Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

başkent üni.


sdeceokuyangenç

Öne çıkan mesajlar

diş hekimliii düşünüorm ama öncelikle ben normalde istanbulda oturuorm aileden uzak olsun istiorm o yüzden düşündüm...buranın ortamı nası ? sosyal hayat fln filan =p

yeditepe diş mi başkent diş mi die düşünüorm...


başkente gidersem farklı şehir olma avantajı birazda fiyat avantajım war..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yeditepe diş için türkiye'nin en iyi diş hekimliği bölümlerinden biri hatta en iyisi diye duymuştum.

Başkent'de okuyacaksan evinin yeri ve arabanın olması çok önemli.

Ankara'nın en iyi ikinci özel üniversitesidir başkent. Ama yinede kampüsü, ortamı yeditepe'nin yarısı kadar bile değildir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hazırlık kampüste. Diş Hekimliği Fakültesi de var kampüs içinde. Benim bildiğim en köşedeydi. Ancak orası kullanılıyor mu bilmiyorum. :)

Ortam ise aslında çok kötü değil. İyi bir arkadaş grubu bulursan okulda gayet rahat eğlenirsin. Ancak herşeyin Haberal'ın tekelinde olması kötü. İçtiğimiz ayran, su, yediğimiz yemekler, yoğurt vs herşey onun tekelinde. Bir arkadaşın söylediğine göre zamanında Burger King ve Mc Donalds teklif yollamış okul içerisinde bir yere açılabilmek için. Ancak Haberal reddetmiş. Genelde zaten bu tür şeylere karşı olduğu belli. Örneğin bahar şenlikleri de yeterince önem verilmediğinden çok sönük geçiyor. Yalnız şunu söyleyebilirim. Başka bölümlerde okuyan arkadaşlarım da ben de başkentin eğitiminden memnunuz. İşlerini ciddiye alıyorlar. Hocalar gayet kaliteli insanlar. Bunun haricinde arabanın olması bir arkadaşın dediği gibi büyük avantaj.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ha bir de yurt falan demişsin. Onunla ilgili de birkaç şey yazıyım. Bir arkadaşım ilk senesinde yurtta kaldığını söylemişti. Ancak okulun yurdu hiç iyi değil demişti. Ancak sebebini sormadım. :) Genelde şehir dışından gelenler Cebeci'den ev tutuyorlar. Okulun otobüs seferleri oldukça fazla ve güzel olduğundan dolayı da hiç sorun yaşamıyorlar. Ayrıca Cebeci'deki evlerin kiraları da gayet makul.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 hafta sonra ...
  • 3 hafta sonra ...
Başkent?! Orada okudum "ne yazık ki".. Dersaneden farklı olmayan, kampüsünün küçüklüğü nedeniyle bizim elemanlar arasında 2 oda 1 salon üni diye tabi ettiğimiz bi üniversite(msi)...

Başkent şu şekilde özetlenebilir:
- Hazırlık atlama sınavı vardır. Genelde "atlayamaman" için tasarlanmış bu sınav hayli kazıktır. (Niye? Bir sene fazla oku da Haberal Amca daha çok kazansın diye..)
- Hazırlıkta okuyosun diyelim.. Nedir olay? Sana ingilizce öğretirler, sonra bölüm 1. sınıfına geçersin. Yoooo! Hazırlıkta sınıfta bırakma durumu Başkent için gayet makul bir olaydır. (Peki neden? Eh, bir sene fazla okuyup Haberal Amcaya ekstra para kazandırsan fena mı olur? =)
- Azimle çalıştın, yılmadın ve bölüme geçtin diyelim.. Bölümde ilk yıl en çok kredisi olan ders yine İngilizcedir. Eğer F alırsan okulun otomatik olarak yarım dönem uzar.. (Neden söylüyorum? Çünkü hep böyle oluyo nedense?! Misal, hazırlık sınavını atlamışım, ingilizcem gayet iyi.. Ama sen git ilk yıl güz dönemi ingilizceden F al.. Sonra ne oldu? Hep A geldi.. Ben ingilizceyi yarım dönem unutmuş olamayacağıma göre? Hadi unuttum diyelim, öğrenim hayatı sonunda bizim bölümü 1. bitirmiş arkadaş (3,99 ortalama ile) bile ingilizceden C'yi zor tutturduysa... Düşün sen bi..)
- Süpersin! İngilizceyi dert etmedin, okuma aşkıyla devam ettin.. Sıra geldi Hukuk derslerine. Şöyle ki; okulun hukuk prof'ları hakikaten kariyer sahibi insanlar. (Turgut Akıntürk falan vardı benim zamanımda)Bu vatandaşlar hukuk olayını yemiş yutmuş, öte yandan yaşlarının verdiği tecrübe ile "öğretmen olma" olayını aşmışlardır. Kariyer dediğin bu olsa gerek di mi? Yanılıyosun. Evet, bu adamların hukuk olayını yemiş yutmuş oldukları doğru ama, o zamanki TBF'de 142 kişilik anfideki sadece 12 öğrencinin hukuktan sınıfı geçebildiğini düşünürsen.. Hata öğrencide mi, öğretemeyen öğretmende mi, yoksa "bırakın sınıfta" diyen yönetimde mi? =)
- Peki ya, bölüm öğretim elemanları? Misal, bize bir ekonomi örtmeni(msi) gelmişti. Daha ilk ders (lütfen yazıldığı gibi okuyun) dedi ki "Merhaba arkadaşlar. Ben bla bla.. Nev Yorkta master yaptım ekonomi üzerine. Bu dönem birlikte görücez konuları.." Amerikalarda master yapıp da ingilizceden bihaber bi örtmenin dersinden, sınavlar ingilizceyken, nasıl geçersiniz? Yanıt: Örtmen sizin cevap verirken kullandığınız ingilizceyi anlamıyorsa yanıtı cart diye çizer sıfırı basar, geçemezsiniz. Haa, gider önce bölüm başkanına sonra dekanlığa şikayet edersiniz "sınıfça".. Ne olur? Derler ki "yapacak bişey yok, biz onunla sözleşme imzaladık. O zaman sözleşmesi bitince yenilemeyiz.." Dersiniz ki, "onun sözleşmesi bittiğinde biz dersten F almış olucaz.." Derler ki "yaz okulu var çocuklar, endişe ettiğiniz şeye bakın." Yaşanmış olaydır. G.tümüzle güldük cevaba, sonra yaz okuluna gittik!
- Özel okul bu, yaz okullarında dersler daha kolay olur, sonuçta geçersin... I ıh.. Yaz okulunda da dersten çakma oranı %30-40.. Bir sonraki yaz okulu için avuçlarını oğuşturmaya başlasın diye Haberal Amca..
- Bizzat yaşanmış olaydır: lo-noise bilmem ne dersi örtmeninin odasındadır bizzat. Yaz okulu için konuşmaya gitmiştir. (neleri çalışayım vs. soruları için..) o sırada bi öğrenci daha gelir. Der ki örtmene "hocam biz babamla Rusya'da fabrika açıyoruz. Aile şirketi olduğu için benim başında durmam gerek. O yüzden yaz okulunda dersinize kaydoldum ama gelemicem. Bişe yapabilir miyiz?" Örtmen der ki "olm sorun ettiğin şeye bak. Bi kasa vodka gönder sen, hallederiz." Sonuç: Çocuk hakikaten yaz okulu boyunca derse 1 kez bile gelmez. Yaz okulu sonuçları şu şekildedir: Yaz boyunca Rusya'da olan eleman: C+... Aynı yaz okulu aynı sınıfta hiç devamsızlık yapmayan lo-noise: F! Vay anasını di mi sayın seyirciler? Babamızın fabrikası vardı da biz mi söylemedik di mi?
- Yine yaşanmış bir olaydır: Mezuniyet tezi teslim edilecektir. Ancak teslim gününden önceki hafta tez danışmana teslim edilmesi için götürülmüş ancak danışman "izinde" olduğu için verilememiştir. Danışmanın dönüş günü, tezin son teslim tarihidir.. O gün lo-noise inanılmaz şekilde hastadır. Tansiyon falan mağma tabakasında gezmektedir. Lo-noise ne yapar? Yaz okulu koordinatörü gıcık karıya telefon açar der ki, "hocam böyle böyle, ayağa kalkacak durumda değilim. Bizimkiler tatilde, o yüzden tezi gönderemiyorum.. Bitmiş kopyasını size mail atsam, basılı halini de hiç değilse yarın getirsem?" Gıcık insan(ımsı) der ki: "olmaz. ya bugün getireceksin, ya da tez'den kalacaksın!" Bu arada lo-noise okuldaki 7,5. dönemini geçirmektedir. Yani tezden kalmak demek okuldan atılmak demek, yani affı beklemek demektir. Tabi lo-noise bunu kadına anlatır ama kadın anlamaz! Sonuç: lo-noise arabaya biner. Gözler flu görüyor halde okula kadar gider. Dönüşte arabayı tretuvara çıkarır, arabadan bile inemez. Hastaneye götürür serum takarlar.. (Taksi mi dedi biri? Evden okula taksiyle gitmek kaç para biliyo musun sen?)
- Eğitim? Şöyle ki, ticaretle ilgili bölümlerden birinde okudum. Ve 7,5 yıl sonunda elimizdeki diplomayla imkanımız varsa kendi şirketimizi kurabilmemiz üzerine eğitim gördük. Peki bir şirket kurmanın prosedürünü biliyo muyum? Evet.. Kendi çabalarımla öğrendim. Ders müfredatında yoktu onca sene. Araştırın soruşturun... Yalan değil..!
- Burs? Burssuz okudum ben. Ama burslu giren arkadaşlarım da bir Başkentli olarak "tabii ki" bursunu kaybetti. Neden? Burs alabilmen için 3,90 ortalama getirmen gerek. Eh, o kadar ortalama yapan yok, olan da uyanıp hemen yatay/dikey/çapraz geçiş yapıp kaçıyo üni'den..

Tüm bunlar acayip olumsuz düşünceler. Paylaşmayan Başkentliler de vardır mutlaka. Ama kesinlikle yalan değil. Hani belki dersiniz ki, bunlar büyük suçlamalar vs.. O zaman, araştırın soruşturun. Diploma törenlerinde aynı yıl girişli olan bölüm arkadaşları 40'ar kişi mi mezun olabilmiş yoksa 7'şer kişi mi (diğerleri okulu uzatmıştır kesin =), okuldaki ortalama öğretim üyelerinin banka hesaplarında ne kadar döviz birikmiş (babam bankacı. onun bilgisayarına geçip kimi "ortalama" örtmenlerin bankadaki hesap dökümlerini bizzat gördüm, çüş dedim, soğuk su içtim..), veya siz en iyisi okulun hukuk danışmanlarını arayın. Bayan avukatları var üniversitenin.. Sorun onlara: Kaç öğrenci okula dava açmış, kaçını kaybetmişler...

Sonsöz: Başkent Üniversite(msi)si, şöyle bir öğretim prosedürü yürütür: İki dönem üst üste 2,0 ortalama altına düşerseniz "repeat", 4 dönem üst üste 2,0 ortalama altına düşerseniz "Dismiss" olur, yani okuldan atılırsınız. Halbuki YÖK der ki; "bir öğrenci 7 dönem üst üste başarısız olursa okulla ilişkisi kesilir".. Başkent benim bildiğim en az 50-60 öğrenciyi bu şekilde okuldan atmış, bu öğrencilerin herbiri okula dava açmış ve kazanmış... Üni bu kararı temyiz etmiş... Üst mahkeme tekrar öğrenci "lehine" karar vermiş... Üni bu kararı tekrar temyiz etmiş.. Son karar mercii (temyiz edilemez karar) yine öğrenci "lehine" karar vermiştir. Bu şekilde sonuçlanan birisi kendi davam olmak üzere yaklaşık 30 dava biliyorum. Sonuç: Bugün gidin Başkent'e sayın, kaç öğrenci geçtiğimiz dönem Dismiss olmuş =) Başkent YÖK'ün kararlarını sallıyo muymuş?

Ankara'da iki sorun var: Birisi Sadrazam İ. Melih Gökçek Hazretleri, diğeri Dalkavuk İ. Mehmet Haberal Hazretleri..

Başkent mi? Delisin! =)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...