Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Şov Dönüşler İptal


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Dönüşe fren, açılıma gaz

HÜKÜMETİN PKK’lıların dönüşüne ara verme kararını Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’a giderken yaptığı açıklamadan öğrendik.
Oysa karar, PKK’lıların dönüş gününün akşamı, MGK toplantısının hemen ardından izlenen görüntüler üzerine alındı diyebiliriz.
Hükümet içi değerlendirmede Erdoğan’ın oluşan tüm görüntülere tepki koyduğunu, ancak en çok PKK’lıların üniformalı oluşu üzerinde durduğunu, bunu kabul edilemez bulduğunu aktarabilirim.
Aynı tepki herkeste vardı, “İyi niyetle, 1999’daki gibi olmasın” diye yola çıkılmış; ama umulan karşılık görülememişti.
İşte o gece, “Böyle olacaksa gelmesinler daha iyi” denildi.

Bu karar hemen açıklanmadı; aksine Erdoğan, ertesi gün Ağrı’da bütün PKK’lıların dönüşünü beklediği yönünde açıklamalarda bulundu.
Çünkü bu arada yeni durum değerlendirmesi yapıldı, temaslarda bulunuldu.
Şunu da ileri sürebilirim ki, daha başında böylesi bir başarısızlığın yaşanmasında özeleştiri mekanizması da işletildi, oklar çoklukla ve doğal olarak koordinasyonu üstlenmiş İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a yöneldi.
Atalay bundan sonraki süreçte daha fazla destek alma, ilgili bakan ve bürokratlarla daha çok istişarede bulunma ihtiyacı içinde olacak gibi.
Örneğin, hâkimlerin sınır kapısına gitmesi, PKK’lıların üniformalı olarak işleme tabi tutulması, “güvenlik” gerekçeli ve özünde birer İçişleri kararı.
Şöyle de ifade edebilirim: “Dönüşte yaşananlar konusunda koordinatör bakan ciddi bir sorun görmemiş olabilir veya öngörü eksikliği yaşadı.”
Bütün olumsuz tabloya rağmen hükümet, yine de açılım ve PKK’lıları dağdan indirip örgütü tasfiyeye zorlama amaçlı her çabayı göstermeyi sürdürecek.
Neler yapılacağı konusunda da bazı ipuçları verebilirim.

Başka nedenlerle de olsa Beşir Atalay ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yakında Erbil’e gidiyorlar, bu ziyaretlere dikkat.
Bu aşamada, hükümetin, Barzani’nin daha etkin tutum alması, daha çok şey yapması için gerekli girişimlerde bulunacağını söylemek yeterli olur sanırım.
Ama buradan hareketle, “PKK ve DTP es geçilecek” sonucu sakın çıkarılmasın.
Tamam; hükümet, “Bugüne kadar izlenen yöntemle sorun çözülmedi; yeni şeyler yapmak lazım” anlayışını koruyor; ama bunun da bir sınırı var.
Bir de hükümetin açılım konusunda atacağı yeni adımlara bakalım. Cezaevlerinde Kürtçe konuşma için, “Türkçe bilmediğini kanıtlamak” gerekiyordu; bunun yerine “beyanı” yeterli sayacak yönetmelikle, özel radyo ve TV’lerde Kürtçe yayının yolunu açan yönetmelik yakında yayınlanıyor.
Bölgedeki arama noktaları sayısı ile askeri hareketlilikte (gidiş gelişler de dahil) batı illeri standardına ulaşılması için daha hızlı hareket edilecek. Taş atan çocuklarla ilgili yasal düzenleme iki hafta içinde TBMM’ye ulaşacak.
Ara başlığa gelince; yani İrtica Eylem Planı’nın serüveni...
Malum karargâhtaki bir subayın ihbar mektubu ve belgenin aslını savcılığa göndermesi üzerine gerçeklerin ortaya çıktığını öğreniyoruz. Başbakan Erdoğan da Pakistan yolunda bunu doğrular yönde konuştu.
Ben de ihbar mektubuyla ilgili bir ayrıntı vermek istiyorum:
Mektupta, belgeyle ilgili haberin medyaya ilk düştüğü gün karargâhta, kelimenin tam anlamı ile bir panik havası yaşandığı iddia ediliyor, bu panikle ilgili detaylara giriliyor; yorumu sizin.
Şükrü KÜÇÜKŞAHİN


