Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

What if Dragon Lance Campaign


KARAMURAT

Öne çıkan mesajlar

12 Eylül Pazar günü Bir DL What if Campaign'ine başladık.Şöyleki;eğer gray gem kırılmasa,ve Takhisis'in orduları ilk defa büyük bir zafer kazansa neler olurdu.
Grup;Hiperaktif bir Quelinesti elf'i ki evinden kaçarak hırsızlığa başlamış.Bir Kagonesti Ranger,Quelinesti Elfini Annesi sanan ve yumuşak şeyleri okşamaktan kendini alamayan bir half ogre ile bir kender handler.
Oyun gayet eğlenceli geçti;zaten bizim oyunlarımızda eğlence hep ön planda olmuştur :).
Oyun bir escort görevi ile başladı,Half Ogremizin başarısız yumuşak saçları okşama deneyimleri ve ardından eline giren bıçak,thiefimizin at üstünde akrobasi haraketleri sonucu düşmesi ve ata kızan half ogremizin atı kaçırması ile ilerlerken.İlk saldırıda esir düşen yolcular arasındaki bir kız çocuğu,thiefimizin başarısız blöfü sonucu öldü.Görevin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra,ardlarına bakmadan kaçan grubumuz.Başka bir kasabaya sığındılar.burda Takhisis ile yer altından savaşan bir birlik ile anlaşan grup kendileri için görevler yapmaya başladılar.
Bunların neler olduğunu daha sonra yazacağım şimdi işe dönmem gerekiyor :)[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Grubun Kagonesti ranger üyesi olarak söyleyebilirim ki; gerçekten çok eğlenceli geçen bir oyun oldu :) Grubun genelinde wisdom 10 ve altında olunca aklı başında doğru düzgün hareket eden bir ranger vardı, o da çileden çıkmamak için çok uğraştı hakketen de :)[signature][hline]Now its back to the kind of fight I'm used to; me versus everybody.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Neyse efendim,Grubumuz bu birlik ile iş yapmaya başladığında ilk görevleri,tanrılara zarar verebilecek olan tek kılıç'ı ki kendisi Chaos'un özü ile dövülmüş bir kılıçtır alınması gerekmekteydi.Bunun için buzullarda bir mabede gitmeleri gerekmektedir.Neyse yola çıkmadan önce grup üyelerine birer yüzük verilir bu yüzük hem organizasyon içinde tanınmaları hemde kalplerinde kötülük dolu bir düşünce belirdiğinde ve bunu hayata geçirdiklerinde,kendilerini en sert şekilde cezalandıracaktır.Bu durum grupta 6 int ile bir deha olan :) H.Ogre'miz için sorun olmazken,kender doğası ve içlerindeki iylik gereği bu soruna maruz değildi.Doğa aşığı rangerimiz zaten daha ölen çocuğun suçluluğundan kurtulamayacak kadar iyi niyetli biri olduğundan grupta rahatsız olan tek kişi thiefimizdi.Sabırsız thiefimiz her ne kadar karşı çıksada sonunda kabul edip dışarı çıktı.Hemen yüzüğü denemeye koyuldu ve ilk hırsızlık denemesi sonucu kalp krizi geçirerek ölümden döndü.Burda en büyük sorun annesinin öldüğünü zanneden H.Ogre'mizi yatıştırmakta yaşandıysada,sonunda annesini sırtladı ve derhal birliğin kullandığı eve geri dönüldü.
Sonra neler mi oldu önce iş sonra oyun dimi :)[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Neyse eve kapı pencere dinlemeden,dalan H.ogremiz bir an duraksadığında,aldığı direktif ile annesini :)üstkattaki bir yatak odasına çıkarır.Burda büyü yolu ile kendine getirilip iyleştirilen thiefimiz,doğasına aykırı olduğundan bu yüzüğü taşıyamayacağını ve ayrılmak istediğini dile getirir.Bunun üzerine,yüzük kendisinden çıkartılır ve haraketklerinin sorumluluğu yol arkadaşlarına verilir.Artık boşa kaybedecek zaman yoktur apar topar yola çıkılır.Şehrin yarım günlük yol dışında bir arazide grubu buzullara ulaştıracak olan 6 kişilik griffon birliği ile buluşulur.H.Ogremiz,hem yumuşak hemde çok yemek çıkıcak bu tavuklara aşırı bir ilgi ile bakmaktadır.Annesinin sözü ile hayvanları rahatsız etmeden.Griffonlara binilir ve yola çıkılır.H.Ogremiz'in yüksekten korkup bir faciyaya yol açmaması,thiefimizin ölümü ile sonuçlanacak akrobasi denemelerine kalkışmaması ve yine doğası gereği kenderden dolayı grup uyutulur.Grup kendine geldiğinde artık buzullara varılmıştır.Soğuk hava ile kendine gelen grup derhal verilmiş kürkten giyicekleri giyerler.H.Ogremiz ise thiefimiz tarafından şevkatle giydirilir.Grupta en mutlu H.Ogredir artık üstünde istediği kadar okşayabileceği birşeyler vardır.Yola çıkan grubumuz bir süre ilerledikten sonra bir kutup ayısı ile karşılaşır.Rangerimiz her ne kadar tüm iyi niyeti ile hayvanı sakinleştirmeye çalışsada,yediği pençe darbeleri ile yıkıldığı ile kalmıştır.Ayının bu haraketlerini ve böğürmesini bir meydan okuma olarak algılayan,H.ogremiz kendisine koşarak saldırmıştır.(burda kendisinin ne kadar zeki olsada bunun yanında 20 str sahibi bir arkadaşımız olduğunuda belirtmek isterim.).Boğuşma sırasında ayı Hogremizi altına almış pençelemekteyken,thief tarafından atılan oklara aldırış etmemekte,Rangerin sakinleştirme mırıltılarını zaten dinlememektedir.Bu sırada kenderimiz,kimseye haber vermeden ayının arkasına dolanmış ve başarılı bir girişim ile hoopak'ını ayımızın girelebilir bölgesine derinlere sokmuştur.Ayımız can havli ile kıçında hoopak bölgeden uzaklaşırken,üzülen giden hoopakının ardından kenderimiz olmuştur.Grubumuz uçsuz bucaksız buzullarda üstelik hoopaksız ve sıkılmaya başlamış bir kender ile arayışlarına devam ederler....[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tamamen türkçe yazsan ii olurmuş...hiç güzel durmuyo.Half ogre yerine yarı ogre, gray gem-gri cevher, Chaos-kaos ,thief-hırsız ve benzeri......[signature][hline]O kara gecenin içinde küçük umut ışıkları sebatla parıldamaktaydı;Karanlık Kraliçe'nin dehşet kanatları altında korkuyla sinen kimselere alev alev yanan bir yol gösterici olan bir şövalyenin şekline bürünmüş bir umut...

