Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türkiye müslüman bir ülke midir sorunsalı.


Antimodes52

Öne çıkan mesajlar

Okulumun tarih mail grubuyla paylaştığım bir yazım, sizinle de paylaşayım dedim.

Tarihin tanık olduğu en büyük çekişmelerden biri herhalde din-devlet çekişmesidir. Yüzyıllardır yıldızları barışmamış ikilidir bunlar. İkisinin de temelleri insanlığın en zayıf noktalarına, inanca ve milliyetçiliğe dayanır. İkisi de sonsuz otorite ve güç için kıvranır durur, öyle ki yüzyıllarca devlet adamıyla din adamının bitmek bilmez bir çekişmesine tanık olmuşuzdur. Aslında birbirlerine aşırı derecede benzeyen ve birbirini tamamlayan iki olgudur dinle devlet. Öyle ki, yüzyıllar boyu somut olarak sağlanması imkansız otorite, dindeki vicdan ve inanç olgularıyla kolaycana sağlanmıştır. Peki bu yüzyıllar süren yolculuğun sonucu ne olmuştur? Dinin yetersiz kaldığı yerde devlet olgusu devreye girmiş, devletin yetersiz kaldığı yerde de din olgusu devreye girmiş, iyi yada kötü bir sistem oluşmuş. Bu sistemde dinin devlete olan bağımlılığına, devletin de dine olan bağımlılığına bir kez daha dikkati çekmek isterim öncelikle.
Monoteizm tarihine göz atarsak herhalde en önemli ve çarpıcı olaylardan biri Davud'un kral oluşudur. Bir anda sistem alt-üst olmuştur. Nitekim Davud, hem dini lider hem de kraldır. İşte monoteizm tarihinde ilk olarak Davud'la gerçekleşmiş, sonra İslamiyet diniyle kalıcı bir sistem haline geçirilmeye çalışılmış olan bu olgu, dinle devletin birleşip tek bir otorite halini alması olgusudur. İslamiyet'i diğer iki büyük dinden ayıran en büyük özelliği şeriat diye bir yönetim sisteminin oluşması ve bu sisteme göre, devletin din aracılığıyla yönetilmesidir. Gerçi daha sonra, Osmanlı'nın çöküş dönemiyle beraber "Halife" dediğimiz terim çarpıtılarak İslami bir "Papa" olgusu haline getirilmeye çalışılmış olsa da, tutmamıştır.
İşte İslamiyetle gelen bu devlet-din sentezi özellikle yakın tarihde bir çok kez büyük sorunlara sebebiyet vermiştir. Öyle ki, müslüman bir ülke olmakla, hristiyan bir ülke olmak birbiriyle bağdaştırılamayacak kadar uzak ve alakasız terimlerdir. Her ne kadar tam anlamıyla doğru olmasa da, beşeri üstünlüğü hristiyan olan bir ülkeye "hristiyan bir ülke" yakıştırmasını yapmak fazla bir zararda bulunmayacaktır ancak aynı şekilde bir "müslüman ülke" etiketi konulması çok tehlikelidir, öyle ki müslüman ülke dediğiniz anda ortaya yine bu din-devlet sentezinin ortaya çıkardığı "şeriat" kavramı çıkacaktır.
Türkiye'yi İslamiyet açısından değerlendirmeden önce önemli olan bireyin güncel koşulları ciddiyetiyle kavramasıdır. Öyle ki, Türkiye bir sınav kağıdı üstündeki "sürtünmesiz yüzey"e sahip herhangi bir x ülkesi değildir, Türkiye, her açıdan eşi benzeri olmayan koşulların içindeki bir ülkedir. Öyle ki, Kemalizm düşünceyle empoze edilmeye çalışılmış Anadolulu'luk kavramı gerektiği kadar benimsenmemiş, benimsenmiş kısmın çoğu tarafından da yanlış anlaşılmıştır. Türkiye'de, Anadolulu'luk yerine, Türk-İslam sentezi dediğimiz düşünce hakimiyet sağlamıştır, ki İslamiyetin az önce bahsettiğim şeriat olgusunu göz önünde bulundurursak, böyle bir sentezden yola çıkacak olan milliyetçilik, çok tehlikeli ve zarar verme potansiyeline sahip bir milliyetçiliktir. İşte bu Türk-İslam sentezinin en büyük zararlarından biri de, milliyetçilikle ülkücülüğün bağdaştırılmış olması ve milliyetçiliğin korkulacak, kötü bir olgu gibi gösterilmekte olduğudur. Bu analizle birlikte milliyetçilik kavramının günümüz türkiyesinde çürümüş olduğunu not edebiliriz.
Bir başka konu ise Kemalizm fetişi. Türkiye'nin en büyük sorunlardan biri, Kemalizm adı altında tarihi bir liderin gölgesinde yaşamakta olan ısrarcılıktır. Öyle ki, artık Kemalist düşünce kalmamıştır, olsa olsa Kemalist ezbercilik diyebiliriz buna, herkes bu büyük liderin bir zamanlar ortaya attığı ideallerin peşinden koşmaya çok meraklı, ancak kimse bu yönde ilerlemeler kaydetmeye, bu liderin önüne geçmeye, yeni hedefler koymaya meraklı değil. Tek yapılan arada sırada basmakalıp bir kaç sözünü tekrarlayıp "Ne mutlu Türk'üm diyene!" nidalarıyla ortalıkta dolaşmak, sonra da Kemalist'im ben iddialarıyla gezinmek. "Küçük kıvılcımlar büyük yangınlara sebep olur." sözünü söyleyen M. Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın başlamasından bahsederken, bugün itfaiyemizin kapısında bir uyarı olarak bulunmaktadır bu söz. Bununla beraber Kemalizm kavramının da günümüz türkiyesinde çürümüş olduğunu not edebiliriz.
Son olarak da müslüman birlik ilüzyonuna değinmek lazım. Türkiye'nin müslüman olması gerektiği düşüncesine kapılma hatasında bulunuyor bir çok insan. Öyle ki bu düşünceye kendini amansızca kaptırmanın ötesinde, birey paranoyak hale geliyor ve müslüman olmayan her bireye karşı bir korku ve şüpheyle yaklaşıyor. Bu ülkede en az müslümanlar kadar hakkı olan müslüman olmayan vatandaşlar ilk etapta "azınlık" ismiyle etiketleniyor, ikinci etapta ise bu "azınlık"lara bir dış etken muamelesi yapılıyor, bu ülkenin bir parçası değilmiş gibi davranılıyor. Bu da bize Türkiye'de islami birlik adı altında nasıl çürümüş bir dışlama girişimi olduğunu gösteriyor.
Bu üçlü çürümenin altında yatan sebep aslında
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

