek tük askeri akademiye kaydını yaptıranlar bile varmış...
Bazı Kürt işadamları da gidip ekmek parasını Kuzey Irak'tan çıkarmak için ellerinde çantaları dolaşıyorlarmış... Ben de rastlamıştım onlara...
Her şeyi yasaklasan ne olacak ki?
Kaldı ki, yasakladığın dönemde de beklediklerin olmamıştı. Diyarbakır'da da, İstanbul'da da tezgâh altından yine Kürtçe tarih, edebiyat kitapları satılmıştı. Çanak antenlerle Kürtçe televizyonlar izlenmişti.
Fransa'da, İsveç'te, Hollanda'da, Almanya'da, Rusya'da, Amerika'da, Ermenistan'da,bütün bu ülkelerdeki Kürt enstitülerinde Kürt kimliğiyle ilgili her şey geliştirilmeye devam etmişti.
Ve Kürt milliyetçiliği geçen yüzyılın başından itibaren sahnede varlığını gözler önünde sürdürmüştü.
Tüpünden çıkan macun gibi şimdi geri sokamazsın onu...
Biz Türkiye'de neye yok dediysek, neyi yasakladıysak, dışarıdaki bütün bu odaklar, onları var etmek için yıllarca ellerinden geleni yaptılar. Akademik, insani ve siyasi nedenlerle yaptılar.
Bugün de yapıyorlar.
Kürtler ve Kürt sorunu bugün artık uluslararası sahnedeki yerini çoktan almış durumda. Birleşmiş Milletler'de de, Avrupa Konseyi'nde de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de var. ABD'nin ya da AB'nin gündeminden de eksik değil, eksik de olmayacak. Tek tek devletlerin de, uluslararası kuruluşların gündeminde de varlığını sürdürecek Kürt sorunu...
Özetle:
Yasakçılık ya da demokrasi karşıtı politikalar bugüne kadar çare olmadı. Bugünden sonra hiç olamaz. Günümüzün iç ve dış koşullarında hâlâ sopa politikası izlemek isteyenler varsa, en kısa zamanda bu sevdadan vazgeçsinler.
Ezberlerini bozmaya baksınlar!
Çünkü bu sevda Türkiye'nin başını belaya sokar. Türkiye'yi istikrarsızlaştırır. İç barışını, huzurunu, ekonomisini, her şeyini kötüye götürür.
Türkiye bugün doğru yolu buluyor.
Türkiye bu oyunu demokrasi içinde oynayacak. Oynamak zorunda... Türkiye bu oyunu Avrupa yolunda oynayacak, oynamak zorunda...
Gerisi maceradır!
Terörle mücadele elbette yapılacak. Ama Kürt sorunu daha çok demokrasi, daha çok hukuk ve daha çok refah ile çözülecek.
Oyun planı bu olacak Türkiye'nin.
Ve bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter bütünlüğü içinde olacak. Fransa örneğinde olduğu gibi...
Türkiye'yi yeniden yasaklar ülkesi haline getirmek ve demokrasiyle Avrupa'dan koparıp Yeni Turan yolculuklarına çıkarmak isteyen 'Kızılelmacı hayalperestler'e, hiç kuşkunuz olmasın, bu ülke geçit vermeyecek.
Dördüncü yazı yarın...

Hasan CEMAL[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Herşeyde bir sınır olduğu gibi demokraside de bir sınır vardır. Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük bilmem ne. Yeter be. Verdikçe verelim. Bunun sonu yok ki. Her zaman söylemişimdir. Yine de söylüyorum. Türkiye, dünyada özgürlüklerin en fazla olduğu; demokrasinin en güçlü olduğu ülkelerden birisidir. Türkiye'deki rahatlık kaç ülkede var sizce? Onun için oturun oturduğunuz yerde. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmayın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

demokrası nedır pekı

pekı dunyada kac ulkede gercekten demokrası uygulanıyor?

nufuzu ve tanıdıkalrı olan kişilerın vekıl oldugunda onu secen mıleltle bır ılgısı kalmamasına demorkası dıyebılırmıyız pekı

yada halkın tek demokratık hakkının bır pusuladakı ısmın altına 4 yılda ıkı kez evet yazmaktan ıbaret oldugu bır sıstem ne kadar demokratıktır

yada halkın yuzden 72 sının ıstemedıgı bır partının tek basına ıktadar olması demokratıkmıdır sızce

demokrası gozumuzu boyamak ıcın soylenen bır plavradan ıbaret su anda stalının dedıgı gıbı oyları atanlar dıgıl oyları sayanlar herseye karar verıyor malesef[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Viktor, 25 Ağustos 2005 19:20 tarihinde demiş ki:
yada halkın yuzden 72 sının ıstemedıgı bır partının tek basına ıktadar olması demokratıkmıdır sızce

