Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sofya izlenimlerim


KuddusiMavra

Öne çıkan mesajlar

İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan kalkıp biraz gazete okuyorsunuz, o arada hostesler basit bir yiyecek menüsü dağıtıyorlar, biranızdan birkaç yudum alıyorsunuz ve derken pilot bilinen anonsu yapıyor,"Sofya Havalimanı'na iniş için alçalmaya başlıyoruz". Bu kadar yakın Sofya, İstanbul'a. Yanlış hatırlamıyorsam havada kat edilen mesafe 476 mildi.

Sofya havaalanı küçücük bir havaalanı. Zaten havaalanından çıkıp şehire doğru gidince nedenini anlıyorsunuz, küçücük bir şehir Sofya. Biraz Kırklareli,biraz Tekirdağ karışımı; tepeleri karlarla dolu dağlarla çevrili küçücük bir şehir.
Nüfusunun 1.5 milyon olduğunu söylüyorlar. Yani bütün nüfusun neredeyse 6'da 1'i.
Ben oradayken sıcaklık İstanbul ile 3 aşağı 5 yukarı aynıydı.

BEST WESTERN EXPO otelde kaldım şehir merkezinde,Plovdiv denen semtte. Acentama özel fiyat, geceliği oda+kahvaltı dahil 85.56 Euroydu ve güzel bir oteldi. Personel çok cana yakındı, Türk olduğumu öğrenince ekstra ilgili ve yardımseverlerdi. Odada kablosuz internet vardı ve son derece komforluydu. Gidecek olanlara tavsiye ederim. Hee, adının EXPO olmasının sebebi Sofya'nın 2 fuar merkezinden 1inin (büyük olanın)hemen yanında olması.

İnsanlar bizim insanlarımıza benziyorlar. Hem görünüş olarak ve hem de genel davranışlarıyla. Konuşkan insanlar. Çok çalışkan değiller. Sabah 9-10 gibi işe başlıyorlar ancak akşam saat 4ten itibaren paydos ediyorlar. Sosyalizmin yozlaşması sonucu tembelleşen ana-babaların çocukları da sanırım bu kadar oluyorlar.

İlginç olan herkes Türk-Yunan düşmanlığından söz eder(ki halkların arasında böyle bir şey olmadığını bilen biliyor),oysa ki burada her nedense her hangi bir sohbet sırasında ister ticari, ister entellektüel, ister siyasi sohbet olsun; mutlaka lafı döndürüp,dolaştırıp Yunanlıların ne kadar güvenilmez adamlar olduklarına, ne kadar üç kağıtçı olduklarına getiriyorlar.

Türkçe ve Türk kültürü çok etkilemiş Bulgarları. Günlük hayatlarında börek, rakı, musakka, patlıcan gibi özellikle yemek kültürümüzle ilgili pek çok kelimeyi kullanıyorlar.
İmam,kadı,bey,aşılama(pazar yerinde ki bir bıçağı bana anlatan Bulgar dostum bunun aşılama bıçağı olduğunu anlatmaya çalışırken baktı ki anlamıyorum, Türkçe "aşılama"dedi ve anladım),pazar, kızılbaş, aliyan(aleviyi kastediyor)ve daha pek çok Türkçe söz var.

Tarih bilgisi ve bilinci üst düzeyde olan Bulgar dostumla yaptığım sohbet çok ilginçti. Atatürk'e hayran ve aklı başında tüm Bulgarların Atatürk'e hayran olduğunu söylüyor. Osmanlı ile ilgili Bulgarların çok kötü hatıraları olduğunu anlattı bana. Bunu başka Bulgarlar'dan da dinledim ve yine de ilginç bir şekilde Osmanlı ve Türk'ü ayırıyorlar. Osmanlı'nın Türk olmadığını söylüyorlar!!!! Osmanlı'ya başkaldırış nedenlerinin de Çerkezler olduğunu anlatıyorlar. Şöyle ki bu bizim Osmanlı Bulgaristan'da düzeni sağlamak üzere Müslüman halklardan Çerkezleri görevlendirmiş ve Bulgaristan'a Çerkezlerden oluşan bir birlik göndermiş. Bu Çerkezler Bulgarlar'a öyle zulmetmişler ki adamlar Osmanlı'Dan nefret etmişler. Tecaviz, keyfi adam öldürme, insanlara eziyet, keyfi vergilendirme...Osmanlı'Dan bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Berlin Antlaşması sırasında Bulgarların birinci şartı şu olmuş: "Bulgaristan'da Türkler, Pomaklar, Yunanlılar, Çingeneler,vs.vs.vs. Bulgarlarla eşit haklara sahip olarak yaşayabilirler. Ancak Bulgaristan'da tek bir Çerkez istemiyoruz." Bütün Çerkezleri sürmüşler Rusya'ya ve diğer çevredeki ülkelere.

Sofya'nın merkezinde çeşitli kiliseler, kiliseye veya müzeye dönüştürülmüş camiler var. Yalnız baktım ki birkaç tane kilise yer seviyesinin altına inşa edilmiş, ancak kubbesi,tepesindeki hacı insan boyundan yukarıda. Benim dkkatimi çektiğini mi anladı, ne yaptı, arkadaşım anlattı hikayesini. Osmanlı kadısı Bulgarların yaptırmak istedikleri kiliselerin eşşek ya da at sırtındaki bir adamdan yüksek olmaması şartını getirmiş. Şimdi bunun ne kadar doğru,ne kadar yanlış olduğunun yorumunu tarihçilere bırakıyorum. Fotoğrafları daha sonra aşağıya ekleyeceğim(açıkçası şimdi eklemek isterdim ama aktarma kablosunu bulamıyorum).

Son Bizans Kralı Konstantin'in çocukluğu Sofya'da geçmiş ve uzun süre imparatorluğun başkentini Sofya'ya taşımayı düşünmüş. Sonra vazgeçmiş ve başkent İstanbul olarak kalmış.

Sofya'nın altını kazdıkça Roma tarihi fışkırmış her yerden. Şehir merkezinde pek çok kazı alanı var.

Şu an ülkenin ekonomik durumu stabil ancak tam 1 ay sonra yapılacak olan seçimlere kilitlenmişler. Ekonomi bu nedenle pamuk ipliğine bağlı. Henüz EURO bölgesine almamışlar, Avrupa Birliği'nde olmalarına rağmen. Kendi para birimlerini kullanıyorlar hala. 1 EURO = 1,96 Leva idi dün.

Sofya'da akşam saat 9 gibi sokaklar boşalıyor. Gece hayatı belli yerlerde mutlaka devam ediyor çünkü şehrin çeşitli yerlerinde gece klübü resimleri var ancak halkın çoğunluğu akşam 8-9 gibi evlerine çekiliyorlar.

İstanbul'a giden yolun adı SARİZGRAD...Kral Yolu demekmiş ama aynı zamanda İstanbul için Bulgarca'da aynı ifadeyi kullanıyorlarmış. SAR(bildiğiniz bizde Çar diye çevrilen kral anlamında, Sezar'dan geliyormuş), GRAD ise şehir(örnek: Stalingrad)...Dolayısıyla SARİZGRAD, Kral Şehri anlamında. İstanbul'u da bin yılı aşkın zamandır hem Bulgarlar, hem Sırplar aynı şekilde adlandırıyorlarmış.

Domates, sebze, salatalık, et çok lezzetliydi. Halen domateslerin çekirdekleri var. Ben bu durumu söylediğimde benim Bulgar dostum,"sizin domatesler kesin İsrail'dendir" demesin mi? Vallahi haklı, bizim domatesler İsrail'den gelen genetiğiyle oynanmış domates görünümlü boktan yaratıklar gerçekten...

Türkiye'nin buradaki imajı hem iyi ve hem de kötü. İyi çünkü Türkiye ile ekonomik ilişkilerin çok önemli olduğuna,onlara Avrupalılar'dan daha yakın olduğumuza(her bakımdan)inanıyorlar. Kötü çünkü Erdoğan'ın yapmaya çalıştığını, Türkiye'yi neye dönüştürmeye çalıştığını çok iyi takip ediyorlar. En azından benim görüştüğüm,konuştuğum Bulgarlar son derece konulara hakim, dünya politikasını, bölgeyi çok iyi takip ediyorlar. Ulan özlemişim böyle aynı dili konuşmadığım halde anlayabildiğim ve beni anlayan insanları.