[Bu mesaj Maedhros_Laorx tarafından 14 Eylül 2004 18:41 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

iyide ben burda zaten oynatığım oyunu anlatıyorum,yani bir hikayeleme kaygım yok neyse birazdan devam edeceğim bir iki dosyalık işim kaldı.[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.

[Bu mesaj KARAMURAT tarafından 15 Eylül 2004 10:06 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şansları yaver gittiğinden,yada refakat eden grup onları nerede indirmesi gerektiğini bildiğinden,kısa bir yolculuk sonunda,aradıkları yeri buldular.Hayatları boyunca gördükleri en büyük mağbetti,hatta bir mağbetten çok bir kale gibiydi,tamami ile buzdan yapılmıştı,girişin hemen üzerinde chaosun işareti kazınmıştı.Palanthas'ın kapılarından daha büyük ve kapıları olmayan bir girişe sahip olmasına rağmen girişten sonrası zifiri karanlıktı,orda ne olduğu hakkında en ufak bir fikirleri bile yoktu.Girmek korkutucu gelsede(en azından thief için :) ),içeri girildi,Girdiklerinde bir kez daha affalamışlardı çünkü girişin bu tarafı aydınlık dışarısı ise zifiri karanlık kalmıştı.Uzun bir tünel gibi bir yol uzanıyordu önlerinde,yolun sol tarafı bir silindir şekilde yapılmış,sağ tarafı ise sanki bir 5 kenar gibi yapılmıştı,yinede her iki tarafta pürüssüz cam berraklığında buzdan yapılmıştı.Grup yollarına devam etti ve bir girişe vardı girişin sağında ve solunda 2 dev buz savaşçısı heykeli vardı.Girişin açıldığı odada ise sadece bir sunak,sunağın üstünde parıldıyan bir nesne,hepsi o kadar.Yaklaştıklarında nesnenin bir madalyon olduğunu gören grup,madalyonu alıp almamakta kararsız kaldı,tabi bu kararsızlıktan istifade kender beklemeksizin madalyonu olduğu yerden aldı,arkaya yapılmış bir resim dikkatlerini çekti,resimde beyaz ve grili bir kıyafet giyen kadın boynunda kolye ile sağı ve solundaki buzdan dev savaşçılara emirler yağdırıyordu.Kender zaman kaybetmeden kolyeyi taktı.Büyük bir gürültü sonunda arkalarında kalan iki dev heykelin haraket edip onlara yaklaştıklarını gördüklerinde,ranger bu son savaşında ölmeden önceki son dualarını ediyor,kender bu muazzam savaşçıları büyük bir merakla izliyorken,thief kaçma planları yapıyordu.H.Ogremiz ise ilk başta saldırmaya karar verdiği devlerin sonra nasıl oluyorda kendisinden daha büyük olduklarını kavramaya çalıştı.Bugüne kadar iki ayaklı en büyük şey oydu,üstelik bunların okşanacak bir yumuşak tarafları bile yoktu her ikiside soğuk ve sertti.Annesine bakıp ne yapmasını gerektiğini söyleyecek bir söz beklerken,devler kenderin önünde durup beklemeye koyuldular.Kender tanışma seromonisinden sonra onlara her istediğini tapyırabileceğini fark etti.Yinede durum pekte iç açıcı değildi.Gidilecek başka bir yerin olmadığı bir mağbet,emirlerinde iki buzdan dev ve onları kontrol edebilecek bir kolyeden başka hiçbirşeyleri yoktu,görevleri olan kılıçla ilgili bir bilgi yada ipucu bulamamışlardı.Sonra dahi H.Ogremiz devleri resmin olduğu duvarı yıkmalarını emretmesi önerinde bulunduğunda.Grup günün en büyük şokunu yaşamaya başlamıştı.Bir süre sonra şok altatıldığında kender tavsiyeye uydu ve devler resimli duvarı dövmeye başladı...