Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Reborn


Saeros

Öne çıkan mesajlar

Acı bir çığlık gecenin sessizliğini bozdu. Elfin soylu yüzü acıyla buruşmuştu. Kahverengi gözlerinin cam yüzeyi, çektiği acıyla paramparça oldu. Uzun sarı saçları kana bulanmıştı -kendi kanına.

Üstüne eğilmiş olan kişi bir zamanlar güzel ve mağrur bir kadındı. Kuzguni siyah saçları omuzlarından aşağı dökülüyor, ela renkli gözleri etrafını merhamet ve saflıkla süzüyordu. Şimdi aynı gözler nefret ve tiksintiyle etrafına bakıyordu. Bir zamanlar hayatın canlılığıyla ısınan teni, şimdi bir cesedinki kadar soğuktu. Kadın, ölümün sesiyle haykırıyordu.

Elf üstünde duran vampire baktı. Yavaş yavaş gözleri kararırken, tanrıların diyarına gittiğini düşündü. Bu acı bitecek dedi kendi kendine. Saf, beyaz bir ışık gördü. Dost canlısı eller onu kendilerine çağırıyorlardı. Büyük bir minnettarlıkla onlara doğru gitti. Fakat yaklaştıkça eller değişti. Dost canlısı eller, soluklaştı. Şimdi onu çağıran ince, kemiksi ellerdi. Bir çığlık attı, atmadıysa da o attığını zannediyordu. Geriye dönerek koşmaya başladı. Fakat nereye dönerse dönsün, ne kadar koşarsa koşsun gördüğü tek şey o ellerdi. Gittikçe daha çok yaklaştılar, daha yakına ve daha yakına. Eller onu sıkı sıkı tutup kendisine çekti. Beyaz ışık karardı, saflığını kaybetti. Kendi içinde sarmallar çizen çirkin bir griye döndü. Bir elfin haykırışı geceyi inletti.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gözlerini açtığında karşısında kendini yansıtan iki göz gördü, ifadesiz ve boş. Birden başına ne geldiğini hatırladı. Olduğu yerde durarak bir kez daha gözlere baktı. Gözlerde gözlerin kendisinden de korkunç olan birşey vardı. Kendi yansıması.

Kendi gözleri de en az bakmakta olduğu gözler kadar hissiz kalmıştı. Derisi ölümün soğuğuyla buz gibiydi. Sarı, canlı saçları, soluk bir sarıya dönmüştü. Neredeyse elfin aklını yitirmesine neden olabilecek bir şey daha vardı. Eskiden kalbinin olduğu yerde şimdi karanlık bir boşluk hissediyordu.

Kadın üzerinden kalkarak birkaç adım yürüyerek durdu. Yüzünde iğrenç bir tebessümle elfin şaşırmış, korkmuş yüz ifadesine bakıyordu. Elf hala daha neler olduğunu anlayamamış, çıldırmış gibi kendi bedenine bakıyordu. "Alışacak" diye düşündü kadın. Herkes alışmıştı. Kendisi de alışmıştı.

Elf yarı merak, yarı korku dolu gözlerle kadına baktı. Kadın pek eğleniyordu. "Ne oldu canım," dedi, "yoksa küçük elfimiz üşüdü mü?". Yüzünü şekilsizce buruşturarak sırıttı. Elf yüzünü ondan çevirerek bir süre yere baktı. Birden yarı yattığı yerden kalkarak, kadının boğazını sıkarak yere düşürdü. "Bunu bana... neden yaptın!" kadını boğmak için harcadığı kuvvetten konuşamıyordu. Kadın tekrar çarpık bir tebessümle sırıttı. Bu tebessüm bir kahkahaya dönüştü. Kulakları yırtan, kalpleri donduran bir kahkahaya. Elfin elleri zayıfladı, bu korkudan veya yorgunluktan dolayı bir vazgeçiş değildi. Bir farkına varmaydı. "Çabuk öğreniyorsun değil mi küçük elfim?" dedi kadın kahkahası bittikten sonra. Elf geri çekilerek kendini yere bıraktı, duvara yaslandı. Kendisinin de nefes almadığını dehşet içinde farketmişti.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Elfler yaşama saygı duyarlar. İyi veya kötü olsun, herkesin yaşama hakkı olduğuna inanırlar. Düşmanlarıyla bile savaşmadan önce başka bir çözüm ararlar, iki tarafında ölümlerle sarsılmasından başka. İntikam, nefret onlara göre değildir. Onlar ki saf bir ışıkla yaratılmışlar, iyiliğin dünyadaki yegane temsilcileriydiler.

