Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

18 Mart


Cipetpet

Öne çıkan mesajlar

dsici said:

ww2 sonrası almanya yine tek bütün olabildi, ww1 sonrası türkiye ege'yi akdenizi doğu anadoluyu falan alabilecek miydi sevr'de ki bi avuç toprağından? yunanistan'a ihlak edilecek bölgeler ile doğu batı almanya ayrılığı aynı şey mi? kıyas bile yapılamaz.

Almanya 2 farklı ülkeye bölündüğü gibi toprak da kaybetti, sanki Polonya'ya bırakılan topraklarını geri alabildi mi? Yoo. Ama adamlar Almanya.
dsici said:

alakasız konuşuyorsun sonra laf atıyorsun bide ww1 almanyası nası ww2'yi çıkaracak kadar gelişmişken türkiye bi halt yiyemedi 20. yüzyılın ilk yarısında bunu sorsan konuşalım mesela

Zaten Türkiye savaşı kaybetseydi ne olurdu sorusuna savaşı kaybetmesine rağmen gelişmiş bir ülkeden örnek veriyoruz. Belki demişim ayrıca di mi orada, Almanya da olabilir dedim Afganistan da.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şunu sormak istiyorum tarihle ilgilenenlere;
1-çanakkalenin kazancı bu millet için ne oldu?
2-alman subay varlığından bahsediliyor ,çanakkale de ki savaşlarda,varsa kritik noktaların neresinde görev almışlar?

Edit:1.soruyu sorma sebebim ,3 sene sonra istanbulun işgal edilmesi ve arada geçen süre kime ve kimlere yaradı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cipetpet said:

Şunu sormak istiyorum tarihle ilgilenenlere;
1-çanakkalenin kazancı bu millet için ne oldu?
2-alman subay varlığından bahsediliyor ,çanakkale de ki savaşlarda,varsa kritik noktaların neresinde görev almışlar?

Edit:1.soruyu sorma sebebim ,3 sene sonra istanbulun işgal edilmesi ve arada geçen süre kime ve kimlere yaradı?


yanlış hatırlamıyorsam çanakkale savaşını yöneten en üst seviyedeki kişi bir almandı bu yüzden mustafa kemal vs. alman gibisinden tartışmalar oluyor diye hatırlıyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cipet...daha sonra teferruatlı konuşuruz ama işte şu son sorun var ya, hani 3 sene sonra istanbul'a ellerini kollarını sallaya sallay girdiler,nasıl? şeklinde...

işte cevap; padişahım çok yaşa...

ve çanakkale zaferinin en önemli başarısı bu zaferden sonra onlarca yıldır süre gelen anadolu dışındaki savaşlardan yılmış,bezmiş,yakınlarını yitirmiş,bıkmış anadolu halkının moral motivasyon kazanması,ülkesini savunmak için nedeninin yeniden oluşmasıdır...

dediğim gibi sonra yine konuşuruz.

edit: alman komutan olduğu doğrudur, liman von sanders yalnız dangalakça kararları yüzünden başlangıçta çok zayiat verildi ancak Atatürk'ün tüm savaş literatürüne giren komutanlık dehası bu çanakkale savaşlarında ortaya çıkar ve liman paşanın yediği tüm haltları toparlar. olmayacak,beklenmedik başarılar kazanır. zaten bu nedenle yarbay olarak girdiği savaştan general olarak çıkar. almanların bu savaşlarda türklere verdikleri destek semboliktir. doktor, birkaç general-subay...hepsi o...meşhur çanakkale tayını almanların verdiği desteğin ispatıdır...sabah:yok,öğle:yok, akşam:yarım ekmek...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cipetpet said:

Şunu sormak istiyorum tarihle ilgilenenlere;
1-çanakkalenin kazancı bu millet için ne oldu?
2-alman subay varlığından bahsediliyor ,çanakkale de ki savaşlarda,varsa kritik noktaların neresinde görev almışlar?


