Uzun Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 20 Eyül’de okuduğum bir haber bana biraz komik geldi. Konu Sn. Babacan'ın Londra'da yaptığı bir konuşmayı, dünyanın en saygı değer iş dünyası/ekonomi gazetelerinden birisi olarak görülen, Wall Street Journal'ı (WSJ) ve Merkez Bankamızı (MB) içeriyor. Herhalde duymuşsunuzdur; yabancı iş dünyası medyası, bilhassa son yıl MB'nin politikalarını duyunca, kafalarını kaşıyorlardı, çünkü bu politikalar 100 küsür yıldır uygulanan para politikaları açısından onlara makul ve mantıklı gelmiyordu. Örneğin Ağustos 2011'de Economist dergisinin oluşturduğu ekonomilerin sıcaklığı endeksinde Türkiye Arjantin'den sonra 2. sıradaydı. Böyle bir durumda geleneksel para politikası faizlerin yükseltilmesini öngörür. Ancak, TCMB faizleri yükseltmek yerine düşürdü (bence büyük bir ihtimalle, her şeyden çok bu politika TCMB'nin 2011 için belirlediği enflasyon hedefi %5.5 olmasına ragmen, yıl sonunda gerçekleşen enflasyonun %10.5 olmasından sorumlu oldu). Daha sonra MB kendisinin icat ettiği bir "faiz koridor politikası"uygulamaya başladı. Bu politika şöyle çalışıyor: Bir banka olarak diyelim MB'den 100 TL kredi almak istiyorsunuz. MB bu kredi için 2 faiz kullanabiliyor: taban faizi olan %5.75 (daha önce %6.25 idi) ve tavan faizi olan %11.50 (2 hafta kadar önce bunu %10'a düşürdü). Ama, gün be gün, bu 100 TL'lik kredinin ne kadarını %5.75'den, ne kadarını %11.50'den vereceğine MB karar veriyor. Aslında, %11.50'yi %10'a düşürmesine rağmen, MB effektif faizleri düşürme yerine artırma niyetinde bile olabilir. Tabii bunun gerçekleşmesi için bankalara sağladığı kredilerin (eskiden %11.5 olan, şimdi %10'a düşmüş olan) tavan faiz ağırlıklı oranını yeterli derecede yükseltmesi gerekir. KORİDOR POLİTİKASI BELİRSİZLİK KAYNAĞI Bu örneği tavan faizini düşürmüş olmasına rağmen, MB'nin 'gerçekte effektif faizleri yükseltmiş olduğunu' iddia etmek için kullanmıyorum. Vurgulamak istediğim tek nokta tavan faizindeki düşüşe rağmen, en azından kâğıt üzerinde, TCMB’nin gerçekte bu davranışın effektif faizi yükseltme, sabit tutma veya düşürme niyeti hakkında kesin bir bilgi vermemekte olduğu. Tabii, buna rağmen tavan faizindeki düşüş medyanın “TCMB faizleri düşürdü” manşetini kullanmasını önlemedi. Nitekim, effektif faizin volatilitesi yüksek olmasına rağmen, medya %5.75 ve %11.5 taban-tavan faizinde PPK uzun süre değişiklik yapmadığı için yanlış olarak, her Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası, Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti 2012'de Ekim başına kadar %11.90'dan %5.81'e kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bir oynaklık göstermesine rağmen, "TCMB faizleri sabit tuttu" manşetini taşımaya devam etti. Faiz tavanı %11.50'dem %10'a düşürüdüğünde ise effektif faizin ne olacağı bilinmemesine rağmen, manşetler "MB faizleri duşürdü" oldu. Tabii, 100 TL'nin ne kadarının hangi faizden verileceğini bilmedikleri için bankalar açısından koridor politikası önemli bir belirsizlik kaynağı oluşturmakta. Tabii ki bu belirsizlik aynı zamanda bankaların müşterilerine uyguladıkları kredi maliyetlerini de etkiliyor. Koridor politikasının yarattığı belirsizliğin ekonomi çapında bir maliyeti olmadığı iddia edilemez. Bir banka herhangi bir gün MB kaynaklı kredisinin effektif maliyetinin ne olacağını bilmediğinde, kendisini maliyetin yüksek olabileceği ihtimaline karşı korumak için, verdiği kredilere bir prim ekleyerek kredi faizlerini yükseltmesi normal bir davranış olur. Merak ettiğim konu, TCMB, koridor politikasını uygulamayı yürürlüğe koymadan önce, yaratacağı belirsizliğin, kredi faizlerini artırıcı bir niteliği olacağını öngörmüşmüş olup olmadığı? MB para politikası yöneticileri "koridor politikasının" MB'ye "esneklik" verdiğini söyleyip, bunun başka MB'lerce de kullanılması gerektiğini ima etmekteler. Tabii, diğer MB'ler TCMB kadar kurnaz olmadıkları için, önlerinde TCMB örneği olmasına rağmen bu politikayı uygulamamaya devam ediyorlar! Bunun nedeni şu: Eğer bu politikanın bir MB'ye sağladığı çok kısa zamanda faizleri değiştirebilme şeklindeki "esneklik" madeni bir paranın "tura" tarafı ise, aynı madeni paranın "para" tarafı, bu politikanın ekonomilerde, ek belirsizlik yaratması ve bu belirsizliğin ekonomiye yüksek dereceli bir maliyeti olduğunu bilmeleri. BABACAN’IN MİZAH DUYGUSU Yabancı medya önce bu gibi politikalara "geleneksel olmayan", "unortodoks"gibi terimler kullanırken, daha sonra daha ağır sıfatlar kullanmaya başladılar. Hatta, 2011 Ağustosunda sıcak ekonomide faiz indirimine WSJ'nin tepkisi bu politikayla alay eden şu cümleyi kullanmak oldu: "Bu politikalar ya Türkiye'yi iflas ettirecek, ya da TCMB'ye Nobel mükafatı kazandıracak!". Anladığım kadarıyla, Sn. Babacan, ya gazetenin alay etmiş olduğunun farkında değil, ya da, o da WSJ ile alay ediyor (bu ikinci şık bence düşük bir ihtimal, çünkü Sn. Babacan'ın konuştuğu forum saygı duyulan Economist dergisi tarafından düzenlenmiş bir toplantıydı). Bence, Sn. Babacan konuyu ciddiye almış, ve TCMB'nin Nobel armağanı alması için verdiği gerekçe iİllüzyon seviyesinde bile olamamasına rağmen (verdiği gerekçeyi, eğer kendinizi zorlarsanız, en kibar olarak "yanlış" olarak teşhis edebilirsiniz), Londra'daki toplantıda gazetelerde şunu söylemiş olduğunu okuduk: "Sonuçlara baktığımızda, özellikle para birimimizle ilgili sonuçlara baktığımızda, MB'miz YAKINDA NOBELİ KAZANACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR!". Güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum. MB'nin Nobel armağanını haketmiş olduğu hakkında verdiği gerekçe çok basit olarak "doğru değil". Çünkü, daha önce belirttiğim gibi 1. Yukardaki enflasyon verileri Agustos 2011 faiz indiriminin yanlış olmuş olduğunu ispat edemese de (tek veri noktasıyla tabii ki hiç bir bilimsel sonuca varılamaz), en azından bu politikanın gerçekleşen ile hedef enflasyon farkıyla uyumlu olduğunu inkȃr edilemez. 2. Daha da önemlisi, Sn. Babacan MB'nin Nobel'i haketmiş olmasının en önemli nedeni olarak Bankanın kur politikasında sergilediği başarısını göstermekte. Ancak, gerçekte, iddiasının tam tersine 2011'de TL, -%24'lik bir düşüşle dünyanın en çok değer kaybeden para birimi oldu. TL'nin Dolara karşı zirve yaptığı 5 Kasım 2010'da 2011 sonuna kadar yaşanan değer kaybı -%37 civarında, "Nobel" konuşmasını yaptığı 19 Eylül 2012 tarihine kadar ise kayıp -%29 olarak gerçekleşti. Tabii, bu kur performansının Nobel hakedecek bir "başarıyı" yansıttığını Nobel komitesine anlatabilmek çok zor olmalı. Bir de buna 30 Aralıkta 1.865 milyar dolarlık, ve 2012'nin 2-3 Ocağında 851 milyon dolarlık döviz satımı şeklindeki müdahalelerin olasalı etkisini de eklersek, müdahale olmasaydı TL'nin daha da fazla değer kaybetmiş olacağının düşük bir ihtimal olmadığı ortaya çıkıyor. Benim Sn. Babacan'ın beyanatı konusundaki yorumum şu: Türkiye'de yaşamanın her gün şahit olduğumuz, inanılmaz trajedilerle dolu bir hayatı temsil ettiği mutlak. Ama, sanıyorum ki, bazen havayı yumuşatmak için olsa gerek, yöneticiler, bilerek ya da bilmeyerek mizah duyguları olduğunu (sense of humor) da göstermek istiyor olmalılar. Prof. Dr. Vefa Tarhan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 yazıda kapanmayan parantezi fark edince okumayı bıraktım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vadaa Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 nick konu kombinasyonu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 said: Ancak, TCMB faizleri yükseltmek yerine düşürdü gerisini okumadım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
batuhan Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 İster ortodoks olsun yada olmasın zaten TCMB nin elinde eski gibi politika araçları kalmadı. Sadece Fiyat istikrarı birinci hedefi,2. olarakda finansal istikrar. Öyle büyümeymiş, işsizlikmiş zaten onları artık maliye hazine el ele yürütüyo. Birde yıllardır ülke ortodoks ve ımf politikalarını uyguladı bi yere varamadık. Olay para politikası değil zaten. Yapısal bozukluk Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pontipati Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 10, 2012 vadaa said: nick konu kombinasyonu heheheh Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar