DiaBLeSSe Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Platon´un Timaeusve Critias adlı dialogları Atlantis´in mevcudiyetinden kesin olarak bahsedilen tek yazılı kayıtlardır. Dialoglar Sokrates, Hermo Crates, Timaeus ve Critias arasında geçen konuşmalar şeklindedir. Timaeus ve Critias, Sokrates´in ideal toplumlar hakkında yapmış olduğu bir konuşmaya ``hayal ürünü olmayan gerçek bir hikaye`` ile katılmaya karar verirler. Hikaye Platon´un 9000 yıl öncesinde antik Atina ve Atlantis arasındaki savaş hakkındadır. Uzak geçmişe ait bilgiler Platon´un Atina´da yaşadığı zamana kadar unutulmuş, Atlantiss´in hikayesi Solon´a Mısır´lı rahipler tarafından aktarılmıştır. Solon hikayeyi Dropes!e yani Ciritias´ın büyük büyük babasına aktarmıştır. Critias hikayeyi kendisiyle aynı ismi taşıyan büyük babasından öğrenmiştir. Aşağıda yazılı olan dialoglar Platon tarafından aşağı yukarı M.Ö. 360 yılında yazılmış ve ingilizceye tercüme edilmiştir NOT: Dialogların sayfaları ve paragrafları arasındaki kurgu tarafından yaratılmıştır. Bunlar kasten uzun geçmişe bağlı kısaltmalar yapılması ve bilgisayar ekranında okunmasını kolaylaştırmak amacı ile gerçekleştirilmiştir. TİMAEUS Timaeus, Atlantis´e ait hikayeyi özetleyerek bir ön giriş yapmak görevini üstlenir. Yazının büyük bir kısmı, oluşum evresinin tarif edilmesi ve doğal fenomenin izah edilmesi hakkındadır. 2 nci sayfa Timaeus´un Atlantis´ten söz ettiği ve onu tanımladığı tek bölümdür. CRİTİAS Critias, kayıp adanın detaylı olarak tanımlanmasını sağlamış ve bu adanın hakkı hakkında en az antik Atina kadar bilgi vermiştir. Bu hikayede adı geçen veya yer alan bütün kahramanların (Timaeus dışında) antik Yunan' da gerçekten var oldukları bilinmektedir. Onların hayatları ve ölümleri hakkındaki diğer kayıtlar, başka bir zaman periyodu içinde kaydedilecektir. NOT: Hikayede adı geçen iki Critias adlı kişi bir karmaşaya neden olabilir. Birinci Critias dialoglarda yer alan gerçek kişidir. Atlantis´in hikayesini Sokrates´e anlatan odur. İkinci Critias yani birinci Critias´ın büyük babasıda dialoglarda geçer. Bu büyük Critias Atlantis hakkında hikayeyi torununa anlatmış, torunuda bunu dialoglarda görüleceği gibi Sokrates´e taşımıştı. DİALOGLARDA AKTİF OLARAK YER ALAN KİŞİLER ŞUNLARDIR. TİMAEUS: Hakkında tarihsel bir kanıt yoktur. CRİTİAS : Platon´un büyük büyük babasıdır. SOKRATES : Platon´un akıl hocası ve öğretmeni. Atina´nın otoriteleri tarafından, Atina´nın gençliğinin ahlak yapısını zedelediği için idama mahkum edilmiştir. M.Ö. 466-399 yılları arasında yaşamıştır. HERMOCRATES : Devlet adamı Syracuse´un askeri DİALOGLARDA BAHSİ GEÇENLER SOLON ; Atina´lı gezgin, şair ve yaşamacı, aşağı yukarı M.Ö. 638-559 yılları arasında yaşamıştır. Plato´ya göre Mısır´lı rahiplerden, Atlantis´in hikayesini ilk öğrenen odur. DROPİDES :Critias´ın büyük büyük babası. Hikaye ona uzaktan akrabası ve yakın arkadaşı olan Solon tarafından anlatılmıştır. CRİTİAS :Dropides´in oğlu ve dialoglarda yer alan Critias´ın büyük babası. Hikayeyi Critias´a aktaran odur. Timaeus: Ne kadar minnettarım , Sokrates, sonunda gelebildim, uzun bir seyahatten dönen yorgun bir gezgin gibi. Artık dinlenebilirim. Varlığıma dua edebilirim. O hep yaşlı oldu ve beni ifşa etti, bağışladı, sözlerime katlandı ki onlar doğru ve kabul edilebilir bir şekilde ona söylemişti. Ancak kasıtlı olarak kötü bir şey söylemedim. Beni yorması için ona dua ettim. Ödül ve ceza için ve sadece ödül ve ceza için yanılan doğru yola getirilmeliydi. Dilerim ki gelecekte tanrıların jenerasyonu ile alakalı doğru şeyler söylerim ve bana bütün ilaçlardan mükemmel ve iyi olan