İşte sorun da orada zaten. Türkiye'deki seçim sisteminin acilen değişmesi gerekiyor. Fransa'daki seçim sistemi Türkiye için en ideali bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

doğudaki adama güçlü insan gelip , dağa çıkacan al silahın paran yemeğin , çıkmazsan ananı bacını s.... dese sende çıkarsın yapabilecek tek şey devletin doğudaki hakimiyetini artırmaktır. Yoksa Kürt sorunu diye birşey yoktur.[signature][hline]No matter what situation I am in ...
Resistance will not fall and I will survive.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiyecilik bu değildir ya, kürt halkını karşına alarak Türkiyecilik yapamazsın. Türkiyecilik Kürtü de, Türkü de, Lazı da, Boşnağı da içine alır. sosyo-ekonomik sorunlara bakarken o bölgede yaşayan herkesi göz önüne almamız gerekiyor, Kürt sorunu yoktur. güneydoğudaki sosyo-ekonomik sorunlar orda yaşayan bütün ırkları, etnik kökenleri ilgilendirmektedir. kimse Kürtçe yasaklansın, Kürt adı kullanılmasın demiyor. işte demogaji burda başlıyor. Kürt bir alt kimliktir, Türk milletine mensupuz hepimiz deniliyor ama yüce hasan cemal geliyor "Kürt diye birşey yoktur diyorlar" buyuruyor. Türk dili resmi bir dildir, ikinci resmi dil olamaz deniliyor hasan cemal "Kürtçe konuşmak yasaklanacak" buyuruyor. aferin hasan cemale. ondan sonra daha fazla demokrasi olsun, Kürtler ayaklanmakta haklıdıra getiriyor bu sözler konuyu. ıraktaki Kürtlerle ilgili konuya gelince; çok güzel bir yazı vardı bir bulabilsem koyacam ben de.[signature][hline];;suitfly
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bundam 1000 sene once de boyleydı dogu bundan 1000 sene sonrada boyle kalıcak dogu

tarıh boyunca bızanstan tutun turkıye cumhurıyetıne kadar dogu anadolu en karışık bolge olmuştur
cıkan butun ısyanlar doguda cıkmıştır
cografı ve etnık yapısı bakımından tarıh boyunca hıcbır develt dogru duzgun hızmet goturememiştir doguya ve guneydoguya[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Antimodes52, 25 Ağustos 2005 00:56 tarihinde demiş ki:
@Arlooax: Eğer sen ülkende yaşayan ingilizlere vergilerini verecek bile olsalar kurs açtırmıyorsan, tv kanalı açtırtmıyorsan, radyo kanalı açtırtmıyorsan ve yıllar yılı haklı/haksız sebeplerle bu adamlara bir sürü şey çektirdiysen onlar da emin ol sana çektirecektir. Türkiye onlara başından bu hakları verdi de mi ayaklandılar? Teröristlikle insan hakları ayrı noktalar. Bu insanlara bunları çektirmeye 3-5 terörist yüzünden Türkiye Cumhuriyetinin bile hakkı yok.
Alın size mantıklı çözüm: Kürtlere yaşanılabilir bir ortam sağlayın, bu insanları süründürmeyin, eğer siz insancıl koşullar sağlarsanız 5 yılda 10 yılda 15 yılda Türkiye'yi kendilerine ülke edineceklerdir. Edinmeyen 3-5 eşkiyanın da insanları ayaklandırmaya sürecek sebepleri olmayacaktır, Türkiye de 15 eşkiyayla uğraşacağına 3-5 eşkiyayla uğraşacaktır.


kurtlere yasanabilir ortam saglamak ?

dogudaki turkte yasanamaz bir ortamda . dogu fakir geri kalmis sorun bu .

dogu karadenizdeki koylerde dogudan farkli bir durumda degil . ordakiler daha cok ozgurluk diye mi bagiriyor? hayir ordakiler is ve imkan diye bagiriyor . hala kurtlere yasanabilir ortamdan bahsediyorsun .

bir de kurtlere neler cektirdigimizi biraz acsana . ortada kurtlere karsi devletin ortulu uyguladigi bir politikadan bahsetmiyorsan eger neyden bahsediyorsun . ayrica insanlarin ayaklandigida yok 3-5 eskiya ve onlarin gudumundeki fevkalade azinliktaki birilerinden bahsediyoruz . yazdiklarini okuyan doguda topyekun isyan var zanneder .
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Gimli, 25 Ağustos 2005 22:37 tarihinde demiş ki:
Adam bi yazıda hem türkiyeci olmuş hem de kürt sorununa parmak göstermiş diye mi gıcık oldun (-:

