Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türban Düzenlemesi


Burax

Öne çıkan mesajlar

Bir başka güzel tespit de Oktay Ekşi'den.
Kuyruk acısıyla "demogkrazieee" diye bağıranlara.

Oktay Ekşi said:
Durumun resmi

TÜRKİYE’de insanlar sabah bir başka Türkiye ile yatağından kalkar, akşam yatarken bıraktığı Türkiye tamamen başkadır.
Birkaç gündür bu gerçeği, belki de daha önceki dönemlerden daha yoğun şekilde yaşıyoruz.
Korkarız önümüzdeki dönemde de bu böyle devam edecek.
Böyle devam etmesini güçlü bir ihtimal olarak düşündüren nedenler çok açık:
Siz size verilen yetkiyi gereğine uygun şekilde kullanmazsanız ben de kendimi savunmak için benim yetkilerimi sizin anlayışınızla kullanıyorum.
O zaman hem sizin eylemleriniz ortalığın karışmasına yol açıyor, hem de benimki.
Günlük konuya gelmeden söyleyelim:
Bugünkü siyasi iktidar eğer Anayasa’nın temel ilkelerinden en önemli sayılanı çürütmeyi "sistemli bir politika" haline getirmeseydi, ne partiyi kapatmayı öngören o dava açılırdı ne de yıllardır sürüp gelen "türban" sorunu tıkanırdı. Örneğin türban "bireysel tercih" sayılır, biterdi.
Her gün gazeteleri işgal eden "irtica" içerikli olayların sürekli artması bugünkü siyasi iktidarın tutumunun sonucu değil mi?
"Laik" eğitim sistemini "dini"leştirmek için bu iktidarın yıllardır verdiği mücadeleyi bilmeyen, görmeyen mi var?
Devlet sistemini "dini" zemine oturtmak gerektiğini yazan, savunan, uygulayan ve bu görüşlerinde ısrarlı olduğunu saklamayan bir kişiyi devlet bürokrasisinin başına koyan, belli düzeyden yukarıdaki makamlara yapılacak tüm tayinlerde "tarikat" bağlantısı arayan, bu amaçla Başbakanlık’ta bir süzgeç mekanizması oluşturan bu siyasi iktidar değil mi?
Ülkedeki irticai gelişmeleri izlemeyi öngören "Başbakanlık Takip Kurulu"nu işlevsiz hale getiren bu siyasi iktidar değil mi?
Yasalara aykırı şekilde açılan Kur’an kurslarına yeşil ışık yakan, tarikat yurtlarını koruma altına alan bu siyasi iktidar değil mi?
Daha niceleri sayılabilir.
Bütün bunları "Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına", üstelik "namusu ve şerefi üzerine" ant içen bu siyasi iktidar yapmadı mı?
Siz verdiğiniz söze sadık kalmayacaksınız ama kimse -veya hiçbir kurum- size "dur" demeyecek!
Var mı öyle bir dünya?
O nedenle Anayasa Mahkemesi’nin aldığı son karar nedeniyle feryat edenler hiç ses çıkarmasınlar. Çünkü o karar, kendi eylemlerinin sonucudur, başka hiçbir şeyin değil.
Bu durumun "hukuki" açıdan tahliline gelince, uzatmadan söyleyelim:
Anayasa Mahkemesi’nin "Anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden inceleyebileceği" Anayasa’nın açık bir hükmüdür. Ama Anayasa Mahkemesi’nin, o hükmün gereğinden önce yerine getirmesi gereken görev, Anayasal sistemin dayandığı temel ilkeleri işlevsiz hale getirmeyi amaçlayan yasa değişikliğinin önünü kesmektir. Bu yasalardan değil, o mahkemeye hayat veren devletin temel felsefesine ihanet etmeme zorunluğundan -eşyanın tabiatından- doğan görevdir. Yani yasalarda ayrıca yazılmasına gerek yoktur. Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı budur. O nedenle ne kadar övülse yeridir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu kararı "atanmışların seçilmişleri ezmesi, demokrasinin hiçe sayılması, darbe!!!" şeklinde yorumlayanlara bir sorum olacak:
belediye gelip gayrimenkulünüzü kamulaştırdığı* zaman neden koşup idare mahkemesine "yürütmeyi durdurma istemli" dava açıyorsunuz? belediye meclisinin üyelerini de siz seçmiyor musunuz?