bilgiyi vermesi için dua ederim. Benim duacıma, bağışlaması için, bütün kanıtları Critias´a verdim. O anlaşmamıza göre sonraki konuşmayı yapacak olandır. Critias : Ve ben, Timaeus güvenin dışında ve seninde başta söylediğin gibi önemli mesafeler hakkında konuşacaktım. Dilerim ki sana biraz ve hoş görü gösterilir. Aynı sabır ve hoş görüyü kendi söyleyeceklerim içinde istiyorum. Ve çok yi bilirim ki bu isteğim zamansız ve nezaketsiz görünebilir. Her şeye rağmen yapmalıyım. Hangi insanın duyguları söylediklerini yalanlamak ister. Ben yalnızca senden fazla göz yummak için teşebbüs gösterebilirim. Çünkü benim temam çok daha zor. Ve tartışabilirim ki tanrıların iyişiyle konuşmak insanların iyisiyle konuşmaktan kolay görünebilir. Tecrübesiz ve söze önem vermeyen dinleyicilerinin her hangi bir konuda konuşması, ona büyük bir yardımla eş değerdir. Biliyoruz ki biz tanrılarla karşılaştırıldığımızda ne kadar bilgisiz kalırız. Ancak maksadımı anlaşılabilir hale getirmeliyim, eğer Timaeus sen beni takip edersen herhangi birimiz tarafından söylenen her şey ancak sahte ve temsili olabilir. Ressamların vücutları tanrısal ve cennetsel benzerlikler içinde yaptıklarını hesaba katarsak, memnunluğun değişik ölçümleri, izleyicilerin gözlerinin nasıl algıladıklarına bağlıdır. Görürüz ki herhangi bir devrede sahte dünyalar, ırmaklar, ağaçlar, evren ve orada bulunanları yaratan sanatçılardan memnun oluruz.
DiaBLeSSe Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Konuyu açan Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Tapınakların yanında ortak kullanım ve ihtiyaçlar için binalar yapmışlardı. ancak bunların hiç biri altın veya gümüş ile süslenmiş değildi. Bunları herhangi bir amaç uğruna değil amaçsızlık ve gösteriş arasında bir yön bulmak amacıyla kullanmışlardı. Alçak gömülü evler yapmışlar. Çocuklarına, çocukları yaşlandıkça onları kendileri gibi olanlara bırakmışlar aynı şey olmuştur. Ancak yazları bahçelerini yemek, barınaklarını terk etmişler dağın güneyinde aynı amaçlı yerler yapmışlardı. Şu anda Acropolis´in olduğu yerde bir su kaynağı vardı. Bu kaynak deprem ile yok olmuş, geriye bir kaç ufak dere kalmış ve çevrede varlığını hala sürdürmektedir. Ancak bu günlerde su kaynağı bereketli su vermeye devam etmiş ve kışla yaz ,için uygun sıcaklığı ayarlamıştır. Bu onların yaşayış şeklidir. Kendi yurttaşları için koruyucu olma halleridir. Ve Helen´e liderlik eden insanlar ve onların istekli takipçileridir. Her zaman için aynı sayıda kadın ve erkeğin bulunmasına dikkat etmişler her zaman hazır savaşçı bulundurmuşlardır. Bugün ise sayıları 20 birdir. Antik Atina gibi bu tarzda ülkelerini ve topraklarını doğru bir şekilde yönetmişler ve aynı şeyi kalan tüm Yunan için yapmışlardır. Tüm Avrupa ve Asya´da ünlenmişler ırklarının güzelliği ve ruhlarının hüneri ve yaşayan insanların kabiliyetler,i onları tanıtmıştır. Eğer bana çocukken anlatılanları unutmamış isem size onların düşmanlarının temeli ve karakteri hakkında bilgi vereceğim. Dostlar hikayelerini kendilerine saklamamalı ve paylaşmalıdır. Hikayenin devamına geçmeden önce sizi uyarmak isterim. Eğer hikayede adı geçen bazı yabancıların yunan isimlerine sahip olduklarını duyarsanız, size bunun sebebini anlatayım; Hikayeyi şiirinde kullanmak isteyen Solon isimlerinin anlamlarını araştırır ve öğrenir ki bunu yazan eski Mısır´lılar bunu kendi dillerine çevirmişlerdir. Solon hikayeyi dilimize çevirirken isimlerin manalarını düzeltir. Benim büyük büyük babam Dropides´te orjinal metin vardı. Bunlar hala bendedir ve tarafımdan dikkatlice çalışılmıştır. Bu nedenle böyle isimler duyarsanız şaşırmayın. Hikaye şu şekilde başlıyor. Daha önce ki konuşmamda tanrılar paylarından bahsetmiştim. Onlar dünyayı farklı genişliklerde parçalara ayırmışlardı. Ve kendileri için tapınaklar ve ilahi kurumlar kurmuşlar. Possesidon, kendi payı olan Atlantis adasını aldığında, fani biz kadından çocuklar almış ve adanın bir yerine yerleştirmiş ki az sonra anlatacağım. Burası denize doğru bakıyormuş l , ancak adanın en orta yerindeymiş burada ovaların en güzeli denebilecek bir ova ve bereket varmış. Ovanın yanında fazla yüksek olmayan bir dağ bulunuyormuş. Bu dağda adanın en ilkel insanları yaşıyormuş. Bunlardan birinin ismi Evanor imiş. Karısının ki ise Levcıppe ve Cletio adında bir kızları varmış. Bu bakire kız evlenme yaşına geldiği sıralarda annesi ve babası ölmüş. Possedıon bu kıza aşık olmuş. Ve onunla görüşmeye başlamış. Toprağı yararak hem denizden hem de karadan kızın yaşadığı dağı çevirmiş. İki karadan üç´te denizden olmak üzere nöbet bölgeleri yapmış bunları adanın tam ortasından aynı uzaklıkta olmak üzere çıta ile çevirmiş. Böylece insanlar bu adaya ulaşabilseler dahi, gemiler ve gezginler ulaşamayacaklarmış. Kendisi bir tanrı olarak adanın merkezinde değişiklikler yapma konusunda güçlükle karşılaşmıyormuş. Toprağın altındaki iki pınar getirmiş, biri sıcak biri soğuk akıyormuş. Kilden bereket alan bu pınarlar toprakta her çeşit yiyeceğin yetişmesini sağlıyormuş. 5 ikiz çocuk getirip adayı 10 parçaya bölmüş. En büyük ilk ikizlere annesinin yaşadığı yeri ve çevresini vermiş. Burası en büyük ve en güzel yermiş. Onu diğerlerinin kralı yapmış. Diğerlerine de prenslikler, emirlerine askerler ve geniş araziler vermiş. Hepsini isimlendirmiş. Büyük olana yani krallık verdiğine Atlas ismini koymuş. Ondan sonra tüm ve okyanus Atlantik adıyla anılmış. Onun kendisinden sonra doğan ikiz kardeşine Heralles´in Pıllar´sın karşısındaki büyük payını vermiş. Burası gades bölgesi denilen yere bakıyormuş. Yunanca Eumellus adını vermiş. Bu kendi dillerince Gaderius demekmiş. İkinci ikizlerin birisine Ampheres diğerine Evaemon ismini takmış. Üçüncü ikizlerin büyüğüne Mneseus küçüğüne ise Autochthon ismini vermiş. Dördüncü ikizlerin büyüğüne Elasıppus, küçüğüne Mestor ismini vermiş. Son olarak beşinci ikizlerin büyüğüne Azaes, küçüğüne ise Dıaprepes ismini vermiş. Onlar ve onların torunları adada yaşayanlar ve açık denizdeki adaları yönetenler olmuşlar. Ve belirtildiği gibi tüm ülke üstünde Pıllars´tan Mısır´a ve Thrrhenıa´ya egemen olmuşlar. Artık Atlas büyük ve saygı değer bir aile sahibidir. Krallık onun elindedir. En büyük oğuldan oğula uzun süredir geçmektedir. O ana kadar hiç bir kralın sahip olmadığı büyüklükte bir zenginliğe ve egemenliğe sahiptir. Bunun tekrar olması olası görünmekte ve ihtiyacı olan her şeyle donatılmış durumdadır. Hem şehir hem ülke çok zengindir. Kurdukları imparatorluğun büyüklüğü sonucu yabancı ülkeler onlara ganimet getirmekte ve zaten de adanın kendi kaynakları onl
Wendigo Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 daha önce açılan atlantis konulu başlıklarda bahsi gecen platon metinlerinin cevirileridir bunlar. ama kaynağın masalsılığını göz önünde bulundurarak okuyunuz[signature][hline]lost in sorrow nights! dark one, be my guide, light my path! follow the energizer tav$ani gizli ninja
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 bak bak yavuklusu olunca nası konuşuyo. ehe.[signature][hline]The problem with America is stupidity. I'm not saying there should be a capital punishment for stupidity, but why don't we just take the safety labels off of everything and let the problem solve itself?