Bir de son zamanlarda bu Türkiyelilik kavramı çıktı ortaya. Soruyorum sizlere Atatürk döneminde böyle bir kavram var mıydı? Yoktu. Demek ki yanlış bir kavram. Türkiye'yi Türkler kurmuştur. Tıpkı Almanya'yı Almanların ya da Fransa'yı Fransızların kurduğu gibi. Türkiyelilik diye bir kavramı ben tanımam. Ancak Türklük kavramını tanırım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Turkiyecilik siyasal dusuncelerinden dolayi milliyetciligi irkcilik olarak gorup milliyetcilige yeni verilen bir isimdir.Millietci oldugunda `Faso` olursun Turkiyeci oldugunda aydin. Guluyorum sadece burda okudukca bu yazilari.[signature][hline]Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
:NSRq:üXrüt:irht:kök
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

turkıyecılık ulusalcılık yenı uydurma fasondan kavramlar

kac senelık turk mıllıyetcılıgı mıllıyetcılıgı tekelı altına almak ıstıyen bazı guruplar yuzunden turkıyecılık olduya en cok ona uzuluyorum

turkıyecılık ve turkıyelılık kavramı basbakanımızın agzından dusmuyor son zamanlarda
baskbakan bu kadar cok anıyorsa bu lafları herkes anlamalılkı bu kavramalr turkıye ıcın hayırlı degıl :)[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kürt sorunu (4)


