throne_eins_meister Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Başbakanlık'ta yeni akreditasyon uygulamasına geçildi ancak Başbakanlık uzun yıllardır Başbakanlık'ı takip eden bazı muhabirlerin akreditasyonunu uygun bulmadı, kart vermedi. Hürriyet gazetesi muhabirleri Turan Yılmaz ve Hasan Tüfekçi, Milliyet gazetesi muhabiri Abdullah Karakuş, Akşam gazetesi muhabiri Ali Ekber Ertürk ve Evrensel gazetesi muhabiri Sultan Özer'in akreditasyonu Başbakanlık tarafından uygun bulunmadı. Bu gazetecilere Başbakanlık kart vermedi. Yeni uygulamaya göre akreditasyon kartı olmayan gazetecilerin Başbakan Erdoğan'ın programlarını takip etmelerine izin verilmeyecek. Yani Başbakan Erdoğan'ın tüm programlarını sadece Başbakanlık'ın akredistayonunu uygun bularak , kart verdiği gazeteciler takip edebilecek. ( CNN Türk ) ------------- Başbakan'a yakın medyanın yıllardır askerin basına akreditasyon uygulamasına saldırdığını biliyoruz, hatırlıyoruz. Bakalım malum "özgürlükçü" medyadan ses çıkacak mı?
necmi Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 ne medyasından bahsediyosunuz safsatadan başka bişey değil
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Bu topik de bayağı bi güme gitmiş. democrat rte unlimited
Giovanni Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 ne kadar geri bir ulkeyiz yarabbim ya daha hala bu kadar basit ozgurlukleri tartisiyoruz
Rock Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 sg-1 said: Bu topik de bayağı bi güme gitmiş. democrat rte unlimited Yeni birşey söylemediği içindir.
Giovanni Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 En buyuk sorunumuz tepkisiz bir toplum olmamiz. Boyle bir sacmalik hangi cagdas devlette mumkun ?
odiflame Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 rte demokrasissini şakşaklayanların ülkesinde mümkün.
sir Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 bu çocuk da kimden öğreniyo böyle akreditasyon makreditasyon falan canım, ckckck..boynuz kulağı geçiyo valla.
Rock Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Giovanni said: En buyuk sorunumuz tepkisiz bir toplum olmamiz. Boyle bir sacmalik hangi cagdas devlette mumkun ? Problemin temeli bu zaten. Hernekedar cumhuriyet, laik, falan, filan olsak ta çağdaş bir sisteme sahip olamadığımız için bunların pek bir anlamı kalmıyor.
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 başbakanlığın geçmiş dönemde kimlere nasıl akreditasyon uyguladığını bulup getirene (eski parayla) yuz bin lira veriyorum. ve ayrıca, ne olursa olsun, sui misal emsal olmaz
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı Başbakanlık muhabirlerinin akreditasyonlarının iptal edilmesiyle ilgili olarak "Muhabirler yalan yanlış haber yapıyorsa akreditasyonları iptal edilebilir. O medya organı veya grubu bir başkasını göndersin. Yalan yanlış haber yapanlarla biz yola devam etmeyiz. Bizim ölçümüz o. Yalan yanlış haber yapmayacak" dedi. Başbakan Erdoğan, AKP Kadın Kolları Başkanlığı tarafından Bilkent Otel'de düzenlenen "Uluslararası İş'te Kadın Kongresi"ne katıldı. Toplantıya Başbakanlık akreditasyon kartı iptal edilen Milliyet Gazetesi muhabiri Abdullah Karakuş gazetesi adına izlemek için geldi. Ancak Karakuş, toplantıya alınmadı. http://arsiv.sabah.com.tr/2008/11/27//haber,3750FCE8A10F44679044BA6C6CAF9074.html Başbakanın kriteri de güzelmiş. Artık kafasına göre gazetecilere "sen yanlış, sen doğru" deyip haber yaptırıp yaptırmama özgürlüğüne de sahip oluyor böylelikle.
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Tayyibin doğrularını yazacaksan ayarlarız bişeyler.