demek ki yargı bazı durumlarda yürütmenin üzerinde..

diyelim ki arsanızı çok seviyorsunuz, asla elden çıkarmayı düşünmüyorsunuz, bir gün bir kamu tüzel kişisinin isteğiyle arsanız hooop diye kamulaştırılıveriyor. yürütme iradenizi hiçe sayıyor.
demek ki yürütme, bazı durumlarda halk iradesinin üzerinde.

son çareniz mahkemeye başvurmak. çünkü o ne derse o olacak.
demek ki yargı, bu örnekte bireyin de idarenin de üzerinde..

meclis gensoru yoluyla hükümeti düşürebilir
(yasamanın yürütmeye üstünlüğü)
`
cumhurbaşkanıyeni çıkarılan bir kanunuveto` etme, "kanunların anayasaya aykırılığı" gerekçesiyle anayasa mahkemesine dava açma hakkına sahiptir.
(yürütmenin yasamaya üstünlüğü)

yüksek mahkeme üyelerinin bir kısmını cumhurbaşkanı atar.
yürütmenin yargıya üstünlüğü

işte bu örneklerin uygulandığı sistemlere yumuşak kuvvetler ayrılığı = parlamenter sistemler denir. yani bu, demokrasidir. (bkz: ergun özbudun, türk anayasa hukuku)

ve görüldüğü üzere yasamanın (yani meclisin, yani halkın seçtiklerinin) diğer organlara bariz bir üstünlüğünü içeren hiçbir özellik yoktur.

öncelikle demokrasi aşığı yazarlarımız ve hukukçularımızın böyle bir üstünlüğü nerelerinden uydurduklarını ziyadesiyle merak etmekteyim. bu üstünlük halkın %47 oyunu alan bir partinin seçim sisteminin antidemokratikliği yüzünden meclisin 2/3'sine yakının ele geçirmesinden mi kaynaklanıyor? 6 yıl öncesine kadar meclisin güvenoyu ile iktidara gelmiş koalisyon hükümetleri zamanında hiç böyle bir iddia yoktu. tek partiden oluşan hükümetlerin koalisyon hükümetlerinden üstünlüğü nasıl bir hukuki temele dayanmaktadır? bu nerde yazmaktadır?

hukuk sanıldığının aksine 2 kere 2'nin 4 ettiği bir bilim değildir. hukuk kitaplarının o kadar kalın olmasının sebebi, değişik ideolojilere sahip hukuk duayenlerinin üzerinde anlaşamadıkları bir konuda ürettikleri çeşitli ve kesinlik kazanamamış görüşler, yani doktrin tartışmalarıdır. bir liberalin kanun yorumu bir muhafazakarla aynı olmayabilir. (siyaset de ideoloji ürünü olduğundan hukuku siyasetten ayırmaya çalışmak nafile bir çabadır.)

şimdi bu bilgilerin ışığında biraz daha ilerleyelim.. ve yetki meselesine gelelim.

anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler"
burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi?
işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır:

değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir?

bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur)
anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır?

kanun, boşluk bulduğunuz yerde oturun, kaos çıkmasını bekleyin demez.
türk medeni kanunu, "hakimin uygulanabilir bir hüküm bulamadığında kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar vermesini" emreder. (yargtay hukuk ve ceza genel kurullarının 1964 yılındaki bir içtihadı birleştirme kararında -ki bağlayıcıdır- "hakim, kanundaki gizli ve açık boşluğu, kendisi kanun koyucunun yerine geçerek doldurur" şeklinde daha net bir ifade kullanmıştır)

benim görüşüme göre anyasa'nın ilk 4 maddesine aykırı değişiklik yapılmasını engelleyici bir mekanizma bulunması şarttır, yokluğu kanun boşluğudur. ve anayasa mahkemesi üyeleri türk medeni kanunu'nun birinci maddesiyle kendilerine açıkça tanınan yetkiyi kullanmışlardır.

son olarak türbanın din ve vicdan özgürlüğüne özgülenmeyip, başbakan tarafından "siyasi simge olsa ne çıkar" sözleri ile bağıra bağıra yaptırdığı anayasa değişikliği'nin 2. maddeyi değiştirmeye yönelik ve 4. maddeye açıkça aykırı olduğunu bir kez daha belirtmeye gerek var mıdır? zaten artık çoğunluk türban liderliğinde inanç özgürlüğünü savunmayı bırakmış, "yetki gaspı, cüppeli darbe" gibi ezberlenmiş karanlık sözleri kullanmayı tercih ediyor.

