Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Dünyayı kimler yönetiyor?


SteelBB

Öne çıkan mesajlar

Dünyayı Amerika yönetiyor gibi gözükebilirsiniz Asıl Amerika yahudiler yönetiyordur.

Amerikanın basın, medya ve gazetenin büyük bölümü Yahudinin elindedir. Amerikan Hükümetini yöneten İlluminati'nin bir kolu Kemik Kuru Kafa yani evanjelikler ve masonlardan. Evanjelikler Hıristiyan Yahudilerdir. Masonlar da İşbirlikçiler. Neyse

Yahudi firma isimlerine bakayım

Krupp Silah Fabrikaları
Mauser Silah Fabrikaları
Stahlwaren und walten Fab.
Löwe Silah Fabrikası
Alman Silah Fab.
Alman Atlantik Telgraf Şirketi
Hannesmannröhren-werke AG
Aron Hirsch&Sohn
Solingen Mühimmat
Rheinische-Westfalische
Daimler-Benz
General Dynamics
McDonnel Douglas
General Electric
Raytheon
General Motors
Lockhead
United Technologies
Martin Marieatta
Boeing
Grumman
GTE
Rockwell
KFC
Mc Donals
Pizza Hut
Burger Kings
Honneywell
Litton Industries
Hirsch Kupter&Messingwerke AG
IBM
İsreal Aircraft Industries
Isreal Raphad
İsrael Military Industries
Nortroup
FMC
Rottwiler Barut Fabirkaları
The New York World
The New York Post
Morning Journal
Omaha Bee
New York Heald
Los Angeles times
Washington Post
Time
Fortune
U.S
People
NBC / ABC
CBS
Hounsch of Venison
Daily Tegraph
Reuter Ajansı
Telerpah Agency
Sunday Mirror
Sunday People
Times
Daily Mirror
v.b.

Almanya
Fraknfurter Zeitung
Berliner Tegeblatt
Koenigsberger Allgemeine Zeitung
Alman borsasının tümünü Yahudiler elindedir.

İtalya
İl Marzocco

Fransa
L'Express



Yahudi Petrol firmalar
Standart (New Jersey)
Royal Dutch Shell
Texaco
Gulg
Mobil
Standart (California)
British Petrolium
v.b.

Bunlar abartılı ve yalan söylerseniz yahudi yalakalarının yanına gidin.

Lozan'da yahudi etkisi vardır. Türkiye'de yahudi meselesi sandığınız gibi daha çok zordur.




Tüm İsraillioğulların sonu Armagedon Savaşında belli olacaktır. Armagedon Savaşı ile ilgili yazılarım var. Forumda konuyu açacağımı istemediğiniz belliyse vazgeçeyim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

[signature][hline]Hep arkada oturduk, hep yalnızken mutluyduk biz, sonra biraz da gurur vardı, yaklaşmazdık, konuşmazdık, hep ayrı bir dünyadaydık, hep ordayken mutluyduk biz, sonra biraz da gurur vardı;yaklaşmazdık, konuşmazdık ve şimdi bir duvar örülü, hiç yıkılmaz aramızda. yaklaşmak zor istesen de, biz yarattık acıları... kaderimizi biz yazdıkça;
Renklerle bir siyah yaptık! Renklerle bir siyah yaptık!


[code=php] i died for you !
[/code]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sınıf arkadaşım bi yahudi..
bulunduğum yerde bi yahudi cemaati var..
ne siz sorun ne ben söliim..
yardım mı gökten para mı yağıyo belli değil...birbirlerine destek oluyolar..ticaret yapıyolar ve istanbuldan,israilden acaip para yardımı gelio ..sosyal statuleri süper yani..

Çocuğun babasının restaurantı varmış..israilde çok önceden..akrabaları buraya gelince onlarda gelmiş..tabi o zaman adamlar çok genç..bu tür dernekler bi patlıyo ..ondan sonrası malum..Adamın kuyum-halu dükkanı + oto galerisi var..ve hepsi dernekten..
Burası için sölüyorum turizmden ve sanayiye yahudiler bakıyo sayıları çok az ama mevkileri çok yüksek[signature][hline]It's a lie. A kiss with opened eyes.
And she's not breathing back.
Anything but bother me.
It takes my pain away


[Bu mesaj trapt tarafından 08 Temmuz 2005 00:55 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dünya'yı asıl yöneten Küresel Kraliyet'tir. Şaka değil.. Çok gizli bir İlluminati örgütüdür. Ama önce bir şeylerden bahsetmek istiyorum. Petrol demek hareket demektir. Hareket demek hayat demektir. Hareketsiz kalmak ÖLÜM demektir. Kamyonların, gemilerin, trenlerin hareket edememesi, ulaşımın durmasıdır. Ulaşım durmasının anlamı ise mahsulün tarlada kalması, hastanın hastaneye yetişememesi. İşçinin memurun evinde mahsur kalması ve henüz batmayan birkaç fabrikanın da kapanması demektir. Milletimizin bunu içinde yaşadığımız günlerin en önemli gerçeği olarak algılaması gerekir...

Petrol sektörü nitelik itibariyle yoğun sermaye ve büyük ölçekli olduğundan, bu endüstride çalışan firmalar, büyük bir ekonomik güç oluşturmakta, ulusal ve uluslararası düzeyde strateji uygulayabilme imkanına sahip bulunmaktadırlar. Özellikle strateji uygulayabilme imkanına sahip bu firmalar, ülkelerin siyasi ve sosyal hayatında en ciddi belirleyici rolü oynamışlar ve oynamaktadırlar.

Toprakları elinden koparılan, petrol bölgelerine türlü hilelerle el konulan Osmanlı için devrin ABD başkanı Wilson, "OSMANLI YIKILMAK MECBURİYETİNDEYDİ" diyor ve bu yıkılışın sebeplerinden bir tanesinin de petrol olduğunu söylüyordu. Bu sözün benzeri (daha değişik bir üslupla) bir evvelki ABD başkanı Clinton tarafından Türkiye ziyaretinde büyük deha(!) milletvekillerine yapılan konuşmada, "20.YY.'I OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN YIKILMASI BELİRLEDİ, 21.YY'DA TÜRKİYE'NİN TUTUMU BELİRLEYECEKTİR" Türkiye'nin tutumu belirleyecek" şeklinde söylendi. Yani 1960'lı yıllarda Barış Gönülleri vasıtasıyla toplumsal haritanızı çıkartıp, etnik ve bölücü tohumları attık, 1970'li yıllarda sizi sağcı ve solcu kamplara bölerek vuruşturduk, 1980'li yıllarda tüm toplum yapınızı yozlaştırarak kanunlarda dahil olmak üzere, küreselleşmenin (köleleştirmenin) alt yapısını hazırladık. *** ile ülkeyi bölünme aşamasına getirdik, 1990'li yıllarda Sivil Toplum Örgütü şablonu altındaki ajan ordugahlarımızla ülkenizi KÜRDİSTAN, LAZİSTAN (PONTUS), ve TÜRKİYE adı altında ilk etapta üç parçaya bölme hazırlığını ve şartlarını tamamladık ve tüm bunları da sahini olduğunuz dünyanın en zengin petrol, bor ve toryum yatakları için yaptık demek isteyecektir.

Exxon-Mobil, Royal Dutch-Shell, BP-Amoco, Chevron-texaco ve Conaco petrol şirketlerinin en büyükleridirler ve milyarlarca dolara hükmettikleri gibi bugün dünyanın küreselleşme (yani köleleştirme) sürecinde bağış adı altında yaptıkları harcamalarla dünyanın siyasi, ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknolojik gidişini belirlemektir...

Son yıllarda hidrojen elde etme teknikleri çok kolaylaşmıştır. Mercedes yetkilileri 2003 yılından itibaren hidrojenle çalışan otobüsleri piyasaya süreceklerini ilan etmişlerdir. Bu asır içinde artık petrol yakıt olarak kullanılmayacaktır. Çok kıymetli bir madde olan petrol gelecek yıllarda kimya, plastik ve ilaç sanayiinde kullanılacaktır. Daha da kıymetli artacaktır. İşte uluslararası KONSÜL (İlluminati) petrol süregiden bu stratejik özelliğinden dolayı dünya hakimiyetini tam olarak gerçekleştirip kendi kutsal kitaplarında vaad edilen, "TEK DÜNYA DEVLETİ"ni kurana kadar da onu bir silah olarak kullanmaya devam edecektir.


