Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kavrama noktası


Alcadras

Öne çıkan mesajlar

Alcadras selam,

2005ten beri S40 1.6 dizel kullanıcısıyım, ailedeki diğer araba ve eski arabama göre kullanımı gayet kolay bir araç. Özellikle 307 kullanan kardeşimin en çok kıskandığı özellikleri rahat debriyajı ile direksiyonu.

Şimdi arkadaşlar "kaldır kavramayı bul" falan demişler. 1.6 dizelde "tooork torrk, durmam yerimde ulaan" felsefesiyle hareket ettiği için bunu deneme. Çünkü bir çok aracın aksine sen kavramayı bulduğun an o silkinip yürümeye başlar. Stop ettirmek de gerçekten zordur, aralık geniş olduğu için rahattır. 307'yi kullanırken benim anam ağlıyor mesela (anam zaten 307 aldırdığına bin pişman, o yüzden de ağlıyor ya neyse). Neden dersen debriyajı benim arabama göre hem çok yukarda hem de kavrama noktası çok kısa bir arada, kaçırıp cart diye stop ettirebiliyorsun.

Konuyu toparlayıp geri dönelim. Sen arabayı hemen stop ettirebiliyorsan ve ehliyetin yoksa, tecrübesiz olduğunu varsayıyorum. Bu durumda acele edip ayağını çok hızlı kaldırıyorsun, bu sebeple de araba "Noluyor yahu, bir gaz vereydin" tepkisiyle stop ediyor.

Tavsiyem: Arabayı boş bir yere götür. İlk başta, gazla oynamadan sadece debriyajı hafifçe kaldırarak arabanın tepkisine bak. Ayağını cart diye çekme, kademeli olarak yavaşça kaldır. Kısa bir süre sonra motor biraz titreyecek ve sonra araba ileri hareketlenecek.

Buna alıştıktan sonra, bu noktaya gelirken hafif gaz vermeyi dene. Fazla gaz verirsen ya araba boşa böğürüp motoru yorar, ya da bir anda "Hölölölö" diye fırlar. Sert hareketlere girmeden iki pedalı da ayarlamaya çalış.

Araba kullanmayı 91 model Renault Broadway'de öğrenmiş biri olarak çok çok şanslı olduğunu söylemeden geçemiyorum. Nerede o eskiii direksiyonu dönmeyen Şahinler, debriyajına iki kişi bastığımız jikleli Broadwayler... Aaah ahh.

Son olarak not düşeyim. Dizel aracın motoru soğukken biraz isteksizdir, yokuş yukarı kalkışlarda özellikle klima açıkken zorlanırsın, biraz daha gaza asıl. Asıl derken tabi çok gaz çılgını olma, araba "Tork oğlu torkum ben" diye dellenirken patinaj delisi olur, sen de yokuşta lastik yaktığınla kalırsın. Yaz sıcağında klima tam gaz açık ve araba dolu-motor soğukken, Fulya yokuşlarında mahsur kaldığımı bilirim, öyle olursa da çekiyorsun el frenini, araba öne kıpırdayana kadar da indirmiyorsun.

İyi ehliyetler, aklı başında kullan, ne kendi canını ne başkasını tehlikeye atma. Zaten göreceksin etrafta yeterince deli var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cafein said:

...
Araba kullanmayı 91 model Renault Broadway'de öğrenmiş biri olarak çok çok şanslı olduğunu söylemeden geçemiyorum. Nerede o eskiii direksiyonu dönmeyen Şahinler, debriyajına iki kişi bastığımız jikleli Broadwayler... Aaah ahh...
...

Bizde Hala var =) 96 spring, kamyon direksiyonu gibi =)
bi de 76 toros var =)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Alcadras said:
Saolun yorumlar için.

@Cafein,
Teşekkürler uzun yazın için. Ehliyetim yok daha. Alıcam inşallah bu ay. Düz yolda pek stop ettirmiyorum arabayı, alışacaz artık.


Alışırsın alışırsın. Düz yolda sorun yoksa, yokuşlarda da biraz daha alışkanlığa ve gaz vermene bakar. Sorun yaşayacağın yer ciddi dik yokuşlarda motor soğuk ve araba dolu/klima açık gibi kendine gelmemiş dizelin kasacağı yerlerdir. Bu durumda da daha çok gaz verip yola tutundurabilir veya patinajla coşmamak için gaz verip ayağı hafif kaldırıp gaz verip ayağı hafif kaldırıp "vööö vööö vöö" (efekte gel) şeklinde kademeli gazla gidebilirsin. Dizel zaten hareketlendikten sonra kolay pes etmez, ben Vodan'ın dediği gibi vites küçültmeden yokuşlara vuruyorum, araba kasılsa da pes etmiyor, rahattır o bakımdan.

Arabanın en sevdiğim yanı kalkış tembelliğini attıktan sonra kullandığım 1.6 benzinli arabalara göre çok seri hale gelmesi. Hoooh hoh hoo diye tak tak tak 4. vitese kadar canavar gibi gidersin. Orada bir sünepeleşir, 120 civarında pek isteksizdir, 130'u geçtin mi ama nasıl hızlanmaya başladığını sen bile anlamazsın.

Motor soğukken de dizeli zorlama, motora zarar verir. Isınana kadar aşırı ani hızlanmalardan, çok gazlı kalkışlardan falan kaçın. Turbo soğukken araba daha bir zıplar, hoşuna gidebilir ama motorun bundan hoşnut olmadığını aklından çıkarma. Yazın çok çabuk ısınır toparlar, kışın da biraz yürüdü mü kendine gelir, ne de olsa İskandinav arabası.

Bir de başlarda çok hız yapma. Dediğim gibi araba gazı yediği zaman hem çok çabuk fırlar, hem de 5. viteste 120yi geçince seri halde ivmelenir, hızını anlayamazsın, yağ gibi kayarak giderken içeri de pek gürültü vermediği için ibre 160 olmuştur senin haberin yoktur, sonra frene basar duramazsın mazallah ciddi kaza yaparsın. Arabayı iyice tanı. Ve evet gaza basınca da gider, yolu da tutar, ağır ve yere yakın olduğu için de bir çok araba gibi yolda dalgalanmaz. O yüzden başka bir araba kullanacağın zaman (ilerde acemiliğini attığın zaman için söylüyorum) yine dikkat et, kullanacağın bir çok arabada hız arttıkça direksiyon hakimiyeti ve yol tutuşu S40'a göre daha fazla kaybolacak. Ben 307 ile ciddi maceralar yaşadım oradan biliyorum (benim arabamdan ciddi anlamda daha yüksek ve 130km'de direksiyonla güreş tutuyoruz).

Son hızı 190. Hoş görebileceğin çok az yol var. 190a gelip hala gaz verirsen bir süre sonra gazı boşa alır devir düşürür, biraz yavaşlayınca tekrar alır. Arabanın sana "çüş" deme yöntemi. Tabii o kadar hızı hele şehirde hiç tavsiye etmiyorum, ben ömrümde bir kere Kırklareli'ne giderken sabahın köründe bomboş otobanda yaptım. Ki o hızda kontrolü sağlamak S40'da bile ciddi enerji ve dikkat istiyor.

Araba çok sağlam. Kamyon altına girmişini gördüm, parça parça olmuş önü ama içindekiler burunları kanamadan çıkmışlar. Kendi arabamı da yolda görürsem Paramecium'un Audisine çarpıp denemeyi düşünüyorum. Henüz fırsat olmadı, ama bence ben alırım.

Bunları acemisin diye yazdım, dilerim ukalalık falan olarak almazsın.

Babana da teşekkür et, sana çok güzel araba almış, kıymetini bil. 3 sene oldu ben benimkine hala teşekkür ediyorum :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cafein said:
Alcadras said:
Saolun yorumlar için.

@Cafein,
Teşekkürler uzun yazın için. Ehliyetim yok daha. Alıcam inşallah bu ay. Düz yolda pek stop ettirmiyorum arabayı, alışacaz artık.


Arabanın en sevdiğim yanı kalkış tembelliğini attıktan sonra kullandığım 1.6 benzinli arabalara göre çok seri hale gelmesi. Hoooh hoh hoo diye tak tak tak 4. vitese kadar canavar gibi gidersin. Orada bir sünepeleşir, 120 civarında pek isteksizdir, 130'u geçtin mi ama nasıl hızlanmaya başladığını sen bile anlamazsın.


Babana da teşekkür et, sana çok güzel araba almış, kıymetini bil. 3 sene oldu ben benimkine hala teşekkür ediyorum :)

Seriliği ile ilgili dediklerin çok doğru. Babam çabuk sıkılan biridir arabalardan. 1 seneyi geçiyor aracı alalı. Araç benim değil bu arada, yani bana alınmış değil. Ama belli olmaz, ileride verebilir şehir dışına (Okuduğum için). Yeni Accord 2.0 test ettik geçende. Araba gaza bastığında geç tepki veriyor. Aşırı yüksek sürat deneyemedik. Ama araçtan indiğimde bana bakıp: "Bizimkinden çok üstün bir araç değil. Volvodan aldığım seriliği bundan alamadım. Bizimki gayet iyi bir araç." dedi. :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

S40'ın turbosunu kullan asıl, seri arabayı gör, heh heh hee... Annemde var, beni yanına yaklaştırmıyorlar kendimi öldürmeyeyim diye. Normalde sakin bir sürücüyken ben bile o arabaya binince zıvanadan çıkıyorum.

Accord bir Honda olarak yaklaşık (hatta daha yüksek) fiyata sahip olmasına rağmen Volvo'nun tadını vermez. Audi'ye, BMW'ye falan kayarsan ayrı tabii.

Ehliyetini hayırlısıyla al, sonra olmadı el koyarsın arabaya. Yokuş yukarı, kavra kavra, marş marş!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öbür konuda bahsettiğim arkadaşın 2005 model 80.000km'deki Astra Enjoy'una kasko 24.000 YTL verdi, satsa hayatta o kadara satamazdı, var sen düşün.

Gerçi benim arabama da yazık, bir yerden kırmızı fırıncı Desotosu bulup çarpayım, daha rahat olur üzülmeyiz :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cafein said:
S40'ın turbosunu kullan asıl, seri arabayı gör, heh heh hee... Annemde var, beni yanına yaklaştırmıyorlar kendimi öldürmeyeyim diye. Normalde sakin bir sürücüyken ben bile o arabaya binince zıvanadan çıkıyorum.

Accord bir Honda olarak yaklaşık (hatta daha yüksek) fiyata sahip olmasına rağmen Volvo'nun tadını vermez. Audi'ye, BMW'ye falan kayarsan ayrı tabii.

Ehliyetini hayırlısıyla al, sonra olmadı el koyarsın arabaya. Yokuş yukarı, kavra kavra, marş marş!

mazdaya bin seri araç gör
turboya gerek yok :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hayatımda kullanmadığım bir araç Mazda, fırsat olmadı. Sadece takvimler 2000 yılının temmuz ayını gösterirken Amerika'da arkadaşa 626 göndermişti babası, 6 hafta onunla gezmiştik, ferah bir arabaydı. Tabii orada kullanmak yemediği için bir şey diyemiyorum.

Bugün pençelerimi annemin arabasına geçirdim, yolcu koltuğunda annem oturmasına rağmen hoş bir gündü.

Artık yeteri kadar para biriktirebilirsem sırf keyfine bir yol arabası almayı düşünüyorum. Gelecek 20-25 yıla inşallah :D.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Evet arkadaşlar dün gece yarısını geçerken babamla havaalanına giderken arabayı kullandım. Biraz şehir dışına çıktıktan sonra aldım arabayı. Gece yol tenha olur diye verdi zaten. Götürdüm arabayı. Kalkışta hiç sorunum yok. Artık ehliyeti aldıktan sonra sadece yokuş çalışıcam.
Babam şunu dedi, arabayı kaldırmak, sürmek falan bahane. Önemli olan yola hakimiyetin, yol tutuşun. Şeridinden çıkmaman, tam ortalaman vsvs. dedi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

KHaRoN said:
Bide park demeyi unutmus.

Babalar hep boyle, hepsini mukemmel yapsan bi zaman sonra yavas gitmiyorsun temkinli degilsin, sen cok guzel kullansanda biri gelir carpar demeye baslicaktir. =P

Bu soylemler ne kadar uzarsa o kadar gelisme var demektir. Calismaya devam (tu)

ahaha kesinlikle katılıyorum yeni yeni söylemler geliştirebiliyolar sen ne kadar güzel kullanmaya başlasanda :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Baban park da çalıştırsın?

Benimki bana 13ünde kullanmayı öğretmeye başlamıştı. 15inde çöp kovalarını koyup aralarına paralel parkettiriyordu, kovalara değersem 10 dakika ayar yiyordum, aynı yaz yokuş yukarı geri geri falan çıkarttırıyordu, hey gidi günler...

O azimle nasıl geliştiysem ehliyeti aldığımdan beri altımdaki arabayı sığabileceği her türlü yere sokup çıkartabiliyorum. Demek ki pratik işe yarıyor :) Haaa, bir de tabii gerekirse 20-25 manevra yapacak azim ve sabır, çok pis kafaya takar inat ederim... Babamın hesabı da ben 18'i geçtikten sonra ortaya çıktı. "Oğlum boşuna mı öğrettik o kadar, atla arabaya şunu yap, bunu getir, havalimanına git" en sevdiği sözlerden oldu.

Velhasılı, ehliyeti alalı 7 sene olmuş, babam hala benimle giderken önde oturup hemen kapının üstündeki kola tutunuyor, sonra da "Evladım dikkat etsene şu manyaklara çarpacaklar bize" diye kalaylamaya devam ediyor. Baba olmakla gelen bir şey herhalde :D

Sonuçta kendini geliştirmek için çalışmayı ihmal etme. Bir de arabayla değsen de arabana hasar vermeyecek (bkz plastik çöp kovası) malzemeyle boş yerin varsa gönül rahatlığıyla çalışabilirsin. Tavsiyem, babanı yanına pek yanaştırma, çok şey öğretiyorlar öğretmesine ama adamı da tüketiyorlar, sonra benim gibi takıntılı oluyorsun. Hala kaldırıma sıfırlamazsam rahat edemiyorum park ettiğimde, babamın söylenmeleri çınlıyor kulaklarımda...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Birde şimdi nasıl kullandığına ettiği laflara bozuluyorsan birde şöyle 1,2 yıl sonra düşün. Benim peder arabadayken, ben şehir içi 50 otobanda 90 km aşamıyorum; yediğin lafa değmiyor :) :D Uzun sürede varıyorsun gideceğin yere ama kafan rahat trafikte sağdan yavaş giden birilerini görürseniz korna çalmadan 2 kere düşünün diye yazdım mesajı :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...