oldukça güzel, özene bezene yazmışsın, vaktini harcamışsın, hepsine bütünüyle katılıyorum, diyebilirdim, keşke oraya türkiyelilik kavramını sıkıştırmaya çalışmasaydın :)

senin anlattıklarınla teoride "aa mantıklı" gibi görünebilecek bu kavram, pratikte büyük sorunlara yol açacaktır, alt kimlikler azalmak yerine, artacaktır..bugün ben türk olduğumu söyleyince T.C. vatandaşı olduğumu bütün dünya biliyor. ama türkiyelilik gelince, benim kendime "türk" dememin hiç bi anlamı kalmayacak, ve bu boşluğu "ben türkiyeliyim" diyerek dolduramazsın. kürt adam der, "ben türkiyeliyim ama kürtüm", ben ne dicem?"türkiyeliyim ama türküm". türk olmak, türk ulusuna mensup olup T.C.'de yaşamaktır, türkiyeli olmak ise sadece bu ülkede doğup büyümüş olmaktır gibime geliyo, kelimenin özünde bi uzaklaşma/yadsıma var.[signature][hline]Zegna, 21 Kasım 2005 19:40 tarihinde demiş ki:
elimi sallasam ellisi pipimi sallasam tellisi

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiyeli'yim ama türküm demekten neden bu kadar çekiniyorsun peki? Türkiyeli bir kürtten üstün mü görüyorsun yani kendini? Etnik kökenler arasında bir barış ve anlaşma sağlandıktan sonra etnik köken sayısı 10.000 olsa kaç yazar? Etnik kökenler arasında çatışma olduktan sonra 2 tane olsa kaç yazar?[signature][hline]L'enfer c'est l'Autre.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çekinme nedenimi anlatmıştım zaten bi üstteki paragrafta, türklük kavramının içi boşaltılmakta çünkü senin önerdiğin sistemle.

ben kendimi kürtten üstün görmüyorum, kürtle eşit görüyorum, o kendini benden üstün görüyosa kendine kürt diyo ve "TC nüfus cüzdanı istemezük" diye bağırıyo. sen zannediyo musun ki türkiyelilik kavramı gelince ortalık sütliman olucak? kürt sorununun kökeninde bizim onları türk ismi altında birleştirmeye çalışmamız mı yatıyor? yoksa ortadoğuda yıllardır oynanan bir büyük çıkar savaşının piyonları mıyız sadece?

türkiye bir ulus devlettir, bu ulus türk ulusudur, yüzyıllardır bu topraklarda yaşamaktadır, söz sahibi olmuştur. tarihte kaydadeğer herhangi bir devlet kuramamış kürtler söz sahibi olsaydı, buraya önce onlar gelmiş ve hüküm sürmüş olsalardı burası kürtiye olurdu, biz de kürt ulusunun mensupları olurduk.[signature][hline]Zegna, 21 Kasım 2005 19:40 tarihinde demiş ki:
elimi sallasam ellisi pipimi sallasam tellisi

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Herkes biliyor zaten bu çıkar savaşını ve kürtlerin piyon oluşunu. Olay orada değil. Önemli olan bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak doğru olanı yapmamız, herkese kendi etnik kökenine sahip çıkma hakkını vermemiz. İnanın, sonuçları şu andaki durumdan daha kötü olmayacaktır, illaha faydası olacaktır. Ha, ne derecede olur, onu bilemem.[signature][hline]L'enfer c'est l'Autre.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nickini optimist52 yap istersen bi de tam olsun :) en başta bu ülkede nüfus çoğunluğuna sahip olan türkler itiraz edeceklerdir bu işe. neyse, bisürü doğru şey yazmışsın, ben de sırf gıcıklığına bi kelimeyi çekip çıkarmış gibi oldum, tekrar tebrikler, diğer düşüncelerine herhangi bir itirazım yok, katılıyorum.[signature][hline]Zegna, 21 Kasım 2005 19:40 tarihinde demiş ki:
elimi sallasam ellisi pipimi sallasam tellisi

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye müslüman bir ülkedir. Arada ayağa kalkar ve kıbleye dönüp namaz kılar. Rüku ya gidince bazı bölgelerde depremler olur. Kolay değil tabi koca kara parçasının ayağa kalkıp namaza durması... Ancak siz yine şanslısınız. Önceden zerdüşt idi bu dingil. O zamanlar gerek Ağrı, gerek Süphan gerekse Erciyes'ten alevler püskürtürdü! Manyak şey..[signature][hline]MONO(b)LOG
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geyik yapmayın bakayım konuda.
İkincisi Türk-Kürt- Türkiyelilik meselesini tartıştık, oradan ilham alabilirsiniz, hatta sir arkadaşın dediklerinin bir kısmı benim dediklerimle çok paralel.

Bir de diyorum ki Anayasa Madde 66 T.C. Vatandaşlığı konusuna bakalım, tartışmaya sonra devam edelim.[signature][hline]Cafein= Ultimate Crash Tester: "I eat babies for breakfast and crash cars for fun!"
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Güzel yazılmış fakat tutarsız bulduğum noktalar çok fazla. Yazıda Müslüman nüfüs azınlık gösterilmiş. Ülkemizi sahte bir kimlik kurgusu olduğu iddia edilmiş. Farklı din mensuplarını Azınlık olarak göstermiş.

Prof. Dr. Mehmet Şahingiz'ün araştırması.

Türkiyede Etnik Dağılımlar...

% 86.21 Türk = 60.347.000 kişi
% 13.79 Diğer = 9.653.000 kişi

Kürtler %8.36 / 5.852.000
Zazalar %0.53 / 371.000
Çerkezler %2.14 / 1.520.000
Araplar %1.63 / 1.141.000
Lazlar %0.02 / 14.000
Diğer %1 / 700.000

Toplam %13.79

Türkiyedeki Müslüman Nüfusun %98.5 olduğunu da ekliyelim.

Din-devlet-mill görüş sorunlarının çarpık lanse edilmesi son günlerin modası. Türkiyede siyasi islam'ın yükselişi 80 darbesiyle kırılan Sol-Sağ kökenli partilerin kırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Siyasi İslamın Tabanı Türkiyenin her yerindedir. Türkiyede yapılan en büyük hata türkiye siyasetinin oyla ifade edilmeye çalışılması ve bunu baz alması. Dünyada en çok oy oynaklığı olan ülke Türkiyedir.