Diyarbakır, 1991 yılı Aralık ayının ilk haftası. Devlet Tiyatrosu'nun da bulunduğu Kültür Evi'nin en üst katındaki Konuk Evi'nde üç dört gazeteci Başbakan Demirel'le gece yarısı sohbeti yapıyoruz.
DYP-SHP koalisyonu yeni kurulmuş.
Demirel-İnönü ikilisi, ilk yurt gezileri için Diyarbakır'dalar. "Paris Şartı'na, insan haklarına uygun yeni bir anayasa yapacağız" diyor Demirel.
Sonra da bombayı patlatıyor:
"Kürt kimliğine karşı çıkılamaz. Kürt realitesini artık tanımalıyız."
Üstelik bunları yazılmak kaydıyla söylüyor Başbakan... Bir gün sonra Erdal İnönü'yle birlikte çıktığı meydan kürsüsünden de yineliyor bu sözlerini.
Ortalık birbirine giriyor.
Büyük bir iyimserlik dalgası esiyor.
Koalisyon protokolüyle hükümet programında yer alan demokratikleşme bölümleri Dışişleri tarafından İngilizce'ye çevriliyor, baş tarafına Demirel'in Kürt realitesi lafı konduktan sonra Brüksel'de, Avrupa Birliği başkentlerinde, Avrupa Konseyi'nde dağıtılıyor.
Dört beş ay sonra Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in Avrupa Konseyi ziyaretini izliyorum Strasbourg'da. Hava son derece umutlu. Diplomatların ağzı kulaklarında...
Ama arkası gelmiyor!
Vaatler kâğıt üstünde kalıyor. Ne Paris Şartı'na, ne insan haklarına uygun anayasa yapılıyor. Demirel, Kürt realitesi deyişini bir daha ağzına hiç almıyor. Büyük beklentiler bir anda büyük hayal kırıklıklarına dönüşüyor, hem içeride, hem dışarıda...
O zaman düşünmüştüm:
Acaba Başbakan Demirel'in Kürt realitesi çıkışı, bizim devletin de sıkıştığı dönemlerde, zaman kazanmak ve nefes almak için kullandığı 'gri yalanlar politikası'nın bir parçası mıydı diye...
Özellikle Kürt sorunu konusunda Ankara'nın bu siyasete ara sıra başvurduğunu biliyordum.
Onun için aklıma takılıyor:
Başbakan Erdoğan'ın, sorunun adını apaçık koyarak, Kürt sorunu diyerek yapmış olduğu son çıkış da böyle bir politikanın parçası olabilir mi?
Sanmıyorum.
Erdoğan hükümeti bugüne kadar hiçbir siyasal iktidarın atamadığı yürekli adımlar attı bu alanda. Onun için bundan sonra da siyasal irade ve kararlılığını sürdürmesi bana daha yakın ihtimal geliyor.
Bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın, daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refah diyerek yola çıkmasını önemsiyorum.
Ama şu da bir gerçek:
Önümüzdeki yol öyle dümdüz değil.
Çünkü sorun, dallı budaklı ve çetrefil.
Çünkü sorunun kesinlikle göz ardı edilemeyecek uluslararası boyutları da var.
Demek istediğim şu:
Daha çok demokrasiyi, daha çok vatandaşlık hukukunu, daha çok refahı, yani aş ve işi gerçekleştirsen bile sorun, yani Kürt sorunu tümüyle çözülmeyebilir. Terör ve şiddet, bunları ne kadar yensen, ne kadar marjinalize etsen de, yine devam edebilir.
Buna da hazır olman lazım.
Bu bakımdan belki en anlamlı örnek olarak İspanya'daki Bask sorunu verilebilir. Demokrasiyse demokrasi, vatandaşlık hukukuysa vatandaşlık hukuku, refahsa 20 küsur bin dolarlık kişi başına milli geliriyle refah...
Hepsinin daniskası var.
Ama Bask sorunu da sürüyor.
Hala bağımsızlık isteyenler var. ETA hala şiddet eylemleri koyuyor.
Bizde bazı aklı evveller ise, bu Bask örneğinden hareketle Türkiye'de Kürt sorunuyla ilgili olarak daha çok demokrasi ve hukuka karşı çıkıyorlar.
Bu anlayış çıkmaz sokaktır!
Kürt sorunu konusunda demokrasi yolundan sapan bir Türkiye kendini güvenlikte olsun, siyasette olsun, ekonomide olsun, gittikçe derinleşen bir istikrarsızlığın içinde bulur. Dış ilişkilerinde yeniden bunalmaya başlar.
İspanya, Bask sorunu açısından demokrasinin gereğini yaptığı için çıkmazdan kurtuldu. Böylece, Avrupa yoluna oturduğu için de ekonomik ve siyasal bakımdan önü açıldı.
Türkiye'nin yolu da budur.
Evet, Kürt milliyetçiliği ve ayrılıkçılığının tümüyle sahneden çekileceğini beklemek hayaldir. Ama bunu İspanya'da olduğu gibi demokrasi oyunu çerçevesine sokmak, barışçı yollardan daha az etkili kılmak mümkündür. AB'ye sırtını dönen, kerameti kendinden menkul 'Yeni Turancı' ideologların peşinden Rusya'yla, İran'la, hatta Çin'le Orta Asyalara açılan bir Türkiye kendini bir anda bir cehennemin içinde bulabilir.
Bask örneği yolu şaşırtmasın.
İspanya'da Bask ve Katalan ayrılıkçılığı bir türlü Bask ve Katalanların büyük çoğunluğunu ikna edemiyor. Kendi kimliklerini koruyarak, İspanya'nın bir parçası olarak yaşama iradesini her seçimde belli ediyorlar.
İspanya'nın içinde bulunduğu Avrupa Birliği'nin ulusüstü yapıları da bu ülkedeki ayrılıkçılığın belli bir çerçeve içinde kalmasını sağlıyor.
ETA şiddeti ise çok büyük çoğunluk tarafından reddedildiği için gitgide tecrit oluyor, marjinalleşiyor.
İşte bu nedenle Türkiye'nin yolu da, şiddet ve terörle kararlı mücadele sürerken, daha çok demokrasi, hukuk ve refahtan geçiyor.
Yan yollara sapmayın, sonu çıkmazdır!
Beşinci yazı yarın...


Hasan Cemal[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

osmanlının son donemındede ayrılıkcı harıketler demokrasıyle cozulur mantıgına gıdıldı
azınlıkalra truklerden cok daha fazla hak tanındı meclıste kota oluşturuldu ama ne oldu ayrılan gene ayrıldı

demokrasıde degıl cozum

Parada eger osmanlı zengın bır ulke olsaydı gecmıstekı gıbı kac kişi rahatını bozup yenı develt kurup onla ugrasmayı hayal edebılırdıkı

sorunu cozmenın tek yolu para ve halkın refahı bundan baska cozum yok[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Viktor, 25 Ağustos 2005 22:50 tarihinde demiş ki:
bundam 1000 sene once de boyleydı dogu bundan 1000 sene sonrada boyle kalıcak dogu

tarıh boyunca bızanstan tutun turkıye cumhurıyetıne kadar dogu anadolu en karışık bolge olmuştur
cıkan butun ısyanlar doguda cıkmıştır
cografı ve etnık yapısı bakımından tarıh boyunca hıcbır develt dogru duzgun hızmet goturememiştir doguya ve guneydoguya


osmanlı zamanında buraların barış içince yaşayan biryer olduğunu unuttun mu? ezberlemedin mi? bilmiyormusun?

