Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Anon'dan gelen mesaj


Kumadam

Öne çıkan mesajlar

Çok fazla çalışmıştı, en azından çalışma masasının üzerinde ki artık dibini bulmuş koca mum bunu dile getirebilirdi. Hazırladığı parşömenlerden kafasını kaldırdığın da, vakti tahminlemeye çalıştı, eski bir gnome arkadaşının ona hediye ettiği mekanizmaya baktı. Duvara asılan garip bir mekanizmaydı bu yaşlı gnome'un söylediğine göre zamanı göstermekteydi. Ahh şu gnome'lar diye geçirdi içinden, ne tartışmalar yaşamıştı eski arkadaşı ile, peh zamanı göstermekmiş dedi içinden.

Düşüncelerini camdan içeri süzülen derin sesizlik bozdu. Neredeyse artık sönmek üzere olan mumu üfleyip pencereye doğru yol aldı. Pencerenin kenarına geldiğin de bir farklılık dikkatini çekti, dolunay olması gerekli bir gece idi, çok iyi hatırlıyordu daha iki gün önce Lycaeum'daki arkadaşları ile sohbet ederken bu konunun geçtiği hatırladı.

Bir gariplik vardı. Söndürdüğü mumun fitilindeki kızıllık tamamen karanlığa gömülünce iyice belirginleşmişti, dolunay olması gerekli bir zaman da gökyüzün de yıldızlşar bile neredeyse parlamıyordu.

Evinin moonglow adasının güneye bakan teraçasına çıktı, burasını çalışma odasından ayrı tutardı her zaman. Her büyücü gibi oda yıldızlarla ilgilenirdi ama bunu işinin gereğinin yanısıra hobisi gibi bir merakla yapardı çoğu zaman. Son dördünü gösteren günleri takiben dolunay'ın oluşması gerekliydi ama şu anda gökyüzünde dolunay'dan tek bir işaret bile yoktu.

Şu gnome icatları olmasa ne yapardık dedi hafif seslice. Kadife siyah bir örtüyü açtı eli yavaşça, gecenin karanlığında hafifçe parlayan altınımsı bir renkli bir cihaz vardı şimdi elinin altında. Trinsic'de yaşayan çocukluk arkadaşı Paladin Remat Lightstone'u ziyarete giderken yolda karşılaştığı bir genç gnome'dan almıştı bu aleti. Yıldızları daha rahat görürsünüz bu cihazla diye ısrarla peşinden ayrılmayan çok yapışkan bir gnome'du. Nedir bu diye sorduğunu hatırlıyordu küçük gnome'a. O günler için çok komik bulmuştu gnome'un verdiği cevabı, "yıldızlarıyakınagetirenmerceklisopa".

Ne kadar dalga geçse de şu gnome'lar bazen bilmeden güzel icatlar da bulunuyorlardı. Çok defalar küçük gnome teşekkürleri iletmişti bu aleti her kullanışında.

Gözünü sopanın küçük ucuna yasladı ve baktı, gökyüzünde sanki tek tük yıldızlar seçilebilecek şekildeydi ama bir sis perdesi üzerini kaplamışcasına ortaya çıkmıyorlar, sanki bir şeyden kaçınıyorlar gibiydi. Kendi kendi sinirlendi düşüncelerine, yıldızlara nasıl bu kadar kolayca can verdiğini düşününce.

Bir gariplik vardı, bu kesindi. Bilgi ve öngörüsü henüz bunun ne olduğunu algılayamamıştı. Yarın sabahtan ilk iş Lyceaum'a gitmeliyim diye düşündü. Tüm kullandığı aletlerin üzerini koruma örtüleri ile örttükten sonra, karanlıkta merdivenlerden aşağıdaki yatak odasına doğru yöneldi.

Yatak odasında hiçbir ışık kaynağına ihtiyaç duymaksızın, bir körün görüşü ile yatağını buldu ve uzandı. Uykuya dalması zaman aldı biraz, düşünceleri bu gece gördükleri daha doğrusu göremedikleri üzerine odaklanmıştı. Eski ustaların anlattıklarını hatırlamaya çalıştı, böyle bir hikaye duyduğunu anımsıyordu ama sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordu bir türlü. Sabah olsun Lycaeum'da açıklık getirmeye çalışırız bu konuya dedi, hafif bir yorgunluk vücüdunu kapladı, uzun bir süredir önce sandalye üzerinde sonra da ayakta çalışmanın getirdiği uyuşma ile yatakta gerindi ve bacaklarını olabildiğince uzatıp, uykunun tatlı kollarına kendisini esir etti.
----------
Sabah uyandığında çok hızlıca hareket etti. Kahvaltısını bile sadece aç kalmamak için yediği, ağzı dolu bir halde çantasındaki eşyalarını düzenlerken ki görütünsünden belliydi. Lycaeum bu adanın kuzeybatı uucnda yer alıyordu, kendi evi ise güneydoğu ucundaydı, kısa bir yürüyüş mesafesi değildi. Atla gidecekti ama yine de oraya varması öğleden biraz önce olacaktı. Keşke biraz daha erken kalksaydım diye geçirdi içinden. Heybesini toplarken bir şey unutmamaya dikkate etti, büyü için gerekli tüm malzemelerini iki defa kontrol ederek gözden geçirdi.

Hazırlıklar çok hızlı ve kısa sürede bitti, atı Doru'ya binip yol almaya başladığında güneş ufuk çizgisinden kendi gösterdi. Felluca Moonglow'da her zamanki gibi sessiz ve sakin bir gün başlangıcı idi, sabahın bu saatinde katillerin ve hırsızların izine rastlanamzdı, yolunun üzerinde yer alan tek tehlike kenarından geçeceği eski mezarlıktı. Çoğunlukla hortlak ve iskeletler olsa da arasıra oraya yerleşen Lich'lerin varlığı biraz olsun kedisini tedirgin etti.

Gençliğinde bir çok defa Lich'lere karşı savaşmış, bir çok defa ölümün kenarından dönmüştü. Eskiden dezavantajlı olan taraf olmasına rağmen dostu Remat Lightsone ile birlikte öğrencilik yıllarında bir çok defa bu ölümsüzlere karşı görevlere gönderilmişlerdi. Şimdi hem kendisi büyücüler konseyinin bir üyesi olmuş, hem de dostu Remat Lightstone bir Paladin olmuş ve Trinsic'deki Paladin okulunda öğretmenlik görevine kadar yükselmişti. Artık karşılaştıkları Liche'lerin ondan korkmaları gerektiği dönemdi. Yine de akılsızca davranmak ve tedbirsizlik en büyük ustaların bile sıkç
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Buluşma hazırlıklarını son kez gözden geçirdi, duvarında sılı duran zamanı gösteren alete baktı bir kez daha, bir kaç ufak işini halledecek vakti kalmıştı. Buluşma gece 22:00 itibari ile olacaktı, moonglow adası trammel yüzünde ki bankanın köşesinde.
Biraz daha vaktim var diye içinde geçirdi...biraz daha vakit var.....
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...