Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Zorunlu Uysal İsa Sokağı


beybin

Öne çıkan mesajlar

Hem okumayan okusun kötü yorumlarını esirgemesin, hem de okuyanlar da son halini görmüş olsun diye koymaktayım.
Sevgiler!


Kadıköyden Kartal istikametine uzanan, sırf sayıları fazla diye caddeye adını vermiş o minibüslerden BP'yi gördün mü in, sola devam et, düz yürü, bakkaldan sola dön.. Karşına yokuşa dikilmiş bir sokak çıkacak. İşte o sokağın karakterleri bugünlerde anlatılmaya değer olanlardan bir tanesi.

Bu sokağın kedileri pek uzun süre yavru kalmaz. Göz açıp kapayıncaya kadar büyüyüp kasap önünde ciğer kapma yarışına girerler. Zaten sevilmeyi de sevmez bu kediler. Yumurtadan çıktıkları andan itibaren -ki bu muhitin kedilerinin yumurtadan çıktığı yaygın bir inançtır- yalnızlık öğretilir onlara. Buranın insanları da, bu yönleriyle, paylaştıkları sokağın kedilerine benzetilebilir. Sevilmeyi sevmezler. Belki bir şeyleri sevmek de akıllarına gelmemiştir kim bilir. Oysa kediler, o bulundukları ortama rahatlıkla uyum sağlayabilen inanılmaz yaratıklar, sevilmeye de alışabilirlerdi zamanla, birileri onları sevmeye teşebbüs etmiş olsaydı pek tabii.

Doğruya doğru, sevmeye sevilmeye üşenmiş şu sokaktaki, kubbeleriyle farklı bu sokak farkı da sevmezdi ama bu bahsetmeye değer yeni bir şey değil Bilmemkimindikipdeadınıverdiğibilmemne Apartmanına taşınmış şu yeni aile de şunca ciğerci kuş müsveddesi kediden daha sevilebilir sayılmazdı.


Saçları uzun iki insan. İki kadın değil. Bir adam bir kadın. Böyle tutucu bir yerde saçı uzun adam başa bela. Hele bir de sağ kulağında küpesi var ki, ne siz halka mı takıyor noktalı küpe mi diye sorun, ne ben "deli deli kulakları küpeli" şarkısını kulağınıza fısıldayıp, "Halka ayol" diye cevap vereyim.

Sonra o siyah uzun saçlı, deri pantalon giyen kadın.. Uzun saçlı halka küpeli adamın eşi. Saçlarında ara ara kırmızılar var. Yok yook, bu tipler buraya fazla marjinal.

Müzik adına ilahi sesleri yükselir pencerelerden, temizlikçi kadınlarıysa popüler kültüre yenilmenin verdiği zevkle çığırır Kibariye türkülerini.

Hem bu sokağın kadınları arasında bakkaldan öteye gitmemişleri var.

Pencereden pencereye dedikodu yaparlar, kocaları kıraathanelerde ellerini bitirip okeye dönerken. Geri kalan zamanlarında pencere silerler, aslında kocalarından çok pencereyle haşır neşirler. Tabii eve kocası gelince ayaklarını yıkamalarını saymazsak. Ha bir de yemek yaparlar, türlü türlü yemekler, şu uzun saçlı şıllık, şarkıcı tipli yeni taşınan kadınsa, kocasına, sevgilisine, işte neyiyse o uzun saçlı adama, yemek yapamaz çeşit çeşit. Hem kadın dediğin araba mı sürermiş, git evde kocanı bekle sen, senin ne haddine düşer elin adamlarıyla aşık atıp para kazanmak, kocan kadar para getirmek evlere.

Pis kafir, dini de yoktur şimdi bunun!

Hayatlarındaki en büyük cesaretleri, düğünde altın küpe takabilmek için kulaklarını deldirmiş olmaları. Hiç orgazm olamayanlar. "Kadın" diye bahsediyorsan bir dişiden, onun evli olması lazım. 30 yaşında sevgilisi olan bi dişiden kadın diye bahsedemezsin. "Kocasını mı aldatıyor?" diye sorarlar, Allah'ını şaşırırsın, maazallah.


