Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Temizlikçinin 5+1 ses sistemini boy sırasına sokması


Chemical

Öne çıkan mesajlar

Chemical said:

ben sölüyorum zaten, bu odadaki hiç bir şeye ellenmesin, kirli kalıyorsa kalsın diye da çok farketmiyor


Does not compute.

Olmuyo bu. Grafik tabletimi falan bozdu böyle. Hoparlörlerimi düşürmek suretiyle dağıttı. 1-2 kere giyilmiş yarı kirlileri dolaba tıktı, 2 ay sonra temiz zannedip tekrar dolaptan çıkarıp giymeye kalkınca leş gibi kokmuş olduğunu farkettim kıyafetlerimin falan. Temizlikçiye verilen paraya acıyorum. En azından kendi odam için. Her odama girdiğinde sinir krizi yaşıyorum resmen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mr_Hand said:

Chemical said:

ben sölüyorum zaten, bu odadaki hiç bir şeye ellenmesin, kirli kalıyorsa kalsın diye da çok farketmiyor


Does not compute.

Olmuyo bu. Grafik tabletimi falan bozdu böyle. Hoparlörlerimi düşürmek suretiyle dağıttı. 1-2 kere giyilmiş yarı kirlileri dolaba tıktı, 2 ay sonra temiz zannedip tekrar dolaptan çıkarıp giymeye kalkınca leş gibi kokmuş olduğunu farkettim kıyafetlerimin falan. Temizlikçiye verilen paraya acıyorum. En azından kendi odam için. Her odama girdiğinde sinir krizi yaşıyorum resmen.
,

ve evini temizlemek için temizlikçi gerekmemesi lazım abi eğer elin ayağın tutuyorsa, eğer temizklikçi gerekiyorsa ve sakat değilsen mobilyalarında salaklık var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

Myshkin said:

Sparkcaster said:

beğenmiyosanız kendiniz temizleyin evinizi, bıktım lan bu temizlikçi şöyle yapıyo temizlikçi böyle yapıyo muhabbetlerinden


bıktıysan okuma

kardeş ne acın var söyle derman olalım

ilkokul zekalı postları görünce geriliyorum kardeş özür dilerim
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Myshkin said:

Joker said:

temizlikçinin sizin akünüzü yada elektronik eşyanızı bilmesi gibi bi zorunluluğu yok. onlar onun için bir obje sadece. ya üstüne dokunmayın tehlikelidir diye uyarı koyun, ya temizlikçiyi bizzat uyarın bunlara dokunma diye. yada ortalıkta bırakmayın.


10 farklı temizlikçiye 40 kere söyledim ama her seferinde elektronik aletleri kafalarına göre temzilemeye ve yerlerini değiştirmeye devam ettiler.

beğenmiyorsan kendin temizle
yada ağlama
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

geriliyosan okuma?


adam bunla ciriti vurmuş

Myshkin said:

ben mesajını okumadan anlayamıyorum malesef ilkokul seviyesinde kalıp kalmadığını kahin değilim ama ben zaten hep böyle atıyorum benim mesajlarımı okuma diyorsan bunu yapabilirim


bununla da çok yetersiz bi cevap vermeye çalışmışsın. adam da okumadan anlayamaz bıktığı bi konu olup olmadığını misal.

YAŞIN KAÇ SİNCAP?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Dokuz aylık bebekle mavi yolculuk


Bazen bana bir deli cesareti geliyor diye düşünüyorum. Yoksa dokuz aylık bebekle bir haftalık mavi yolculuğa nasıl evet derim. Ama dedim.

34 metrelik, sekiz kameralık, 16 kişilik teknemiz Deniz Felix Balina’ya geçen cumartesi dokuz yetişkin, iki bebek olarak bindik. Rüzgar’ın arkadaşı Kuzey henüz yedi aylık. İnanmayacaksınız ama ikisinin de keyfi yerinde. Temiz hava, fazla yakıcı olmayan güneş ve beşik gibi sallanan tekne onlara iyi geldi.
Bu Rüzgar’la bizim ilk tatilimiz. İlk defa evinden ayrı bir yerde uyudu. Hiç sorun çıkarmadı. Doktorumuz bunu bize daha yirmi günlükken demişti: “Bebeğinizle dünyanın her yerine gidebilir. Yeter ki annesiyle babası yanında olsun.” Ne kadar doğruymuş. Mekanlar ne kadar önemsizmiş. Dört duvarın içine tıkılıp kalmak ne kadar gereksizmiş.
Peki senden ne haber derseniz, şöyle: Tabii ki bu daha önce yaptığım mavi turlara hiç benzemedi. Bu satırları yazarken teknede beşinci günümüz bitti, ben hala teleme peyniri! Her seferinde “Şimdi yarım saat güneşleneceğim, beni hiçbir güç yerimden kaldıramaz” diyorum ama kaldırıyor tabii ki! Rüzgar, 70 koruma faktörlü krem gibi sağ olsun! Dadılar yanımızda olmasına rağmen sere serpe uzanmak imkansız. Sütü, çorbası, meyvesi derken akşam oluyor.

FESTİVAL GİBİSİN RÜZGAR

Deniz deseniz Rüzgar uyanıksa o da zor. Çünkü arkamdan gelmek istiyor. Beni suda çimerken her gördüğünde çığlık kıyamet bağırıyor. Ya bana bir şey yapıyorlar zannediyor ya da yanıma gelmek istiyor.
Ne yapıyoruz? Yeni emeklediği için teknede sabit duramıyoruz. Dizlikleri bacağında, o önde ben arkada, tekneyi tavaf edip duruyoruz. Eğleniyoruz. Attığı her kahkahada, göz bebeği her parladığında, heyecanlanıp kamyonların önünde duran süs köpekleri gibi sallandığında deliriyorum. İşte hep o anlarda tekrar tekrar fark ediyorum bunun hayatımın en büyük mutluluğu olduğunu. Festival gibisin Rüzgar ebediyen sana katılmak istiyorum.

Biz mi tatile çıkıyoruz dadılar mı?

Tekne tatilinin bana tatil olmamasının bir nedeni de dadımız Hanife Hanım. Tekneye binince, Göcek, Rodos, Simi gezince ona bir şeyler oldu. Resmen aklı uçtu. Yoksa neden Rüzgar’a tarhana çorbası yapalım dediğimde yayla çorbası pişirsin? Bunu yaptığı gün Rüzgar sabah kahvaltıda yumurta yemişti üstelik. E yayla çorbasının içinde de yumurta var. Bir gün içinde iki yumurta veremeyeceğimizi ezbere biliyor.
Yüzme bilmemesine rağmen her gün beş posta denize giremediği için hayıflanmaya başladı. “Sibel Hanım keşke kocamla çocuklarım da burada olsaydı” sayıklamalarının ardı arkası gelmedi. Normal şartlarda Rüzgar’ı mutlu etmek konusunda profesör olan kadın, deniz üstündeyken sınıfta kaldı. Oğlumu alıp, oyuncakları yayıp bir saat kesintisiz vakit geçirmeyi hiç başaramadı. Bunun yerine Rüzgar’ı kucaklayıp, peşimde dolaşmayı tercih etti.
Neden? Nedeni basit. O da insan. Evet denizi görünce giresi geliyor, seni bikinili görünce onun da canı sere serpe uzanmak istiyor. Eminim kamaradaki aynaya her baktığında acaba yüzüm yanmış mı diye kontrol ediyor. Ama tabii ki abartmaması, çalıştığını unutmaması gerek. Hanife Hanım’daki arızaların benzerlerini Kuzey’in dadısında da gözlemledim. Simi’de fotoğraf çekeceğim derken bebek arabasının üstüne kapaklanıyordu mesela.
Bu konuda daha enteresan hikayeleri ise döndüğümde dinledim. Arkadaşım Tülin’in bakıcısının Antalya’daki tatil köyünde bir saat ortadan kaybolmasına, işini gücünü bırakıp gidip göbek dansı kursu almasına kaç puan verirsiniz? Kardeşim dadı mısın, dansöz mü? Bu hareketleri yapabildiğine göre iyi kıvırdığın bir gerçek, niye bir de üstüne kursa yazılıyorsun, anlamadım. Aynı kıvrak insan, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi dalış kursuna da gitmek istemiş. Neymiş su altında nasıl nefes alınıyor çok merak ediyormuş. Büyük konuşmayayım ama ben o kadının kafasını dalış tüpü olmadan suya gömerim!



Sibel Arna stayla. aynen devam gençler ;)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

calimero said:

said:
Dokuz aylık bebekle mavi yolculuk


Bazen bana bir deli cesareti geliyor diye düşünüyorum. Yoksa dokuz aylık bebekle bir haftalık mavi yolculuğa nasıl evet derim. Ama dedim.

34 metrelik, sekiz kameralık, 16 kişilik teknemiz
hebele hübele...



Sibel Arna stayla. aynen devam gençler ;)

AHUHAUHAUHUSHAUHDAGSFHJK
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...