Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Nohutlu Demokrasi...


Prawler

Öne çıkan mesajlar

Bugün Bekir Coşkun yazmış.
Gerçekten de sorgulanması gerekiyor.

-----------------------------------------------------------------------------

ARKADAŞLAR bilinen seçim çalışmalarına çoktan başladılar.

Evlere torbalar gidiyor:

Pirinç, makarna, nohut...

Parti değil, zahire ambarı sanki.

Bisküvi...

Mercimek...

"Göbeğini kaşıyan adam" mutlu mutlu, bu nohutlu demokrasiye katkıda bulunmak için bugünü bekliyordu.

Torba geldikçe göbeğini kaşıyarak soruyordur:

"Kurutulmuş dolmalık kabak neyin de yok mu?.. "

Zahire ambarında her şey var.

Gazetelerde okumuşsunuzdur:

"Belediyeler eliyle evlere kömür dağıtımı başladı... "

*

Öte yandan ekonomide müjde üzerine müjde veriyorlar:

- Enflasyon ekside...

- İhracat zirvede...

- Büyüme beklenenin üzerinde...

- Borsada patlama...

- Ulusal gelirde sıçrama...

Nitekim iktidardaki arkadaşlar, seçim meydanlarında "ekonomide Türkiye’yi nasıl yıldız ülke yaptıklarını" anlata anlata bitiremiyorlar.

*

Pekiiii...

Ekonomi bu kadar iyiyse, nohut ne oluyor?..

Niçin insanlar nohut karşılığı oylarını satıyorlar?

Beş yıldır ekonominin ne kadar da iyi olduğunu, ne kadar büyük başarılar sağlandığını dinlediniz.

Beş yıl sonra...

Nohut verip oy alıyorlar.

Çünkü çoğu insan hálá bir torba nohuta, yarım ton kömüre muhtaç...

Söyler misiniz:

Dünyada yıldızlaşan Türk ekonomisi ile torbadaki nohut birbirine biraz olsun uyuyor mu?..

Ekonomi dünyada yıldız, ama seçmen nohut karşılığı oyunu satıyor...

Öyle mi?..


Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
ARKADAŞLAR bilinen seçim çalışmalarına çoktan başladılar.Evlere torbalar gidiyor:Pirinç, makarna, nohut...Parti değil, zahire ambarı sanki.Bisküvi...Mercimek... "Göbeğini kaşıyan adam" mutlu mutlu, bu nohutlu demokrasiye katkıda bulunmak için bugünü bekliyordu.Torba geldikçe göbeğini kaşıyarak soruyordur:"Kurutulmuş dolmalık kabak neyin de yok mu?.. "Zahire ambarında her şey var.Gazetelerde okumuşsunuzdur:"Belediyeler eliyle evlere kömür dağıtımı başladı... "Öte yandan ekonomide müjde üzerine müjde veriyorlar:- Enflasyon ekside...- İhracat zirvede...- Büyüme beklenenin üzerinde...- Borsada patlama...- Ulusal gelirde sıçrama...Nitekim iktidardaki arkadaşlar, seçim meydanlarında "ekonomide Türkiye’yi nasıl yıldız ülke yaptıklarını" anlata anlata bitiremiyorlar.*Pekiiii...Ekonomi bu kadar iyiyse, nohut ne oluyor?..Niçin insanlar nohut karşılığı oylarını satıyorlar?Beş yıldır ekonominin ne kadar da iyi olduğunu, ne kadar büyük başarılar sağlandığını dinlediniz.beş yıl sonra...Nohut verip oy alıyorlar.Çünkü
çoğu insan hálá bir torba nohuta, yarım ton kömüre muhtaç...Söyler misiniz:Dünyada yıldızlaşan Türk ekonomisi ile torbadaki nohut birbirine biraz olsun uyuyor mu?..Ekonomi dünyada yıldız, ama seçmen nohut karşılığı oyunu satıyor...