Sessizce soluk beyaz derisine bakmakta olan elf bunları düşünüyordu. Tanrıların kendisine verdiği armağan, bir vampir tarafından alınmıştı. Bir gün önce güneşin tadını çıkartarak sokaklarda geziniyordu. Şimdi ise sadece ölümü ve karanlığı gören gözleriyle etrafına bakıyordu.

Bir ayak sesi onu düşüncelerinden koparttı. Ayağa kalkarak elini kılıcının kınına attı. Aynı anda da elini acıyla geri çekti. Kılıç kutsaldı; elini yakıyordu. "Yoksa beni incitecek misin sert çocuk?" Bu kadının berrak ve küstah sesiydi. "Silahsız bir bayana vurmazsın heralde, değil mi?" Bir kez daha o çarpık tebessümüyle güldü. Elf kadına baktı, artık onun gibiydi, ikisi de aynıydı. Elf sessizce konuştu "Sen silahını çoktan bana sapladın." Kadının suratındaki tebessüm gitmedi "Bakın burada zeki biri var." diyerek elfin oturduğu yere yaklaştı. Elf donuk gözlerle önünde boşluğa bakıyordu. Kadın yanına gelerek elini elfin saçları arasında dolaştırdı. "Seni izliyordum elf," dedi "seni tahmin edebileceğinden daha iyi tanıyorum." Elf kadına baktı. Daha önce düşündüklerini bir kez daha geçirdi aklından. Artık onun gibiyim, geriye dönemem. Fakat bu acıya son vereceğim. Onunkisine de. Elf bu düşüncelerle kadına dönerek "Demek öyle?" dedi. Kadınınkine benzer bir tebessümle ona baktı ve ince uzun parmaklarını kadının omzunda gezdirmeye başladı. Kadının da eli artık elfin saçlarında değildi. Soğuk parmaklarıyla elfin dudaklarını okşuyordu. Birbirlerine yakınlaştılar. Kadın elfe baktı, "Buna alışacaksın." Elf kadının sesindeki müthiş arzuyu işitebiliyordu, "Sanırım."[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Karşısındaki adamın boşluğa bakan, korkuyla açılmış gözlerine baktı. Kanla lekelenmiş dudaklarına, parçalanmış boynuna baktı. Elini adamın gözlerinin üstüne koyarak onları kapattı. İçinden küçük bir dua okudu -tanrıların bu ölü adamın ruhunu kutsamasıyla ilgili bir dua. Bu içinde azalmış olan elf tarafının sürdürdüğü bir alışkanlıktı. Önceki kurbanlarının kanıyla lekelenmiş kirli gömleğiyle ağzını sildi -bir kurban kanı daha. Sessiz olmakla ilgilenmeyen kadının ayak seslerini duydu. Arkasını döndüğünde kadınla gözgöze geldi. Bakışları kadının dudaklarına kaydı -yine o çarpık ve çekici tebessümle kıvrılmış olan dudaklara. Kadının kurbanının kanı dudaklarından çenesine, oradan da solgun ve pürüzsüz boynuna doğru akıyordu. Kadının tebessümü genişledi "Bakıyorum zevk almaya başladın elf?" Kadın alay ettiğini gizlemek niyetinde değildi. Kadının "elf" kelimesini tükürür gibi söylediğini farketti. Açıkça ondan nefret ettiğini ve küçük gördüğünü belirtiyordu. Elfin yapabileceği, karşı koymak için söyleyebileceği hiçbir şey yoktu. Gerçekten zevk almıştı.

"Pekala, amacın ne kötülüğün yaratığı?" diye sordu elf tiksintiyle. "Ben kötülüğün yaratığıysam, sen nesin elf?" Kadın gülümsedi, "Hayır elf. Seni sadece beraber avlanmak için seçmedim. Seninle birlikte katedeceğimiz uzun bir yol var." Elf sabırsızlanarak sordu, "Ne tür bir yol bu?" "Ah hiç meraklanma.." Kadın arkasını dönerek yürümeye başladı. "Göreceksin."

Elf ve kadın gecenin karanlığında ilerlediler. Şehirden çıkarak ay ve yıldız ışığını bile geçirmeyen karanlık bir oramana girdiler. Elf birkaç kez nereye gittiklerini öğrenmek istedi. Fakat ne zaman bu konu hakkında soru sorsa kadın ona küstahça sırıtıyordu.