1- kazanmasak işgal edilecekti ülke. daha ne olsun?
2- subayların faydası çok tartışmalı; ama bildiğin adamların hibe bverdiği toplarla ssavunmuşuz boğazları. subayları değilse de ekipmanları baya baya iş yapmış.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayıptır Almanya'nın verdiği destek sembolik falan değil. Adamların denizaltıları Gelibolu açıklarında İngiliz, Fransız savaş gemilerini batırdı. Azımsanacak bir destek değil, küçük görülecek hiç değil.

Kimi kaynaklar 50-60 kimisi 100 üzeri Alman askeri öldüğünü söyler Çanakkale savaşları sırasında. Sayının bir önemi yok. O dönemde bu topraklarda her iki taraftan da sayısız insan hayatını kaybetmiş. Hangi ülkeden, hangi milletten kaç tane insanın öldüğünü bilememek bile başlı başına üzüntü verici birşey. Alman mezarlığı var Gelibolu'da bildiğim kadarıyla. Farklı farklı yerlerde üçer beşer mezarın olduğu Yunan mezarlıkları da var. O dönemde insanlar göğüs göğüse çarpışmış, birbirlerine namlu doğrultanlar bile belli bir düzeyde saygı göstermiş birbirlerine, savaş sonucunda galip gelen taraf bile bukadar ölünün ardından saygısızlık etmemiş düşmanına. Anlaşma yapılmış ve o noktada bitmiş düşmanlık. Biz kim oluyoruz üzerinden neredeyse 1 asır geçmiş bir savaş sonrası nefretle, kinle, düşmanlıkla bileniyoruz orada ölenlere ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Savaş saçma bişey adamlar da orayı türkiye sevgisinden savunmadı. o gemilerin ordan geçememesi savaşın kaderini değiştirebilirdi, değiştirmedi gerçi ama böyle bir beklenti olması normal, bir ülke devre dışı kaldı.

türkler de bu zaferin gazına lise tarih kitaplarına "2. dünya savaşında almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık" gibi saçma şeyler yazdılar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cipetpet said:

Şunu sormak istiyorum tarihle ilgilenenlere;
1-çanakkalenin kazancı bu millet için ne oldu?
2-alman subay varlığından bahsediliyor ,çanakkale de ki savaşlarda,varsa kritik noktaların neresinde görev almışlar?

Edit:1.soruyu sorma sebebim ,3 sene sonra istanbulun işgal edilmesi ve arada geçen süre kime ve kimlere yaradı?


Editten anladığıma göre konuyu yine malüm yerlere bağlayacaksın ama ben yinede seni bu konuda aydınlatayım

İlk sorunun cevabını kısaca özetlemeye çalışayım diyecemde uzun iş , en iyisi Turgut Özakmanın kitabının sonunda yazan sonuç bölününü copy past yapmak

said:
Çanakkale zaferinin Türkiye ve dünya tarihi bakımından geleceği etkileyen önemli sonuçları ve etkileri oldu. Başlıcaları şöyle özetlenebilir:

1. M. Kemal Atatürk tarih sahnesine Çanakkale'de çıktı, milli bir kahraman olarak tanındı. Bu durum Milli Mücadele önderliğini kolaylaştırmıĢtır.

2. Çanakkale zaferi ordu ve millete özgüven kazandırdı. Kenetlenilir, direnilirse, emperyalizmin yenilebileceği anlaşıldı.
3. Dar bir alanda, savaşın her türlüsünü yaşayan genç komutanlar büyük deney sahibi oldular. Bu komutanlar Milli Mücadele'de, onca yokluk ve yoksunluk içinde, birliklerini büyük başarıyla yönetecek, sonunda zafere uçuracaklardır.

4. Çanakkale ruhu, Kuva-yı Milliye ruhunun mayasıdır, bu ruhu hazırlamıştır. Çanakkale ruhu daha gelişerek, büyüyerek, güçlenerek, yaygınlaşarak, derinleşerek, bilinçlenerek Kuva-yı Milliye ruhunu oluşturacaktır. Zaferi, bağımsızlığı, milli egemenliği, özgürlüğü, aydınlanmayı Kuva-yı Milliye ruhuna ve bilincine borçluyuz. Yeni Türkiye'yi Kuva-yı Milliye ruhu ve bilinci yarattı. Bu ruh olmasa, Sevres Andlaşması'na göre Türkiye, sonsuza kadar denetim altında tutulacak, kolu kanadı kırık, küçük, zavallı, ordusuz bir devletçik olarak kalacaktı. Teslimiyetçi istanbul yönetimi bu barbar, insafsız, rezil Sevres Andlaşması'nı imzalamış, milliyetçi Ankara yönetimi reddetmiş ve sonunda yırtınıştır. istanbul yönetimini mazur görmek ve göstermek, Sevres Andlaşması'nı mazur görmek ve göstermek demektir. Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu nedenlerle, Çanakkale için "Yeni Türkiye'nin önsözü" diyor.

5. Birleşik Donanma 18 Martta Çanakkale Boğazını geçip istanbul'a gelse ve Rusya da istanbul'a çıkarma yapsaydı, neler olurdu? insan bunu düşünmek bile istemiyor. Halk daha Balkan Savaşı'nın yıkıcı etkisi altında. Direnişi sağlayacak ruh savaşarak olgunlaşmamış. Büyük olasılıkla Türkiye biterdi. Bu bakımdan 18 Mart zaferi de Çanakkale zaferinin mayasıdır.

6. Bu özgüven, direniş ruhu bütün orduyu etkiledi.

7. Cephe gerisinde geleceği etkileyecek önemli gelişimler oluyordu. Birincisi, özü yurtseverlik olan milliyetçilik, milli bilinç kökleşmeye, milliliğin büyük önemi kavranmaya başladı. Irkçılıktan, şovenlikten, yayılmacılıktan arınmaya başladı. Milliyetçilik yeni gelişmekte olan bir akımdı. Birçok çevre bu akımı baltalamak için açık-gizli çok çalıştı ama başaramadı. Bazı dinci çevreler ve soyut liberaller, milli şartları hiç dikkate almadan, ya kendi yararları için ya da sömürerek zenginleşmiş ve gelişmiş ülkelere bakarak liberalliği savunuyorlardı. Zaferi milliciler kazandı.

8. Cephe gerisindeki ikinci önemli olgu kadın hareketidir. Bu hareket savaş dolayısıyla durgunlaşmadı, tersine hızlandı, yayıldı, iyice toplumsallaştı. En durgun gibi göründüğü zamanda bile bir yeraltı nehri gibi aktı. Cumhuriyeti hazırlayan akımların en önemlilerinden biridir. O dönem kadınlarının bilinçli davranışları hayranlık uyandırıyor.

9. ingiliz ve Fransız yardımı ulaşmadığı için Rus Çarlığının yıkılışı çabuklaştı. 1917'de Çarlık yönetimi devrildi, yerini sosyalist rejim aldı. Rusya savaştan çekildi. Bu yeni devletin Milli Mücadele döneminde Türkiye'ye ciddi yardımları olacaktır.

10. Müslüman ülkelerin aydınlanmaya elverişli olanlarında (Mısır, Hindistan, Tunus, Cezayir vb.) emperyalizmin yenilebileceği düşüncesini yeşertti. Bu düşünce Milli Mücadele ile çok güçlenecek ve gürleşecektir.


İkinci soruya gelince

said:
Almanların çeşitli kaynaklarında yer alan Çanakkale zaferi ile ilgili iddiaları oldukça geniştir. Hemen hemen harekâtın her türlü faaliyetini sahiplenmektedirler. Bu konuda ayrı bir kitap çalışması yapılacaktır. Burada, önce Boğaz muharebelerinin dışında kalan önemli iddialar sıralanıp kısa cevaplar verilecek, sonra Boğaz muharebeleri üzerinde durulacaktır.

Alman Arşivinin resmî “Der grosse Krieg” (Büyük Harp) eserinin 9 ncu cildinde yer alan bir iddia şöyledir:

“Alman ordusu Çanakkale muharebelerine doğrudan doğruya fiilen iştirak etmiştir.”9

1927 yılındaki bu düşüncenin 1984 yılında da devam ettiği görülüyor. Alman Savunma Bakanlığının yayınladığı “Dünya Harbinde Almanya 1914-1918” isimli eserde, Çanakkale Muharebelerinin anlatımında ve krokisinde Türk tarafı belirtilirken “Türkler ve Almanlar” olarak ifade edilmektedir10.

Alman ordusunun Çanakkale muharebelerine fiilen katıldığını söyleyebilmek için, kayda değer miktarda Alman birliğinin muharebeye katılması gerekir. En azından bir kıtanın katılması gerekir. Oysa Çanakkale’de böyle bir durum yoktur. Hiçbir Alman kıtası muharebelere katılmamıştır. Toplam 500 civarında olan Alman askerinin yarıya yakını Boğazlarda, diğerleri de istihkam ve topçu birliklerinde görev yapmıştır. Özellikle kara muharebelerinde birinci hatta çarpışan Alman birliği olmadığı gibi, Alman personeli de olmamıştır. Bu nedenle Çanakkale muharebelerine Alman Ordusunun fiilen katıldığını iddia etmek doğru değildir, hissidir, abartılıdır.

Almanların “Büyük Harp” isimli eserlerinin 9 ncu cildindeki iddialar bu kadarla kalmıyor. Özellikle harekâta yönelik iddialar oldukça kabarık. Daha önce belirttiğimiz gibi bu ayrı bir çalışma konusu olacaktır. Bu kitaptan birkaç alıntı daha yapacağız:

“Çanakkale Muharebelerine katılan Almanlar, parça parça gitmişlerdi ve adetleri azdı. Fakat mühim mevkilerde bulundular. Her şeyden evvel ordunun idaresi Alman Generali Liman’ın elinde idi. Kolordu ve tümenlerin başında, idare işlerinde de Almanlar vardı…”11

Cümle devam ediyor ama öncelikle bu ifadelerin cevabını verelim. Görüldüğü gibi Çanakkale Muharebelerinin bütün komuta kadrosunun Almanlardan oluştuğu belirtiliyor. Oysa, Çanakkale, tamamıyle Türk Ordusunun eseri ve Türk süngüsünün zaferidir. Çanakkale’de Osmanlı Devletini büyük bir badireden kurtaran kuvvetler ve muharebe sahasında fiilen çarpışan komutanlar Türk’tü. Başlangıçta Çanakkale’de bulunan 6 tümenden birisinin komutanı Alman, beşinin Türk’tü; ilk çıkarmada iki taburla, 12^ İngiliz taburunu kahramanca tutan kuvvet ve onun komutanları Türk’tü. Tümenlerin bütün alay, tabur ve bölük komutanları Türk’tü. Muharebelerin şiddetli döneminde kurulan dört grup komutanlığından biri Alman üç Türk, üç ordu komutanından biri Alman, ikisi Türk, onüç tümen komutanından ikisi Alman, onbiri Türk’tü12. Denildiği gibi bütün kolordu ve tümenlerin başında Almanlar yoktu. Var olan Alman komutanların etkinliği ise ayrı bir inceleme konusudur. Çanakkale Muharebelerini bilenler tarafından hemen kabul edilen bir gerçek vardır. Alman komutanlar zaferin bedelini ağırlaştırmışlardır. Türk ordusunun daha fazla zayiat vermesine sebep olmuşlardır. Bunların başında Ordu Komutanı Liman Paşa gelir. Değiştirdiği savunma planıyla, Gelibolu Yarımadasını, üzerine arıların üşüşmesini sağlayacak bal peteğine çevirmiştir. Karşılığında yarım milyon İngiliz, Fransız askerini bu petekte tutmuştur ama bunun bedelini Türk’e kanıyla ödetmiştir. İncelemelerim sonunda ulaştığım kesin kanaat odur ki, Türklerin hazırladığı savunma planıyla muharebeye girilseydi, Çanakkale Muharebeleri birinci günde zaferimizle sonuçlanırdı. Böyle olunca da Suriye-Filistin ile Irak cephelerinden kuvvet çekmeye, Kafkas cephesinin aleyhine tertipler almaya ihtiyaç kalmaz ve bu cephelerdeki kuvvetler zayıflatılmamış olurdu. En önemlisi, on kere Türk Kurtuluş Savaşı yapacak sayıda zayiat verilmemiş olunurdu.

Söz konusu kitaptaki cümleyi yarım bırakmıştık. Devamında şöyle deniliyor:

“Karargahlarda Alman kurmayları ve topçuda da Alman subayları bulunuyordu. Muharebe cephesinin en ileri hatlarında Alman istihkam ve makinalı tüfek birlikleri vardı.”13

Bazı kolordu ve tümen kurmay başkanları Almandı ve bazı topçu birliklerinde de Alman subayları görev almıştı ama bunların da sayıları parmakla sayılacak kadar azdı. Özellikle karargahlarda görev alan Alman kurmaylarının, birkaçı hariç, faydadan ziyade zararları dokunmuştur. Komutanlar arasında sürtüşmelere sebep olmuşlardır. Yeterli ehliyet gösterememişler ve bazıları başta Atatürk olmak üzere Türk komutanları tarafından geri iade edilmişlerdi.

En ileri hatlardaki Alman birliklerine gelince; Midilli gemisinden sökülerek Alman mürettebatı ile 12 makinalı tüfek getiriliyor ve bunlar girdikleri ilk muharebede kaçıyorlar ve tüfekler mürettebatsız kalıyor14. İstihkâm Bölüğü ise Çanakkale’deki tek Alman birliğidir ama Haziran’da katılışındaki 200 olan mevcudu bir kaç gün içinde 40’a düşüyor, bölük hüviyetini kaybediyor, kalanlar da çeşitli birliklere dağıtılıyor15. Yüzbinlerce insanın gırtlak gırtlağa boğuştuğu muharebe sahasında, 40 Alman askerinin varlığının herhalde çok fazla önemi olmaması gerekir.

Aynı kitapta, sağlık hizmetleri konusunda da ilginç bir iddia yer alıyor:

“Türk ordusunun eski harplerde olduğu gibi bulaşıcı hastalıklara tutulmaması sıhhiye işlerine dikkat ve Alman Ordu Başhekimi sayesinde olmuştur”16.

Aynı iddia bir başka Alman kaynağında şöyle ifade ediliyor:

“5 nci Ordu, bütün bunlara rağmen bulaşıcı hastalıkların çıkmamış olmasını, feragat ve fedakarlıkla çalışmış olan sıhhiye mensuplarıyla, Ordu Tabibi Albay Prof. Dr. Mayer’e borçludur”17.

Bu iddiayı kısaca şöyle cevaplamak yerinde olur. Alman Başhekiminin mutlaka katkıları olmuştur ama bir veya birkaç kişinin hizmetiyle Çanakkale muharebe sahasının sağlık hizmetinin yürütülmeyeceği açıktır. Çünkü bu muharebe sahasını destekleyen sağlık kuruluşlarının yatak mevcudu 11.700’dür18. Bazı günler sadece bir tümenin sağlık ünitesine 2000 yaralı gelebilmektedir. Ayrıca yaz mevsiminde kokmuş, çürümüş cesetler arasında yaşanan bir ortamda, bir kişinin gayreti ile hastalıkların önlenmesi mümkün değildir. Bu Balkan Harbi tecrübesini yaşamış bu tecrübelerini Çanakkale’de kullanmış ve yokluklar içinde fedakarlıkla çalışmış Türk hekimlerine haksızlıktır.