anayasa mahkemesinin gerekçesini bilemem, ama şahsımın bu kararı destekleme gerekçesi bundan ibarettir.

ekşiden alıntıdır.
içimdekileri aynen anlatmıştır.
helal olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dogmeat hala hukuki olduğunu kararın nasıl savunabiliyorsun bunu anlamıyorum.
Gayet basit bir mantık.
1961 Anayasası dönemi boyunca Anayasa Mahkemesi ilk üç madde üzerinden yorum yaparak anayasa değişikliklerine müdahalede bulundu. Bu durumdan rahatsız olan kanun koyucu 1982 Anayasası'yla onun yetkisini bunu YAPAMASIN diye daraltarak özellikle 148. maddede denetiminin sınırlarını belirledi.
Yani merak etme, kanun koyucu da değiştirilemez ilk 3 maddenin gayet farkındaydı, ona rağmen Anayasa Mahkemesi'nin bu yetkisini elinden aldı. Demek ki Anayasa Mahkemesi'nin yeri değil hukuken bu müdahaleyi yapmak, böyle bir karar vermek.
Bundan öte tartışılacak ne var ki?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Anayasa bir bütün olarak incelenmediği takdirde, anayasanın ilk üç maddesi de içi boş birer kavramdır.
Anayasa Mahkemesi, anayasayı bir bütün olarak ele alarak, anayasanın sözünü ve ruhunu inceleyerek, kanun koyucunun yarattığı düzeni yorumlar, onun kanunu koyarken ne amaçladığını düşünerek anayasadaki her ilkeyi ve kavramı yorumlar ve bu doğrultuda kararlar verir, yargı görevini gerçekleştirir.
Anayasa ise halk iradesiyle belirlenir. En üstün yasadır.
En üstün yasa olduğu için de halk iradesinin güçlü olması gerekir, nitekim:
I. Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve halkoylamasına katılma

MADDE 175. – (Değişik: 17.5.1987 - 3361/3 md.) Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir. Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.

Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tâbidir.

Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir.

Meclisce üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen Anayasa değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlanır.

Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine, Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Anayasa değişikliğine ilişkin Kanun veya ilgili maddeler Resmî Gazetede yayımlanır.

Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe girmesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu Kanunun halkoylamasına sunulması halinde, Anayasanın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı oylanacağını da karara bağlar.

Gördüğümüz üzre, Anayasa değişikliğine gidilebilmesi için gerçekten de halk iradesinin kendini göstermesi gerekiyor.
Bu noktada zaten Anayasa Mahkemesi'nin görevi, halkın kendi iradesiyle belirlediği YENİ anayasaya göre yorumlarını ve algısını değiştirmesidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi yargı işlevini ANAYASA üzerinden yapar. Gücünü ve meşruiyetini aldığı kaynak ANAYASAdır, o koltukta oturuyor olmaları ya da ünlü hukukçular oldukları gerçeği değildir.
Görülmektedir ki, Anayasanın kendisi açıkça belirtmektedir, Anayasa Mahkemesi, anayasayı kendine meşruiyet kaynağı olarak alan bir mahkemedir ve görevi yasama işleminin anayasaya uygun olarak yürütülmesidir, ancak onun gücünü aldığı anayasayı belirleyen halk iradesidir, bu yüzden anayasa değişikliğinde halkoyuna sunulma durumu vardır aranan çoğunluk çok büyüktür vs.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Uzun uzun atip tuttugu seyi ozetleyeyim antimode'un ,

Mecliste cogunlugu olan , hele birde kendi adamini cumhurbaskani yapmissa caninin istedigini yapar , anayasa mahkemesi karisamaz.Degismez maddelerine aykiriysada aykiridir yerse..

Kisaca cevap vereyim , sie.


Avukatlarin yasalardaki bosluklari veya yazilis seklinin verdigi firsatlari kullanip katilleri hirsizlari serbest biraktirmasi gibi kivranip duruyor bazilari reco ve saz arkadaslarini hakli cikarmak icin.Yargi ve ordu suanda amerikan destegiyle Turkiye Cumhuriyeti'ni ilimli islam ulkesine cevirmek isteyenlerin onundeki son engeller.Cunku bazi saflar kandilar bu yobazlarin biz degistik yalanlarina simdide baskalari teknik olarak canlari ne isterse yapabilirler oyuzden birakalim yapsinlar diyor.

