Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

H2000 Son Durum ....


_Mayhem_

Öne çıkan mesajlar

29 Haziran Cumartesi (kapı açılışı 18.00)
Dj’lerle açılış partisi

30 Haziran Pazar
Muse, Athena, Maximum Roach, Nev, Ece Dorsay

1 Temmuz Pazartesi
Teoman, Bülent Ortaçgil, The Notwist, Manchild, The Climb, Metro

2 Temmuz Salı
Reamonn, Mor ve Ötesi, Télépopmusik, Replikas, Vega, XXX

3 Temmuz Çarşamba
Suede, Calexico, Lamb, Bora Uzer, Ceza feat. DJ Mic Check, XXX

Giriş 35..
Çadır genelde rüzgar ve suya dayanıklı,sentetik kumaştan yapılır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben evvelki senekine gittim, pek beğendim. hatta aha alın o zaman yazdığım inceleme yazısı :) Non Serviam'dan yine...

Belki gaza gelirsiniz.
said:

19 Haziran 2000

Festivale gittik. Tarttım, konsere gitmeden önce giydiklerim 1 kilo geliyodu, şimdi 7 kilo geliyo. Çamur olayının haddi hesabı yok yani günnükçüm. Seni götürmedim (malum yağmur çamur, ıslanırsın diye), bare annatiim de şişmesin sanal pipin:

Festival Cuma günü başladı, ama bende Cuma günü “genç” bir insan gibi işten çıkıp Ömerli’ye gidecek enerji nerdeee? Mecburen eve attım kapağı, e mecburen de erkenden uyudum. Ertesi sabah kalktık, bi ara servise binicez de gidicez eniştenle, o ara gelmek bilmedi. Evin içinde döndüm, dolandım, bi türlü kaldıramadım popomu, nihayetinde festival alanına girdiğimizde saat akşam 7 olmuştu. Hemen Cuma gecesi çıkan Apollo 440’nin ortalığı kırıp geçirdiği haberini aldık da, geç olmadan Cuma gelemediğimize üzülmeye başlaadık, iyi oldu!! Efendime söyliim, hemen turlamaya başladık. Festival tecrübesi olan biri olarak (Dynamo’ya gittim ben! Sağır Sultan, sen de duy, oooohh canıma değsin :P) organizasyonu yeterli bulduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Tam karşıda eşşek kadar ana sahne, oraya doğru giden yolda sağ ve sol cenahta birer cıptıs müzik çadırı, hemen oracıkta sigara ve alkol satan bir çadır, sonracııma, sağda bileğine ip bağlayıp aşşaa atlama, ayaklarını ellerini sabitleyip, birkaç çember içinde çılgınca dönme, 30 metre aşağıdaki ağların üzerine serbest dalış gibi ekstriim tabir ettiğimiz sporların yapıldığı bir alan, geri tarafta bir sürü mamacı, biracı, tişörtçü… Hiçbir şey eksik diildi, helal olsun… Yannız yukardaki biz eğlenme arzusuyla yanıp yanıp tutuşan “genç”lere biraz kırgın olacak ki, hava bok gibiydi. Zaten İstanbul’dan ayrılırken (bak semt değil, şehir adı kullandım günnükçüm, resmen İstanbul’u terk ettik, servisle 45 dakika sürüyodu yol Ömerli’ye) hava hafif serinceneydi, dağ başında otobüsten bir indik, rüzgarlar vuuuuuu vuuuuu yapıyor, havada iki kulaç atıp, ayağını çırpsan ilerleyebileceksin, öyle bir nem oranı… Neyse… Eğlenicez ya biz, emin adımlarla arşınladık festival alanını. Yağmur da (herhalde cenabet varlığımın alana duhul olmasındandır) serpiştirmeye başladı vakit kaybetmeden: “Eveeet Ema festival alanına adımını attı, haydi bütün damlalar, toparlanıyoruz güzelim, 5 dakika sonra şiddetli fırtına olayına giriyoruz, hep beraber aslanlarım, urun kahpeye!!!”

Girişte elimize bir takım yağmurluklar tutuşturmuşlardı, Power FM sağolsun şey etmiş. Biz de “ne lan power mower, itfaiye şefi gibi” deyip tenezzül etmemiştik. 2 saat geçtikten eşşek gibi ettik ama… Şakır şakır yağdı vallahi rahmet günnükçüm, biz de sarı (sarı yaa, sarı be, ühühüü) naylon yağmurlukları geçirdik üstümüze mecburen, ne karizma kaldı ne bişey…

Neler seyrettik, hmmm… Biz içeri daldıımızda J. J. Johansson mu ne bi bildiğimiz uluyordu sahnede adam (“biz buralarda zevk-renk tartışmıyoruz aslanım!”)... Karadeniz’de gemileri batma, batan gemilerin hıncını seyirciden çıkarma durumu gibi geldi bana. Amaniiin deyip, kendimizi alkole vurduk. Sonra Lamb çıktı, pek şeker insanlardı allah için, çok kanım kaynadı ama müzik 3. şarkıdan sonra şiddetli baydı beni. Böyle Portishead ekolünden elektronik bişeyler, iyi hoş ama ucundan accık olunca. Bir ara kaçıp arkadaki çılgın dans çadırlarına gittik. Bir tanesi boştu, yağmurdan korunmaya çalışan bir-iki kişi yerlerde oturuyor, DJ de “allahım, bu kariyerimin en kötü günü, kimse gelmiyor, gelen ayağa kalkmıyor, omzunu titreten bile yok” diye düşünüyordu siyah siyah. Adamı biraz neşelendirmek için seneler önce bir tatil köyünde Alman bir turistten gördüğüm enfes figürlerden birkaç tane yaptım ama adam hülyalara daldığından görmedi, ben de zaten sarı yağmurluklu ve şapkalı olduğum için “daha fazla abartmayalım, müzeye koyucaklar artık, bu kadar da abuk olunmaz” düşüncesiyle sinip oturdum…

Efendime söyliim, sonra Republica çıktı. Hanım kızımızı burada tebrik ediyorum günnükçüm, her bişeyi pek yerinde, sahneyi de dolum dolum dolduruyor. Güzel güzel söylediler şarkılarını, bayıldığımdan diil, ama sonuna kadar seyrettim, hoş bir sahne performansıydı. Hatta hani bi meşhur şarkıları var, dın-dın-dııı, dın-dın-dııı filan diye, onu çalarlarken, Captain Hook adlı güzel gece klübünde geçirdiğimiz şen günlerin anısına hoplayıp zıpladım bile…

Sonra da Bush çıktı, ben en çok bu herifleri merak ediyordum, günümü gördüm. Çoook sıkıldım günnükçüm, o ne öyle adamın suratında keskin bi “.ikerim” bakışı, gıy gıy gıy gitarlar, şar şar yağmur. Hiç hazzetmedim valla. Yarısında bunalıp, ilk servisle geri döndük zaten.

Ertesi gün, akşama doğru (çektiklerimiz yetmemiş gibi) yeniden festival alemlerinde sekiyorduk. Vardığımızda sahnede Duman vardı. Meğer son birkaç şarkıdır, sahne kenarından bi adam “bağlayın artık, toparlayalım gençler” hareketi yapıyormuş, bunlar da devamlı yeni şarkıya geçiyormuş. Heyecanla izlemeye başladık, acep yan taraftaki amca hızını alamayıp “daaalın hüleyaan,
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 11 ay sonra ...
×
  • Yeni Oluştur...