Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Göktürk Devleti hiç olmadı..


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Ama önce size bir şey söyleyeceğim. Hepsini okumanızı tavsiye ederim

"Göktürk Devleti hiç olmadı mı ?" konusu bundan sonra tartışırız. Bundan daha sonra şeyleri açıklayacağım.

Ötüken Ormanı diye bir şey yok

Orhun Yazıtlar'ını alalım; şimdi diyorlar ki, Orhun Yazıtları işte şu bu, Türkçe. Bu Orhun Yazutları'nın içinde ne Türkiye Türkçesi var, ne Azerice'ye uyar, ne Kazakça'ya uyar, ne Kırgızca'ya uyar, ne Tatarca'ya uyar, ne başkasına uyar; başka bir dil bu. Ama, siz bütün bu lehçelerini bilirseniz, buradaki kavramları kolaylıkla çıkartabiliyorsunuz. Çünkü, birinde olmayan... Mesela "yağ" sözünü alalım, Türkiye'de yağ deniyor, tereyağı deniyor, Kazaklar "may" diyor. Şimdi bu gibi kavram genişliğiniz olursa sizin, yani Türk lehçelerini bilirseniz Orhun Yazıtlarını anlayıp şey yapma kabiliyetiniz artıyor :)

Burada mesela "ötüken yiş" "ötüken ormanları" diye bizde bir kavram vardır, saçma bir şey. "Ötüken" geçerli demektir, "yiş" de konstrüksiyon demektir, geçerli kanun, geçerli anayasa demektir bu. Yani Türkler içinde geçerli anayasaya sahip bunlar.. Yani, onların anayasası en üstündür. Şimdi "yiş" ne demek?... Yiş, orman demek değildir. Yiş, Türkçe'de sık demektir, bu sıklıktan ev sıklığı kastedilmiştir. "Üyüş" de diyorlar, mesela Altay şeysine "altın üyüş." Üyüş demek, ev demektir. "Üyüşmek" yığılmak demektir. Evlerin yığılı olduğu şeye, onların bir konstrüksiyonu vardır, onların bir kanunu vardır..

Göktürk Devleti hiç olmadı

Neyse Göktürk Devleti hiç yok olmamıştır. "Yapmayın canım. Ne var peki?" falan soru sormayın. Yok Yok. Tarihte bir yerde geçiyor, şimdi "gök" denen şey, bir yerde geçen şeyde... Türkler'de iki tane "k" harfi vardır; biri "ök" diye okunur, biri "ik" diye okunur. Şimdi bu gök sözü, ikisi de aynı k'yle yazılmamış, baştaki ök harfiyle yazılmış, arkasındaki ilk'le yazılmıştır. Bunun olması gereken, gök değil ökik. Niye iki harfle? Ökik. Rabbani demek, Rabbani Türk. Şimdi adam diyor ki, daha Türk devleti kurulmamış, yok ortalıkta... :)

Hmm Şimdi bunu Ruslar, Rusların kavramında "çierni" derler Ruslar, o uzaklarda bir yerde bir halk yaşıyor, çierni derler. Bu, Ruslarda bu bir mefhun olarak kafalarına yerleşmiş bir şey. Bu sık değince, hani sıklıklar, nedir? İşte orman, o Rusların yaşadığı mıntıkada orman, işte buradan bu orman demek diye Ruslar çıkartmış bunu. Fakat, Türk Tarihinde orman diye yiş sözü hiçbir yerde kullanılmıyor, yoktur; yani ne geçmişimizde vardır, ne geleceğimizde vardır, hiçbir yerde yok :)


Namık Kemal Zeybek (Eski "Kültür Bakanı) şöyle demiş:
..90 yılında Türk cumhuriyetlerine ilk gittiğim zaman, sohbetlerde Göktürk Kağanlığı dediğimiz zaman pek anlamıyorlardı. Yani şu: Türkistan coğrafyasında Göktürk Kağanlığı diye bir kavram yok. Oradaki ifade, Türk Kağan'atı deniliyor. Yani bir yerde, belki iki yerde, ama bir yerde işte Türk Göktürk diye okunabiliecek söz geçiyor. Ondan nedense Türkiye bunu almış, belki diğer Türk Devletleriyle karışmasın diye adını Göktürk Devleti koymuşuz, kitaplarımıza yazmışız, beyinlerimize, kalıplara yerleştirmişiz. Devletin adı Türk Devletidir. Hatta "Türük" diye ifade edilir, yani Türk diye söylemek, o bizim Türkiye Türklerine has bir şeydir, daha çok yani, oradaki ifadeler de "Türük" yahut "Türik" diye geçer. Bugün de hala Kazaklar, Kırgızlar, doğu Türkler'i Türik diye bahsederler....



Ben Göktürk tarihine geliyorum. Göktürk tarihi zannedersem Batılılar tarafından icat edilmiştir, çünkü Jean Poul Lou'nun kitabı da vardır, Bumin Han tarafından kurulduğu iddia edilir. Türkçe bilmediği için profesörlerimiz ve bunların içinde alan Jean Poul Lou, "bumin" diye bir kelimenin olmadığını bilmiyor, bumin değildir "bûmin"dir, ecdâdımın demektir. Bumin Han diye bir han yoktur, "Bûmin Kağan İstemi" vardır...

Bûmin Kağan İstemi, Milattan Evvel 879'da Türükbil egemenliğini, Türük egemenliğini, Türük Konfederasyonu'nu kurmuştur. Bu konfederasyon, 879'da M.Ö, M.Ö. 575ê kadar devam etmiştir. Bunun beş ...'ten meydana geldiği, buradaki kağanların tahta geçiş tarihleri, ölüm tarihleriyle baştan aşağı Kazım Mirşan tarafından ortaya konulmuştur. Fakat Batı, M.Ö.879'da mevcut bir Türk Devlet'ini kabul edemeyeceği için, Bûmin Kağan İstemi'nin adını kesmiştir, Bumin Kağan tarafından M.S 575'te Göktürk Devleti kurulmuştur diye zannedersem uydurmuştur. Çünkü, bir türlü Göktürk İmparatorluğu kimin tarafından nasıl, ne şekilde kurulduğu konusunda hiçbir bilgi yoktur, verilen bilgiler doğrudan doğruya Türükbil Tarihi'nin bilgileridir. Yani Batı, bizim tarihimizden, düşünün, Milattan Evvel 879'dan M.S.575'e kadar 1450 yıllık bir tarihimizi yok etmiştir, bizden çalmıştır. Maalesef tarihçilerimiz de bunu kabul etmektedirler.

Kabul etmelerinin sebebi, söylediğim gibi, Batı kaynaklarına müracaat etmişlerdir.

Türk Tarihini incelemek için Türkçe bilmek lazımdır, yani 41 lehçeden 2 lehçesi hiçbir işe yaramadığına göre Osmanlıca ve Anadolu lehçesi, bunun dışında Asya lehçelerini bilmek lazımdır.

Bildiğiniz gibi, Kaz
Mesaj tarihi:
alt kimlik ust kimlik gokturkler yok vs . en sonunda aslinda turk diye bir milletin olmadigini iddia ederler biz de deriz evet aslinda oyle bir millet yok diye . gidis odur .[signature][hline]You must be silent in front of my famous presence .
Mesaj tarihi:
Sonra siz hiç olmadınız ve hatta ölüsünüz derler ve direk kafamıza füzeleri yemey başlarız[signature][hline]Your feelings
I can't help but rape them
I'm sorry, I don't feel the same
My heart inside is constantly hating
I'm sorry, I just throw you away
Mesaj tarihi:
said:
BonePART, 27 Kasım 2004 04:47 tarihinde demiş ki:
ister ırkcı deyin ister kafatascı ben turk olmakla da turk dogmaklada gurur duyuyorum


kocum benim ne guzel dedin ehe[signature][hline]templars of steel
Mesaj tarihi:
Cevaplarım aşağıda..

said:
Dorsia, 26 Kasım 2004 22:00 tarihinde demiş ki:
Şimdi benim anlamadığım bir kaç konu var
1. Koskoca Orhun Yazıtları uydurma mı? Yani onu başka kavimler dikmişte biz alıp hepsini birleştirip Göktürkler mi yapmışız.

Orhun Yazıtlarında ne Göktürk ne Köktürk Kağanlığı ne de Türükbil devleti yok. Hepsi tamamen uydurma. Orhun Yazıtları başka biriler alıp uydurma yapmışlar ve kabul etmiştik. Dediğim gibi Göktürk Kağanlığını Batılılar tarafından icat edilmiştir. Başka kavimler de değil Türkler dikmiştir. Türk Dil Kurumundan tarihçiler Türkiye Türklerin ilgisini çekmek amacıyla uydurdular. Orhun Abidelerinde bu sizin Köktürk diye okuduğunuz söz bir defa geçiyor. Fakat, hiçbir yerde bir devlet olarak geçmiyor, Köktürk Kağanlığı diye bir tabir yok, Köktürk Devleti diye bir tabir yok, Köktürk Hakanı bir tabir yok, hiçbir şey yok. Ayrıca, bütün dış ülkeler, Türkler'e komşu hiçbir ülkede Köktürk halkı diye bir tabir yok, Köktürk Devleti diye bir şey yok. Çin en yakın komşumuz, orada bile Köktürk Devleti diye bir şey yok. Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın bile Tarihçiler, Birinci Köktürk Kağanlığının tarihi Orhun Abidelerinde anlatılıyor, İkinci Köktürk Kağanlığının tarihi anlatılıyor falan diyor. Yok, kağanlık diye bir söz yok, Köktürk Kağanlığı diye bir şeyyok. Yani Köktürk Kağanlığı diye Orhun Abidelerinde bir tabir yok. yani bunu onlar uyduruyorlar :)

2. Bir sürü değerli tarihçimiz var. Bunlardan bir tanesi de İlber Oltatly. (ya da ortaylı) Bu adama bir danışmak lazım senin tezinde.

Pek çok tarihçilerle danıştım. ama onunla henüz danışmadım :) Danıştığım tarihçilerin ismini söyleyeyim. Kazım Mirşan, Haluk Tarcan, Prof.Dr. Şükrü Haluk Akalın, Dr. Selahi Diker, Prof. Dr. Bozkurt Güvenç gibi pek çok isim var. İsterseniz Bunlar ve Göktürk hakkında tüm şeyleri öğrenmek istiyorsanız Kazım Mirşan'la e-posta yoluyla ulaşabilirsiniz. Kazım Hoca da çok yardımcı olacaktır.


3. Verdiğin öernekleri hangi kaynakçaya bağlı kalarak buldun? Bu tezi senden başka savunan bir Allah'ın kul daha var mı? Varsa kimlerdir çok merak ettim.

Verdiğim bütün örnekleri Kazım Mirşan'dan aldım. O çok iyi bir hocadır. Benden başka savunan Kazım Mirşan vardır. En önemli ve çok yeterli bilgiye sahip olan biridir. Hocamın hayatının pek uzun olacağını zannetmiyorum.

4. Güzel detaylı bir çalışma yapmışsın ve bu gibi tarihi yargılayan çalışmalar her zaman tarhe daha çok ışık tutulmasına yardımcı olur. Ancak dediğim gibi sana inanmamız için bize destekli kaynakçalar sun ki bunun bir uydurmadan ibaret olmadığına inanalım

Teşekkür ederim. Işık tutulabilen tek kişi Kazım Mirşan'dır. Bize inanmanız için destekli kaynaklarda vardır Kazım Mirşanın sitelerinde görebilirsiniz. Tarih Türkler'de başlar

Güzel çalışma dediğim gibi, farklı bir bakış açısı. Objektif bakacak olursam beğendim. Ancak tatmin olmadım.


Lüften Atatürk'e kulak verin
"Dünya yüzünde ondan (Türk) daha büyük, ondan daha ESKİ, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir." (1929)

"Türk Yurdu daha çok büyüktü, yakın ve uzak zamanlar düşünülürse Türk'e YURTLUK etmemiş bir KITA yoktur. Bütün dünyada; Asya, Avrupa, Afrika ve hatta Amerika Türk atalarına yurt olmuştur." (1929)
Kaynak: Atatürkçülük/Genelkurmay Başkanlığı 1.Kitap/İstanbul 1988

"Türk Dili büyüktür ve yeryüzünde yalnız o büyüktür. Her yeri doldurmuş ve dolduran Türk'tür ve her yeri aydınlatan Türk'ün yüzüdür..." (26.09.1932)

[Bu mesaj Tarih_hastasi tarafından 27 Kasım 2004 13:50 tarihinde değiştirilmiştir]

[Bu mesaj Tarih_hastasi tarafından 27 Kasım 2004 13:51 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
Çin'deki Türk Mumyaları

Beyler Ceviz Kabuğu Progamın'a katılan (İzleyici telefonu) Halil Şıvgın (Eski "Sağlık Bakanı") şöyle ne demiş bakalım

"1984 yılında ben Çin'i ziyaret ettim, Çin'i ziyaretim sırasında Turfan'a götürdüler. İlk defa Turfan'a giden Türk heyetinin mensubu olmakla da gerçekten gurur duyuyorum. Orada bizi gezdirirken mumya bulduklarını söylediler ve biz mumyaları gördük. O gördüğümüz mumyaların Mısır'daki mumyalardan çok farklı olduğunu ifade ettiler, yani teknoloji olarak, yapımı olarak Mısır'daki mumyaların önünde olduğunu.

Daha sonra aradan yıllar geçti, bir televizyon kanalında bu konun tartışılmakta olduğunu gördüm. Gerçekten bilimsel olarak, gidilmiş, Mısır mumyalarıyla Turfan'daki mumyalar arasında bir kıyaslama yapılıyor. Bu kıyaslamada, Turfan mumyalarının... ...Ben orada kadın mumyaları gördüm, çocuk mumyaları gördüm, erkek mumyaları gördükm, fakrlı şeylerden. Ve o sırada, hatta bir tanesinde yeterince koruma yapılmamış, bozulmaya başlamılştı müzede gördük onları.

Bu mumyalardaki üstünlüğü bilim adamları ortaya koymaya başladılar. Bilim adamlarının ortaya koydukları bir gerçek var ki, ilk defa mumya kültürünün Türkler'den geliştiği ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da ben şimdi iştirak ediyorum. Yani ben bilim adamı değilim, ama bizim bilim adamlarımınızın bu olayın üzerine ciddiyetle eğilmeleri gerekiyor. Eğer Mısır'daki mumya kültürü olduysa, var idiyse geçmişte, onun etrafında da bir kültürün olması lazım. Mısır'ın etrafında mumya kültürüyle ilgili herhangi bir şey yok. Afrika öbür taraf, bu tarafta da yine böyle bir kültür yok. Dolayısıyla, Orta Asya'dan o bölgeye giden Türkler'in varlığı söz konusu olabilir..."


Ben bir katkıda bulunmak istiyorum bu mumyalar konusunda :) Urumçi mumyalarını söz konusu etmiştir, tabii ki çok önemli. Bakın, buradaki Urumçi'de teşhir edilen mumyalardan ilk birincisi 44 yaşında ve Milattan önce 1000, yani günümüzden 3000 yıllık. Bir başkası gene 1600, en yaşlı olarak da işte bu "Lolan" denilen bayan mumyası var, Doğum'dan önce 2000 bu, yani 4000. Şimdi en büyük özellii iç organlarının çıkartılmamış olması. Başka ?.. Şu andaki mumyaların durumu Mısır mumyalarına nazaran çok daha iyi olması... İleri teknolojide bir mumyalama sistemi öyledir, uygulanmıştır. Dahası, bir mumyanın üzerinde ameliyat izi var, at kılıyla dikilmiş. Amerika doktorların tespiti, dünyada ilk ameliyat veya operasyonlardan bir tanesi olarak kabul ediliyor. Dahası var; burada kumaş ekose ve boyalı ve Doğum'dan önce 2000'i konuşuyoruz, günüzmüden 4000 sene öncesini konuşuyoruz. Ve bunları biz bulmadık; bunlar şu anda Doğu Türkistan'da Urumçi'de teşhir ediliyor.

Tarih Öncesi Türkler'de ameliyat

Halil Şıvgın şöyle anlatılmaktadır: "Turfan'a gördüğüm ve Urumçi'de gördüğüm bu mumyalarla ilgili bazı hatıralara aktarınca, o da bana şunu ifade etti: Dedi ki, "Biz buradan bir bilim heyetiyle oraya gittik, o tarafa gittik ve bazı kazıları biz de inceledik. Yapmış olduğumuz çalışmalarda, Türkler'in çok öncelerinde, bizim şu anda yapmakta olduğumuz beyin ameliyatlarını yaptıklarını tespit ettik" dedi. Hatta dedi, ben orada Türkler'in yapmış oldukları ameliyatlarla ilgili aletlerden bir tanesini aldım, günümüze uyarladım, o alet benim adımla anılıyor dedi beyin ameliyatında. Yani, Gazi Yaşargil'in adıyla anılıyor.."


M.Ö Türkler'de Haç!..
Bakın Haç'ı biz icat etmişiz. Şimdi bu bakımdan şunu söylemek lazım: Taş üzerinde tarih tespiti yapılamıyor, kabuğun tespitini yapabiliyorsunuz. Dil üzerinden gittiğiiniz zaman, bu yazı çok eski bir yazı. Ben, en azından 7000-8000 yıl öncesinde ait bir yazı olduğu kanaatindeyim. Kazım Hoca da öyledir :)

Yani 8000 yıl önce desek, İsa'nın doğumundan 6000 yıl önce. Ama bu haç işareti var ortasında ?.. Haç işareti, o zaten en eski, bizim daha yazı yazmaya başladığmız... Aferdersiniz O zaman Hıristiyanlık diye bir şey yok. Alakası yoktur. Bu haç semboli, Hıristiyanların semboli nasıl olmuş burada? Hıristiyanlar bir yerden mi almış budur? bırakın ki cevap vereyim. Bu Türk sembölüdür, "ok" demektir. Türkler kendilerine iki isim vermişler, yani Türk demeden önce, "ok" ve "on." Bunların hepsi dinî şeylerdir. Kendilerine ok demişler; ok ne demek? Şimdi, eğer siz bir atom alır, atomu elektron bombardımanına tutarsanız, belirli bir kapasiteyi temin edemezseniz o elektronlar atomun bir yanından girer öbür yanından çıkar gider, atoma massolunmaz. Yani, belirli bir kuantum lazımdır. İşte kuantum denen laf, kavram buradan çıkıyor. Belirli bir kuantumda ben atomu bombadırman edersem atom bunu massediyor veyahut da belirli bir kuantumda elektron neşrediyor.

Şimdi ok demek, kuantum demek. Türkler'de şöyle: Şimdi bir insanın cennete gidebilmesi, yaani Tanrısına kabuşabilmesi için vücudundaki canın bütün halinde vücuttan çıkarak oralara gidebilmesi gerekir. Şimdi oralara gidebilmesi için, işte ok halinde olması lazım. Buna ok diyorlar Türkler.

Işınlama gibi. Yakarak gönderme tabii. Bu haç işareti ok demektir. Şimdi bu di
Mesaj tarihi:
cevabımı yorum ve soru olarak iki bölüm halince vereceğim..

yorum:
1- bu ne bir tezdir ne de bir bilimsel çalışmadır, o halde bi halta yaramaz
2- bu yazıda ne bir kaynak belirtilmiştir (bazı kesin bilgiler için) ne de ana konuya bir açıklık getirilmiştir
3- yazan kişi kimdir ne dir, bu yazıyı hangi sfatla ve ne tür bir araştırmayla, nasıl bir objektiflikle yada yanlılıkla yazmıştır belli değil..

sorular:
1-konstrüksiyon nedir, "yiş" gibi türkçeden gelen birşeyi nasıl yabancı bir kelimeyle açıklayabilirsin?
2-dünyada türkoloji diye bir bölüm vardır.. yabancılar türklerin nasıl insanlar olduğunu araştırmak için ömürlerini vermişler, bu alanda öğrenciler yetiştirmişler, şimdi bu insanlar kalkıp da bir göktürk devletinin tarihin neresinde olduğunumu bulamamışlar (ki atlantisin bile koordinatlarını veren insanlar yine aynı kişiler)
3-titre ve kendine dön lafı yok diyorsun.. peksi soruyorum, kaç lehçe biliyorsun ve gidip de, orhun yazıtlarını orjinalinden bu engiiiinnnn (!) dil bilgini kullanarak okudunmu? çünkü bu konudsa yazıp çizen tüm bilim adamları gidip bunu taşından okumuş insanlar..

eğer kalkıp da bu yazıtları okuyanlar doru okumamış diyebiliyorsan ve gidip de kendin okumamışsan buraya böyle bir yazı nasıl yazabiliyorsun..
buyur..[signature][hline]AB görüşüm: Ayıdan Post, O.spudan Dost Olmaz
Birine onu sevdiğini söylemek istiyorsan, bunu o an yapmalısın!
Mesaj tarihi:
said:
Dragonmax, 28 Kasım 2004 22:20 tarihinde demiş ki:
cevabımı yorum ve soru olarak iki bölüm halince vereceğim..

yorum:
1- bu ne bir tezdir ne de bir bilimsel çalışmadır, o halde bi halta yaramaz

2- bu yazıda ne bir kaynak belirtilmiştir (bazı kesin bilgiler için) ne de ana konuya bir açıklık getirilmiştir

3- yazan kişi kimdir ne dir, bu yazıyı hangi sfatla ve ne tür bir araştırmayla, nasıl bir objektiflikle yada yanlılıkla yazmıştır belli değil..

sorular:
1-konstrüksiyon nedir, "yiş" gibi türkçeden gelen birşeyi nasıl yabancı bir kelimeyle açıklayabilirsin?

