coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 bir konuda - hatırlamıyorum şimdi bakamam da, zaten şimdi o başlıkla iliştirmeye de gerek yok- bahsini etmiştim. ilgilenen patiler vardı, öm kutusunu boşalttığımdan şimdi özel geri dönüş yapamıyorum. o sebep bu başlık açıldı. mutsuzlara, alkoliklere, tiryakilere ve türevlerine şiddetle önerilir. özetle; hiçbir maliyeti yok. beklenti de yok. kursa ilk katılanlar 10 günlük kursu tamamlamalılar, sonrasında 10 gün tavsiyesi yok, eski öğrenci olduğunda kursa istediğin gibi katılıyorsun. mesela ben sadece 3 gün katılacağım bu sefer. tr'de ekonomik sebeplerle bir center inşa edilemediğinden ancak off seasonda oteller cuzi bedellerle kiralanarak bu kurs açılıyor. Sayagyi U Ba Khin Gelenegindeki ve S.N Goenka Ogretmenligindeki 10 gunluk Vipassana Kursu bu sefer Kusadasi'ndaki Blue Sea Hotel'de düzenleniyor. kısaca art of living Yaşama Sanatı: Vipassana Meditasyonu Herkes huzur ve uyum arar, çünkü yaşamımızda eksik olan bunlardır. Zaman zaman hepimiz çalkantılar, kızgınlık, uyumsuzluk ve acı yaşarız. Bu çalkantılar sonucu acı çektiğimizde, mutsuzluk kendimizle sınırlı kalmaz ve çevremizdekilere de yayılır. Mutsuzluk; kendisini kötü hisseden insanın çevresindeki havaya nüfuz eder ve bu kişiyle ilişki kuran herkes de olumsuz etkilenir. Bu da kesinlikle uygun bir yaşama yolu değildir. Kişi kendisiyle ve başkalarıyla barış içerisinde yaşamalıdır. Her şeyden önce insan sosyal bir varlıktır; toplum içinde yaşar ve başkalarıyla ilişki kurar. Peki, barış ve huzur içinde nasıl yaşanır? Bir taraftan kendi içimizde, diğer taraftan da çevremizdeki diğer bireylerle barış ve huzur içerisinde yaşamayı, böylelikle de diğerlerinin de huzurlu ve uyumlu bir yaşam sürdürmelerini nasıl sağlarız? Mutsuzluğumuzdan kurtulmak için, temel nedeni bilmemiz gerekir: mutsuzluğun, acının nedenini. Eğer sorunu derinlemesine incelersek, zihnimizde bir olumsuzluk ya da kirlilik üretmeye başladığımızda, mutsuz olmamızın kaçınılmaz olduğunu görürüz. Zihindeki herhangi bir olumsuzluk, zihinsel bir bozulma ya da kirlenme, huzur ve uyumla birlikte var olamaz. Olumsuzluğu üretmeye nasıl başlarız? Bu da yine dikkatli incelendiğinde görülebilir. Birisi hoşlanmadığımız bir şekilde davrandığında ya da istemediğimiz bir durum oluştuğunda, çok mutsuz oluruz. İstenmeyen şeyler gerçekleşir ve içimizde gerilim yaratırız. İstenen, arzu edilen şeyler gerçekleşmez, engeller ortaya çıkarsa, yine içimizde gerilim yaşarız ve içimizde düğümler oluşturmaya başlarız. Yaşam boyunca istenmeyen şeyler gerçekleşmeye devam eder. Arzu edilenler bazen gerçekleşir, bazen gerçekleşmez ve bu tepki süreci, -kör düğümler oluşturma süreci- tüm zihinsel ve fiziksel yapıyı o kadar gerer ve olumsuz enerjiyle doldurur ki, yaşam çekilmez hale gelir. Bu noktada sorunun çözüm yollarından biri, hayatımızdan istenmeyen hiçbir şeyin gerçekleşmemesine ve her şeyin tam arzu ettiğimiz gibi gerçekleşmesine yönelik düzenleme yapmaktır. İstenmeyen olayların oluşmaması ve arzu edilenlerin de gerçekleşmesini sağlamak için gerekli gücü ya kendi içimizde geliştirmemiz veya yardımımıza gelen birinin bu güce sahip olması gerekir. Ancak bu mümkün değildir. Dünyada istekleri her zaman yerine gelen, istemediği hiçbir olayla karşılaşmayan birisi mevcut değildir. Arzu ve isteklerimize ters düşen pek çok olay sürekli olarak oluşmaktadır. O zaman şu soru ortaya çıkar: İstemediğimiz durumlar karşısında otomatik tepki vermeyi nasıl durdurabiliriz? Nasıl gerginlik yaratmadan, huzur ve uyum içinde kalabiliriz? Hindistan’da ve diğer pek çok ülkede, geçmişte yaşamış bilge ve kutsal kimseler bu sorunu -insanın ıstırap çekme (mutsuzluk) sorununu- irdelemiş ve buna bir çözüm bulmuştur: Eğer istenmeyen bir şey meydana gelirse ve siz buna kızgınlık, korku ya da başka olumsuz bir tepki gösterirseniz, mümkün olan en kısa sürede, dikkatinizi başka bir şeye yönlendirin. Örneğin, yerinizden kalkıp bir bardak su alıp için - kızgınlığınız katlanarak artmayacak, aksine azalmaya başlayacaktır. Ya da içinizden saymaya başlayın: bir, iki, üç, dört. Ya da bir sözcüğü, söz grubunu ya da bir mantrayı, belki inandığınız kutsal bir varlığın ya da kutsal bir kişinin adını içinizden tekrarlayın; böylece zihniniz başka bir tarafa yönelecek ve bir ölçüye kadar olumsuzluktan, kızgınlıktan kurtulacaksınız. Bu çözüm son derece yararlı olmuş ve işe yaramıştır; halen de yaramaktadır. Bu uygulama yaşama geçirildiğinde, zihin huzursuzluktan kurtulur. Ancak, çözüm sadece bilinç düzeyinde işe yaramaktadır. Aslında dikkatinizi başka bir yöne yönlendirdiğinizde, olumsuzluğu bilinç altına atarsınız ve bu düzeyde huzursuzluğu ve bozulmayı katlayarak arttırmayı sürdürürsünüz. Yüzeyde bir huzur ve uyum katmanı görünmekte, ancak zihnin derinliklerinde er ya da geç şiddetle patlamaya hazır bir bastırılmış olumsuzluklar volkanı uyumaktadır. Gerçeği kendi içsel derinliklerinde arayan diğer kaşifler araştırmaya devam etmişler ve kendi içlerinde zihin ve maddenin gerçekliğini deneyimleyerek, dikkati başka yöne yönlendirmenin yalnızca sorundan bir kaçış olduğunu idrak etmişlerdir. Kaçmak sorunu çözmez: Sorunla yüzleşmek zorundasınız. Zihinde bir olumsuzluk ortaya çıktığında, yalnızca onu gözleyin, onunla yüzleşin. Kişi zihnindeki herhangi bir olumsuzluğu gözlemlemeye başladığında, bu olumsuzluk gittikçe kuvvetini yitirmeye başlar ve yavaşça ortadan kalkar. Bu iyi bir çözümdür; hem bastırma, hem de aşırı serbest ifade etme zıt uçlarından kişiyi kurtarır. Olumsuzluğu bilinçaltına itmek sorunu ortadan kaldırmayacak, tam tersine eylemler ya da sözle yeniden vücut bularak yeni sorunlar yaratacaktır. Ancak yalnızca gözlemlerseniz, olumsuzluk yavaşça ortadan kalkacak ve kişi olumsuzluktan tamamen kurtulmuş olacaktır. Bu öneri kulağa çok hoş gelmektedir, ancak gerçekten uygulanabilir mi? Kişinin kendi kirlilikleriyle yüzleşmesi kolay değildir. Kızgınlık ortaya çıktığında, daha fark edemeden bizi çabucak hakimiyeti altına alır. Öfkenin hakimiyeti altındayken, hem kendimize, hem de başkalarına zarar verebilen eylemler yapar, sözler sarfederiz. Daha sonra sinirimiz geçtiğinde ise ağlamaya, pişmanlık hissetmeye ve başkalarından ya da Tanrı’dan af dilemeye başlarız: 'Bir hata yaptım, lütfen beni affet!". Ancak benzer bir durumla yeniden karşılaştığımızda yine aynı şekilde tepki veririz. Bu süregelen pişmanlıklarımızın bize hiç yararı olmaz. TYaşanan zorluk, olumsuzluğun başlama anını fark edemememizden kaynaklanır. Olumsuzluk zihnin derinliklerinde, bilinçaltı düzeyinde ortaya çıkar ve bilinç düzeyine ulaştığında o kadar güçlenmiş olur ki, bizi hakimiyeti altına alır ve onu gözlemleyemeyiz. Diyelim ki kendime özel bir sekreter tuttum ve öfkem ortaya çıkmaya başladığında ,”Bakın efendim, öfke başlıyor” diye beni uyarmasını istedim. Öfkenin ne zaman başlayacağını bilemediğimden, gün boyu üç vardiya çalışacak üç özel sekreter tutmam gerekir. Diyelim ki üç sekreter tutmaya gücüm yetti. Kızgınlık gelmeye başladığında hemen sekreterim beni uyarır, “Bakın efendim; kızgınlık başladı.” İlk tepkim sekreterimi azarlamak olacaktır: “Seni aptal, bana akıl vermek için mi para aldığını sanıyorsun?". O kadar öfke ile doluyumdur ki, en iyi önerilerin ve uyarıların bile yardımı olmaz. Diyelim ki erdem üstün çıktı ve sekreterimi azarlamadım. Bunun yerine "Çok teşekkür ederim. Şimdi biraz oturmalıyım ve öfkemi gözlemeliyim." diyorum. Ancak bu mümkün mü? Gözlerinizi kapatıp, kızgınlığınızı gözlemlemeye başladığınızda, hemen kızgınlığa yol açan kişi ya da olay aklıma gelir. O noktada bizzat öfkenin kendisini gözlemlemiyor; o duyguya neden olan dış uyaranı gözlemliyorum demektir. Bu durum ise yalnızca öfkenin katlanarak artmasına hizmet eder ve asla çözüm değildir. Kendisine sebep olan dışsal nesnelerden arınmış soyut bir olumsuzluğu, soyut bir duyguyu gözlemlemek son derece güçtür. Ancak mutlak hakikate erişen bir kişi gerçek bir çözüm bulmuştur. Zihinde bir olumsuzluk veya bir kirlilik ortaya çıktığında, fiziksel düzeyde iki şeyin aynı anda oluştuğunu görmüştür. Birincisi soluk alıp vermeler normal ritmini yitirir. Zihnimizde bir olumsuzluk meydana geldiğinde daha zor soluk alıp vermeye başlarız. Bunu gözlemlemek kolaydır. Daha ince bir düzeyde, vücutta bir çeşit biyokimyasal tepkime başlar. Her olumsuzluk vücutta kendine has bir his üretir. Bu pratik bir çözümdür. Sıradan bir insan zihnin soyut olumsuz ruh hallerini, sözgelimi soyut korkuyu, öfkeyi ya da tutkuları gö zlemleyemez. Ama uygun bir eğitim ve uygulamayla, zihnin olumsuz durumlarıyla doğrudan bağlantılı nefes alış verişini ve vücuttaki diğer duygusal etkileri gözlemek son derece kolaydır. Nefes ve duyuları izlemek bize iki farklı yoldan yardımcı olur. Bu iki yöntem, özel sekreterlerimiz gibidir. Zihinde olumsuz bir durum oluşmaya başlar başlamaz nefesimiz normal ritmini kaybetmeye başlayacak ve "bak, bir şeyler yanlış gidiyor" diye bağıracaktır. Nefesimizi azarlayamayız, uyarıyı kabul etmemiz gerekir. Benzer şekilde duyularımız da bize bir şeylerin yanlış gittiğini bildirecektir. Bu uyarıları aldıktan sonra, soluk alıp vermemizi, duyularımızı gözlemlemeye başlayabiliriz ve bunun hemen ardından olumsuz ruh halinin hızla yok olduğunu görürüz. Bu zihinsel-fiziksel olgu madalyonun iki yüzü gibidir. Bir tarafta zihinde oluşan düşünce ve duygular vardır; diğer yüzünde ise nefes ve vücuttaki hisler bulunur. Herhangi bir düşünce, duygu veya zihinsel olumsuz bir durum kendisini direkt olarak nefeste ve o andaki vücutta oluşan hislerde gösterir. Dolayısıyla nefesi ya da vücuttaki hisleri gözlemleyerek gerçekte zihinsel olumsuz durumu gözlemlemiş oluruz. Sorundan kaçmak yerine, gerçekle olduğu gibi yüzleşiriz. Sonuç olarak zihindeki olumsuz durum kuvvetini giderek yitirir ve hislerimizle bedenimiz üzerindeki hakimiyetini kaybeder. Eğer ısrarla üzerine gidecek olursak bu olumsuz zihinsel durumlar tümüyle ortadan kalkar ve bizler de mutlu ve huzurlu, olumsuzluklardan gittikçe arınan bir yaşam sürmeye başlarız. Bu şekilde kendi kendini gözleme tekniği bize gerçeğin iki yüzünü gösterir: iç ve dış. Önceleri biz yalnızca dışarı bakar, iç gerçeğimizi gözden kaçırırdık. Mutsuzluğumuzun sebeplerini hep dışarıda arardık. Dışarıdaki gerçeği suçlar ve değiştirmeye çalışırdık. İç gerçeği bilmediğimizden, mutsuzluğumuzun, ıstırabımızın kaynağının içimizde olduğunu; hoşlanma ve hoşlanmama hislerimize verdiğimiz otomatik tepkilerimizde yattığını hiç anlayamadık. Artık eğitimle madalyonun diğer yüzünü de görebiliyoruz. Nefes alış verişlerimizin ve içimizde neler olup bittiğinin farkına varabiliriz. İster nefes, isterse bedendeki his olsun, zihinsel dengemizi kaybetmeden gözlemlemeyi öğrenebiliriz. Tepki vermeyi ve dolayısıyla mutsuzluğumuzu artırmayı durdurabiliriz. Olumsuz zihinsel durumların ortaya çıkmasına ve kendiliğinden çekip gitmesine izin veririz. Kişi bu tekniği ne kadar çok uygularsa, olumsuzluklar o kadar çabuk yok olacaktır. Zamanla zihin bu olumsuz durumlardan arınır ve saflaşır. Saf bir zihin ise her zaman sevgiyle doludur: tüm varlıklar için bencil olmayan bir sevgi duyar, başkalarının acılarına ve hatalarına karşı tam bir merhamet ve müsamaha içerisinde olur ve başkalarının başarılarına, mutluluğuna yürekten sevinir, herhangi bir duruma karşı soğukkanlı davranır. Kişi bu aşamaya ulaştığında, hayatının tüm seyri değişmeye başlar. Artık onun için başkalarının huzur ve mutluluğunu engelleyebilecek herhangi bir eylemde bulunmak ya da söz söylemek mümkün değildir. Dengeli bir zihin sadece huzurlu olmakla kalmaz, aynı zamanda çevresine huzur ve uyum yayar ve başkalarını da etkilemeye, onlara yardım etmeye başlar. Kendi iç dünyasında deneyimlediği her şeye karşı dengeli kalmayı öğrenerek, dış olaylara karşı tepkisiz bir tutum geliştirir. Ancak bu tepkisizlik dünyanın sorunlarından bir el etek çekme ya da kaçış değildir. Düzenli olarak vipassana meditasyonunu yapan kişi, başkalarının acı ve ıstıraplarına karşı daha duyarlı hale gelir ve onların sıkıntılarını elinden gelen en iyi şekilde hafifletmeye, ortadan kaldırmaya çalışır. Bunu ise üzüntülü, acıyan bir ruh hali içinde değil; sevgi ve merhamet dolu sakin ve tepkisiz bir zihinle yapar. Bir taraftan kutsal tepkisizliği; yani nasıl tam olarak kendisini adayacağını ve insanlara nasıl yardımcı olacağını öğrenirken, diğer yandan zihinsel dengesini muhafaza eder. Bu şekilde başkalarının huzuru ve mutluluğu için çalışırken, kendi iç huzur ve mutluluğunu da korumuş olurlar. İşte Buda”nın öğrettiği budur: Yaşama sanatı. Kendisi hiçbir zaman bir din ya da “-izm” kurmamış ya da öğretmemiştir. Kendisine ritüeller, törenler yapmak isteyen, içi boş formalitelerle uğraşmak isteyenlere bu yönde yol göstermemiştir. Bunun tam aksine içimizdeki gerçeği gözlemleyerek, olanı olduğu gibi gözlemlemeyi öğretmiştir. Bilgisizliğimizden hem kendimize, hep başkalarına zarar verecek şekilde tepki veriyoruz. Ancak olanı olduğu gibi gözleme bilgeliği doğduğunda, bu tepki verme alışkanlığı kaybolmaya başlar. Otomatik olarak tepki vermeyi bıraktığımızda, gerçeği gören ve anlayan dengeli bir zihinden doğan eylemde bulunma kapasitesine erişiriz. Bu tür eylemler olumlu, yaratıcı ve hem başkalarına, hem kendimize yararı olan eylemler olacaktır. Şu halde ihtiyacımız olan, her bilge kişinin vermiş olduğu tavsiyedir: "kendini bil". Kendimizi bilmeliyiz, ancak sadece entelektüel olarak fikirler ve kuramlar düzeyinde değil. Duygular veya bağlılık düzeyinde de değil. Okuduklarımızı, duyduklarımızı körü körüne kabul ederek de bilmek değil. Böylesi bilgi yeterli değildir. Bundan ziyade gerçeği deneyimlerimizle bilmeliyiz. Bu zihinsel-fiziksel olgunun gerçekliğini doğrudan deneyimlememiz gerekir. Bu deneyimdir bizi mutsuzluğumuzdan, ıstıraplarımızdan kurtulmamıza yardım edecek olan. Kişinin kendi öz gerçekliğini doğrudan deneyimlemesine, bu kendini gözlemleme tekniğine "Vipassana" meditasyonu adı verilir. Buda'nın yaşadığı zamanlarda kullanılan Hint dilinde, passana sıradan bir şekilde, “açık gözlerle görmek” anlamını taşımaktaydı; fakat Vipassana, olanı oldukları gibi gözlemlemektir, göründükleri gibi değil. Tüm zihinsel ve fiziksel yapının nihai hakikatine ulaşana kadar, görünürdeki gerçeklik içine nüfuz edilmeliyiz. Bu hakikati deneyimlediğimizde, artık otomatik tepkiler vermeyi ve olumsuzluk yaratmayı durdurmayı öğreniriz. Eskiden kalan kirlilikler kendiliğinden yavaş yavaş yok olur. Mutsuzluğumuz ve ıstırabımızdan kurtulur ve gerçek mutluluğu yaşarız. Meditasyon kursu kapsamında yapılan eğitim üç evrelidir. Öncelikle kişi başkalarının huzurunu ve uyumunu bozacak herhangi bir eylem yapmaktan ya da söz söylemekten kaçınmalıdır. Kişi bir taraftan kendisini zihnindeki kirliliklerden özgürleştirmeye çalışıp diğer yandan da sadece bu kirliliklerin katlanarak çoğalmasına neden olacak hareketlere veya sözel eylemlerine devam edemez. Bundan dolayı uygulamanın ilk temel adımı ahlak kurallarıdır. Kişi herhangi bir varlığı öldürmeyeceğine, herhangi bir şey çalmayacağına, kimseye cinsel tacizde bulunmayacağına, yalan söylemeyeceğine veya sarhoş edici, uyuşturucu maddeler kullanmayacağına söz verir. Bu gibi faaliyetlerden uzak durarak kişi; zihninin, daha da ileriye gitmesine yetecek kadar sakinleşmesine olanak tanır. Bir sonraki adım ise, bu vahşi zihin üzerinde hakimiyet geliştirmektir, onu tek bir nesne üzerinde odaklanmaya eğiterek: nefes. Kişi mümkün olan en uzun süreyle dikkatini solunumu üzerinde toplamaya çalışır. Bu bir soluk alıp verme egzersizi değildir; kişi solunumunu düzenlemez. Bunun yerine kişi doğal solunumunu, olduğu gibi gözlemler; içeri girdiği ve dışarı çıktığı gibi. Bu şekilde kişi zihnini sakinleştirerek artık yoğun olumsuzluklarla alt edilmesini durdurur. Aynı zamanda zihnini odaklayarak onu keskin, nüfuz edici bir hale getirir ve böylece iç kavrayış, anlayış mümkün olur. Bu iki adım -ahlaklı bir yaşam sürdürme ve zihni kontrol altına alma- kendi içlerinde son derece gerekli ve yararlıdır; ancak bunlar kişi üçüncü adımı atmadığı sürece kendini bastırmaya yol açacaktır. Bu adım zihni kirliliklerden temizl eyerek kişinin öz tabiatına dair bir kavrayış geliştirmesidir. İşte bu Vipassana'dır: Kişinin kendi öz gerçekliğini, yani kendisini duyumlar yolu ile ortaya koyan, sürekli değişken zihin-madde olgusunu sistematik ve tepkisiz gözlemlemesi. Bu Buda öğretisinin sonucudur: kendini gözlemek yoluyla kendini saf kılmak… Bu herkes tarafından uygulanabilir. Herkes ıstırap sorunu ile karşı karşıyadır. Bu evrensel bir çareye gereksinim duyan evrensel bir hastalıktır, bir tarikata ait değildir. Öfkeden doğan mutsuzluğunuz bir Budist öfkesi değildir, Hindu veya Hıristiyan öfkesi de değildir. Öfke sadece öfkedir. Kişi bir öfkenin sonucunda karmaşaya düştüğünde, bu karmaşa bir Hıristiyanın, Hindunun ya da Budistin karmaşası değildir. Hastalık evrenseldir. Çare de aynı şekilde evrensel olmalıdır. İşte Vipassana böyle bir çaredir. Başkalarının huzur ve uyumuna saygı gösteren bir yaşam sanatına hiç kimse karşı çıkmayacaktır. Hiç kimse zihnin eğitimine ve zihnin kontrolünün geliştirilmesine karşı çıkmayacaktır. Hiç kimse, kişinin ancak kendi gerçekliğine dair bir kavrayış geliştirmesiyle mümkün olan zihnin olumsuzluklardan kurtarılmasına karşı çıkmayacaktır. Vipassana evrensel bir yoldur. Gerçeği olduğu biçimde gözlemlemek, bunu iç gerçekliği gözlemleyerek yapmak - kişinin kendisini doğrudan ve deneyimleyerek bilmesidir. Kişi uyguladıkça, kirliliklerin doğurduğu mutsuzluğundan arınır. Kaba, dışsal ve görünürdeki gerçeklikten, zihin ve maddenin nihai gerçekliğine nüfuz eder. Daha sonra bunu aşarak, zihin ve maddenin, zaman ve uzayın, göreceliliğin koşullu alanının ötesindeki bir hakikati deneyimler: bütün olumsuzluktan, bütün acı ve ıstıraptan tümden özgürleşme hakikatini. Kişinin bu nihai hakikate ne isim vereceği önemsizdir, bu her insanın nihai hedefidir. Her biriniz bu nihai gerçeği deneyimlesiniz. Her insan kendi mutsuzluğundan, ıstırabından, kötü ruh halinden kendini kurtarsın. Herkes gerçek mutluluğun, gerçek huzurun ve barışın, gerçek uyumun tadını çıkarsın. TÜM VARLIKLAR MUTLU OLSUN… Yukarıdaki metin Sn. S. N. Goenka'nın İsviçre'nin Berne kentinde verdiği bir konuşmasından alınmıştır. dediğimiz bu teknik gerçekten zihni kontrol etme tekniğini değil zihnin efendisi olmayı öğretiyor. sonuncusunda servant olmak üzere 2 kez deneyimlenmiştir. paylaşmak görev bilinmiştir. ilgililer tekniğe giriş ve disiplin kuralları Tekniğe Giriş Vipassana meditasyonu, eksiksiz özgürlüğün ve tam aydınlanmanın en yüksek ruhsal gayelerini hedefler. Zihinsel arınmanın bir yan ürünü olarak pek çok psikosomatik hastalığın iyileşmesini sağlamakla beraber; bu meditasyonun amacı asla sadece bir fiziksel hastalığı iyileştirmek değildir. Vipassana, bütün mutsuzlukların üç nedenini ortadan kaldırır: arzuyu, hoşnutsuzluğu ve cahilliği. Sürekli uygulandığında bu meditasyon, hoşlanılan ve hoşlanılmayan durumlara eskisi gibi dengesiz bir şekilde tepki gösterme alışkanlığından kaynaklanan düğümleri açarak günlük yaşamda üretilen gerilimleri serbest bırakır. Vipassana her