Iki yasa var celisen , biri diyorki anayasa mahkemesi seklen inceler sadece , digeride diyorki ilk uc maddeye aykiri hareket edilemez.Ama ilk uc maddeye aykiri hareket ediliyor ama antmodes o olabilir onemli olan mahkemenin seklen olmayan konulara karismamasi diyor.Sanki bu ulkenin karsisindaki enbuyuk tehdit anayasa mahkemesi uyelerinden gelecekmis gibi bir tavir icinde.Seklen yada degil o mudaheleyi ordu disinda yapacak baska bir kurum yok ortada.Ve yobazlar acik acik anayasayi cigniyorlar , siz cigirtkanlarida ne isterlerse yapabilirler diyecek kadar yuzsuzlestiniz.

Turkiye laik bir cumhuriyet olmaya ve Ataturk'un cizdigi yolda ilerlemeye devam edecek.Bunu katlanamayan , seriat veya padisahlik ruyasi gorende varsa onlarida ezip gececek.Hic supheniz olmasin.


I. Devletin şekli

MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Söylediğim şeyi anlayamamış olmanı geçtim, bari benim adıma konuşmaya çabalama.
Mahkemeler kafalarına esene göre, eğlencelerine göre işlemezler.
Yargıçlar, kanunda belirtileni uygulamakla yükümlüdür.
İşleri budur.
Anayasa Mahkemesi'nin meşruiyetini ve gücünü aldığı yasa, anayasadır.
Yasaların anayasaya uygunluğunu denetler.
Anayasanın değiştirilmesindeyse, anayasada belirtildiği üzre sadece oy sayısı yeterliliğine bakar, ki milli irade gerçekleşmemişse değişiklik yapılmasın diye, bir de ivedilikle görüşülmemesi kuralına bakar, ki daha ne oluyoruz demeden yasa geçemesin, herkes anlasın neyi oyladığını diye.
Dolayısıyla Anayasa'nın kendisinde, anayasa mahkemesine anayasa değişikliklerine usülüne uygunluğu dışında hiç bir denetim yetkisi verilmemektedir.
Sadece "yeterli oy var mı? herkes tamam ya da hayır dediği belgenin içeriğini okuyacak zamana sahip oldu mu?" sorularının cevabı aranmaktadır.
Anayasayı belirleyecek olan halktır. Halkın iradesidir.
Bu irade de, sadece meclise çok milletvekili sokmuş bir partiyle olacak bir şey değildir koyduğum maddeyi okursan.
Meclisin büyük bir çoğunluğunun yanısıra, halkoylamasına da sunuluyor ve halkın büyük çoğunluğunun da onayı alınınca değiştiriliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler"
burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi?
işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır:

değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir?

bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur)
anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır?



Türbanı falan boşverin şimdi, şu alıntıdaki iki soruya adamakıllı cevap veren ilk liboş arkadaşımızın adresine çikolata yollayacam, kargo benden.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

6. madde zaten değiştiriliyor ki yeni anayasa değişikliğiyle?
Avrupa Birliğine girebilmemiz amacıyla hem de.
Bu arada soruna cevap olarak, Anayasa Mahkemesi'nin önceden bu tür yorumlarla ilk 3 maddeyle çelişen anayasa değişikliklerini iptalinin üstüne, kanun koyucunun bu durumu göz önünde bulundurmasına rağmen anayasa mahkemesinin elinden bu yetkiyi alması, her şeyin ötesinde kanun koyucunun özellikle Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerinden birinin o olmasını İSTEMEDİĞİNİN göstergesidir.
Dolayısıyla bu tür bir mekanizmanın gerekmesi durumunda kime düşeceğini bilmem harekete geçmenin, ancak kanun koyucunun, mahkemenin birincil olarak bağlı olduğu yasanın açıkça anayasa mahkemesine bu görevi ve yetkiyi vermek istemediği yapılan değişiklikle ortada.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Buyrun, taslakta 5. madde olan egemenlik maddesi:
Madde 5- (1) Egemenlik kayıtsız ve şartsız Milletindir.
(2) Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır.
(3) Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
(4) Milletlerarası ve milletlerüstü kuruluşlara üyelikten kaynaklanan sınırlamalar saklıdır.

Eklenen 4. fıkrayla artık zaten egemenlik kayıtsız şartsız milletin değildir :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu yaptigin muhabbet suctur

bunun icin bir cok kisi asildi asilirda kendine gel

ulkenin temelini tartismaya kimsenin hakki yoktur.


huun said:
Cuce said:

halk derken bütün halk değil birincisi hiç bi zaman bütün halk olalamaz

dolayısıyla %90 istiyor diye kalan %10 da monarşi altında yaşamak zorunda değildir.


%90'a %10 büyük fark. ne yazık ki yaşamak zorundadır. bunu söylerken aklı evvelin birisi çıkıp sağa sola çekiştirmeden önce not düşeyim: bu ülkede padişah ya da şeriat isteyenlerin oranı %10'dur, kalanı %90. yani arada büyük fark var diye gider...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

matama said:
Bu yaptigin muhabbet suctur
bunun icin bir cok kisi asildi asilirda kendine gel
ulkenin temelini tartismaya kimsenin hakki yoktur.
huun said:

%90'a %10 büyük fark. ne yazık ki yaşamak zorundadır. bunu söylerken aklı evvelin birisi çıkıp sağa sola çekiştirmeden önce not düşeyim: bu ülkede padişah ya da şeriat isteyenlerin oranı %10'dur, kalanı %90. yani arada büyük fark var diye gider...


ne alaka? söylüyorum işte, sonuna kadar da arkasındayım. kim asacaksa gelsin assın.

söylenenlerde neyi anlamadığını anlasam yardımcı olurdum anlamana.

çok basit bir mantık yani burda dile getirilen. rusya'da çar'ın askerleri mi kurtardı rejimi? iran'da şah'ın askerleri mi? ya da atatürk halka rağmen mi yaptı devrimlerini?

isterse gelir ama istemiyor diyorum. burda aba altından sopa göstermek gibi bir durum da yok ama bazılarınızın pusulası şaşalı çok zaman olduğu için herşeyi bir inatlaşma, rövanş alma havasında gördüğü için ne söylesek boş.

ülkenin temelinde zaten yok şeriat, padişah isteği diyorum hala "kendine gel, asarız seni" diyorsun, bu muhabbetlere çok adam asıldı diyorsun. ne ayaksın?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

DoGMeaT said:
bi kere kim ne derse desin,burda önemli olan AYM nin ne dediği,yetkili mercii onlar,sana göre o 9 yargıcı kovup yerine baro başkanlarını,raportörleri,onu bunumumu getirelim.

ki
Türkiye barolar birliği başkanı ne demiş : "Anayasa Mahkemesi de böyle bir karar vermiştir. Bunun dışındaki bütün beyan ve açıklamaları Barolar Birliği olarak biz hayret ve dehşetle izliyoruz"

hayır anayasa hukukçuları arasıdna AYM nin kararını doğru bulanlarda var.

hayır siz paragraf paragraf yazdınız
BEN YAZMADIMMI
at gözlüğü bu seninki
görmek istediğini görüyorsun
senin fikrini desteklemeyenleri ise önemsemiyorsun.



antimodes,dregorth ne kadar hukuk biliyorsa
bende o kadar biliyorum
diyorumki karar hukukidir
siyasi değil


Repeat Constitutional Law plx

Hızly azarken saçmalamışım=)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:
said:
anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler"
burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi?
işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır:

değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir?

bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur)
anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır?



Türbanı falan boşverin şimdi, şu alıntıdaki iki soruya adamakıllı cevap veren ilk liboş arkadaşımızın adresine çikolata yollayacam, kargo benden.


Çikolatayı kazanabilen yok şimdiye kadar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:
sg-1 said:
said:
anayasa diyor ki, "anayasa mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu hem şekil hem esas bakımından, anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler"
burası tamam. zaten anayasayı değiştiriyorsunuz, neyin neye uygunluğunu araştıracaksınız, öyle değil mi?
işte burada yoruma açık bir husus vardır ki, yetki gaspı tanımı yapan hukukçular eğer bu soruna bir çözüm yolu göstermezlerse ithamları yok hükmünde olacaktır:

değiştirilmesi anayasa ile yasaklanan ilk 3 maddeyi hükümsüz kılacak anayasa değişikliklerinin yapılmasını engelleyecek mekanizma nedir?

bir gün bir hükümet, 6. maddeye "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ancak savaş hallerinde tbmm, yetkisini cumhurbaşkanı başkanlığında ve onun tarafından oluşturulacak bir molla heyetine devreder" şeklinde bir ek madde koysa.. (bu sadece abartılı bir örnektir, hükümeti hedef alma amacı yoktur)
anayasanın 1. ve 2. maddesini değiştirmeye yönelik, 4. maddesine ise açıkça aykırı bu anayasa değişikliğinin kontrol mekanizması hangi mercii olacaktır?