Dr. Cari Mühlmann tarafından yazılan, Alman Arşiv Kurulunun Genel Harp Olayları serisinden 16 ncı cilt olarak 1927’de yayınlanan ve 1933’de Türkçeye çevrilen “Çanakkale Muharebesi-1915” adlı eserden de bazı iddiaları sıralamak istiyoruz.

Balkan Harbi sonrasında Türkiye’ye getirilen Alman Islah Heyeti’nde de görev yapmış olan C. Mühlmann, kitabında yer yer, Çanakkale Zaferini bu heyetin çalışmalarının verimi olarak gösteriyor:

“Tarihte herhangi bir milletin ıslah ve ilerleme yolundaki çalışmasının böyle ani bir sınavla karşılaşması nadirdir… Çanakkale muharebesi Türk tarihinin en şerefli yapraklarından birini teşkil ettiyse, bu aynı zamanda müşterek Türk ve Alman mesaisinin de başarılarını ispat eder. Biz Almanlar yalnız bu sebepten dolayı o zamanki müttefiklerimizin bu şerefli askerî hareketinden gurur duymuyoruz. Belki orada bizim evlatlarımızın da çarpıştığı ve kan döktüğü için Çanakkale Savaşım büyük harp tarihimizin iftiharları içine alıyoruz. Gerçi buradaki vatandaşlarımızın adedi azdı. Fakat bunların tesirleri önemli idi.

Çanakkale’yi karadan savunan Türk Ordusu bir Alman generalinin komutasında bulunuyordu. Boğazların savunmasında çeşitli şekillerde yararlılıklar gösteren Türk donanmasının komutanı bir Almandı. Gerek Karadeniz, gerek Çanakkale tahkimatları bir Alman amiraline bırakılmıştı, içinde Alman subayları bulunmayan yüksek bir komuta heyeti yoktu… Alman askerliği, Alman teşkilatı, Alman sanat ve irfanı buralarda da kendini göstermişti”19. Bu ifadelerin cevabını daha önce vermiştik. Konuyu uzatmamak için tekrar üzerinde durmuyoruz.

Mühlmann eserinin bir noktasında da verilmiş olan çok aşırı Türk insan kayıplarına bir gerekçe getiriyor ve Türkler tarafından yapılacak yorumlarda, aşırı zayiatın komuta hatalarına bağlanmasını önleyici yorum yapıyor:

“Türk zayiatının İngilizlerinkini korkunç bir derecede aşması, komuta hatasından veyahut İngiliz askerinin daha iyi eğitim görmüş olmasından değil, belki düşmanın vasıta itibariyle son derece üstün bulunmasından ileri geliyordu. Türk Ordusu, düşmanın ağır harp silah üstünlüğünü, kıymetli insan malzemesi ve daha fazla kanla dengelemeye mecbur olmuştu”10.

Mühlmann böyle diyor ama bu açıklama harekâtı inceleyenleri tatmin etmiyor. Çünkü Türk’ün aşırı zayiat vermesinin esas nedeni; Liman Paşa’nın maksatlı olarak savunma planını değiştirerek düşmanın kıyıya çıkmasına imkan vermesi ve sonrasında da Alman tümen ve kolordu komutanlarının hiçbir taktik esasla bağdaşmaz şekilde, olur olmaz, gece gündüz, hiç ara vermeden karşı taarruzlar yaptırması idi. Bu karşı taarruzlar düşman makinalı tüfeklerinin biçici ateşlerine karşı yapıldı. Herbir karşı taarruz 5-10 bin Türk’ü alıp götürdü. Çanakkale’de taarruz eden düşman olmasına rağmen, biz düşmandan 4-5 misli fazla taarruz ettik. Zayiatı artıran budur.

Mühlmann’ın kitabında İngilizlerin başarılı tahliyeleri üzerine şu cümleler yer alıyor:

“itiraf etmek gerekir ki, İngilizler, Türkleri aldatmaya ve şaşırtmaya çok güzel muvaffak olmuşlardı… Türkleri mahirane bir surette aldattılar”11.

Bu noktada her nasılsa, başarılı olan muharebelerde ön plâna çıkarılan Alman sevk idaresinin halen devam ediyor olduğu unutulmuş gözüküyor.

Kitabın sonunda da İstanbul ve Çanakkale’yi kurtaranın kim olduğunu görüyoruz:

“General Liman, her şeyin mahvolduğu zannedilen tehlikeli alanlarda ve ekseriya gözü önünde cereyan ederek sinirleri gevşeten muharebe izlenimleri karşısında da sükûnet ve metaneti korumuştur.

Zayiatın korkunç miktarı ve çeşitli kademelerden, aşırı zayiat veren askerin biraz geri alınması hususundaki teklifler onu yanıltmamış, bir karış yeri kendiliğinden vermemek esasında direnmiştir. İstanbul ve Çanakkale’yi kurtaran her şeyden önce bu çelik irade olmuştur”11.

Birinci Dünya Savaşında Türk Genelkurmay Başkanlığı da (25 Kasım 1917’den itibaren) yapmış olan Alman generali Von Seeckt tarafından 4 KASIM 1918’de yazılan “1918 Sonbaharında Türkiye’nin Çöküş Nedenleri” başlıklı raporda, zafer üzerine şunlar yazılmış ve bir bakıma yukarıdaki iddiaya cevap verilmiştir.

“… zamanın gazetecileri Çanakkale savunmasını O’nun (General Liman Von Sanders) hesabına kaydettiler. İnatçı bir taarruza karşı inatla savunarak görevini yapmış olduğu inkâr edilemez; fakat, ilk düşüncelerinde aynı şekilde inatla ısrar ederek gerçek zaferi kaçırdı. Askerî sevk ve idaredeki yeteneksizliğine rağmen, beraber çalıştığı herkese karşı duyduğu hastalık halindeki güvensizlik ve uzman Alman yardımı, nihayet Türk Ordusuna başarı kazandırdı ama Çanakkale muharebesinin yarattığı harabelerin içinde”23.

Buradan da anlaşıldığı gibi Liman Paşa, İstanbul’u kurtaran kahraman değil, 5 nci Türk Ordusunu bir bakıma imha ettiren komutandır. İcraatı incelendiğinde bu çok açık olarak ortaya çıkmaktadır. İstanbul’u kurtaran kahraman ise, o dönemin askerî otoritelerinin kabul ettiği gibi, Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal’dir.

Almanların bazı iddiaları da şöyledir:

“Şüphesiz Almanya’nın yardımı olmaksızın Türkiye’nin bu derece kudreti tasarlanamazdı “ 24.

Türk Ordusunun kudret kaynağı olarak gösterilen yardım konusunu ayrı başlık altında ele alacağız.

“Bizim Çanakkale Harekâtını anlatmaktan birinci derecede maksadımız, vatanlarından uzaklarda harp etmiş bulunan Alman subay ve askerlerinin hatıralarına bir abide dikmek…”25

“Çekilen orduyu mahvedebilmek veyahut hiç olmazsa ağır zayiata uğratabilmek emeli tahakkuk etmediğinden Türkler için kati bir surette taktik başarı elde edilememişti… Fakat stratejik ve manevi başarılar Türkiye ve müttefikleri için çok büyüktü”11’.

Çanakkale zaferini taktik yönden başarısız değerlendiriyorlar. Bir değerlendirmedir, olabilir; ama başarısızlık söz konusu olunca bunu sadece Türk’e maletmek mantıklı olmuyor. Stratejik seviyede başarı görüyorlar ve başarıya ortak oluyorlar. Daha önce ifade ettiğimiz gibi ortaklıkta kâra sahip çıkıp zarara sahip çıkmamak yoktur. Ayrıca bu değerlendirmeye biz katılamıyoruz. Çanakkale Muharebelerinde zaferi, taktik başarılar kazandırmıştır. Çünkü muharebelerde ne stratejik harekât, ne de stratejik sevk ve idare söz konusudur. Harekât, kolordu ve daha aşağı kademelerdeki komutanların sevk ve idaresiyle yönetilmiştir. Ordu Komutanının dahi harekâtın sonucunu etkileyecek müdahalesi olmamıştır. Çanakkale’de stratejik kararları gerektiren durumlar yaşanmamıştır. Taktik seviyedeki başarıların toplamı stratejik sonuç doğurmuştur.