[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yıkılan duvarların arkasından gizli bir oda çıktı,Bu sırada duvarlarla birlikte devlerde parçalanmışlardı.Bu oda mabedin kalanın aksine taştan yapılmış ve muazzam büyüklükteydi.Odadaki nesne tam merkezdeki bir koltuktu.Bu koltukta oturmakta olan bir kadın kucağında bir kılıç tutmaktaydı.Kadına yaklaşıldığında.Kadın cansız gibiydi.Grili beyazlı bir elbise giyiyordu.Kolyeyi gördüğünde ise kadın biranda canlanıp durmaksızın saldırmaya başlamıştı.Hedefi kender yada kolyeydi.Kenderimiz silahsız olduğundan elindeki kolyeyi kullanmak için debelendi,şans eseri havaya yükselen kender ölmekten son anda kurtulmuştu.Bir anda öfkesi yerde kalan gruba yönelen kadın ile grup amansız bir dövüşe başladılar.H.Ogre tüm gücü ile kütüğünü kadına indiriyor kadın sarsılmıyordu bile.Thief'in isabetli okları yara açmış gibi gözükmüyordu.Ranger ölümcül bir zerafet ile kullandığı kılıcı ile açtığı yaralar,ölümcül olmaktan çok uzaktı.H.Ogre kadını yere yuvarlamaya çalışmışsada yuvarlanan kendi olmuştu.Yükseklerde arkadaşlarının bu çaresiz haline dayanamayan kender.Eline gelen ilk nesneyi,kolyeyi aşşağıya kadına fırlattı.Kolyeyi atması ile hızla yere çakılan kender yine şans eseri birkaç ufak sıyrık ile kurtulmuştu.Kolyenin düştüğünü gören kadın kılıcı bırakıp kolyeye koştu.Yerde yatan H.Ogremiz ise büyük bir çeviklik örneği göstererek kılıcın düştüğü yere atıldı ve kılıcı ele geçirdi.Kadın ise sanki bir anda dövüştüğü kimse yokmuş gibi sakin sakin boynuna geçirdiği kolye ile koltuğa ilerlemekteydi.Grup bu fırsattan istifade kendini toparlayarak çıkışa doğru koşmaya başlamıştı.Hepsi yaralı ve bitkindi,tüm enerjilerini bu lanet yerden kurtulmak için harcıyorlardı.Daha bulundukları odadan çıkmışlardı ki,yer sarsılmaya,buz kütleleri devrilmeye başlamıştı.Hızlarını artırarak ve düşen buzlardan yaralanarak da olsa çıkışa vardılar ama çıkış kapalıydı,H.Ogre can havli ile kılıçla yolu kapatan buz kütlesine darbe üstüne darbe indiriyordu.Sarsıntı artmış ve düşen buz kütleleri büyük tehlike arzeder olmuştu.Şimdi kenderin çıkabileceği büyüklükte bir delikleri olmuştu.Kender bu delikten sıvışarak dışarı ulaştı.H.Ogre buzu dövmeye devam ederken.Düşen buz kütlelerinden hem kendisi hemde ranger büyük yaralar almışlardı.Ranger kılıç kullanmakta hiçbir bilgisi olmayan H.Ogrenin tutarsız vuruşlarının bu parçaların düşmesine neden olduğunu düşünmüş ve kılıcı almak için atılmıştı.Bu boğuşma onlara epey zaman kaybettirmiş ve yıkım daha büyük bir hal almıştı.Thiefin isteği ile H.Ogre kılıcı geri almak için boğuşmayı bıraktı.Ranger düşen parçalardan sakınarak buzu dövmeye devam etti.Artık düşen parçalar o kadar büyüktü ki bir parça H.Ogreyi yere kapaklandırmıştı.Nihayetinde Ranger hepsinin geçmesi için yeterli olacak kadar bir delik açtığında mabed tamami ile yıkılmak üzereydi ve son anda belkide tanrıların yardımı ile yıkılan mabedden kurtulmayı başardılar.[signature][hline]Acıyıda,tatlıyıda,insan kendi hazırlar,kendi yer;değişen sadece seçilen malzemelerdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...