Türbanı falan boşverin şimdi, şu alıntıdaki iki soruya adamakıllı cevap veren ilk liboş arkadaşımızın adresine çikolata yollayacam, kargo benden.


Çikolatayı kazanabilen yok şimdiye kadar.


Burada halk denetimi mekanizması devreye girecektir. Şöyle diyeyim öyle bir hüküm koysa bende dahil olmak üzere herkes sokaklara dökülür ve bu hükmü kaldırtır. Bu kadar basit.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dregoth said:
DoGMeaT said:
bi kere kim ne derse desin,burda önemli olan AYM nin ne dediği,yetkili mercii onlar,sana göre o 9 yargıcı kovup yerine baro başkanlarını,raportörleri,onu bunumumu getirelim.

ki
Türkiye barolar birliği başkanı ne demiş : "Anayasa Mahkemesi de böyle bir karar vermiştir. Bunun dışındaki bütün beyan ve açıklamaları Barolar Birliği olarak biz hayret ve dehşetle izliyoruz"

hayır anayasa hukukçuları arasıdna AYM nin kararını doğru bulanlarda var.

hayır siz paragraf paragraf yazdınız
BEN YAZMADIMMI
at gözlüğü bu seninki
görmek istediğini görüyorsun
senin fikrini desteklemeyenleri ise önemsemiyorsun.



antimodes,dregorth ne kadar hukuk biliyorsa
bende o kadar biliyorum
diyorumki karar hukukidir
siyasi değil


Repeat Constituonal Law plx


constituonal degil constitutional law
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Halka bunu yedirdiğini düşün, "arım balım peteğim al sana iki çuval kömür yat kulağının arkasına" dediğini?

Veya hadi halk ayaklandı(olmaz ya koyunun çobana direndiği nerede görülmüş), şunları ne yapacaz?








Yani sonuç olarak böyle bu durumda hükümeti durduracak kimse yok ve sizin iddianıza göre de asla olmamalı.
Yanlış mı anlamışım?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

huun said:
matama said:
Bu yaptigin muhabbet suctur
bunun icin bir cok kisi asildi asilirda kendine gel
ulkenin temelini tartismaya kimsenin hakki yoktur.
huun said:

%90'a %10 büyük fark. ne yazık ki yaşamak zorundadır. bunu söylerken aklı evvelin birisi çıkıp sağa sola çekiştirmeden önce not düşeyim: bu ülkede padişah ya da şeriat isteyenlerin oranı %10'dur, kalanı %90. yani arada büyük fark var diye gider...


ne alaka? söylüyorum işte, sonuna kadar da arkasındayım. kim asacaksa gelsin assın.

söylenenlerde neyi anlamadığını anlasam yardımcı olurdum anlamana.

çok basit bir mantık yani burda dile getirilen. rusya'da çar'ın askerleri mi kurtardı rejimi? iran'da şah'ın askerleri mi? ya da atatürk halka rağmen mi yaptı devrimlerini?

isterse gelir ama istemiyor diyorum. burda aba altından sopa göstermek gibi bir durum da yok ama bazılarınızın pusulası şaşalı çok zaman olduğu için herşeyi bir inatlaşma, rövanş alma havasında gördüğü için ne söylesek boş.

ülkenin temelinde zaten yok şeriat, padişah isteği diyorum hala "kendine gel, asarız seni" diyorsun, bu muhabbetlere çok adam asıldı diyorsun. ne ayaksın?


ya bi kez sucu mucu gecelim "SUC LAN SUC KONUŞMA ZINI KIRARLAR SUC!!! BAK HALA KONUSUYO!" şeklinde tutumlarla tuvalete gitsek sıcmaya muvaffak olamayız. o derece insanı bi ileri taşımıyan bi tutum bu.