(Hakan Yılmaz Çebi, Dr. Ümit Emre, Avukat Hüseyin Taviloğlu, Araştırmacı Yazar Süleyman Özmen, Günay Akgöz, Fuad Öztürk gibi dostlarıma destek ve yardım için teşekkürler)



Petrol; kan ve hileyle elde ettikleri
bir sermaye, para; tanrısal bir güç,
hedef; siyonizmin "Tek Dünya Devleti"
diğer adıyla "Küresel Kraliyet..."
"Hedefteki Ülke TÜRKİYE..."
Oysa vatanın asil evlatları durumdan
vazife çıkararak
"BÜYÜK TÜRKİYE"yi
gün be gün inşa ediyor...


Topici sadece "petrol" konusuna ayırabilirdik. Güncelden yola çıkar arşivimizdeki eserlerden de eklemelerle tek başına bir petrol topici yapabilirdik. Oysa meselenin çeşitli vesilelerle öğrendiklerimizin dışında bugüne ait daha önemli ayrıntıları var. Bu sebeple petrolle ilgili önemli gördüğümüz gelişmeleri özetle ele alıp konuyu "Türkiye'de Petrol Var mı Yok mu? Petrole dayalı bu açlığın sonu nereye, kimlere uzanıyor?.." meselesine buraya getireceğiz. Asıl derdimiz bu. Öyle değil mi?

Ayrıca "Tanrısal Güç Para" der, dünyadaki sermaye hareketlerinin sermayedarları olan -Astorlar, Collllinsler, Bundyler, Rotchildler, Le'ler, Freeman'lar, Rockefelleri- uyuşturucuya, silah kaçakçığına dayalı şirket bağlanıtlarıyla da anlatarak bir topic ortaya çıkarabilirdik. Oysa bir zamanlar kömür akabinde petrol şimdilerde Bor, Yoryum kaynaklarını kimlerin ne şekilde organizasyonlarla yerli halkın elinden aldıklarını öğrenmemiz gerektiğine inanıyoru?... Asıl mesele bu küresel emek tacirlerinin bu gücü hangi kuruluşlarla örtülü olarak yaptıklarını bilmemizde. Türkiye'de, Fakirleri Koruma Derneği görüntüsü altında binlerce yardım kuruluşu, STK'larla kamufle edilmiş ajan yuvalarını

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş


"Bağımsızlık uğruna yapılan savaşlar haricinde, savaş cinayettir."
M. Kemal ATATÜRK

______________________________________________





KENDİLERİNE TANRIOĞLU DİYEN GRUP KİMDİR?

Topic boyunca ağırlıklı olarak kendilerine "Konsül" diyeceğimiz bu grup; siyonist bir düşünceye (ilümanite) ve kan bağına sahip olup, güç ve mevki hırsının çok ötesinde kendi mabutlarının sözde ilahi emirlerini yerine getirmek için nesiller boyu gizli çalışan topluluğun içinden çıkmıştır. Bu grubu, tarih boyunca karmakarışık olmuş sözde ırkları değil, "Tanrı tarafından seçilmiş", "üstün", "vazifelendirilmiş" olduklarına dair kendi inançları temsil etmektedir. Gerçi hiçbir ırktan söz edilemez, fakat eğer edilebilseydi bu kuşkusuz sadece Hazar Türkleri olabilirdi. Çünkü bu grubun neredeyse %90'ı oluşturan ve bugün hakimiyeti elinde tutan kesimin (Eşkenazların) temelinde 650 yılından 1016 kadar büyük imparatorluk olan Hazar Türkleri yatmaktadır.

Tevrat'da anlatılan İsrail'e gelince; bugün ulaşılmış olan bilimsel veriler göstermektedir ki, Eski İsrailliler hiçbir zaman Mısır'da olmadılar, çöllerde dolaşmadılar, bir askeri harekatla Kenan diyarını ele geçirip 12 Kabileyi oraya yerleştirmediler, vs. Fakat uzun süredir Tevrat akademisyenlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmiş illilerin Kenan bölgesinde yaşayan komşularından ayrıt edebilecek hiçbir özelliklerinin olmadığıdır.

Şimdi hayali ırk konusunu bırakıp zihniyete gelelim; Grup'un içinden çıktığı ayrıcalıklı bir takım daha ilk zamanlardan itibaren ticari hayata, kısaca, paraya hakim olma gereğini vazgeçilmez şart olarak kavramış ve kendi inandıkları kutsal kitaplarında bu konuyu ilahi emir adı atlında vaaz etmişlerdir. Böylece milletleri "soymayı", onların "sütlerini emmeyi", milletlere borç vermeyi, ama kendilerinin asla borç almamaları gerektiğini, yüzlerce kez ilahi öğreti olarak inanırlarının hafızalarına nakşetmişlerdir.

Son iki yüzyıla baktığımızda ilk göze çarpan isim Rothschild ailesidir. (Eşkenazi)

... 1815'ten 1914'e kadar çok büyük bir farkla dünyanın en büyük bankası "Rothschild Evi"dir. Beş kardeş babaları tarafından Avrupa'nın beş ayrı önemli şehrine (Paris, Londra, Viyana, Frankfurt ve Napoli) yerleştirilmişlerdir. (İşte stratejik üstünlük; hiçbir milliyete bağlı olmayış; o devirde başka kim beş çocuğunu beş ayrı yollayabilir oralarda tutundurabilirdi? Bir Fransız, bir Alman veya bir İngiliz ailesinin bunu yapması mümkün olabilir miydi? Esasen uluslararası demek başını bir grubun tuttuğu parasal güç demektir.)

Rothschild'ler hem kraliyet yönetimlerinde hem de liberal yönetimlerde etkiliydiler, bu etki Latin Amerika Cumhuriyetlerine kadar uzanmaktaydı. Avrupa'nın tam anlamıyla hakimiydiler ve her şehrinde temsilcilikler yoluyla varlıkları mevcuttu. Hiçbir bağımsız yönetim onların yardımı olmadan kredi bulacak güçte değildi. Her yerde bütün kralların ve imparatorların onların para kasası önünde aciz ve hürmetkârane eğildikleri teması işlenmekteydi. (Geçmişti ve şimdi, kısaca her zaman, milletlerin Konsül'e borçlanması onların en büyük kozu olmuştur.)


"Zamanımızın Tanrısı Paradır"

1841'de ünlü bir şair şöyle demekteydi: "Zamanımızın Tanrısı paradır ve Bay Rothscild de onun Peygamberi". Bu inanılmaz güçlerini politik baskı aracı olarak kullanıyorlardı. Örneğin, eğer bir kral onların tasvip etmediği bir kişiyi bakan olarak atamaya kalkarsa, kendisine, bunu yaptığı takdirde borç hesabının kırmızı çizginin altına düşeceği bildiriliyordu. (Bugün bu, IMF maşası vasıtasıyla aynen uygulanmaya devam etmektedir.)

Ve bu milliyetsiz Rothschild'lerin en çok dikkat ettiği husus milletlerarasındaki güç dengesinin korunmasıydı. Çünkü onlar güçlerini milletleri birbirine karşı kullanmaktan alıyorlardı. (Bu Grup'un tipik özelliğidir.) Bir yandan ABD'yi ele geçiren, diğer yandan Rusya'da komunist ihtilale mali yardım yapan ve sonra da bu ülkeden kendine imtiyazlar alarak onları ticari olarak destekleyen yine kendisiydi. Bu arada devrimde kendisi ve tüm ailesi yok olan Rus Çarı'nın, Amerika ve Avrupa'da Konsül'e ait bankalarında açmış olduğu bugünün parasıyla milyarlarca dolarlık hesapları da sonradan ortaya çıkan uzak varislerine asla ödenmediği, üstüne oturulduğu da ayrıca not edilmelidir.

Rothschild'lerin yanında çalışanların önemli makamlara gelmesi tipiktir. Örneğin müdürlerinden Georges Pompidou 1962'de Fransa başbakanı ve sonra da 1969'da Cumhurbaşkanı olmuştur. Amerika'nın en önemli ve etkin ailelerinden, Federal Rezervin kurucularından Warburglar da Rothschild'lerin temsilcisi olarak yükselmişlerdir.

Fakat kuşkusuz en ilginç isim Cesil Rhodes'tir. Bu zat Güney Afrika'da elmas madeni işletirken rakipleri ile boğaz boğaza amansız bir mücadeleye girmişti
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Paraya Tapıcıların İdeolojisi

Museviliğin herkesçe bilinen en tanınmış Tevrat adı verilen Ahd-i Atik'tir. (Eski Ahid). 4 kutsal kitap gibi bu da ilahi kaynaklıydı. Ancak Hz.Musa'dan sonra kabala sapığı Yahudileşmiş Museviler tarafından muharref hale getirilerek kendi aralarında TORA diye adlandırdıkları hale geldi. Bu kitap bugünkü haliyle daha ziyade Hıristiyan dininin kutsal kitabı gibidir.

Siyonist dürtüleler örülü Yahudilik ta ilk baştan bugüne kadar yüzlerce kitap sahip olmuştur. Yahudilerin günlük hayatlarının düzenleyicisi kitap ise TALMUT olarak bilinir ve sıradan Yahuidinin günlük hayatının gibidir. Babil ve Filistin talmudu diye bilinen iki şekli vardır. Yahudiliğin açıklama kitapları genel olarak şöyle sıralanır: 1) Tenach 2) Kanon 3) Mişna 4) Tosefta 5) Baraita 6) Gemara 7) Talmud 8) Midras 9) Halaha 10) Agada 11) Rablerin Kitapları 12) KABALA 13) Zohar

Mistik (ezotorik) Yahudi pratiğinin ismi ise Kabala'dır. Bu kelime birçok anlamına gelir. Bunlardan en çok bilinen "Ağızdan kulağa" diye olanıdır. Bu bir öğretmenle öğrencisinin birlikte ezotorik çalışmasını tanımlar. Kabala'nın esası riyazat, ibadet, meditasyon, kontemplasyon, konsantrasyon, ritüeller ve kutsal metinler üzerinde çalışmaların bir öğretmenin (rabbi) kontorlü altında yapılmasıdır. Kabala'nın da zaman birçok ayrı isimle tanımlanan şekilleri ortaya çıkmıştır. Mesela LURİA KABALASI ki en tehlikelisi budur.

Yahudilikte dikkate değer en büyük özellik bir "Yahudi misyonerliği"nin olmayışıdır. Yahudi anadan doğma hiç kimsi Yahudi olamaz. Hiç kimse Yahudiliğe giremez. Yahudiliğe kabul edilemez. Muharred Tevrat'ta bu olayın belirtilişi "Sara İbrahim'e bir oğul doğurdu... Rebekka İshak'a bir oğul doğurdu" şeklindedir.

Bu ve benzeri sözde ayetleri her gün tekrar tekrar okuyan sözde Tanrı oğulları olduklarını iddia eden Paraya Tapıcılar hergün tazeledikleri şeytani imanları ile hipnotik bir şekilde hedeflerine yürümüşlerdir. Öte taraftan kendi dışındaki insanları kendi dinine kabul etmeden ve onlara büyük bir istekle ve gönüllü olarak kendilerinin sözde Tanrıoğlu olduklarını, kutsallıklarını, seçilmişliklerini, dünyanın sahibi ve mirasçısı olduklarını tedris ettirmenin yolunu son derece kurnaz bir şekilde de bulmuşlardır. Bu inanılmaz Yahudi'nin zeka özürlü en sadık öğretmen köleleri de misyoner papaz sınıfıdır. İşte bu öğretimin sonunda Yahudi'nin üstünlüğü neredeyse dünyanın yarısının bilinç altının bir gerçeği olarak beyinlere kazınmıştır. Misyonerlik bir amaç için tessüs ettirilmiş ve insan doğasına en yabancı sapık bir kurumdur fakat Hıristiyan dünyasının esas etkinliği ve en önemli gerçeğidir. Çünkü bu kurumun Konsül'ün dünya hakimiyetine giden yolda yaptığı hizmet ve dizdiği kilometre taşlarının kıymeti eşsizdir nitekim(!)


Siyonizmin Hıristiyanlığı Yönlendiren Casusu Tarsuslu Saul

Hıristiyan dünyasının esas önemli insanı Tarsus'lu Saul'dü (Bilinen adı Paulus olup Hıristiyanlığı Yahudilik için kullanmakla görevliydi). Paulus'un bir sözü kendisinden sonra gelen iki bin yıl boyunca İsa'nın inanırlarına bir daha içinden çıkamayacakları "bir don" giydirmişti. "Zira zahiren Yahudi olan Yahudi değildir, ne de zahiren bedende olan sünnetlilik sünnetliliktir. Fakat, içten Yahudi olan Yahudidir ve sözle değil ruhta yüreğin sünnetliliği sünnetliliktir." (Paulus'un Romalılar mektubu. Bab. 2;28-29)

Bu sözler, (SÖZDE) Tanrıoğlu iddialı bir kavimin üstünlüğü öğretisinin çeşitli kılıflara sokularak güya seçilmiş ama anadan babadan doğma Yahudi olmayanlara bir imtiyaz olarak sunulup tedris edilmesini sağlamıştır. Bu gönüllü uşaklaşma vasıtasıyla SİYON TARİKATINDAN (1099), CİZVİTLERE, TEMPLİER ŞÖVALYELERİNDEN (Tapınak Sövalyeleri), FRANSİKANLAR'A, MORMONLAR'DAN, YAHOVA ŞAHİTLERİNE, MASONLARDAN İLLÜMİNATİ'YE, (AYDINLANMACILAR) kadar yüzlerce bilinen-bilinmeyen gizli veya açık kurumun oluşturulmasını sağlamıştır. Bunlara zaman içerisinde daha yüzlerce kuruluş ilava edilmiştir üstelik uluslar arası boyuttu. Bugün yarıdan fazla sivil toplum örgütü şablonuyla hareket eden kurumlar sözde bu kendini seçilmiş zanneden MEGALAMONLARIN DENETİMİ ALTINDAKİ KURULUŞLARDIR. Örneğin B'NAİ BRİT'in Türkiye'deki üssünün aı "FAKİRLERİ KORUMA DERNEĞİ" adı altında örtülüdür.


Paraya Tapıcılar için iki taşıyıcı direk: KABALA VE TALMUT

Sözde seçilmişler için uyulması gereken kitap Eski Ahid değildir. O daha çok sıradan bir Yahudi için bilhasa Mezmurları'yla bir dua kitabıdır. Yahudi'nin kabalisti için ise üzerinde büyücülük (Cin doğurma) için çalışan bir kitaptır.

Talmud ise klasik ve sofu Yahudiliğin temel dini hükümler kitabıdır. Babil ve Filistin Talmudları'nın yorumları Ghemara ve Mişna olup bunlar hahamların ders kitaplarıdır. Bu kitaplar Yahudi anlayışı ve Yahudi anlayışı diğer insanların tamamen farklı kılar. Bu kitaplar hahamların sözlerinin sözde Tanrının sözü olduğunu öğretir. Bu k
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İBRETLİK BİR MEKTUP

1489 senesine ait İstanbul'daki cemaat liderinin Fransa'daki Yahudilere hitap eden mektubu:

a) Mecbur kaldıkça Yahudiler, Hıristiyan olabilirler ancak Musa'nın kanunu ruhen muhafaza etmek kaydıyla.
b) Servetleri yağma edilirse, Yahudiler çocuklarını tüccar yapmalı ki Hıristiyanları soysunlar.
c) Yahudi'nin hayatına kastedilirse, doktor, eczacı olmaya gayret sarfedilmeli ki bu şekilde Hıristiyanları dikkati çekmeyecek şekilde öldürme fırsatı bulabilsinler.
d) Sinagogları tahrip edilirse çocuklar rahip ve memur yapılmalı ki, Hıristiyan kiliselerini tahrip etsinler.
e) ... Yahudi çocukları avukat ve noter yapılmalı ki, devletin işlerine iştirak edip Hıristiyanları tahakküm altına alabilsinler, dünyanın sahipleri olup ....


TAPTIKLARI GÜÇ : PARA


Dünyaya gerek maddi gerekse idari olarak el koyarken paranın gücünün (ekonomik güç) en erken farkına varan ve bunu amaçları için kullanmakta en mahir davranan bu insanlar bugün dünya iktisâdiyatının tartışmasız hakimi olmuşlardır.

Parayı hakim olmayı hedef kılan bazı Talmut doğmaları:

Tesniye 23;20 "Yabancıya faizle ödünç verebilirsin, fakat kardeşine faizle ödünç vermeyeceksin."

Bu ayette kardeş diye adlanırılan gene siyonist bir Yahudidir. Yabancı da goyim diye adlandırdıkları Yahudi olmayanlar. Kendilerini Rabbin Sara'nın Rahmine koyduğu sözde tanrıoğlu İzak'tan türediklerini kabul ettikleri için birbirlerini kardeş kabul ederler.

Goyimlerin neye müstehak olduklarını gösteren diğer ayetlerden bazıları.

Tesniye 15;16: "... ve çok milletlere ödünç vereceksin fakat sen ödünç almayacaksın ve çok milletlere saltanat edeceksin fakat onlar sana saltanat etmeyecekler."