Laurelin Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 asker yapar ulusal guvenlik var, sonucta ucaga filan degil basbaya kislalara askeri tesislere girip cikiyor akreditasyon alan gazetecilerki dunyada bunu yapmiyan ordu yok bunu secilmis basbakan yaparsa komik oluyor sizin asker yapiyor ordan gordu AHAHAHA cikisinzida ayri bir komik git bakalim dunyanin herhangi bir ulkesinde ben gazeteciyim diyip herhangi bir askeri tesise girmeye calis ne geliyor basina daha 3-4 ay once yunanistanda askeri havaalanindan kalkan ucakalrin resmini ceken 3 salak japon turisti yakapaca tiktilar iceri bilgi sahibi olmadan fikri sahibi olmak cok guzel birsey ama
Warchief Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 "Person Non Grata" Uluslararası Hukukta ki Ülke Temsilcisine uygulanacak müeyyidedir. Benim söylediğim "Paticik Forumları çok güzel çok Eğlenceli Ama daha iyi olabilirdi" lafını kalkıp "Paticik Forumları daha iyi olabilirdi" şeklinde ifade eden gazeteciye "Doğruları ifade etmiyor dolayısıyle o kişiyi yanımda istemiyorum" dersem haksız mıyım? Hoş 5 6 gazete aynı fırından cıkıyor onlar bile aynı haberi farklı farklı yazabılıyor... Kendi kendileriyle çelişen gazeteler ve onların sözümona yalancı organları. Basın özgürlüğü bu demek değildir. Doğru olana Sadece bilgi aktarana kimsenin lafı yok. Bari bilgiyi ver yorumunu sonra yap. Ama bizim gazetecilerimiz direk yorumla giriyorlar habere. Olur olmadık şeyler anlıyor sonra okuyan dinleyen gören duyan... Yerindedir.Hak edene hakkını vermek Hak görevidir.
Ancalagan Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Viktor said: asker yapar ulusal guvenlik var, sonucta ucaga filan degil basbaya kislalara askeri tesislere girip cikiyor akreditasyon alan gazetecilerki dunyada bunu yapmiyan ordu yok bunu secilmis basbakan yaparsa komik oluyor sizin asker yapiyor ordan gordu AHAHAHA cikisinzida ayri bir komik git bakalim dunyanin herhangi bir ulkesinde ben gazeteciyim diyip herhangi bir askeri tesise girmeye calis ne geliyor basina daha 3-4 ay once yunanistanda askeri havaalanindan kalkan ucakalrin resmini ceken 3 salak japon turisti yakapaca tiktilar iceri bilgi sahibi olmadan fikri sahibi olmak cok guzel birsey ama dediklerine katılıyorum dostum fakat eğer başbakan bu hareketini Muhalif yazılar yazılmasın diye yapıyorsaki BÜYÜK ihtimal ondan yapıyor. Bu iyi bir hareket değil insanlarda genelde buna tepkili.Yoksa o gazetecilerin sicillerinde sorun varsa sonuna kadar haklısın evet
-007- Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2008 sg-1 said: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Muhabirler yalan yanlış haber yapıyorsa akreditasyonları iptal edilebilir. ..." dedi. "Yasalsa onu da yaparız bunu da yaparız". Al işte. AKP'nin ve savunucularının olayı lol. Kendilerini haklı çıkarmak için hep aynı çaresiz mantıkta hareket ederler.
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 29, 2008 Mesaj tarihi: Kasım 29, 2008 Türk demokrasisinin utanç fotoğrafı Dünkü Milliyet’in 16’ncı sayfasında yayımlanan bir fotoğraf, Bilkent Oteli'nin lobisinde Başbakanlık görevlileri tarafından kapıdan içeri girmesine izin verilmeyen bir muhabirin çaresizliğini belgeliyordu. AKP Kadın Kurultayı’nı izlemek üzere Bilkent Oteli’ne giden, ancak içeri alınmayan gazeteci, Milliyet’in Başbakanlık muhabiri Abdullah Karakuş’tur. Hatalı bir haber yazdığı iddiasıyla akreditasyonu iptal edilen Karakuş’un, yalnızca Başbakanlık binasına değil, Başbakan’ın bulunduğu hiçbir mekâna alınmayacağı ortaya çıkmıştır. Karakuş, akreditasyon iptaline yol açan haberde hatası olmadığını belgesiyle kanıtlamasına karşılık durum değişmemiştir. Kaldı ki, hata da yapabilir; ama bu keyfi bir şekilde akreditasyonunun iptal edilmesine haklılık kazandırmaz. Abdullah Karakuş, yaklaşık 15 yıldır Milliyet’te muhabirlik yapıyor. O, bilerek hata yapacak gazetecilerden değildir. Milliyet’in genel yayın yönetmeni olarak benim kendisine güvenim tam. MUHABİRLERLE UĞRAŞAN BİR BAŞBAKAN Meselenin düşündürücü yanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıdan çıkarken gazetecilere yaptığı açıklamada, “Yalan yanlış haber yapanların akreditasyonu iptal edilir. Biz onlarla yola devam etmeyiz” diyerek, Karakuş’a reva görülen uygulamayı savunabilmiş olması. Koskoca Başbakan’ın kendini içine koyduğu durumu görüyor musunuz? Başbakan, yalnızca eleştiri hakkından feragat etmeyen medya grupları, onların sahipleri, kendisini eleştiren köşe yazarları ve gazete yöneticileri ile değil, muhabirlerle de uğraşıyor. Bir muhabiri “yalancılıkla” suçlayan Erdoğan, Başbakanlık’ın uçağına, hakaretten, iftira atmaktan mahkûm olmuş kişileri davet etmekte, anti Semitizm yapan, köktendinci gazetecileri yanına oturtmakta beis görmüyor. Bu arada, Abdullah Karakuş için kullandığı “yalancı” sözünü Başbakan’a iade ediyorum. BÖYLESİ ASKERİ YÖNETİM DÖNEMİNDE OLURDU Milliyet’te dün yayımlanan fotoğraf, 2008 yılında Türk demokrasisinin utanç fotoğrafıdır. Bu fotoğraf, siyasal iktidarın bir gazetecinin görev yapmasını, mesleğini icra etmesini engellerken suçüstü yakalanmasının da belgesidir. Ve bu fotoğraf, keyfiliğin hâkim olduğu, otoritenin mutlak bir liderde toplandığı istibdat yönetimlerinin, Saddam türü rejimlerin fotoğrafıdır; AB’ye tam üyelik sürecinde yol alan bir ülkenin değil... 12 Eylül döneminde askeri yönetim altında üç yıl muhabirlik yapmış bir gazeteciyim. O dönemde, sıkıyönetim komutanlarının ya da maiyetlerindeki subayların bu tür keyfi uygulamalarına muhatap olduğumuzun örnekleri çoktu. Ama adı üstünde askeri idareydi ve komutanlar demokratlık iddiasında değillerdi. Ama arada bir fark var. O zaman hiç olmazsa komutanların taahhütleri çerçevesinde demokrasiye dönüleceği konusunda umutlar besliyorduk. Bugün ise AKP’li seçilmişlerin yönetimi altında demokrasiden uzaklaşmanın iç karartıcı ruh halini yaşıyoruz. BATI’DAKİ ERDOĞAN ALGISI DEĞİŞİYOR Peki demokrasiden uzaklaşıp nereye yöneliyoruz? Muhabirimize yapılan bu uygulamanın, dünyaca ünlü Economist’in dünkü sayısında Erdoğan’ı “otokrat” (müstebit) olarak ilan etmesi ile aynı zamana denk gelmesi hiç şaşırtıcı değil. Hafta başında da dünyanın en saygın gazetelerinden The New York Times’ın, benzer bir şekilde ülkedeki liberallerin AKP hükümetinden desteklerini çektiklerini anlattığı yazısı, Erdoğan’ın reformcu kişiliğinin sona erdiği tartışmasını konu alıyordu. ABD’nin bir başka etkili yayın organı olan Newsweek dergisinde kısa bir süre önce Erdoğan’ın “Putinleşmeye” başladığını ve muhalefeti ortadan kaldırmaya çalıştığını anlatan bir yazının çıktığı hatırlardadır. Batı basınında bu doğrultudaki örnekler son dönemde süratle artıyor. Bu haber ve yorumların büyük bölümü, Erdoğan’ı demokrasiden uzaklaşan, otoriter eğilimleri baskın çıkan bir lider olarak tasvir ediyor. Bu algı değişikliğiyle birlikte, Erdoğan artık Batı dünyasında Türkiye’yi AB’ye değil, otoriter bir rejime sürükleyen, demokratlığı sorgulanan bir lider olarak görülüyor. * * * Yukarıdaki fotoğrafı kesip saklayın. Bu fotoğraf gelecekte Türkiye’de demokrasi tarihi yazıldığında, Erdoğan dönemini anlatmak için başvurulan en önemli referanslardan biri olacaktır.Sedat Ergin çakma demokratlarımıza sevgilerle...
Öne çıkan mesajlar