Ama eminim bu kadının orgazm çığlıkları onun dayak yedikten sonra boyun eğmiş ağlama seslerini bastıracak.


Bir de bu şıllık tipli kadının gayri meşru kızı var. Aynı annesi gibi, yüzünde gülümsemek üzere olan bir ifade, ama kafasını kaldırdığını yakalayamazsın. Göz göze gelmez kimseyle. Sadece mahallenin delisi, bakkalı, ha bir de kedileriyle günaydınlaşır. Mahalle sakinlerinin tersine, o sever kedileri. Mahallenin delisiyle muhattap olan, en az onun kadar deli kız. Son zamanlarda siyah giyinip satanist gözüken tipler için fazla kedisever. Her sabah "sss" diye tıslayıp kedilere yemek dağıtıyor. "Pisi pisi" demiyor, çünkü kedilerin aslında "s" sesine duyarlı olduğu gerçeğini kabullenmiş o da.

--------------------------------------------------------------------------------
13 Ekim Cuma, 13:30
Polis otosundaki telsiz konuştu :
-Maltepe ekip, ses ver.
-Buradayız tamam.
-Sahilde, otobüs duraklarının gerisinde bir şüpheli , müşteri bekliyor. Kırmızı çoraplı. Tamam.
-Mesaj alındı tamam.

Haha, bu sefer tanımak pek de zor olmayacak dedi ön koltuktaki polis. Polis otosunda 3 kişiydiler. Arka koltuktaki sözü devraldı, ama içinden. Merkeze gidene kadar da bir iki de bize verir.

Arabada bir sessizlik oldu. Hepsi o anda aynı şeyi düşünüyordu, hoş, zaten "onu" düşünmedikleri an mı vardı.Bir tür bahsedilmeyen eğlenceydi bu. Sahile doğru yola çıktılar.


--------------------------

13 Ekim Cuma, 6:00

Ne kadar uyudum? Saat kaç? Akşam 6 mı, sabah 6 mı?Günlerden pazartesi mi, pazar mı? Dersi kaçırdım mı??
Neyse uyku..uyu..

Aynı günün daha insani bir saati, 12:30

Hava yağmurlu..
Babamın aldığı siyah elbise..
Annemin aldığı siyah çizme....
Kırmızı mus çoraplar..
Kırmızı çanta.
Anahtar nerede?





13:30
Afedersiniz, dolmuş durağı nerede biliyor musunuz?
Soru sorulan kumral saçlı yakışıklı, anlamsız gözlerle kıza baktı ve koşmaya devam etti.
Run Forrest run!
Bu ipod icat oldu olalı yolda kimselere soru sorulmuyor. Teknoloji denen meret iletişimimizi arttıracağına gittikçe kesiyor. İnsanlar duyularına hitap edecek teknolojik aletler buldukça başkalarının duyularına hitap etme ihtiyacı ortadan kalkıyor.




----------------------------------------------------------------
13 Ekim Cuma, 13:38

Nereden çıktığı belli olmayan polis otosu, geri geri kaldırıma, kırmızı çoraplının önüne yanaştı. Sağ ön koltukta oturan polis camdan kafasını çıkarttı. Arka koltuktaki polis cama yapışıp bacakları izlemekle yetinmek zorundaydı. Kırmızı çoraplı şaşkındı, ne olduğunu anlayamadığı bir korkuyla başını polisten yana çevirdi.
Hüviyetiniz yanınızda mı? diye sordu polis.

Tabii ki yanında değildi, böylelerinin kimliği yanında olmazdı.

Evet dedi kırmızı çoraplı, yüzü de çorabıyla aynı renge dönüşürken. Sırt çantasını açmaya çalışıyordu.
Heyecanlanmayın, otobüs durağında beklemiyorsunuz da, ondan ilgimi çekti.

Tabii ki otobüs durağında beklemezdi müşterisini bir fahişe. Her zamanki skeçlerden biri oynanacaktı şimdi, kırmızı çoraplı kimliğini evde unutmuş olacak, sonra merkeze gidilmek için yola çıkılacak, kadın çığlıklar atarken polislerin her biri içlerindeki bastırılmış -bu muhite özel- cinsel isteklerini açığa çıkaracak, allah kaç el vermişse kullanacaklardı. Sonra elizabeth'i kullanmak için bir yıllık malzeme çıkmış olacaktı. Yatakta sadece bacaklarını açıp her pozisyonda şikayet eden, bazı pozisyonlarıysa ahlak kuralları çerçevesinin dışına çıkmamak adına denemeye kalkışmayan karılarından öç alırcasına tacizdi amaç. Bu adamların hangi mahallede oturduğunu söylemek de gereksizdi.
Okuyor musunuz dedi polis,
Evet dedi kırmızı çoraplı. Öğrenciyim.
Öğrenci kimliğini uzattı. Polis kimliği aldı, gözlerini kısarak sesli okudu :
Yeditepe Üniversitesi??
İşler değişti dedi içinden. Tüh ulan. Bir umut cevap alamadığı düz cümle gibi gözüken soru cümlesini tekrarladı:
Otobüs duraklarında beklemiyorsunuz da, ondan merak ettim.
Otobüs durakları mı, ben sarı dolmuş bekliyorum Memur Bey!

Ne var orospu çocuğu, her deri çizme giyen kadını fahişe mi sandın??
Öğrenci kimliğini geri aldı kız.
Polis otosunun umutsuz motoru duyuldu.


Fahişe sanılmanın şaşkınlığıyla minibüse bindi. Fahişe olup da yakalanmamak için gerekli tek şey bir özel üniversite kimliğiydi demek.. Bu muhite göre fazla uçuk. İşin komik yanı, özel üniversitede okuyan gencin temiz çocukadı altında, kendisine, hele hele çevresine hiçbir kötülüğü olmayan, bir yandan modernlikte yaşlı nesli sollamış aydın genç kategorisine giriyor olmasıydı polisin gözünde. Bu gençler değildi kokain partisi düzenleyenler, bu gençler değildi araba yarışlarında birbirlerini ezenler.. Bu gençler, hep ertelenmiş ve ertelenen, ülkeyi kurtaracak genç nesildi.

..
Ve ben bunları düşünürken, minibüste, sağımdaki orta yaşlı, takım elbiseli, sağ elini yanındaki karısına kaptırmış adam, bir göğüslerime, bir bana bakıp "artık çok geç" bakışı atıyordu. Sol tarafımdaki yakışıklının ipod'unda da Jagged Edge "baby, it's too late for me and you" diye çırpınıyordu.

Zamanı geri getiremezdik, ama tersine çevirsek Uysal İSA'yı ASİ yapabilirdik.



"Osman parayı versene hadi! Nereye bakıyorsun öyle! Daldın yine!"
- Ama Müjgan bu derin bir tutku!!!
- Ne saçmalıyorsun adam? 3 lira ver de şoföre vereyim.
-Ver Müjgan ver, sen ona, o bana..



"Every single night that I be without you girl it's just so hard
Trying to fight myself cause I know that I was too hard
I shoulda been lovin you, I shoulda been lovin you oh... "

..

[ Mesaj 11 March 2007, Sunday - 23:49 tarihinde, beybin tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

internette en beceremediğim iş uzun yazıları okumaktır afakanlar basar ama bittiğini farketmeden bitirdim yazını^^

hep ufak tefek şeyler yazardın, içindekileri bööyle topluca boşaltman güzel sonuç vermiş...

anlatımın çok çok gelişmiş okumayalı
devam et yazmaya tabi sen...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu muhite özel- cinsel isteklerini açığa çıkaracak, allah kaç el vermişse kullanacaklardı. Sonra elizabeth'i kullanmak için bir yıllık malzeme çıkmış olacaktı. Yatakta sadece bacaklarını açıp her pozisyonda şikayet eden, bazı pozisyonlarıysa ahlak kuralları çerçevesinin dışına çıkmamak adına denemeye kalkışmayan karılarından öç alırcasına tacizdi amaç. Bu adamların hangi mahallede oturduğunu söylemek de gereksizdi.


dikkatle dikkatler okudum ve bayıldım bayıldı
yukarıdaki kadınlarla iligli sölediklerine artı 1 veriyorum...
yaz kızım sen yaz valla ben okıyım herkez okusun
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...