ne kadar Buda tarafından bir teknik olarak geliştirilmişse de, sadece Budistler tarafından uygulanmamaktadır. Din değiştirme asla söz konusu değildir. Teknik, bütün insanların aynı sorunları paylaştığı esasından hareket etmektedir ve bu sorunları ortadan kaldırabilecek bir teknik de evrensel bir uygulama alanı bulacaktır. Pek çok farklı din ve mezhepten insan Vipassana meditasyonunun yararlarını deneyimlemiş ve dini inançları ile herhangi bir çatışma bulmamışlardır. Meditasyon ve Öz-disiplin İçebakış aracılığıyla öz arınma yöntemi kesinlikle kolay değildir - çok sıkı çalışma gerekir. Öğrenciler, ancak kendi çabalarıyla kendi kavrayışlarına ulaşırlar; başka hiç kimse bunu onlar için yapamaz. Dolayısıyla meditasyon, sadece ciddi çaba göstermeye ve meditasyon yapanların yararı ve korunması için oluşturulmuş ve meditasyon uygulamasının ayrılmaz bir parçası olan kurs disiplinine uymaya istekli olanlar için uygundur. On günlük bir süre, elbette, bilinçaltının derinliklerine dalmak ve orada yatan sorunların nasıl ortadan kaldırılabileceğini öğrenmek için çok kısa bir süredir. Bu tekniğin başarısının sırrı, uygulamanın inzivaya çekilerek belli bir süreklilik içinde yapılmasıdır. Kural ve yönergeler uygulamanın bu pratik özelliği akılda tutularak geliştirilmiştir. Bunlar ne öğretmenin ya da kurs yönetiminin yararınadır, ne de organize herhangi bir dindeki geleneğin, ritüellerin veya boş inançların olumsuz birer ifadesidir. Aksine binlerce meditasyon yapan insanın yıllar boyunca edindikleri pratik deneyimlerin bir sonucudur ve hem bilimsel, hem de rasyoneldir. Bu kurallara sadık kalmak meditasyon için oldukça destekleyen bir ortam yaratır; sadık kalınmadığında ise ortam kirlenir. Ciddi Ruhsal Rahatsızlığı Olan Kişiler Ciddi ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin, tekniğin kendi zihinsel sorunlarını iyileştireceği veya hafifleteceğine dair gerçekdışı bir beklentiyle Vipassana kurslarına katıldıkları olmuştur. Dengesiz kişisel ilişkiler ve geçmişteki muhtelif tedaviler de on günlük bir kurstan fayda görmeyi, hatta kursu tamamlamayı zorlaştıran ilave etkenler olabilir. Profesyonel olmayan ve gönüllülük esasına dayanan bir kuruluş olarak bizim kapasitemiz, bu tür geçmişi olan insanlara hakkıyla yardım etmemizi imkansız kılıyor. Vipassana meditasyonu bir çok insana yarar sağlıyorsa da, tıbbi veya psikiyatrik tedavinin bir alternatifi değildir ve biz bu meditasyonu, ciddi psikiyatrik sorunları olan kişilere tavsiye etmiyoruz. Disiplin Kuralları Uygulamanın temeli sila’dır - yani ahlâki davranıştır; Sila, samadhi’nin -yani zihin konsantrasyonunun - gelişmesine temel oluşturur. Zihnin saflaştırılması; panna ile - yani içgörünün bilgeliği ile - mümkün olur. Temel Kurallar Bir Vipassana kursuna katılanlar kurs süresince aşağıdaki kurallara özenle uyacaklarına söz vermelidirler: 1. yaşayan herhangi bir canlıyı öldürmekten uzak durmak; 2. kendine ait olmayan ya da açıkça verilmeyen herhangi bir şeyi almaktan uzak durmak; 3. her türlü cinsel faaliyetten uzak durmak; 4. yalan söylemekten uzak durmak; 5. sarhoş edici ve uyuşturucu maddelerden uzak durmak. Ayrıca eski öğrencilerin (yani, S. N Goenka’nın veya onun asistanlarından birinin verdiği bir kursu tamamlamış olanlar) kurs süresince uyması gereken üç davranış kuralı daha vardır: 6. öğlen 12’den sonra yemek yemekten uzak durmak; 7. dans ve süslenmeden kaçınmak; 8. yüksek veya lüks yataklarda yatmaktan uzak durmak. Eski öğrenciler, öğleden sonra 5 molasında sadece bitki çayı veya meyve suyu içerek altıncı kurala uyacaktır, ancak yeni öğrenciler sütlü çay veya biraz meyve yiyebilirler. Öğretmen, sağlık sorunları nedeniyle eski öğrencileri bu kuraldan muaf tutabilir. Yedinci ve sekizinci kurallara herkes uyacaktır. Öğretmenin ve Tekniğin Benimsenmesi Öğrenciler, kurs süresince öğretmenin rehberliğine ve talimatlarına tamamen uygun davranmayı gönüllü bir şekilde beyan etmelidirler. Yani disiplin kurallarına uygun davranmayı ve aynen öğretmenin istediği şekilde meditasyon yapmayı ve talimatların hiçbir kısmını görmezlikten gelmemeyi veya onlara herhangi bir ekleme yapmamayı. Bu benimseyiş, körü körüne teslimiyet şekilde değil, bilinçli bir ayırdetme ve kavrama şeklinde olmalıdır. Öğrenci, ancak güven tutumuyla, gayretli ve eksiksiz bir şekilde çalışabilir. Öğretmene ve tekniğe duyulan bu güven, meditasyonun başarısının anahtarıdır. Diğer Teknikler, Ayinler ve İbadet Şekilleri Kurs süresince her türlü duadan, ibadetten veya dinsel törenden, oruçtan, tütsü yakmaktan, tespih çekmekten, özel sözcük ve ses gruplarının (mantra) kullanılmasından, şarkı söylenmesi ve dans edilmesinden v.s.den kaçınılması mutlak olarak gereklidir. Diğer bütün meditasyon tekniklerine ve şifacılık veya ruhsal uygulamalara da