Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Eski bi oyun - Dunya yaratmaca


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
said:
Hatta Futurama aklıma geliyor ve bu golemlerin kendi zekaları olması fikrini atıyorum ortaya. Çok sayıda, çok çeşitli golemlerin olduğunu, yaşayabildiklerini seçim yapabildiklerini ve çalışabildiklerini düşünün. Eğer sıcak gelmediyse bu fikir şöyle yapıp değiştirelim;

Bu golemlerimiz bir tür ırk veya sınıf olsun ve insanlar arasında aşağlık bir ırk olarak görülsün. Ruha sahip golemler, matematik yada fizik bilen öğretmenler vs. Mekanik deiller sadece golemsel özellikler taşısalar?


eberron daki warforged lara benzettim ben.
Mesaj tarihi:
Toparlıyorum büyü konusunda demek istediklerimi;
Tarih olarak 1600ları önermiş bone, ona istinaden bu olay örgüsü.

X Halkı 14. YY 'ın başlarında yeni keşfettikleri bir kıtada çok değişik bir taşa rastladılar. Bu hafif yeşile kaçan parlak taşları takı yapmak için topladılar ve ülkelerine geri döndüklerinde bu taştan yapılma takıları uzun süre takanlarda bir tür hastalığa rastlanmaya başlandığını anladılar. Bu hastalık insanı her zaman alkolün etkisinde gibi gerçek dünyadan soyutlayan ve bedensel faaliyetlerin aksamasını sağlayan bir hastalıktı. Ama asıl başka bir gariplik ise bu hastalığa sahip olanların yaptıklarıydı. Elinde tuttuğu tahtayı yakabiliyor, demiri sadece kavrayarak paslandırıyorlardı. Bunun üzerine dönemin bilim adamlarından biri taşı incelemeye başladı ve fareler üzerinde deneyler yaptı. Taşın küçük miktarlarda farelerin yanında tutulduktan sonra büyük miktarda tutulsa da farelerin alıştığını ve hastalığın görülmediğini tespit etti. Tespitinin verdiği cesaretle bunu köleler üzerinde gizli olarak denemeye başladı ve yöntemin kusursuzluğu sayesinde taşın güçlerini kullanabilecekti. Kölelerin bu güce sahip olmasını istemediği için hastalığa yakalanmadıklarını gördükten sonra onları öldürüp deneyi kendi üzerinde yürütmeye başladı.

Deneyin meyvelerini kısa sürede toplayan profesör duyduklarını denemeye başladı. Kavradığı odun gerçekten de o istediğinde alev alıyordu. Ama profesör bununla yetinmedi. Gittikçe daha büyük taşların yanında uyumaya, yastığının altına bile taş koymaya başladı. Artık dokunmadığı odunları bile yakabilir hale gelmişti ki ipin ucunu kaçırdı ve hastalığa yakalandı. Hayatının son zamanlarında tüm çalışmalarını bu konuda güvenebileceği bir öğrencisine bırakarak çıldırdı ve kendini yakarak öldü.

Olayların ardından öğrencisi elinden geldiğince bu taştan uzak durmaya çalıştı ama bir yandan da karşı koyamıyordu. Merak ediyordu. Hocası kadar abartmadan taşı kullanmaya başladı. Bununla birlikte kendine taşı insanlığın çıkarlarına kullanmayı düşünenleri toplayıp bir dernek kurdu. Gün geçtikçe katılımcıların sayısı artıyordu ve taşı kullananlar normalde kas gücü gerektiren bir çok işi yapıyorlardı. Normalde bir ayda biten bir gemi bu kişilerle bir haftada bitiyordu. Demiri eritiyorlar, şekil veriyorlardı. Ama bir gün taşı hapishaneye sokan bir mahkumun parmaklıklardan arkadaşlarıyla birlikte kaçması ve şehirde kaos çıkması üzerine şehrin ileri gelenleri taşın kullanımını yasakladı ve kullanların tutuklanacağı açıkladı. Kurunun yanında yaş ta yaynınca derneğin kurucuları ve önemli üyeleri şehirden ayrılıp bir adaya kendi ülkelerini kurdular.