Tanrıların en kudretli yaratısı olan güneş yavaş yavaş yükselirken, elf alışılagelmişin dışında bir şey hissetti. Bu, elfin ilk defa güneşin doğuşunun ısısıyla değil, ölümün soğuğuyla sabahı karşılamasından doğan bir histi. Ağaçlar ay ve yıldız ışığını geçirmedikleri gibi güneşin nüfuz edici ışınlarını da geçirmiyorlardı. Bunun için ağaçlara minnettardı, fakat kendini bu işte bir gariplik olduğu hissinden de alıkoyamadı.

Elf bunları düşünürken birden kadının geride kalmış olduğunu farketti. Geriye döndüğünde kadının ona öfkeyle dolu bir tiksintiyle bakıyor olduğunu gördü. Kadının yanına giderek neden durduğunu sormak istedi. Tam ağzını açmıştı ki, kadın bir eliyle elfin ağzına sıkıca bastırdı, diğer eliyle ise çalılıkları yana iterek eliyle işaret etti.

Orta boyda bir insan ateşe odun atıyordu. Arkasında oturan çift birbirlerine sokulmuş ısınmaya çalışıyorlardı. Elf ne yaparsa yapsın içindeki vahşi dürtüyü engelleyemiyordu. Kadına baktığında kadının elfin ruhundaki iki tarafın çarpışmasını zevkle izlediğini gördü. "Açlık hissediyorsun değil mi?" diye fısıldadı kadın tıslayan sesiyle. "'Şimdi' dediğimde saldırıyoruz." Elf az sonra bitecek açlığını düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Kadının "Şimdi" işaretiyle birlikte ileri fırladı. Çalılıkların arasından sıyrılırken, gözucuyla kadının kollarını göğsünde kavuşturmuş kendisini izlediğini gördü. Onu umursamadı, önündeki insanların gözlerinden yansıyan soğuğu umursamadı, kendisinin ne yaptığını umursamadı. Sadece tek bir şeyi umursuyordu -kan.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geniş koridorda ayak sesleri yankılandı. Hantal, fakat az da olsa süslenmiş olan kapı yavaşça açıldı. "Elf." Elf başını kaldırarak soğuk, ölüm yansıtan gözlere baktı -tıpkı bu lanet yerdeki diğer tüm yürüyenlerin ve kendisininki gibi olan gözlere. Vampir dudaklarını tekrar araladı "Konsey seni istiyor."

Elf ve vampir, uzun ve karanlık koridorları dolaştılar. Elf yorgundu ve daha da kötüsü müthiş bir açlık hissediyordu. Önceki akşam olaylar hiç beklediği gibi gelişmemişti. Kana duyduğu açlıkla gözü kör olmuş bir şekilde insanlara koşmuş ve en öndekine saldırmıştı, ateşe odun atana. Fakat adamı tuttuğu anda tuttuğu derinin soğukluğuyla aklı karıştı. Bir insanın derisi neden bu kadar soğuk olsundu ki, hem de oduna ateş atarken? Adam ona sırıttı, elfin ellerini tutarak yere fırlattı. Elf o zaman adamın gözlerindeki soğukluğu gördü. Ancak o zaman bir grup insanın arasında olmadığını farketti. Ancak o zaman avlayacağını değil avlandığını anladı. Başına dikilen vampir tıslayarak konuştu "Beklediğimden de iyisin elf."

Elf düşüncelerinden sıyrıldığında kendisine eşlik eden vampirin yanında ellerini cübbesinin içinde kavuşturmuş bekliyor olduğunu gördü. Önündeki kapı onu açan olmadan açıldı. Yanındaki vampirin gözleri sakince onu kapıya yönlendiriyordu. Elf kapıdan girdiğinde ansızın kendini yoğun bir karanlık içinde buluverdi. Arkasına baktığında kapının açıldığı sessizlikte kapandığını gördü ve yine kapıyı açan olmadığı gibi kapayan da ortalıkta gözükmüyordu. Karanlığın içinden zayıf bir ışık -soluk, hastalıklı bir ışık- ve bir ses geldi "Yaklaş, elf." Elf zayıf adımlarla ışığa doğru yürümeye başladı.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Elfin zayıf, hırıltılı sesi duvarlardan yankılandı "Hayır..." Başını kaldırarak sabit bir noktaya bakmaya başladı. Daha sonra konsey üyelerine baktı, bu sefer daha güçlü bir sesle tekrarladı "Hayır. Yapmayacağım." Konsey üyeleri yarım daire şeklinde oturmuşlardı. 13 kişiyi tek tek görmesine rağmen, elf hiçbir zaman hangisinin konuştuğunu ayırt edemiyordu. Elf konsey üyelerinin her birine eşit bir uzaklıkta, ayakta duruyordu. Birkez daha elfin kimden geldiğini anlayamadığı bir ses geldi "Elflerin zeki olduklarını sanardım. Yoksa vampir-elf mi demeliyim? Sence hangisi daha güzel, elf?" Konseyin ortasında oturan bir kişi ayağa kalktı. Konuştuğunda elf bu vampirin az önceki vampir olmadığını anladı. "İnsan kılığına girmiş yoldaşlarıma saldırışın bana anlatıldı elf. Anlaşılan Katie işini iyi yapmış. Hatta bırakalım da bunu sana kendisi anlatsın." Karanlıktan bir cisim maddeleşti. Elfe doğru yavaşça yürürken, ellerini siyah cübbesinden çıkarttı. Cübbesinin kukuletasını geriye atarak, soluk kahverengi saçlarını ve keskin, parlak gözlerini açığa çıkardı. "Paithan sevgilim, bu kısa zamanda ne kadar da soluklaşmışsın."[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Adam mendilini ağzına bastırarak öksürüğünü engellemeye çalıştı. Aldığı yetersiz bir nefesle beraber yardımcısına dönerek ne kadar kaldığını sormak istese de konuşamadı. Mağara binlerce yıldır kapalı kalmış olmalıydı, içinde solunacak hava kalmamıştı. Elleriyle yardımcısına sorusunu anlatmaya çalıştı. Neyseki genç adam zeki birisiydi, anında onu cevapladı. Aldığı cevapla tatmin olarak, anladığını belirtecek şekilde başını salladı. Az kalmıştı. İzin almak için yıllarca yapılan çalışmalardan sonra, o kadar kazıdan, uykusuz gecelerden sonra gelmişlerdi. Bastonuna dayanarak temiz hava almak için mağara çıkışına doğru yönelmişken, aciliyet dolu bir ses onu durdurdu. "Efendim, bitti!"

***

"Sana seni uzun zamandır izlediğimi söylemiştim elf." Kadının ses tonu alaycı gibiyse de, elf kadının yüzüne baktığında bundan emin olamıyordu. "Ah evet, ne diyorsak yapacaksın, çünkü seni senden daha iyi tanıyorum." Kadın ara vererek elfi izledi, "Güçsüzsün. Bugüne kadar başkalarının emirleriyle yaşadın. Kim ne dediyse onu yaptın. Bizim dediğimizi de yapacaksın." Kadın elfe yaklaşarak konuşmaya devam etti "Bir düşünsene Paithan. Tek başına ne yapabilirsin? Amaçsızca karanlık ormanlarda dolaşıp hayvanların kanıyla mı besleneceksin? Bu lanetli bedende sonsuza kadar yaşamayı kabullenecek misin? Benimle gel Paithan! Benimle gel ve ben sana bir amaç vereyim!" Uzun, ürkütücü bir sessizlikten sonra 13 konsey üyesinin ortasında ayakta duran vampir tekrar konuştu "Kararın nedir elf?"

***

Profesör kazılmış tünelden çıkıp bastonunu eline aldı. Sol eliyle belini tutarak gerindi. Sonunda kasları açılınca gözlerini açıp etrafına bakındı. Ortalık pek umduğu gibi gözükmüyordu. Altın işlemeli süslü hançerler, kadim kılıçlar görmeyi uman profesör, yardımcısına baktığında onunda aynı şekilde hayalkırıklığına uğradığını gördü. Oda altın ve gümüşle parlamıyor, heykelcikler duvarları süslemiyordu. Odaya ölüm ve çürümüşlük kokusu hakimdi. Profesörün yaşlı gözleri kısa zamanda bunun sebebini gördü. Yaklaşık altı metre uzaklarında uzun boylu bir heykel vardı. Heykelin saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu. Elleri ileriye doğru , isteyenlere yardım etmek istercesine uzanıyordu ve kurumuş kemik bir el o ellerden yardım dileniyordu.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Profesör ayakta durmuş yardımcısının odayı araştırmasını izliyordu. Kimsenin içeriye girmemesini emretmişti. Kimsenin bu görüntüyle karşılaşması için bundan daha uygunsuz bir zaman göremiyordu. Yerliler batıl inançlı insanlardı. Bağırıp çağırmaya, koşmaya başlayacaklardı; profesör bunun buraya girişlerini sağlayan tünelin bir süreliğine kapanması anlamına geldiğini biliyordu. Tek temiz hava kaynakları bu tüneldi. Solunabilir havanın değerini çok iyi biliyordu. 34 yıl önce, henüz bir profesör değil iken İtalya'da Piedmont'taki kazıya katılmıştı. Açılan tünelin çökmesi sonucu 6 saat içeride mahsur kalmışlardı. Profesör o zamanlar gençti, dayanmıştı. Fakat şimdi bastonu elinden eksik olmuyordu.

Yardımcısının fısıltılı çağrısına yanıt vererek yavaşça ona doğru yaklaştı. Adam yerdeki kan lekesini gösteriyordu. Muhtemelen ceset henüz canlıyken buraya sürüklenmiş, son bir umut ve güçle tanrıça heykeline uzanmıştı. Fakat belli ki umudu boşa çıkmıştı. "Efendim" Yardımcısı şimdi başka izler gösteriyordu. Bunlar ayak izleriydi, kanla oluşmuş ayak izleri. "Efendim bu ayak izlerine bakılırsa bunu," yer yer parçalanmış elbisesi üzerinden sarkan iskeleti gösterdi "ölürenlerden ilki, bir elf." Profesör gülmemek için seslice öksürdü. Şefkatli fakat bezgin bir sesle konuştu "Santa* kutupta değil miydi Frederick?" "Efendim bahsettiğim elf hediye paketleri süsleyen elflerden değil." "O zaman?" "Hafızanızı yoklayın efendim." Profesör yardımcısının dediğini yaptı. Kuzey Amerika kıyılarında buldukları tekneyi hatırladı. İlk başta Amerika'yı keşfe çıkan başı boş gemicilere ait olduğunu sandıkları teknenin içini araştırdıklarında hiç te öyle olmadığını anlamışlardır. İçinde tuzlu suya ve yıllara dayanan ipek kumaşlar ve değişik parşömenler bulmuşlardı. Parşömenlerin üzerindeki yazıların çoğu silinmişte olsa profesör gördüğü kadarının hiçbir alfabeye benzemediğini farketmişti. Mısır'da bir piramitte yaptığı araştırmada duvarlarda aynı şekil harfler ile yazılmış yazılar görmüştü. Doğu Avrupa'da katıldığı bir kazıda altın işlemeli kılıçlar ve gümüş ile süslenmiş yaylarla beraber gömülmüş on ceset bulmuşlardı. Cesetlerin ortak bir mezar taşı vardı. Taşın üzerindeki alfabeyi günümüz latin alfabesine çevirdiklerinde "Hiro hyn hîdh ab 'wanath"** yazdığını anlamışlardı. Hafıza yoklama işini bununla sınırlı bırakmak isteyen profesör düşüncelerinden sıyrılıp ona bakan yardımcısına döndü. "Peki ikincisi kim Bay Edwards?" Frederick profesörün düşüncelere daldığı zaman ona böyle seslendiğini bilecek kadar çok zamandır birlikte çalışıyorlardı. Doğrudan onun gözlerine baktı. "Bir vampir, efendim."[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Açıkçası ELF leri sevmem! Gereksizlerdir..
Neyse bu tip mit öykülerinide okumayı sevmezdim ama bunu gerçekten beğendim oldukça iyi ellerine sağlık ama halen elf sevmiyorum :D[signature][hline]Adalet neden geç gelir diyenlere sözüm;Tanrı Ve Şeytan aynı bütündür ve terk eylemiştir divani.Bu yüzden melekler için işler daha zorlaşmıştır...Jahenné Maé ''In the name of god!The ones who have turned ınto the lıvıng dead wıthout a wıll eternal Nıght!Shall be ...Hellsıng)*
§Bounty Hunter§
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
ilk yazarken parça parça yazmıştım, yine başka bir forumda. o yüzden yine parça parça gönderdim ki, anlam karmaşası olmasın (zaten yeterince var, aldığım yorumlara göre :p).

pek ultima online ile (bkz. britain) alakalı bir hikaye olmadığı için oraya yazmak istemedim, ghaldszar'dan da onay aldım zaten bunun için önceden.[signature][hline]- sauron is back frodo.
- FUCK!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...