ara verilmelidir. Bunda amaç, diğer teknik veya uygulamaları kınamak değil, Vipassana tekniğine kendi saflığı içinde bir deneme olanağı tanımaktır. Öğrencilerin, diğer meditasyon tekniklerinin Vipassana tekniği ile birlikte kullanılmasının gelişimlerini engelleyeceğini ve hatta geriye götüreceğini bilmelerinde yarar vardır. Geçmişte öğretmenin defalarca yaptığı uyarılara rağmen bazı öğrencilerin bu tekniği başka bir uygulamayla birlikte kullandıkları ve kendilerine zarar verdikleri durumlar olmuştur. Bu konudaki herhangi bir kuşku veya karışıklık, öğretmenle bir araya gelerekaçıklığa kavuşturulmalıdır Öğretmenle Görüşme Meditasyona ilişkin problemler veya sorular açıklığa kavuşması için öğretmene iletilmelidir. Öğlen saat 12 ile saat 13 arasındaki süre özel görüşmelere ayrılmıştır. Sorular ayrıca herkesin toplandığı meditasyon salonunda akşam saat 9 ile 9:30 arasında da sorulabilir. Görüşmeler ve soru sorma süreleri, sadece tekniğe dair, gerçek pratik sorunların çözümü için ayrılmıştır. Bu süreler, felsefi veya entellektüel tartışmalar yapmak için bir fırsat olarak düşünülmemelidir. Vipassana meditasyonunun kendine özgü doğasının değeri, yalnızca uygulamaya konulduğunda anlaşılır ve öğrenciler kurs süresince sadece bu konuya odaklanmalıdırlar. Sessizlik Bütün öğrenciler, kursun başlangıcından son günün sabahına kadar sessizliğe sadık kalmalıdır. Sessizlik; bedensel, sözsel ve zihinsel sessizlik demektir. Diğer öğrencilerle jest, işaret dili, yazılı not v.s. ile iletişim kurulmamalıdır. Erkeklerin ve Kadınların Ayrı Yerde Bulunması Erkek ve kadınların ayrı yerlerde bulunmasına özen gösterilmelidir. Evli ya da beraberlik içinde olan çiftler, kurs süresince birbirleriyle hiç bir şekilde temas kurmamalıdır. Aynı kural arkadaşlar, aile bireyleri için de geçerlidir. Fiziksel Temas Meditasyon uygulamalarının içebakışsal doğası gereği, kurs süresince aynı cins veya karşı cinsten kişiler arasında herhangi bir fiziksel temastan kaçınmak önemlidir. Yoga ve Fiziki Egzersiz Fiziksel yoga ve diğer egzersizler her ne kadar Vipassana ile bağdaşabilir durumda iseler de, bunlar kurs süresince uygulanmamalıdır, zira kursun verildiği yerde bu amaçla ayrılmış özel bir bölüm mevcut değildir. Ayrıca jogging de yapılmamalıdır. Öğrenciler, dinlenme aralarında ve belirlenen alanlarda yürümek suretiyle egzersiz yapabilirler. Dinsel Objeler, Tespihler, Kristaller, Tılsımlar, v.s. Bu tür objeler kursa getirilmemelidir. Eğer kasıt olmaksızın getirilmiş ise, bunlar kurs süresince yönetime emanet edilmelidir. Alkol ve Uyuşturucular Uyuşturucu, alkol veya diğer sarhoş edici maddelerin getirilmemesi gerekir; bu kural sakinleştiriciler, uyku hapları ve bütün diğer yatıştırıcılar için de geçerlidir. Doktor reçetesi ile ilaç kullananlar bu durumu öğretmene bildirmelidir. Tütün Öğrencilerin sağlığı ve rahatı için kurs süresince sigara içmek, tütün çiğnemek ve enfiye çekmek yasaktır. Yiyecekler Bütün katılımcıların kişisel yiyecek tercihlerini ve ihtiyaçlarını karşılamak mümkün değildir. O yüzden, öğrencilerin kendilerine sağlanan vejetaryen yiyeceklerle idare etmesini rica ediyoruz. Kurs yönetimi, meditasyon için uygun dengeli ve besleyici bir menü hazırlamaya çalışmaktadır. Sağlık sorunları nedeniyle doktor tarafından kendisine özel bir diyet uygulanan öğrenciler bu durumu başvuru sırasında kurs yönetimine bildirmelidir. Giyim Giysiler sade, mütevazı ve rahat olmalıdır. Sıkı, içini gösteren, açık veya göze çarpan giysiler (örneğin şort, kısa etek, tayt ve tozluk, kolsuz veya dar üst giysiler) giyilmemelidir. Güneş banyosu ve yarı çıplaklık yasaktır. Bu husus, diğer öğrencilerin dikkatinin dağılmasını asgari düzeye indirmek açısından önemlidir. Çamaşır ve Banyo Çamaşır makinesi veya kurutma makinesi kullanımımıza açık değildir. O yüzden, öğrencilerin yeterli sayıda giysi getirmeleri gerekir. Küçük giysiler elde yıkanabilir. Banyo yapmak ve çamaşır yıkamak isteyenler bunları meditasyon saatlerinde değil, sadece dinlenme aralarında yapabilirler. Dışarı İle Temaslar Öğrenciler, kurs süresince kurs yerinin sınırlarının içinde kalmalıdırlar. Yalnızca öğretmenin özel izni ile kurs yerinden ayrılabilirler. Kurs tamamlanmadan kurs dışından kişilerle bağlantı kuramazlar. Bu kurala mektup, telefon ve ziyaretçiler de dahildir. Herhangi bir acil durumda, öğrencinin bir arkadaşı veya yakını kurs yönetimi ile bağlantı kurabilir. Müzik, Okuma ve Yazma Müzik aletleri çalmak, radyo dinlemek, v.s. yasaktır. Kursa kitap veya yazı malzemeleri getirilmemelidir. Öğrenciler, not almak suretiyle kendi dikkatlerini dağıtmamalıdır. Okuma ve yazma konusundaki kısıtlamaların amacı, bu meditasyonun tamamen pratik olan doğasını vurgulamaktır. Teyp ve Kameralar Bu cihazlar, öğretmenin açık onayı olmadan