Feamer Mesaj tarihi: Eylül 12, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 12, 2012 önce yılmaz özdilin yazısı ile girelim dramatik olsun: Çiçekler açıyordu... İzmir’in dağlarında. Boşaldılar aşağıya... Dörtnala. * Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Ali Rıza ve Teğmen Hamdi, bismillah ilk iş, Hasan Tahsin’in düştüğü yere, hükümet konağının alnı kabağına diktiler sancağı... Üsteğmen Selahattin Kordon’a dalarken, Teğmen Celil’le Asteğmen Besim, varmıştı bile Kadifekale’ye. * Ya Karşıyaka? Kara Fatma! * Evet... Karşıyaka’ya giren süvarilerin başında, simsiyah atının üstünde, simsiyah elbiseleri, simsiyah çizmeleri, simsiyah tüfeğiyle, esmer güzeli bi kadın, bi anne, Kara Fatma vardı. * Ona bu sıfatı, Mustafa Kemal vermişti. Binbaşı eşini Sarıkamış’ta kaybetmiş, Sivas kongresine gitmiş, yolunu gözleyip, sarışın kurt’un önüne dikilmiş, yüzündeki peçeyi açmış, at bindiğini, silah attığını belirtip, bana iş ver demişti. Gazi de, yanık tenli, gözü kara kadına, görev pusulası yazıp, imzalamış, tarihi sıfatını takmıştı: Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma! * (İstisnaları tenzih ederim, kadın düşmanı ülkemin, kadın düşmanı tarihçileri bu mevzuyu sevmez, yazmaz... Aralarında kendi kızının da bulunduğu, neredeyse tamamı kadınlardan oluşan, 300 kişilik çetesi vardı. İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da çarpıştı, yaralandı, bi ara esir bile düştü, kaçtı, Ege dağlarında vuruştu. İzmir’e girdiğinde 34 yaşındaydı.) * (İstiklal madalyası aldı. Onbaşı olarak başladı, üsteğmen olarak emekliye ayrıldı. Maaşını Kızılay’a bağışladı. Dara düştü, kimseye haber vermedi, Galata’daki Rus manastırına sığındı. Tesadüfen fark edildi, madalyam bana yeter demesine rağmen, yeniden, zorla maaş bağlandı, 1955’te, Darülaceze’de vefat etti, Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedildi.) * (Biz İzmirliler için yüreğimizde hicrandır, İzmir’de vefat etmediği için kahroluruz... Çünkü, Kara Fatma’nın kabri, hoyrat bi yol inşaatı sırasında darmadağın edildi, kayboldu maalesef.) * (Offf, of... Parantezi kapatalım. Devam edelim.) * En başta Kara Fatma, İzmir’e giren kahramanlarımız çok şaşırmış, gözlerine inanamamışlardı. Bütün şehir ay-yıldızlı bayraklarla donatılmış, âdeta “gelincik tarlası”na dönmüştü. Ne var bunda şaşılacak derseniz... İşgal edilir edilmez, evler didik didik aranmış, bütün bayraklara süngü’yle el konulmuş, ibreti alem için sokaklarda yakılmıştı. E şimdi bu kadar bayrak nerden çıkmıştı? * Vaziyet kısa süre sonra anlaşıldı. Yokluk, sefalet içinde yaşayan İzmirli kadınlar, bütün eşyalarını yok pahasına satmış, kırmızı perdelerini, kırmızı masa örtülerini saklamış, asla satmamış, yarıdan keserek, beyaz perdeler, beyaz masa örtüleriyle değiş tokuş etmiş, sabırla o gece’yi beklemişti... O gece, 8 Eylül 1922’ydi. Çıkardılar sandıklardan... Kırmızı’nın üstüne beyaz ay-yıldız’ı diktiler. Denizi kız, kızı deniz kokan İzmir’in, kadınlarının bayrağıydı onlar. * (Kutsal emanet’tir... Bir tanesi, değerli gazeteci-yazar ağabeyim Yaşar Aksoy’da mesela... Namazgâhlı Sırrıye teyze’nin 8 Eylül gecesi dikip, 9 Eylül sabahı penceresine astığı bayrak.) http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/35/Kara_Fatma.jpg/432px-Kara_Fatma.jpg Kara Fatma (Fatma Seher Erden), (1888, Erzurum- 2 Temmuz 1955, İstanbul), Kurtuluş Savaşı kahramanı kadın asker. İstiklal Madalyası sahibidir. Yaşamı [değiştir] 1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Derviş bey ile evlendiğinde Balkan Savaşı’na katıldı, askerlik hayatını eşi ile birlikte paylaştı. I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi'nde kendi ailesinden dokuz-on kadınla birlikte savaştı. Eşi Derviş Bey'in Sarıkamış'ta şehit olduğu haberini aldıktan sonra memleketi Erzurum'a döndü. 1919'daki kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti. Milis Müfreze Komutanı olarak batı cephesinde görevlendirildi. Aldığı talimatla İstanbul'a gitti, silah ve adam kaçırma faaliyetlerinde bulundu. İzmir'in Yunan işgaline uğraması üzerine İzmir'e geçerek kurtuluşu için savaştı. 300 kişiyi aşkın birliği ile I., II. İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesi ile Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde çarpıştı. Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikopis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçti; Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşunda rol oynadı. Bir keresinde, onbaşı olduğunda neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenledi ve aralarında bir Yunan subayı toplam 25 esir askerle geri döndü.[1] Savaştan sonra [değiştir] Fatma Seher Hanım, çavuşluk rütbesiyle başladığı askerlikten üsteğmen rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. Savaştan sonra, kendisi ile birlikte savaşa katılan ve bir çatışmada elini ve akli dengesini yitiren kızı Fatma'nın çocuğunu sahiplendi. Torunuyla beraber İstanbul'da bir Rus manastırında yaşamakta iken tanınmış gazeteci Mekki Sait Esen kendisini buldu. Sait Esen'in kendisiyle yaptığı röportaj 1933 yılında Yedigün Dergisi'nde yayımlandı. Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu Yusuf İzzet Akçal tarafından verilen önerge üzerine 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti. Fatma Seher Hanım, 2 Temmuz 1955 günü İstanbul'da hayatını kaybetti, Kasımpaşa'daki Kulaksız mezarlığına defnedildi.[2], http://tr.wikipedia.org/wiki/Fatma_Seher_Erden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar