Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Alp er Tonga - Tonga Tigin


anartheelf

Öne çıkan mesajlar

alp er tunga öldü mi
ıssız ajun kaldı mi
acun öcünü aldımı
şimdi felek bilmemne...

valla buyuk ihtimal yanlıs yazdım ama tek bildiğim bu :D[signature][hline]yeni geldin ve hiçbişi bilmiyosan buraya alalım sizi
bana bişimi dicen koçum
[u]beni buralarda bulabilirsiniz

1-2-3-4
-5
ama en çok burda bulabilirsiniz
ve son söz
yakın olmak için uzak dur (ne alaka deme)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bundan başka, Cüveynî’nin Uygurların türeyişiyle alâkalı olarak anlattığı efsanelerde geçen Bögü Han, ki bizim tarihten tanıdığımız Moyun Çor Kagan’ın oğlu, Afrasayab ile birleştirilmektedir. Bögü Kagan da (759-779) Türk tarihinde ve kültüründe önemli bir kişidir. Bu bakımdan Türklerin bu hükümdarına da Afrasyab denilmesi dikkat çekicidir. Ancak Cüveynî’nin eserini yazdığı 13. yüzyılda artık İran kültürü ve Farsçanın bozkırın konar-göçerlerinin hayatına çok fazla tesir ettiğini unutmamak gerekir. Belirli bir zamandan sonra, belki de 9. yüzyıldan itibaren Afrasyab geleneği Türklerin arasına iyice yerleşmiş olabilir. Ama bize göre Afrasyab ile Tonga Alp Er’i ayırmak gerekir. Eğer ikisi aynı olsaydı, Cüveynî de Kaşgarlı gibi, Afrasyab konusunda bir açıklamada bulunmalıydı. Demek ki, Afrasyab ile Tonga Tigin veya Tonga Alp Er ayrı kişilerdir. Bilindiği üzere Selçuklular da otuzbeşinci nesilden kendilerini Afrasyab’a dayarlar. Afrasyab bütün Türklerce kabul edilen bir ata olduğuna göre (tıpkı Umay geleneği gibi), onun 8. yüzyılın ilk yarısında ölen Tonga Tigin ile irtibatının olmaması gerekir. Ama Tonga Tigin, Kaşgarlı’da geçen Alp Er Tonga olabilir.



bu kısım kafamı karıştırdı
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şiirin doğrusu:

Alp Er Tunga öldi mi
Issız ajun kaldı mi
Felek öcin aldı mi
Emdi(veya imdi, şimdi anlamında) yurek burkulur , Alper tanga giydi mi seksi seksi oldu mu diye dalga geçmeden önce bari doğrusunu bilin.[signature][hline]Working for the weekend...
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çin kaynaklarından edindiğimiz bilgiler, 713 yılında Beş-Balık’a gönderilen ordunun idaresinin Kapgan’ın oğulları İni İl Kagan, Tonga Tigin ve Kapgan’ın eniştelerinin elinde olduğunu gösteriyor. Ancak bu savaşların izi Türk milletinin hâfızasında derin bir şekilde yer etmiştir.

Göktürklerle ilgili biri Tonga Tigin sanırım,diğeri sakaların komutanı işte.[signature][hline]Önce bi acıdım,geçti sonra..

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Alper Tunga öldi mü
Issız ajun kaldı mu
Ödlek öçin aldı mu
Emdi yürek yırtılur

Ödlek arıg kevredi
Yunçığ yavuz tavradı
erdem yeme sevredi
Ajun begi çertilür

Bilge bögü yunçıdı
Ajun anı yançıdı
Erdem eti tınçıdı
Yerke tegip sürtülür

Alp Er Tunga Sagusu :)

Alper Tunga İskitlerin yanı Saka Türklerinin en parlak dönemini yaşatmış han'ı dır. Pers İstilasına karşı tek başına yıllarca mücadele etmiş ve galip gelmiştir.Perslerin en çok korktuğu kişidir :)[signature][hline]Xanator Wegauge
Master Rifleman-Master Combat Medic
Eclipse Galaxy
Star Wars Galaxies
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Lancelion, 08 Kasım 2005 23:02 tarihinde demiş ki:
Çin kaynaklarından edindiğimiz bilgiler, 713 yılında Beş-Balıka gönderilen ordunun idaresinin Kapganın oğulları İni İl Kagan, Tonga Tigin ve Kapganın eniştelerinin elinde olduğunu gösteriyor. Ancak bu savaşların izi Türk milletinin hâfızasında derin bir şekilde yer etmiştir.

Göktürklerle ilgili biri Tonga Tigin sanırım,diğeri sakaların komutanı işte.


kendi mesajımı quoteledim o da güzel.[signature][hline]Önce bi acıdım,geçti sonra..

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
alper abimin bahsettiği [spo1=Yrd.Doç.Dr. Saadettin Gömeç e ait olan makale ]TARİHTE Türklerin kurmuş olduğu en güçlü hanedanlıklardan biri olan Kök Türk Kaganlığı zamanı bize göre, pekçok açıdan modern devlet yapısını bünyesinde barındırmaktadır. Bu elbette ki kendinden önce var olan hükûmetlerin tecrübelerini çok iyi süzerek geliştirmekten kaynaklanmaktadır. Bununla beraber, Kök Türk Kaganlığının hâkim olmaya çalıştığı çevre ile Türk boyları göz önünde bulundurulunca, onların çok zor bir işi başardıkları anlaşılır. Çünkü kendi devletlerine dahil ettikleri Türk kabileleri de, çok kuvvetli bir bağımsızlık arzusuna sahiptiler. Tarihî durum bunu açıkça göstermektedir. Onların kendi soydaşları olan Tarduşlar, Türgişler, Karluklar ve Kırgızlar ile olan savaşlarını hatırlayacak olursak, bunu daha iyi müşahade edebiliriz. Bu Türk devlet anlayışının bir gereğidir. Yani asil soydan olan, Türk kanını taşıyan herkes devlet idaresinde söz sahibi olabilir. Bilindiği üzere ülke toprakları da hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığından, başta bulunan kagan veya beg öldüğünde çocukları arasında ülkenin idaresi konusunda kavgaların çıkmasının sebebi de budur. Öyle ki, 687 yılında Tokuz-Oguzların hâkimiyeti altındaki Ötüken bölgesini yeniden ele geçirmek için İl-teriş, Kapgan ve Tunyukuk’un Baz Kagan ile yaptıkları savaş, belki de Türklerin Çaldıran’dan önce kendi aralarında vuruştukları en kanlı kavgalardan birisidir. Yine burada bir hususu daha belirtmek istiyoruz. Türk boylarının kendi aralarında yapmış oldukları savaşlar, yabancı ülkelerle çarpışmalarına hiçbir zaman benzememektedir. Onların birbirleriyle vuruşmaları o kadar acımasız oluyordu ki, bazan savaş meydanında taraflardan birinin tamamen imha edildiğini görmekteyiz. Çünkü onlar kendileriyle aynı özellikte olan kardeşlerine teslim olmaktansa, ölmeyi her vakit tercih etmişlerdir.
Komşu devletler de aynı düşüncede idiler. Meselâ, “İpek Yolu”na yalnız başına hâkim olacak bir gücün ortaya çıkması Çin imparatorluğunu korkuttuğundan, kaganlığa karşı isyanları kamçıladığını çok iyi biliyoruz. Zaman zaman Kök Türklere bağlı boylara casusları vasıtasıyla ayaklanmaları yolunda telkinlerde bulundukları gibi, bazan bizzat onların yanında kaganlığa karşı savaşlara giriyorlardı. Bundan başka, 8. yüzyılda batıda Arap ordularının İslâmı yaymak gayesiyle giriştikleri faaliyetleri de unutmamak gerekir. 8. yüzyılın başlarında (708-709’lar) Kuteybe’nin Temir Kapı bölgesine gelmesi büyük bir kargaşaya sebep oldu. Aslında burada şunu da açıkça dile getirmekten kaçınmamalıyız. Türkler sanıldığı gibi İslâmiyeti çok çabuk kabul etmemişlerdir. İslâmiyet Türkler arasında kitleler hâlinde kabul edilene kadar Türklere, Araplar akla gelmedik işkenceler ve katliamlar uygulamışlardır. Dolayısıyla 711’lerde Arapların sebep olduğu kargaşayı bertaraf etmek amacıyla İni İl Kagan komutasındaki bir ordunun Türkistan taraflarına gönderildiğini biliyoruz. Belki de bu hâdiselerin bir devamı olarak kaganlığa bağlı olduğunu sandığımız Beş-Balı bölgesinde de bazı karışıklıklar söz konusudur. 713 yılında, Kök Türkçe yazılı belgelerden anladığımıza göre; “Kök Türk ordularının Beş-Balık üzerine bir seferi vardır ve burada altı kere savaşılmıştır”. Çin kaynaklarından edindiğimiz bilgiler, 713 yılında Beş-Balık’a gönderilen ordunun idaresinin Kapgan’ın oğulları İni İl Kagan, Tonga Tigin ve Kapgan’ın eniştelerinin elinde olduğunu gösteriyor. Ancak bu savaşların izi Türk milletinin hâfızasında derin bir şekilde yer etmiştir. Bu Beş-Balık savaşlarının sonunda Türk milletinin büyük bir yasa boğulduğunu görüyoruz. 714 senesinde, Beş-Balık’ın kuzeyindeki bir yerin muhasarası sırasında, bir gün Tonga Tigin tek başına ata binerek şehrin surlarının dibine kadar sokulmuştu. Etrafta saklanan ve pusu kuran Çin askerleri onu yakalayıp öldürdü. Onun esir edildiğini sanan Kök Türk askerleri çok uğraşmışlar, fakat öldüğünü anladıkları zaman her şeyden vazgeçerek, üzüntü içinde kalmışlardır. Hattâ bu sefere katılan eniştelerinin Tonga Tigin’i kaybettiği için memleketine dönmeğe cesaret edemediğini ve karısı ile birlikte Çin’e sığındığını öğreniyoruz. Belki de o, Tonga Tigin’in ölümünden kendisinin sorumlu tutulacağını ve Kapgan’ın hışmına uğrayacağını sandığından ülkesine geri gitmemiş olabilir.
İşte biz burada, bu Tonga Tigin’in kimliği üzerinde ve Türk tarihindeki yeri hususunda birkaç şey söylemek istiyoruz. Bilindiği gibi Tonga Tigin, cihan fatihi Kapgan Kagan’ın büyük oğludur. Bunu Çin kaynaklarının verdiği bilgiler neticesinde öğrenebiliyoruz. Ancak Türk tarihinin ve kültürünün âbide eserlerinden biri olan Divanü Lûgati’t-Türk’de Kaşgarlı Mahmud “Alp” kelimesini açıklarken bir şiir kaydetmiştir:
Alp Er Tonga öldü mü?
Isız acun kaldı mı?
Ödlek öcün aldı mı?
Emdi yürek yırtılır.
Yine bir şahıs ismi olan “Kaz” kelimesini izah ederken de, “bunun Afrasyab’ın k
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...

İnsan kalbi ettir, çürür, bozulur gider.
Ey İnsan, onu iyi kolla!
- Alp Er Tunga -


Alp Er Tunga derler bir kağan vardı,
Ona yeryüzü dar, gökyüzü dardı.
Tuğ yapmıştı gökyüzüne güneşi,
Bilgelikte dahi yoktu bir eşi.
Gök-Türk, Uygur, Karduk ve Karahanlı,
Daha nice Türkler, adları şanlı,
Onu özlerine ata saydılar
Utkusunu dört bucağa yaydılar
*****
Uçmağa varınca ol ulu kağan,
Yıkıldı üstlerine gök kurıkan…
Ança kanlı yaş döküp yoğladılar…
Çığrışıp ağladılar.. ağladılar…


(R.Ö. ‘Alp Er Tunga Destanı’ndan)




Alp Er Tunga’nın M.Ö.7. yüzyılda yaşamış, çok sevilen, kahraman bir Türk hükümdarı olduğunu biliyoruz. Belgeler onun "Türk beğleri içinde adı ve kut'u ile tanınmış, bilgili, erdeli, büyük illeri elinde tutan, birçok kavme hükmeden..." bir hakan olduğunu söylüyor.

Bu Alp hükümdarın idaresindeki devletin de Saka Türk İmparatorluğu olduğunu söyleyen tarihçiler çoğalmıştır. Bu devletin adı belki onun adıyla ya da babası Peşeng Kağan adıyla söyleniyordu. İranlılar Peşeng'e Turanlıların hükümdarı (yani Türklerin hükümdarı), Alp Er Tunga'ya da Afrâysâb diyorlardı. Afrâsyâb’ın Alp Er Tunga olduğunu hem Kutatgu-Bilig, hem de Divan-û Lûgat-it Türk bildiriyor. Afrâsyâb, eski İranlıların kötülük ilahlarına verdikleri isimdir. Belki Alp Er Tunga onları çok yıldırdığı için ona bu ismi verdiler.

Alp Er Tunga, İran (Med) hükümdarı Keyhüsrev tarafından bir ziyarete çağrılarak hile ile öldürülmüştü. Bu olay M.Ö. 624 (veya 625, 626) yılında meydana geldi. Asur kaynaklarında Maduva, Heredot'ta Madyes olarak geçen kahramanın da Alp Er Tunga'dan başkası olmadığı anlaşılıyor. Cüveynî ona Buku Han, Mercanî ise Buku Han bin Pişing (Peşeng) diyor.

Türklerin onu destanlaştırdıkları şüphesizdi. Fakat bu destan zamanımıza ulaşmamış, yalnız, destanın son bölümü olduğu anlaşılan sagu (ağıt) dan bazı mısralar Divan-û Lûgat-it Türk’te verilmiş bulunuyor.

Alp Er Tunga’nın adından ve kahramanlığından çeşitli milletlerin tarihinde söz edilmesine rağmen, bu bilgiler onun başında bulunduğu devlet hakkında (şimdilik) yeterli bilgi veremiyor.

Firdevsî’nin Şehnamesi’nde uzunca bir yer verilen Afrâsyâb’ın aslında Alp Er Tunga olduğunu, Kutatgu Bilig’in şu mısralarından anlıyoruz:

Bu Türk beğlerinde adı belgülüg
Tunga Al Er irdi kutı belgülüg
Bedük bilgi birle öküş erdemi
Biliglig uyuşlug budun ködremi
Tajikler ayur ânı Afrâysâb
Bitigde yok erse kim uykag ânı?


(Bu Türk beğleri içinde adı belli, kut’u belli Alp Er Tunga, büyük ve erdemli bir hükümdardır. Çok bilgili, meziyetli bir büyüktür. Tajikler (İranlılar) ona Afrâysâb diyorlar. Bu Afrâysâb, baskın ve yağmalarla illeri (dünyayı) tuttu. Tajikler bunu kitapta yazmışlar. Kitapta yok olsaydı bunu kim anlardı?

Alp Er Tunga’nın ögüdü dinlenilecek bir bilge hükümdar olduğunu yine Kutatgu Bilig’teki şu mısralar çok iyi anlatıyor:

“Negü der eşitgil Tunga Alp Erig
Bilip sözlemiş kör bu öt sav erig
Et ol bu kişi kangü artar yıldır
Ânı ked küdezgü ay kıldı kader”

(Tunga Alp Er Kağan ne diyor işit. Bak, gör, bilip söylemiş o bu öğüdü. İnsan kalbi ettir, bozulur gider. Ey insan, onu çok iyi kolla.)


İslâmiyet öncesinde de, İslâmiyetin sonra da Türkler (Gök-Türkler, Uygurlar, Karluklar, Karahanlılar, Selçuklular) Alp Er Tunga’yı ata olarak kabul etmiş ve onun soyundan olmakla övünmüşlerdir. Bu ‘ata’yı bazen Alp Er Tunga, bazen de Tunga Alp Er olarak anarlar.

Bu Alp Türk hükümdarı ile ilgili en geniş bilgi Firdevsî Şehnamesi’nde verildiği için Alp Er Tunga destanını da ancak onun mısralarından çıkarıyoruz. Tabii bu, asıl destan değildir. Alp Er Tunga’nın, milliyetçi bir İran şairinin görüşüyle anlatılmasıdır.

İran şairi Firdevsî, İran’a Gaznelilerin, yani Türklerin hâkim olduğu bir dönemnde 934-1020 yılları arasında yaşadı. 1010 yılında da tamamladığı Şehnamesi’ni Gazne Sultanı Mahmud’a sundu. 60.000 beyitlik bu eserinde İran tarihini destan üslubunda anlatır. Eserinde, kendi yaşadığı dönemde Türklerin hâkimiyetinde olan İran’ın parlak geçmişini özlem duyarak ve çoşku ile dile getirir. İran’ın Turanlılarla (Türklerle) yaptığı savaşları, en güçlü Türk hükümdarı olarak bildirilen Alp Er Tunga’ya karşı kazanılan İran zaferini anlatırken “Şimdi hâkim olan sizsiniz ama, vaktiyle Zâloğlu Rüstem ve Keyhüsrev sizin en büyük devletinizi yenmiş, yıkmıştır” dercesine İranlılarda bağımsızlık duygusunu uyandırmaya, güçlendirmeye çalışır.


Alp Er Tunga Destanı

Başta Şehname olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenen Alp Er Tunga destanının özeti şöyledir:

Turan ile İran birbirine komşu ve düşman iki devlet idi. İran ülkesinin tahtında Minuçehr, Turan ülkesinin tahtında ise Alp Er Tunga’nın babası Peşeng Kağan vardı.

İ
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...