kullanılamaz. Kursun Finansmanı Vipassana’nın geleneği uyarınca, kurslar sadece bağışlarla yürütülmektedir. Bağışlar, yalnızca S.N. Goenka veya onun asistan öğretmenleri tarafından verilen asgari on günlük kursu tamamlayanlardan kabul edilir. Kursa ilk olarak katılanlar kursun son gününde veya kurs bittikten sonraki herhangi bir zamanda bağış yapabilir. Bu şekilde, kurslar meditasyonun kendilerine sağladığı yararları yaşamış olanlar tarafından desteklenmektedir. Diğer insanlarla bu yararları paylaşmak isteyenler, kendi istekleriyle ve imkanları ölçüsünde bağış yapabilmektedir. Kursların dünya çapında finansman kaynağı bu geleneğe göre sadece bu tür bağışlardır. Kursları destekleyen herhangi bir zengin vakıf veya birey yoktur. Öğretmenler ve organizatörler hizmetleri karşılığında herhangi bir ücret almamaktadır. Böylece Vipassana, ticari bir kaygı olmaksızın amacının saflığı ile yayılmaktadır. İster çok ister az olsun, bağış diğer insanlara yardımcı olmak amacıyla yapılır: 'Aldığım kurs, geçmişteki öğrencilerin cömertliğinin eseridir; şimdi ben de ileride verilecek bir kursa katkıda bulunmak istiyorum ki başkaları da bu teknikten yararlansınlar.'' Özet Disiplinin ve kuralların ardında yatan ruhu belki şöyle özetlenebilir: Hareketlerinizin başkalarını rahatsız etmemesine büyük özen gösterin. Başkalarının dikkat dağıtıcı hareketlerini görmezden gelin. Olabilir ki bir öğrenci, yukarıdaki bir veya daha fazla kuralın pratik nedenlerini anlamamıştır. Herhangi bir olumsuzluk veya şüphe geliştirmek yerine, zaman kaybetmeden öğretmenden açıklama istemek gerekir. Ancak disiplinli bir tutum ve azimli bir çaba göstererek öğrenci, uygulamayı ve ondan elde edeceği faydayı tam olarak kavrayabilir. Kurs süresince vurgu, çalışma üzerindedir. Altın kural, kişinin sanki yalnızmışçasına, zihni içe dönük olarak ve karşılaşılabilecek bütün rahatsızlıklar ve dikkat dağıtıcı şeyleri göz ardı ederek meditasyon yapmasıdır. Vipassana’da ilerlemek sadece kişinin kendi iyi nitelikleri ve kişisel gelişimine ve şu beş etkene bağlıdır: azimli çaba göstermek, güven, samimiyet, sağlık ve bilgelik. Yukarıda verilen bilgilerin meditasyon kursunuzdan azami fayda almanıza yardımcı olacağını umuyoruz. Hizmet etme olanağını bulduğumuz için mutluyuz ve Vipassana deneyiminizle huzur ve uyuma ulaşmanızı diliyoruz. KURS PROGRAMI Aşağıdaki kurs programı uygulamanın sürekliliğini temin etmek amacıyla tasarlanmıştır. Öğrenciler en iyi sonucu elde edebilmek için bu programı mümkün olduğunca yakından takip etmelidirler. 4:00 -----------------Uyandırma zili 4:30-6:30 -----------Meditasyon (Meditasyon salonunda veya kendi odanızda) 6:30-8:00 -----------Kahvaltı 8:00-9:00 -----------GRUP MEDİTASYONU (Meditasyon salonunda) 9:00-11:00 --------- Meditasyon (Öğretmenin talimatına göre salonda veya kendi odanızda) 11:00-12:00 --------Öğle yemeği 12:00-13:00 --------Dinlenme ve öğretmenle görüşme 13:00-14:30 --------Meditasyon ( Meditasyon salonunda veya kendi odanızda) 14:30-15:30 --------GRUP MEDİTASYONU (Meditasyon salonunda) 15:30-17:00 --------Meditasyon (Öğretmenin talimatına göre meditasyon salonunda veya kendi odanızda) 17:00-18:00 --------Çay 18:00-19:00 --------GRUP MEDİTASYONU (Meditasyon salonunda) 19:00-20:15 --------Öğretmenin konuşması (Meditasyon salonunda) 20:15-21:00 --------GRUP MEDİTASYONU (Meditasyon salonunda) 21:00-21:30 --------Soru-cevap seansı (Meditasyon salonunda) 21:30 ----------------Odalara dağılma - Işıkların söndürülmesi disiplin kurallarını okuduktan sonra BU LİNKTENkayıt olabilirler. Vipassana, Hindistan’ın en eski meditasyon tekniklerinden biridir. Uzunca bir süre insanlıkça unutulmuşsa da, 2500 yıldan daha uzun bir süre önce Buda Gotama tarafından yeniden keşfedilmiştir. Vipassana sözcüğü, olanı olduğu gibi görmek anlamına gelir. Bu, kendi kendini gözlemleyerek kendini arındırma (saflaştırma) sürecidir. Kişi önce zihnini odaklamak için nefesi gözlemler. Keskinleştirilmiş bir farkındalıkla, vücudun ve zihnin değişen doğasını gözlemleyerek devam eder ve süreksizlik, ıstırap ve egosuzluk gibi evrensel gerçekleri deneyimler. Bu doğrudan deneyimlemeyle gerçeği yaşama safhası, arınma sürecidir. Bütün yol (Dhamma), evrensel sorunlar için evrensel bir çaredir ve organize herhangi bir din ya da tarikatla ilgisi yoktur. O nedenle, herkes tarafından herhangi bir ırk, toplum veya din çatışması yaşanmaksızın her zaman, her yerde uygulanabilir ve herkese eşit düzeyde yarar sağlar. Vipassana ne değildir: Boş inançlara dayalı dinsel bir ayin ya da ritüel değildir. Entellektüel ya da felsefi bir eğlence değildir. Tıbbi bir gevşeme tedavisi, tatil veya bir sosyalleşme olanağı değildir. Günlük yaşamdaki dert veya sıkıntılardan bir kaçış değildir. Vipassana nedir: Istırabı yok edecek bir tekniktir. İnsanın topluma olumlu katkılarda bulunmak üzere kullanabileceği bir yaşama sanatıdır. İnsanın yaşamın gerilim ve sorunları ile sakin ve dengeli bir şekilde yüzleşmesine olanak tanıyan bir zihinsel arınma yöntemidir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 trollemeyin arkadaşlar çok ciddi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 teşekkürler Fistan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 another para tuzagi. 