ZAMANIMIZIN TANRISI PARADIR
BAY ROTHSCHİLD ONUN PEYGAMBERİDİR


Bugün durum böyle değil midir? Tüm bankalar onların değil midir? Avrupa'da 1815'ten 1914'e kadar tartışmasız dünyanın en büyük bankası ROTHSHİLD EVİ'dir. Tüm dünyada hiçbir bağımsız yönetim onların yardımı olmadan kredi bulacak güçte değildi. 1841 yılında ünlü Alman şairi "Zamanımızın Tanrısı Paradır ve Bay Rothschild'de onun peygamberidir" demişti. Avrupa'nın her ülkesine dağılmış Rothschild'lerin en çok dikkat ettikleri husus milletlerarası dengeyi verdikleri kredilerle kontrol etmekti.

ABD'de meşhur bankacılar warburglar (Paul, Max, Felix), Salamon Loeb, Jakop Schifff, Kuhn, Morgan, Rockefeller vs'dir. Görüldüğü bu kişilerin hepsi aynı familyanın mensuplarıdır. Bu insanlar Rus ihtilâli sırasında tüm ihtilalci gruplara para yardımı yapmışlardır.


TÜRKİYE'İ NASIL SIZDILAR


İspanya sürgünü sonucu çeşitli yerlere dağılan Siyonist Yahudiliğin bir kolu daha sonra Portekiz'e yerleşmişti. Bunlar meşhur banker aile Kamondo D'israeli idi. Ailenin D'isareli kolu zamanla İngiltere'ye, Kamando olanları da Selanik üzerinden İstanbul'u yerleşmişti. Doğu'nun Rothschild'i olarak adlanırılan Abraham de Kamando önce Gülhane Hattı Hümayün'ünü sonra da Tanzimat Fermanı'nı ilan eden (!) Mustafa Reşit Paşa'ya büyük paralar veriyor ve bu devirde Osmanlı İmparatorluğu hızla borç alıyordu. Bu borçların bir kısmı Kamando Bank'tan alınırken diğer kısımları da familyanın Avrupa'daki bankerlerinden temin ediliyordu. Nitekim bu borçlanmalarda da tavassut edici gene Kamando oluyordu. Böylece bu paralarla Kırım Harbi finanse ediliyor, bu harp sonunda sonuna kadar borca batmış Osmanlı, Duyun-u Umumiye teslim oluyordu.

Osmanlı İmparatorluğu bu paraya tapıcı familyanın kıskacından kendi payını Yasef Nasi, Abraham de Kamando ve Galata Bankerleri vasıtasıyla almış, zamanı geldiğinde de "işaretin verilmesiyle" başına açılan gaileler neticesinde tarihin sayfalarına gömülmüştür. Tabi bu kan emicilerin son vuruşunda onların yerli uşakları masonları (özellikle İttihat ve Terakki içinde olanları) özel bir yere koyduğumuzu da belirtelim (!)

"TEK DÜNYA DEVLETİ"

Siyonistt "paraya tapıcıların" nihaî hedefi olan "Tek Dünya Devleti", "Küresel Kraliyet" günümüzde bu familyanın önde gelenleri tarafından her türlü zeminde çeşitli vesilelerle gündeme getirilmektedir.

DB Başkanı Wolfensohn'un Prag'ta protesto gösterisi yapan göstericilere "Beni neden protesto ediyorsunuz? Başınızdaki idarecileri protesto etsenize. Ben Düna Devleti değilim ki" demesi neyi çağrıştırıyor. Bu söz kelime kelime 1897'de alınan Siyon Protokollere uygundur.

Afrika'nın tartışmasız hakimi, elmas kralı, ölçülmez servetlerin sahibi Cecil Rhodes, gene kendisi gibi sınırsız zengin paraya tapıcı familyadan olan Nathan Rothschild'e tüm servetini son kuruşuna kadar devrettiği vasiyetinde "Dünya Krallığını kuracak tek kişi odur" diye yazıyordu.

1848 ihtilalinin önemli şahsiyetlerinden Wilhelm Marr; "Benim derin kanaatim odur ki, Yahudinin Sezarizm'inin gelişi bir zaman meselesidir. Dünya hakimiyeti bizimdir." demiştir.

1860 yılında önemli Fransız devlet adamı Cremieux tüm dünyadaki siyonist paraya tapıcılara hitap ederek; [b]"Kurmak i
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...