2-dünyada türkoloji diye bir bölüm vardır.. yabancılar türklerin nasıl insanlar olduğunu araştırmak için ömürlerini vermişler, bu alanda öğrenciler yetiştirmişler, şimdi bu insanlar kalkıp da bir göktürk devletinin tarihin neresinde olduğunumu bulamamışlar (ki atlantisin bile koordinatlarını veren insanlar yine aynı kişiler)

3-titre ve kendine dön lafı yok diyorsun.. peksi soruyorum, kaç lehçe biliyorsun ve gidip de, orhun yazıtlarını orjinalinden bu engiiiinnnn (!) dil bilgini kullanarak okudunmu? çünkü bu konudsa yazıp çizen tüm bilim adamları gidip bunu taşından okumuş insanlar..

eğer kalkıp da bu yazıtları okuyanlar doru okumamış diyebiliyorsan ve gidip de kendin okumamışsan buraya böyle bir yazı nasıl yazabiliyorsun..
buyur..


said:
Rewendor, 30 Kasım 2004 08:48 tarihinde demiş ki:
O kadar çok uydurma vardı ki yazıda, şimdi dersteyim akşama falan yazarım...


Bilimsel çalışma olduğu hiç sanmıyorum. Bizim tarihimiz yanlıştır baştan aşağı. Kökenden mahrumdur. Kökenden mahrum olmasının sebebi tarihçilerimiz Batı'da yetiştirilmişlerdir, Batı'da yetişmişlerdir, Batı'da Türkler hakkında belgeler baştan aşağı yanlıştır. Bilmedikleri için yahut da bilmek istemedikleri için hakkımızda bir yığın belge vardır.

Çok değerli gençlerimiz Avrupa'ya gittiklerinde Avrupa sisteminin çerçevesi içinde kalmışlardır. Avrupalı'nın kendi dünya görüşüne göre, hatta kendi çıkarlarına göre yazmış oldukları tarih ve bu belgeler bu genç öğrencilere; bunların başında Sayın Akrugal vardır, seçilmiş kişilerdir, çalışkan kişilerdir, fakat yanlış belgeler verildiği için Türk Tarihi de yanlış ve eksik bir tarih olarak... Yani biz Türkler olarak Türk Tarihi'ni yabancılardan öğreniyoruz. Bugün Türk Tarihi yabancıların ortaya koymuş oldukları, ileri sürmüş oldukları yanlış belgelere dayanmaktadır. Herkes yabancılardan öğreniyor da, biz bütün Türk Tarihi'ni Haluk Tarcan ve Kazım Mirşan'dan öğreniyorum. O hocalarım kendileri 50-60 yıllık bir ömre sığdırıp araştırmış olamaz. Tabiidir :) Türk Tarihi'ni öğrenmek için, önce Türkçe bilmek lazımdır. Onun için, biz Anadolu Türkler'i Türkçe bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz Türkçe'ye hiçbir şekilde Türk Tarihi öğrenilmez. Türk Tarihini öğrenebilmek için, Türk Tarihi konusunda çalışabilmek için, araştırma yapabilmek için Orta Asya'da, Üst Asya'da ve Avrasya'da konuşulan Türkçe'leri bilmek lâzımdır.
Bugün Dili, 2 gru, 8 dal ve 41 lehçeden meydana gelir. Bunların içinde 2 tanesi, yani Osmanlıca ve bizim kullandığımız, konuştuğumuz Anadolu lehçesi hiçbir işe yaramaz. Kökenlerden uzaklaşmıştır, büyük bir şekilde Acem ve Arapça'nın etkisi altındadır. 41 dilden geriye, 2'si çıkarsa geriye 39 lehçe kalır.


Bütün yazılarım Kazım Mirşan'a dayanıyor. Türk Tarihi'ni Kazım Hoca'dan öğreniyorum. Bütün bilgiler Ceviz Kabuğunda verilmiştir, o programına katılan Kazım Mirşan ve Haluk Tarcan da vardır. (Atv, Ceviz Kabuğu Programı 29 Haziran 2002, 06 Temmuz 2002 ve 20 Temmuz 2002) Bütün kaynakları Kazım Mirşan'ın sitelerinde var. Kazım hoca'ya e-posta yoluyla ulaşmak için onun sitelerinde bulabilirsiniz.


Alıntı : 1-konstrüksiyon nedir, "yiş" gibi türkçeden gelen birşeyi nasıl yabancı bir kelimeyle açıklayabilirsin?

Kazım Mirşan Bunu Kazım Mirşan açıklanmıştır. Bana değil Kazım Hoca'ya sorabilirsiniz

[email protected]




Türkler'i sevmeyen Türkologlar

Evet Dünya'da pek çok Türkoloji Üniversitesi vardır ama hemen hemen hepsi yabancıdır. Yabancı Türkologları pek güvenmiyorum ama onlar Türkleri sevmiyor. "Türkler'in ilk Ataları" isimli kitabın ön sözünde, Eylül 1986'da şunu söylemiş sonuç olarak: "Ancak, metodumun, kaynaklarımın, delillerimin ilmî olmasına büyün özen gösterdim" diyor. 162. sayfasında da şöyle söylüyor kitabını bitirirken: "Türkler'in İlk Ataları adını koyduğum, Türk Tarihinin geriye doğru sınırlarını genişleten bu kitap Türk aydınlarına ve Türk tarihçilerine olduğu kadar Türkologlara da hitap etmektedir; fakat Türkler'i sevmeyen Türkologlara değil, çünkü öylesi de var. Ve Türk Tarihinin Orhun Yazıtlarıyla başladığını zanneden tarihçilere değil" diyor.
"Bu kitaba bugün değer verilmese bile, ileride bir gün büyük değer verileceğini kesin olarak bildiğim için, milletime, soyuma, ırkıma hizmet etmiş olma duygusu ve vicdan rahatlığı içindeyim" diyor. Biz de nur içinde yat diyoruz.

[b]Tarafsız Bilim
Mesaj tarihi:
Ya hasta, ne var biliyo musun, senin yazıların baştan aşağı okunmuyor doğru düzgün, bu yüzden doğru düzgün cevapta alamıyorsun. Uzun uzun yazıyorsun, bi yerden sonra biz de unutuyoruz yazının neresinde neyi tespit ettiğimizi, neleri ne etkiler altında yazmış olduğunu, neler salladığını. Ben oturup da baştan aşağı bu yazına karşılık verebilecek biri olduğunu sanmıyorum, nitelikli bir yazı olmasından değil, niteliksizliğinden dolayı. Aklımda kalmış yarım yamalak şeylere cevap verebiliyorum anca, kaçırdığım olursa hatırlatırsın

Bak bi kere yabancılardan öğrenmiyoruz, osmanlıyı osmanlı belgelerinden, diğer milleti onun bıraktıklarından öğreniyoruz. Bugün hiçbir devlet ya da devletler kalkıp da bişeyi değiştiremez tarihte.

Tarafsız bilim adamları kime-neye göre tarafsız yahu, var mı böyle birşey. Hammer dediğin nedir, o lafı martin luther king değil, fatih sultan mehmet diyemez, sen kalkıp diyemezsin-yüzün olmaz ona. Eserlere de biz sahip çıkamıyoruz, ne antika eserler batıda malikaneleri, şatoları süslüyor şu an.

Jan Jaques Rousseaue ve ya Monteigne, ya da Kafka, veya Balzac, olmadı shakespeare, o da olmadı dante.. Bunlardan birinin kitabını 'okul ödevi' dışında okudun mu merak ediyorum ayrıca. Konuyla alakasını bulamayabilirsin, cevap da vermeyebilirsin alakasız diyip, merak sadece..

Biz filozofların türkler üzerindeki görüşleriyle değil, filozoflarla, onların genel anlayışları ve bıraktıklarıyla ilgileniyoruz çünkü, illa bi çerçeve gerekmiyor. Devrim teorisine bile 'türkleri maymundan aşağı ırk diyor, siz de savunuyosunuz' diyen adamlar var ülkemizde..[signature][hline]Let me back let me back, I promise to be good. Don't look in the mirror at the face you don't recognize. Help me, call the doctor Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside

**no paranoia@ montezaus
Mesaj tarihi:
Bilge Kağan'ın yaşam tarihi hakkındaki yanlış bilgiler

Bilge Kağan'ın yılıyla ilgili 732 mi, 576 mı? Cevabı ben vereyim. Köl Tiğin'in 731 yılında öldüğünü ve mezar taşının da 732 dikildiğini ben söylemiyorum, yazıtın hem Çince yüzü, hem de doğu yüzü bunları söylüyor. Şimdi Bilge Kağan'ın ölümüyle ilgili iki kaynak var, biri Çin kaynağıdır. Kültiğin için de öyle, iki kaynak var, Çin kaynağıdır. Şimdi bu Çin kaynaklarını, daha yazıtlar okunmadan Çinceyi tercüme edenler var, bir sürü insanlar var. Bunların isimleri söyleyip de ben bunları da biliyorum demeye hiç gerek yok :) Bunun Türkçe olduğu anlaşılınca, mesela ben size söyleyim, Sibirya Yazıtları daha okunmamışken Çin heyeti gitti oraya ve bunların raporunda "bu yazılar en azından 3000 yıllıktır" dediler. Ondan sonra bunların Türkçe olduğu anlaşılanca Radlof "Millatten Sonra 648" diye diye indirdi 3000 yılından. Şimdi Kültigine gelelim. İki kaynak var. Biri Türk tairh tespitidir ve bu tarih tespitinden, Türkler'de takvim olduğunu ilk ortaya atan Kazım Mirşan'dır. Hiç bir cevap çıkmadı :) Ölüm tarihi.. işte "Kanım Kağan at yıl onunç ayının ay altı okuzka uçavardı." Ne demek? Babam Hakan, At yılının 10'uncu ayının 26'sında uçarak vardı demek, öldü demek. "Ulugunuzun yıl bişink ay yeti otuzka yul ettirdim." Ve "domuz yılının 5'inci ayının 27'sinde yuğ ettirdim." Yani gömme, şey merasimi yapılmış, o taş maş dikiliyor yuğ merasiminden sonra, "yuğ ettirdim."


BATI, TÜRKLER'İ TARİHSİZ BIRAKMAK İSTİYOR"

Karşımızda acınacak bir Batı vardır. Bu Batı, kültür tarihi bakımından, tarihin bağlangıcı bakımından, uygarlık tarihi bakımından kat'iyen kökeni teşkil edememektedir. Siz "korkulacak bir Batı var" zannediyordunuz, biz "acınacak bir Batı var" diyorum. Acınacak bir Batı var. Acınacak bir Batı vardır, çünkü bu Batı'nın dili kendisine ait değildir, dili dışarıdan gelmiştir. Batılı'lar bunu biliyorlar. Hint-Avrupa Dili adı altında dışarıdan gelmiştir, fakat Hint-Avrupa Dilinin de kökenini bulamamışlardır. Hint-Avrupa Dili kuramsal bir dildir, ileride zannedersem göreceğiz.

Demek ki birincisi, Batılı'ların dili kendilerine ait değildir, dışarıdan gelmiştir.

İkincisi, Batılı'lar din yapıcı değildir. Din de dışardan, Mezopotamya'dan gelmiştir, Hıristiyanlık dışarıdan gelmiştir.

Üçüncüsü, yazısı kendisine ait değildir. Yazısı da Finike'den geldiği zannedilir; gene her şeye rağmen Asya'dır, doğrudan doğruya Orta Asya'dan, bizden gelmiştir.

Yani dili, dini, yazısı kendisine ait değildir, böyle bir kökene sahip değildir. Fakat, aynı Batı Rönesans'tan itibaren büyük atılım yapmıştır, keşfilerde, icatlarla tamamen ileri gitmiştir. Bugün Batı gök yüzüne şehir kurmaktadır. Şimdi bu Batı'nın büyük bir ıztırabı vardır; "Ben bu kadar önemli bir Batı'yım, fakat benim kökenim yok." Kökenlerini aramaya başlamışlardır. Kökenlerini aramaya başlayınca karşılarına birçok zamanlar Türkler çıkmıştır ve bu Türkler'i kenara atmaya uğraşmışlardır maalesef..

Kökenini arıyor, netice itibarıyla tarihçiler var, kimliğini arıyor, kökenini arıyor. Kökenine baktığı zaman görüyor ki, köken bana ait değil, hepsi dışardan gelmiş. Batılılar kendi kökenini arasın, ama bizi niye tarihsiz bıraksın? cevabım burada...

Çünkü, Orta Asya'da, Anadolu'da büyük uygarlıklar meydana gelmiştir, doğmuştur. Uygarlıkların doğduğu yer Orta Asya'dır, Anadolu'dur. Anadolu'ya sahip olmak ister, hem tarih, kültür bakımından, hem de aynı zamanda iktisadi bakımdan Anadolu'nun toprak altı zenginlikleri, genel amlamda zenginlikleri bakımından. Orta Asya için de aynı şey bahis konusudur. Ve Batı kendini aradığı zaman, karşısında Türkler'i bulduğunda ve yazıyı bulduğunda, bu yazı için "bilinmeyen bir ırkın okunamayan yazısı" diye bunu açıkçası hasır altı etmek istemiştir. Ve bütün bu yazıları yavaş yavaş kendine mal etmek için uğraşmaktadır. Mesela Etrüskler (Etrüsk yazıları) 1780'de bulunmuştur. 1780'de Etrüskler bulunduktan sonra Avrupa'da her yerinden oynamıştır "bizim kökenimiz bulundu" diye Etrüksçeyi hiçbir zaman okuyamamışlardır. Çünkü Etrüksçe 'nin kökeninde Yunanca'nın bulunmasını isterler. Bunun için son zamanlarda çıkan kitapları izliyorum ben, dönüp dolaşıp Yunancaya ve yahut Latince'ye dayanıyorlar. Halbuki Yunanca, zamanımıza çok yakın bir dildir, bundan 2700 sene evveline aittir.

Tekrar Avrupa'ya dönüyorum, Avrupa'nın tarihi geç ve gençtir. Fransa 1500 seneden beri mevcuttur, 501 tarihinde Frasna'nın tarihi başlar ki, düşünün ki Attila 452 senesinde ölmüştür. Ondan şu kadar sene sonra Fransa başlamıştır. İngiltere'nin tarihi 1500 seneliktir. En uzun tarih Almanlar'a aittir, 2100 seneliktir. Roma'ya gelelim, Roma'nın kökeninde Etrüksler vardır. Etrüksler'in Öntürk olduğunu göreceğiz burada, yazılarıyla, belgelere dayanarak..

Yunanistan'a gelelim; Yunanistan'da da köken olarak Öntürkler'i buluyoruz. Yunanistan'ın adının "İçiök" olduğunu biliyor musunuz?.. Ne demek oluyor o ? Krallık demek oluyor.. Türkçe'de krallık demek oluyor. Ondan sonra Yunanlıların bir bölümü Grek ad
Mesaj tarihi:
said:
Tarih_hastasi, 30 Kasım 2004 20:56 tarihinde demiş ki:
Bilge Kağan'ın yaşam tarihi hakkındaki yanlış bilgiler

Bilge Kağan'ın yılıyla ilgili 732 mi, 576 mı? Cevabı ben vereyim. Köl Tiğin'in 731 yılında öldüğünü ve mezar taşının da 732 dikildiğini ben söylemiyorum, yazıtın hem Çince yüzü, hem de doğu yüzü bunları söylüyor. Şimdi Bilge Kağan'ın ölümüyle ilgili iki kaynak var, biri Çin kaynağıdır. Kültiğin için de öyle, iki kaynak var, Çin kaynağıdır. Şimdi bu Çin kaynaklarını, daha yazıtlar okunmadan Çinceyi tercüme edenler var, bir sürü insanlar var. Bunların isimleri söyleyip de ben bunları da biliyorum demeye hiç gerek yok :) Bunun Türkçe olduğu anlaşılınca, mesela ben size söyleyim, Sibirya Yazıtları daha okunmamışken Çin heyeti gitti oraya ve bunların raporunda "bu yazılar en azından 3000 yıllıktır" dediler. Ondan sonra bunların Türkçe olduğu anlaşılanca Radlof "Millatten Sonra 648" diye diye indirdi 3000 yılından. Şimdi Kültigine gelelim. İki kaynak var. Biri Türk tairh tespitidir ve bu tarih tespitinden, Türkler'de takvim olduğunu ilk ortaya atan Kazım Mirşan'dır. Hiç bir cevap çıkmadı :) Ölüm tarihi.. işte "Kanım Kağan at yıl onunç ayının ay altı okuzka uçavardı." Ne demek? Babam Hakan, At yılının 10'uncu ayının 26'sında uçarak vardı demek, öldü demek. "Ulugunuzun yıl bişink ay yeti otuzka yul ettirdim." Ve "domuz yılının 5'inci ayının 27'sinde yuğ ettirdim." Yani gömme, şey merasimi yapılmış, o taş maş dikiliyor yuğ merasiminden sonra, "yuğ ettirdim."



Onu öyle arkasına mezar taşının arkasına bakıp yapmazlar canım bi kere. Bak daha çinde yılan yılı felan olduğunu bilmiyorsun, bunları isa milatlı takvimle hesap kitap olmadan bağdaştırıyorsun. Bunları genelde karbon testi ve varsa olayları batıdaki olaylarla ilişkilendirip kronolojikleştirip belirlerler =))) ne diyim yani.. Ayrıca tarih değişse ne oluyomuş?

said:
Tarih_hastasi, 30 Kasım 2004 20:56 tarihinde demiş ki:
Karşımızda acınacak bir Batı vardır. Bu Batı, kültür tarihi bakımından, tarihin bağlangıcı bakımından, uygarlık tarihi bakımından kat'iyen kökeni teşkil edememektedir. Siz "korkulacak bir Batı var" zannediyordunuz, biz "acınacak bir Batı var" diyorum. Acınacak bir Batı var. Acınacak bir Batı vardır, çünkü bu Batı'nın dili kendisine ait değildir, dili dışarıdan gelmiştir. Batılı'lar bunu biliyorlar. Hint-Avrupa Dili adı altında dışarıdan gelmiştir, fakat Hint-Avrupa Dilinin de kökenini bulamamışlardır. Hint-Avrupa Dili kuramsal bir dildir, ileride zannedersem göreceğiz.

Demek ki birincisi, Batılı'ların dili kendilerine ait değildir, dışarıdan gelmiştir.

İkincisi, Batılı'lar din yapıcı değildir. Din de dışardan, Mezopotamya'dan gelmiştir, Hıristiyanlık dışarıdan gelmiştir.

Üçüncüsü, yazısı kendisine ait değildir. Yazısı da Finike'den geldiği zannedilir; gene her şeye rağmen Asya'dır, doğrudan doğruya Orta Asya'dan, bizden gelmiştir.



Köken değil birey önemli toplumda... Sen çıkıp da ingilize 'dilin kökensiz lem muhaha' dersen adama sana 'bugün tüm dünya nece konuşuyo, sizin kökenli dilinize mi kaldık' der. Dilimiz daha mı zengin, onu mu ima ediyorsun? Ki değil, o tarihlerde değil. Daha sonra da irandan vs. akımlarla zenginleşti dilimiz. Buyrun acıyın bize. Edebiyatımız böyle gelişti. Ne yapsam acaba, kökensizim!! Dini de kökenine göre ayırmışsın, helal olsun. Onun dışında bizimki başka yerden gelmiş sanki, çinden gelip anadoluya yerleş, buraki her imkandan -sosyal, kültürel- faydalan, sonra da millete laf et.

Diğer yazdıklarını pek okuyup cevap verme vaktim olmadı, ama tahminim, bu yazdıklarımla onlara da karşılık bulabileceğin. Şundan kaçtın ettin de cevaplıyayım olmadı.. Diyeceklerim bunlar. Bi takım şeylerin içini doldurursan daha hoş olur..[signature][hline]Let me back let me back, I promise to be good. Don't look in the mirror at the face you don't recognize. Help me, call the doctor Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside Put me inside

**no paranoia@ montezaus
Mesaj tarihi:
sevgili tarih hastasi kardeşim..
açık konuşacağım; ben uluslar arası ilişkiler öğrencisiyim ve yakın tarih açısından uzmanlık derecesine çok yaklaştık diyebileceğimiz yoğun araştırmalar içindeyim.. özellikle benim uzmanlık alanım uluslararası terör.. tabi yan alanlar da yahudi tarihi, avrupa tarihi, osmanlı tarihi, diyerek böyle baya bir uzayıp gidiyor.. (artık araştırma yapmaktan tezlşer hazırlamaktan kendimi şaşırdım yemin ediyorum).. şuraya gelicem; eski türk tarihi konusunda ciddi bir araştırmam, çalışmam, tezim veya herhangi bir raporum yok.. bu sebeple bahsi geçen konu üzerine fazla bir söz söyelemeye hakkım yok, böyle bir hakkı kendimde göremiyorum..fakat sana söylemek istediğim tek birşey var, burada anlatmaya çalıştığın doğru yada yanlış olsun, anlatış üslubun çok güzel ve bu sebeplede sana çok çok teşekkür ederim.. keşke her tarih bölümüne yazı yazan senin gibi yaklaşsa her yoruma.. araştırmalarında başarılar diliyorum.. kolay gelsin kardeşim..[signature][hline]AB görüşüm: Ayıdan Post, O.spudan Dost Olmaz
Birine onu sevdiğini söylemek istiyorsan, bunu o an yapmalısın!
Mesaj tarihi:
said:
Dragonmax, 01 Aralık 2004 17:36 tarihinde demiş ki:
sevgili tarih hastasi kardeşim..
açık konuşacağım; ben uluslar arası ilişkiler öğrencisiyim ve yakın tarih açısından uzmanlık derecesine çok yaklaştık diyebileceğimiz yoğun araştırmalar içindeyim.. özellikle benim uzmanlık alanım uluslararası terör.. tabi yan alanlar da yahudi tarihi, avrupa tarihi, osmanlı tarihi, diyerek böyle baya bir uzayıp gidiyor.. (artık araştırma yapmaktan tezlşer hazırlamaktan kendimi şaşırdım yemin ediyorum).. şuraya gelicem; eski türk tarihi konusunda ciddi bir araştırmam, çalışmam, tezim veya herhangi bir raporum yok.. bu sebeple bahsi geçen konu üzerine fazla bir söz söyelemeye hakkım yok, böyle bir hakkı kendimde göremiyorum..fakat sana söylemek istediğim tek birşey var, burada anlatmaya çalıştığın doğru yada yanlış olsun, anlatış üslubun çok güzel ve bu sebeplede sana çok çok teşekkür ederim.. keşke her tarih bölümüne yazı yazan senin gibi yaklaşsa her yoruma.. araştırmalarında başarılar diliyorum.. kolay gelsin kardeşim..
Katılıyorum doğru yada yanlış ama eleşdirilere cevap verişin ve hiç sıkılmadan,üşenmeden araşdırıp burada bizlerle paylaşman.
Bende teşekkür ediyorum.
Mesaj tarihi:
Çok çok ilginç bir konu bayağı ilgimi çekti benim.Eğer gerçekten kaynak gösterebileceksen,yada ilgili bir site çok sevinirim.


Aslında ben bir insanın fikirlerinin bir başkası tarafından bu kadar ateşli savunulabileceğini,ve öğretisinin de bu kadar detaylı anlaşılabileceğini düşünmüyorum.Bence bu hasta arkadaş ya Kazım Mirşan'ın kendisi olacak,yada hakikaten ruh hastası biri:).
Mesaj tarihi:
Yanlılş bişey yokki neden kürt olduğunu iddaa etsin,arkadaş Türklerin tarihinin yani bizim tarihimizin dahada eski olduğunu sölüyor olumsuz bişey yok ortada keşke dedikleri doğru olsun.
Mesaj tarihi:
Kızılderililerin bile Türk olma ihtimali olan bi dunyada TÜRK olmaktan gurur duymalı bir Turkiyeli olarak bole seylere inanmamalı ve kulak asmamalıyız..[signature][hline]Bana tepeden bakarsanız,bir aptal görürsünüz.
Bana aşağıdan bakarsanız,tanrınızı görürsünüz.
Bana tam karşıdan bakarsanız,kendinizi görürsünüz.
Mesaj tarihi:
Teşekkür ederim. Türk olan Orta Asyalı Kâzım Mirşan'dan Türk Tarihi'ni öğrendim. benim iddialarım da onun araştırmalarına tamamen dayanıyor. Tüm kaynaklar ve araştırmaları bu siteden görebilirsiniz.

Şimdi devam etmek istiyorum. "Kendi ülkeleri mozaiktir, hâlbuki bizim ülkemizi mozaik gösterip parçalamaya çalışır. Dayandığı noktalar, kendi çıkarlarına göre bize empoze etmiş olduğu resmî tarihimizdir."

Bunları açıklamak istediğimi söyleyebilirim.Tarihin derinliklerinde, şimdi söylediğim gibi,.. Batı'nın tarihi 1500'lerde başlıyor, 2000'lerde başlıyor. Türk Tarihi'ne girdiğimiz zaman, resmî tarihimiz bizim 220'de başlatılıyor, Milatten önce 220'de başlatılıyor. Çünkü, Batı'nın bütün gayesi Orta Asya'yı boi bırakmak ve Orta Asya'ya yerleşmiştir. Hâlbuki araştırıldığı takdirde görüyoruz ki, bizim tarihimiz 220'lerden çok aşağı iniyor. 220 tarihi çok gülünçtür. Batı'ya göre Türkler Hun İmparatorluğuyla 220'de ortaya çıkmışlardır. Hiçbir şey ortada yokken birden bir ülkenin, bir halkın imparatorlukla ortaya çıkmasına imkân yoktur. Bir taraftan bu söyleniyor, öbür taraftan, "Siz Türkler'de ancak çoban kültürü vardır, bununla hiçbir şey yapamazsınız" diyorlar. Bir taraftan çoban oluyoruz, öbür taraftan bir hamlede mucize kabilinden Hun İmparatorluğuyla ortaya çıkıyoruz. Demek ki bunda bir dengesizlik vardır. Türkler'in tarihi bize göre ya da Kâzım Mirşan'a göre Dil olarak 15000'e kadar iniyoruz, bunları göreceğiz. Siyasal kuruluşlar olarak 10500'e iniyoruz, bunu da göreceğiz, hepsinin belgeleri vardır.

TÜRK TARİHİ-İSLÂM TARİHİ NEDİR?

Evet, yine bir başka sözümüzde diyoruz ki, "Sür'atle Sevr'e sürüklenen Türkiye ile karşı karşıyayız. Yanlış bir Türk Tarihi ve bunu savunan gaflet ve dalalet içindeki profesörlerimizle karşı karşıyayız. Türk Kültürü'nü ortaya çıkaracak araştırma merkezleri kuracaklarına, özellikle Orta Asya'da cami inşa ettiren, oraya imam gönderen şaşkın bir yönetimle karşı karşıyayız. Osmanlı Tarihi'ni bilmeyen ve bunun sonucu ondan ders alamamış olan üst yöneticilerin Düyun-u Umumiye'ye dönüşümüzü dünya devleti olma sanan bir ekiple, bir yönetimle karşı karşıyayız" diyoruz. Sadece Hükûmet değil, bir genel tanımlamamız, eleştirimiz var. Bunları açıklayalım

Biz tarihimizi, Osmanlılar döneminde tarihimizi İslâm Tarihi olarak okumuşuz, kökenlerimizi bilmiyoruz. Türk nedir? Türk mevcut olduğu hâlde bunun ne olduğunu incelememişiz, bakmamışız. Onun için kimliğimiz olmadığı zannediliyor, kültürümüz olmadığı zannediliyor. Zaten Osmanlı İmparatorluğu'nda bunu bu şekilde gördük; Türk yoktur ortada, İslâm vardır, Müslüman vardır. İslâmiyet'e girdiğimiz takdirde bizim dilimiz de gidiyor, kültürümüz de gidiyor.

Ve biliyorsunuz Batı'nın "yeşil hilâl" dediği Mezopotamya ve burada eski komünist devletleri çerçevrelemek için bütün Orta Doğu'daki İslâm ülkelerini birleştirmek gayesiyle Türkler İslâmiyet'e doğru itilmişlerdir.

"Siz kültürünüzden vazgeçin, sizin esas kültürünüz İslâmiyettir" denmiştir. Şimdi biz Orta Asya, esas kültürümüzün doğduğu yerde kendi kültürümüzü arayacağımıza cami ve imam gönderirsek bizim kültürümüz tamemen ortadan kalkar.
Mesaj tarihi:
said:
December_Flower, 03 Aralık 2004 22:21 tarihinde demiş ki:
bither gene yanlıs anladın,kürt deil,kUrt,hani efsane falan
:( kendimden utanmaya başladım herşeyi yanlış anlıyorum.
Mesaj tarihi:
Avrupalı'nın Türkler'e bakışı

İtalyanlar Türkler'e şöyle diyormuş: "Sultanın kölesi, kulu, güdülmeye muhtaç, yağmacı, küfürbaz, tembel, askerlik ve savaştan başka yeteneği olmayan, mütevekkil, saldırgan, haşhaş üreticisi, kadın düşkünü, bıyıklı, suçluları kazığa oturtan..."

Bugün gelseler, (Cezavindeki mahkumları kastediyorum. Başbakan Ecevit, bir yasayla 40 bin mahkumu serbest bıraktı yine) affettiğimizi görseler ne diyecekler bilmiyorum. "Kibirli, anlaşılmaz ve gülünç bir dil konuşan, zevksiz, güzel sanatlardan anlamayan, cahil, kolay kandırılabilir, budala, despot" falan filan diye İtalyanlar Türkler'e bakıyormuş.

Almanlar da bize böyle bakıyormuş: "Türkler dinsiz, hoşgörüsüz, kaba, hoyrat, vicdansız, acımasız, ahlâk kurallarına saygısız, en korkunç günahları işlemeye yatkın, inançsız, lânetlenmiş, tavşan gibi koşan" falan filan diyormuş.

İngilizler nasıl bakıyormuş Türklere ? "Hıristiyanlık'ın büyük rakibi ya da düşmanı, yabancı toplum ve kültür, Avrupa'nın korkulu rüyası" gibi sıfatlarla bizi değerlendiriyormuş.

Frengler, yani Fransızlar bakalım nasıl bakıyormuş sizin tespitlerimize göre, "İnsanlar arasında Türkler anlayış bakımından sonuncudur" diyormuş Fransızlar. "İnançtan ötesini kavrayamazlar, anlamaya da çalışmazlar. Ordu, Türk için gerçek ve somut ulustur. İslâm dinin Türkler üzerindeki etkisi iyi sonuç vermedi. Türkler, Müslüman Asya'nın Avrupa'ya karşı savaşan askeri oldu. Müslümanlık Türk dehasına ters düştü, İslâm bu yarı Çinliler'den acımasız İranlı'lar yarattı" diyormuş Fransızlar..

Batı'nın bizim hakkımızda ne düşündüğünü söylüyorum.

Laik Batı, Papa'yı öldürmeye teşebbüs eden İslâm fanatizmine ya da sağcı komplosuna karşıdır.
Liberal Batı, Türk askerî gücünden, görüntüsünden çekinmektedir.
Hıristiyan Batı, Türkler'in İslâm köktenciliği akımına katılmasından korkmaktadır.
Demokrat Batı, Türk demokrasisinin ekonomik geleceğinden kuşku duymaktadır.
Akılcı ve pragmatik Batı, müthiş Türklerle ortaklık kurmaktansa Türkiye'yi Orta Doğu'daki çıkarlarını savunan bir taşeron olarak görmek istemektedir.
Bu benim şahsî tespitlerim.

Başka bir şey daha söyleyeceğim hemen bunun gene bir şeyi olarak, bakınız, "Batı'daki Türk imgelerinin dünü, bugünü, yarını." Burada diyorum ki, bakınız, bir Batılı kaynaktan alarak söylüyorum, Batılı'lar Türkler'i neden böyle görüyor? "Müslümanların Hıristiyanlığı kabul etmediği gibi, reddi inancıdır birinci sebep. Bu yaygın inanç, Kardinal Neuman'ın 'Türkler Tarihçesi'nde izlendiği gibi, Avrupa'daki uluslaşma dönemiyle yeniden canlanan Hıristiyan akımlarınca beslenmiştir."

İkincisi; "Batı'nın ve Avrupa'nın teknoloji ve ekonomisiyle dünyaya egemen olmasından sonra gelişen üstünlük duygusudur. Bu duygu, Batı'nın doğuyla ilişkilerini olumsuz yönde etkilerken, doğulu Türkler de bu sağlıksız gelişmeden kendi paylarına düşeni almışlardır."

Üçüncüsü; "19. yüzyılda Osmanlı egemenliği altında yaşayan azınlıklarda ortaya çıkan milliyetçilik akımlarıyla ulusal bağımsızlık savaşlarının yarattığı Türk imgesidir. Yunanlılar, Sırplar, Romenler, Bulgarlar, Ermeniler, Arnavutlar, Araplar birbirlerine özenip özerlik ve bağımsızlık istediler. Avrupalı ülkeler milliyetçi bağımsızlık hareketlerini çoğu zaman sempatiyle karşıladıkları gibi fiilen desteklediler; Türkler'inki hariç. Bütün millyetçi hareketler Türkler'e karşı olduğu için hareketleri destekleyen Batılı'lar Türk yönetimine karşı tavır almış, Türkler'i özgürlük düşmanı gibi görmüş ve göstermişlerdir."

Dördüncüsü; "Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda Almanlar'ın yanında yer almasıdır. Fransızlar, İngilizler, Osmanlıyla onu izleyen Türk bağımsızlık savaşını düşman ve barbar olarak görmüşlerdir."

Bir sebep, bir şey daha koyuyorum. Batı'nın bu eleştirilerini yazdıktan sonra, bu görüşlerini naklettikten sonra, bu olayı savunan, açıklamaya çalışan bir tarihçinin görüşüne yer verdikten sonra diyorum ki, "Batı'nın Türklerle ilgili ve asıl affedemediği husus şudur: Batı, 200-300 yıldan beri dünya tarihini yapmaktadır ve hep kazanmıştır dünyayla olan çatışmalarında. Birinci Dünya Savaşını da kazanmıştır ve Osmanlıyı da yıkmıştır, parçalamıştır. Fakat, tam Osmanlı mirasını gömüyorum ve Türkler'i de geldikleri yere gönderiyorum derken yaptıkları bir savaşta yenilmişlerdir ve bu yenilgiyi de içlerine sindirememişlerdir" diyorum :)
×
×
  • Yeni Oluştur...