Bu arada Çingenelerin ünü de burada kötü. Çingene bölgesinin etraflarını tellerle çevirmişler. Elektrik direklerinin üzerine özel sayaçlar koymuşlar çünkü elektrik çalıyormuş gacılar :)

Yemekleri genellikle domuz ve kuzu ağırlıklı. Yine de kesinlikle Bulgaristan'da damak tadınıza göre bir şey mutlaka bulursunuz. Başka Avrupa ülkelerindeki gibi sıkıntı çekmezsiniz,emin olun buna.

Zadrovka(yanlış yazmıyorsam)isimli biraları çok lezzetli. 2 tanesi(0,5 ltlik her biri) çakır keyif yaptırıyor, alkol oranı bizim efesten,tuborgtan,bomontiden yüksek.

İçkiye düşkünlük had safhada. Öğle yemeği arasında bile genci,yaşlısı en kötü içen bira içiyor.Akşamları RAKI diye adlandırdıkları ama İtalyanların LEMONÇELLOsunu tad olarak andıran bir içki ile başlıyorlar yemeğe. Ardından bira, şarap veya vodka.

2 gün kaldım ve sadece 2 saat gezme imkanım oldu. Bu kadar...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Osmanlı zamanında yapılan kiliselerden birisi. Kadı eşek ya da at üzerinde olan bir adamın boyundan yüksek olmaması şartını koştuğu için kiliseyi kot farkının altına inşa ediyorlarmış. Aşağıda bunlardan birisini göreceksiniz.




Aşağıdaki resim metro inşaatı sırasında ortaya çıkan Roma döneminden kalma yola ait. Dikkat edin, adamların kullandıkları taşlara bakın.




Osmanlı zamanında yapılan hamam kompleksi.Hala kullanılıyor.




Sofya'nın en eski binasıymış aşağıdaki resimde görünen bina. Yaklaşık 1000 senelik bir manastır. Osmanlı burayı tahıl ambarı olarak kullanmış.




Bulgar Meclisi'nin gece görüntüsü.




Biber Börek(kırmızı biber ve beyaz peynirden oluşan güzel bir ara sıcak).




Halen ibadete açık olan,Mimar Sinan'ın yaptığı Banyo Başı Camisi(yukarıdaki Hamam Kompleksi'nin hemen karşısında yer alıyor).

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nigger_of_the_sand said:

Sokaklar güvenli mi, oradakı Türkler burdaki Kürt ve çingeneler gibi mi takılıyor?


sokaklar güvenli görünüyor.
burada fazla Türk yokmuş,Sofya'da. Yalnız çok Kürt varmış eğitim bahanesi ile gelen pekakalılar tabi kastettikleri."biz özgürlük mücadelesi yapan bir halkız" söylemini ezberletmişler bulgarlara. 2 gün ve bir tek ben yetmem tabi bu algının değişmesine. bu ülkenin dış işleri bakanlığının, büyükelçiliğinin, konsolosluğunun NE KADAR İYİ ÇALIŞTIĞININ ispatıdır şu durum. Yazık.

Çingeneler burada büyük sorun. Her şeyi çalıyorlarmış. Devlet ciddi mücadele ediyormuş çingenelerle.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kızların kendilerini yerine koymak istedikleri özgürce takılıp, istedikleriyle sevişebilecekleri, ağzına geleni söyleyebildikleri özgür bir dünya üzerine kurulu. Filmin özünü oluşturan depresif karakterler de aslında erkeklerden daha sık depresyona giren kızlara gönderme yapıyor. Erkek adam depresyona mı girer-imiş ?

hahahah alakasız olacak biraz ama bi şey dicem. Bu film çıktığında mahallemizin koşu alanında inanılmaz bir artış olmuştu.- rob stark freylerin kızıyla evlenmekten vazgeçip yeni karıya yavşayınca kızlardan birini edmure tully ile evlendirelim diye teklif ediyor walder frey. sike sike kabul ediyor rob. düğün günü rob stark ve annesi dahil düğüne gelen bütün adamlarını öldürcek freyler. robun kafasını kesip yerine kurdunun kafasını dikecekler bi güzel. anasının da boğazını kesip nehire atıyorlar ama beric dondarrion resliyor onu sonradan.
- cüce tywin lannisteri öldürecek crosbow ile sıçarken.
- cofri piçini zehirleyecek yeni yavuklusunun annesimi ninesimi bişeysi tam hatırlamıyorum orasını
- jaime lannisteri vargo hoat ve çetesi yakalıyor yolda ama öldürmüyorlar sağ elini kesiyorlar sadece.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...