Wendigo Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 ya da ilk iki mesajı yanlışlıkla yavuklusunun accountu ile atmış da olabilir bu kişi ;)=[signature][hline]lost in sorrow nights! dark one, be my guide, light my path! follow the energizer tav$ani gizli ninja
Ardeth Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 13, 2004 da yani benim ekranımda numaralar ile içiçe geçmiş gözüküyor bunu düzeltmenin bir yolu falan varmı yani ilgi çekici ama kör olmadna okumayı tercih ederim worde falan cplesem geçermi acaba bir deneyeyim[signature][hline][b]''Nindyn vel'uss malar xuil phindaren zhal'la lor ulu uk uktan 'udtila naut doera natha phindar. Ka dos l'inya verve wund l' rendan l' rendan mziln l'inyan wund dos.''
EagleEye Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 evet bendede oe şekil sayılar mayılar var arada okunmuyor
_Diablo_Tyrael_ Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 bkz. Atlantis[signature][hline]Daha önce hiç görmediğin aklın sınırlarını yıkacak bir yolculuk için Paranormal sırlara açılan kapı UFO NET
metboy Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 ya şu bozuk yazıları düzeletebilirsen çok iyi olcak okumam lazım :)[signature][hline];;suitfly | icq | msn: [email protected]
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 plato desek ya. veya da eflatun diyelim. platon neden.. :P[signature][hline]The problem with America is stupidity. I'm not saying there should be a capital punishment for stupidity, but why don't we just take the safety labels off of everything and let the problem solve itself?
Shagrath Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 14, 2004 yok abı duseltsede okunmaz kasılmaz o kadar yaa[signature][hline]tavuklar çiçek açmış poğaça nerede madem yuzme bılmıyodun niye çıktın ağaca? 23/7/2004 13:49 GMT +2 de şero demişki İki kedi tanırım birisi Türk Şerafettin biriside Gavur Garfield. [Bu mesaj Shagrath tarafından 14 Eylül 2004 20:51 tarihinde değiştirilmiştir]
Wendigo Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 said: horacegoesskiing, 14 Eylül 2004 18:55 tarihinde demiş ki: plato desek ya. veya da eflatun diyelim. platon neden.. :P space i yanlış yerde vurmuşum oy! horasın diline düşmüşüm vay! alıp başımı nerelere gidem tey![signature][hline]lost in sorrow nights! dark one, be my guide, light my path! follow the energizer tav$ani gizli ninja
BlackRose Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 lol koca iki mesaj metni boyunca hep yanlış yere koymuşsun ama ^_- *!ceza makbuzunu yazmaya başlar*[signature][hline].:. He who fights with monsters should look to himself does not become a monster...When you gaze long into the abyss, the abyss also gazes into you .:. - Friedrich Nietzsche
horacegoesskiing Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 Mesaj tarihi: Eylül 15, 2004 ehu. latincede platon diye geçer ama.. :)[signature][hline]The problem with America is stupidity. I'm not saying there should be a capital punishment for stupidity, but why don't we just take the safety labels off of everything and let the problem solve itself?
Öne çıkan mesajlar