Zamanla bir çok ülkeden daha güçlü hale geldiler. Ama taşın kullanımı kontrolden çıkmaya başlamıştı. Dışarıdan gelen yabancılar da kontrolsüzce kullanmaya başlamıştı ki dışarıyla tüm bağlantılar tek gecede kapatıldı. O günden sonra kimse o adadan haber alamadı. Herkes yaklaşmaya bile korkuyordu çünkü giden geri dönmüyordu. Taşların toplandığı kıta da diğer ülkelerce yasaklandığı ve karantinaya alındığı için adadakilerin ne yaptığını kimse bilmiyordu.

Bir gün hava hiç olmadığı kadar karardı. Gündüz vakti tüm gök simsiyah olmuştu. Adanın çevresindeki bölgelere kül yağıyordu adeta. Sabaha kadar süren bu felaket bittiğinde küllerin yağdığı bölgelerde o taşın yarattığı hastalık görülmeye başlamış ve "Great Pleague" başlamıştı. Ada ise tamamen ortadan kaybolmuştu. Sanki denizde hiç bir zaman olmamış gibi.
(sıpoylır; adadakiler birleşip güçlerini adayı yasak kıtaya taşımak için uğraşıyorlar, bu arada bir çok element yok oluyor ve taşların bir kısmı patlamalarda dağılıyor. tabi ada bekledikleri gibi olmuyor havalandıktan sonra kontrolü kaybediyorlar. bunun üzerine kuzeye doğru bir noktada havada asılı kalıyorlar. o noktadan gözlerden uzak bir şekilde ve ulaşılınamaz bir şekilde orada yaşamaya başlıyorlar)

diyorum ben.

Taşın yapabileceklerinin mantığı ; taş maddelerin reaksiyona girmesini sağlıyor. Her türlü kimyasal tepkimeye ihtiyaçları olmayan madde sayesinde giriyorlar yani.
Mesaj tarihi:
Öyleyse Hem Zydar'ın büyü katkılı fikrini hemde Dev'in taşın güçleri hakkındaki önerisini kabul ediyorum ve;

Kopan ve uzaklaşan bu kıta onyıllarca medeniyetten uzakta evrimleşme fırsatı buldu. Üstünde kalan (sayısı belirlenebilir) insanların aklında hala taş vardı. Ve bunu kullanmaktan da vazgeçmediler. Bunca soyut geçen zamanda büyücüler taşı maddeye hayat vermek için kullandılar. Günlük işlerinin hepsini onlara yaptırdılar. Tek bir emir harekete geçmelerine yetiyordu. Hatta eskisinin yerine heybetli bir şehir bile yaptırdılar golemlerine. Ama Taşın gücü goleme sonsuza dek hayat veremezdi. Her seferinde daha fazlasını hayata döndürmek için harcadılar. Ta ki artık taşa ihtiyaçları kalmayana kadar. İşte o anda verdikleri emirlerin yerine getirilmediğini gördüler. Aksine emir alan kendileri oldular. Kimsenin aklına böyle bir yan etki gelmemişti. Ama bu gerçekleşti. Medeniyetten uzakta, insanların köle olarak kullanıldığı, ütopic bir kıta (ada neyse artık) Cyrith doğmuş oldu. İsmini üzerinde yaşayan golemlerden alan bir kıta.
Mesaj tarihi:
cok guzel gidiyo arkadaslar ya
tas trasmutation ve golemler fikirleri uygun
sadece ben siz tastan kayadan yapin goleminizi
ben steam powered combustion enginelarla calistircam motorlari
daha basit
ama daha kolay calisan golemler

yavas yavas dunya olusmaya basliyo
bi iki ulke daha eklersek
ortaya bi kitamsi bisi cikarabiliriz
Mesaj tarihi:
Büyü nötrdür.. Kullananlar ancak onu iyi yada kötü amaçlarlarına alet ederler.. Bu yüzden eğer büyüye kötü gözle bakılan bir evren tasarlanıcaksa, onu kullananları evil a kaydırmak lazım.

Golemler tamamen büyüden bağımsız, taşın kontrolünde gelişmiş bir ırk.. Büyü sadece taşı goleme aktarmakta yani Cyrith'i yaratmakta bir araç olarak kullanılmıştır.

Bakın size büyücüleri kötülemenin bir sebebi. Golemleri onlar yarattı.

[ Mesaj 16 Ekim 2007, Salı - 00:51 tarihinde, Marveloth tarafından güncellenmiştir ]
Mesaj tarihi:
Mutant tarzı birşey koyabilrimiyiz acaba oyuna?

Bazı insanlar mutantsal özelliklere sahip olsun. biri uçarken diğeri dokunduğunu soğutsun dondursun gibi? belki uçuk belkide gayet sıradan şeyler.. Halk onları sevmese avlasa. dışlasa hatta. X-Men vari oldu.



Bitki örtüsüne değinmek istiyorum ben izin verirseniz. Benim kanımca geniş yapraklı uzun boylu ağaçlar ve kısa boylu fakat kaktüs gibi içi su dolu olan ufak bitkilerden oluşan ormanlar yapılabilir. Ek görev olarak insanların bu kısa boylu bitkilerin suyu ile alkol üretebilmesi olabilir mesela.
Genelde adaya Ormanlar hakim olursa ormanda yaşayan vahşi kabileler de koyabilirz. Barbarlar değilde daha çok bildiğimiz yamyamlar. Ufak 40 -50 kişilik kabileler olsa belki 100 tane. Ormanlar o yüzden tehlikeli olsa. Keşfedlemiyor olsa. Kıtaya mistik bir hava katar.
Dağlarda ve tepelerde tek tük ama dev gibi ağaçlar olabilir. atyıroum 500 yıllık. 700 yıllık gövdesinin çapı 5-6 metre belki 10 metre olabilir. Ağaçlara evler inşa edilebilir olsa hatta ve hatta bazı tepelerde yakın ağaçların üzerine kurulmuş 10 -15 değişik ev bina olsada buralara köy diyebilsek?

Ağaçlardan ağaçlara köprüler olsa. Her türlü tehlikeden uzakta güven içinde ağaçların üzerine kurdukları inşaa ettikleri köylerinde yaşayan insanlar fena fikir deil. OKçuluk avcılık gibi yeteneklerde geliştirmiş olsalar kendilerini. İllaha elfler olucak diye bir kanı yok.
Mesaj tarihi:
mutantlari iste dedim bende
ama ane x men mutantindan cok warhammer chaos mutantlati gibi dusunuyorum
yane taslarin verdigi ozellikleri negativ gormeyip lanet grmeyip bunnari tanrilairn bi odulu olarak gormelerinden
Mesaj tarihi:
Zydar mutant tarzı önerin pek orjinal gelmedi. Fakat eğer böyle bir şey düşünüyorsan yaratıcağın ırka belli spell-like abilitie ler ekleyerek onları özel güçlü canlılar haline getirebilirsin.

Orman konusuna gelince, her evrende böyle ormanlar olabilir yani amazonvari sonuçta. Kimsenin girmeye cesaret edemeyeceği kadar engin, kimsenin kolay kolay yaşayamayacağı kadar ıssız ve vahşi. Bu gayet olası. Daha imkansızlıklar üzerinde duralım.

Öncelikle hazırladığımız bu evrendekii iyi kötü dnegesi üzerinde azıcık düşünülmeli. Bir tarafta Great Plague, Taş, büyücüler ve büyü tanrısı (Malum büyüye kötü gözle bakılıyorsa ona sahip olan herkezin kötülenmesi gerekir) ve Cyrith'ler. Bir iki öge daha eklenerek olası iyiliğin ve adaletin savunucuları hakkında konuşulmalı. Mesela yeraltı çok orjinel fikirler üretmeye elverişli bir ortam. Maddesel düzleme paralel bir boyut daha olabilir.

Önerilerim:
1- Büyüye kesinlikle sınırlamalar getirilmeli. Özümde tamamen bir büyücü olmama rağmen, kilometrelerce uzağa zar diye ışınlanan büyücüler, şipşak açılan portallar, boyutlararası çağırılan yaratıklar, elemental büyülerin dozu gibi gösterişli ve ingame seyahati ve macerayı öldüren spelller düzenlenmeli.
Nasıl mı yaparız?
Çözüm: Büyüye kötü gözle bakan bir dünya hangi tanrı empowered magic koyar?

2- Metalin ender bulunduğu dünyalar çok klişe ve gereksiz. Yani durum ortadadır, silahına dikkat et yoksa adam öldüremezsin. Ama suyun ender bulunduğu bir dünyada yaşamak zorlaşır. Yada güneş ışığının az olduğu bir evrende karanlık güçler avantajlı hale geçebilir. Birden fazla uydusu olan gezegenlerde yerçekimi daha az olabilir.

3- Boyutlar arası teleportasyona sınırlama getirilsin. Her kafasına esen Abbys e geçemesin. Onlar da dünyaya gelemesin. Kullanımı zor, sonuçları ölümcül olsun.

4- Tanrıların avatar halleri iyi düşünülmeli. DM opsiyona çok olanak verilmesin. Ya tüm gücüyle dünyaya inebilsin, ya güçsüz haliyle dünyada bir canlıya girebilsin yada giremesin.

5- Evrendeki tüm tanrılar belirlensin, dünyayı yaratma hikayelerini yazmamız gerekmiyo.

Bunları kim yapıcak biz yapıcaz. Ama herkez bi konunun ucundan tutarsa güzel olur.

Dipnot: Dünyaya bir isim koyalım. Bu evrende kim en çok söz hakkına sahipse ona bırakıyorum.
Mesaj tarihi:
jack in fasulyelerini hatırlayan varmı?

O masalda ki gibi bulutların üstünde 1-2 şehir olabilir mi? Mesela bu bulutlar hareket etse hızı bilinse. atıyorum xy şehri 1 ay sonra xz şehrinin güneyindeki dağlara ulaşıcaktır ve o zaman bu iki şehir arasında ki en yakın mesafeye gelicektir. şehirler ticaret için belki panayır festival tarzı şeylere ilgi duyacaktır. Bu şehirlere vize tarzı bir yöntemle atıyorum 1000 altına falan giriş olsa. pasaport gibi belli bir süre sonrada çıkılmak zorunda kalınsa yada kalmaya devam etmek için para ödense. alternatif bir macera ve şehir konsepti yaratılabilir. Hem yer kaplamaz. Hem dünya kendini asla tekrar etmez. Hemde seneryo ve geleceğe göre dm tarafından kolaylıkla yönlendirilebilir.
Mesaj tarihi:
marvelothun, golemlerin kontrolu ele alması olayı bana biraz saçma geldi. adamlar o kadar süre kendi başlarına gelişmişler deli gibi, büyü güçleri falan artmış sonra kıçıkırık golemler köle yapıyo. bence biraz daha detay getirilsin o konuya, öyle kabul edilcekse.
Mesaj tarihi:
bi iki sey war dicem

1. fantastik dunya diyince neden illa buyu olmak zorund aya
olmasa olmuyo mu yane konvensiyonel buyu olmasa
biri yukarda tramsutaion onermisti buyu yerine ne guzeldi

2. ne abyss ne boyutu ya illa planescapenin icind eolcak diye bi sart yokki kendi evrenimiz bu yok baska byut felan

3. ne tanrisi ? tanri olduguna karar verdik mi ki? olmasin tanri yane dnd anlamda olmasin ne gerek war ya
Mesaj tarihi:
büyü yok..... kabiliyet ve yetenek var (telekinesis gibi)
tanrılar yok.... tek bir tanrı var.. (insanlar mutlaka birşeye inanmak istiyecekler)
alternatif düzlemler yok..... belki yer altı yada bulutların üstündeki şehirler ırklar buna karşılık olur.
Mesaj tarihi:
hayir tanrilar yok demiyorum
yane olsunda illa dunya ustune gucleri olcak diye bi sart yokki
3 tane sami din war tek tanriya inanan gercek dunyada
ustune bi suru pagan inanc war kendi pantheonlariyla
ustune hinduism war
zerdustluk war
taoism war

hic birinin tanrisinin dunyaya inip kirmzi sapkali bi buyucu oldugu felan yok
olsun tanrilar dinner ama dunyadaki gibi olsun
inanc meselesi olsn
Mesaj tarihi:
ha güç konusunda diyorsun sen ok.

İnsanların bişeye inanabilmesi için bi işret vs alamsı gerekemz mi? bir tür sahte peygamber? yada yalan dolan dalavere. orta çağ kilisesi mesela
Mesaj tarihi:
iyide kiliseye karsi deilim ki
kursunna rkilise
kursunnar tapiank
turkiyede yasiysun her dine ait su anda aktif veya deil bi kac tane apinak war
isaret gerekiyosa guc isteyen sahte ya da gercek peygamberler olmasina karsi dielim ki

sadece tanrilar ya da tanri dunyayi ele gecircem diye urasi olmasin ya
Mesaj tarihi:
Bende Bonepart'a bir kaç konuda katılıyorum.

Büyü/ Özel güçler olsun fakat çok güçlü olmasın.İkinci bir Forgotten Realms yaratmayalım bence.

Tanrı(lar) / Üstün varlıklar da olsun fakat dünya'ya pek fazla karışmasınlar. Hatta ben Tanrılar değil de, warcraft'daki gibi Titanlar olsun istiyorum. Fakat tabiki Yine Warcraft'daki gibi Level80 NPC'ler filan olmasın bunlar.

Ayrıca eğer bir dünya yaratcaksak hangi sistem üzerinde olcağına da karar versek fena olmaz. Whitewolf'un D10 sistemini mi kullancaz, yoksa DnD 3.5 mu falan filan.

Bu arada ülkelerden biri olarak bir ara ben bir tane Japon mitolojisiyle alakalı bir tane yaratabilirim.
Mesaj tarihi:
Dünyanın bir kaç uydusu olabilir mi? Belki gündüzde gecede gayet net seçilebilirler? sadece bir alternatif manzarar olarak işe yarar. yada extra katkıları vardır.
Mesaj tarihi:

Ben yine kendimi yineliyorum ve büyü olmasın diyorum. Büyü diyenin dili yansın hatta. Büyü dediğimiz olay maddelere hakimiyet işte. Bu yüzden zaten bir çoğunuzun istediği gibi ne portallar olacak ne fireballar. Yani biraz transmutasyon ve taşı açarsam mantığı şu aslında;

Sayısal okumuş olanlar kimyayı bilirler zaten de ben biraz açayım bir alıntı bir örnekle;

Hidrojen peroksit ile luminol karisimi kendi kendine tepkimeye girmemekte ama bir metal katalizörüne ihtiyac duymaktadir. Kan kalintilarindaki gözle görülmeyen demir iyonlari bile bu is icin yeterli olmakta ve bize mavi-yesil isik sacarak kanin varligini ispat etmektedir.



Chemistry for dummies ; Bu olayda demir sayesinde luminol abim level atlamakta ve ışık saçmaktadır.

İşte bu noktada taş devreye giriyor. Taş insan beyninin kullanılmayan bölgelerini kullanmasını sağlıyor. Bir nevi üçüncü göz açıyor. Bu sayede taş insana bazı güçler veriyor ki bunların en temeli tepkimelerde eksik maddeyi tamamlamak. (tabi bu arada taş kullanıcıları da zeki oluyor) Yani taş kullanıcısı luminol'a dokunduğunda veya ileri safhalarda sadece düşünerek demir etkisini gösterip parlamasını sağlıyor. Yani taş kullanıcılarının (büyücü demiyorum dikkat ederseniz ama büyü olarak değerlendireceksek öyle derim) odunu yakabilmesi, demiri eritebilmesi kimyasal ve fiziksel tepkimeleri hükmedebilmelerinden kaynaklanıyor. Ama fiziksel tepkimelerde kafanız karışmasın, ulan birinde demir yaratıyor ibiş diğerinde ısı veriyor, o zaman yakar alemi demeyin. Demir yaratmıyor aslında, öyle gibi gösteriyor. Bir nevi atomları kandırıyor. Aynı şekilde fiziksel tepkimede de ısı varmış gibi yapıyor. Yani aslında ısı saçamıyor. Bahsettiğim tabi ki fizik ve kimya açısından imkansız. Atomu kandırmak , tereyağıyla felsefe konuşmak gibi bişey ama fantezi dünyasındayız. : )

Ben diyorum ki herkes bunu kabul ederse tek büyü bu olsun. Yani portallar uçuşmasın. Ha bu tek bir sorun çıkaracak; golemler nasıl olacak ? Üstte dedim ya bu taşın güçlerinden yalnızca biri. Bir tane de biyolojiye etki eden özellik ekler cansız hücreleri canlandırma veya inorganik yapıları organikleştirme gibi bir özellik ekleyebiliriz. Hem bu sayede necromancer kavramı ortaya çıkar ve insanların din inancını sarsar.

Neyse benden bu kadar. Düşüncelerinizi alayım devam ederim.

Mesaj tarihi:
Dev'in bahsettiği büyü / özel güç bence gayet güzel. Teknoloji ve Bilime de çok güzel bağlanılabiliyor. Fakat taş kullanımı hakkında benim biraz farklı bir fikrim var. Bana daha çok bu maden(taş)'ların özlerinin çıkartılıp insan vücuduna enjekte edilmesi ile kullanılabilir hale gelmesi daha iyi bir fikir gibi geliyor.Hem bu şekilde yaparsak, daha önce ortaya atılan mutasyon fikrinden de iyice yararlanabiliriz.
Mesaj tarihi:
Ne ot yerseniz yiyin ozaman beyler. haha olaya bak ya. Beni de çok bağladı yani sizin evreniniz. Azıcık kafanızı kullanıp orjinal bişeyler bulun ozaman. Great Plague çok mantıklıydı lol. hastalıkmı, avatar state mi belli değil.

Adam gibi birşeyler yaratmak istiyorsanız önce adam gibi davranmayı öğrenin. Birbirinizin fikirlerine saygı duyun. Bi pokemon demediğiniz kalmıştı bu topicte oda gelkir yakında. Seni seçtim Succubus!
Mesaj tarihi:
Tuzağıma düştün songoku. Ben de biri çıkıp taşları sıvılaştırıp kanımıza karıştıralım desin istiyordum. Evet onu da düşündüm. Tabi ki bazı arkadaşlar taşın gücüne karşı koyamıyor. Kendilerini hastalığa alıştırdıktan sonra üst seviyelerde taşı vücutlarına yolluyorlar. Tam kafamda şekillenmedi ama o arkadaşlar da inorganik ve organik maddeleri birbirine birleştirmek gibi daha fantastik işler yapabilirler. Kendi kollarını demire döndürebilirler mesela. Veya tüm bedenlerini sıvı hale dönüştürebilir hale gelirler falan. Ama dediğim gibi taşın büyüsüne kapılıp hemen uygularlarsa bu tekniği hastalığa kapılıp ölme riskleri çok yüksek. Bu yüzden bu arkadaşlar az olabilir bence.
×
×
  • Yeni Oluştur...