Huun eğer zaten kastın yasalak ve hukuki yolların dışında bir halk eylemiyse zaten ortada ne demokrası kalır ne özgürlük ne bişey.

evet tabiki bu dünyada halk devrimi diye bişey var, bakınız kuba bakınız sovyetler, ama hangi örneğe bakarsan bak sistemin değişmesini istemiyen hayatından memnün insanlar vardı ne kadar kücük bi kesim olurlarsa olsunlar. Geri kalan %90 veya daha büyük kesimin hayatı zulum icind eolduğu için bi noktadan sonra halk bi şekilde kendine geldi ve geldide (getirildi, kandırıldı bişi bişi) devrim oldu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:
Halka bunu yedirdiğini düşün, "arım balım peteğim al sana iki çuval kömür yat kulağının arkasına" dediğini?


valla inanılmazsın ya ahehaue çerez mi yediriyosun?
anayasa değişiklikleri halkoyuna sunuluyo denmiş, daha geçen gün topikte akpnin oylarının sadece %5inin kömürle alınmış olabileceğini konuşmadık mı? bırakın şu kömür lafını falan artık, halk şeriat istemiyo, isteseydi bugün çok farklı bi yerdeydik zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon cevaplamış mıdır bilmiyorum ama ben cevaplayayım:

matama said:
horizon

bu anayasa mahkemesinin yurtdisindaki karsiligi supreme courta hatta cok daha ustun guclere sahip bizim anayasa mahkemesinden.

lutfen bir incele verdikleri kararlari, ne kadar celiskili konularda ne kadar ilginc kararlar verdigine, nasil meclis kararlarini iptal ettigini anlarsin.

anayasanin degisiminden bahsedilmis, sanmiyorum ki anayasa mahkemesini kaldirmak gibi bir gaflete duseceklerini evrensel hukugu yok ederler.

bunu inceledikten sonra senden bir cevap bekliyorum


Birincisi Supreme Court'un Türkiye'de bir karşılığı yok.
İkincisi, Supreme Court'un yetkisi bahsettiğin kararların dışına çıkmıyor:

"The judicial Power shall extend to all Cases, in Law and Equity, arising under this Constitution, the Laws of the United States, and Treaties made, or which shall be made, under their Authority; to all Cases affecting Ambassadors, other public Ministers and Consuls; to all Cases of admiralty and maritime Jurisdiction; to Controversies to which the United States shall be a Party; to Controversies between two or more States; between a State and Citizens of another State; between Citizens of different States; between Citizens of the same State claiming Lands under Grants of different States, and between a State, or the Citizens thereof, and foreign States, Citizens or Subjects."

Ama AYM'nin kararına yapılan itiraz yetkisinin dışına çıktığına dair. Yani ikisini karşılaştırmak, şu konu için, gayet saçma.

said:

simdi ikinci konuya gelince

biliyorsun akp ab yi sonuna kadar destekliyor, ustune aihm kararlarinin anayasal kararlarin ustunde oldugunuda kabul ettik, uygulanmasi sart degil ama eger bir dava aihm den donerse tekrar turkiyede degerlendirilmesi sarti var.

Bu ne demektir aihm in verdigi kararlar anayasanin uzerinde kararlardir, uygulanmasi zorunlu degil belki ama onemi buyuktur. Yani bir bakima eger yarin bir gun anayasa mahkemesi bir karar, aihm farkli bir karar verirse anayasa mahkemesinin karari havada kalir. Farkindaysanda akp nin sempatizani herkes bu boslugu bildigi icin islerine gelmeyen her konuda, ki buna CUMHURBASKANIN eside dahil dava acmaktadir. Yani akp aihm kararlarini dogru gormektedir. Aihm gerek bu sene gerekte 2004 yilinda iki tane kararla anayasa mahkemesinin kararlarini onaylamistir.

Yani bu su demek evrensel akpnin savundugu mahkeme anayasa mahkemesinin kararlarini onaylamistir. TC anayasasinin kararlarini onemsemiyorsun olabilir ama kendi elinizle imzaladiginiz kurumun kararlarini nasil onaylamiyorsun onu anlamiyorum.
bunada bir cevap istiyorum mumkunse


AİHM'nin baktığı tek konu, İnsan Hakları ihlalinin olup olmadığıdır. AYM'nin kararlarını "onaylama"sının tek anlamı, bu kararların herhangi bir insan hakkını ihlal etmediğidir. ADAMIN GOL DİYO edebiyatı buraya uymuyor maalesef.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...