Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Mülksüzler romanı - Ursula K. Lequin


Basibozuk

Öne çıkan mesajlar

Mülküzsüzler alıntılar - 1: "Shevek konuşmayı başka yöne çevirdi ama bu konuda düşünmeyi sürdürdü. Bu üstünlük ve aşşağılık sorunu Urras'ın toplumsal yaşamında önemli bir yer tutuyor olmalıydı. Eğer Kimoe (erkek kişi) kendine saygı duymak için insan ırkının yarısının kendinden aşşağı olduğunu düşünmek zorundaysa, kadınlar kendilerine nasıl saygı duyuyorlardı - onlarda erkekleri mi aşşağı görüyordu? Bütün bunlar cinsel yaşamlarını nasıl etkiliyordu? Odo'nun yazılarından, iki yüz yıl önce Urras'ın temel cinsel kurumlarının "evlilik" (yasal ve ekonomik önlemlerle zorlanan birliktelik) ve "fahişelik" (daha geniş bir kavram, ekonomik usulde çiftleşme) olduğunu okumuştu" sayfa 25

"Eğer yalnızca sayılardan oluşan bir kitap yazılabilseydi, doğru olurdu. haklı olurdu. Sözlerle söylenen hiç bir şey tam doğru çıkmıyordu. Söze dökülen şeyler düzgün durup birbirine uyacağına eğilip bükülüyor, uçup gidiyordu. Ama sözlerin altında, merkezde, kare'nin merkezi gibi, her şey doğru çıkıyordu. Her şey değişebilir, ama hiç bir şey yitirilmezdi. Eğer sayıları görebilirseniz bunu anlayabilirdiniz; dengeyi, şekilleri, dünyanın yapı taşlarını görürdünüz. Ve onlar sağlamdı." sayfa 36

"Erkeklerin çoğunlukla anarşist olmayı öğrenmek zorunda kaldıkları düşünüyorum. Kadınlar öğrenmek zorunda değiller." Vokep başını gaddarca salladı. "Çocukları yüzünden," dedi. "Bebek sahibi olmak onları mülkiyetçi yapıyor. Bırakmıyorlar." İç çekti. "Dokun geç, kardeşim, kural budur. Hiç bir zaman sana sahip olmasına izin verme." sayfa 56

"Acı çekmek bir yanlış anlamadır," "Acı var" dedi Shevek kollarını açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını varsayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiç bir toplum varolmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz.Bir toplum ancak toplumsal acıyı -gereksiz acıyı- dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli, yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen." "Yaşamımızın gerçekliği sevgide, dayanışmada," dedi uzun boylu parlak gözlü bir kız. "İnsan yaşamının gerçek durumu sevgidir." Bedap başını salladı. "Hayır. Shev haklı," dedi. "Sevgi, acının içinden geçme yollarından yalnızca biri, bazen yanılıp ıskalayabilir. Acı hiç bir zaman ıskalamaz. Ama bu yüzden ona dayanma açısından pek seçeneğimiz yok. İstesek de, istemesek de katlanmak zorundayız." Kısa saçlı kız şiddetle başını salladı. "Ama katlanamıyoruz! Yüz kişiden biri, bin kişisenden biri sonuna kadar gidiyor, ta en sonuna kadar. Geri kalanlar mutluluk taklidi yapıyor, ya da duyarsızlaşıyor. Acı çekiyoruz, ama yeterince değil. Bu yüzden boş yere acı çekiyoruz." "Ne yapmamız gerekiyor?" dedi Tirin, "yeterince acı çektiğimizden emin olmak içingünde bir saat kafamızı duvarlara mı vuralım?" Bir başkası, "Bir acı mezhebi oluşturuyorsun," dedi."Bir Odocu'nun amacı olumludur, olumsuz değil. Acı çekmek tehlikeye karşı bedesel bir uyarı dışında, işlevsel değildir. Psikolojik ve toplumsal olarak yalnızca yok edicidir." "Odo'yu acıya -kendisinin ve başkalarının acısına- olağan dışı bir duyarlılıktan başkane harekete geçirdi ki?" diye karşılık verdi Bedap. "Ama karşılıklı yardım ilkesi tamamıyle acıyı önlemek için tasarlandı!" Shevek uzun bacaklarını sarkıtmış, yüzü gergin, sessizce masanın üzerinde oturuyordu. "Birinin öldüğünü gördünüz mü hiç?" diye sordu diğerlerine.Bir çoğu konutlarda ya da gönüllü hastahane görevi sırasında görmüştü. Biri dışında hepsi belli zamanlarda ölülerin gömülmesine yardım etmişlerdi. "Ben Güneydoğu'da kamptayken bir adam vardı- böyle bir şeyi ilk defa görmüştüm. Hava gemisinin motorunda bir bozukluk vardı, kalkarken çakılıp ateş aldı. Adamı çıkardıklarında tümüyle yanmıştı. İki saat kadar yaşadı. Kurtarılamazdı; o kadar uzun yaşaması için, o iki saat için hiç bir neden yoktu. Sahilden uyuşturucu ilaç getirmelerini bekliyorduk. Birkaç kızla beraber onun yanında kaldık, uçağı yükleyen ekipteydik. Hiç doktor yoktu. Orada kalıp onun yanında olmanın dışında hiç bir şey yapamıyordunuz. Şoka girmişti, ama çoğunlukla kendindeydi. Çok acı çekiy
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bence Mülksüzler ve Ekotopya okunması zorunlu iki kitap. Bir çok şeyin aklınızda oturması için, daha da önemlisi beli problemleri çözdükten sonra zihninizi meşgul edecek çok daha önemli başka problemlere ulaşabilmek için olmazsa olmaz iki kitap bence. Kısaca alına ve okuna, ama salt macera romanı okur gibi değil, okuyup üzerine düşünülerek okunması gereken kitaplar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...