Halkın nefretinin gücü

ŞEHİTLİKLERDE kutsal bir sessizlik vardır.
Analar evlatlarının ruhları rahatsız olmasın diye ayak uçlarına basarak yürürler.
Sessiz sedasız... İçlerini çeke çeke ağlarlar...
Gözyaşlarını içlerine akıtarak...
Mezarların başında kimseye duyurmadan dualarını okurlar.
Yavrularını, yolladıkları Tanrı’ya onları cennetine kabul ettiği için şükrederler.
Yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, uyumayıp uyuttuğu evlatlarının mezarını beşikleriymiş gibi uzun uzun okşarlar.
Çiçeklerini sularlar, ayrık otlarını elleriyle temizlerler.
Bu tablo, her şehit mezarında, her gün yaşanır.
Yüreği yanık anaların şehitliklerdeki halleri yürek paralayıcıdır.
* * *
Devlete meydan okurcasına gerilla giysileriyle kahramanlar gibi gelip girdiler ülkeye.
Kurşunladıkları, bombaladıkları, mayınla parçaladıkları güvenlik güçlerine, devlet görevlilerine ve sivil insanlara en ufak bir saygı duymadılar.
Buna rağmen ayaklarına gönderilen mahkemeye kafa tutup serbest kaldılar.
Sonra parti otobüsünün üzerine çıkıp zafer turu attılar.
Büyük mitinglerle karşılanıp alkışlandılar.
Zılgıtlar, halaylar çekildi.
Onurlarına havai fişekler atıldı.
O yüreği yanık analara nispet yapar gibi yaptılar bütün bunları...
Onlar bu saygısızlığı yaptı da peki buna karşı hükümet ne yaptı?
Gıkını çıkarmadan bu onur kırıcı tabloyu seyretti.
“Bu olmaz... Bu kabul edilemez... Bu gelişler geliş değil... Edebe, adaba, birliğe, bütünlüğe, insanlığa, sevgiye, saygıya sığmaz” diyenler oldu.
Hepsi hükümet ve yandaşları tarafından “Vay, barışa, kanın durdurulmasına karşı çıkıyorlar” diye suçlandılar.
Sokaklara çıkıp “Vicdanımız kanıyor” diye feryat edenler “Süreci provoke ediyorlar” diye suçlandı.
* * *
Ama baktılar ki tepkiler bir anda tüm ülkeye yayıldı.
Milyonlarca vicdan kanamaya başladı.
Baktılar ki halkın öfkesi nefrete dönüşüyor.
Baktılar ki oyları hızla eriyor.
O zaman pabucun pahalı olduğunu anladılar.
Hemen oturup “dönüşleri” erteleme kararı almak zorunda kaldılar.
Hükümet, bu süreci çok kötü yönetti.
Çabucak zafer kazanma açıkgözlülükleri geri tepti.
Batı’dan aldıkları aferinler, halkın yükselen nefretinin içinde boğulup kaldı.
Oysa dünyadaki ve bölgedeki konjonktür PKK’yı bir akrep gibi ateş çemberinin içine hapsetmişti.
Önündeki tek yol terörü bırakıp tasfiye olmayı kabul etmekti.
AKP iktidarı bunu anlayamadı.
Süreci, siyasi zafere dönüştürmek hevesine kapılıp berbat etti.

İngiltere Büyükelçisi David Reddaway IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) terörünün bitirilmesini şöyle anlatıyor:
“IRA bizi korkutamayacağını, yenemeyeceğini fark etti. Biz de onlara fikirlerini gerçekleştirebilecek bir ortam sunduk.
Silahlarını teslim ettiler.
Af çıkarılmadı, cezaları indirildi.”
IRA gerillalarının meydan okuyarak gelmelerine izin verilmedi. İngiliz devletine kafa tutarak ifade vermeleri söz konusu bile olmadı.
Onlara otobüsler üzerinde zafer turları attırılmadı. Onurlarına havai fişekler patlatılmadı.
Geldiler, silahlarını teslim ettiler ve teslim oldular.
Cezalarını çekip serbest kaldılar.
Bizde olduğu gibi milyonlarca İngiliz’in vicdanı kanamadı.
Onların devleti bunlara izin vermedi.
Tufan TÜRENÇ



Eh, hükümet günlerdir söylediğimiz hatasını gördü, olması gereken oldu.

Barış isteyen terörist zafer kutlamasıyla gelmez.
Herkes haddini bilmeli.
Mesaj tarihi:
Onlar vatanseverlik, milliyetçilik bilmiyorlar sanırım. Varsa yoksa hacı hocacılık, ümmetçilik..ha birde abileri gördükleri batıya yaranma onlardan aferin alma isteği.
Mesaj tarihi:
Gecikme PKK’ya yarıyor!


PAZAR günü yaklaşık 300 otomobilden oluşan bir konvoy, hükümetin “Kürt-demokratik açılımını” protesto etti.
Demokratik bir ülkede normal karşılanması gereken bir eylem!
Karşı çıktıkları şeyin “daha fazla demokrasi” mi, yoksa hükümetin ne olduğu bilinmeyen “Kürt açılımı” mı olduğunu tahmin etmek de zor değil.
Sorun en temelinde hükümetin ikircikli tutumundan kaynaklanıyor.
“Ne pahasına olursa olsun sonuna kadar gideceklerini” söyledikleri bir açılım sözünü ortaya attılar ve şimdi kayıplar.
Ortaya elle tutulur bir proje hâlâ koyamadıkları için de bütün tartışma DTP ve PKK’dan kaynaklanan talepler üzerinden yürüyor ve buna geniş kitlelerin tepki göstermesinde de bu nedenle şaşılacak bir durum yok.
Hükümet başka birçok iş gibi bu sorunu da iyi yönetmeyi başaramadı.
Bir gün “Ne pahasına olursa olsun sonuna kadar gideriz” diyenler, ertesi gün kolayca “Kafamızı kızdırmayın hiçbir şey yapmayız” noktasına gelebiliyorlar.
Çok ciddi bir ayrılıkçı terör saldırısı içinde yıllardır yaşıyoruz.
Ayrılıkçı fikirler, terör bittiğinde de yaşamaya devam edecek. Bugün birçok ülke aynı şeyi yaşıyor, ayrılıkçı fikirler meclislerde temsil edilebiliyor, ama kimse silaha sarılmıyor.
Elinde silah ve terörle bir yere varabileceğini sananlar gelişen demokratik ortamda giderek marjinalleşiyorlar, etkilerini kaybediyorlar.
Hiç kuşkusuz bizim ülkemizde de işin sonunda varacağı nokta burası olacak.
Ama önce hükümetin eteğindeki taşı ortaya dökmesi gerek.
Bunda gecikilmesi sadece PKK’nın işine yarıyor.

Mehmet Y. Yılmaz


http://forum.paticik.com/read.php?13,4370136,page=17#msg-4373045

sg-1 said:

bu olanları bir fantezi, bir tiyatro, bir oyun olarak görüyorum.

hükümetin elini atıp çözüme ulaştırabildiği bir konu yok henüz, hepsi eline yüzüne bulaşmış vaziyette.

kaldı ki bu gelenler ilk barış(!) grupları da değil, zamanında da geldiler, ne değişti?
kaldı ki gelseler ne olur, hepsi göz boyama, ortada silah bırakan bir örgüt yok, hala orada duruyor pkk.
gelenler de kadın çoluk çocuk.


bu işin sonu teslimiyettir.

teröriste teslimiyet.

Çok büyük hayal kırıklığına uğrayacaksınız tahminimce,
ama umarım sadece hayalleriniz kırılır.


Tam bir hafta önce yazmışım, açıkçası konunun bu kadar çabuk fiyaskoyla neticeleneceğini bilmiyordum. Tahminimden daha kısa sürdü.
Mesaj tarihi:
Kuzey Irak’tan PKK’lıların gelişini değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, “Terör bu sene artık bitmeli. Herkes efendice gelir, ailesine kavuşur. Dağdaki insan silahı bırakacak ki normalleşme olsun“ dedi.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25014694/



Alkışlar,

sözümüze geldiler.
Mesaj tarihi:
Abi yemişim demokrasisini affını böyle iş mi olur adam bildiğin terörist hadi artık devlete kafa tutmasını geçtim can alıyor bu adam ve sen o adama utanmasan makam otosu tahsis edeceksin zafer turu atsın diye.

DTP de dağdaki teröristten çok mu farklı. Al sana takım elbiseli teröristler topluluğu başka bir şey değil o parti benim gözümde.

edit: ters olmuş sir haklısın
Mesaj tarihi:
Siz onu gecin de yine ise sureyyacim oldu.
Baktilar PKK olayini bastiramiyorlar, gurultu yavas yavas yukseliyor, hemen irtica belgesinin aslini saldilar piyasaya, gundem degisiverdi.
×
×
  • Yeni Oluştur...