Kaynak :http://atam.gov.tr/canakkale-zaferi-uzerine-alman-iddialari/

Edit : Biraz uzun bir yazı oldu farkındayım ,okumasın yorabilir .Ayrıca copy past yapmak zorunda kaldım aslında yazılacak o kadar çok şey varki sorulan iki sorunun bile cevabı sayfalar tutar ,bide oturup yazması var tembelliğime geldi :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ne oldu kolektif? başın göğe mi erdi bu linki paylaşınca?
sen ve senin gibi aklı havada tipler hangi halkı kapitalizmin esaretinden kurtarıp sosyalizmin dingin sularında serinleteceksiniz? oğlum şu kadar senedir bu ülkenin yaşladıklarından 1 gram ders almadınız mı lan? bu ülkenin moralini, motivasyonunu piç etmek için 90 senedir bir faaliyet yürütülüyor. senin peşine takıldığın zavallılar sürüsü de bu 90 senelik faaliyetin parçası ve hem de en komik parçası.

Çanakkale Savaşı'nın ne olduğunu senin alıntı yaptığın sitedeki zırto istediği şekilde yazabilir. Önemli olan elin oğlu ne yazmış, ne demiş ve daha da önemlisi anadolu halkı ne demiş, ne diyor, nasıl görüyor?

Bak, daha dün, egemen güçler Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde bu ülkenin genel kurmay başkanını, kuvvet komutanlarını AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET hapis ile cezalandırdı. Senin gibi tiplerin zerre umrunda değil çünkü size göre asker faşist, asker darbeci, asker egemen güçlerin sistemi elinde tutma aracı, askere ne bok olursa olsun iyidir...

Şu forumda tartıştığım badem bıyıklılar bile senin kadar sinirlendiremedi lan beni. Yazıklar olsun oğlum senin gibi adamlara da, savunduğunuz DEVRİM'e de, SOSYALİZM'e de.

En ufak bir saygım kalmadı sana.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yaa kızmayın adama ,bu adamında ekmek yediği iş bu.Şu anda eğitim aşmasında ileride bar köşelerinde piposunu tüttürüp viskisini yudumlarken anlatacak bu günleri "biz işçiyi böyle örgütledik ,şöyle pankart yazdık ,polise dil çıkarttık ,en çok biz sosyalistiz" Bu adamlar geleceğin liberalleri ileride kitaplardan öğrendiği halkın anlamadığı süslü laflarla bir kaç yazı yazar gidip bir gazetede köşe yazısı yazmaya başlar parayı bulur.

Bu adamlar en koyu gericiden bile daha tehlikeli en azından gerici dediğimiz insanların bile bir dayanak noktası bir prensipi var ama kollektif gibi şahısların ne yapacağı belli olmaz bu gün beyaz dediğine yarın bir kitapta görüp siyah diyebilir çünkü bu insanların kendine ait bir fikri yok .
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"nutella yerim" said:

dönmeyenlere de ulusalcı diyecekler, en iyisi ak parti gençlik kolları stayla


Hacım alsalar dönecemde kıllar beyaz ve kadayıf oldu bizden geçti artık bizim oğlanı yetiştiriyom şimdi ,yazında kuran kursuna yazdırdımmı olay tamamdır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

unutturmamak lazım genç nesillere,bütün şehirlerden,
Türkü,kürdü,arapı alıp götürüp 2 gün orada onların yediği kumanyadan yedirerek,aynı yerlerde yatırarak neler yaşadıklarını ve nasıl şehit olduklarını öğretmek,bu ülkede mecburi askerlikden daha faydalı olur kanımca,Allah rahmet eylesin bütün şehitlerimize :(

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...