Güzel bir örnek:
Seçimlere Dehap Kürt bölgelerinde yaptığı oy propagandası ile çok fazla oy alacağı tahmin sanılıyordu. Barajın geçileceği kesinidi. Sonuç hüsrana sebep oldu. Oy vereceği düşünülen Kürt halk AKP'ye oy vermiş. Fakat belediye seçimlerinde Dehap öncüdür.

Türkiyede azınlık kavramı kabul edilemez. Olması gereken Alt kimliğin rahat bir şekilde telaffuz edilmesidir. Türkiyelilik çok saçma. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu durumu halletmekte. Osmanlıda azınlık tabiri kullanılmıştır. Farklı dine mensup olan insanlara azınlık denmesi Türkiye Cumhuriyetinin Kurulmasıyla son bulmuştur. Türkiyenin Laik yapısında farklı dine mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve bunların içinde Türk olanlarıda vardır. Farklı din ve ırk'a mensup olanlara ise azınlık denemez. Bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı adı altında birdir. Sorunları ise etnik değil kurumsaldır.

Başlıkla konu alakasız durmuş.Türkiye Laik bir yapıdadır ve %98.5 müslümandır. Bu durumda müslüman çoğunluklu Laik bir devlettir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ilk paragrafımı düzltiyorum.

Güzel yazılmış fakat tutarsız bulduğum noktalar çok fazla. Başlıkta Türkiye'nin müslüman bir azınlık mı yoksa Türkiyedeki insanların Müslümanlığı mı bahsedimekte?. Konuda ise ülkemizi sahte bir kimlik kurgusu olduğu iddia edilmiş ve Kemalizmin çürümüş bir eğitim sisteminin bir parçası olduğu ve düzeltilmesinden bahsediliyor. Çürümüş eğitim gerçek fakat Kemalizim çürümüş eğitimin parçası değildir. Farklı din mensuplarını Azınlık olarak göstermiş. Türkiyedeki müslüman nüfus farklı dinden olanlara azınlık katogorisine koymamıştır. Özellikle Kemalist düşünce'in getirdikleri buna karşıdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Eğitimin sorunlu olabilir. Fakat Kemalizmi sadece eğitimin parçası değildir.

Sadece kendi yaşadığınız çevrenin doğrultusunda bakarsanız dar görüşlü olur. Herksin bakışıyla bakmasını bilirseniz aydın olursunuz.

Türkiye boyutuna bakınca. Yozlaşmış sosyal yapısı, çürümüş kurumsal düzeni, herkesin kafasına göre hareket ettiği ve medeniyetten uzak bir devlet çökmüş yerine devrimleriyle geleceğe bakan bir devlet kurulmuş. Bir ülkeninin insanlarını bir arada tutan değerleri artık işe yaramaz görür ve yerine yenisini koyma çabasına girersek işte o zaman bu ülke parçalanır. Atatürk'ün söylediği her bir lafın günümüzün sorunlarına cevabı vardır. Önemli olan o sözleri hatırlayıp sorunlara çözüm aramaktır. Kemalist düşünce eğitime önem veriri ama yozlaştıran devlet politikasıdır. Devletin hatasını Kemalizme yıkmak kasıttır.

Dünyadan bakınca. Bağımsızlık kazanan çekik gözlü devletler Sistemlerini Kemalizmin üstüne kuruyorlar. Anadolunun Kemalistine dünya sahip çıkyor. Dünya Sol'u sahip çıkıyor. Dünayanın en meşhur Anti Emperyalisti olduğu için. Atatürk dünyanın her yerinde okutuluyor. Dünaynın görmediği bir devlet adamı olduğu için.

Geçmişte yaşanan olaylara "Şöyle olsaydı-Böyle olurdu" denmez. Fakat bir gerçek varki Atatürk olmasıydı bugünden daha iyi olmayacağımız kesin.

İlk adım değerlerle siyaseti ayırmaktır.

[Bu mesaj caferi tarafından 30 Kasım 2005 01:48 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İşte yazımda bahsetmeye çalıştığım, sadece bu ülkede müslüman nüfusun ağır basması, ülkenin müslüman bir ülke olacağını göstermediğidir. Ancak büyük bir hata olan türk-islamcı sentez ve bu sentezin türkiyede nedense çok büyük bir ilgi görülüp tutması nedeniyle yanlış bir kimlik tanımı oluştu insanların zihninde türk dendiğinde.
Bununla beraber, Kemalist düşünce günümüzde bir düşünce değildir, dediğim gibi Kemalist ezberciliğe dönüşmüştür, Kemalizm adı altında çocuklarımıza bir şey öğretmediğimizin, sadece garip bir fetişe yol açtığımızın nasıl farkında olamayız bunu soruyorum.[signature][hline]L'enfer c'est l'Autre.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben bir noktaya parmak basmak istiyorum. O da "Müslüman ülke" kavramının hiç de açık olmayan bir kavram olması.