5 gun meditasyon yaptim dunyanin en mutlu insaniyim diye geliyorlar lan, zaten senin derdin tasan yok ki, tek derdin babana yeni bir mini aldirmak!!! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 ben 6 senedir meditasyon yapıyorum şu 5 günlük eğitimle vaat edilen şeylere ulaşmadım daha nası bişey bu anlamıyorum Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 ben 6 yaşından beri yapıyorum meditasyon Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 tekniğin nedir? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 @Ardeth Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 matematik Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 senko said: another para tuzagi. 5 gun meditasyon yaptim dunyanin en mutlu insaniyim diye geliyorlar lan, zaten senin derdin tasan yok ki, tek derdin babana yeni bir mini aldirmak!!! para mara yok, okumadın mı? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 okumadim. para mara yok isi yalan. Bi cogunda belese devremulk tatili verelim kafasi isliyor, beles diye gidiyorsun kaz gibi yolunup geliyorsun. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Myshkin Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 http://www.youtube.com/watch?v=kbIW71qQAp0 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 aslında yakın olduğu kadar da uzak, matematik kadar basit, yakınlığı bu fakat olasılık sadece %50 den ibaret değil, o sebeple uzak Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 para tuzağı değil tanıtım işte beğenirsen gidersin beğenmezsen devam etmezsin. zaten adam kendi beğendiğine inanıyorsa ve yaparken pozitif şeyler hissediyorsa amacına ulaşmıştır. meditasyonun vs sana vaad ettiği şey bunlardır zaten. spor değil ki bu mekanik bir sonucu olsun, ruhsal ve psikolojik olacak elbet. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 coco said: matematik kadar basit, yakınlığı bu evet... çok yakınmış sdf Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 @senko hakikaten sığ bi adamsın sen tecrübe edilmiş bir paylaşımdan bahsederken neden böylesi bir inatla argümanını savunuyorsun hala? sorun varsa onunla gel lütfen. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Myshkin Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 senko said: para mara yok isi yalan. Bi cogunda belese devremulk tatili verelim kafasi isliyor, beles diye gidiyorsun kaz gibi yolunup geliyorsun. http://www.southparkstudios.com/full-episodes/s06e03-asspen Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 ben yapıyorum şuanda meditasyon. çok faydalı arkadaşlar siz de yapın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
coco Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Ardeth said: coco said: matematik kadar basit, yakınlığı bu evet... çok yakınmış sdf teknik olarak yakın, kastım şu; teknik bir bütün olarak vucudumuzun işleyişine odaklanarak rasyonel başlıyor. nefes alırken içine nufuz eden havanın dolaşımını gözlemlemek ilk sorumluluğun. farkındalığa daveti böyle başlatıyor. önce bir beden olarak ne olduğunu bil, varlık gösterdiğin mekanizmayı tanı yani gibi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 BANA SIĞĞĞĞ SENKO DERLER!!! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 tam bir odunsun senko nasıl bu kadar sıg olabilirsin anlayamıyorum meditasyon cok guzel bişey fenshui falan filan var daha ajsHKSFGADS Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 meditasyonun ismi çok tü kaka olmuş ama.. adı çıkmış 9 a inmez 8 e hesabı. biz bütün savunma sanatlarında meditasyon yapıyoruz özünde. ard arda tekrarlanan hareketler yaparken. neredeyse kimse onları çıkıp birini dövmek için yapmıyor. medite olmak için yapıyor. özellikle aikido da böyle bu. aslında dur bir kafamı toparlayayım yaptığınızda bile yaptığınız şey meditasyon bir nevi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 FUISIN tekmesi de mi meditasyon HA! sorarim bunu sana!!! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 e troll dü abi o. hala mı yani? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
roket adam Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2013 o kadar uzun ki açıklama ve kurallar, onları okurken rahatladım ve aydınlandım zaten. teşekkür ederim coco. gerek kalmadı kursa. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar