Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir


Bodrack

Öne çıkan mesajlar

Ekşiden beğendiğim bi konu
------------------------------------------------------------------
roland barthes'in pek sevdiğim bu sözünü ilkin yağmur atsız'ın 80'lerin sonunda basılmış olan bloknot adlı kitabının dibacesinde görmüştüm. fransızca orijinali akıl defterime eğer yanlış kaydetmediysem şöyleydi:
"la fascisme ce n'est pas l'inderdiction de dire c'est l'obligation de dire".

barthes şüphesiz bu özlü sözüyle, insanların, fikirlerini açıkladıkları vakit aynı zamanda ne düşünmediklerini ve ne hissetmediklerini de açıklamaya zorlanmalarından bahis açmakta. ilk okuduğumda çok da üstünde durmamış yine de not etmiştim. üstelik yağmur atsız "faşizm susma memnuîyeti deği lsöyleme mecburiyetidir" şeklinde tercüme etmişti bu cümleyi.

dediğim gibi bu cümlenin ne idüğüyle zaman geçtikçe tanıştım. misal bir kemalizm eleştirisi yapan biri, mutlaka "ben de atatürkçüyüm, ben de atatürk'ü seviyorum" demek zorunda kalıyor, söylediklerinin meşruiyeti için.

misal, 11 eylül'ün hemen ardında yapılmış bir söyleşi hatırlıyorum. islamcı bir yazar, gayet soğukkanlı ve insanî bir yorum yapıyor ve 11 eylül'ü analiz etmeye çalışıyordu. karşısındaki liberal yazar, sözünü kesip "önce 11 eylül'ü kına, lanetle sonra konuş" demişti. islamcı yazar bunu zaten daha önce yazdığını belirttiğinde de liberal yazarımız "herkes bir kere lanetlerken siz iki kere lanetleyeceksiniz yoksa samimiyetinize inanamam" demişti.

daha sonra bir gün bendeniz bir söyleşide "avrupa birliği'ne karşı olduğumu" söylediğimde birileri benim "devletçi, milliyetçi, ulusalcı, darbecilerle aynı safta olduğumu" haykırmıştı. ben de sazan gibi bu faşizmin oyununa gelerek, ne olmadığımı anlatmaya kalkmıştım.

bazen de sözlükte vaya başka yazılı ortamlarda denk geliyorum, birisi laiklik, kemalizm eleştirisi yapacağı vakit, aynı zamanda akp'li olmadığını vurgulamak zorunda kalabiliyor. oysa o bağlamda fikri neyse insan bunu söylemeli diye düşünüyorum. ama örtük, gizli, sinsi bir faşist dil ortalıkta geziyor ve insanları otokontrol mekanizmasına uymaya çağırıyor. insanlar söylediklerinin yanında ne olmadıklarını da söylemek zorunda bırakılıyor. bu çok zaman dediğim gibi aleni bir baskıdan ziyade, "aman beni şöyle sanmasınlar" fikrinin salgıladığı bir otokontrol sayesinde oluyor.

edit:kal ho naa ho'dan haklı bir uyarı geldi. roland barthes amca'nın bu cümlesinin fransızca orijinali, "le fascisme, ce n'est pas d'empêcher de dire, c'est d'obliger à dire" şeklindeymiş, google'da da böyle geçiyor*. yağmur atsız'ın alıntısıyla bir iki farklılık göze çarpıyor. tabii yağmur bey bunu yazdığında ne internet vardı ne google. kendi ifadesiyle "murakabe etmek mümkün olmamışdır" diyelim. kal ho naa ho'ya teşekkür edelim.



http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=fasizm+konusma+yasagi+degil+soyleme+mecburiyetidir'den alıntıdır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

fasizmin en tehlikeli boyutunu anlatan, hayatimda duydugum en guzel sozlerden biri. (dil ne acayip bir sey. simdi ben bu cumlede fasizm hakkinda duydugum sozler arasinda en guzellerinden biridir mi demek istedim yoksa tum duyduklarim arasinda en guzel laflardan biri olup fasizm hakkindadir mi dedim? nereme sokayim o virgulu)

neyse, fasizmin postalli yuzu acimasiz ve korkunc olsa da ortada mucadele edilebilecek bir dusman var, kacip saklanmiyor, sekil degistirmiyor, aksine kendini mumkun oldugunca gosteriyor insanlarin akillarina soktugu dev aynalarinda. korkunclugunun onemli bir kismi, o aynalardaki imajindan ileri geliyor zaten, niye saklansin ki? iste bu, konusma yasagi getiren fasizmdir.

oysa bazi sistemler, yeterince uzun bir sure ve etkili bir guc verildigi surece bazi degerleri oyle basariyla empoze ediyorlar ki, insan onlari icsellestiriyor. kendine konan sinirlari gecmemesi, kaliplarin disina cikmamasi icin bir yasaga gerek yok, bir postala gerek yok. insan kendi kendinin polisi, sansurcusu oluyor. her turlu empoze edilmis doktrin icin gecerli bu ve isin kotusu, yonetim sisteminin illa kendine fasizm demesi gerekmedigi.

din hakkindaki tartismalarda "tabii ki ben de allaha inaniyorum ama" deme refleksi, yahut "ben de sapina kadar turk'um"u eklemek gerekliligi bir ermeni, kurt tartismasi icinde, gay haklarini savunan birinin kabul gormek icin gay olmadigini tekrar etmek zorunda kalmasinin ironisi... bunlar kanuni zorunluluklar degiller, otokontrol. otofasizm diyelim biz. isin "soyleme mecburiyeti" olan kismi da bu.

otofasizm dedirtiyor ki birinci derecede onemli olan soylediklerimin dogru, mantikli olup olmamasi degil, uniformamin hangi renkte oldugu. senin bana guvenini de kisisel yetkinligimle degil, sirf cizginin bu tarafinda dogup buyumus olmamla kazanabiliyorum; cahil veya aptal hatta kotu karakterli olmam dahi pek sorun yaratmayacak. iste bu dar cercevede bir iki adim saga sola kayarak farklilastirabiliyorum ancak kendimi, ifadeyi gectim dusunebilme ozgurlugum dahi oyle sinirlanmis ki. bir koyun surusunun suratsiz bir uyesinden farkim, benligimin tanimi, iste o sinirlar icinde atilmis hem benim, hem de insanlik icin kucucuk, ufacik adimlar.


http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=fasizm+konusma+yasagi+degil+soyleme+mecburiyetidir 'den alıntıdır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...