Müslüman ülke nedir? Nüfusunun çoğunluğu müslüman olan ülke mi? Ülke yönetiminde (azınlıkta dahi olsalar) müslümanların ağırlık koyduğu bir ülke mi? Teokrasiyle yönetilen bir ülke mi? Din kuralları uygulanan (İran gibi), kanun olarak Şeriat'ın uygulandığı bir ülke mi?

Bence düşüncelerini vurgulamak için bu kavramı düzelt, yeterince açıklayıcı değil.[signature][hline]Cafein= Ultimate Crash Tester: "I eat babies for breakfast and crash cars for fun!"
Tüm Metalciler bir gün Led Zeppelini tadacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaten bütün sorun orada yatıyor, benim bütün yazı boyunca bahsettiğim şey bu.
Müslüman ülke kavramını kolaycana ağzımıza sakız ediyoruz sağda solda, ancak halkımız hristiyan değil, halkımız müslüman ve müslümanlık, kendi yönetim biçimi olan (şeriat) bir din dolayısıyla siz ortaya "müslüman ülke" gibi bir terim attığınız anda işlerin karışması içten bile değil. Her tarafa çekilebilecek bir terim.
Ancak işin doğrusunu soruyorsanız, müslüman ülke demek şeriatla yönetilen ülke demektir, bu yüzden M. Kemal'in laiklik ilkesi çok önemli bir ilkedir, öyle ki yazıda bahsettiğim gibi İslamiyet dini mütemadiyen devlet otoritesiyle din otoritesini bir tutmaya çalışan bir dindir.
Sonuca varırsak yazıda da belirttiğim gibi, Türkiye müslüman bir ülke değildir, olamaz, asla olmamalı.[signature][hline]L'enfer c'est l'Autre.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hassasiyetini şimdi daha iyi anladım.

Konuyu biraz daraltırsak Türkiyede İslami siyaset ve Kemalizm. Çünkü hangi sosyal sınıftan olursak olalım herkesin azından Türkiyenin Müslüman bir ülkedir lafı çıkacaktır. Bu kısımda hiç sakınca yok. Dünya ülkelerini katagoriye koyarken hangi dinin ağırlıkta olduğu her zaman telaffuz edilir. Dünyada sadece iki tane laik devlet vardır. Biri Fransadır. Fransa için Hristiyan bir ülkeder denmesi sakıncalı değildir. Biri de Türkiye. Türkiye içinde Müslüman bir ülke demek sakıncalı değil doğru bir tesbittir.

Kafaya takılan nokta İslami siyaset. Türkiyedeki İsilami siyasetin yükselişinin sorumlusu ülke siyasetçilerinin kavgası ve hırsızlıkları olmuştur. Bunu sık sık söylüyorum Türkiye 80 yılından sonra çok sorunlu bir ülke olmuş Siyasi boşluğu dolduran Siyasi islam olmuştur. Refah partisi iktidar olduğu ya da mecliste olduğu dönemlerde Laiklik, Şeriat ve Atatürk sorunlarına hiçbir zaman net cevap vermemiştir. O dönemlerdeki Refah partisisin boşluktan yararlanamadığını gördük. Çünkü kendi siyasi değerlerini devletten üstün görmüştür.

Günümüze gelecek olursak AKP'nin tabanını yine İslami siyaset tabanındandı. Halk o kadar bezmişki belkide tarihinde ilk defa Halk siyasetçileri cezalandırdı. AKP iktadara gelmesi tabanı olan siyasi islamcılarıda fazlasıyla kızdırmış. Çünkü AKP o tabanın direktifleriyle yola devam etmemeye kararlı. AKP'nin farklı tarafı diğer partilerden gelen değerli insanların da olması. Türkiyede yeni kurulmaya çalışan islamcı siyasetçiler her defasında AKP ye yüklenmesi ve AKP oy potansyelini çekmeye çalışması kendi aralarındaki sorunu ortaya koyuyor. Tavırları ise yere basmıyor. AKP kadrosu eski partilerinden olan çok değerli insanlar da var onların Laiklik ve Atatürkçülük mesellerine siyasi islamcılardan faklı olduğunu kesin. Farkın bir örneği Alevilik inancının neden ders kitaplarında olmayışıydı. Adamlar bunu okullarda okutulan din kitaplarına koyma cürretini gösteriyorsa yine İslamcılardan ayrılan bir yanı vardır. Din dersi dört dörtlük değil fakat bu işler ufak adımlarla başlar. Alevilik sorunu ayrı bir mesele. Ben Alivilerin çok sabırlı olduğunu düşünüyorum. Biz Azınlık değiliz demleri ülke sevgisi ve Erdemlerinin bir göstergesi bence.

Devlet kurumlarıyla ve ona bağlı kurumlarla ne kadar işiniz oldu bilemem. Ama ben devlettin kurumlarınadan çok çekmişimdir. Hepimiz çok çektik. AKP beyenmediğim yanı Tavizkar davranmaları ama bi taratanda bu kurumlarımızı AB yolu olmadan ya da özelliştirmeden düzeltmenin daha iyi bir yolu yok gibi. Tayip Erdoğan'ın diyarbakırda ki söylevlerini hiç beyenmemeiştim. Fakat Şemdillideki konuşması tam kafama yatan şey. Hatalarını bu konuda düzelttiklerini düşünüyorum.

Türban meselesi yıllardır tartışılıyor. Yıllardır ne siyasetçilerimiz ne de medyamız sorunun Kurumasal olduğu noktasına bi türlü getirememişti. Bunu kurumsal duruma indirgeyip tartışmak bence atılmış önemli adımlardan biri. Bu AKP sayesinde değil siyasetçilerin ve baskı guruplarının dikkatli olması sayesinde olmuştur.

Son zamanlarda beni umutlandıran olaylardan biride Disk'in girişimiyle kanlı bıçaklı olan sol siyasetin bir araya gelmesi. Onlardan marjinal olmaktan uzak ve kararlı bir şekilde ilerliyor olmaları bana göre ülke siyaseti için bir umut. Çünkü Sağ-Sol siyasetin tabanıdır. Türkiyede kırılmış olan tabanın onarılmaya çalışıldığını hissediyorum. 80'li yıllarda Hadep-Mhp Kürt sorununu ve terorizmi durdurmak için mecliste beraber çalışma başlattıkları gün hiç yasal olmayan yollarla Hadep'liler tutaklanıp Türkiye için önemli olan bir adımın önüne engel olunmuştu. gelecekte birgün siyasi kimliklerin devlet çıkarlarının önünde olmadığını herkes anlayacak. O günlere yakın olduğumuzu ve durumdan memnun olduğumu yere basarak söyleyebilirim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O ilk paragraftaki mantaliteyi çürütmek için yazdım bütün yazımı zaten.
Hristiyanlığın aksine, müslümanlıkta şeriat dediğimiz bir sistem vardır ki bu sistem bütün devlet kavramını alt-üst etmektedir.
Dolayısıyla devletin müslümanlığını iddia etmenin doğuracağı sonuç işin içine şeriatı karıştırır.[signature][hline]L'enfer c'est l'Autre.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O yazının ben benzerlerini çok okudum. Bunlara marjinal fikirler deniyor ve kaale alınması imkansız şeyler. Var olan gerçekleri farklı lanse etmeye çalışmak aynı zamanda marjinal siyasetin ürünüdür. Bu siyasetin hedef aldığı kitle gençlerdir. Yeterli tecrube ve bilgiye sahip olmayan insanları fikirlerini değiştirmek ya da fikirleri empoze etmek kolaydır. Hayat tecrubesi kazandıkça bu fikirlerden uzaklaştıklarını herkes bilir.

Bu yazıyı sen yazdıysan altında neden başkasının adı var? Ali Gören kim? O zaman bu mail sana geldi, okudun, aklına yattı ve sonrada benimsedin. Yazdım demek yerine bu fikri benimsedim demen lazım ya da koydum demen lazımdı. Hata olmuşsa sorun değil. Aslında ben fikirle ilgileniyor olsamda kaynağın kim ve kimler tarafından olduğunu bilmek isterim. Eğer kaynaktan şüphem olduysa fikrin maksadından şüphe ederim. Bütün bunlar bi kenara zaten yazı doğruluğundan şüphe edilmeyecek gibi değil.

Konuyla ilgili bilgisiz olduğunun kanıtıda Müslüman devletleri illa Şariatla yönetilecek gibi saçma bir kalıba koyman. Müslüman olupta Şariatla yönetilmeyen 10'larca devlet var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...