arkadaşlar osmanlı eskiedn oo kadar milleti tek bayrak altında tuttuysa buda islam sayesindeydi.ama arada fransız ihtilali ile millet kavramı daha çok ön plana çıkmaya başlamasıyla bu dğüzen ağır ağır sekte ye uğramaya başladı.şimdi ise türkiye cumhuriyetinin dini islam değil. milletleri bir bayrak altında yoplamayı çalışılacak tek şey türk.ye umhuriyeti üniter yapısı
türkiye çünkü ulus devlet olarak kuruldu.

merak ettiklerim
1) o kadar türkiye cumhuriyetinde millet varken arada kürtlerin sorun çıkarması neden
2)osmanlının o kadar milleti tek bayrak altında toplamasının islam olduğunu biliyorum ama diğer dinden olanları nasıl toplamayı başarmıştı.?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
CIRKINKRAL, 26 Ağustos 2005 20:26 tarihinde demiş ki:
osmanlı zamanında buraların barış içince yaşayan biryer olduğunu unuttun mu? ezberlemedin mi?


ahah sorununda bu işte tarıhın her detayını analtmıyorlar sıze

gerek bolgedekı aşiretler yuzunden gerek bolgenın karısık etnık yapısı yuzunden kac tane ısyan cıktı orda
celalı ısyanlarını genel kapsamda otur bıda çalış sonra konusursun burda

tarıh kıtapalrı cogu onemlı olayı ozet gecer her seyı en ınce detayına kadar anlatmaz dustugunuz yanılgı bu işte[signature][hline]God's In His Heaven, All's Right With The World.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
CIRKINKRAL, 26 Ağustos 2005 20:26 tarihinde demiş ki:
said:
Viktor, 25 Ağustos 2005 22:50 tarihinde demiş ki:
bundam 1000 sene once de boyleydı dogu bundan 1000 sene sonrada boyle kalıcak dogu

tarıh boyunca bızanstan tutun turkıye cumhurıyetıne kadar dogu anadolu en karışık bolge olmuştur
cıkan butun ısyanlar doguda cıkmıştır
cografı ve etnık yapısı bakımından tarıh boyunca hıcbır develt dogru duzgun hızmet goturememiştir doguya ve guneydoguya


osmanlı zamanında buraların barış içince yaşayan biryer olduğunu unuttun mu? ezberlemedin mi? bilmiyormusun?

arkadaşlar osmanlı eskiedn oo kadar milleti tek bayrak altında tuttuysa buda islam sayesindeydi.ama arada fransız ihtilali ile millet kavramı daha çok ön plana çıkmaya başlamasıyla bu dğüzen ağır ağır sekte ye uğramaya başladı.şimdi ise türkiye cumhuriyetinin dini islam değil. milletleri bir bayrak altında yoplamayı çalışılacak tek şey türk.ye umhuriyeti üniter yapısı
türkiye çünkü ulus devlet olarak kuruldu.

merak ettiklerim
1) o kadar türkiye cumhuriyetinde millet varken arada kürtlerin sorun çıkarması neden
2)osmanlının o kadar milleti tek bayrak altında toplamasının islam olduğunu biliyorum ama diğer dinden olanları nasıl toplamayı başarmıştı.?


Sen ciddi anlamda oturup bi bak bakalım. Osmanlı aslında neymiş? Diye. Topraklarında yaşayanların %60'ının müslüman olmadığı bi imparatorluğun islamla ayakta kalması sana mantıklı geliyor mu?

Yada tamam çok yukardan konuşmayalım.

Osmanlı savaşla ayakta kalmıştır. Ganimetle beslenmiştir. Sürekli devam eden savaşlar sona erince de çökmüştür. En basit haliyle böyle.

Benim şahsi düşüncem, ırksal milliyetçiliğin türkiyeye pek uymadığı yönünde. Osmanlıdan miras bir kültür mozaiğimiz var sonuçta. Benim orta asyadan gelen türkle hiçbir alakam olduğuna inanmıyorum. Burda yazı yazan insanların çoğunun ailelerinde 2 den fazla ırk olduğuna eminim. Ermenisi, arnavutu, rumu, bulgarı, boşnağı, arabı, korkunç şekilde karışmışız.

Ama sonuçta bu ülkede yaşamış bu ülkede doğmuşuz. Buralı olmak bence, ne olduğumuzdan daha önemli[signature][hline]Volfied, 04 May 2003 08:18 tarihinde demiş ki:
A mug of ale, and a fine tale!
Gimli yönetti
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...