Öyle mi?..


ahanda bu kadar bu yazı. halbuki diğer türlü ne kadar haşmetli gözüküyor değil mi? eşşek kadar. breh breh breh...
double spacing üstüne bir de her paraağrafa bir kelime yazıp her gün ben köşe yazısı yazıyorum diyen tiplere kıl oluyorum. bizim millet de sonra "ben gazete okuyorum şekerim" diye geziniyor sağda solda. zaten bu tip gazetelerde okunacak doğru düzgün bir haber yok, her sayfaya bir göz atıp geçiliyor. bir tek köşe yazıları kalıyor geriye, onlar da hep böyle tırt. toplum olarak okumayı sevmiyoruz. her gün gazete alan birisi değilim, mâlum öğrencilik falan filan, ama aldığım zaman da birgün, evrensel vs alıyorum okumaktan imanım gevriyor (iyi manada) özellikle de evrenselde. hatırlarsınız bi aralar cumhuriyetle ilgili bi muhabbet dönmekteydi. yok efendim cumhuriyet haftalık gazeteymiş de, oku oku bitmiyormuş. tabi hep bu ve benzeri dangozların halkın suyuna gidip çıtır çerez tadında yazılar yazmasından oldu bunlar.

neyse dolmuştum bu konuda bu başlığa patladım. ksra bakmasın başlığı açan herkimse...

[ Mesaj 05 Temmuz 2007, Perşembe - 11:14 tarihinde, calimero tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

heh...

yaw..

şimdi elbette oy almak için bu tür ayak çekilmesi komik ve bir o kadar da itici bir olay. ancak bazen merak ediyorum yahu şu gazeteciler nerede yaşıyor? hangi ülke ise bana da vatandaşlık verin!

misal, vapurlar değiştirilecek derler, gazeteci takımı karşı çıkar! "yoook olmaaaaz.. martılara yarenlik eden vapurlaaar (<- uzun okuyun buradaki "a"yı) kaldırılamaz. Onlar ki istanbul tarihi ile birleşiklerdir"

ee amcacım,ablacım.. sen ki karşıda oturan (avrupa yakası) trafik derdi, köprü, yetişme sıkıntısı çekmeyen birisin. Anadolu yakasında otursan dahi şoförun almıyor muydu seni? hani geçen hafta dert yandığın şoförün.. Ah be canım benim, hani senede 3-4kere binsen vapura diyeceğim "yine de binmiş adam" ancak o da yok..

Hariçten gazel okusun anca..

al burada da bir başka örneği var (Allahın her günü gazetelerde tonla örneği var ya.. neyse.. bu sadece biri)

Pekiiii...Ekonomi bu kadar iyiyse, nohut ne oluyor?..Niçin insanlar nohut karşılığı oylarını satıyorlar?Beş yıldır ekonominin ne kadar da iyi olduğunu, ne kadar büyük başarılar sağlandığını dinlediniz.beş yıl sonra...Nohut verip oy alıyorlar.Çünkü
çoğu insan hálá bir torba nohuta, yarım ton kömüre muhtaç..


öncelikle türk halkı oy hakkının peşine düşen bir halk değildir. bir kısmında partcilik vardır. sağı da solu da takım tutar gibi parti tutar.. bunun dışında kalanlar ise oylarına yön çizmezler. bu çizilmemiş oy yollarının sebebi bazılarına göre "üstadım oy atacak parti yok ben de tepkimi bu şekilde dile getiriyorum" olduğu gibi "lam ne partisi ben kendimi kurtarmaya çalışıyom burada" da olur.

kısaca oyun, kendi oyunun peşine düşmeyen çook adam var. İkinci olarak, dedim ya bu adamlar hangi ülkede yaşıyorsa taşınmak istiyorum diye, şunu söylemek lazım 100% refaha ulaşmış bir ülkeden bahsetmek oldukça salakça olacaktır. en gelişmiş ülkelere baksanız dahi elbette aç olanlar olacaktır. fakirler, zenginler olacaktır. Ayrıca ameli kötü adamlar da olacaktır. Yani bu nohut alıp oy satanların hepsinin fakir ve aç bilaç gezdiğini düşünmek de yanlış bir yaklaşım.

durun işin başka boyutunu dile getirelim, bir gazeteci düşünün kendisine verilen sözlerden ötürü başka partileri karalasın seçim zamanı.. veya bir gazete, medya kuruluşu düşünün el konsun hükümet tarafından tam da seçim zamanı. veya büyüük bir holding düşünün, dirsek teması olduğu lider göreve gelsin diye çekmediği numara, atmadığı takla kalmaz, ekonomik destekten bahsetmiyorum bile. Bir iş adamı düşünün kendi adamı o bölgeden seçilsin diye "rica eder" parti liderinden "bizim elemanı sen şu bölgeden ilk sıradan yaz" diye ve parti ile yakından uzaktan alakası olmamış biri garanti seçilecek aday olarak seçime gider..

şimdi de bir gazeteci düşünün bu gibi ülke gerçeklerini yazmak zor geldiğinden veya oturduğu yerden bunların hiçbirini görmediğinden veya yazması bazı abileri kızdıracağı için yazmaz..

sonra da nohutlu demokrasi imiş..

hadi yaa... bak sen.. böyle şeyler de mi oluyormuş ülkede..

bazen merak ediyorum şu gazeteciler nerede yaşıyor? hangi ülke ise bana da vatandaşlık verin!

[ Mesaj 05 Temmuz 2007, Perşembe - 11:48 tarihinde, dasaaa tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@gellidus

pek iyi pek güzel de bu arkadaşlar köşe yazarı değil mi? yoksa şairler kendileri ve de şiir mi yazıyorlar en serbest tarzından da biz mi bilmiyoruz?

iki cümleyi evirip çevirip, takla attırıp, araya gereksiz yinelemeler koyup halka yediriyorlar. tabii onların da arkasına sığındıkları şey bu anlatım tarzı denilen nane. bir de araya bir tane gülünç siyah bir türk imgesi (göbeğini kaşıyan adam) koyuyorlar ki okuuyan beyaz türkler zevke gelsin okurken. çünkü beyaz türkler için yazmaktalar bu şahsiyetler (1 tane 2 tane yok bunlardan).

ayrıca bu konunun master yapmış en kıl örneğini tanımak için de yılmaz özdil in birkaç yazısını okumanız yeterli olacaktır...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Oncelikle Yilmaz Ozdil i cok severim.. Vede sayfa sayfa yazan cogu kisiden daha guclu daha iyi oldugunu dusunuyorum..

Bunuda gazetede devamli kesilen yazilarindan anlayabilirsin 10 defa fln isten cikartilmaya calisildi demekki o sayfalar dolusu yazan kisiler rahatsiz etmiyor bu gibiler rahatsiz ediyor..

2. kose yazisi bir mesaj vermek uzere koyuluyor koselere yani onemli olan o mesaji iletmek okuyucunun anlamasini saglamak senin basarisiz dedigin yazarlar bu ulkenin en cok okunan yazarlari..

Sen simdi baslicaksin turkiye salak memleketi ne yapmalar gerektigini bilmiyorlar fln diye hakli olabilirsin..

ama bu tip yazarlar butun dunyada en cok okunan yazarlar..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
ahanda bu kadar bu yazı. halbuki diğer türlü ne kadar haşmetli gözüküyor değil mi? eşşek kadar. breh breh breh...
double spacing üstüne bir de her paraağrafa bir kelime yazıp her gün ben köşe yazısı yazıyorum diyen tiplere kıl oluyorum. bizim millet de sonra "ben gazete okuyorum şekerim" diye geziniyor sağda solda. zaten bu tip gazetelerde okunacak doğru düzgün bir haber yok, her sayfaya bir göz atıp geçiliyor. bir tek köşe yazıları kalıyor geriye, onlar da hep böyle tırt. toplum olarak okumayı sevmiyoruz. her gün gazete alan birisi değilim, mâlum öğrencilik falan filan, ama aldığım zaman da birgün, evrensel vs alıyorum okumaktan imanım gevriyor (iyi manada) özellikle de evrenselde. hatırlarsınız bi aralar cumhuriyetle ilgili bi muhabbet dönmekteydi. yok efendim cumhuriyet haftalık gazeteymiş de, oku oku bitmiyormuş. tabi hep bu ve benzeri dangozların halkın suyuna gidip çıtır çerez tadında yazılar yazmasından oldu bunlar.

neyse dolmuştum bu konuda bu başlığa patladım. ksra bakmasın başlığı açan herkimse...




Unutmamak lazım, uzun yazı demek iyi yazı demek değildir, aynı kısa yazınında iyi yazı demek olmadığı gibi aslında. Önemli olan içeriktir. Bencede az sözle çok şey anlatmakta da Bekir Coşkun'un üzerine yoktur.

Tabii zevk meselesi bir yerde köşe yazarlarını sevip sevmemek, hangi yazarı seveceğimizi belirlemek. Ama hata, bir yazının kalitesini sadece karakter sayısıyla belirlemekte.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

calimero şöyle bir şey var şimdi, şu yazıda bahsedilen şeyler sana basit gelebilir yada İstanbul, Ankara, İzmir şehirlerindeki üst tabaka insanların zaten farkında olduğu şeylerden bahsediyor olabilir. Ancak zaten asıl seslerini duyurmaya çalıştıkları bu adamların halk, bunu unutma. Zar zor okuyan adama da olabildiği kadar kısa ve öz bir şekilde söylemeye çalıştığın şeyi anlatmalısın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
calimero
üye [şikayet et]
§ 06 Temmuz 2007, Cuma - 14:07 [ özel msj ]
ben yazının uzunluğu belirler mi dedim kalitesini. yazıyı uzunluğu bakımından ve bu uzunluk kaidesine biraz bağlı olaraktan içeriğin laf salatalarıyla dolu olduğunu söylemeye çalıştım.


Yahu benim mesajımdan önce demediysen, sonra demişsin işte. Kalın olan yerde ne yazıyor? "Uzunluğuna bağlı olarak laf salatasıyla dolu" demişsin, ben mi yanlış okuyorum?

Onu da geçtim Yılmaz Özdil'e laf atmışsın. Abartısız en sevdiğim köşe yazarlarından biridir kendisi. Evet belki az kelimeyle çok yer kaplıyor ama her söylediği kelimede de "Adam haklı" diyorsun.

Ya hadi hepsini geçtim, bu milletin okuma alışkanlığı ne ki sen aşırı yoğun köşe yazıları bekliyorsun? İnsanlar okumadıktan sonra, 3 sayfa yazı yazsan neye yarar ki? Az yazan köşe yazarlarından önce, okuyucu(!)yu eleştirmek lazım gelir bana sorarsan.

Ha sorar mısın bilmem.

(Evet son kısım çok anlamsız oldu.)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Yahu benim mesajımdan önce demediysen, sonra demişsin işte. Kalın olan yerde ne yazıyor? "Uzunluğuna bağlı olarak laf salatasıyla dolu" demişsin, ben mi yanlış okuyorum?


cümledeki bir yer kesilerek anlam oldukça değiştirilebiliyor yukarıda yaptığın gibi. yanlış yazmamışsın fakat yanlış aksettirmişsin ya da belki de yanlış anlamışsın. günahını almayayım...

said:
Ya hadi hepsini geçtim, bu milletin okuma alışkanlığı ne ki sen aşırı yoğun köşe yazıları bekliyorsun? İnsanlar okumadıktan sonra, 3 sayfa yazı yazsan neye yarar ki? Az yazan köşe yazarlarından önce, okuyucu(!)yu eleştirmek lazım gelir bana sorarsan


eleştirmemiş miyim? aşağıdakiler ilk post umdan alıntıladıklarım. lütfen bir posta bakarak yorum yapmayalım.

said:
hatırlarsınız bi aralar cumhuriyetle ilgili bi muhabbet dönmekteydi. yok efendim cumhuriyet haftalık gazeteymiş de, oku oku bitmiyormuş.



said:
bizim millet de sonra "ben gazete okuyorum şekerim" diye geziniyor sağda solda.


said:
toplum olarak okumayı sevmiyoruz.



daha birçok şey var bu konuda yazılacak fakat zamanım yok ne yazık ki. bu yüzden yalnızca cevap hakkımı kullanıyorum...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aradan laf çıkartıp laf sokma gibi bir derdim yok, ben o mesajdan anladığımı yazdım.

Her neyse, tek tek cevapla uğraşmayalım şimdi, benim nihâi olarak demek istediğim, yazının kısa olması, anlattıklarının yanlış olduğu anlamına gelmez. Hatta kısa ve öz bir şekilde derdini anlatabiliyorsa bir adam, daha iyidir benim gözümde.

Ama içeriğini, görüşlerini vs. bir yana bırakıp konuşmak gerekirse, az yazıyla çok yer doldurmak için araya iki satır boşluk bırakmak da yanlıştır gözümde.

Elimizdeki örnekteyse, adam söylemek istediğini söylemiş ve yazı kısa kalmış. Sırf yerini doldurmak için saçmalamasındansa, yazdığı şekliyle bırakması iyi bir şey tabii ama yeri doldurmak için aradaki boşlukların koyulması da -artık kimin işiyse- yanlış.

Benim görüşüm budur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...